‘Sabah Ülkesi’ anlamına gelen Kore’deki 1950 savaşını ve 5 bin kişilik Türk Tugayı’nın kahramanca mücadelesini bilmeyenimiz yoktur. Bu askerî birlikteki Astsubaylardan Süleyman Dilbirliği, Koreli, 5 yaşındaki yaralı bir kızı cephede bularak bölüğüne getirir. Kız; anne ve babasını da kaybetmiştir. İsmini “Ayla” koyar. Savaş süresince de O’na babalık yapar. Harp bitince yetkililere teslim eder. Türkiye’ye gelince Gazimiz kızını merak eder ve ancak 60 yıl sonra fırsat bularak gittiği Kore’de (2010) Ayla’sını bulur. İsmi “Kim Eunza” olmuştur. Karşılıklı ağlaşırlar. 60 yaşındaki Ayla’nın çocukları da “dedemiz nasıl? dedemizi görelim” diyerek karşılıklı gönül bağı kurarlar.2012 ve 2017’de de tekrar görüşürler. Ortaya çıkan duygu sağanağı yetkilileri harekete geçirir ve Kore Savaşı’yla başlayan bu insanlık hikayesi bir filme konu olur. 27 Ekim 2017’de gösterime girecek filmi heyecanla bekliyoruz. İşte insanlık serüveninden bir hikaye ve işte Türk Askeri.
İstanbul’da Hasan Şentürk’ün kızının karaciğeri daha 7 aylık iken iflas eder. M. Ataşehir Hst.de Prof. Y. Polat, babadan aldığı karaciğerin bir parçasını hasta kıza başarıyla nakleder ve kız hayata tutunur. Herkes çok mutludur ve baba Hasan; “Kızım için tüm organlarım feda olsun, yeter ki O iyileşsin” der. İşte Türk Ailesi.
Ramazan Bayramı süresince vatan ve bayrak uğruna şehit olmuş kahramanlarımızın kabirleri bayrak ve çiçeklerle donatıldı. Ve tüm şehitlikler öncelikle anne, baba, eş ve çocukları olmak üzere ziyaretçi akınına uğradı. Genelkurmay Başkanı’mız ve diğer komutanların Doğu’da askerlerimizle bayramı geçirmesi gurur kaynağımız oldu.Ve “Sılai Rahimle” büyükler, hasta ve yaşlılar, herkes ziyaret edildi. Bu güzel inancımız ve kültürümüz Türkiye Cumhuriyeti’ni sonsuza kadar yaşatacaktır.
Ayrıca Türkiye gibi, 25 milyon Türk’ün yaşadığı Rusya’da da Bayram Namazı’nda “Moskova Camii” avlusundaki binlerce müslümanın havadan görüntüsü görülmeğe değerdi. İşte insanları bir araya getiren ve dirlikte birleştiren ve güçlü olmamızı sağlayan İslâmın güzel bayramları.
Temmuz 2017’den itibaren artık şehirleşmede “çirkin görüntüye ve para öncelikli” inşaatlara son verilerek, “Yatay İnşaat” dönemine geçilecekmiş.Umarım yurdumuzun doğal dokusu, ovaları, gölleri, körfezleri daha fazla bozulmadan ve yeşil alanları, ağaçları azaltılmadan özellikle kıraç yerlerde imarlaşma yapılır. Biliriz ki, başkanlar ve torunlarına da yaşamak için her canlıya “önce oksijen ve temiz su” lazım!
Türkiye 6 milyar dolarlık insanî yardımlarıyla 2016 yılının “Dünyanın en yardımsever ülkesi” seçildi. Dünya yardım harcamalarının %25’ini tek başına yapan milletimiz, tüm dertlerine karşın milyonlarca mülteciye de kucak atmış vaziyette. Komşusu açken kendisi tok yatamayan işte yüce Halkımız.
Tarihin en zengin adamı Yahudi John D. Rockefeller.1870’de ABD’de kurduğu Standart Oil Şirketi ile ailesi hesapsız paranın sahibi oldu. Lakin son yıllarda teknoloji şirketlerinin kârları petrolü solladı.Bilgiyi, ekonomik değere çeviren Google, Microsoft, Amazon, Facebook ve Apple’in yıllık kârları 100 milyar doları geçti. Her sene de kazançları artmakta. Millet olarak ‘bilgiye, zekâya’ yani teknoloji çalışmalarına daha fazla önem vermemiz şarttır. Nüfusumuz ve halkımızın zekâsı buna müsaittir. İnsanlığın ve paranın geleceği bilgi teknolojisi ve uzay sanayiindedir! Selam ve saygılarımla…