Acılara Sabır, Ölüme Hanikab Olanız

    



Acılar konuşur anlatamasan da, anlaşılır bir sözünden,
bir bakışından bazen de susuşundan ama mutlaka konuşur her acı.
Ölüm acısı ise en geçmeyen yarası oluyor hayatın,insanın bir canın.
Acı sadece biz beşerilere değil can taşıyan her Allah’ın yarattığına mahsustur.
hayvanlar da acıdan ağlar acı çeker elbet, 
ölüm insan hayvan diye ayırmıyor ki,
sırası gelen, vadesi dolanı koparıyor bu hayat zincirine emanet tutturulmuş can taşıyanları.

Sadece bizler kul olarak Mevlâ’nın bizlere kendi nurûndan can verdiği beşerileriz.
İnsan kimliğine bürünen akıl ile idrak ile ödüllendirilenler ölüm acısını derinden sarsılarak yaşayanlarız.
Nefsimiz var çünkü bizi diğer canlılardan ayıran tek özelliktir nefis sonrası akıldır.
o sebeple karşılaştığımız her acıya katlanılması zor bir tahammülsüzlük gösterirken geçen zamanlar tahammülün yerini kabullenmeye bırakıyor ve içimiz acısa da dayanıyoruz, o dayanmanın adına sabır diyoruz o yüzden.

Ne kadar sarılırsa sarılsın üzerine ne eklenirse eklensin kapanmıyor hiç bir acı
sadece izi kalıyor biz insanoğlunda,
içimizde bir yerde dışa vuramadığımız özlemlerin adı oluyor derinden çektiğimiz ah’lar bile duyulmuyor kimselerce.

O nefes dile gelse biliyoruz ki anlatamadıklarımızı anlatacak bize,çevremizdekilere.
gözlerimizin çukurlarına gömdüğümüz ne acılar var bilen biliyor,
lâkin bilmeyenler de başına gelince anlıyor ki acı ortak bir kader yazgısı insanoğluna.

Herkes mutluluğu yaşayamaz bu mümkün değildir kimisine şans gülmez kimisine de kader izin vermez ama acı,
ölüm hepimizin alnına doğmadan yazılan tek mutlak gerçektir.
üstesinden gelinmeyecek acılara sahiptir bazı insanlar,
esaret altında kalmış kör bir kuyunun dibine atılırcasına kendini o acıya hanikab( teslim) etmiştir.

Bir el bir söz bekler ışık misali çıkmak için hayat denilen yolun başına, mümkündür elbette, çünkü hiç bir acı uzun süre kalmaz bir insanda, acının da zamanı var aldığımız her nefes gibi.Bir gün o da son buluyor elbet, sızlayan acıyan ağrıyan yerimiz yüreğimiz yerini dinlenmiş bir kalbe bırakıyor, 

İnsan Allah’ın yarattığı öyle bir mucize ki ilâhi bir düzenin içinden geçiyoruz.
ölümü bile bile yaşıyoruz meselâ, başkalarının başına gelmesini o kadar doğal karşılarken,
kendi başımıza da gelebileceğini biliyoruz ama kondurmuyoruz.
Bile bile inadına akıl almaz bir tahammül ve de kabullenme ile yaşıyoruz. 
işte bunun adıdır hanikab.Allah’ın vermiş olduğu acıya derde teslim olup onu yaşamaya muktedir bir hayatı yaşıyoruz,
dağların taşların kabul etmediği bir acıyı biz güle oynaya yaşıyoruz.
Acıların en beteridir ölüm acısı,çevremizden birileri gidince duyduğumuz selâ bile çok da anlamlı gelmez,
bir dua okuruz ruhuna diye sonra anlık bir geçiş hızı ile kaldığımız yerden devam ederiz hayata,

Ve seslerin iç tırmıklayan, en can yakan sesidir kendi canınızdan birinin adı okununca o mübarek kubbelerden,
ben ilk defa bu tarihte babamın adını duydum bir selânın ucunda sallanıyordu ismi. 
Vakit öğlen vakti zaman hiç geçmeyendi, 
Ben babamın adını bir 30 Ekim tarihinde duydum kulaklarıma inanmak istemesem de
yaşadıklarım Allah’ın emri idi.Kapatamadım kendimi bu emrin sesine

 O an anladım ki ölüm evimizin çatısına bağdaş kurmuş sessiz bir çığlıktı, 
ne zaman nerde kopacağını bilemediğim bir çığlık düşmüştü içime, 
çıkaramadım sadece en sessizinden dualar ile eşlik ettim okunan selâ’ya.

Ölümün vakti zamanı geri dönüşü yok ,
tek gidiş yönü olan gidildi mi insana bir daha geri dönüş vizesi verilmeyen tek yoldur ölümün yolu.
Ve acı ölümün sadeleştirilmiş halidir o yüzden.
Hayatımız boyunca acılara saplanmış bir şekilde yaşarız sanki bir tek bize yazılmış zannederiz,
oysa ki her acı mutluluğa gidecek bir yolun başlangıç çizgisidir.
Ve o çizginin dışına çıkılması gerekiyorsa çıkın. !

Çünkü ölüm geldiğinde çektiğiniz acının bile farkına varıp ona nimet gözüyle bakabiliyorsunuz neden mi…?
Acı yerini alışmaya bırakıyor yeni bir adım atmamızı sağlıyor ,
ya da hayatımızı yeni baştan kurmamız için acı bize yol gösteriyor, 
ya ölüm.? ölüm öyle değil işte.
ölüm geldi mi bir defalığına geliyor ve alıp gidiyor bizi sevdiklerimizi en kıymet verdiklerimizi. 
sıra bize gelmeden acıya bile gülümsemeyi bilin derim,
İnsan acı ile olgunlaşabilir ama mutluluk ile hayata bağlanır unutmayın.
O dilek ve duam ile Allah-ı azimüşşan hepimize geçici acılar,

uzun vadeli mutluluklar nasip etsin. 


  Saygılarımla

 

More From Author

Bugün Yirmi Dokuz Ekim !

Cumhuriyet Yaşlandı…

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir