Etiket arşivi: Yaşar

ÇAĞIMIZIN İMAM-I AZAMI; YAŞAR NURİ ÖZTÜRK

 

süleyman pekinKlasik Müslümanlık en çok reformistlerden nefret eder. Dinde yeniliklerin bozulmamış İslam’ı bozacağını düşünür. Velev ki o düşünceler tamamen Kur’an kaynaklı olsa bile.. Asıl bozulmayanın Kur’an olduğunu, dinî yaşantının ise her dönem bozulabileceğini düşünemez. Dahası her ritüeli Allah’ın emri sayar ve örneğin teravihi yok sayanı derhal din dışı ilan eder.
28 Şubatların sonlarına değin bu muhafazakârlık dinine mensup biri olarak Atatürk’ten sonra belki de en çok günahını aldığım kişi Yaşar Nuri Öztürk’tür. 90’lı yıllarda yazıp söyledikleriyle 2000’li yıllarda yazıp söylediklerinin aynı olduğunu kitaplarından ve TV programlarından fark ettiğimde, hele hele Kuran’dan referans verdiği âyetlerin karşılığını Elmalı ve Davudoğlu gibi meallerden incelediğimde hak vermeye başladım.
Her mevzuya “İslam, zâhire göre hükmeder” gibi klişelerle bakma alışkanlığındaki insanların özü ve sözü bir olma ve bunu da Kur’an gibi vahyî delillere dayandırma noktasına gelmesi kolay değildir. Kendimden gayri Diyanet’in Fetva Kurulu Başkanı iken her ortamda Prof. Yaşar Nuri Öztürk’e karşı çıkan Prof. Abdülaziz Bayındır’ın zamanla onunla aynı şeylerin altını önemle çizer hale gelmesi bu etkileşimin sürdüğünün göstergesidir.
Bana göre dinler gelişi itibariyle birer büyük devrimdir. Ve peygamberler de yüklendikleri misyon gereği hem devrimci hem de ülkücüdürler. Allah’tan gelen vahyin “Biz atalarımızdan böyle gördük” (A’raf 28) taassubundaki bir topluluğa aktarımı için ilâhi bir devrim inancı ve o andan itibaren ömrün sonuna kadara aynı ilâhi ülküyü yaşama / yaşatma kararlılığı gerekmektedir.
Eskiden benim gibi mezhep imamının adı ve ibadetle ilgili şeklî bazı uygulamalarından başka bir şey bilmeyen Hanefî çoğunluğun kızabileceğini bile bile “Çağımızın İmam-ı Azam’ı” idi Yaşar Nuri Öztürk diyorum ve Allah indinde tarihe not düşüyorum. Zaten cenazesine de zamanın müçtehidine, bir muvahhid Kur’an mü’minine şahitlik etme gereği adına katıldım.
Mâide 54’teki “Kınayanın kınamasından korkmaz” düsturunda bir adamdı. Asırlar boyu unuttuğumuz aklı, akletmeyi gözümüzün içine sokarcasına hatırlattı. İslam ilâhiyatında ve felsefesinde başlattığı devrim, evvel Türk sosyal hayatında mühim dönüşümlere akabinde de İslam Dünyasının tıkalı bazı ana damarlarının açılmasına sebep olacak bir niteliktedir.
Cenazesinde Türkiye katmanlarındaki her sınıf, şekil, cins ve farklılıktaki insanları bir arada görmek bendeki o kanaati pekiştirdi. Çok uzaklarda değil, bu teknolojik şartlarda belki de 15-20 yıl sonra Âlem-i İslam’ın yüzüstü yerlerde sürünmesine son verecek bir toplumsal bilinç düzeyi ülkemizde hükümferma olabilir. Ve O’nun vefatı geride bıraktığı o dev mirasla birlikte bu süreci hızlandıracaktır.
Onlarca dile çevrilen ve binlerce baskıya ulaşan yüze yakın kitabıyla 70 yıllık ömrünün birikimi, Türk toplumunu ‘sırat-ı müstakim’i bulma yolunda çok daha uzun yıllar meşgul etmeye aday gözüküyor. Parantezsiz Kur’an Meali en başta olmak üzere; Allah İle Aldatmak’tan Mâun Suresi Böyle Buyurdu’ya, Din Maskeli Allah Düşmanlığı: Şirk’ten Kur’an Penceresinden Kurtuluş Savaşı’na Bir Bakış’a kadar algılarımızı ve anten ayarlarımızı değiştiren her eser yeni seslerin ve fikirlerin doğmasına da analık edecektir.
Martin Luther’in yüzyıllarca Avrupa’nın en büyük sanayi sektörü olan Kilise Hıristiyanlığında başlattığı protest reforma benzerdir aslında Yaşar Nuri’nin gitgide Hıristiyanize edilen Müslümanlıktaki din sanayiine yaptığı başkaldırı. Bir ‘kutsal isyan’dır.
Hep ne diyoruz: İslam, imanın isyan halidir.

Doç. Dr. Meryem Gürbüz; “Ortaçağ’da siyasetin dili şiddettir” Moğol zulmünün Batı’ya olan Türkmen göçünün hızlandırarak Anadolu’nun Türk vatanı olmasında büyük rol oynadı

   

 

Kocaeli’nin önemli düşünce kuruluşlarından Selçuklu Düşünce Kulübü’nün mart ayı toplantısında korku ve şiddet siyaseti tartışıldı. Kocaeli Üniversitesi öğretim görevlilerinden Doç. Dr. Meryem Gürbüz’ün “Moğollar ve Cengiz Han Örneğinde Siyasal Şiddet” konulu konferansı büyük ilgi gördü.s1

Türk Eğitim Sen Konferans Salonundaki toplantıya Kocaeli Kamu Sen ve Türk Eğitim Sen Başkanı Yaşar Şanlı, Aydınlar Ocağı Başkanı Av. Ruhittin Sönmez, Tuhafiyeciler ve Konfeksiyocular Odası Başkanı İsmail Çevikel, Yesevî Ocağı Eğitim, Kültür ve Sanat Derneği Başkanı Engin Sönmez, Selçuklu Düşünce Kulübü eski Başkanı ve Kocaeli Barış Gazetesi yazarı Feyzullah Divli, Türkiye Kamu Çalışanları Vakfı Kocaeli Şube Başkanı Suat Yüksel, Ülkücü İşçiler Derneği Başkanı Selçuk Pınar, Uluslararası Avrasya Eğitimciler Derneği İl Temsilcisi Recep Sarısakal, Türk Eğitim Gelişim Akademisi İl Temsilcisi Murat Pala, Türk Diyanet Vakıf Sen Fahri Başkanı Yrd. Doç. Ali Vasfi Kurt, Kocaeli Gazetesi yazarı Nihal Özgirgin, Selçuklu Düşünce Kulübü ve Türk Eğitim Sen yöneticileri ile KOÜ Tarih Bölümü öğrencileri katıldı.

Selçuklu Düşünce Kulübü Başkanı yazar-şair, tarihçi Süleyman Pekin açılış konuşmasında hem terör saldırılarında kaybettiğimiz insanlarımız için başsağlığı dilediklerini hem de gitgide şiddet ve korku sarmalına yönelen toplumumuz için durumu açıklayıcı bir konferans konusu belirlediklerini ifade etti. Ardından konuşan Doç. Meryem Gürbüz, Moğollar döneminde bölgedeki tüm toplumlarda devlet şiddetinin yasal sayıldığından bahsederek biraz da bunun bozkırın zor yaşam şartlarından kaynaklandığını aktardı.s2

Arap İslam tarihçilerinin “Deccal, Kâfir” olarak nitelediği Cengiz Han’ın Batılı kaynaklarca da benzer şekilde “Barbar, Kâfir” olarak anıldığını beyan eden Gürbüz, Moğolların o dönem itibariyle korkuyu siyasal hükümranlık aracı olarak ustaca kullandıklarına dikkat çekti. “Ortaçağ’da siyasetin dili şiddettir” diyen Meryem Gürbüz, Moğol zulmünün Batı’ya olan Türkmen göçünün hızlandırarak Anadolu’nun Türk vatanı olmasındaki dolaylı rolüne de temas etti.

Günümüzde başta IŞİD ve PKK gibi terör örgütlerinin de şiddet ve korkuyu toplumları etkileme ve belli bir algıya yönlendirme hususunda kullanılıp kullanılmadığının tartışıldığı soru – cevap kısmında ise gündemdeki terör faaliyetleri hakkında sosyolojik analizler yapıldı. 21’nci asırda 13’ncü yüzyıl taktikleriyle iş görüldüğü üzerinde duruldu. Selçuklu Düşünce Kulübü üyelerinin soru ve analizlerle katkı sunduğu program Doç. Meryem Gürbüz’ün yetkinliğini konuşturduğu güzel bir söyleşi oldu. Konferans, Selçuklu Düşünce Kulübü Başkanı Süleyman Pekin’in Doç. Dr. Meryem Gürbüz’e plaket ve kendi kitaplarından oluşan kitap seti takdimiyle sona erdi.s3

Verimli toplantı ikram faslı sonrası sendika terasındaki sohbetle uzun süre devam etti.

Emekli Büyükelçi ve Eski Bakan,Hatay’ı kaybedebiliriz !

AK Parti’nin ilk Dışişleri Bakanı olan Yaşar Yakış, “Cerablus-Azez’i alalım derken Hatay’ı kaybedebiliriz.” uyarısı yaptı.

4 yıl Şam’da büyükelçilik yapan Yakış, “Bazı büyük devletler Türkiye’yi savaşa çekmek istiyor. Suriye’de Ruslarla savaşmak zorunda kalabiliriz. Türkiye, Suriye’ye girerse Arap dünyasını karşısına alır. NATO, Suriye müdahalesinde 5. maddeyi işletmeyebilir. Saldırı bizden olacağı için bizi savunmayabilir.” ifadelerini kullandı.

yaşar yakış1 Mart tezkeresinde Dışişleri Bakanı olan Yakış, Zaman’dan Mesut Çevikalp’in sorularını cevapladı. 2003’te Dışişleri Bakanı sıfatıyla tezkere sürecini yöneten Yaşar Yakış, “Uçağı düşürülen Ruslar Ankara’ya ağır bir karşılık vermek için Türk askerinin Suriye’ye girmesini bekliyor.” dedi. Arap dünyası ve uluslararası toplumun da böyle bir müdahaleyi kabul etmeyeceğini, NATO’nun Türkiye’yi yalnız bırakabileceğini ifade etti.

Yaşar Yakış’ın değerlendirmeleri özetle şöyle:

ERDOĞAN’IN 1 MART TUTUMU

1 Mart tezkeresi sürecinde AK Parti genel başkanı sıfatı taşıyan Tayyip Erdoğan, milletvekillerini etkileyecek bir girişimde bulunmadı. Ancak oylamadan önce parti içi bir anket yaptı. Milletvekillerinden isimli veya isimsiz şekilde reylerini sordurdu. Anketin sonucu tezkerenin Meclis’ten kolayca geçeceği yönündeydi. Nitekim oylamada da kabul oyu fazlaydı; 264 ‘evet’e karşı 250 hayır oyu vardı. Çoğunluk sağlanamadığı için tezkere geçmedi. Meclis Başkanı Arınç, ilk sonucu ‘geçti’ diye verdi. Hatta ABD büyükelçisi sefarete koşup ‘tezkere geçti’ bilgisini vermiş.

ABDULLAH GÜL’ÜN TAVRI

Abdullah Gül’ün tereddütleri vardı. Ancak tezkereyi Meclis’e sevk eden hükümetin başbakanı olarak olumsuz oy verdiğini tahmin etmiyorum. Dürüstlük bunu gerektirir. Ancak Gül oylama öncesinde vekilleri kendi hissiyatlarıyla baş başa bıraktı. Herhangi bir yönlendirmede bulunmadı.

ANKARA’NIN WASHINGTON’DAN TALEPLERİ

Amerikalılardan iki önemli talebimiz vardı: Birincisi Iraklı Türkmenlerin Saddam sonrasında yazılacak Anayasa’ya nüfusunun asli unsuru olarak girmesiydi. İkincisi de Irak’ta konuşlanan PKK ile mücadele konusuydu. Müzakereler sırasında ciddi pürüzler yaşanıyordu, Amerikalılar Türkmenlerin asli unsur görülemeyeceğini söylüyorlardı. PKK konusunda da net değillerdi. Ankara’ya tatmin edici vaatlerde bulunmadılar. Bugün yeni Irak’a baktığınızda; Türkmenler ile PKK varlığının 2003’te masaya oturduğumuzda bize söylenen çerçevede şekillendirildiğini görüyoruz. Yani Türkiye Irak’a asker gönderseydi de karşılığında talep ettiklerini elde edemeyecekti.

BEYAZ SARAY’IN ERDOĞAN’A TEVECCÜHÜ

Erdoğan, yeni Irak şekillenirken masada olmayı öngörüyordu. Amerikalılar bize o pozisyonu asla vermediler… 1 Mart öncesinde Beyaz Saray’da üst perdede ağırlanmıştı. Amerikalılar o dönemde çok itibar gösterdiler ona. Irak müdahalesini tasarlayan ekipten olan dönemin savunma bakan yardımcısı Paul Wolfowitz ile bizzat görüşmüştü. Erdoğan’ın özel danışmanı Cüneyd Zapsu da devredeydi.

ABD’YE BAAS UYARISI

Verdiğimiz son mesaj şuydu: ‘Türk hükümeti ABD’nin Irak’a girmesini istemez. Ancak siz müdahalede kararlısınız, bari ülkeyi ayakta tutan Baas yapısını dağıtmayın. Devlet çökerse sonrasını yürütemezsiniz.’ dedik. Tam tersine Baas’ı dağıttılar, Irak’ın hali ortada, bölünmenin eşiğinde. Ancak Irak’tan çıkardıkları dersle Suriye’de Baas’a vurmadılar. Hatta şimdi Esed’li geçişe yeşil ışık yaktılar.

KABİNE TEK SES DEĞİLDİ, BÖLÜNMÜŞTÜ

Parti tabanında ABD ile birlikte hareket etme hissiyatı vardı. Ama bu tam anlamıyla ‘Irak’a asker gönderelim’ duruşu değildi. Kabinede Başbakan Yardımcısı Ertuğrul Yalçınbayır, Bayındırlık ve İskân Bakanı Zeki Ergezen’in karşı çıkışlarına şahit oldum. Irak’a asker göndermenin sakıncalı olacağını söylüyorlardı. Bakanlar, vekiller kamuoyundaki ‘Irak’a asker göndermeme’ hissiyatının farkındaydı.

TEZKERENİN GEÇMEMESİ HATA MIYDI?

Hata değildi. Tezkerenin çıkmaması ülkeye menfaat getirmedi. Ancak çıksa da hükümet öngördüğü kazanımları elde edemeyecekti. Masada olmayacaktık. Ayrıca Türkmenlerle ilgili bilgilerimizin eksik olduğunu gördük. Nüfusları bildiğimizden düşük çıktı. Aralarında Şii-Sünni bölünmüşlüğü vardı. Oysa Iraklı Kürtler, Kürt davası etrafında tek vücut olmuşlardı.

TÜRKİYE SURİYE’YE GİRERSE

Girdiğimizde Suriye’den başarılı çıkmamız çok zor. ABD, Rusya cepheye inmeden önce bile Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyindeki Kürt kuşağını bölme girişimine müsaade etmedi. Uçuşa yasak alan, güvenli bölge taleplerini geri çevirdi. Zira iç savaş ortamında Suriye içinde böylesi bir alan oluşturmak, güvenliğini sağlamak mümkün gözükmüyor. Bugün uçağı Türkiye tarafından düşürülmüş Rusya sahada. Onlar Türkiye’nin tek taraflı müdahalesine katiyetle karşı duracaktır. Dahası o bölgeyi Ruslar, Şam’ın rızasını alarak kurdu.

RUSYA İLE ÇATIŞMA İHTİMALİ VAR

Çatışma pek tabii mümkün. Uçağı düşürülen Ruslar Ankara’ya ağır bir karşılık vermek için Türk askerinin Suriye’ye girmesini bekliyor. Rusya, Esed rejimine arka çıkmanın ötesinde Ortadoğu’da kalıcı olmak istiyor. Bu noktada Türkiye’yi bölgeden soyutlamaya çalışır. Kendi sınırlarına itmeye çabalar. Ruslar önce Suriye’ye, ardından Ortadoğu’ya yerleşecek. IŞİD ile mücadele bahanesi Moskova’ya aradığı fırsatı verdi. Rusya Suriye’nin geleceğini şekillendirmede başat aktör olmayı garantilemiş durumda… TSK Suriye’ye girse bile bir müddet sonra geri çıkmak zorunda kalacak. Dünya müdahaleyi kabullenmez. Sınırı tek taraflı yeniden düzenlemesine de izin vermez. Dahası eğer Türk askeri cephede bozguna uğrarsa Suriye, Hatay’ın kendisine ait olduğu konusunu yeniden gündeme getirebilir. Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan olabiliriz!

TSK NE DÜŞÜNÜYOR?

Asker, 1 Mart sürecinde çok sessizdi. Zımnen Irak’a girmeye karşıydı. (Irak’a) Girilirse de bedeli Erdoğan/AKP iktidarının ödeyeceğini öngörüyordu. Tezkere geçmeyince Erdoğan/AKP herhangi bir bedel ödemedi. Ancak Amerikalılar faturayı TSK’ya ödetti. Irak’ta yaşanan Türk askerine çuval geçirme vakasının ardında bu kızgınlık vardı. Bugün ise durum daha riskli. Sınır ötesinde Suriye’nin yanında Rusya var. Askerler Rusların kapasitelerini iyi biliyor. Rusların hava kuvvetleri çok güçlü. Türk askeri daha temkinli davranıyor.

SURİYE’DE TÜRK ASKERİNİ NE BEKLİYOR?

Şırnak, Cizre, Sur gibi küçücük bölgede Türkiye toprağında, 70 gündür arzulanan hedeflere ulaşamayan Türk askeri, Suriye’de ne ölçüde başarılı olabilir? Suriye’de PKK’dan katbekat daha güçlü bir Rusya karşılayacak bizi. Dahası PYD, IŞİD gibi asimetrik terör grupları da gelecek üzerimize. Askerimiz çok zorlanır.

SUUDİLERLE ORTAK OPERASYON MÜMKÜN MÜ?

Riyad büyükelçiliğim döneminde Suudi ordusunu yakından inceleme fırsatım oldu. Mevcut kabiliyet-kapasiteleri Suriye cephesinde varlık göstermelerine yetmez. TSK gibi savaş deneyimleri de yok.

NATO, TÜRKİYE’YE DESTEK VERİR Mİ?

(Saldırıya uğrayan üye ülkeye yardım edilmesini öngören) NATO’nun 5. maddesi işletilmeyebilir. Saldırı bizden olacağı için İttifak bizi savunmayabilir. ABD de Kıbrıs’ta olduğu gibi Türkiye’yi yalnız bırakabilir. Rusya ve bazı Batılı devletler de Türkiye’nin Suriye cephesinde burnunun sürtülmesini arzu ediyor. PYD veya IŞİD tehdidi köpürtüp, Türkiye’yi Suriye’ye çekmeye çalışan devletlerin olduğunu görüyorum.

ARAP DÜNYASINI KARŞIMIZA ALIRIZ

Hariciye’nin Ortadoğu’da en uzun süre görev yapan diplomatı benim. 4 yıl Şam, 4 yıl Riyad ve 4 yıl Kahire olmak üzere bilfiil 12 yıl bölgede yaşadım. Araplar sokağındaki Osmanlı karşıtlığı silinmiş değil. Türk askeri Başika’da olduğu gibi Suriye’de de istenmeyen adam ilan edilecektir. Gerekçe ne olursa olsun Türkiye’nin Suriye’ye girmesine karşı duracaklardır.
CİHAN

Bitanem

konuk yazarKaldırımlarda yürüyorum başı boş,
Kalbim seni arıyor bedenim sarhoş.

 
Dudaklarımda sigara elimde bira,
Seni arıyorum gecenin karanlığında.


Bilmez misin neler çektiğimi,
Mutluluk nedir bilmediğimi.


Herkezden üst üste darbe yedigimi,
Birtek sen sen varsin bitanem.


Şimdi senle, senle mutluyum,
Kimseye söyleme cekemezler.


Benim mutluluğumu istemezler!


Varsın mutsuz,umutsuz desinler,
Sadece sen yanımda ol bitanem.

 

Levent Yaşar

Aydınlar Ocağı Eski Bakan Yaşar YAKIŞ’I Ağırladı

 

Kocaeli Aydınlar Ocağı’nda Dışişleri E. Bakanı ve E. Büyükelçi Yaşar Yakış “Ortadoğu’daki Gelişmeler, Suriye Politikamız ve Rusya Krizi” üzerine konuştu.aydınlar ocağı1

Konferanstan 2 gün önce partinin resmi açıklamasına göre,  “AK Parti kurucu üyesi Yaşar Yakış partiden kesin ihracı için Merkez Disiplin Kurulu’na sevk” edilmişti. Bu yeni durum konferansı daha ilginç hale getirdi.

Konferansın başında açış konuşmasını yapan Kocaeli Aydınlar Ocağı Başkanı Av. Ruhittin Sönmez 2016 yılının başında Türkiye’nin temel meselelerinin derinleştiğini, çözümü daha zor hale geldiğini söyledi. PKK terörünün sıradan terör faaliyetlerinin ötesine geçtiğini, PKK’nın hendekler kazdığı bölgelerde bağımsız kantonlar oluşturma, özyönetim ve nihayetinde bağımsızlığa çok yakın bir idare tarzı olan konfederasyona zorladığını anlattı.

Sönmez, dış politikada risklerin arttığını, dış ve iç gelişmelerle ekonomik kırılganlığın had safhaya ulaştığını söyledi. En önemli konulardan birinin de hukuk devleti olmaktan uzaklaşmakta olduğumuzu ifade etti.aydınlar ocağı1.jpg2

Konferansta Yaşar Yakış tecrübeli bir diplomat üslubu ile fakat oldukça net açıklamalar yaptı.

Kişilere, halen mensubu olduğu Ak Parti’nin yöneticilerine şahsi saldırıda bulunmadı. Özellikle Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın liderlik yeteneklerini övdü. Ama hem O’nun ve hem de hükümetin dış politikada içinde bulunduğumuz çıkmaz sokaklara getiren hatalarını açık yüreklilikle dile getirdi.

“Suriye politikasında bir ince ayarla yeni bir rota çizmemiz gerektiğini” anlattı. “Dış politikadaki tutumu arazideki duruma uydurabilirdik. Bunu yapamadığımız için içinde bulunduğumuz duruma düştük” dedi.

Yaşar Yakış, Suriye, Mısır ve S. Arabistan’da büyükelçilikler yapmış bir diplomat. Üstelik AKP’nin ilk Dışişleri Bakanı. “Bu bölgede yaşanan kaos ortamında hükümet size danışıyor mu, en azından bir rapor istedi mi? sorusuna cevabı diplomatik oldu.

Dışişleri teşkilatımızda siyasi otorite istediği takdirde bütün ihtimalleri, riskleri ve fırsatları en iyi şekilde değerlendirebilecek yetkinlikte kadronun olduğunu söyledi. Ama “her yiğidin bir yoğurt yiyişi var. Mevcut yönetimin tarzı belli. Bunun sonuçları da hepimizi etkiliyor.”

Yaşar Yakış konuşmasında Suriye sürecini şöyle özetledi: “Arap Baharı rüzgârı Suriye’ye geldiğinde, halk ile diktatör karşı karşıya geldi. Türkiye ve uluslararası camia halkın yanında yer aldı. Ancak halka yapılan yardımların yanlış ellere gittiğini görünce uluslararası camia frene bastı. Türkiye ise frene basmadığı için ofsayta düştü.

Suriye politikasında 4 noktada hata yapıldı:

  1. Diplomaside hiç yapılmaması gereken işlerden biri bütün yumurtaları aynı sepete koymaktır. Türkiye bu hatayı yaptı. Yumurtaların tamamını Beşar Esad’ın kısa zamanda düşmesi ihtimali sepetine koydu.
  2. Bir ülke ile anlaşamıyoruz diye ilişkileri kesmek yanlıştır. Bilakis ortada bir gerilim varsa iletişim kanallarını daha açık hale getirmek gerekirdi. Bu yapılmadı.
  3. Muhalif grupların hangisinin ılımlı sayılacağına dair kriterlerimizin uluslararası camia ile aynı olması gerekirdi. Bu uyum sağlanamadı.
  4. Türkiye’nin IŞİD’e yardım yaptığına inanmam. Ama IŞİD’in bu hale gelmesini zorlaştırıcı bir tutum izleyebilirdik. Uluslararası camiada böyle bir algı oluşturamadık.”

Yaşar Yakış Rusya ile ilişkilerimizi de değerlendirdi:

“Bulanık suda balık avlamayı tercih eden Rusya, Suriye krizini çok iyi kullandı. Esad’ın zor duruma düşmesine kadar bekledi. Esad Rusya’yı çağırmaya mecbur olunca da Suriye’ye yerleşti.

Rusya uçağını düşürmemiz hakkımızdı, hava sahamız ihlal edilmişti. Yaptığımız doğruydu. Ancak bu yaptığımız doğru şey Türkiye’nin çıkarlarını korumak açısından en doğru şey miydi? Sonuçlarına bakınca öyle olmadığı anlaşılıyor” dedi. Rusya’nın ticari ambargosundan da önemlisi, Türkiye’nin kuzey Suriye’deki hareket alanı sınırlandı.

Yaşar Yakış Mısır’da da büyükelçilik yapan ve bu ülkeyi çok iyi tanıyan bir diplomat. “Bir ülkede otoriteyi sağlamış olan rejimi tanımamak diplomatik ilişkilere zarar verir. Aynı fikirde olmasanız bile tanımalısınız. Hapisteki Mursi’yi Mısır devlet başkanı sayan tek ülke Türkiye. Mısır 42 ülkeyi etkileme gücünde olan bir devlet. İlişkilerimizi kesmek, daha da kötüsü karşımıza almak ülke menfaatine uygun değil.”

Kocaeli Aydınlar Ocağı’nın davetiyle konferansa gelen çeşitli meslek grubundan, farklı siyasi görüşten dinleyiciler de sordukları nitelikli ve “provokatif sorularla” Yaşar Yakış’ın çok önemli açıklamalar yapmasını sağladı.

 

 

Vatanseverlerin Bayramlaşması Müthiş bir katılımla gerçekleşti

milli bayramKocaeli Milli Kuruluşlar Birliği 3.sünü düzenledikleri vatanseverler bayramlaşması programı ile bir araya gelerek bayramlaştı Türk Ocağı, Ülkü Ocağı ve Kamu Sen’in ev sahipliğinde gerçekleşen Kocaeli Milli Kuruluşlar Birliğine Bağlı sendikaların temsilcilerininde katıldığı bayramlaşma Sabri Yalım Parkında bayraklarla süslü kıl çadır kurularak ve bol ikram ile yapıldı. Ramazan Bayramlaşma programına Merkez Disiplin Kurulu Üyesi Selim Çakır, MHP eski Milletvekili ve 25. Dönem Milletvekili Adayı Kemal Köse, MHP 25. Dönem Milletvekili Adayı Rıza Ağdağ, MHP İl Başkanı Aydın Ünlü, Ülkü Ocakları Başkanı İbrahim Özcan, Türk Ocakları Başkanı Yücel Alpay Demir, Aydınlar Ocağı Başkanı Ruhittin Sönmez, Kamu Sen İl Temsilcisi ve Türk Eğitim Sen Başkanı Yaşar Şanlı, Türk Ulaşım Sen şube Başkanı Veysel Uluman , Bbp Myk üyesi Serhat Duyar , körfez ilçe başkanı Mustafa Arha , il yönericiler , Dsp İl başkanı Hayati Özzeren , Add kocaeli şube başkanı Taylan Katak , Saadet partisi il başkanı Sinan Ejderoğlu ve genel başkan yardımcısı , yesevi ocağı yöneticileri , ilçe ülkü ocağı başkanları , Bayşad başkanı Hafız Osman Saraç ve çok sayıda teşkilat mensubu katıldı. Öğlen saat 12.00 ‘ dan akşam saat 18.00 ‘ a kadar süren ve Kocaeli’nin en çok misafir ağırlayan bayramlaşması 6 saat boyunca hep dolu oluşuyla vatandaşların ilgisini çekti.yücel alpay demir başkan

Hedef YÜZ BİN İMZA

kamu sen yeni başkanTürk Ocağı Kocaeli Şube Başkanı Yücel Alpay Demir Kamu Sen İl Temsilcisi seçilen Türk Eğitim Sen Şube Başkanı Yaşar Şanlı’ya hayırlı olsun ziyaretinde bulundu. Kamusen İl Temsilcilerinin Türk Ocağı Üyelerimizden seçilmesinden ayrıca onur duyuyoruz dedi. Şanlı’ya yeni görevinde başarılar dileyen Demir, Doğu Türkistan’da yaşanan zulmü anlatmak için ilimize davet ettiği Rabia Kadir’e vize verilmesi için genel merkez tarafından ülke genelinde başlatılan imza kampanyası çerçevesinde ilk imzayı da Yaşar Şanlı’dan aldı. kamu sen yeni başkan.jpg1

KOCAELİ’DEN YÜZ BİN İMZA

Ziyarette konuşan Türk Ocağı Kocaeli Şube Başkanı Yücel Alpay Demir, Bugün bizim tek gündemimiz Doğu Türkistan davasıdır. Kardeşlerimizin önderi Rabia Kadir’i konferans vermesi için Kocaeli’ye davet ettik. Vize sorunu olduğu için gelemeyeceğini söyledi. Türk Ocağı Genel merkezi öncülüğünde Türkiye genelinde imza kampanyası başlattık. Ülke genelinde 1 milyon imza toplamayı hedefliyoruz. Bu imzaların 100 binini Kocaeli’den toplayacağız. İlk imzayı Kamu Sen İl Temsilcisi Yaşar Şanlı’dan almak istedik. Yaşar Bey’e yeni görevinde başarılar diliyoruz” dedi.

 

BÜYÜK BİR AYIPTIR

Kamu Sen İl Temsilcis ve Türk Eğitim Sen Şube Başkanı Yaşar Şanlı ise ziyaretlerinden dolayı Türk Ocağı Kocaeli Şubesi yönetimine teşekkür ederek, “İmza kampanyasının en yüsek seviyeye ulaşmasını istiyoruz. Rabia Kadir’in ülkemize giremiyor olması büyük bir ayıptır. Bu ayıbı da kınıyorum” dedi. ziyarete Selçuklu Düşünce gurubu başkanı Feyzullah Divli , Türk Ocağı Yöneticileri Mahmut Ekmen ve Emre Denizbilgin eşlik etti.

Federal Mogul Emeklileri Yıllar Önce Kurulan bağları koparmıyor

 

federal moğul buluşması

Ahmet Güngör Başkanlığındaki FEDERAL- MOGUL Emeklilerinin 10. geleneksel kahvaltılı buluşması İzmit SekaPark Teras Cafe’de gerçekleşti.

SekaPark Teras Cafe’deki Kahvaltıya; Kocaeli, Sakarya, İl ve ilçelerinde yaşayan FEDERAL- MOGUL Emeklileri katıldı.

federal moğul buluşması.jpg1Açılış konuşmasında katılanlara hoş geldiniz diyen Tertip Komitesi Başkanı Ahmet Güngör; “Değerli Müdürlerim, sevgili mesai arkadaşlarım FEDERAL MOGUL emeklilerinin geleneksel 10.cu buluşmasını şereflendiren Sizlere teşekkür ediyorum. Düğün ve dernek toplantılarının yoğun olduğu bugünlerde 100’den fazla emeklinin biraraya gelmesi mutluluğumuzu ve şevkimizi artırmıştır. Bu durum arkadaşlık ve dostluğumuzun güzel bir göstergesi olmuştur.” dedi.

İki saatten fazla süren kahvaltılı toplantı, Teras Cafe’nin önünde neşe içinde birlikte çekilen fotoğrafla tamamlandı.

Bu tür organizasyonları dönüşümlü olarak Kocaeli, Sakarya ve Fabrikanın kurulu olduğu Sapanca’da  sürdüren  FEDERAL- MOGUL Emeklilerinin bir sonraki buluşması Ekim ayında Adapazarı’nda gerçekleşecektir.federal moğul buluşması.jpg2

Ve Orhan Sarısüleyman Ak Partiye Geçiyor

 

Kocaeli’nin sevilen tanınmış simalarından Kocaeli Trabzonlular Dernek Başkanı Orhan Sarısüleyman AK Parti’ye geçiyor.

orhan sarısüleymanKocaeli’de Anavatan Partisi İl Başkanlığı da yapan Orhan Sarısüleyman önümüzdeki salı günü AK Parti Kartepe İlçe Başkanlığı’nda düzenlenecek törenle parti rozeti takacak.

AK Parti’nin önemli isimlerinin de hazır bulunacağı katılım şöleninde AK Parti üyesi olacak olan Sarısüleyman ile Yaşar Sönmez aynı anda AK Parti rozeti takacak.

Orhan Sarısüleyman’ı Tanımayanlar için, Kimdir?

1970 Kartepe Sultaniye doğumlu. İzmit İmam Hatip Lisesi mezunu. KTÜ İktisat Fakültesi Mezunu. 2002-2003 yılında İGSAŞ ta yönetim kurulu üyeliği yaptı. 2004 yılında Anavatan Partisi Bekirpaşa Belediye Başkan adayı oldu. Sonrasında Anavatan Partisi Merkez İlçe Başkanlığı. ardından Anavatan Partisi Kocaeli il B aşkanlığı yaptı. Şuan da  Kocaeli Sanayi Odası Meclis Üyesi, Müsiad Yönetim kurulu Üyesi. İzmit Kent Konseyi Yönetim Kurulu Üyesi. SAR CAM ortağı ve ikiz çocuk babası..

Orhan Sarısüleyman’ın Hüseyin Üzülme’den sonra Kartepe ilçesine Belediyesi için ismi de şimdiden konuşulmaya başlanmış.

Haber:Yusuf Ünel

AFGAD, Başkan Kocatepe’yi Makamında Ziyaret Etti

88Artvin Faal Gazeteciler Derneği (AFGAD) Başkan Kocatepe’yi makamında ziyaret etti.

Ziyarette AFGAD Başkanı Yaşar Kars, Başkan    Yardımcısı  Turan Şentürk, Yönetim   kurulu Üyeleri Hatice Nur Ersöz,   Sami Özçelik, Erdal Bakır, Dernek Üyeleri İsmet Başar,  Semra  Yilmaz  yer aldı. AFGAD Başkanı Yaşar Kars, Derneğin kuruluş tarihini ve ziyaret ile ilgili Belediye Başkanı Mehmet Kocatepe’ye bilgi verdi. Kars; “Derneğimiz 19 Mayıs 2012 tarihinde kuruldu. Derneğimizin yeri Karahan Pasajında yer alıyor.  Adresimize yeni taşındık” dedi.

Kars, “ Yerel seçimlerden bu tarafa 1 yıl geçti. Bundan dolayı hiçbir belediyeye ziyaret yapamamıştık. Ziyaretimizi sizinle başlatmış olduk. Bundan sonra ziyaretlerimizi yoğunlaştıracağız. Biz Artvin Faal Gazeteciler Derneği olarak her zaman Artvin’in yanında yer alan,  doğruların yanında, eleştirilerini eleştiri çerçevesinde yapan, gazetecilik sorumluluğuyla hareket eden gazeteci arkadaşlarımızla birlikte kurduk. Basın ilkelerini benimsemiş, hiç kimseye ön yargıyla yaklaşmayan habercilik anlayışıyla derneğimiz Artvin için yapılan güzel ve faydalı projelere destek vererek, eksiklik ve aksaklıkları da yetkililere ulaştırma görevini her zaman yerine getirmeye devam edecektir. Biz dernek olarak görevinizde başarılar diliyoruz” dedi.

Artvin Belediye Başkanı Mehmet Kocatepe, Faal Gazeteciler Dernek temsilcilerinin ziyaretinden duyduğu memnuniyeti dile getirerek gazetecilere yapılan hizmetler ve projeler hakkında detaylı bilgiler verdi.

Başkan Kocatepe, Seçim öncesinde çıkarılan proje kitapçığında ki projelerin bir çoğunun hayata geçirildiğini kalanların ise yakın zaman da başlanacağını belirterek şunları söyledi. Kocatepe, “30 Mart seçimlerinden sonra siyasi düşüncelerimizi, siyasi argümanlarımızı seçim sürecinde bırakarak hizmet söylemlerine ve uygulamalarına başladık.  Seçimde vaat ettiklerimizi bir bir yapıyoruz. Bakıyorum da aslında bu kitapçıkta çokta bir şey yok. Biz daha fazlasını yapıyoruz ve yapacağız.

Artvin için çok önemli projelerin paraları hazır ancak maalesef yer sıkıntısı nedeniyle bazı projelerimize başlayamadık. Seçim vaadi kitapçığında yer alan tüm projelerimizi yapacağız. Bazıları gecikebilecek. Dediğim gibi bu yer sıkıntısı nedeniyledir. Örnek vermem gerekirse; Sporcu Fabrikası projesi için 2 buçuk dönüm arazi bulamıyoruz ki bu projeyi başlatalım. Parası hazır, yer yok. Bundan başka Şimşek Mermer’den yukarıya başlatacağımız yol projesi ileriye sarkabilir. Çöp konusunda ben ÇOKAB’dan ümitliydim. Ancak bu sorunun kısa vadede çözülemeyeceğini çok net olarak Biz geçici olarak çöplerimizi belirlediğimiz yere döküyoruz. Şimdilik bir sorun görünmüyor. Ancak bu nihai bir çözüm değil.

ÜÇÜNCÜ CADDE KÜLTÜR CADDESİ OLACAK

Üçüncü caddenin projesini masada gazetecilere göstererek nasıl bir proje hazırlandığını anlattı. Kocatepe; “Söz verdiğimiz gibi üçüncü caddeyi “Kültür caddesi olarak düzenleyeceğiz.  Çok güzel bir çalışma olacak. Bu proje içerisinde  yürüyen merdivenimiz var. Bu arada Teleferik projesi de  yap işlet devret modeliyle veya farklı bir yöntemle yapılacak. Kitapçıkta yer alan bütün projeleri yerine getirmeye gayret göstereceğiz. Önümüzdeki en büyük engel yer sıkıntısıdır.”dedi.

 

Yaklaşık 2 saat süren ziyaret toplantısın da dernek üyeleri tek tek söz alarak genel konular üzerinde fikirlerini beyan edip taleplerde bulundular.

Ziyaret,  AFGAD üyeleri Balkan Kocatepe’ye teşekkür ederek hatıra fotoğrafı çekimi ardından makamından ayrıldılar.