Demokrasi

Demokrasi sadece sandık demek değildir!

Çok doğru bir sözdür bu, çünkü;

Demokrasi önce seçimle gelene,

Seçene ve seçilene saygı ile başlar.

 

Demokrasi seçimlerde tarafı olduğun parti kaybettiğinde, sokağa çıkmak yakıp yıkmak kabullenmemek değildir!

Taraf olduğun parti seçimleri kazanamıyor, ya da meclise dahi giremiyor, bir türlü iktidar olamıyorsa, durup düşünecek yargılayacaksın önce kendini, sonra da tarafı olduğun siyasi örgütü.

Mecliste olmasına rağmen seni her anlamıyla temsil edemiyor, yada haklarını savunamıyorsa düşünecek yargılayacaksın!

Taraf olduğun partiye girip yönetiminde söz sahibi olmaya çalışacak, hem kendini hem de tarafı olduğun partiyi omuzlayıp daha iyi bir yere taşıyacaksın.

Bunu da mı yapamadın o halde susacak razı olacaksın.

Zira hata sende!

Saygı duymayacak kadar kaba hatalarını ve tarafı olduğun partinin hatalarını göremeyecek kadar yanlı ve bu hataları düzeltemeyecek kadar korkaksın demektir.

Evet, demokrasi sadece sandık demek değildir!

Haklısın, demokrasi insan hak ve özgürlükleridir.

Demokrasi tüm insanların eşitliğini adalet ile sağlamak,

İnsanlara değer vermektir.

Demokrasi ben bu fikir, bu insanlar tarafından yönetilmek istemiyorum cümlesini, sandıkta söyleme biçimidir.

Ve o sandıktan çıkan sonuca saygı göstermektir.

Bu mağazadan aldığın malı bu bana olmadı uymadı yakışmadı diyerek geri vermeye çalışıp da veremediğinde mahkeme kararı ile vermeye çalışmaya benzemez.

Bunun sonuçlarını gördük bu ülkede defalarca.

Şimdi demokratik olmadığı iddia edilen yönetime bakın bakalım.

On yıldır kendi partileri haricinde parti kapatma davası açılmış mı?

Hayır, ana muhalefet partisi sadece benim tespit ettiğim, yedi ayrı suçtan yargılanmalı ve kapatılmalıydı neden yapmadılar?

Korkak oldukları için mi?

Ya da faşist oldukları için mi?

Düşünün bakalım.

Suça teşvik eden suç işleyen suça ve suç örgütlerine destek veren her insan bir şekilde yargılanmalı ve yargı yoluyla yaptığının yanlış olduğu anlatılmalıdır.

Şiddet ya da nefret söylemiyle hedef haline asla getirilmeden uluslararası insan hak ve özgürlüklerini çiğnemeden yapılmalı bu, derim ben.

Hataları, yanlışları, yanılgıları elbette olacaktır yöneticilerin.

Fakat onları asarak yasaklar getirerek haritada ülke beğen ve git demeyerek,

İnsanlara basının ve bilgi kaynaklarının tarafsızca hedef göstermeden anlatmaları hata ve yanlışları gösterilmeli,

Ve seçimler aracılığı ile gitmesi çekilmesi sağlanmalı.

İşte bu medeni seviyeye ulaşabilmektir, demokrasi.

Yöneticilerin yenilgilerini kabullenmesi bayrağı devretmesi,

Başarısızlıklarını kabul edebilmeleridir, demokrasi.

Bugün demokrasi diye çığlık atanlara baktığımda,

Yirmi beş yıl gibi uzun bir süre Cumhuriyet Halk Partisinin tek adam tarafından yönetilmesine izin vermiş olduklarını görüyorum.

 

Ve üzülüyorum ayrıca…

 

Cumhurbaşkanlığı koltuğunun iktidarını idame ettirmek için araç olmadığını, yönetim biçimlerini değiştirme yolu ile iktidarda kalma süresini uzatma çabalarını da anlayabilmiş değilim.

Bir söz vermişti Recep Tayyip Erdoğan.

O sözünü tutmasını büyük bir sabırla bekliyorum.

Devlet siyasetçiler olmadan da devlettir.

Hani kimse zannetmesin ki ben koltuğu bırakırsam devlet çöker, biter falan.

Yok öyle bir dünya…

Bu devleti, devletin sistemini gücünü siz vermiyorsunuz.

O yüzden vaktiniz geldiğinde paşa paşa gitmeyi bilin!

Aksi takdirde sizde önceki versiyonlarınız gibi kötü anılacaksınız.

Benden dostça bir tavsiye bu size…

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir