Etiket arşivi: Zirve

Kıbrıs’ta kadife ayrılık kapıda

Kıbrıs’ta kadife ayrılık kapıda

 

Kıbrıslı Rum lider Anastasiadis gerçek bir şovmen. Yalan söylemenin de kitabını yazmış.

 

Çok değil daha bir ay öncesi, “Türkiye’nin ve Akıncı’nın, Guterres Çerçeve Belgesini kabul etmesine çok sevindim, takdirle karşıladım” derken sanki de kendisi kabul etmiş de, Türkiye’nin ve Kıbrıslı Türklerin kabul etmesini bekliyormuş havasını yaratmaya ve uluslararası topluluğun kafasını karıştırmaya çalışıyordu. Birazcık sıkıştırılınca,  zorda kalıp “Guterres Çerçeve Belgesini Stratejik belge olarak kabul etmem söz konusu değil çünkü artık Kıbrıs Helenizmi’nin katı görüşleri, yoğun endişeleri olan bir şeyi, yani güvenliği müzakere olanağım olmaz” demek zorunda kaldı ve kimin müzakerelerde oyunbozan olduğu bir kez daha çıktı ortaya.

 

Anastasiadis’in bu açıklamasını Türkiye ve KKTC Dışişleri Bakanlıkları ortak bir çalışmayla kazanıma çevirmeleri gerekmekte. Son altı aydır, Crans Montana görüşmeleri Rumların çözüm ve barışı isteksizlikleri nedeni ile çöktükten sonra gerek Türkiye Dışişlerinin, gerekse de KKTC Cumhurbaşkanı ve KKTC Dışişlerinin birlikte söyledikleri “Elli yıl daha bu müzakereler ucu açık olarak devam edemez. Kıbrıs sorununa yeni çözüm parametreleri getirilmelidir” savını uygulamaya koymanın zamanı geldi.

 

Çok akıllıca bir kullanımla, Anastasiadis’in Guterres Çerçeve Belgesini reddetmesini Kıbrıs konusunda yeni yol haritasına geçiş kapısına dönüştürülmesinin tam zamanıdır. Özellikle de Anastasiadis’in BM Parametreleri içeriğinde yer alan siyasi eşitlik kavramını ve tarafların yönetime etkin katılımını bir kez daha reddederek, kararların basit çoğunlukla alınabileceği bir düzeni istediğini açıklaması, Türk tarafı için bulunmaz bir siyasi nimet ve altından bir koz değerindedir. Türk tarafı, müzakerelere bu istek doğrultusunda devam edilemeyeceğini ve son noktanın da Anastasiadis tarafından konulduğu iddiası ile şikayetini başta Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği olmak üzere uluslararası ilgili devletlere ve taraflara iletmesi ve yeni bir yol haritası belirlemesi, Kıbrıslı Türkler ve Türkiye için büyük bir kazanım ve siyasi üstünlük olacaktır.

 

Rum tarafının ne istediği çok açık.  Tüm Rum liderler gibi Anastasiadis de aklını garantilere ve güvenliğe takmış. Arkasını da tanınmış bir devlet olmaya, AB üyesi bulunmaya ve İsrail ile kurduğu müttefikliğe dayamış. Zannediyor ki, kendisi ne isterse olacak ve Türkiye ile Kıbrıs Türk tarafı istese de istemese de kabul edecek.

 

Anastasiadis diyor ki; “Yeni bir güvenlik rejimi gerekir, eskisi değil. Tek taraflı müdahale haklarının ve Garanti Anlaşmalarının kaldırılması gerekir. Bu nedenle ben güvenliği sağlamak ve toplumlararası çatışmaları önlemek için iki bin kişilik çokuluslu bir polis gücü oluşturulmasını önerdim ama kabul edilmedi.”

 

Bir de önerisini ekliyor; “Türk askerinin çekilmesi ışığı altında, bir süreliğine iki bin kişilik çokuluslu bir polis gücü olabileceğini ve olası toplumlararası çatışmaları – tescilli organ olarak- göğüsleyebileceğini ifade ettim!”

Diyor da, BM kuruluş ilkelerinde, 1964-1974 yılları arasında Kıbrıs’ta kan gövdeyi götürürken yaşandığı gibi, BM Barış Gücünün veya da BM’nin görevlendireceği bir Polis gücünün gözlemcilikten ve rapor yazmaktan öteye, silahlı müdahale gibi bir yetkisi olamayacağını söylemiyor.

 

Devamla “nüfusu daha küçük olan Kıbrıs Türk toplumunun imtiyazlı toplum haline geleceği ve nüfusu fazla toplumu kontrol edeceği bir rejime doğru sürükleniyoruz. Özde ‘çoğunluk yönetir azınlık garanti edilir’i, ‘çoğunluk yönetir’e, ‘azınlık ta azınlık haklarına sahip olur’a dönüştürecektik, hedefimiz de budur” diyor.

 

Kısaca Anastasiadis, “biz Kıbrıs adasının mutlak yöneticisi olacağız, Türkler de bizim idaremiz altında azınlık haklarına sahip AB vatandaşları olacaklar, aynen Batı Trakya’da Türkler gibi” demekten artık çekinmiyor.

 

BM’nin 1977 Şubatında Makarios ile Denktaş arasında gerçekleştirilen “Birinci Zirve Toplantısı”ndan sonra geliştirdiği “Federasyon Parametreleri”nden vazgeçmesi ve sürdürülebilir başka bir çözüm yolu üretmesi gerekmektedir.  Bunun aksinin, kesin ve kadife bir ayrılık olacağından kimsenin şüphesi olmasın.

 

Prof. Dr. Ata ATUN

KKTC III. Cumhurbaşkanı Politik Danışmanı

“Dağcı” Başkan

dağ 

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, dağcılık ve doğa sporlarının teşvik edilmesi amacıyla Zirve Dağcılık Kulübü’nün Emiralem-Tantalos-Sancaklı yürüyüşüne katıldı.12 kilometre yürüyen Başkan’ın performansı çok beğenildi.dağ3

 

Yoğun iş programından fırsat buldukça sağlıklı yaşam için yürüyen İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, bu kez Zirve Dağcılık ve Doğa Sporları Kulübü’nün konuğu oldu. Başkan Kocaoğlu, kulüp üyeleriyle birlikte Emiralem-Tantalos-Sancaklı Köyü’nü kapsayan zorlu parkurun 12 kilometrelik bölümüne katıldı. 100 kişilik bir grupla birlikte gerçekleşen yürüyüş sırasındaki temposuyla profesyonel dağcıların gerisinde kalmayan Başkan Aziz Kocaoğlu, yol arkadaşlarıyla keyifli sohbetler yaptı ve molalarda kumanyasını da paylaştı.  Zirve Dağcılık ve Doğa Sporları Kulübü Genel Başkanı Orhan Kozan, yürüyüş performansını çok beğendiği Büyükşehir Belediye Başkanı’nın bu örnek tavrıyla doğa sporlarına önemli bir destek verdiğini söyledi.dağ2

Şiddete Karşı Zirve Yaptılar

196Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin sponsorluğunda Dağcılık Federasyonu Bursa İl Temsilciliği tarafından 8 Mart Dünya Kadınlar Günü nedeniyle düzenlenen organizasyonda 180 dağcı Uludağ’da zirve tırmanışı yaparak, kadına şiddeti protesto etti.

Türkiye genelinde yapılan 8 Mart Dünya Kadınlar Günü etkinliklerinde kadına yönelik şiddete tepkiler ön plana çıkarken, Bursa’da ise bu tepki Uludağ’a zirve tırmanışı yapılarak gösterildi. Dağcılık Federasyonu Bursa İl Temsilciliği tarafından organize edilen ve Büyükşehir Belediyesi’nin sponsorluğunda gerçekleştirilen etkinlikte hafta sonu 180 dağcı Uludağ’a yürüdü. İlk olarak Cumartesi günü 50 dağcı, teleferikle Otellere Bölgesi’ne çıktı ve oradan maden bölgesine kadar yürüyerek kamp kurdu. Geceyi burada geçiren dağcılar, Pazar sabahı ise 2543 metre yükseklikte Uludağ zirvesine bir tırmanış gerçekleştirdi. Zirvede dünya kadınları için saygı duruşunda bulunuldu, kadına yönelik şiddete tepki gösterildi.

