HABERCİ NİSAN YAĞMURLARI

 

11elifkocaBenliğimden habersiz, dalgın gözlerle geçerken daracık ıssız sokaklardan, nisan yağmurunun tenime değmesiyle uyanıverdim  takıldığım boşluktan. Bir damlacık nisan yağmuru yetmişti uyanmama. Öyle işlemişti ki tenime büyük bir sükûnetle, iliklerimde hissettim damlaları.Usulca iniyordu yeryüzüne, sanki bir hüznü vardı da sezdirmek istemiyordu, sessizce süzülüveriyordu. Her şey hareketsizdi o an, bedenim bile hareketsiz, tek hareket eden birlikte geçmişe süzüldüğüm nisan yağmurlarıydı. Islanmıyordum damlalardan bilakis teselli ediyordu yüreğimi. Çünkü Rabbimin bereketi merhamet oluverdi yaralı yüreğime, merhem misali. Belki de yoksundum bir nebze de olsa merhametten. Kendimce teselli buldum, Efendimi hatırlayarak, nisan yağmurlarından.

O da gelmemiş miydi nisan yağmurlarıyla, yeryüzünü şereflendirmemiş miydi merhametin tecellisi olarak? Tecelligȃhta hissettik ,tecelli abidesini. Görmek nasip olmasa da hissettik tüm benliğimizle, heyecanla, mütemadiyen dinleyerek öğrendik kıssalardan. Biz onu görmeden sevdik ve hissettirmeye çalıştık görmeseler de. Efendiler Efendisi, bizi bizden daha çok düşünen,kul peygamber, Nebiler Nebisi.Ashabının gözbebeği, kainatın,mevcudatın ümit ile  beklediği … Mekke’nin, O’nun hasreti ile yandığı,  Medine’nin doyamadığı ümmeti Peygamber.Çilenin her türlüsünü tadıp da, geceleri ümmeti için ağlayan gam yüklü Nebi… O’nun ağlamasına geceler haya etti öyle ki ayet nazil oldu;(Resulüm!) Onlar iman etmiyorlar diye adeta kendine kıyacaksın! Evet, O neredeyse canına kıyacaktı ümmeti için öyle ki Nebiler bile medet istedi çünkü O (sav) ümmetine çok düşkündü…

Merhametini getirmişti yeryüzüne nisan yağmurları Resulün, daracık sokakların  taşları bile yumuşamıştı merhametiyle, yumuşayan taştır. Toprağa ayak basmasıyla toprak şereflenmiş, tebessümüyle aydınlanmıştı karanlıklar…

Beni boşluğumdan kurtaran Peygambere,nisan yağmurlarını şahit ederek, kalemimle kağıdıma fısıldadığım  naçizane  sevdamdır;

Sen ümmetim dersin de şu ruh sarsılmaz mı?

Sen cennetin kapısında, ümmetim gelmeden girmem dersin de,

Ayaklar durağanlığını kaybetmez mi?                                                                  O’nu ötelerde aramaya gerek yok, yakınındadır bilesin,

Bir çocuğun gülüşünde, yaralı bir kalpte, merhametten yoksun bir yürekte.

Yoksulun, savunmasızın tebessümünde bulabilirsiniz O’nu.

Muhtaç tüm ümmetinin yanındadır daima Kâinat Efendisi,

Yoksulun yüreğindedir belki de seni beklemekte,

Ağlayan çocuğun yanındadır, gözyaşlarının sebebini öğrenmekte,

Gam yüklü, ızdıraplının ta içindedir, onu teselli etmekte,

Düşüncelerindedir onu düşünenin, merhametindedir merhametlinin…

More From Author

Milyonlarca çalışanı yakından ilgilendiren yıllık ücretli izin düzenlemesi yenileniyor

Kovboyun Paranoyası

One thought on “HABERCİ NİSAN YAĞMURLARI

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir