Bilindiği üzere Demokratik Sol Partide siyaset yapıyorum.Şuan aktif bir görevim olmasa da aidatını düzenli ödeyen,dost ve halk meclislerinde Dsp propagandası yaparak,parti tüzüğünü anlatarak günlerimi geçiren,Partinin alacağı karar yada olası ilk olağan kongrede genel başkan adayı olmak adına çalışmalar yapan birisi olarak bu yazıyı kaleme alıyorum.
Dünkü İstanbul yolculuğumda seyahat esnasında cep telefonumdan gazeteleri okumak için iyi bir zaman oluştu.Haberlerin birinde sol birleşiyor,Dsp ve CHP birleşiyor yazıyordu.Açtım yazıyı okudum.Yazı aynen şöyle başlıyordu ;”Demokratik Sol Parti (DSP) Genel Başkanı Masum Türker, CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu ile yaptığı görüşmede alternatif iktidarı oluşturma adına birlikte çalışma kararı aldı. Türker, sunduğu projenin bir iki partinin parlamentoda yer alma projesi değil, alternatif iktidarı yaratma üzerine kurulu olduğunu söyledi ve “Eğer bu proje devreye girerse, kurulacak bir alternatif iktidarda CHP’nin öncülük eden iktidar olma şansı doğuyor” dedi.” Bu söylemler DSP’nin şuanki görevde olan genel başkanına ait.Bu birleşme ile ilgili olarak iki söz etmek istiyorum;Tarihin geçmiş dönemlerinde buna yakın bir düşünce ile DSP ve CHP birleşmiş ittifak sonucu iki partiden oluşan milletvekilleri meclise girmişti.DSP adaylarına Seçilebilecek bölgelerde sadece 13 milletvekiline yer verilmişti.Öncesinde ise Bülent Ecevit‘in 2006’daki vefatından sonra eşi Rahşan Ecevit‘in parti içindeki etkisi azalmasına rağmen devam etti. Demokratik Sol Parti, 22 Temmuz 2007 genel seçimlerine katılmadı. Bu seçimlerde, CHP listesinden aday olan 13 DSP’li, milletvekili seçilerek, parlamentoya girdi. Demokratik Sol Parti, 2009 yerel seçimleri‘nde oy oranını ve belediye başkanlığı sayısını artırmasına rağmen, seçim sonuçlarının beklenenin altında olması gerekçesiyle DSP içinde tartışmalar başladı. Ahmet Tan, Mücahit Pehlivan, Tayfun İçli ve Recai Birgün DSP’nin seçim çalışmalarına katılmayıp CHP İstanbul Büyükşehir Belediyesi başkan adayı Kemal Kılıçdaroğlu‘nun seçim çalışmalarına katıldıkları gerekçesiyle Merkez Disiplin Kurulu’na sevk edildiler. 14 Nisan 2009’da Ahmet Tan DSP’den ihraç edilirken, diğer milletvekillerine uyarı cezası verildi. Zeki Sezer de 11 Nisan 2009 günü yaptığı basın toplantısıyla genel başkanlıktan istifasını açıkladı.
Geliyoruz günümüze;Masum Bey’in alacağı bu karar DSP’nin bir kez daha bıçaklanması,yara alması demektir.Anadoluyu geziyorum,insanların ağlayarak söyledikleri ala kulaklarımda.Onlara bir kez daha aynı acıyı yaşatmayacağıma söz verdim.Neydi o söylemler;Keşke elim kırılsaydı da Chp’ye oy vermeseydim.vermeseydim. Dsp’nin kasasında elle sayılacak kadar para kaldı.O paraların hak sahiplerinin söylediği bu sözleri hatırlatmak istedim.Sayın Genel Başkan’a çağrımdır.Meclise girme adına,Partinin meclise girip meclis çalışmalarında sesini duyurma,doktrinini ifade etme ve uygulama adına olsa bile şuan bu birleşmeye sıcak bakmaması olacak.Aksi halde olacak sonucu da öngörü olarak yazıyorum;Yaşadığım iki şehir Sakarya ve Kocaeli illerinde yaptığım görüşmede Sakarya da çıkacak Milletvekili sayısı Ak Parti 5,Mhp 2,Kocaeli’de ise bir millet vekili aşağı ve yukarı olmak kaydıyla Ak Parti 8,Mhp 2,1 Milletvekili de, ya Mhp’ye veya Chp’ye kalabilir.Yapmış olduğum görüşmeler neticesinde aldığım not bu.Vatandaş CHP geleceğine yanlışta olsa kurulmuş bir düzen var,içinde pişmanlık,küskünlük, kızgınlıkta olsa sözünü esirgemiyor;”Vermem Abi”diyor.Ülkenin başına bir şey gelecekse, ona geleceğine bana gelsin diyor.
İstanbul seyahatim öncesi ve sonrası hissettiklerim ve görüşmelerim sonucu olası birleşme üzerine değerlendirme yaptım.Tarih yine,yeniden tekerrür ediyor diyerek sonucu hep beraber bekleyeceğiz.Ülkemiz ve Halkımız için Hakkımızda hayırlısı olsun.Saygılarımla