Türkiye’nin farklı illerinden lisanslı dağcıların yanında Arnavutluk, Karadağ, Kosova ve Makedonya’dan gelen 16 dağcının da aralarında bulunduğu 130 kişilik ikinci grup ise, Pazar günü teleferikle Oteller Bölgesi’ne çıktı. Ekip buradan Bakacak Bölgesi’ne kadar gidiş dönüş olmak üzere 6 kilometre yürüyüş gerçekleştirdi. Bakacak bölgesinde toplanan grup, Özgecan Aslan başta olmak üzere tüm şiddet mağduru kadınları rahmetle andı. Daha sonra Oteller Bölgesi’ne dönen dağcılara Büyükşehir Belediyesi tarafından köfte ekmek ikram edildi.
Dağcılık Federasyonu Bursa İl Temsilcisi Nazif Makas, etkinliğin tüm sorumluluğunun kadın dağcılara ait olduğunu belirterek, bu etkinlik başta olmak üzere tüm faaliyetlerine katkı veren Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe’ye teşekkür etti.339

Müezzinoğlu, “Uluslararası Hasta İletişim Zirvesi”ne Katıldı

m oğluZirvede konuşan Bakan Müezzinoğlu, Bakanlık olarak, “Önce sağlık, önce insan” diyerek geceli gündüzlü çalışmalar yapıldığını belirtti.

Hekimliğin bir taraftan zorluklar içerdiğini, diğer taraftan önemli bir saygınlığa sahip olduğunu belirten Müezzinoğlu, hasta olana, derdi, kaygısı olana hizmet ettiklerini, onu, umutlarını karartmadan, umutlarının peşinde koşacağı sürece taşımak gibi bir sorumluluklarının bulunduğunu aktardı. Mesleklerini sunarken yalnız hastayı ve hastalığı düşünmediklerini, hasta yakınlarıyla da ilgilendiklerini söyleyen Müezzinoğlu, “Hastayı tedavisiyle ilgili yol haritasını belirlediğimizde hasta yakının kaygısı tereddüdü veya bilgilenmesi yeterli değilse yine farklı farklı sorunlarla sıkıntılarla karşılaşabiliyoruz” dedi.

Hekimlerin her zaman bilimsel gelişmeleri takip ederek, gelişmeleri bir an önce hastaya sunma sorumluluklarının bulunduğunu kaydeden Bakan Müezzinoğlu, tıp eğitiminin, fakülteden mezun olduktan sonra da devam ettiğini anlattı.

“Çat kapı evlere ziyarete gidiyorum”

Bakan olarak gittiği kentlerde ev ziyaretleri yaptığına anlatan Müezzinoğlu, bu ziyaretlerini o kentin valisi ve ilgili birim yöneticisinin bilgisi olmadan önceden planlandığını söyledi.

Ziyaret edeceği illere gitmeden önce Bakanlıktan, oradaki sağlık kuruluşlarından bir ay önce hizmet almış hastaların listesini ve adreslerini istediğini ifade eden Müezzinoğlu, “Bir ay önce doğum yapmış bir kadının evine, bir ay önce yoğun bakımdan çıkmış bir hastanın evine ve cerrahi müdahale olmuş bir hastanın evi olmak üzere ortalama üç yere ziyarete gidiyorum çat kapı. Buralarda bir yönetici olarak çok farklı fırsatları yakalayabiliyoruz. Yönetici gözüyle bakmanın ötesinde hizmeti alan gözüyle sorunun ne olduğunu bulma fırsatını yakalıyoruz” diye konuştu.