Çocukların sembollere, renklere ve seslere ihtiyacı var     

 

 

 

Çocuk psikanalisti Fransuaza Dalto, çocuğun anne-babanın mülkiyeti olmadığını ve isteklerinin, fikirlerinin dikkat çektiğini bildirir. Onun için, insan her şeyden önce, konuşan bir yaratıktır, bir bebek olsa bile. Anne sütüne olan ihtiyac kibi konuşmayla dolu olmaya çalışıyor. Dünyayı görme, dokunma, koku, tat alma ile algılıyor, ama sadece kendisine yöneltilen kelime, çocuğa insan ırkının bir parçası olma hissini veriyor.

Azerbaycan çocuk edebiyatı bugüne gibi farklı  gelişme aşaması geçmiştir.Azerbaycan çocuk edebiyatının kökeni efsanevi tefekkürümüzden, masallar ve efsanelerimizden eski epos kaynaklarından başlanır. Nizami’nin oğlu Muhammed’e, Fuzuli’nin oğlu Feziye, Seyid Ezimin oğlu Cefere yazdıkları öğütler çocuk edebiyatımızın klasik örnekleridir. Artık birkaç onilliklerdir ki, Azerbaycan gençliği XX yüzyılın klasiklerini M.E.Sabir’in, A.Şaikin, A.Sehhetin diller ezberi olan şiir ve hikayeleri ile milli ruhda terbiye alır. Görkemli eğitimci, şair S.E.Şirvaniden başlamış bağımsızlık yıllarımız dahil çocuklar için güzel eserler yazan kalem sahiblerimiz yorulmadan çalışmış, yeni yeni eserler erseye getirmişlerdir.

Azerbycanın hem Kuzeyinde hem de Güneyinde tarihin çeşitli aşamalarında halkın yarattığı manevi serveti hiçbir istisnaya yol vermeden bütün halde araştırıp ortaya çıkarmak, tebliğ edip geniş okuyucu kitlesinin besin kaynağına çevirmek yazarları, aydınları düşündüren esas meselelerdendir. Not edelim ki, Güney Azerbaycan’da ve İran’da çocuk edebiyatının temelini Semed Behrengi Merziye Üskülü Dalga ile birlikde  atıb.

Bugün çocuk edebiyatının Güneyde davamçıları yeterincedir.Bu alanda yazılan eserler de çok ümidvericidir.Ramin Cahangirzade, Hüsrev Barışan, Melihe Ezizpur, Murtaza Mecidfer, Leyla Kehalı ve başka ismini çeke bilmediğim genç yazarların çocuk kalbine yol bulan eserleri çoktur.

Ramin Jahangirzade 1978 yılında Güney Azerbaycan’ın Mughan bölgesinde doğdu. Ülkesinde ilk ve orta okuldan mezun olduktan sonra Tebriz’de yüksek öğretim gördü. Bu güne kadar Ramin Cahangirzadenin sırf çocuklar için yazdığı “Yıldız”, I ve II (2004-2008), “Gözleri gül Açıbdı” (2007), “Biraz derine gidiyorum” (2008), “Ay suda” (2011), “Nar “(2013),” Dört mevsim”,” Sel kızı “,” Nazlı “,” Alfabe “,” Benekli ve Allı “,” Karınca “,” Sayılar “,” Boyalar “,” Çilek “,” Elay ve İlkay ” , (3 cilt), “Sokak”, “Tiraktur bastı gaza”, (2014), III ciltlik “Sendikalar” ve “Aileler” ve “Hayvanlar” (2014), adlı şiir topluları işıqüzü görüp. “Biraz derine iniyorum” isimli nesir koleksiyonunu 2008 yılında yayınlandı. Bakü’de (2011) “Taşlar” adlı bir şiir kitabı da yayınlandı. Şu anda Ardabil şehrinde yaşıyor.

Ramin Cahangirzade şair olmakla beraber, hem de ressamdır.Kitab halinde bıraktığı eserlerin içeriğe uygun resimlerin müellifi de kendisi olur.   O  ayrıca, şiir ve sanatçı olarak çocuklarda yaratıcı hafızayı güçlendirmeye ve metinle çizim yapmanın uyumunu yaratmaya hizmet eder. Bu da inkar edilemez bir gerçektir ki, kitaptan alınan izlenim ne kadar güçlü, etkili olursa, çocuk hafızasında, şiirsel ve estetik duyumun hayatı derki de bir o kadar rol oynar.

Onun kitapları bir birinden renkli ve bakımlı resimlerle süslenmişdir  ve  çocukları sevindiriyor.

Adi kişinin göremeyeceği bir doğal manzara görüntüsünü ustaca şiirsel açıklayıcı tasvire çevirmeyi başaran şair ve  sanatçı, beceri ve portre kullanarak özgün çocuk şiirini yaratabilmiştir. Büyük Rus eleştirmen V.Q.Belinski sanki bu sözleri R. Cahangirzade için yazdı: “Çocuk sonuçlar, kanıtlar ve mantıksal tutarlılık gerektirir. Sembollere, renklere ve seslere ihtiyacı var”.

Kendi olağanüstü kaderleri hakkındaki düşünceler, çok sayıda ünlü  cocuk  yazarı Andersen’in kahramanlarının karakterini belirledi. Masalları ve öyküleri son derece öğretici olmasına rağmen, Andersen herhangi misyon moralizatorluğunu taahhüt etmdi. Okuyucusunda değişmeyen bir yaşam sevgisi, kötülükle ilgili bilgelik, mutluluğun anahtarı olan zihnin uyumlu durumunu şekillendirdi.

Ramin Cahangirzade de çocukların karakter ve psikolojisine, anlam düzeyine daha derinden vâkıf olduğuna göre yaratıcılık düzleminde söz örgüsünden başarılı kullanım edir.Şair  dil tatlılığı, şiirsel effektlerle kurulan orijinal süjetler yarataraq tarif ettiği inandırıcı ehvalatlarla küçük okuyucuları ele alıyor.

İnsan kavramı saymayı öğrendiği eski zamanlardan kaynaklanır: “üç ağaç, yedi koyun, iki balık”. İlk başta parmaklarla saydılar. Daha sonra, parmak yerine çubukları kullanmaya başladık. Ramin Cahangirzade ”Sayılar” kitabında sayılarla bağlı  eglenceli fikirler söyliyor,cocukların zihnine  oyulmuş olsun diye başarı  ile şiir biçimine  salır. Örneyi,bir sayı  için yazıyor://Birin yoldaşı olmaz,//Hemişe o tek olar//.İki sayı ile   ilgili şiir  parçası  ise lap  bulmaca kibidir:

Ne sıfır, ne de birdir,

Birle üçün arası

Dörtü aradan bölsen

Onun yarı parası

Müellif eserinde cocuklarda  matematige ilgiyi artırmak istiyor, bu  konuda bilimini yoklamağa  sesleyir.Üç  sayı haqda yazıyorki:

 

Ne bir,ne de ikidir,

Birle ikinin cemi

Dörtden birini çıksan

Tapılar onun cemi

 

Üçden  dörte keçerken şair  yazıyor ki, //Dört ayaqlı yeridik,// Qalmadı üçden bir iz // Dört nala çapdıq getdik//…

Daha  sonra sıra yediye  gelince tanrı  bizleri  yeddi  güne  yaratdı,günlerimizin sayısı  da yedi oldu,yazıyor şair.

Böylece  sayıların keyfli anlatımı  10  sayısına  kadar  devam eder.

Şairin ulusal folkloru, doğa manzaralarını, muhteşem doğa olaylarının tüm sırlarını bilmesi, yaşam olaylarının objektif bir analizi, eserlerinin başarısını sağlayan temel faktörlerden biridir.

  1. Cahangirzadenin uşaq şiirleri semimiliyi, dilinin şirinliyi, revanlığı ve orijinal üslubu ile dikkati çekir. “Dört Mevsim” kitabında her mevsimin özelliklerini anlamlı bir dille kaleme alır. Bohçasını alıp giden yazdan sonra gelen sonbaharı lirik ve renkli boyalarla anlatıyor.O sonbaharı ki, hazelden kendisine don dikip uzun süpürgesile dalları çırpıyor, fışıldayan sesiyle yaprakları tökürdü.Gah parmağını haçalayıb yapraklardan elbise dokuyor, gah da eline kaman alıp bakçalarda okuyordu:

