Benim şahsen ünv mezunları diye bir ayrıcalığım artık kalmadı. Sokak jargonu diye tabir ettiğimiz (alaylı) kesime güvenim daha fazladır. Üniversite eğitimi tıp ve mühendislik alanları ile sınırlı olup gereksiz zaman kaybının biran evvel ortadan kaldırılması gerekmektedir. Eşit işe eşit ücret yasası çıkarılarak, toplumun her kesiminin insanca yaşama hakkının devlet otoritesi tarafından derhal sağlanmalıdır.
Yeni eğitim ve öğretim yılı hazırlık ve maliyetleri göz önünde bulundurulduğunda, yapılan harcama maliyetlerinin MİLLETİMİZİN ihtiyaçlarına cevap vermediğini görüyoruz. Tarım başta olmak üzere, diğer bakanlık düzeylerinde günlük ihtiyaçları ele aldığımızda nitelikli personel ihtiyacı, beden gücü, akıl gücü, otomasyon, bilgisayar teknolojileri ve yazılım konusunda doğuştan yetenekli çocuklar ayrılmalı, bunun dışında ki sanatsal ve sosyal yönü etkili çocuklar ise bu yöne kaydırılarak gereksiz eğitimlerden uzak tutulmalıdır. İnsanlarımızın yaşamsal herhangi bir tedirginliği olmadan ellerinden gelenin en iyisini ülkesi ve milleti için seve seve yapma gayreti, bilinci ve inancı yerleştirmeli, geleceğimiz için çok ciddi adımlar atılmalıdır.
Son 20 yıla baktığımızda milli eğitim bakanlığının bir bakanının değişmesi, ülkenin her kesimi tarafından ilk defa eğitim kökenli bir kişinin ülkenin en önemli bakanlıkları arasında yer alan bakanlığın başına geçmesi büyük bir sevinç ve hayretle karşılandı. Sayın bakan’ın ne derece başarılı olacağı bilinmez. Ben şahsen ülkenin eğitiminde umudunu yitirerek özel okul açan bir kişinin başarılı olacağına inanmıyorum. Belki hukümet gelişen olayları biraz olsun kontrol etmek ve toplumun geneline hizmet etme anlayışını kısa süreliğine benimsemiş olacak ki, işi ehline ve bu işi gerçekten başarabilecek insanlara ulaşma kararı almıştır. Şahsen bu son dönemin iki umut isminden biri Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum ve Milli Eğitim Bakanı Prof. Dr. Ziya Selçuk’un göreve getirilmesi kanaatimce Erdoğan’ın bu alanlara artık siyasi yönden müdahale etmesi engellendi diye düşünüyorum. Bunlar bir ütopya idi, neden ve nasıl gerçekleşti sorusuna takılmadam samimiyetle hayırlı olsun ve başarılı olsunlar dileklerimi defaatle yineliyorum.
Eğitim denince lütfen artık aklımıza bir diploma gelmesin. Bu eğitimin sadece ve sadece bir meslkei alanda uzmanlık ve yetenek geliştirme ile topluma ve insanlık hizmetine sunulacak hizmetlerin en kalitisine sunma adına edinilen bir belge olarak kalsın. İnsanı yaşatki devlet yaşasın desturu ile, sadece çocuklarımıza soru ve bilgi küpü yerine vicdani, ahlaki,manevi ve islami değerlerimizi de anlatmalı, bunları benimsetmeliyiz. Topluma saygılı bireyler yanında, hayatın ortağı olan karşı cinse saygılı olmayı mutlaka öğretmeliyiz. Bu mesele artık toplum meselesi haline gelmiş ayrı bir yazı konusudur. Eğitimli insanların yaşlı anne ve babalarına gösterdiği ilgi ve hassasiyeti hepimiz bilmekteyiz. Yaşanan kadın cinayetleri, çocuk istismarları, boşanmalar ise toplumun diğer anayan yarasıdır…. En önemlisi ise bu verilerin günlük yaşantımıza nasıl sokulacağını çok iyi tahlil etmeliyiz. Çocuklarımıza milli duruşu, milli refleksi ve milli değerlerimizi sevdirecek, özendirecek, sahip çıkıp koruyup kollayacak şekilde yetiştirmeli, onlarında gelecek nesillere bu bilnç ve sorumluluğu aktarma kabileyeti yanında zorunlu sorumluluğu vermek durumundayız. Glecek nesillerin ileride işleri inanki çok zor. Elimizden geldiğince bu duruma müdahale etmek bizim en önemli meselemizdir.
Bu duygu ve düşüncellerle 2018/2019 eğitim yılının öğrencilerimize, velilerimize, öğretmenlerimize, milletimize hayırlı olmasını temenni ediyorum.
Yapılan araştırmalara göre Türkiye nüfusunun;
