CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, milletvekili Enis Berberoğlu’nun hapis cezasına çarptırılmasından sonra, “Bıçak kemiğe dayandı” diyerek, Ankara’dan İstanbul’a doğru, 15 Haziran’da “Adalet için” yürümeye başladı.
Temelde, Enis Berberoğlu’nun tutuklanmasını amaçlayan bu yürüyüş, kimilerine göre maksadının ötesine taşınarak; “OHAL sürecinde yaşanan ihraçlar, gözaltılar ve tutuklu yargılamaların ortaya çıkardığı mağduriyetleri” kapsamakta.
Yıllardır; “laiklik” için sanatçıları, rektörleri akademisyenleri, üniversite gençliğini “Türkiye laiktir laik kalacak” vurgusu ile sokağa döken, ışıkları söndürüp tencere çaldıran CHP, bugün farklı bir kulvarda, “adalet” için yürümekte.
Siyaset, bu yürüyüşü destekleyenlerle, tepki gösterenler arasında ayrışmış durumda. Bir takım sol gruplarla, Saadet Partisi’nin bu yürüyüşü desteklemesine bakılırsa, “Hayır” cephesi özelliği taşımakta. Karşı tarafta ise; AK Parti, MHP yönetimi, BBP ve Doğu Perinçek yer almakta.
MHP lideri Devlet Bahçeli ve AK Parti hükümeti, Kılıçdaroğlu’nu; “FETÖ’cüler ve PKK’lıların ekmeğine yağ sürmekle” suçlamaktalar.
Fakat MHP tabanından, Devlet Bahçeli’ye karşı olanların, bu yürüyüşü destekledikleri, hatta münferit olarak bazı isimlerin yürüyüşe katıldığı da söylenmekte.
Kılıçdaroğlu’nun bu yürüyüşünün, “daha önce benzeri olmadığını, rutin siyasete farklı bir nefes getirdiğini” savunanlar da yok değil.
Bazı çevreler ise, Kılıçdaroğlu’nun yürüyüşünü, “ABD’nin Katar üzerinden bölgeye müdahalesi ve Türkiye üzerinde dış baskıların artması” açısından ele almakta.
“ Herkesin “Katar’dan sonra sıra Türkiye’de” dediği bir sırada akıllarına “adalet” geldi. Aksiyon dergisine kapak olan ve Pensilvanya’ yı ziyaret eden seçkin ve büyük gazeteciye, hınçla verilen hukuksuz ve ağır cezanın sağladığı fırsat, kimsenin görüş alanını daraltmasın. Dışarıya dönük “adalet” arayışları bunlar.” Demekte.
Gandhi benzetmesi yapanlar da yok değil. Fakat bu benzetmenin, komik olduğunu, arada kıyafet farkının bulunduğunu, “Gandhi’nin, bir tür anarşist olduğunu, Thoreau ve Ruskin gibi liberterlerden etkilenmiş olduğunu, Kılıçdaroğlu’nun ise; neoliberalci, küreselleşmeci, TESEV’ci, bazen “Dersimli,” icabında Kemalist.”olduğunu savunanlar da var.
Aydınlık yazarı Yavuz Alogan ise yazısında: “…ne yalan söyleyeyim, CHP genel başkanının kendi kitlesini turuncu bir hareket olarak seferber edeceği hiç aklıma gelmedi. Bu yürüyüşten emperyalizme karşı mücadele, tam bağımsızlık, özelleştirilen her şeyin kamulaştırılması, Türkiye’nin kuruluş ayarlarına dönmesi, laikliğin kuvvetle savunulması ve aydınlanma gibi talepler ve sonuçlar, hatta ”demokrasi” denilen şey bile çıkmaz.
Sadece AKP’nin iktisat politikalarını sürdüren bir müteahhitler cumhuriyeti ve küresel güçler nezdinde “demokrasi kahramanı” suretine bürünmüş “yeni” bir Kılıçdaroğlu çıkar.
Bu kahramanlığın birinci şartı ve yapılmakta olan yürüyüşün kısa vadeli sonucu ise; HDP ve FETÖ’ye bir kitle hareketi imkânı sağlamaktan ibarettir. Dikkatle takip edeceğiz.” Demekte.
Kılıçdaroğlu’nun “adalet için” yürüyüşünün sonuçları ve etkileri; İstanbul’a vardıktan sonra daha net olarak gözlemlenerek tartışılacaktır. Siyaset gündemi sürprizlerle dolu.
Neticede, bu stratejinin; “CHP’yi toparlayarak, yeni ve farklı bir yaklaşım etrafında dönüştürmeye, 2019 Kasımında, yapılması beklenen seçimlerde oyunu artırmaya yetip yetmediğini” zaman gösterecek.
Sevgiyle kalın…