Etiket arşivi: Yardımı

CUMHURİYET DÖNEMİNİN İKTİSADÎ ARAYIŞLAR TARİHİ – IX  

CUMHURİYET DÖNEMİNİN İKTİSADÎ ARAYIŞLAR TARİHİ – IX  

                        

 

Yazarımız, savaş bitimindeki Yalta Konferansı’nda Stalin’in Boğazlar’ın statüsüyle ilgili Montreaux Konvansiyonu’nda değişiklik yapılması talebi ve Ankara’ya verilen iki Sovyet Notası, Rus gazetelerinde Kars-Erzurum-Bayburt-Gümüşhane-Giresun yörelerinin iadesiyle ilgili makaleler yayınlanması, hele hele 1946 Martında Sovyetler’in İran’a zırhlı tümenler yığması ve Bulgaristan’da askerî hazırlıklara başlamasıyla savaş pozisyonu alan Türkiye’nin her ne pahasına olursa olsun Amerikan desteğini sağlama politikasına geçtiğini betimlemektedir.

1946’da iktisadî liberalizmi benimseyen Demokrat Parti’nin kuruluşu ve Amerikan Savaş Gemisi Missouri’nin Türk limanlarını ziyaretini bu düşüncesinin yansımaları olarak gören Yahya Sezai Tezel;  iktidardaki CHP’nin de, muhalefetteki DP’nin de yabancı sermaye ve ekonomik kalkınmada aynı şeyleri söylediğini belirtmektedir. Bu arada 1948’de Amerika Birleşik Devletleri ile imzalanan ikili antlaşmayla ilk kez Türk Hükümetinin iktisadî politikalarına dışarıdan yapılacak müdahaleleri kabul etmesine dikkat çekmektedir.

Tezel, bu ve buna benzer açıklamalarla genel kabulleri ve klişeleri yıkmaktadır. Cumhuriyet tarihindeki borçlanma ya Marshall Yardımı ve Menderes dönemine, ya da Truman Doktrini ve İnönü dönemine atfedilir. Oysa Yazar, bunun daha Atatürk döneminde başladığını gösterir. Devletçilik uygulamasının sanıldığı gibi devlet sosyalizmine değil devlet kapitalizmine yakın olduğunu vurgular. Millîleştirmelerin ideolojik olmadığını aksine yabancı sermayeye kapıları açmakla eşgüdüm içinde olduğunu ve hatta üst paragraftaki son örnekte olduğu gibi Ulusal Bağımsızlık Savaşı veren ve Misak-ı İktisadî belgesi yayınlamış bir kadronun ekonomiye dış müdahaleyi kabul etmesini belli bir bütünlük içinde sunar.

Fakat tüm bunların hem bu kadroların dönemsel yetişme şartlarından ve devralınan devlet geleneğinden, hem de yıkık ve yokluklarla malûl bir ülkenin tecrübesiz yöneticilerinin 1927 kıtlığı, 1929 buhranı ve büyük bir dünya savaşı geçirmesinden dolayı adeta yabancı sermayenin desteğine mahkûm olmalarından kaynaklandığını düşünmektedir. Bazen ikircikli ve bazen çelişik davranmalarını bile yol – yöntem arayışlarına bağlamaktadır. Kitabın başından sonuna dek olaylar ve olgular; temel ihtiyaçlar, gerçekçi davranışlar ve çıkar ilişkileriyle ama büyük bir kaynak, istatistik ve bilgi zenginliğiyle verilmektedir. Adeta canlı türlerini konu alan belgeseller gibi..

“İktisadî Gelişme, Özel Girişim ve Devlet Kapitalizmi” adını taşıyan yedinci bölümde 1920’lerdeki gelişme politikasının ana özelliği karışmacı (müdahaleci) bir iktisat politikası olarak verilmekte; bu politikayla ilgili olarak kurulan yeni örgütler Ticaret ve Sanayi Odalarıyla (1925), İstatistik Umum Müdürlüğü (1926) ve Âli İktisat Meclisi’yle (1927) örneklenmekte; bankacılık sisteminin geliştirilmesi adına Türkiye İş Bankası (1924), Türkiye Sanayi ve Maadin Bankası (1925), Emlak ve Eytam Bankası (1928) ve 27 küçük ölçekli yöresel özel bankanın kurulması anlatılmakta; ulaştırma altyapısının geliştirilmesi ile gümrük politikasının değiştirilememesi özetlenmektedir.

Yazarın bu meyanda başkaca acımasız ve net tespitleri de var: Yeğlenen düzenin Türk nüfusu içinden bir işadamları sınıfını yaratması gereklidir ve bu da bazı Türklerin zenginleşmesine bağlıdır. Yönetici kadrolardaki birçok kişinin ellerindeki siyasî nüfuzu kendilerine, yakınlarına yada iş ortaklarına çıkar sağlamak için kullanmaları Cumhuriyet’in yeni zenginlerinin oluşmasında baş roldedir.  Günümüzde de devam eden ve iktidar gücünü elde tutanların şaibeli ilişkilerle anılması hususu demek ki Osmanlı’nın son yüzyıllarından beri süregelen bir Türkî gelenek.

Cumhuriyetin ilk yıllarındaki yolsuzluk olaylarından olan ‘Yavuz-Havuz Davası’nda rüşvet almaktan Yüce Divan’da yargılanan (1928) Denizcilik Bakanı İhsan Bey’in “Bana neden soruyorsunuz? Hepiniz, başta Reisimiz olmak üzere ‘Zenginleşmek lazımdır, demokrasi zenginliğe dayanır’ demiyor muydunuz? Hepiniz aynı şekilde işlere girmediniz mi?” demesini ve 1927 ile 1932 yılları arasında Amerika’nın Ankara Büyükelçiliği yapan Grew’in “İhalelerin verilip verilmemesi, Hükümetin kabul edip etmemesi ilgili tarafların ödediği rüşvetlere göre belirleniyordu” demesini S.Tezel, o dönem hakkında başkaca fikir vermesi bakımından paylaşmaktadır.

Türk Sağı’nın Amerikan Seviciliği

TÜRK SAĞI’NIN AMERİKAN SEVİCİLİĞİ

 

Yada TÜRK HALKI’NIN BATI SEVİCİLİĞİ başlığı mı daha uygun düşerdi? Osmanlı’dan bugüne milliyetçi ve muhafazakâr özellikleriyle maruf halkımızın Tanzimat sonrasındaki 180 yıllık zaman zarfında İngiltere, Fransa, Almanya, Amerika gibi ülkelerle münasebetlerine bakın; ya vassal & senyör ilişkisidir, ya da metres hayatıdır. Ve fakat milliyetçiliğimizden, muhafazakârlığımızdan da kıl kadar eksilme olmamıştır nedense.

1838 Baltalimanı Antlaşması ile 1948 Marshall Yardımı Anlaşması arasında metbuiyet ilişkisi bakımından bir fark yoktur. Veya 2008 AB Müktesebâtı..

Osmanlı saraylarında görev yapan cariyeler arasında has odalık, peyk ve gözde olanların ‘ikbal’ yani Padişahla karı-koca hayatı yaşayan ama genelde çocuk sahibi olmayan ünvana erişmek için yarış vardı. 4 ilâ 6 arasındaki bu maaşlı ikballerin bir tanesi de ‘baş ikbal’ pozisyonuna yükseltilirdi. Şimdilerde diyeceğim ama değil, Atatürk sonrasındaki 70 yılın özeti; Batı’nın padişah olduğu ve bizim de göze girmek için birçok şeyi yaptığımız, roller bakımından da tarihî gerçeklikle ters orantılı bir hâli andırmaktadır.

Ben de dahil olmak üzere milliyetçi-ülkücü camia ile muhafazakâr-İslamcı camia evvelâ ülke içinde Komünizme karşı geliştirdikleri Cihad anlayışını 1979-1989 arası Rusya’nın Afganistan’ı işgaline karşı, 1992-1995 arası Sırbistan’ın Bosna-Hersek’i işgaline karşı, 1994-1996 arası yine Rusya’nın Çeçenistan’ı işgaline karşı hep zinde tuttular; gerek kültürel etkinliklerle ve gerekse sahada çarpışarak.

Hatta dıştan ‘sağ’ olarak adlandırılan bu yapılanmaların ilk kanadı ikincisi olmaksızın 1991-1994 arası Ermenistan’ın Karabağ’ı işgalinde ve 1997, 2001, 2002, 2009, 2013 gibi yıllarda tansiyonu daha da yükselen Doğu Türkistan’daki Çin zulmüne karşı cihadımsı faaliyetler yürüttü.

Yalnız Şair’in “Sana gelmez bu ufuklar, seni almaz bu cihad” dediği gibi bu cihad bir tek Batı’ya sökmedi. Ne Amerika’nın 1991’de Irak’ı ilk işgalinde, ne 2003 ile 2011 arasındaki ikinci işgalinde; ne de 2011’de ABD ve müttefiklerinin hem Libya’da hem de Suriye’de bombardıman ardı iç savaş çıkarmalarında cihad’ın ‘c’si söz konusu olmadı. Hatta her birinde ya yancılık veyahut figüranlık, illâ bir rol kapmaya da çalıştık.

Bu durumu 2013’te Âkil Heyeti’ne cihadın hep Batı ötesi devletlere yönlendirilmesi meyanında “Türk Milletinin imanını Amerika mı kontrol ediyor?” diye sormuş ve 2014’te de “Âlem-i İslâmın imanını İngiltere mi kontrol ediyor?” diye genişleterek yazıya dökmüştük. Ve hatta o yıllardaki bir başka yazıda “Ne güzel iş, yürüyüş kararı gibi Amerika’dan sipariş: “Cihad yapılacak; yap!” demiş idik.

Netice-yi kelâm, Miraç Gecesi Ortadoğu’da Müslümanlar dua ve niyazdayken Amerika, İngiltere, Fransa Suriye’yi bombaladı. Yok kimyasal silahlarmış, yok kıyamet füzeleriymiş, yok diktatörlükmüş; biz bu filmi çok gördük. Hastalığı teşhis eden biri olarak cihad falan beklediğimiz yok da bari bir kınama olsaydı. Afrin Operasyonu’nu başarıyla ama Putin’in aleni, Esad’ın da örtülü desteğiyle tamamlayan bir ülkenin en azından kendi pişmiş aşına su döktürmeyecek sözler söylemesi gerekirdi.

Ne dedik: Destekliyoruz. Nasıl dedik: “Atılan füzeler içimizi serinletmedi; çok az vuruş yapıldı.” Ne demedik: Hukuksuz saldırı, içişlerine müdahale, barışı bozma ve savaşı derinleştirme. Niye demedik: Batı seviciliğimizden, Amerika’yla metres pardon stratejik ortak olmak isteyişimizden.

Bazılarının zihninde Amerika maalesef Allah’tan daha büyük bir yer kaplıyor.

ŞEHİT, HARP VE VAZİFE MALULLERİNİN ÇOCUKLARINA EĞİTİM VE ÖĞRETİM YARDIMI ŞU ŞEKİLDE YAPILACAK!

07 EYLÜL 2017

 

 

  ŞEHİT, HARP VE VAZİFE MALULLERİNİN ÇOCUKLARINA

EĞİTİM VE ÖĞRETİM YARDIMI HAKKINDA

 

5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununun Ek 79’uncu maddesi kapsamında bulunan şehitlerin, harp ve vazife malullerinin eğitim ve öğretime devam eden çocuklarına Bakanlığımız Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından her yıl ödenen Eğitim ve Öğretim Yardımının 2017-2018 öğretim yılına ait tutarı kişi başına yıllık,

 

  •         İlköğretim (1-8. Sınıflar) için                      : 1.540,59  TL 
  •         Lise için                                                                : 2.310,89  TL
  •         Yüksekokul için                                                 : 3.081,18  TL olarak tespit edilmiştir.

 

Buna göre;

 

  •  Şehitlerimiz ile Harp ve Vazife malulü çocuklarına,asker

 

  •  5580 sayılı Özel Eğitim Kurumları Kanununun 2’nci maddesinin birinci fıkrasının (h) bendi kapsamında faaliyet gösteren özel eğitim okullarında eğitim görenlere,

 

  •  5434 sayılı Kanunun Ek 79’uncu maddesinin birinci fıkrası kapsamında harp veya vazife malulü sayılanlardan sınıf veya görev değiştirerek çalışmaya devam eden kamu görevlileri ile ilgili mevzuatına göre aylık bağlanan malullerden ve 5510 sayılı Kanunun 4’üncü maddesi kapsamında çalışmaya başlamaları sebebiyle ödenmekte olan aylıkları kesilenlerin çocuklarına,

 

  •  2330 sayılı Kanun hükümleri uygulanarak 5510 sayılı Kanunun 4’üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentleri kapsamında aylık almakta olanların veya bunlardan vefat edenlerin çocuklarına,

 

Eğitim ve öğretim yardımı, Bakanlığımız  Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından hak sahiplerinin öğrencilik durumları Milli Eğitim Bakanlığı ve Yükseköğretim Kurulu kayıtlarından tespit edilenlere müracaat şartına gerek kalmaksızın 27 Eylül 2017 tarihinde ödenecektir.

 

Eğitim ve öğretim yardımı ödemeleri; 

 

  •  Aylığını T.C. Ziraat Bankası A.Ş., T. Halk Bankası A.Ş., Denizbank A.Ş., T. Vakıflar Bankası T.A.O, Şekerbank T.A.Ş, Burgan Bank AŞ., Akbank T.A.Ş., ING Bank A.Ş., T. Garanti Bankası A.Ş, Türk Ekonomi Bankası A.Ş., T. İş Bankası T.A.O., Yapı Kredi Bankası A.Ş. ve  PTT şubelerinden alanlar için aynı banka şubesine, 

 

  •  Aylığını bu bankalar dışındaki bankalardan alanlar için ise Ziraat Bankası şubelerine gönderilecek olup, hak sahibi çocukların veya yasal temsilcilerinin, T.C. kimlik numaraları ile bankaya müracaat etmeleri halinde ödemeleri yapılacaktır.

 

S A Y G I L A R I M I Z L A    D U Y U R U L U R

ABD’den YPG’ye silah sevkiyatı yetmedi bu kez Hummer ve Toyota pikap

ABD, terör örgütü PKK’nın Suriye uzantısı YPG’ye 60 TIR’a yüklenmiş yeni silahlar gönderdi. YPG’ye ulaşan silahlar arasında ayrıca roketler, otomatik makineli tüfekler, dürbünler ve havan topları da var.

 

toyota pikap.jpg11Silahları taşıyan TIR’lar, Irak sınırından geçerek Suriye’nin kuzeyine ulaştı. Washington’ın bugüne kadarki toplam sevkiyatı 1300 TIR’ı buluyor. Haziran ayı başında başlayan Rakka operasyonunda bugüne kadar kentin yarıdan fazlası terör örgütü IŞİD’den kurtarıldı.

Türkiye’nin karşı çıkmasına rağmen teröristlerle Rakka operasyonuna girişen Pentagon, yeni sevkiyatta zırhlı Hummer ve Toyota pikapları da YPG’ye verdi.

ROKETLER, OTOMATİK MAKİNELİ TÜFEKLER, DÜRBÜNLER VE HAVAN TOPLARI…

Toplam silah sevkiyatının 1300 TIR’ı bulduğu Suriye’nin kuzeyinde, 60 TIR’a yüklenen yeni silahlar terör örgütü YPG’ye ulaştı.

Gönderilen silahlar arasında ayrıca roketler, otomatik makineli tüfekler, dürbünler ve havan topları da var.

BAŞKA AMAÇLAR İÇİN DE KULLANILABİLİR

Türkiye, YPG’ye verilen silahların daha sonra başka amaçlar için de kullanılabileceğini en yetkili ağızlardan ABD’ye iletmiş durumda.

Washington’dan gelen açıklamalar ise, operasyonun ardından silahların geri alınacağı yönünde ancak bu sahadaki şartlar göz önüne alındığında gerçekçi bir yaklaşım değil.

Bu Ramazan’da da Yetimlerin Yüzü Gülsün. Var mısınız ?

 

Ramazan heyacanı ve bereketi bu sene de tüm Türkiye’de ve dünyanın dörtbiryanında yüzleri güldürmeye başladı. 2015 yılı Ramazan ayı insani yardım hedeflerini açıklayan Kimse Yok Mu, 2 milyon kişiye iftar yemeği vermeyi, 150 bin aileye gıda kolisi dağıtmayı ve 10 bin çocuğa bayramlık hediye etmeyi planlıyor.

Bu Ramazan hayır yapmak isteyen sizden, misafirlerin en kıymetlisi bizden diyen Kimse Yok Mu, bu yıl da kabul ettiği bağışlarla dünyanın dört bir yanındaki yetimlerin yüzünü güldürecek. Tüm Türkiye’de ve dünyanın pek çok ülkesinde ihtiyaç sahiplerini Ramazan ayında da yalnız bırakmayan Kimse Yok Mu gönüllülerinin bağışları ile Ramazan ayı boyunca 150 bin ihtiyaç sahibi aileye Ramazan Kumanyası, 2 milyon kişiye sıcak yemek ikram edecek. Bu yıl da yetimlerin gülen yüzü olacak Kimse Yok Mu,  10 bin çocuğun da yüzünü bayramlık hediye güldürecek.ramazan

Sofranızda Bir Yetime Yer Açın

“Bu Ramazan siz de sofranızda bir yetime iftar yeri açın” diyen Kimse Yok Mu gönüllüleri başta Afrika olmak üzere dünyanın değişik coğraflarında bunulan 52 ülkede 62 binden fazla yetime sahip çıkıyor. Şuana kadar 30’un üzerinde yetimhane açan Kimse Yok Mu yetim ve yardıma muhtaç çocukları koruma koordinatörlü, Ramazan ayının yaklaştığı günlerde 10 binlerce gönüllüleriyle yetim ve kimsesizlere sofralarında yer açmanın heyecanını yaşıyor.

GAZZE’DE YARDIMLAR DEVAM EDECEK

2006 yılından beri Gazze’ye yardımların aralıksız devam ettiren Kimse Yok Mu, en çok yardım yaptığı bölgelerden biri olan Filistin’e 8 yıldır insani yardım çalışmalarını artırarak devam ediyor. Gazze başta olmak üzere Filistin’e insani yardımları devam edecek Kimse Yok Mu, bu Ramazan ayında da yetimlerin yüzünü güldürecek. Yaklaşık 200 yetim çocuğun ailelerine (ortalama 1200 kişiye) Gıda, kırtasiye, kıyafet ve temizlik malzemelerinden oluşan Ramazan yardım malzemelerini gönüllüler ile birlikte ulaştırmayı planladı. Kimse Yok Mu gönüllülerinden Filistinli 1976 Ankara gazi üniversitesi mezunu makine mühendisi İzzettin bey yaptığı değerlendirmede, ” Ramazan günlerinin yaklaştığı bu güzel günlerde bereketin geldiğini hissediyor ve görüyor gibiyim. Gazze’de insanların  duygu yükünün arttığı mubaret zaman diliminde ,  Filistinli yetim çocukların yüzlerini güldüren başta Kimse Yok Mu Filistin temsilcisi Harun Tokak beye, burada bizlerle birlikte aileleri tek tek dolaşarak insanlara yardım elini uzatan değerli Türk kardeşlerime en derin duygularımı, şükranlarımızı iletiyorum” dedi.

Kocaeli Şube Yönetim Kurulu Başkanı Mevlüt TOPÇU , şube olarak da 2.000 koli Kocaelin’in  11 ilçesinde  dağıtım  yapılacağını  belirti.ramazan.jpg1

BİR İFTAR 5 TL

Kimse Yok Mu gönüllülerinden Hüseyin Geniş bir çağrıda bulunarak, insanlarımızın duyarlılığına değinerek şu ifadeleri kullandı. ”Ramazan Bereketini paylaşmak isteyenler, banka hesap numaralarından bağış yapabilirler. Türkiye’de yardım yapmak isteyen hayırsaverler bir iftar bedeli olarak 5 TL, Ramazan kolisi ise 75 TL olarak belirlendi. Türkiye dışında yardım yapmak isteyenler için iftar bedeli 3 Dolar veya 2 Euro, Ramazan Kumanya bedeli ise 30 Dolar ya da 20 Euro olarak belirlendi. Birilerini mutlu etmenin ne kadar güzel olduğunu Türk halkı, bizim nsanımız çok iyi bilir. O bakımdan Ramazan’ın güzelliklerini paylaşmak isteyen hayırseverler, Kimse Yok Mu’ya 08507770577 veya 4444 593 numaralı telefon numarasından veya www.kimseyokmu.org.tr adresinden bağışta bulunabilirler.

 

Kimse Yok Mu Kocaeli Şubesi

Tel: 0 262 325 91 27