“2007’den itibaren Türkiye’de siyasi sanal davalar üretildi. Ergenekon, Zirve, Balyoz gibi davalar. Bunların iki dayanağı; gizli tanık beyanları ve sahte dijital kayıtlardı. Turgut Özal davası da, iki gizli tanığın beyanı ile açıldı.

Bana atfedilen suçlamalar içinde, benim istihbarat gücü olarak gerekirse “Gerekirse cumhurbaşkanını karısına zehirlettiriz” beyanı vardı. Bu tamamen yalan bir beyandı. Malatya’da görülen Zirve Yayınevi davasında da, bir başka gizli tanık vardı. Yargılama sürecine baktığımızda, yargı içine sızmış olan cemaat artıklarının açtırmış olduğu bir davayla başladı. Savcılık, bazı dış ilişkiler, siyasi ilişkiler ve cemaatin etkisiyle, bu davayı, sanal bir siyasi davayı hazırlattı. Yargılama çok kısa sürdü. Çünkü Ergenekon’da, Balyoz’da uzun bir süre geçti. Bu dava Nisan 2013’te açıldı, Kasım 2014’te sonuçlandı. Türk kamuoyunun özlediği bağımsız yargının verdiği net bir karardır.

‘JİTEM şehir efsanesi haline getirilmiş bir örgüttür’

Ben Jandarma İstihbarat Başkanlığı yaptım, JİTEM’de görev almam söz konusu değil. JİTEM şehir efsanesi haline getirilmiş bir örgüttür ve bununla bir ilgisi yok. Bir deneme kadrosuyla kısa bir süre faaliyette bulunan kuruluştun söz ettiler. Ama bu kuruluşu bir şehir efsanesi haline getirildi. Faaliyetlerimizi, devletin vermiş olduğu yetki, sorumluluklar ve hukuk tabanında icra ettik.

Benim geçmişteki tüm çalışmalarıma baktığınızda, demek ki rahatsız olan bazı çevreler söz konusu oldu. Hakkımda çeşitli kararlar verildi. Bazı dış servislerin şahsıma yönelik bazı suikast girişimleri oldu.

HADEP’li iki yöneticinin öldürülmesine yönelik hukuk sürecinde hakkımda takipsizlik kararı verildi. Bu kişilerin avukatları çeşitli yerlere itiraz ettiler. Bütün bunların hepsi benim lehime sonuçlandı. Birtakım kişilerin rahatsızlığı olabilir ama ben bu tür suçlamaları hiçbir zaman kabul etmedim. Ben PKK’ya karşı mücadele ettim. PKK silahlı bir terör örgütüdür. Ben güvenlik görevlisi olarak, bununla mücadele etmeyeceğim, kiminle edeceğim. Ama mücadelemi yasal zeminde yaptım.

İmralı’daki görüşmeler, kimin için doğrudur, kimin için değildir. Şu anda devlet iradesiyle mi yürütülüyor yoksa siyasi iktidar iradesiyle mi yürütülüyor. Biz devlet iradesiyle mücadele ettik. İmralı’daki görüşmeleri yapanların devlet iradesiyle görüşmeleri yürüttüklerine inanmıyorum.”

Levent Ersöz, Şırnak’ta görev aldığı yıllarda faili meçhul cinayetlerin söz konusu olmadığını da söyledi.DuruşTv