Bakmayın ki, solğunum,

Ben de güzel bir kızım

Hamıdan ben dolğunum

Şarkı söylemek için geldim

 

Benim neğmem kızarır,

Sararıp yere düşer

Benim neğmem bozarır

Kararıp yere düşer

Daha sonra, ağaçlar beyaz bir battaniyeye bürünüp uyumaya başlar. Quşlarsa uçup gider. Kış baba ağaçları tumarlayıb lay lay deyer:

Ağaçlarla konuştu

Kış baba yola düştü

Düştü gölün içine

Kurbağalar üşüdü

 

Gölün üzünde durup

Kış baba fış çalıyordu,

Dondururdu her neyi

Sesin göle düşürüyordu

 

Henüz akma! Dur!

Yat! Diyordu o göle

Ben gittiğimde durarsın

Yarın çıkarsın dışarı

Kıştan sonra gelen,çiçekli elbise giyip yeşil arabaya oturan baharı yol üstündeki ağaçlar alkışlar,quşlarsa çepik çalıp, -erit karı, diyorlar .Baharsa cevabında diyor ki:

 

Şimdi gökte fırlanıb,

Yere ışık seperem

Isı düşer canımdan

Kar üstüne sererem

 

Kar erir toprağa

Topraktan biter çiçek

Çiçekler baş kaldırıb

Olurlar leçek-leçek

Bahardan sonra gelen, kucak-kucak pay getiren yaz ise dalları barlandırdı, her yere nurunu yaydı:

Düştü deniz boyuncaq,

Üzdü suda doyuncaq

 

Balıklar qızışdılar,

Dalgalardan aştılar

 

Gümüş elbise giyib

Yaza selam dediler

 

Onun şiirleri kiçik yaşlı okucunu ister-istemez düşündürür. Bu bakımdan “,” Benekli ve Allı “,” Karınca, ” Boyalar “,” Çilek “,” Elay ve İlkay “şiirleri çok  etkileyicidir.

Alfabe – yazı tarihinin son olgusudur. Alfabeni  yeni  ögrenen çocukların bağımsız olarak okunması için basit, didaktik ve eğitici edebi örneklere büyük ihtiyaç vardır. Bele  kitapların dili yalın, açık ve obrazlı olmalıdır. Böylece çocuk, dilimizin inceliklerini, öykü, şiirden sonra ilk okuduğu, duyduğu, tatlılığını hissettiği, o dilin müzikalitesini ve inceliklerini öğrenmeye başlar. R.  Cahangirzade  çocukların kalbine giden yolu kolayca bulur. Alfabeye gelince, renkli “Alfabe” kitabını hazırlar ve  kitabı cocuklara  sunar.

  1. Cahangirzadenin şiirlerinin mövzu dairesi olduqca rengarengdir ve şiirleri kövrek şair duyğularının son neticesi kimi görünür.  Onun küçük bir hacimde – genellikle sadece bir dörtlükde cocuklara maksimum bilgive  mesaj vere  bilir.

Bu  şiirlerdeki sözler son derece spesifik, basit, cümleler kısa ve doğrudur,çünkü bu ayetleri dinlemekle, çocuk konuşmayı öğrenir. Aynı zamanda, şiir, küçük okuyucuyu, tanımlanan nesnenin özelliklerini belirten canlı bir görüntü verir.

Bu nedenle, ilk bakışta, son derece basit görünen şiirlerin yazılması, yazarın neredeyse ustaca sahiplenilmesini gerektirir, böylece küçükler için şiirler bütün bu zor görevleri çözebilir. Çok erken yaşta bir kişi tarafından duyulan en iyi çocuk şiirlerinin, çoğu zaman bir yaşam boyu anılarında kalması ve çocuklarına yönelik sözün sanatı ile iletişim kurmanın ilk deneyimi haline gelmesi tesadüf değildir.

Lirizm ile ısınan, doğru, obrazlı, duygusal, edebi dil, çocukların algısının özellikleri ile en tutarlı olanıdır.

 

 

 

More From Author

YURTTA GAZ  PATLADI, DAVA 11 YILDIR SÜRÜYOR

İKİ TİP MÜSLÜMANLIĞIN DÖRT ÇEŞİT MEZHEBİ – I

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir