Etiket arşivi: Zengin

ARSLAN’DAN DİYARBAKIR ANNELERİNİN TARİHİ DİRENİŞİNE DESTEK

Hak İş Genel Başkanı Mahmut Arslan, 19 Aralık 2019 tarihinde evlatlarını bölücü terör örgütünün elinden kurtarmak için HDP Diyarbakır İl Başkanlığı binası önünde 108 gündür oturma eylemi yapan annelere destek ziyaretinde bulundu.

Ziyaret programına, Genel Başkan Mahmut Arslan ve eşi Alime Arslan, HAK-İŞ Genel Başkan Yardımcısı Yunus Değirmenci, Konfederasyona bağlı Öz Ağaç-İş Sendikası Genel Başkanı Av. Tuncay Dolu, HAK-İŞ Diyarbakır İl Başkanı Ahmet Dinç, HAK-İŞ Muş İl Başkanı Yaşar Kalır, HAK-İŞ Elazığ İl Başkanı Kazım Cavlı, Batman İl Başkanı Bünyamin Söğüt, HAK-İŞ Kadın Komite Başkanı Fatma Zengin, Konfederasyonuna bağlı sendikaların Kadın Komite Başkan ve üyeleri, Konfederasyona bağlı sendikalar Diyarbakır İl ve Şube Başkanları ile basın mensupları katıldı.

Genel Başkan Mahmut Arslan, anaların evlatlarını bölücü terör örgütünün elinden kurtarmak için HDP Diyarbakır İl Başkanlığı binası önünde 108 gündür gerçekleştirdiği tarihi direnişe destek olmak amacıyla Diyarbakır annelerini ziyaret ettiklerini söyledi.

“Tarihi Bir Direniş Olarak Görüyoruz”

HAK-İŞ Konfederasyonu olarak her zaman mağdur ailelerin yanında olduklarını belirten Arslan, “Diyarbakır annelerinin 108 gündür gerçekleştirdiği eylemi tarihi bir direniş olarak görüyoruz. Direnişin 108’inci gününde anne ve babaların mücadelelerine destek olmak amacıyla burada bulunuyoruz. Bu destek ziyaretimizle aynı zamanda uluslararası sendikal hareketler ve uluslararası topluma mesaj vermek istiyoruz. BM sözleşmelerine göre 14-15 yaşındaki çocukların dağa kaçırılması bir insanlık suçudur” dedi.

“Hacire Ananın Feryadı Işık Oldu”

Diyarbakır annelerinin feryatlarının küçük yaşta çocuklarının zorla dağa kaçırılıp, zorla savaştırılmasına karşı bir isyan, bir itiraz olduğunu söyleyen Arslan, “Hacire annenin feryadı buradaki bütün ailelere bir yol, bir ışık oldu. 2 evladımız mücadelenin sonunda ailesine kavuştu. Buradaki bütün anne ve babaların evlatlarına kavuşması için büyük bir mücadeleyi ve desteğimizi onlarla paylaşıyoruz” diye konuştu.

“Gerginliğin Faturasını Anneler, Çocuklar ve Mazlumlar Çekiyor” 

Bölgede 40 yıla yakın bir süredir yaşanan gerginliğin en büyük faturasını annelerin, çocukların, yaşlıların, mağdur ve mazlum halkın çektiğini dile getiren Arslan, “Bu acıların sona ermesi, mağduriyetlerin yaşanmaması, çocuklarımızın dağa gitmesi değil, okullarda okuması için hep birlikte mücadele etmemiz gerekiyor. HAK-İŞ olarak dün olduğu bugün de ülkemizin barışı, birlik ve bütünlüğü için ortaya konulan her türlü mücadeleye destek oluyoruz” ifadelerini kullandı.

Annelerin acılarını, yaşadıkları sıkıntıları ancak onlar gibi olanların anlayacağını söyleyen Arslan, “Onlara destek olup, içlerinde yanan ateşin harını azaltmaya çalışıyoruz. Uluslararası kuruluşlarla dayanışma içerisinde olan ve uluslararası toplumla diyalog kuran herkesi annelerin acılarını anlamaya çağırıyoruz” dedi.

