Erdoğan’ın ardından kimin geleceği ile ilgili tartışmalar çok kısa sürerken… Her zaman ki gibi gündemi elinde çok iyi tutmayı bilen söğütlü çeşmedeki Akp Genel merkezi GİK üyelerini çok iyi çalışarak, Teşkilat Davutoğlu diyor sloganıyla kimsecikler ne olup bittiğini anlamadan Genel kuruldan ve istişarelerden bir anda Davutoğlu ismi ön plana çıkarılmış. Davutoğlu bile ne olup bittiğini anlamadan kendisini bir anda Başbakan adayı ve AK Parti genel Başkanı olarak buluverdi.Erdoğan gibi bir siyasi liderin arkasından, hemde hayattayken nasıl Başbakanlık yapılması gerekiyorsa, o şekilde bir Başbakan bulunmalıydı. Böyle biri vardı, ancak görevi kabul edecek-miydi!
Bu sorular cevap bekleye dursun, Ak parti el çabukluğu ile; ”Bizde görev istenmez verilir” mantığını işleterek eli ayağı düzgün, diploması bilgisi yerinde, sağ duyulu bir ismi; daha doğrusu ihanet etmeyecek, programlanmış işlere bulaşmadan, istediği ne varsa, ülkeye katmak, istediği ne varsa yapabilir riski ile seçilmiş bir isim Davutoğlu.
Davutoğlu geldikten sonra siyasete bir terbiye, bir üslup, edep, adap, haya geldi derken son günlerde yaşanan olaylarla hepimiz şok olduk. Birden kükreyen Davutoğlu soluğu Devlet Bahçeliyi düelloya davet etti. Bu fırsatı kaçırmayan Bahçeli’de soluğu Tunceli de aldı.
Davutoğlu yaptığı bu bu hamleden sonra, şimdi de MHP’ye; şuraya git, sıkıyorsa şuraya da git diyerek MHP’yi köşeye sıkıştırmak istiyor.
MHP elbette bu ayağına kadar gelen fırsatı değerlendirip işaret edilen yerlere sırasıyla gidecektir. Benim gördüğüm budur. Gördüğüm budur görmesine de, bayram değil seyran değil eniştem beni niye öptü diye sormadan edemiyorum Davutoğlu’na.
Buradan şu sonucu çıkarmak mümkün:
Davutoğlu zeki bir insan, hiç kimseye karışmayayım, düzeni bozmayayım görev yaptığım süre içerisinde ülkeme faydam olursa ne mutlu bana diyordur.
Bildiğimiz kadarı ile Davutoğlu Ocak kültürü ile yetişmiş bir isim. Akp içerisinde dönen dolaplardan şu an için konuşsa da,konuşamasa da, kendi ekibini kurma şansı da yok. Çünkü Davutoğlu siyasetçi değil ve her zaman bir üst lidere ihtiyacı olduğunu da başbakanlığında görüyoruz..
Ak partiye baktığımızda görüyoruz ki; içerisinde iki tehlikeli isim var. Birisi Süleyman Soylu, öteki ise Numan kurtulmuş. İster kabul edin ister etmeyin, iki isimde siyasi parti lideri ve geldikleri yerde ki insanlar hala işaret bekliyorlar.
Olası kopmalarda; „aha bakın, biz size söylemiştik“ diyerek en ufak bir kıvılcımda dağılmak üzere olan AKP içerisinde fırsat kollayan isimler bunlar. Parti içerisindeki bu durum Sn. Ahmet Davutoğlu’nun gözleminden kaçmadığını düşünüyorum.
Ülke menfaatlerini her zaman ön planda tutan Davutoğlu; „öyleyse bu içerideki tefrika dan nemalanmak için bekleyenlere fırsat vereceğime, dışarıda; “sağda bir partiye koordinatörlük yapıp ahde vefamı ve vatan savunmamı bu şekilde yaparım dediğini görmekteyim.”
Davutoğlu gayet düzgün ve şahsiyetli bir diplomat. Asla siyasi olamayacağından ve kendisi sonunda ne olacağını az çok kestirebildiğinden dolayıdır ki, MHP’yi ön plana çıkarmaya başladığını gözlemlemekteyim.Buda MHP’nin işine geliyordur.
Şöyle bir düşüncem daha oluşmuştu ki, bunu yukarıdaki görüşmeden dolayı geri çektim. Neydi o düşüncem?
MHP yönetimi Davutoğlu’nu tanıdı. Evet… Bu görüş son günlerde yaşanan sürecin bende yarattığı ilk kanaatti. Ancak sonra ki düşüncelerim bu taktiğin, olsa olsa bu mantık üzerinde oturtulmasının daha sağlıklı olduğu kanaati belirdi.
Davutoğlu’na istifa et demek isterdim! Ancak; Ülkemizin çıkarları daha ön planda olduğu için 2015 seçimlerine kadar orada kal ve bildiğini yap demeyi tercih ediyorum.
İnanıyorum ki; Davutoğlu ilk konuşmasında beyan ettiği İmam Maturidi felsefesi; onu mutlu sona götürecek. Arkaya baktığında kendisi ,ailesi ve Ülkesi için utanılacak hiç bir şey yapmadığını görecek.
Sayın Başbakanımız sesimizi duyarsa; buradan selamlarımı gönderiyor, Allah yar ve yardımcın olsun diyorum.
Saygılarımla.
