UYUŞTURUCU KULLANIMINA SOSYAL AÇIDAN BAKIŞ
Dört bölümlük bonzai dizisinin ardından, kişisel düşüncelerim.
Bağımlılık yapıcı maddeler, bağlantılı suçlar ve sorunlar günümüz dünyasının en önemli sorunları arasında yer almaktadır. Toplumu; özellikle gençliğimizi tehdit eden bu sorun; “yakala at içeri” ile olmayacağının bilincinde olduğumuz zaman sorunun çözüm kaynağına inmiş olabiliriz.
Uyuşturucu kullanmak; kişinin sorunlarını bir anlık unutmak hevesinden kaynaklanan bir bağımlılık duygusudur. Asıl mesele; toplumu oluşturan kişilerin sorunlarını önceden görebilmek ve önleyici tedbirleri koordineli olarak üretmekten geçer.
Yapılan kanunlar sadece cezalandırmak için değil; kişiyi ceza işlemekten korumak için de var olmalıdır.
Son günlerde Sağlık bakanlığı, İçişleri Bakanlığı,Adalet Bakanlığı, Çalışma Ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Aile Ve Sosyal Politikalar Bakanlığının beraberliğinde oluşan komisyon çalışmalarına başlamıştır. Böyle bir koordineli çalışma geç kalmış olsa da, yine de sevindirici olduğu kesindir.
Ancak sorunun asıl kaynağı; sosyal çöküntüde saklıdır.
2014 dünyasında, şahlandığımızı iddia ederken, okul yaşındaki çocuklarımız ekmek parası kazanmak için hala sokaklarda mendil satmaktadırlar.
Sosyal yardım politikasının yaşam prensibi değil, geçici bir zaman için değer bulması gereklidir. Çünkü; günümüzde kömür makarna, yeşil kart yardımıyla çocuklarımızı geleceğe hazırlamak şansı mümkün değildir.
Bunun tek çaresi ise; ülkemizde üretim ağırlıklı yatırımlara zemin hazırlamaktır. Yabancı yatırımcılara asgari ücret karşılığında satılmış olan emeğimizi kurtarabilmek; en azından asgari ücret politikasını yeniden masaya yatırarak, aileleri geçim sıkıntısından kurtarmaktan geçer.
Uyuşturucuya karşı korunmanın en önemli noktası ailede başlar. Ancak güttüğümüz istihdam politikasıyla ailelerin koruyucu rollerini de ellerinden almakta olduğumuzun farkında olmalıyız. 8 saatten sonra bir 4 saat daha ek işe gitmek zorunda olan ebeveynler, çocuklarına ayıracakları zamanı da varın siz düşünün!
Karnı doymayan, yatağı sıcak olmayan çocuk eğitimden de nasibini alamayan çocuktur. Eğitimden nasibini alamayan çocuğun karnı doysa da, beynindeki açlık onun ebedi refakatcısı olacaktır. Eğitilmemiş bir nesil ise; sürekli sorunlar içerisinde yaşamak zorunda kalacağı gibi, uyuşturucu tüccarlarının müşterisi olmaya da en kolay adaylardır.
İnsanları uyuşturucuya iten etkenlerin psikolojik, sosyal, ekonomik, kültürel nedenler olduğunu anladığımız gün, meselenin çözümüne de yaklaştığımız gün olacaktır.