“Çocukların Annelerine Teslim Edilmesini İstiyoruz”

Diyarbakır Lice’nin köyünde oturan yaşlı bir çobanın kendisini arayıp 14 yaşındaki oğlunun teröristler tarafından zorla dağa kaçırıldığını söylediğini anlatan Arslan, “14 yaşındaki evladımı elimden aldılar, ben çocuğumu istiyorum dedi. Bu babanın feryadı bana kadar ulaşmışsa, bu acılar bütün dünyaya ulaşmışsa terör örgütüne destek veren siyasi parti, terör örgütüyle birlikte çalışan siyasi hareketin bu çocukları annelerine vermesi gerekir. Anneler çocuklarının bu siyasal hareket tarafından götürüldüğünü biliyor ve onun için burada nöbet tutuyorlar. Kendilerini Kürtlerin temsilcisi olarak gören ama Kürt çocuklarını dağa kaldırıp öldürten, analarını ağlatan bu örgütün ve onun arkasındaki siyasal yapının bunu görmesini, gereken duyarlılığı göstererek çocuklarını annelerine teslim etmesini istiyoruz” diye konuştu.

“Annelerin Mücadelesini Hiçbir Silahlı Güç Yapamaz”

Devletin terör örgütüyle kararlı bir şekilde mücadele ettiğini vurgulayan Arslan, “Bu annelerin mücadelesini hiçbir silahlı güç yapamaz. Hiçbir güç bu kadar etkili olamaz. Annelerimizin buradaki mücadelesi aslında 40 yıldır süren terörün sona erdirilmesi için en önemli şansımızdır. Bu anneler sadece kendi evlatları için değil bundan sonra da başka Kürt anaların çocukları ölmesin, dağa çıkmasın ve barış hakim kılınsın diye bir mücadele yapıyorlar. Bu mücadeleyi anlamlı ve kutlu olarak görüyoruz. Türkiye’nin birliği ve bütünlüğü, terörün sona ermesi için annelerin ortaya koyduğu bu soylu mücadeleyi yürekten destekliyoruz” ifadelerini kullandı.

“Annelerin Mücadelesi Yeni Bir Tarihi Yolcuğun Başlangıcı Olmuştur”

Bazı annelerin ve ailelerin terör örgütünün tehdidi ve baskısı nedeniyle nöbet tutmaya gelemediğini dile getiren Arslan, “Bu onurlu annelerin mücadelesi yeni bir tarihi yolcuğun başlangıcı olmuştur. Bu yolculuk 108’inci gününde güçlenerek devam etmektedir. Bunu devam ettirmek analar ile birlikte bizim de sorumluluğumuzdur. Bu annelerin feryadını duyun. Annelerin yüreklerinde yanan yangını fark edin” dedi.

“Diyarbakır Annelerimizin Haklı ve Onurlu Mücadelesinin Yanındayız”

HAK-İŞ Kadın Komitesi Başkanı Fatma Zengin, 170 bin kadın üyesiyle Diyarbakır annelerine destek verdiklerini belirterek, “Diyarbakır annelerimizin haklı ve onurlu mücadelesinin yanındayız. Türkiye genelinde Diyarbakır anneleri için eylem yaptık ve bundan sonra da eylemlerimize devam edeceğiz. Anneleri evlatlarından ayırmaya kimsenin gücü yetmeyecektir. Analarımızın bu mücadelelerinin arkasındayız. Anneler evlatlarına kavuşana kadar bu mücadeleye devam edeceğiz” şeklinde konuştu.

ARTVİN GURME VE GASTRONOMİ TURİZMİNDE YER SAHİBİ OLMAYI AMAÇLIYOR

Artvin Valisi ve Belediye Başkanı Demirhan Elçin, Grand Artvin Otelinde düzenlenen “Artvin’in Yöresel Yemeklerinin” tanıtım programına katıldı.

