Saygı değer arkadaşlar, ülkemiz bu kadar borç içine sokuldu ki beş kuruşluk yatırım mı yaptılar? Vergileri mi düşürdüler? İstihdam sağlayacak bir yatırım mı yaptılar? İşsizliğe çare mi buldular? Elektriği, doğal gazı, benzini, mazotu mu ucuzlattılar? Her türlü üretimin artmasını mı sağladılar? İşçinin, çiftçinin, köylünün, memurun, emeklinin gelirini mi arttırdılar? Rüşveti, suiistimali, iltiması mı kaldırdılar?
Seçim zamanı yanaşıyor “istikrar bozulmasın” teraneleri ifadeleri el altından ifade edilmek de. İnsanlarımız “istikrar “adına teslim alınmış durumda. Asıl “istikrar” tam demokrasi, Fiyat istikrarı, ekonomi büyüme, tam istihdam, ödemeler dengesi, adil gelir bölüşümü, sürdürüle bilir ekonomi, para politikaları ve çevre konuları ile bir bütündür hal böyle olunca bu toplum çok daha “istikrar “kelimesini duyacak ve ona sımsıkı sarılacak hangi “istikrar ve kimin istikrarı” milletimiz bunu sorgulamalı.
Ülkenin manzarası hiç de hoş değilken, aziz Türk milleti ne yapıyor? hiç mi bu yapılan yanlışlıkları görmüyor. İşçisi, memuru, çalışanı çalışmayanı, emeklisi, 7’den 70’e herkes borç batağında… Millet topyekûn borçlu, milletini koruması gereken devlet de borçlu… Millet günü kurtarmanın derdinde, faizli borca sahip olan milletimiz, kredi faizlerinin artmamasını “istikrar” olarak görmek de veya öyle kabul ettirilmek de.
Ülkemizde IMF’ye olan borcunu sıfırladı nutukları atılırken. Ancak, Dünya Bankası’nın “Uluslararası Borç İstatistikleri ”ne göre Türkiye gelişmekte olan 128 ülke içinde, en yüksek dış borcu olan beş ülkeden bir Dünya Bankası verilerine göre en borçlu ülke Çin. Rusya, Brezilya, Hindistan ve Türkiye takip ediyor. Buyurun beyler alın size istikrar.