Hollanda siyasetinde göçmenlerin sesi olarak kurulan DENK Partisi, tarihinin en çalkantılı günlerinden birini yaşıyor.
Aday listesi krizinin ardından Parti Başkanı Ejder Köse ve yönetim kurulu topluca istifa etti.
Olağanüstü kongreye kadar partiyi, kurucu lider Tunahan Kuzu yönetecek.
Hollanda’daki kanaat önderleri ne dediler?
İlhan KARAÇAY yazdı:
Değerli Okurlarım,
Son üç yazımda hep DENK Partisi sorunu yer aldı. Her hangi bir konuyu, hiç bir zaman üst üste irdelememiştim. Ama görülen lüzum üzerine bu defa böyle oldu işte.
DENK’te istifa üzerine istifa yaşanıyor.
Parti Başkanı Ejder Köse’ye kızan Siyasi Lider Stephan van Baarle, adaylık listesinden çekilmişti. Aracılar ortalığı yumuşatmaya çalışırken ilginç ve beklenmeyen bir gelişme yaşandı.
Tahminlerin aksine, yaşanan aday listesi krizinin ardından, Genel Başkan Ejder Köse ve yönetim kurulu topluca istifa etti. Böylece partiyi, olağanüstü kongre yapılana kadar, kurucu lider Tunahan Kuzu yönetecek.
Bu gelişme, hem partinin geleceği hem de Türk ve göçmen kökenli seçmenler için büyük bir sürpriz oldu. Zira kamuoyu yoklamalarında dört-beş sandalye çıkarabileceği öngörülen DENK, tam da seçim öncesinde bir “çözümsüz denklem” içine girmişti.
NE OLDU?
DENK yönetimi, 29 Ekim’de yapılacak seçimler için bir aday listesi hazırlamıştı. Ancak listeye parti içinden sert itirazlar geldi. Hatta fraksiyon başkanı Stephan van Baarle, adaylıktan çekildiğini açıklamıştı. Bu çıkış “parti bölünüyor mu?” sorusunu gündeme getirdi.
Krizin daha da derinleşmemesi için araya giren akil insanlar, yönetim kurulu üyelerini istifa etmeye ikna etti. Böylece parti, yeni genel kurula kadar eski lider Tunahan Kuzu’nun kaptanlığında yoluna devam edecek.
UMUT MU, HAYAL KIRIKLIĞI MI?
DENK Partisi, 2015’te Hollanda siyasetinde azınlıkların sesi olmak iddiasıyla sahneye çıkmış, kısa sürede parlamentoda üç sandalyeye ulaşarak büyük ses getirmişti. Ancak yıllar içinde parti içi kavgalar ve koltuk çekişmeleri, umut veren bu hareketi zayıflattı.
Bugün gelinen noktada, yönetimin istifası bir “çöküş” değil, tam tersine yeni bir başlangıç fırsatı olabilir. Ama bu fırsat, yalnızca ilkeler ve kurumsallaşma ön planda tutulursa gerçek bir umuda dönüşecek.
SİVİL TOPLUM KURLUŞLARI NE DEDİLER
Naçizane şahsımın fikri şöyle:
DENK Partisi, Hollanda siyasetinde göçmenler için büyük bir imkân ve tarihi bir kazanım olmuştu. Ancak yıllar içinde parti içi kavgalar ve koltuk çekişmeleri, bu kazanımı gölgeledi.
DENK Partisi’nin bugünkü krizi, aslında büyük bir fırsata da dönüşebilir. Yönetim Kurulu’nun istifası ilk bakışta bir çöküş gibi görünse de, bu adım partiyi yeniden toparlamak için önemli bir nefes alma imkânı sundu. Şimdi gözler, yapılacak Genel Kurul’a çevrilmiş durumda.
Bilindiği gibi DENK’in üye sayısı yaklaşık 7.000. Daha önce de dile getirildiği üzere, bir Genel Kurul toplanması için en az 700 imzanın gerekli olduğu konuşuluyordu. Ama şimdi yönetim kurulu istifasıyla imza toplamaya gerek kalmadı. Bu sayı, üyelerin parti içi demokrasiyi ne kadar önemsediklerini ve sürece katılımın ne kadar belirleyici olabileceğini gösteriyor. Dolayısıyla yaklaşan Genel Kurul, yalnızca yeni bir yönetimin belirlenmesi değil, aynı zamanda partinin geleceğini tayin edecek bir sınav olacak.
Son iki gündür bana gelen mesajlarda bu krize ilişkin hem olumlu hem de olumsuz tepkiler var.
Bir kısım seçmen, “Yazık oldu, DENK büyük bir fırsatı heba ediyor” derken; diğer bir kesim, “Yönetimin istifasıyla artık yeni bir sayfa açılabilir” görüşünde. Bu da gösteriyor ki seçmenin içinde hâlâ umut taşıyan bir damar var.
Burada akil adamların ve toplum önderlerinin sesine de kulak vermek gerekiyor. Görüşlerini yayınladığımız iş insanları, dernek başkanları ve kanaat önderleri, farklı tonlarda da olsa ortak bir noktada birleşiyor: DENK, ancak kişisel hesaplardan arınıp kurumsallaşmayı başarabilirse yeniden bir umut olabilir.
Tunahan Kuzu’nun geçici liderliği bu açıdan kritik. Çünkü Kuzu, hem partiyi kuran hem de uzun yıllar boyunca temsil eden bir figür. Şimdi kaptanlık rolünü üstlenmesi, geminin fırtınadan çıkabilmesi için bir şans niteliğinde.
Benim kanaatim şu: Genel Kurul’un sağlıklı bir şekilde yapılması, şeffaflık ve katılım esas alınması, yeni yönetimin kimsenin etkisi altında kalmadan, yalnızca ilkeler doğrultusunda hareket etmesi, DENK’in geleceği açısından hayati önem taşıyor. Eğer bu süreç doğru yönetilirse, DENK yeniden seçmeninin güvenini kazanabilir. Aksi hâlde, büyük bir imkânın heba edilmesi riskiyle karşı karşıya kalır.
HİKMET GÜRCÜOĞLU: Hollanda Türk İşadamları Derneği HOTİD Başkanı
Tüm olup bitenleri basındaki haberler üzerinden takip ettim. Parti ve ismi geçen arkadaşların tamamı benim için yakinen tanıdıktır. Görevleri ve düşünceleri benim için yeterince açıktır. Bu nedenle olup bitenleri anlamak ve yorumlamak benim için zor olmadı.
Bir önceki meclis seçimleri öncesi de benzer bir dalgalanma yaşanmıştı. Partiye daha fazla zarar vermemek için taraflar bir uzlaşı ile bu anlaşmazlığa son vermişlerdi. Bu süreçte ben de masada olarak katkı sunmaya çalışmıştım. Böylece parti her şeye rağmen üç sandalye kazanarak başarısını korumuştu.
Yine bir seçim öncesi bir anlaşmazlık rüzgarı tekrar esmiş. Ego, acemilik, gençlik, başarı sarhoşluğu dahil her unsurun ağır bastığı bir hâl oluşmuş.
Parti mecliste kendini iyice hissettirmeye başladı. Meclisteki vekil gençlerin partinin başarısındaki payı çok büyük. Parti artık heyecanlı gençlerin mücadele platformu olmaktan çok ileri gidip, temsil ettikleri insanların mücadele aracı olmuştur. Vekil gençlerimizde bu bilinci ve sorumluluk hissini güçlü bir şekilde görüyoruz. Ama yinede bu olayda olgunluk seviyemizi yeterince geliştiremediğimizi görmekteyiz. Olgunlaşmanın bir zaman meselesi olduğunu düşünerek ileri bakmak gerekir. Belki bu noktada partinin bir akil üyeler organı oluşturması pratik bir çözüm yolu düşüncesi olabilir.
Sağduyunun hakim olup, çoğunluğun arzu ettiği şekilde yönetimin istifa ederek sükunetin sağlanmış olması olumlu bir gelişme. Stefan van Baarle’nın da görevinin başına dönmesi ile yaraların hızla sarılıp, bir olgunluk görüntüsü altında seçmenler için umut olmaya devam etmeliler.
Başarılarının daim olmasını diliyorum.
VEYİS GÜNGÖR: Türkevi Araştırmalar Merkezi Başkanı
1987 yılından itibaren Hollanda’daki Türklerin siyasal katılım mücadelelerini yakından takip ediyorum. Bu mücadele takip edilen iki yoldan birisi olan, ana akım siyasi partilerin dışında oluşan mücadele örneği, DENK siyasi hareketinde bir kriz yaşandı.
DENK’te daha önce de şahıslar odaklı krizler yaşanmıştı. Ancak son kriz gruplar arası ya da parti yönetimi ile Temsilciler Meclisindeki DENK’liler arasında gelişti.
Krizde parti Başkanı Ejder Köse ile aynı partinin milletvekili Stephan van Baarle’nin karşılıklı açıklamaları, parti içindeki krizin derinliklerini ortaya koydu. Yaklaşık bir hafta kamuoyu önünde yaşanan gelişmeler sonrasında yapılan açıklamada yönetimin istifa ettiği, yeni bir yönetim oluşturulacağı duyuruldu.
DENK partisi Hollanda siyasetinde yer aldığı andan itibaren, her siyasi partide yaşanan gelişmeler gibi, farklı krizlerle karşı karşıya kaldı. Son krizin seçimlere iki ay kala yaşanması büyük bir talihsizliktir.
Partinin siyasi lideri Stephan van Baarle’nin, Temsilciler Meclisi’nde özellikle Filistin’de yaşanan soy kırım meselesinde, Wilders ve diğer İsrail sevicilere karşı verdiği amansız mücadele, Hollanda’daki vicdanlı insanların takdirini kazanmıştır. Buna rağmen parti içince yaşanan kriz mutlaka kamuoyunu olumsuz yönde etkileyecektir. Gönül böyle bir krizin yaşanmamasını isterdi. Ancak bunun tersi oldu.
Tüm yaşananlara rağmen, Ekim ayının sonunda yapılacak seçimlere, DENK partisi yoğun bir çalışmayla hazırlanıp, seslerini duyuramayan toplulukların parlementoda temsilcisi olabilecek şansa sahiptir.
Unutmayalım, Den Haag, Amsterdam, Rotterdam ve diğer şehirlerin sokaklarında Filistin için yürüyenler DENK’in muhtemel oy deposudur.
DENK haksızlıklar karşısında haklı olanın tarafında durmaya devam etmelidir.
METİN YAZAREL:Yatırım Danışmanı-Kanaat Önderi
DENK’in Çözümsüz Denklemi..
Bir parti düşünün: Adı DENK ama işler hiç de öyle denk gitmiyor! Kendi içinde bile bir türlü dengeyi, yani “denkliği” tutturamıyor.
Kuruluş hikâyesi fena değildi. İki milletvekili çıktı, “azınlık hakları, göçmenlerin sesi, sosyal eşitlik” dedi ve tuttu. Hepimizin kulağına hoş geldi. Biz de inandık: “Artık Türkler ve göçmenler siyasette sadece seçmen değil, aktör olacak” diye düşündük.
Evet kuruluşu heyecan vericiydi. “Azınlıkların sesi, göçmenlerin hakkı, siyasette yeni bir nefes!” diye sahneye çıktılar. Bizde “nihayet bizim çocuklar da Hollanda siyasetinde haklarımızı savunacaklar” diye bayağı bir umutlandık.
Sonra ne oldu? DENK Partisi, “hak mücadelesi” yerine Netanyahu’nun elini sıkmamak gibi popülist siyaseti tercih etti. Parti içinde herkes birbirine girsede popülizm tavan yaptı.
Bir zamanlar destekledim. Hatta üye oldum. “Belki bu şovculuk dönemi geçer, kurumsallaşır” dedim. Ama yok. DENK’in kurumsallaşması, ciddiyet yerine amatörlük görüntüsü verdi
Bugün geldiğimiz noktada DENK, Hollanda siyasetinde fazla popülist bir azınlık hikâyesi ile taraftar topluyor. Ama kendi içinde tam bir koltuk kavgası pazarılığıyla birbirleriyle dalaşıyor.
Adı DENK, kendi denk değil. Matematikte her denklemin bir çözümü vardır ama bu DENK’in denklemi, bırakın çözülmeyi, gün geçtikçe çözümsüzleşiyor.
Son günlerde olanlardan sonra hâlâ umut besleyenler olabilir. Ama ben gördüm: altı ay önce üyeliğimi sonlandırdım. Bana göre DENK, bir denklem değil, olsa olsa çözümsüzlükten beslenen bir paradoks…
İBRAHİM GÖRMEZ: İslam Yayın Kurumu İOS’in eski başkanı.
Denk Partisi’nde meydana gelen olaylar bizleri çok üzdü. Elde etmiş olduğumuz muazzam bir imkânın kaçacak olmasından dolayı…
Bu durum bana İslam Yayın Kurumu İOS’te yaşadıklarımızı hatırlattı.
İlhan Karaçay’ın da yazmış olduğu gibi, Başkanlığını yaptığım İOS Radyo Televizyon Kurumu,
Çeşitli ayak oyunları ve yalan iddialar nedeniyle karıştırılmıştı. Genel yayın Yönetmenliğini yapan zat, bir sendika ile anlaşarak, kurum binasını işgal ettirmişt. Bu gelişmelere çok kızan ve patronumuz durumunda olan yarı devler organı HOLLANDA YAYIN KURUMU NOS, yayın hakkımızı elimizden alıp, bize bahşetmiş oldukları binadan da attı. Böylece Türkler’e verilmiş olan büyük bir imkân elimizden kaçmış oldu.
Şimdi de, anketlere göre seçimlerde 4 veya 5 sandalye çıkaracağı tahmin edilen DENK Partisi’i elden kaçırmak üzereyiz.
Ejder Köse Başkanlığındaki DENK Yönetim Kurulu, iki ay sonra yapılacak seçimler için bir aday listesi hazırladı. Bu listeye yapılan itirazlar nedeniyle, Parlamentodaki 3 kişilik fraksiyon ekibi itiraz etti ve hatta fraksiyon başkanı Stephan van Baarle adaylıktan çekildiğini açıkladı. “Eyvah” dedik. “İşte şimdi işler karışacak ve DENK Partisi de İOS gibi sona erecek” diye korktuk.
Ne mutlu ki araya giren akil insanlarımız, Ejder Köse’yi ikna ettiler ve partinin selamati için istifa etmelerini sağladılar.
Eski Başkan Tunahan Kuzu, kongreye gidene kadar kaptan rolünü oynayacak.
Yapılacak olan Acil Genel Kurul’da seçilecek olan yeni yöneticilerin, hiç kimsenin etkisi altında olmadan, yeni bir aday listesi çıkarmaları umudumuz olacaktır.
Bu yaşananlar bana, ünlü aktrist Meryl Streep’in başrolünü oynadığı ‘Sophie’s Choice’ filmini hatırlattı.
29 Ekim seçimlerinde hayal kırıklığı yaşamayız inşallah!
Denk Partisi’nin en yaşlı üyesi olarak , bunu yürekten diliyorum.
ETHEM EMRE: Hollanda-Türkiye Ticaret Derneği Başkanı
DENK Partisi, Hollanda siyasetinde göçmenler için tarihi bir fırsattı. İlk kez Türkler ve diğer azınlıklar sadece seçmen değil, doğrudan aktör olabildiler. Bu, başlı başına büyük bir kazanımdı.
Ama ne yazık ki bu fırsat doğru kullanılmadı. İdealler yerine kişisel hesaplar, ilkeler yerine popülizm öne çıktı. Parti içindeki kavgalar ve çekişmeler, kurumsallaşmanın önünü kesti. Oysa kurumsallaşma olmadan hiçbir siyasi hareket uzun vadede ayakta kalamaz.
Bugün gelinen noktada DENK’in yaşadığı kriz bana şunu gösteriyor: Eğer parti yeniden ilk günkü idealist çizgisine dönmezse, bu tarihi kazanım da heba olacaktır. Yönetimin istifası ilk bakışta bir çöküş gibi görünebilir ama aynı zamanda bir fırsattır. Çünkü kriz, doğru yönetilirse, yeni bir başlangıcın kapısını da aralayabilir.
DENK’in önünde şimdi çok kritik bir sınav var. Kişisel hesapları, koltuk mücadelelerini geride bırakıp, şeffaflık ve ortak akıl ile ilerlenirse, bu parti hâlâ umut olabilir. Aksi hâlde, güzel bir imkânı elimizden kaybetmiş olacağız.”