Grand Artvin Otel Sahibi Serhat Sezgin’in öncülüğünde, Vali Yılmaz Doruk, Belediye Başkanı Demirhan Elçin ve Yusufeli Mutfak Kültürü kitabını derleyen Şef/Gastronom Süleyman Engin koordinatörlüğünde çıkarılması planlanan “Artvin’in Yöresel Yemekleri” adlı kitabın ön görüşmesi Grand Artvin Otelde gerçekleştirildi. Görüşme sonrasında Yusufeli Mutfak Kültürü kitabında yer alan yemeklerin bir kısmının sunulması ve tatlarına bakılması ile program sona erdi.

Grand Artvin Otel Sahibi Serhat Sezgin; çıkarılması planlanan kitapla, Artvin’in Yöresel Yemek Envanterinin oluşturulması, unutulmuş yemeklerinin insanlarla buluşturulması ve yemek kültürünü turistlere tanıtarak Artvin’in doğa turizmin yanı sıra “gurme ve gastronomi turizminde” yer sahibi olmasını amaçladıklarını belirtti.

BİR  CİNNET  CENDERESİNDEYİZ  HAYLİ  ZAMANDIR

BİR  CİNNET  CENDERESİNDEYİZ  HAYLİ  ZAMANDIR

 

(Tarihçiler geçmişi bugüne taşımayı severler. Devlet kuran milletlerin zamanla değişen sosyolojilerini devrin kaynaklarında da görmek mümkündür. O yüzden yazarken hep tarihe not düşüyormuş gibi hissederim. Sandıktan 4,5 yıl öncesine ait bir yazı buldum; belki günü okumaya yardımcı olur diye paylaşıyorum.) 

 

2009’da Etiler’deki üniversiteye hazırlık öğrencisi Münevver Karabulut Cinayetiyle açığa çıkmaya başladı toplumsal yozlaşmamızın cinnet seansları. Cinayet ile cinnet sözcükleri aynı kökten doğmuş olsalar da bu olaydaki vahşete bakılırsa I.Dünya Savaşı’ndaki Taşnak ve Hınçak Çetelerinin katliamlarını aratmaz. Tek fark; ammenin katli değil ferdin katli yani toplu katliam değil tekil katliam.

2013 Gezi Olayları’nda 19 yaşındaki üniversite öğrencisi Ali İsmail Korkmaz’ın histerik gurupların darp seanslarıyla öldürülmesi ve güvenlik güçlerinin öldüresiye müdahaleleri toplumsal fay kırıklarının deprem habercisi gibiydiler.

Ardından 2014 Kobani Olayları’nda 16 yaşındaki lise öğrencisi Yasin Börü’nün PKK / KCK sempatizanlarınca defalarca öldürülmesi (işkence, balkondan atma, üzerinden arabayla geçme, başını taşla ezme ve yakma) toplumsal cinnetin örgütlenmiş haliydi.

İlk cinayette halk tabiriyle ‘manyamış’ bir aileyi, diğerlerinde ise karşıt gurupları suçlayarak işin içinden çıkmaya çalışırken 2015 yılı normal ve sıradan bireylerin de cinnet sınırlarında gezindiğini aleni göstererek toplumsal huzurumuzun yangın sirenlerini çaldı.

İzmit – Kandıra yolunda işkenceyle öldürüldükten sonra kesilerek poşetlenen ve yakılan 1 çocuk annesi Nuran Dutlu olayının şokunu Kocaelili biri atlatmaya çabalarken Tarsus’ta önce tecavüz, bıçak ve levye ile öldürülen sonra cesedi parçalanarak yakılan üniversite öğrencisi Özgecan Aslan vakasıyla karşılaştık. Bu sonuncusundaki ortak toplumsal sahiplenme bir hafifletici sebep gibi yaramızı biraz olsun hafifletti.

Ne şarkıcıların “Ne oldu bize?” şarkıları, ne şairlerin “Ne oldu bize böyle?” şiirleri açıklayabilir halimizi. Bir acayip toplum olduk master – doktora araştırmalarına konu olacak. Bir sosyal doku bozukluğu ve bireysel cinnet sapması toplumsal geleceğimiz adına tehlike çanlarını çalıyor. Dahası artık vaka-yı âdi’ye girmeye duran intihar vakaları.. Aldatmalar, boşanmalar, banka soymalar, şebeke vaziyetli dolandırmalar…

Necip Fazıl’ın bir “Cinnet Müstatili” adlı eseri vardı; Yılanlı Kuyu da denilen hapishane notlarını anlatan ve kuşak çatışmasındaki bunalımları işleyen. Yazar M. İdris Zengin’in bugünkü Türkçeye “Delirme Dikdörtgeni” olarak çevirisi aslında tam da halimizi anlatan bir durum. Coğrafî olarak da biraz dikdörtgenimsi olan Türkiyemiz – birileri cumhuriyet mi, başkanlık sistemi mi diye tartışa dursun – hızla cinnet cenderesine sürüklenmektedir.

Derin toplumsal ayrışmalar, sosyal kutuplaşmalar, siyasal ötekileştirmeler ve birleştirici olan dinin tam tersine bir yüzdesel yarılamaya alet edilmesi sosyolojik kırılmaları an meselesi yapar. Baştan beri aktarılan bu kötü tasvirler bu içtimaî cinnet halinin ferdî bilinçaltını ortaya döken örneklerdir.

Sınırlarının dışında kaoslar yaşanan bir ülkenin insanlarının iç halinin de kaotik olması mukadderdir. Ve dışarıdan gelebilecek kıvılcımlar içimizde biriken bu benzini / gazı yakmaya adaydır tarihin genelinde. İnşallah yaşamayız.

Yukarıdan aşağıya eda ve uslûp olarak yayılan psikopatik eğilimler artık kılcallarımızda dolaşmakta. Anomaliyi normal gören bir millet hızla anormalleşmekte demektir.

Allah bu millete acısın ve onu tarihî misyonuna iade etsin.

Türkiye Matbaacılar Federasyonu Seçimlerine Kocaeli Ağırlığı Koydu

komader

Kocaeli Matbaacılar Derneği (KOMATDER)  ile Gebze Matbaacılar Reklamcılar Derneği (GEMARD) ,Türkiye Matbaacılar Federasyonu (TMF) nun Malatya Hilton otelinde düzenlenen 2.Olağan Genel Kuruluna katılmışlardır.Malatya Matbaacılar Derneği Başkanı Vahap Altunok’un açış konuşmasından sonra kürsüye gelen Türkiye Matbaacılar Federasyonu Başkanı Hüseyin Gürbüz “34 il ve ilçede 3000 ni aşkın matbaa ve matbaa tedarikçilerinin  üyesi olduğu Federasyonun gelecek dönemde tüm Türkiye çapında  örgütlenmek 1.hedefleri olduğunu belirtmiştir”.TMF Genel Sekreteri Tayyar Tekin’de “Maliye Bakanlığı ile Anlaşmalı Matbaa sorunlarına çözüm arandığını belirtmiştir.”Kongrede KOMATDER Başkanı Mehmet Akif Şen “Basit usuldeki mükelleflerin fatura vb.evraklarının Ankara’da değil,mükellefin bulunduğu ildeki matbaalarca basılması yönünde kararname çıkarılmasını istemiştir.”komader.jpg1

KOMATDER Başkanı Mehmet Akif Şen’in ve GEMARD Başkanı Ozan Kurtuluş İlyasoğlu’nun yeniden yönetim kurulu üyeliğine seçildiği kongrede Komatder Yönetim kurulu üyesi İsmet Açıkgöz denetim kuruluna ,Komatder genel sekreteri Ufuk Zengin ile Gemard Başkan Yardımçısı Devrim Serkan Kaya  Yönetim Kurulu yedek üyeliğine seçilmişlerdir.komader2