
Türkiye’nin en önemli doğa harikalarından biri olan Ballıkayalar Tabiat Parkı’nı hatırlıyor musunuz? Gençler için çok önemlidir burası. Dağcılardan tutun treaking tutkunlarına kadar herkes buradadır. Ailelerde Ballıkayalar Tabiat Parkı’nda piknik yaparlar. Önceleri burası tabiat parkı değilken çok sayıda meyve ağaçları ve sık ağaçlar bulunurmuş. Türkiye’nin doğal değerlerini korumakla yükümlü Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü tartışmalı bir projeye imza attı. Kanyonun içine tahtadan yollar inşa edilecek, kanyonu gezemeyenlerin daha da içerilere gitmesi sağlanacak, ziyaretçilerin kanyonu yukarıdan izleyebilmeleri için seyir terasları oluşturulacak ve en komiği iki büyük blok arasında asma köprü yapılacaktı. Yılda 5 bin kişinin geldiği kanyona ayda 15 bin kişinin gelmesi projenin ana amacı.
Bu bahsettiğim konu aslında Tabiat parkının bir anlamda talanı anlamına geliyordu. Bu bölgeyi seven müdavimler bu anlattığım ilk olayın çözüm yolunu bulamadan ikinci darbe geldi.
İstanbul Boğazı’na yapılacak üçüncü köprünün yolu Ballıkayalar’ın tam üzerinden geçiyor. Kanyona gelenler yakında üzerlerinde dev bir viyadük görecek. Viyadükten sonra vadiyi birleştiren asma köprü ve yürüme yolları tekrar gündeme gelir mi bilinmiyor. Konuşulan şey ise özellikle dağcıların bu konuda çok kararlı olduğu. Ballıkayalar’ın oluşumu 200-250 milyon yıl öncesine dayanıyor. Kireçtaşının tektonizma ile açılması sonucunda meydana gelmiş bu yaşlı kanyonun daha fazla bozulmaması için dağcılar, yasal her türlü yola başvuracaklar.
Gezi oaylarından sonra ki yaşanan süreçte doğanın tahribatına karşı mücadele önem kazandı. Belki popülist yaklaşım oldu bu duruş ama netice de yaklaşım her ne olursa olsun bu tahribatın önüne muhakkak geçilmeli.
Bahsettiğimiz sorunlar ortada. Projelerin gerçekleşmesi için ellerinden geleni yapacaklar. Peki yargı bu konuda nasıl karar verir bilinmez. Yargı eğer doğa severlerin aleyhine kararlar alırsa özellikle Marmara bölgesi’nde büyük bir direniş söz konusu olabilir. Eğer bu değer yok edilirse özellikle nüfusunun büyük oranını oluşturan gençlerin tepkisi gerçekten çok sert olur. Bana kalırsa buranın güzergahının tekrar incelenmesi gerekir.
Şunu açık yüreklilikle söylüyorum, eğer burada bir doğa tahribatı olur ise bende bu mücadelenin içerisinde olurum.Çünkü orası bizim için çok özel. Dağcı olmasam da burada piknikler yapardık, derelerde yürürdük, dağlara tırmanmaya çalışırdık. Haydi diyelim ki bunları yapmasak ne olur? Yine de tek bir ağaca zarar gelmesini kesinlikle istemiyoruz.
Bana Ballıkayalar’da oluşacak olan doğa tahribatının bilgisini veren Banu Yıldırımgeç arkadaşıma çok teşekkür ederim. Bilmenizi isterim Banu gibi binlerce genç arkadaşlarımız var bu gibi olayları takip eden…