Tarihi Olayları Tahrif Etmek
Bazı liderler nedendir bilinmez ama tarihi olayları tahrif edip çarpıtmak için sanki özel çaba sarf ederler. Bu eskiden olduğu gibi günümüzde de ne yazık ki devam ediyor.
Sanıyorum 2012 yılının Nisan ayında zamanın Başbakanı gurup konuşmasında elinde Cumhuriyet gazetesini sallayarak: “İşte CHP zihniyeti bu, camiyi bakın nasıl ahıra çevirmişler, hem de kendi gazeteleri Cumhuriyet yazıyor.”
Evet, 20 Nisan 1936 tarihli Cumhuriyet gazetesi böyle bir haber yazıyordu ama bahsedilen haberin içeriği tamamen ters-yüz edilerek veriliyordu.
Gazetede yazan olay haberin Başlığı: “Bu ne insafsızlık, Seferihisar’da tarihi cami ahır yapılmış”
Ve yazının devamı: “Seferihisar’ın Hereke Köyü’nde bir cami tahrip edilmiş ve ahır haline getirilmiştir. Müze müdürü, tahkikat yapmıştır. Verdiği malumata göre, kütüphane ve medresesi vardır. Kütüphanesinden eser kalmamıştır. Evren oğullarından Kasım tarafından inşa ettirilmiştir. Üstündeki Arapça yazıya göre, 641 yıllık olduğu anlaşılmıştır. Osmanlı-Türk stilindedir. Tahribata rağmen, geriye kalan kısmı muhafaza edilirse, kıymettir.”
Evet, cami ahır yapılmış ama camiyi ahır yapanlar kurtuluş savaşından önce İzmir’i işgal eden Yunan askerleri. İşte o günkü Cumhuriyet gazetesi, Yunan askerinin kutsal mekâna yaptığı saygısızlığı dile getiriyor.
İzmir depremi sonrasında yapılan konuşma ve verilen demeçlerde yine tarihe şaşı bakanlarda, aynı çarpıtmayı görüyoruz.
Canı yanmış millet perişan vaziyette, bazı yanlış yapılan, ters giden işler var ve muhalefet sözcüleri acil çözüm için bunları dile getiriyor.
Vay sen misin bu eleştirileri yapan…
81 yıl geriye giden Cumhurbaşkanı Erzincan depremini kastederek: “CHP sözcüsünün dedesi de o zaman İçişleri Bakanı’ydı. Kalkıp da geriye bakıp neler olmuş bunu sorgulama hassasiyetini göstermeyen bu zihniyet, kalkıyor bu yalan yanlış ifadeleri kullanabiliyor.”
Pes doğrusu.
CHP sözcüsü bugünkü Faik Öztrak’ın dedesi Faik Öztrak, deprem anında bırakın içişleri bakanı olmayı kabinede dahi yoktu. Deprem sırasındaki içişleri bakanı Refik Saydam’dı ve o da vazifesini lâyığı ile yapmış olacak ki, bir ay sonra yeni kurulan hükümetin başbakanı olacaktı. Faik Öztrak ise depremden sonra kurulan hükümetin yeni içişleri bakanıydı.
27 Aralık 1939 Erzincan depremiyle bugünkü İzmir depreminin kısa bir kıyaslamasını yapacak olursak; ulaşım ağı olarak tek demiryolu var o da depremden büyük hasar görmüş, bugünkü gibi cep telefonu yok, telefon telgraf altyapısı çökmüş deprem bölgesiyle irtibat tamamen kesik. Ama bölgeden gelen haberler çok vahim, Erzincan yerle bir olmuş, enkaz altında kaç kişi var bilinmiyor.
O günkü memleketin şartlarında dahi hemen yurt genelinde bir kampanya başlatılıp, dolar karşısında Türk Lirası karşılığı 1. 8 iken bölgeye yedi milyon acil yardım gönderiliyor. Bu gün bir dolar karşılığı 7.65 olmasına rağmen İzmir’e sekiz milyon acil yardım ve destek parası gönderildi. Kıyaslamaya bakar mısınız? O günün şartlarında bu günkü AKUT, AFAT gibi kuruluşlar yok, iş makineleri yok, arama kurtarma çalışmalarına hapishaneler boşaltıldı, enkaz altındakileri kazma küreklerle mahkûmlar çıkardı.
Geçmişe laf söylerken biraz insaflı davranıp bunların da göz önüne alınması gerekiyor. Aksi takdirde hem ecdada vefasızlık yapmış olursunuz, hem de inandırıcılığınızı kaybedersiniz.
Sağlıklı kalın.
