Çanakkale Destanı 18 Mart 2020

                                                                             ÇANAKKALE DESTANI 18 MART, 2020

Kaz Dağları’nda düşmüş Bileriot tipi uçağımızın parçaları İstanbul’a ulaştırılır ve binbir güçlükle onarılır ve Japonya’da batan barış elçimiz fırkateynin adı verilir: Ertuğrul. Savaştaki etkili bu uçağımız Ertuğrul ile yapılan hava keşfinde (Pilot Yüzbaşı Cemal ve onarımı da yapan yardımcısı Montör Mehmet) görürler ki, Ç.kale Boğazı’nda tüm mayınlar maalesef düşman tarafından temizlenmiştir. Boğaz savunmasızdır!
Ve savunma için Nusret gemisine acil görev verilir. Yeniden boğaza mayın döşesin diye. Stratejik bir kararla Nusrat, kıyıya paralel şekilde 40 kadar mayın döşer. Hasta hasta bu görevi yapan yüzbaşı İsmail Hakkı görev dönüşünde şehit olur. Aynı saatlerde Fransız Amiral Guepratte, mayın kontrolü görevinden dönen yüzbaşıdan (Allah’ın bir lütfu) boğazda mayın yoktur raporu alır!
Durumları ise mükemmeldir müttefiklerin; İngiliz, Rus, Fransız ve İtalyan ağırlıklı dünyanın en büyük deniz Armadasıyla, bir uçak gemisi, 44 uçağı ve 100 ü aşkın deniz savaş gemileriyle Ç kale Boğazı girişinde kükremektedirler. Akşama İstanbul’da yüzyılların hayalini kutlayacaklardır…
Müttefik kuvvetler Çanakkale Boğazı’na girer ve cehennem alevi saçan namlularıyla Mehmetçiğe kan kusturur. İkinci bombalama için çark etmek isteyen düşmanın çelik zırhlıları Nusrat’in döşediği mayınlara çarpar, kısa zamanda 3 tanesi ( Bouvet, Irresıstible ve sonra Ocean) boğazın soğuk sularına gömülür. Armada ve bilhassa Fransız Amiral şoktadır, harekata ara vermek için geri çekilirken askeri mahkemeyi toplar, temiz raporu veren yüzbaşıya (yüzbaşı kendi oğludur) hemen ölüm cezası verilir. Bir Generalin, İstanbul’da düğününü düşündüğü oğlunu kurşuna dizdirten devasa bir savaştır bu…
18 Mart 1915’de Nusrat, Türk Bataryaları ve Seyyit Onb. atışları ile dağılan düşman şaşkın, fakat kararlıdır. Gelibolu’ya çıkartma “Kara Harekâtı” kararı alınır. Aslında buradaki savaş da tek taraflı trajedidir. Osmanlı’nın da 1. Dünya Savaşı’ndaki 9. cephesidir. İngilizler dünyadan bir milyonu aşkın asker toplamışlardır Türkleri yenmek için. Ve 25 Nisan sabahından itibaren denizden günlerce bombalamaya ve yapılan çıkartmaya karşı, Türk askeri kanıyla, dişiyle, 250 bin şehitle karşılık verir. Mermileri boldur düşmanın, metrekareye 6 bin mermi harcanır. Bölgeyi bir-iki günde işgal etmeyi ve Payitaht İstanbul’u ele geçirmeyi planlamışlardır. Ancak, tarihi yenilgi aldıkları Deniz Savaşı’ndan ders almamışlardır.
Gelibolu’yu aşamazlar ve burada da hüsrana uğrarlar. Ve 11 ayın sonunda 9 Ocak 1916’da, 28 devletten oluşan dev dünya karması mağlubiyeti kabul eder ve savaş alanından kaçar. Gelibolu Türklere terk edilir.
Savaşın ardından Hintli lider Gandi’nin yorumu ilginçtir ; “Tanrı zannettiğimiz İngilizler yenildi. Demek ki Tanrı değillermiş.
“Savaş sonrası İngiliz Harbiye Nazırı Winston Churchill ise; ”Anlamıyor musunuz, biz Çanakkale’de Türklerle değil Allah ile harp ettik! Tabii ki yenildik.” diyerek mağlubiyeti izah etmiştir. Sömürge Bakanlığı da ( Adına dikkat) yapan ve cetvelle Orta Doğu devletlerinin haritasını çizen W. Churchill, 1932’de Avam Kamarası’nda; ”Bugün sizlere, ebedi bir düşmanı imha politikasından bahsedeceğim. Bu düşman Müslüman Türklerdir. Nasıl ki atalarımız Amerika Kıtası’na gidip, oradaki yerli kabileleri yok ettilerse, bizler de bugün Asya’nın beyaz Kızılderilileri olan Türkleri öyle imha etmeli, kalanları ise sürüp, geldikleri doğuya, Asya’ya atmalıyız… Eğer Türkler’in elinden “Kur’an-ı alamazsanız, onları mümkün değil yenemezsiniz” demiştir.
Güneş batmayan İmparatorluk diye bilinen, yeryüzünü yüzyıllardır sömüren ve Haçlı Seferleri’nin ilk hareket noktası olan İngiltere’nin Güneşi Ç.kale’de batmış ve dünyada büyük prestij kaybına uğramıştır. İkinci tarihi yenilgilerini ise bir kaç ay sonra (14 bin askeriyle teslim oldukları) Kut’ül Amare’de alacaklardır. Buna rağmen her barış masasında geleceği çıkarları için kurgulamaktan ve çeşitli İngiliz oyunlarıya dünyaya şekil vermeye devam etmekten vazgeçmeyeceklerdir!

Anadolu’yu kanıyla, canıyla bize Vatan yapan kahraman Mehmetçik ile ve şanlı mazisiyle gurur duyuyorum. Şehitlerimizi rahmetle anıyor, dua ve saygılarımla yürekten selamlıyorum…Not: Bu tarihi şehirde 5 yıl askerlik-komutanlık yaptım. Her askerimle ve misafirimle şehitlikleri gezdim ve o günleri tekrar yaşadık…Ne yapsak az. Selam ve saygılarımla…

Çanakkale Destanı 18 Mart 2020” üzerine 2 yorum

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir