İslam akıl ve mantık dini midir?

Evet; bir manada İslamiyet akıl ve mantık ile iman esaslarının kavranması,  Allah’ın varlığının ve birliğinin bilinmesi, ahiret hayatının tahakkuku konusunda akli bir meseledir. Yine aynı şekilde, mükellef kılındığımız ibadetlerin menfaat ve faydalarını, cezaların hikmetlerini, haram kılınan eşya ve muamelelerin sebeplerini anlama bakımından akıl ve mantık belirleyici olabilmektedir. Çünkü; İslam’da akla ve mantığa ters bir hüküm yoktur. İslam’a sadece bu mana penceresinden bakıldığında “akıl ve mantık dini” denebilir. Fakat bu düşünce tam olarak doğru değildir.

 

Çünkü; akıl ve mantığın İslam’ın her merhalesinin altından kalkması mümkün değildir.  Özellikle ahiret âlemiyle ilgili meselelerde aklın ve mantığın yapması gereken şey mutlak teslimiyettir. Yine aynı şekilde hikmetleri bilinemese de sırf Allah emrettiği için yapılan ibadetlerin sebeplerini akıl ve mantık kavrayamaz. Bir de hükümlerin kaynağı bakımından aklın ve mantığın bulunduğu yeri düşünürsek, burada da; akıl ve mantık bir hüküm koyucu değil, ancak Allah’ın koyduğu hükümleri idrak edici konumundadır.

Öyle ise İslam hem aklı, hem teslimiyeti esas alır. Hem vahyi, hem de aklı ciddîye alır. Yani Allah’ın rızası ve vahyinden ibarettir.

İslâmiyet bir hikmet dinidir. Baştanbaşa hikmetle donanmıştır. Kur’an’ı Kerim de “Allah, hikmeti dilediğine verir. Kime hikmet verilmişse, şüphesiz ona çok büyük hayır verilmiştir. Bunu ancak akıl sahipleri anlar.”(Bakara-269) ayetinde de açıkça belirtildiği gibi ’’Allah katında (yeryüzünde hâkimiyetini ve geçerliliğini koruyan) tek inanış İslam’dır’’.( Ali-İmran-19) ayetini idrak edebilecek bir akıl ve mantık dinidir.

 

İslâmiyet akla hitap eder. Emirlerini, esaslarını, mesajlarını aklın idrakine sunar. Böylelikle varlığının Kur’an-ı Kerim deki hikmetine vakıf olur. Çünkü İslamiyet insanoğlunun üzerinde yorum katmadığı yalnızca vahiy yoluyla bildirilmiş, yüce yaratıcının sözüdür. Yani sınırlı bir akla ve mantığa sahip bir düşünce yapısından esinlenmesi ve bir şeyler öğrenmesi mümkün değildir. Bilakis İslam dini akıl ve mantıktan onaylanma değil, ondan teslimiyet, sadakat ister! Akıl ile idrak edilen İslam dini akıl ve mantığa teslim olmaz. Yeryüzünde var oluş sebebimiz gereği İslamiyet akla ve mantığa kulluktan başka bir değer yüklemez.

İslam dini, iman etmede aklı ve teslimiyeti esas almıştır. Bu bağlamda akıl nimetinden mahrum olanın imanını yok saymıştır. Bu, aklı olmayan için dinsiz ve imansızdır demek değildir. Zaten aklı olmayanın İslâmiyet’te sorumluluğu da yoktur. İslâmiyet’te aklı olmayan kişi, iman etmekten ve dini hükümleri yaşamaktan muaftır, yani sorumluluk sahibi değildir.

Öyle ise söz konusu İslam dini olduğunda akıl ve mantık haddini bilmelidir. Akıl, Allah(cc) karşısında otorite değil, onun rızası için çalışan bir yapıdır. Çünkü aklı ve mantığı yaratan, onu yoktan var eden, vahyi gönderen Allah’tan başkası değildir.

Bu nedendendir ki akıl ve mantık İslâmiyet’i anlamaya ve yaşamaya çalışır, ama sorgulayamaz!

Akıl ve mantık İslâmiyet’in emirlerini anlasa da, anlamasa da teslim olmakla yükümlüdür. Dolayısıyla mantığıma uymuyor deyip; onun için yaşamadım tarzında ki bir gerekçe asla geçerli değildir.

Ey Müslüman dikkat et!

Sana dinini akıl ve mantığınla yorumlatmaya çalışan ve bu sistemden uzak dur! çünkü aklı ve mantığı vahiy karşısında yüceltilirsen kendini delalete düşmüş, batağa saplanmış olarak bulacaksın.

 

Saygılar

More From Author

Sıra Gebze’de mi?

Bölgesel “Güç” Hayali

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir