Etiket arşivi: Yasağı

Millet İttifakının stratejik seçim hataları

Geçtiğimiz 24 Haziran günü yapılan cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimlerinde alınan sonuçlar üzerine pekçok değerli yazar ve düşünce adamı değerlendirmeler yapmış, çeşitli yönlerden seçim kampanyalarını, partilerin durumlarını, seçimlerdeki hileleri irdelemiş ve yorumlamışlardır. Bu konudaki inceleme ve değerlendirmeler gerek partilerde ve gerekse kamuoyunda halen yapılagelmektedir. Seçim kampanyasının başlarında Millet İttifakı partilerinin seçim beyannamelerin “Kürt Sorunu, Terörle Mücadele, Kürt Meselesi” gibi başlıklar altında toplanmış olan yaklaşımları ile Dış Politika hakkındaki görüşleri karşılaştırmalı olarak incelenerek eleştirilmiştir.[[1]]

 

Seçim sonuçları hakkında çeşitli hileler yapıldığı, özellikle doğu ve güneydoğu illerimizde oyların çalındığı gerçeği yanında hemfikir olunan ve genellikle herkes tarafından benimsenen birkaç husus şöyle sıralanabilir:

 

  • CHP cumhurbaşkanı adayı Sayın Muharrem İnce çok başarılı ve kitlere umut veren bir kampanya yapmış ve CHP’den sekiz puan daha fazla oy almıştır.
  • İyi Parti cumhurbaşkanı adayı Sayın Meral Akşener de medya sansürüne rağmen oldukça kalabalık mitingler yapmış, kitleleri etkilemiş, ancak beklentilerin altında oy alabilmiştir.
  • Saadet Partisi cumhurbaşkanı adayı Sayın Temel Karamollaoğlu medya sansürüne rağmen beklenmeyecek şekilde sesini duyurabilmiş, ancak iktidardan uzak kaldığı yıllarda teşkilatının erimiş olması nedeniyle çok düşük oy alabilmiştir.

 

Seçim stratejilerindeki hatalar

 

1- Seçimlerin kazanılabilmesinin ön şartı, AKP’nin seçmen tabanını küçültmeyi hedeflemek olmalıydı.

 

Bunun için 2002 seçimlerinden beri AKP’ye oy veren; 1950’den beri CHP ve soluna hiç gitmemiş olan Atatürk ve Cumhuriyet ile barışık, demokrat, milliyetçi, muhafazakâr merkez sağ seçmenin en az %10 puanlık kısmının, referandumda kısmen gerçekleştiği gibi, AKP’den çözülmesi gerekmektedir. Bu seçmen kitlesini AKP’den kopartmak için “hak, hukuk, adalet” gibi soyut sloganlar yetersizdir. Türkiye’nin beka sorunuyla karşı karşıya olduğu, yurt içinde PKK’ya, özellikle Suriye’de YPG/PKK’ya karşı başarılı askeri harekâtların icra edildiği bir ortamda bu kitleler, sadece “milliyetçilik” duygularına hitap edilerek hareketlendirilebilir. Bu işi CHP’nin bugünkü yönetiminin becermesi mümkün değildir. Ancak hatırlanacağı üzere geçmişte, 1977 seçimlerinde Bülent Ecevit başkanlığındaki CHP, milliyetçi eylemi ve somut ekonomik söylemleriyle Adalet Partisi seçmenlerini etkilemiş ve CHP’nin %25-30 bandındaki oylarını % 42’ye çıkarmayı başarmıştır. [[2]]

 

2- Millet İttifakının bileşimi yanlış olmuştur.

 

Tek bir Millet İttifakı yerine iki ayrı ittifak kurulmalı, ancak bu iki ittifak “Millet Cephesi” altında güçbirliği yapmalıydı.

 

  • CHP liderliğinde DSP, VP, Bağımsız Türkiye Partisi ve diğer küçük sol partiler ile “merkez sol ittifak” kurmalıydı. Böylece neredeyse %60’ı CHP ve sol eğilimli olan oy kullanmayan seçmenin (ki bu seçimde seçmen sayısı 56.322.632, oy kullanan 51.197.832, katılım oranı % 86, katılmayanlar %14 = 5.124.800 kişidir) büyük bölümünün oy kullanması sağlanabilirdi.

 

  • Meclis dışındaki İYİ Parti, Saadet Partisi, Demokrat Parti tarafından ise “merkez sağ ittifak” kurulmalıydı. Bu ittifakın AKP tabanındaki merkez sağdan çok daha fazla oy alma imkânı olabilirdi.

 

Her iki ittifak da ittifaklar dışında kalmayı tercih edebilecek; KP, HKP, BTP, DYP, Yurt, HEPAR, Liberal Parti, Kadın Partisi gibi partiler; DİSK, Türk-İş gibi sendikalar, TMMOB, TBB, TTB gibi meslek kuruluşları, ADD, ÇYDD, CKD, Millî Merkez, 550 Milletvekili Hareketi gibi demokratik kitle örgütleri, Fikir Kulüpleri gibi öğrenci örgütleri, aydınlar, sanatçılar, oyuncular, yazarlar, çizerler, gazeteciler kısacası Cumhuriyet’e su ve ekmek kadar ihtiyaç duyan bütün kesimleri, farklılık ve ayrılıkları dışarda tutarak güçbirliği şemsiyesi altında toplamalıydı.

 

3- Millet İttifakı partileri HDP ile hiçbir surette açık veya gizli temas etmemeliydi.

 

CHP’nin cumhurbaşkanı adayı Sayın İnce’nin HDP adayı Selahattin Demirtaş’ı ziyareti tümüyle gereksiz ve RTE tarafından CHP aleyhine kullanılacak bir eylem olacağı düşünülmeliydi. Benzer şekilde İP başkanı Sayın Akşener’in HDP’ye karşı sıcak mesajlar verdiği yumuşak yaklaşımları da İP’ne AKP tabanından merkez sağ oyların kaymasını engellemiştir.

 

CHP ve İP’nin HDP’ye yönelik sözel destekleri olmasa dahi HDP’nin barajı geçmesine tabanda verilecek oy desteği ile sağlanabilirdi.

 

4- Millet İttifakı partileri Türkiye’nin toprak bütünlüğünü tehdit eden PKK/YPG konusunda ve bunları destekleyen başta ABD olmak üzere İngiltere, İsrail, Fransa ve Almanya’ya karşı tek bir kelime söylememişlerdir.

 

Dünyada Amerikan karşıtlığının en yüksek olduğu ikinci ülke Türkiye’dir. Amerika merkezli Pew Research Center[[3]] tarafından yayınlanan 2017 istatistiklerinde Türk halkının % 79’u Amerikan karşıtı iken, ABD ve müttefiki emperyalist devletlerin bölgemizdeki kanlı işgalleri ve bunların Büyük Ortadoğu Projesi-BOP halen adım adım gerçekleştirilirken, Millet İttifakı partileri seçim beyannamelerinde ve kampanyalarında ABD ve müttefiklerinin planları hakkında halka hiçbir şey söylemeyerek, halkın ABD karşıtlığını ve duyarlılığını hiçe saymışlar, Amerikan karşıtlığını ve milliyetçi söylemleri RTE’ye bırakmışlardır.

 

5- Millet İttifakı partileri seçim beyannamelerinde ve kampanyalarında Rusya, İran ve Çin ile ilişkiler ve Suriye konusunda Astana ve Soçi süreçleri hakkında hiçbir şey söylememişlerdir.

 

CHP ve İP seçim beyannamelerinde batı basınında ve bizatihi NATO mahfillerinde Türkiye’nin NATO’dan çıkartılması görüşü dillendirilirken, Rusya’dan alınmasına karar verilen S-400 yüksek irtifa hava savunma füze sistemi kararı nedeniyle ABD ülkemizi silah ambargosu (F-35 Müşterek Taarruz Uçaklarının teslimi iptal etmekle) ile tehdit ederken, batı ittifakı ile yapılmış anlaşmaları, halkın ABD karşıtlığını dikkate almaksızın, ahde vefa ilkesi çerçevesinde sürdüreceklerini ifade ederek, halkın duyarlılığını hiç dikkate almamışlardır.

 

Bu konudaki tek istisna ise CHP adayı Sayın İnce’nin, CHP’den çok farklı olarak 30 Mayıs günü Sputnik Haber Ajansında yayınlanan söyleşisindeki[[4]] açıklamalarıdır. Sayın İnce verdiği mülâkatta “seçimleri kazanması halinde Moskova’yla ilişkileri güçlendireceğini, Türkiye’nin Rusya’yla askeri ve enerji alanındakiler de dahil tüm anlaşmaları uygulamaya devam edeceğini söyleyerek, Suriye krizinin Rusya ile yapılacak işbirliğiyle daha kolay çözülebileceğini belirtmiş” dış politika konusunda CHP’nin seçim beyannamesinin çok ötesinde daha gerçekçi ve doğru dış politika tercihlerini açıklamış, “Türkiye’nin S-400 alıp almamasına Amerikalılar karışamaz.”, “”Bir anlaşma imzalandıysa, bundan caymak söz konusu olamaz. Genelkurmay Başkanlığımız bu silahın ülkemiz için gerekli olduğu kararını aldıktan, anlaşma imzalandıktan sonra bu konunun tartışılacak bir yanı olmaz.” demiştir.

 

Ancak Sayın İnce bu görüşlerini kampanya döneminde meydanlara toplanan halkla paylaşmamıştır.

 

6- Millet İttifakı partileri seçim kampanyası başlamadan önce ortak basın toplantısı ile halka ortaklaşa hazırlanmış, kısa bir seçim beyannamesi yayınlamalıydılar. Bu beyannamede;

 

  • Türk Devletinin bekası, ülkenin ve milletin bölünmez bütünlüğü tehdit altında olduğu,

 

  • Bu tehdidin temel kaynağının; Türkiye, Irak, İran ve Suriye’den toprak kopartarak, ABD’nin Büyük Ortadoğu Projesi-BOP çerçevesinde bir Kürdistan kurulması için bölgemizde savaş çıkartan ABD ve başta İngiltere, İsrail, Fransa, Almanya ve müttefiklerinden oluşan batı emperyalizmi olduğu ve bu Batılı emperyalistlerin Türkiye’den; Ege adalarımızda, Kıbrıs’ta ve ülkemizin doğu ve güneydoğusundan TOPRAK talep ettiği, BOP’un gerçekleştirmek için ise eşbaşkan olarak RTE’yi görevlendirdikleri belirtilmeliydi,

 

  • Batı emperyalizmi Türkiye Cumhuriyeti Devletini zayıflatmak için siyasi iradedeki yerli işbirlikçileri marifetiyle ülkemizin başına ayrılıkçı ve dinci PKK, FETÖ, IŞİD gibi terör örgütlerini belâ ettikleri açıklanmalıydı,

 

  • 2017 Anayasa değişikliği ile tek adam rejimi kurulduğu, ancak Türk Milletine ait egemenliğin, Anayasanın koyduğu esaslara göre yasama, yürütme ve yargı tarafından kullanılacağı ve hiçbir surette, hiçbir kişiye, zümreye veya sınıfa bırakılamayacağı açıklanmalıydı,

 

  • Türkiye Cumhuriyetinin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğü ve millî/ulusal ve üniter yapısına dokunulamayacağı,

 

  • Türk Milletini “Türkiye Cumhuriyetini kuran Türkiye halkına Türk Milleti denir” şeklinde tarif eden Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ün Türk Milleti tanımının esas olduğu. Türk Milletinin şerefli bir üyesi olan herkesin Türk Vatandaşı olduğu, Türk vatandaşlığının hiçbir şekilde ve gerekçeyle; etnik kimlik, gurup, azınlık, kavmiyet, dini inanç ve mezhep gibi ayrılıkçı niteliklere dayandırılamayacağı ve Millet birliğinin temeli olan “Devletin Dili Türkçedir” ilkesinin hiçbir şekil veya gerekçeyle zayıflatılılıp, değiştirilemeyeceği,

 

net olarak ifade edilmeliydi.

 

7- En önemli stratejik hata ise ikinci tura Sayın İnce’nin kalması halinde AKP ve MHP tabanından oy kaymasını engellemek için AKP’nin cumhurbaşkanı adayının, İP ve SP cumhurbaşkanı adaylarının adını hiç anmadan, kampanyayı CHP-AKP çekişmesine indirgeyip, vatandaşın CHP allerjisini tahrik edebileceği ihtimalinin düşünülmemiş olmasıdır.

 

Kampanyanın başlarında Millet İttifakının İP ve SP gibi yeni ve küçük partilerine medyada sansür uygulandığı açıkça görülünce, ittifakın cumhurbaşkanı adayları çok sayıda ortak miting düzenleyerek, Sayın Akşener ve Sayın Karamollaoğlu’nun medyada yer bulması sağlanmalıydı.

 

Yerel Seçimler için ne yapılmalıdır?

 

AKP, cumhurbaşkanlığı ve “cumhur ittifakı”nın başarısını, ekonomik güçlüklerin hızla ve en geç sonbaharda bir krize döneceği gerçeği karşısında, kriz henüz vatandaşa yansımadan, 2019 Mart ayında yapılacak yerel seçimleri erkene almanın yollarını zorlayacaktır.

 

Bu nedenle, Millet İttifakında yeralan partiler yerel seçimlere kadar ittifakı sürdürmeli ve güçlendirmelidir.

 

Her partinin güçlü olduğu yerde “tek ortak aday” ile seçime girilmeli, ancak seçim öncesinde uzlaşarak Belediye meclislerinde ittifaktaki diğer partilere yer verilmeli ve bu uzlaşma, bu sefer kamuoyuna ortaklaşa açıklamalıdırlar.

 

Yerel seçimlerde hata yapılmaması için 1994 yerel seçimlerinden ders çıkarmak gerekir: 1994 yerel seçimlerinde; SHP Genel Başkanı Erdal İnönü ve DSP Genel Başkanı Bülent Ecevit bütün uyarılara karşın uzlaşıp Ankara ve İstanbul’da bir adayla seçime gitmedikleri için İstanbul’da SHP %20,302 ve DSP %12,383 toplam %32,685 iken Refah Partisi adayı R. Tayyip Erdoğan %25,192 oyla ve Ankara’da SHP % 26,889 ve DSP % 7,761 toplam 34,650 iken Refah Partisi adayı İ. Melih Gökçek %27,338 oyla Ankara Belediye Başkanı olmuştur.

*  *  *

[[1]] : – Haluk Dural, Millet İttifakı partilerinin Seçim Beyannameleri üzerine eleştiriler… (1), http://www.dunya48.com/haluk-dural/31188-haluk-dural-millet-ittifaki-partilerinin-secim-beyannameleri-uzerine-elestiriler1,

– Haluk Dural, Millet İttifakı partilerinin Seçim Beyannameleri üzerine eleştiriler… (2), http://www.dunya48.com/haluk-dural/31199-haluk-dural-millet-ittifaki-partilerinin-secim-beyannameleri-uzerine-elestiriler2

[[2]] : Başbakan Bülent Ecevit ABD’ye rağmen Kıbrıs Barış Harekâtı yaparak, milletin yurtseverlik duygularını galeyana getirmiş,  milletin topyekün takdirini kazanmıştır. Ayrıca, ABD’nin baskısıyla Adalet Partisi+Milli Selamet Partisi+Milliyetçi Hareket Partisi arasındaki 2. Milliyetçi Cephe koalisyonu tarafından getirilen “afyon ekim yasağını” kaldıracağını vadetmiştir. “Toprak işleyenin, su kullanın” gibi çok somut bir seçim sloganı kullanmış, afyon ekilen orta batı Anadolu ve Ege, Akdeniz bölgelerinde Adalet Partisinin seçmen kitlesinden büyük oy almıştır.

[[3]] : http://www.pewglobal.org/database/indicator/1/survey/19/response/Unfavorable/

[[4]] : https://tr.sputniknews.com/turkiye/201805301033657268-ince-rusya-turkiye-iliskileri/

Sağlık Bakanlığı’ndan ‘sigara’ kararı

Sigara satış yapılan yerlerde vitrinde sigara olmayacak. Paketlerde marka neredeyse görünmeyecek şekilde olacak.

Image processed by CodeCarvings Piczard ### FREE Community Edition ### on 2014-07-30 06:22:35Z | http://piczard.com | http://codecarvings.comÅÁÆ[ººp

Sağlık Bakanı Recep Akdağ, 15 yaş üzeri sigara içme oranının 23.2’lere indiğini ancak son dört yılda bu rakamın 27.3’e çıktığını açıkladı.
Tütünle mücadele konusunda ciddi bir çalışma başlatacaklarını kaydeden Akdağ, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda az önce yaptığı konuşmada, bundan sonra sigaraların kapalı dolaplarda satılacağını, sigara paketlerinde de markaların neredeyse görünmez duruma getirileceğini bildirdi.

ORTAKLARIN ŞİRKETE BORÇLANMA YASAĞI VE KAR PAYI AVANSI

savaş yıldızŞirketlerin, bilançolarında yeralan ortakların nakit borçlanmalarından kaynaklanan borçlarının tasfiye edilmesi ve güçlü sermaye yapısına geçişin sağlanabilmesi için Ticaret Kanunun verdiği üç yıllık süre Temmuz/2015 te sona ermiştir.

Ayrıca, Finans kurum ve kuruluşları açısından, şirket bilançosunda yeralan gerçeği yansıtmayan nakit kasa tutarı ile ortakların şirkete olan borçları, şirketin nakdi sermayesinin şirketten çekilmek suretiyle içinin boşaltılması anlamına gelmektedir. Peki, bilançolarda yeralan bu olumsuz durumu, nasıl olumlu hale getirebiliriz.

Şirketle İşlem Yapma, Şirkete Borçlanma Yasağı

Ticaret hukuku ile açıkça hüküm altına alınan iki temel

ilkesinden bir tanesi kurumsal yönetim ilkelerinin bir gereği olarak pay sahiplerinin şirkete borçlanma yasağıdır.

Yasak olan nedir ? sorusunun cevabı ise; şirket malvarlığının boşaltılması, şirketi yönetenlerin var olan karı dağıtmayarak şirketten haksız şekilde nemalanmalarına, şirket malvarlığında hakim çoğunluk gibi nemalanamayan küçük pay sahiplerinin mağduriyetine, dağıtılmayan karın örtülü şekilde pay sahiplerine aktarılması nedeniyle vergi kaybına ve şirket varlıklarının haksız şekilde boşaltılmış olması nedeniyle alacağını alamayan alacaklıların mağduriyetine sebebiyet verilmesi, ortak yada ortakların sınırsız bir şekilde şirkete nakit borçlanmasının olumsuz etkilerinin bertaraf edilmesi amaçlanmaktadır.

Yeni TTK’da, “Pay sahiplerinin şirkete borçlanma yasağı” başlıklı 358’inci maddesinde; ““Pay sahipleri, sermaye taahhüdünden doğan vadesi gelmiş borçlarını ifa etmedikçe ve şirketin serbest yedek akçelerle birlikte kârı geçmiş yıl zararlarını karşılayacak düzeyde olmadıkça şirkete borçlanamaz.” hükmü yer almaktadır.

Yeni TTK’da, “Şirketle İşlem Yapma, Şirkete Borçlanma Yasağı ” başlıklı 395/2. maddesinde; ““Pay sahibi olmayan yönetim kurulu üyeleri ile pay sahibi olmayan yönetim kurulu üyelerinin pay sahibi olmayan yakınları (alt ve üst soyundan biri yada eşinin yahut üçüncü derece dahil üçüncü dereceye kadar kan ve kayın hısımlarından biri) şirkete nakit borçlanamaz. Bu kişiler için şirket kefalet ve garanti ve teminat veremez, sorumluluk yüklenemez, bunların borçlarını devralamaz.

Belirli koşulların sağlanması durumunda ortakların şirkete borçlanmaları yasak kapsamından çıkarılmıştır. Ancak, Maliye Bakanlığı, ortakların şirkete borçlanmalarını örtülü kazanç dağıtımı kabul ederek, 5520 Sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu (13maddesi) hükümlerine göre; Transfer Fiyatlandırması hükümlerini uygulayacağı tabiidir. İşte tam burada, vergilendirme noktasında ileride karşılaşılabilecek olumsuz sonuçlara karşı tedbirli olunması gerekmektedir.

Ne yapmalıyız ? sorusunun cevabı ise; kar payı avansı müessesesi, borçlanma yasağına karşı, yasa koyucunun önerdiği çözüm olarak karşımıza çıkmaktadır.

Kar Payı Avans Ödemeleri :

Ticaret hukuku’nun “Kar Payı” başlıklı 509 maddesinde; Kar payının ancak net dönem karından ve serbest yedek akçelerden dağıtılabileceği belirtilmiştir. Yasa’nın verdiği yetkiye dayanılarak, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’nca Kar Payı Avansı Tebliği yayınlanmış olup, uygulama ile ilgili usul ve esaslar belirlenmiştir. Tebliğ 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’na tabi olmayan anonim şirketler ile limited ve sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketleri kapsamaktadır.

Kâr Payı Avansı Dağıtımı Hakkındaki Tebliğinde kâr payı avansının dağıtılması iki  koşul  bağlamıştır.

‐ Şirket genel kurulunca kâr payı avansı dağıtılmasına ilişkin karar alınmış olmalıdır, ‐ Kâr payı avansı dağıtılacak hesap döneminde hazırlanan üç, altı veya dokuz aylık ara dönem finansal tablolara göre kâr edilmiş olmalıdır.

Maliye Bakanlığı’nca yayımlanan 1 seri nolu Kurumlar Vergisi Genel Tebliği ile “Avans kâr payı dağıtımı” başlığı altında Söz konusu düzenlemeye göre kurumlar vergisi mükelleflerince avans kâr payı dağıtımı yapılması halinde, dağıtılan kâr payları üzerinden elde edenin hukuki niteliğine göre vergi kesintisi yapılacaktır. Kesilen vergiler, avans kâr payı dağıtımının yapıldığı aya ait muhtasar beyanname ile beyan edilecektir.

Yasal mevzuat hükümlerine sadık kalınarak, Avans Kâr Payı dağıtılması halinde, transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç dağıtımı hükümleri uygulanmayacaktır.

Netice olarak; Ticaret hukukumuz da, Nakit borçlanma yasağı yumuşatılarak pay sahiplerinin şirkete borçlanmaları, şirketin karlılığı devam ettikçe mümkündür. Ancak sınırlama getirilmiş ve pay sahiplerinin sermaye taahhüdünden doğan borçlarını ifa etmedikçe ve şirketin serbest yedek akçelerle birlikte karı geçmiş yıl zararlarını karşılayacak düzeyde olmadıkça şirkete borçlanma yasağı halen mevcuttur.

Bağımsız Denetçi

Savaş Yıldız

bd.savasyildiz@gmail.com

Kaynaklar :

6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu,

5520 Sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu,

Gümrük ve Ticaret Bakanlığı, 09/08/2012 RG, Kar Payı Avans Dağıtımı Hakkında Tebliğ,

Prof. Dr. Sami KARAHAN, Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi,

Mustafa Sefa KARA, Yaklaşım Dergisi,

Gelecek hafta ; Gerçeğe Uygun Finansal Tablolar ve Özvarlık Tespiti