AHMET SARI: Hollanda Türk Spor Kulüpleri Federasyonu eski Başkanı
DENK partisindeki kaos ortamı, göçmen toplumunda olumsuz karşılandı.Hatta büyük bir kesimde hayal kırıklığına neden oldu. Göçmen toplumunun gözü, kulağı ve sesi olması bakımdan, Hollanda siyasetinde önemi yadsınamayacak bir parti konumuna gelmeye başladığı bir süreçte, tam da Hollanda parlamento seçimlerine iki ay gibi kısa bir süre kalmışken, parti içindeki kişisel iç kavgalar, DENK partisine olan güven konusunda maalesef soru işaretleri oluşturmuştur. Önce DENK Partisi Gurup Başkanı van Baarle’ nin Parti yönetimi ile ters düşerek istifa etmesi, gelen tepkiler üzerine şimdi de Parti başkanı Ejder Kõse’nin istifa etmesi, DENK Partisi’ne olan güveni azaltmış ve klasik bir yabancılar kurumuna dönüştürme noktasına gelmiştir.
Güçlü olabilmenin çıkış noktalarından birisi, kişisel çıkar hesaplarının bir kenara bırakılarak, temsil ettiği topluma uyum içinde, kişisel sorunları aşmış, post kavgası görünümü olmayan Parti olma özelliğini taşıyor olması gerekir.
Umarım Van Baarle liderliğindeki olumlu imaj bir an önce tekrar sağlanır ve seçimlere güven verici bir pozisyonda girer.
Benim kanaatim şudur: DENK Partisi, göçmenler için büyük bir kazanım olarak doğmuştu. Ancak yıllar içinde yaşanan çekişmeler, bu kazanımı zedeledi. Bugün yaşanan kriz, bir yıkım değil, doğru yönetilirse yeni bir başlangıcın fırsatı olabilir. Artık kişisel hesapların değil, ilkelerin ve şeffaflığın öne çıktığı bir yol izlenmelidir. Genel Kurul, yalnızca yeni bir yönetim seçmek için değil, aynı zamanda DENK’in geleceğini tayin edecek bir sınav olacaktır. Eğer bu süreç sağduyu ve katılımcılıkla yürütülürse, DENK yeniden seçmeninin güvenini kazanabilir. Aksi hâlde, tarihi bir imkân heba edilmiş olur.
Beyaz Et Sektöründe Faaliyet Gösteren Teşebbüsler Hakkında Yürütülen Soruşturma İdari Para Cezaları ve Sektörel Düzenleme İle Sonuçlandı (27.9.2025) Beyaz et […]
Büyükşehir Belediyesi, son dönemde Sakarya’da tarihin en büyük spor yatırımlarını hayata geçiriyor. Şehre iz bırakacak son örnek ise geçmişte futbol […]
Trakya’da RES projeleri ekosistemi tehdit ediyor TEMA Vakfı Edirne İl Temsilcisi Şirin Çoğal, Trakya’da planlanan büyük ölçekli Rüzgâr Enerji Santrali […]
Büyükşehir Belediyesi, Kocaali’nin yüksek rakımlı mahallelerinde heyelan önleyici işlemler ve asfalt çalışmaları ile yol güvenliğini en üst seviyeye çıkarıyor. Ekipler, […]
Ankara–İzmir Hızlı Tren Projesi’nin Afyon Bayat etabında çalışan yüzlerce işçi, maaşlarının iki aydır ödenmemesi nedeniyle greve gitti. Adil Türkiye Partisi […]
Gemlik’te 30 Ağustos Zafer Bayramı, üç gün boyunca düzenlenecek çeşitli etkinliklerle büyük bir coşkuya sahne olacak. Gemlik Belediyesi tarafından düzenlenen […]
Seçime iki ay kala fırtına! Hollanda siyasetinde göçmenlerin sesi olarak kurulan DENK Partisi, tarihinin en çalkantılı günlerinden birini yaşıyor. Aday […]
Beyaz Et Sektöründe Faaliyet Gösteren Teşebbüsler Hakkında Yürütülen Soruşturma İdari Para Cezaları ve Sektörel Düzenleme İle Sonuçlandı (27.9.2025) Beyaz et […]