Etiket arşivi: World

TURGUT TORUNOĞULLARI, AVRUPA’DA YILIN İŞADAMI SEÇİLDİ

Ekovitrin’e gelen  463.150 oy ile saptanan ‘Yılın Starları’ arasında Başbakan Binali Yıldırım, Bakan Ahmet Arslan ve Devlet Bahçeli de var

İlhan KARAÇAY’ın haberi:

Bu yıl 16’ıncısı gerçekleştirilen, ekonomi dünyasının Oscar’ı sayılan, Ekovitrin’in geleneksel ‘Yılın Starları Anketi’ne, ABD’den Çin’e kadar dünyanın dört bir yanından gönderilen oylar ile  katılan 463.150 kişi, Yılın Starları’nı seçtiler.
Ödüller, WOW İstanbul Hotel’de düzenlenen muhteşem bir törenle sahiplerini buldu.

Siyaset Onur ödülleri Başbakan Binali Yıldırım, Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Ahmet Arslan ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’ye verilen ödül töreninde, yurtiçinde başarılı olmuş işadamlarının yanında, yurtdışında başarılı olan bir işadamına da ödül verildi. Yurtdışında kazandıklarını Türkiye’de yatırıma dönüştüren Edestaal  Simtronic  ve Orka Otelleri Yönetim Kurulu Başkanı Turgut Torunoğulları’na, ‘Avrupa’da Yılın İşadamı’  ödülü verildi.

Hollanda merkezli Edelstaal Simtronic ve Orka Oteller Grubu’nun Yönetim Kurulu Başkanı Turgut Torunoğulları ve ailesinin  sahibi olduğu şirket, Türk, İtalyan, İngiliz ve İsviçreli ortaklardan oluşuyor. Grubun, turizm, inşaat, besicilik, tencere üretimi ve emlak sektörlerinde önemli yatırımları bulunuyor.
Torunoğulları Grup şirketlerinden Orka World, ile İngiliz ortaklı Tema Parkı Projesini gerçekleştiriyor. Fethiye Ölüdeniz’de yapılan dev projenin tamamlandığında Türk turizmine önemli katkı sağlaması bekleniyor.
Ayrıca Hollanda’nın en büyük şirketlerinden VDL Grup ile enerji, ulaşım, çöp toplama ve geri dönüşüm sistemleri konusunda ortak olan Turgut Torunoğulları, 3500 kişiye istihdam sağlıyor. Başarılı iş adamı, birçok sivil toplum örgütünde başkanlık ve yönetim kurulu üyesi olarak da görev yapıyor. Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) Avrupa Bölge Komitesi Başkan Yardımcılığının yanısıra, 2009-20012 yılları arasında Hollanda Türk İş Adamları Derneği (HOTİAD) Başkanlık görevini sürdüren Turgut Torunoğulları, öte yandan Türk-Hollanda ve Türk-Belçika İş Konseyi Yürütme Kurulu Üyeliğiyle de tanınıyor. Türkiye ve Hollanda’da başarılarıyla öne çıkan tecrübeli iş adamı, sosyal sorumluluk alanında imza attığı projeleriyle de dikkat çekiyor. Turizm sektöründe Orka markasıyla Fethiye, Marmaris ve İstanbul’da altısı tamamlanmış dördü inşaatı devam eden toplam on tesisi bulunuyor.

Turgut Torunoğulları ödülünü alırken yaptığı konuşmada, “Kıymetli misafirler, bugün burada herkes Türkiye’dekileri anlattı. Ama ben size biraz da Avrupa’daki büyük Türk ailesin anlatacağım. Avrupa’daki 5 milyon 600 binlik nüfusuyla ve 140 bin girişimcisiyle, 100 milyar’a yakın cirosuyla, yaşadıkları ülkelerin ve Türkiye’nin kalkınmasına büyük katkıları ile mütevazı bir yaşam süren Türkler arasında olmaktan gurur duyuyorum.

Biz Avrupa’da, günümüzde yönetilen değil, artık yöneten durumuna geldik. Avrupa’da birçok ülkeden büyük bir katma değerle işte buradayız. Bu ödülü işte bu anlayışla, Avrupa Türk ailesi adına alıyorum. Başta ailem olmak üzere, 40 yıla aşkın bir süredir EdelStaal Grubu’nda beraber çalıştığım ortaklarım ve yöneticilerim başta olmak üzere tüm çalışma arkadaşlarıma teşekkür ediyorum.” dedi

Turgut Torunoğulları’nı tanıyalım

EdelStaal International Group Yönetim Kurulu Başkanı Turgut Torunoğulları, 1958 yılında Kars’ın Susuz ilçesinde doğdu. 1980 yılında Erdegül Hanım ile evlendikten sonra Kars’tan Hollanda’ya çalışmak için gitti. Hollanda’da ilk olarak pazarlama elemanı olarak çalıştığı EdelStaal Grubu üstün beceri ve yönetme kabiliyeti sonucunda fazla zaman geçmeden satın alarak patronluk koltuğuna oturdu. Satın aldığında ekonomik sıkıntılar içinde olan EdelStaal Grubu kısa sürede şaha kaldırarak bugün Avrupa’da 16 ülkede ve Türkiye’de yatırımları olan ve sektöründe önde gelen bir şirketler topluluğu haline getirdi. Bugün EdelStaal Grubun, 4.000 üzerinde çalışan personeliyle başta çelik tencere üretimi olmak üzere, turizm-otelcilik, gayrimenkul ve inşaat sektöründe birçok önemli yatırımları bulunmaktadır. EdelStaal Grubun Hollandalı, Belçikalı, Alman, İngiliz, İtalyan, Rus, Özbek, Kazak, Lübnanlı ve Azeri firmaları ile uluslararası yatırımlarda ortaklıkları vardır.

Turgut Torunoğulları, İtalya’da fabrikasında ürettiği Simtronic, SWS, Simensports marka çelik tencereleri Avrupa’da tanınmış bir marka haline getirmiştir ve tencerede kazandığı başarıyı diğer alanlara da taşımıştır. 1990’larda Orka Hotels markasını kurarak Türk turizmine büyük kapasiteli beş yıldızlı tatil-köyleri ve oteller kazandırmıştır. Geçtiğimiz sezon açılan ve Marmaris-İçmeler’in en güzel koyunda konumlanmış Sentido Orka Lotus Beach ile Orka Hotels markasını büyütmüş ve bugün binlerce turisti İstanbul’da, Fethiye’de, Marmaris’te ve birçok bölgede tesislerinde ağırlamaktadır.

Torunoğulları’nın Marmaris’teki muhteşem otelleri Sentido Orka Lotus Beach Hotel’i görüntülemek için yaptığıöız tekne turu

 

Orka Homes İnşaat firmasi ile ise Ege ve Akdeniz’de konut inşaatında önde gelen firmalardan biri olmuştur. Aynı zamanda grubun Marmara bölgesinde binlerce konuttan oluşan projeleri bulunmaktadır. Avrupa ve dünyanın çeşitli ülkelerinden yatırımcıları ülkemize çekmekte, yabancıları Türkiye’de ev sahibi yaparak ülkeye ciddi bir döviz girdisi sağlamaktadır.

EdelStaal Group aynı zamanda EdelStaal Vastgoed BV firması ile Hollanda da büyük gayrimenkul yatırımları bulunmaktadır. 2005 yılında Hollanda’da Den Bosch kentinde Van Berckel caddesini komple satın alarak hem Türk hemde Hollanda basınında ‘Hollanda’da cadde satın alan Türk’ haberini yaptığım zaman sadece Hollanda’da değil Türkiye’de de tanınmaya başlanmıştı.Hollanda’nın en büyük teknoloji firması VDL Group ile  beraber Türkiye’de “geri dönüşüm” alanında yatırımlara girerek, İstanbul başta olmak üzere, Türkiye’nin ve Avrupa’nın değişik şehirlerinde çöp konteynır üretim ve pazarlamasına başlamıştır.

Turgut Torunoğulları, Marmaristeki Sentido Orka Lotus Beach Hotel’i gösterebilmek için bizi özel araçları ile gezdirdi

 

Turgut Torunoğulları meslek kuruluşlarında da oldukça aktiftir. Yaklaşık 8 yıl Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) Avrupa Komite Başkanlığı,  Hollanda Türk İş-Adamları Derneği’nin (HOTİAD) başkanlığını yapmıştır.  T.C. Başbakanlık Yurtdışı Türkler ve Akrabalıklar Topluluğu Başkanlığı (YTB) Yurtdışı Vatandaşlar Danışma Kurulu Onur Üyesi ve Hollanda-Türkiye İş Konseyi (NETUBA) Yöneticisi’dir.

Turgut Torunoğulları, Avrupalı Türkleri kendi ailesi olarak görmekte ve bu geniş ailenin sorunları ile yakından ilgilenmektedir. Sürekli olarak hazırladığı raporları Türkiye Cumhuriyeti ilgili Bakanları’na ve Avrupa’daki muhataplara sunmakta ve bunun meyvelerini de almaktadır. Belirli konularda gereken yasal değişiklikler bunun sonucunda yapılabilmiştir. Turgut Torunoğulları, ülkesine sadece ekonomik olarak katkı sağlamakla kalmamakta, başta Hollanda olmak üzere diğer Avrupa ülkeleriyle Türkiye arasında köprü vazifesi görmektedir. Örneğin 2017 Mart’ta Türkiye-Hollanda arasında yaşanan krizde sonra çok pozitif katkı yaparak iki ülke arasındaki buzların erimesinde önemli rol oynamıştır.

Sosyal sorumluluğu iliklerine kadar his eden Turgut Torunoğulları, sosyal faaliyetler kapsamında Hollanda da CHC/ORKA adında bir Futbol Kulübü kurmuş, memleketi Kars’a ise iki okul yaptırmış ve kuruluşundan itibaren Hollanda Türk Kadınları Derneği’ni (HTKD) her açıdan desteklemektedir.

Turgut Torunoğulları’nın Kars’tan Hollanda’ya işçilikten patronluğa uzanan bu sıradışı başarı hikayesi Avrupa’da yaşayan tüm Türkler tarafından yakından bilinmekte ve takdir görmektedir. “Narin Kalesinden Kaçış” ile bu destansı başarı hikayesini kitaba aktarmış, romanlaştırmıştır.

Türk turizminin son yıllarda yaşadığı sorunlara rağmen 4 adet yeni otel (Orka Residence The Cove Butik Hotel, Orka Sealife Hotel 5 yıldızlı, Orka Palace Hotel 5 yıldızlı, Orka Marine Hotel ve Orka World Theme Park) ile diğer inşaat yatırımlarını artırarak devam ettirmektedir.

Turgut Torunoğulları’nın bu başarısının arkasında başta eşi, kardeşleri ve çocukları olmak üzere aile arasındaki muazzam birlik ruhu yer almaktadır. Büyük oğlu Ercan Torunoğulları, Orka Hotels ve Orka İnşaat’ta görev yapıyor, büyük kızı Özlem Avrupa’da şirket merkezinde finansın, da görev küçük kızı Zeynep Hanım şirketlerin hukuk işlerinin ve küçük oğlu Caner Torunoğulları ise Marmaris’teki otellerin de görev yapıyor. EdelStaal Grup Şirketleri bünyesinde 16 adet şirket bulunmaktadır.

*****

ATAV’dan “101 Street Food” Projesi Antalya’nın Yerel Lezzetleri Dünyaya Tanıtılacak

 

 

Kurulduğu 1996 yılından bu zamana kadar Antalya ve ilçelerine ait gizli kalmış veya unutulmaya yüz tutmuş sosyo – kültürel, tarihi, gastronomi ve doğal zenginlikleri gün ışığına çıkarmak için çalışmalar yürüten Antalya Tanıtım Vakfı (ATAV) son projesi 101 Street Food ile Antalya lezzetlerini dünyaya tanıtacak.food antalya

ATAV’ın 12 yıl önce 4 dilde yayınlanan ‘Toroslar’dan Akdeniz’e Antalya Lezzetleri’ yemek kitabı ve bu kitaba ait 6 dilde broşür ile gastronomi alanında sesini duyurduğunu belirten ATAV Başkanı Nizamettin Şen, yemek kitabından hareketle Slow Food Antalya ile daha detaylandırarak ‘Antalya Tarhanları’nı kayıt altına aldıklarını söyledi.

İtalya’da Salone Internazionale del Gusto, İstanbul’da Gastronomi Fuarı ve Eski Foça’da Terra Madre: Tatların Buluşması etkinliklerinde de belgesel ve broşür ile “Antalya Tarhanaları”nı tanıttıklarını, ATAV olarak Antalya’nın yerel lezzetlerinin de ikram edildiği Antalya’da Tarhana Tadım Günü düzenlediklerini anlatan Nizamettin Şen, ATAV’ın davetiyle Antalya’ya gelen Turkmax Gurme kanalında yayınlanan Lezzet Peşinde ekibi ile yerel tatları izleyicilerle buluşturduklarını kaydetti.

Antalya yemek tariflerinin dünya gastronomi çevrelerinde ilgi gördüğünü vurgulayan Nizamettin Şen, 146 ülkeden 240 binin üzerinde yemek ve içecek tarifi yer alan Expo 2015 Milano’ya ait World Recipes web sayfasında ATAV’ın Antalya’ya ait 49 yemek tarifi ile “Top Italian and International Authors” listesinde 5. sırada yer aldığına dikkat çekti.

Gastronomi Turizminde Antalya’nın da yer aldığını tüm dünyaya duyurmak istediklerini belirten Nizamet Şen, “ATAV, 101 Street Food projesi ile dünyada yeni bir akım olan kentte halkın yıllarca ve sıklıkla kullandığı yerel restoranları ve lezzetlerini tek bir çatı altında topladı. Şehrin özgün lezzetlerini, vazgeçilmez tatlarını artık www.101streetfood.com adresinden takip edebilirsiniz. Web sayfasında bulunan 5 kategoride (çorbacılar/kebap ve pideciler/balıkçılar/yöresel lezzetler/tatlıcılar ve dondurmacılar) yer alan 101 restoranlar kentin semtlerine göre de aranabiliyor. Mekanlar hakkında telefon, web sayfası, harita üzerinde işaretli adresi ve sosyal medya bilgilerinin yanında ziyaretçilerden gelecek görüş, öneriler ve yorumlar da yer alacak. Site Antalya Tanıtım Vakfının sorumluluğunda yürütülecektir. Bu projeyle birlikte Antalya’nın turizmde yerel lezzetleri ile de ön plana çıkacağını ümit ediyoruz” dedi.

 

 

Haber Yayın: Türkiye Okuyor – Yusuf Ünel

Editörlerin Hilesi Okuyucuların Çilesi “Clickbait”

Clickbaitin ortaya çıkışı oldukça eskiye dayanıyor. Başlangıçta yalnızca haber ve bilgi paylaşımı amaçlı yayınlanmaya başlayan gazeteler, rakiplerinin artmasıyla tiraj savaşına giriyorlar. Clickbaitin geleneksel medyadaki ilk örneği bu tiraj mücadelesinde ortaya çıkıyor.
1895 yılında New York World Gazetesi ve New York Journal Gazetesi birbirleriyle rekabete giriyorlar. New York World Gazetesi karikatüristi Richard Felton Outcault’ın çizdiği Sarı Çocuk tiplemesi ile tirajı artırıyor.

Sarı Çocuk’un bu kadar başarılı olma sebebi ise seçilen kısa ve çarpıcı cümleler. “Sarı Çocuk” olayı aynı zamanda yalan haberler için bugün hala kullanılan “sarı gazetecilik” terimini literatüre kazandıran olaydır.

1895 yılında geleneksel medya ürünü olarak ortaya çıkan Sarı Çocuk, 2000’li yıllarda internetle tanışmamız ardından zamanla evrilerek clickbait adıyla yeni medyada kendine yer ediniyor.
Clickbait, farklı amaçlarla ve çeşitli yöntemlerle kullanılabiliyor; ancak en çok tercih edilen ve en sık karşılaştığımız yöntem tıklama odaklı oluşturulan dikkat çekici başlıklar.

Örneğin bu yanıltıcı görselin içeriği şu şekilde: “Hawking, ‘Uygarlığın başlangıcından beri  saldırganlık, insan için yaşama şansını arttırması sebebiyle yararlı bir içgüdü olmuştur.’ diye konuştu. Teknolojinin saldırganlık ile birleşip insan ırkının sonlanmasına sebep olabileceğini de ekledi.”
Gayet olası bir teoriyi dile getiren fizikçinin açıklaması “Hawking Teknoloji ve İnsanlığın Geleceği Hakkında Konuştu” şeklinde bir başlıkla yayınlandığında bilim ve teknoloji ile ilgilenen sınırlı bir kesimin ilgisi çekilecekken “Şok İddia!” başlığı ile geniş bir kitleye hitap ediliyor. Bu tarz başlıklarla haberlerin yayınlanmasının asıl amacı hedef kitleyi ilgi alanlarına göre bilim, spor, siyaset vb. ayırmadan herkesi içeriğe yönlendirebilmek.
Clickbaitte kullanılan bir diğer yöntem ise okuyucunun sitede daha uzun süre kalmasını sağlamak için oluşturulan galeriler. Haber kısa bir metne sahip bile olsa galeri ile uzatılıyor.

Hem galeri türü clickbaite hem de tıklama odaklı clickbaite uyan bu örnek, sıradışı eve sahip biriyle alakalı haber okuyacağımız algısı oluşturuyor. Oysa habere tıklayınca aslında belirli bir kişiden bahsedilmediğini aksine ada evleriyle meşhur bir bölgeden bahsedildiğini görüyoruz.

                 

 

Ve haber, görsellerle galeriye dönüştürüldüğü için tek bir sayfada bitebilecekken 25 sayfa sürüyor.
Haber ve içerik sitelerinin yanı sıra Youtuberlar da izlenme sayılarını artırmak için video içeriğini yansıtmayan kapak görselleri ve dikkat çekici başlıklar kullanarak bu yönteme başvuruyorlar.

Web sitelerini bu yöntemleri kullanmaya iten sebepler : seo ve adwords.
Bugünkü rekabet ortamında diğer web sitelerinden öne geçebilmek arama motorlarında ilk çıkan isim olabilmek çok önemli. Bu noktada seo, yani arama motorlarına yönelik yapılan optimizasyonlar devreye giriyor. En çok kullanılan arama motoru Google’ın siteleri sevmesinin ve sitenin aramalarda üst sıralarda taşınabilmesi için göz önünde bulundurduğu ölçülerden bir tanesi site içerisinde kullanıcıların ne kadar vakit geçirdiğini tespit etmek. Eğer bir web sitesinde kullanıcılar fazla vakit geçiriyorlarsa Google bu siteleri kaliteli sayıyor ve üst sıraya taşıyor. Clickbaitin bir çeşidi olan galeri yöntemi özellikle bu sebeple tercih ediliyor.
Web sitelerin diğer bir derdi ise para kazanmak. Bunun için kullanılan yöntemler bağış almak ve reklam yayınlamak. Reklamlar aşırıya kaçtığında rahatsızlık uyandırdığı için kullanıcılar Adblock gibi reklam engelleme uygulamalarını tercih ediyor. Web siteleri de reklam dışında para kazanma yöntemi olarak bir adwords modeli TBM ( tıklama başına maliyet)’i kullanıyor. Siteler TBM ile tıklama başına para kazanabiliyorlar. Yani ne kadar çok tık o kadar çok para. Youtuberları da clickbait yapmaya iten sebep TBM ( tıklama başına maliyet) ile para kazanmaları.

Clickbait kârlı gibi görünse de avantajları yanında bir çok dezavantajı mevcut.

Dezavantajları;

Markanın ve sitenin sosyal medyadaki itibarı zedelenebilir.
Manipülatif içeriklere bilinçli yaklaşan kullanıcıların sayısı gittikçe artmakta, bu durumda clickbait uygulayan siteler takipçi kazanamayabilir.
İlk seferde kullanıcıların siteye girişi sağlansa da uzun vadede sadık takipçi kitlesi kaybolabilir.
Başlık ve içerik arasındaki yanıltıcılıklardan usanan kullanıcılar sosyal medyada karalama kampanyaları başlatabilir.

Avantajları;

Daha çok tıklama sağlanması
Daha çok sayfa görüntülemesi almak
Sosyal medyada paylaşımların artması
Marka bilinirliğinin artması

Clickbait itibar zedeleyici olduğu için markalara ve sitelere kullanmasını önermeyeceğimiz bir yöntem. Üstelik Facebook gibi bu konuda düzenlemeler yapmış sosyal medya platformlarında sitelerin engellenmesi çok olası. Kullanıcıların bağlantılara tıkladıktan sonra sayfada geçirdiği süreyi hesaplayarak alakasız içerikleri saptayan Facebook, kullanıcı haber akışını düzenleyerek clickbait içeriklerini filtrelemekte.

Her ne kadar merak iç güdümüzle savaşamasak da clickbait yöntemini kullanan siteleri okumayı bırakmak, bu tarz içeriklere tıklamamak clickbaitle savaşmak için önerebileceğimiz en makul yol.

Büşra Çiçek
Pazarlama Türkiye JR Editör

ORKA WORLD THEMAPARK geliyor…

Türkiye’de yatırım yapmaya korkanlar olduğu gibi, yatırımlarını cesurca sürdürenler de var

TORUNOĞULLARI ve İNGİLİZ PARTNERDEN BÜYÜK YATIRIM

 

ORKA WORLD THEMAPARK geliyor…

marmaris tuırgutoğulları.jpg haber içi

Hollanda’da tencerecilikten kazandığı paralar ile, Türkiye’de otelciliğe ve inşaatçılığa başlayan ve bu yolda epey yol alan Turgut Torunoğulları, Marmaris, Fethiye ve İstanbul’daki ORKA otelleri zincirini daha da uzatmak için bir İngiliz şirketi olan J&S Leisures ile sözleşme imzaladı. Utrecht Turizm Fuarı’nı Turgut Torunoğulları ile birlikte ziyaret eden şirket sahibi Edward Grant,  gördüğü atmosferden mutlu olduğunu belirtti.
Torunoğulları ve Grant arasında, medya mensuplarının önünde imzalanan sözleşmeye göre, Türkiye’de milyonlarca harcama yapılarak dev projeler gerçekleştirilecek. Utrecht Turizm Fuarı’na özel olarak gelen Turizm Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Ahmet Temuçin ile de görüşme fırsatı elde eden ikili, Türkiye’deki kötü şartlara rağmen yatırım yapmaktan çekinmediklerini açıkladılar.

Edelstaal ve Orka Oteller Grubu Yönetim Kululu Başkanı ve  DEİK Yönetim Kurulu Üyesi olan Turgut Torunoğulları, Hollanda’da 36 yılldır EDELSTAAL GROUP INTERNATIONAL olarak kardeşleri ile birlikte, şirketleşmeyi büyütmeye devam ediyor. İtalya’daki Çelik tencere üreten fabrikanın önce ortağı, daha sonra da sahibi olmaları ile birlikte, Avrupa’da güvenilir maka  haline gelen Simtronic çelik tencere markasını yarattı. Simtronic markası ile tencere pazarlayan 800 bayan pazarlamacı olan Torunoğulları’nın dünya genelinde 3250 çalışanı bulunmaktadır. Kardeşleri ile Avrupa’daki kazançlarını Türkiye’de değerlendirmeye karar vediktenten sonra, İstanbul, Fethiye, Marmaris ve Kocaeli Orka Otelleri ile devre mülkler ve villalar yaptırdılar. Son yıllarda Avrupa’dan anlaştıkları ortakları ile 100 Milyon Euro’nun üzerinde turizm yatırımı yapmayı planladılar. marmaris tuırgutoğulları.jpg Turgut bey

 

İMZA SONRASI GRUP FOTOĞRAFI: Torunoğulları ile İngiliz yatırımcı Edward Grant arasında, Utrecht Turizm Fuarı’nda yapılan imza töreninden sonra, başta Bakanlık Müsteşar Yardımcısı Ahmet Temurci ve Deventer Başkonsolosumuz Zafer Ateş olmak üzere, çeşitli sivil toplum kuruluşu temsilcileri bu fotoğrafa girdiler.

Torunoğulları’nın İngiliz ortak ile gerçekleştirmek istediği ORKA World Themapark fikri altı yıl önce başlamıştı.
Fethiye bolgesinde, bolge turizmine büyük katkı sağlayacağını düşünerek ORKA World Themapark projesini planlayan Torunoğulları, Bunun için lazım olan arsayı 6 yıl önce aldı.
3 yıl önce mimarları projenin  çizimine basladılar. Farklı ve Türk turizmine büyük katkı sağlaması için dünyanın farklı eğlence parklarını ziyaret ederek, etüdler hazırladılar.
Los Angeles’e, Orlando’ya, Bahamalar’a ve farklı yerlere giderek tasarladıklarını kağıt üzerine döktüler.

Ülkemizde cereyan eden olumsuzluklar karşısında işadamlarını yatırıma çağıran Cumhurbaşkanına kulak verdiklerini belirten Torunoğulları, yabancı yatırımcı arayışını hızlandırdı.
J&S Leisure adlı İngiliz firmasnın,  Ingileterede ve Avrupa’da büyük çapta gayrimenkul ve eğlence yatırımları olduğunu öğrenen Torunoğulları,  firmanın sahipleri ve yonetimi ile görüştükten sonra Türkiye’ye davet ettiler.  ORKA’ya ait tüm tesisleri gören İngiliz ortak adayı, gerekli araştırmaları yaptıktan sonra yatırım teklifine ‘olur’ dedi.

 

MUHTEŞEM EĞLENCE PARKINA MUHTEŞEM OTEL:Türkiye’de bir ilke imza atacak olan mıhteşem eğlence parkının yanına bir de muhteşem otel yapılacak. Üstteki fotoğraflarda, planlanan otelin maket görüntüleri yer alıyor

marmaris tuırgutoğullarıBöylesi  güçlü ve bu sektörü iyi bilen bir Ingiliz firmasının ülkemizde yatırım yapmak istemesi tabii ki büyük şanstı. Utrecht’teki Turizm Fuarı’na birlikte gelen ortaklar, burada medya mensuplarının önünde sözleşme imzaladılar.
Sözleşmede, eğlence parkının yanına bir de dev bir lüks otel projesi eklendi.

Torunoğulları’nın yatırım sevdası sadece Avrupa ile ilintili değil. Özelikle eski Sovyet ulkelerdeki ve Orta Doğu’daki firmalar ile de görüşmeler sürdürülüyor. Örneğin Azeriler ile, Türkiye’de yeni bir beş yıldızlı otel inşaatı için önümüzdeki  hafta anlaşma imzalanacak.
Moskova’dan işadamları ile Türkiye’de inşaat yapmak için yapılmakta olan görüşmeler olumlu bir şekilde gelişiyor. Lübnanlı, Mısırlı, Özbekistanlı ve Rus firmalar ile görüşmeler de sürüyor.

                             *****

ABD’de bilinmeyen Müslüman yaşamı

Başkanlığını Veyis Güngör’ün yaptığı Hollanda Türkevi Araştırmalar Merkezi’nin organize ettiği bir toplantıda konuşan Prof.Dr. Nuri Tınaz, milyonlarca Müslüman’ın gönlünde iz bırakacak bir konuya değindi ve Amerika Birleşik Devletleri’ndeki Müslüman yaşamının, Avrupa’daki Müslümanlar’a örnek teşkil edeceğini belirtti.

Türkevi’nin her ay organize ettiği ‘Amsterdam Tartışmaları’nın sayısı 50’yi aşmışken, şimdi de ‘Türkevi Konuşmaları’adı altında değişik konseptli toplantılar yapılıyor.
Türkevi Konuşmaları, periyodik olarak seminer ve söyleşilerden oluşuyor. Bu çerçevede

daha önce yapılan birinci toplantıda, Sakarya Üniversitesinden Prof. Dr. Musa Taşdelen, “Sarı Saltuk” konusunu irdelemişti. İkinci toplantıda araştırmacı yazar Melahat Ürkmez de “Şems-i Tebriz” sunumuyla beğeni kazanmıştı.

25 Kasım akşamı Amsterdam’da üçüncüsü yapılan Türkevi Konuşmalarına Marmara Üniversitesinden Prof. Dr. Nuri Tınaz “Amerika Müslümanları ve İslamofobi” sunumuyla misafir oldu. Tınaz’ın sunumunu aşağıdaki alt başlıklardan oluştu.

Amerika ve Müslümanlar

Prof. Dr. Nuri Tınaz konuşmasına Amerika’daki müslümanlarla ilgili olarak şöyle başladı: “ABD’deki Müslümanlar, Amerikalı Müslümanlar veya Müslüman Amerikalılar olarak, bugün sayıları 8 ile 9 milyon arasında değişen nüfusa sahipler. Amerikalı Müslümanlar çok yönlü ve fonksiyonel, sosyal, kültürel, politik ve dinsel etkinlikleri ve kurumlarıyla (camileri, kültür merkezleri, politik organizasyonları ve okullarıyla) Amerikan toplumunun çok kültürlü, etnik ve dinsel yapısının önemli ve giderek artan bir parçasını oluştururlar. Bu da, Amerika’da Yahudi-Hıristiyan geleneğinden sonra, İslam’a giderek bir Amerikan dini olma fenomeni kazandırmaktadır”.

Amerika’da Müslümanların tarihi

Müslümanlar’ın Amerika’daki tarihi geçmişleriyle ilgili iki ana aşamadan söz edilirken, Amerika’da Columbus keşfi öncesi ve döneminde, Müslümanlar’ın varlığına ilişkin sınırlı literatürün olduğunu söyleyen Nuri Tınaz, ‘Columbus döneminde onu etkileyen ve Amerika keşfinde kılavuzluk eden Müslümanların varlığından bahsedilir. Columbus’un 13. yüzyılda Sicilya Kralı Roger’ın danışmanı Müslüman Arap âlimi Al-İdrisi’den etkilendiği ve çalışmasının bir kopyasını Amerika kıtasını keşfi sırasında yanına alıp ve sekiz Müslüman’ın kendisine eşlik ettiği rivayet edilmektedir’dedi.

‘Müslümanlar’ın ABD’ye kayıtlı olarak kitleler halinde ve büyük sayısal oranlarda gelişi maalesef Kölelik Sitemi ile olmuştur’ diyen Nuri Tınaz, konuşmasını çöyle sürdürdü:
‘Özellikle 1530 ve 1850 yılları arasında, Batı Afrika’nın değişik bölgelerinden ve kabilelerinden Batı Avrupalı sömürgeci güçler, pek çok insanı köle ticareti ile Yeni Dünya’ya, kendi ekonomik çıkarları için madenlerde ve tarım sektöründe karın tokluğuna çalıştırmak üzere getirmiştir. Müslümanlar, Amerika’ya Kölelik sitemiyle getirildiler. Ancak, bu yöndeki verileri ortadan kaldırdılar. Hıristiyanlaştırma politikaları sonucu, sadece o dönemlere ait izler hafızalarda hatıra olarak kaldı. Kölelik dönemi Müslümanlar’dan hafızalarda birkaç hikâye ve Kur’an’dan yazılı alıntılardan başka bir şey kalmamıştır’.

Müslümanlar’ın Amerika’ya gelişlerinin ikinci dalgasının, göç dalgasıyla olduğunu söyleyen Nuri Tınaz, Amerika’ya Müslüman göç hareketlerinin 19. Yüzyıldan başlayıp günümüze kadar devam ettiğini belirtti. Sözkonusu göç dalgasının beş farklı süreç olarak yaşandığını belirten Tınaz, süreçleri şu şekilde özetledi:
‘İlk süreç: Osmanlı İmparatorluğu döneminde 1860’lı yıllarda başlayıp I. Dünya Savaşı’ına kadar devam etmiş olup, zamanında Büyük Suriye diye bilinen bugünün Suriye, Lübnan, Ürdün ve Filistin-İsrail topraklarını kapsayan coğrafi bölgeden gelenler ve İngiliz Hindistanı diye bilinen bölgeden gelen Güney Asyalı göçmenleri içerir.
I. Dünya Savaşı sonlarından başlayıp 1924’e kadar süren ikinci süreç, 1920’li yılların ortasından başlayıp II. Dünya Savaşı’nın başlangıcına kadar devam eden üçüncü süreç, II. Dünya Savaşı sonrası, 1947’den başlayıp 1960’ların ortalarına kadar devam eden dördüncü süreç ve ABD Başkanı Lyndon Johnson’ın 1965’de göçmenlik kotasını kaldırması ile başlayıp, 11 Eylül 2001 terör saldırılarına kadar olan beşinci süreci oluşturur.’

Amerika’da Müslümanların demografik dağılımı

Müslümanlar’ın sayıları ile ilgili ‘ABD’de yaşayan Müslümanlar’ın tam sayısını bilmek mümkün değildir’diyen Tınaz, ‘Çünkü ABD Anayasasında din ve devlet ayrımı vardır ve resmi otoritelerin ve görevlilerin ülkede yaşayanlara dinleri hakkında soru sormalarına engel olur’dedi. ‘Amerika’daki Müslüman sayısı tahmini olarak 8 ile 9 milyon arasında değişir’ diyen Tınazşöyle devam etti: ‘Bilinen bir gerçek var, o da Amerikan Müslüman toplumunun oldukça çeşitli, canlı ve hareketli olduğudur. Genel anlamda şöyle bir dağılım yapılabilir: Hindistan alt kıtası veya Güney Asyalı Müslümanların % 28, Arap asıllıların % 29, ve Afrikan Amerikan veya Siyah Müslümanların % 32 ve diğerleri % 4.’

Müslümanların eğitim durumu

‘Müslüman Amerikalılar sosyal kapital olarak genel nüfusa oranla daha genç ve eğitimlidir’ diyen Tınaz konuşmasını şöyle sürdürdü: ‘Müslümanlar diğer inanç toplulukları arasında en yüksek yetişkin genç oranına sahipler. Bu yönüyle ABD’deki Müslümanlar’ın ülkenin geleceğinde söz sahibi olabilecek genç nüfus ve eğitim kapitaline sahipler.’
Amerika Müslümanları’nın %42’sinin master ve doktora eğitimine, %32’sinin uzmanlığa sahip olduğunu ve %10’unun ise lise ve ortakul mezunu olduğunu söyleyen Tınaz, Yahudi topluluğu hariç, genel nüfusa oranla oldukça iyi konumda olduklarını belirtti. Buna rağmen, Müslümanların en az temsil edildikleri meslek ve alanlar ise; Medya (gazetecilik, editörlük vs.) % 1.1, Hukuk alanında (Hakim ve Avukatlık vs) % 0.8, Eğlence Endüstrisi, Film/Dizi Yönetmenliği, Yapımcılığı ve Aktörlük gibi, % 0.6 görülmektedir.

     Prof.Dr. Nuri Tınaz, Amsterdam’daki toplantıda verdiği bilgiler ile Müslümanlar’ın gönlünde silinmeyecek izler bıraktı

Müslümanların siyasi konumu

11 Eylül terör saldırılarına kadar, Müslümanlar arasında politik birliktelik ve örgütlenmenin pek yaygın olmadığını söyleyen Nuri Tınaz, Müslümanlar’ın siyasi duruşu ile ilgili olarak şunlara dikkat çekti:
‘Geleneksel ve tarihi olarak, Afrikan Amerikanlar ve doğal olarak Afrikan Amerikan Müslümanlar daha çok demokrat eğilimlidir. 2000 genel seçimleri dahil, göçmen Müslümanlarda ise muhafazakar partinin seçim politikaları gereği –dini, muhafazakar ve aile değerlerine vurgu yaptığından Cumhuriyetçi adaylara destek vermişlerdir. Yalnız 11 Eylül ve sonrası gelişmeler, Müslüman Amerikalıların politik davranışın belirlenmesine, bilinçlenmesine ve örgütlenmesine tanık olmuştur.’

Amerida’da Müslüman Gruplar ve Kurumlar

ABD ‘de Müslümanlar söz konusu olunca, homojen ve tek tip bir Islam ve Müslüman’dan bahsetmenin zor olduğunu söyleeyen Nuri Tınaz, Amerika Müslümanları’nın da çok-kültürlü, çok-etnik yapılı ve çok-inançlı bir toplum olduğuna dikkat çekti. Tınaz, ‘Köle olarak getirilen Müslümanlar’ın torunları 20. yüzyılın başlarında değişik form ve gruplar altında –kimlik arayışı, siyah milliyetçi ajanda ve öğretileri- ortaya çıkmaya başladılar. Buna 1960’lı yılların ortasından bu yana İslam dünyasının değişik bölge, ırk, kültür ve dini geleneklerinden Müslümanların yüksek oranda göçü çeşitliliği arttırmıştır’ dedi.
Tınaz’a göre, Amerika Müslümanları genel anlamda üç farklı katogoride isimlendirelebilir. Bunlar: Afrikan Amerikan, Güney Asyalı ve Arap göçmen Müslüman topluluklar.Bunlara ilaveten, Şii Müslümanların sayıları da ve kurumları da hissedilmektedir. Ayrıca, ihtida yoluyla, İslam’ın ABD’li beyazlar, Latin ve hatta Amerika İndian’lar arasında yayılmasını söylenebilir.

Afrikan Amerikan Müslümanlar olarak örgütlenen kuruluşlar Tınaz’a göre şu şekilde sayabilir: The Moorish Science Temple, The Ahmadiye Akımı, The Islamic Mission of America, The Nation of Islam, The Ansarullah Nubian Islamic Hebrews, Dar’ul Islam, ve diğerleri.

Mühtedi Müslümanlar: Beyaz, Latin/Hispanik ve Kızılderili Müslümanlar denilince ilk akla gelen beyaz Müslüman Muhammed Alexander Russell Webb olduğunu söyleyen Nuri Tınaz, Alexander’in ABD’de İslam ve Müslümanlar’ın temsilciliğini ve sözcülüğünü yapmak için, 1893’de American Islamic Propaganda Movement’ı kurduğunu ve The Moslem World isimli dergiyi çıkardığını belirtti. Bu faaliyetlerine maddi desteği önce Hindistan Müslümanları’ndan ve daha sonra da Osmanlı Sultanı II. Abdülhamit’ten aldığı belirten Tınaz, Muhammed Alexander Russell Webb’ın Osmanlı Devleti’nin New York Fahri/Onursal Konsolosluk görevini yürütmek için atandığını söyledi.

ABD’de önde gelen Müslüman kuruluşların liderleri tahminen 50 ile 60 bin civarı beyaz mühtedi olduğunu  belirten Tınaz, bu grupta etkin olan Müslümanlar’ın gençleri dinleri hakkında bilgilendirmek için San Jose, Californiya’da kurdukları Zeytuna Institute’de seminerler ve kurslar düzenlediklerini söyledi.

  

Muhammed Alexander Russel Webb ve Amerikalı Müslüman bır kız

Güney Asyalı Müslümanlar grubunun ise 19. yüzyılın sonları ile 20. yüzyılın başlarında ferdi olarak Güney Asya’dan Müslümanlar Yeni Dünya’ya misyoner ve politik amaçlı geldiklerini söyleyen Tınaz, bu çerçevede göç yoluyla gelenlerin daha çok, İngiliz Hindistanı diye bilinen bölgeden olduğuna dikkat çekti. Daha sonra Afganistan’ın işgaliyle göç edenlerin olduğunu söyleyen Tınaz, Güney Asyalı Müslümanlar’ın ülke genelinde, dini ve politik kurumlara öncülük etme, liderlik ve diğer alanlarda önemi bir konuma geldiklerini belirtti.

Arap Müslümanlar olarak gruplandırılanların, Osmanlı İmparatorluğu’nun 19. yüzyılda çöküş döneminde Büyük Suriye diye bilinen, -bugünün Lübnan, Suriye, Ürdün ve Filistin-İsrail topraklarından- bölgeden geldiklerini söyleyen Tınaz, Arap Müslüman göçünün, II. Dünya Savaş’ından günümüze kadar devam ettiğini belirtti. Arap Müslümanlar’ın Amerika’ya göç hareketleri, 1948’de İsrail’in kurulması ve çok sayıda Filistinli’nin yurtlarından çıkarılıp sürgün edilmesi, 1967 Arap-İsrail savaşında Araplar’ın yenilgisi sonucu ortaya çıkan belirsizlikler, 1980’li yılların başında Lübnan’da çıkan sivil savaş, 1991 Körfez krizi, ve son olarak da Irak’ta Saddam rejiminin Mart 2003’de devrilmesinde hız kazanmıştır.

ABD’ye göç eden Müslümanlar’ın büyük çoğunluğunun Sünni olduğuna dikkat çeken Tınaz, gözle görülür sayıda da Şii Müslüman topluluğun var olduğunu, bunların New York, Detroit, Washington, Los Angeles ve Chicago’da yoğunlukta olduklarını belirtti.

Sufi Grupların ABD’deki İslam ve Müslüman yüzünün etnik ve kültürel bariyerleri ve alanları geçerek  değişmesinde ve çeşitlenmesine kaktısı olduğunu söyleyen Tınaz, araştırmalarda öne çıkan bazı Sufi grupların, İnayat Han’in Çisti koluna bağlı, Batı’da Sufi Tarikatı (The Sufi Order in the West), Philadelphia’daki Bawa Muhaiyaddeen Fellowship; Nakşibendi Al-Hakkani al Kıbrısi olduğunu belirtmiştir

ABD’deki Müslüman Sivil Toplum Kuruluşları’nın bir gösterisi

Sivil Toplum Kuruluşları

Özellikle, 11 Eylül terör saldırılarından sonra Müslümanlar’ın hak ve hukukunu koruyacak, İslam ve Müslümanlar’ın imajını düzeltmek ve onlar hakkında doğru bilgiler üretmek ve yaymak ve Müslümanları politik olarak örgütlendirecek, ülke genelinde birçok organizasyonlar kurulmuş ve mevcut olanlara da yeni bir dinamizm kazandırılmış olduğunu söyleyen Tınaz, bu gelişmelerin Amerikan Müslümanları’nın yüz ve renklerinin değişerek ve dönüşerek yeni ortak paydalarda birleşmesini beraberinde getirdiğini belirtti. Tınaz, ‘Amerikan Müslümanlar’ın 1200’ü aşkın camileri, 300’ün üzerinde etnik ve kültürel organizasyonları, 200 üniversite öğrenci dernekleri, 200 ilk ve orta / lise eğitimi veren İslami okulları, 100 medya kuruluşları ve 50 sosyal servis ve dünya hayır/yardım kuruluşları vardır’dedi.

ABD’de, dini organizasyonlar altında öne çıkan bazı kuruluşlar şu şekilde sıralanabilir: ABD ve Kanada’daki İslami Kuruluşlar Federasyonu (The Federation of Islamic Associations in the United States and Canada, FIA); ABD ve Kanada’daki Müslüman Örgenci Derneği (The Muslim Student Association in the USA and Canada, MSA); Kuzey Amerika IslamTopluluğu (Islamic Society of North America (ISNA); Amerikan İslam Çevresi, Islamic Circle of America (ICNA); Zeytuna Enstitüsü (Zeytuna Institute); Kuzey Amerika Şia Isna-Eşari Müslüman Topluluklar (The North American Shia Ithna-Asheri Muslim Communities, NASIMCO).

Politik ve Sivil Organizasyonlar altında da şu kuruluşlar sayılabilir: AMC, The American Muslim Council (Amerikan Müslüman Konsülü); MPAC, The Muslim Public Affairs Council (Müslüman Halk İşleri Konsülü); CAIR, The Council on American-Islamic Relations (Amerikan-İslam İlişkileri Konseyi). Bu kuruluşların, bütün ülke genelinde Müslümanların etnik ve kültürel farklılıklarını aşarak kendi haklarını ve çıkarlarını korumak için ortak platformlar oluşturduklarını söyleyen Tınaz, aynı zamanda yerel ve ulusal politik ve sivil otoriteler düzeylerinde kendilerini ifade etmek ve topluma katılımları gerçekleştirdiklerine dikkat çekti.

 İslamofobi

Amerika’da İslam ve Müslüman algısının medya ve film sektörü üzerinden oluştuğunu söyleyen Nuri Tınaz, film sektörününün de Canon ve Warner Bros grubu tarafınan paylaşıldığını belirtti.

Tınaz, ‘Hiç kuşkusuz 11 Eylül 2001 terör saldırıları ve onu takip eden gelişmeler genelde Batı’da İslam ve Müslümanlar imajı ve özelde ABD’deki Müslümanlar açısından bir dönüm noktası olmuştur‘ dedi.
‘ABD ve Batı Avrupa’da İslam adına köktendinci ve dinsel fanatiklerin İslam adına yaptıkları terör olayları, bu kanatları ne yazıkki meşrulaştırmıştır’ diyen Tınaz, ‘Müslümanlar 11 Eylül 2001 öncesi, etnik ve kültürel aidiyet olarak asabiya etrafında yoğunlaşırlarken, bu oluşumun yönü ve çerçevesi tamamen değişmiştir. Artık Müslümanlar, dar aidiyetlerden kurtularak daha geniş aidiyetlere evrimle deneyimi yaşamaktadırlar. Amerikan Müslümanların bu evrimle ve dönüşümleri toplumsal yaşamın her alanında hissedilmektedir’dedi. İslamofobi’nin etkisiyle son yıllarda

yerli Müslümanlar, siyahlar, Latinler beyazlar da kendi perspektiflerinden İslami anlama yaşamak için kendilerinin din kültürünü üretmeye başlamışlardır diyen Tınaz, ‘göçmen Müslümanlar da artık, İslami anlayış, kültür ve pratiklerini üretirlerken geldikleri ülkenin veya kültürün bir uzantısı veya yeniden üretimi değil artık, bunlar da yaşadıkları ülke, ortam ve politikalara göre kendilerini rahat ifade edebilecek yerli İslam anlayış, kültür ve pratiklerini üretmeye başlamışlardır’ dedi.

   

Hollanda’da Türk Sivil Toplum Kuruluşları’nın gösterileri

Avrupa Müslümanları ABD Müslümanları’ndan neler öğrenebilir?

Türkevi Konuşmaları’na katılanların genel kanaati, ABD Müslümanları’nın uzun yıllar vermiş oldukları mücadele, yaşamış oldukları değişim süreçlerinin, Avrupa Müslümanları için bir labaratuvar olduğu, çeşitli dersler çıkartılacağını yönündeydi. Müslümanlar’ın Amerika’ya göç serüveninin Avrupa Müslümanları’na göre daha eski olması, Amerika Müslümanları’nın emansipasyonu, siyasi, sosyal, ekonomik ve kültürel katılım süreçlerinin bilinmesi, incelenmesi belki mükayeseler yapılması öne çıkan yorular arasındaydı. ABD ve Avrupa Müslümanları arasındaki göç geçmişinin farklı olması ve eğitim seviyesinin farklı olması, ilk başta dikkat çekilen farklılıklar olarak ortaya çıktı. Avrupa Müslümanları’nın, ABD Müslümanları’nın kendilerini nasıl tanımladıkları, hissettikleri ve toplumun bir parçası olmaları için neler yaptıklarının dikkatle takip edilmesi temenni edildi.

*****

O Kupa İlk Defa Türkiye’de Verilecek

 

1-3 Temmuz 2016 tarihleri arasında Mersin’de düzenlenecek olan World Challenge Cup (Artistik Cimnastik Dünya Kupası)’nın basın toplantısı, Cimnastik Salonu’nda gerçekleştirildi.

Toplantıya Mersin Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Haluk Tunçsu, Türkiye Cimnastik Federasyonu Başkanı Suat Çelen, Mersin Gençlik Hizmetleri ve Spor İl Müdür Vekili Ahmet Tarakçı ve sporcular katıldı.mersin tbi

Mersin Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Haluk Tunçsu, basın toplantısında yaptığı konuşmada, “Öncelikle federasyon başkanımıza gerçekten zor olan bu güzel ve sportif faaliyeti Mersin’e kazandırdıklarından dolayı teşekkür ediyorum. Mersin barış ve huzur şehridir. Ben öncelikle gelen sporcuların bu şehri tanımalarını ve bu şehrin barış, huzur şehri olduğunu görmelerini istiyorum” dedi.

Mersin’in spor kenti olma yolunda emin adımlarla ilerlediğini sözlerine ekleyen Genel Sekreter Tunçsu, “Daha önceden maraton, bisiklet turları, atletizm şampiyonaları yaptık, Temmuz ayında yine pro becah müsabakaları ve 11 Aralık 2016’da büyük maratonu yapacağız. Mersin spor alanında yapılan çalışmalarda kentin dinamikleriyle birlikte varlığını ortaya koyuyor. İnanıyorum ki güzel bir müsabaka çıkacak. Ben sporcularımıza hoş geldiniz diyor ve başarılar diliyorum” diye konuşmasına son verdi.

Türkiye Cimnastik Federasyonu Başkanı Suat Çelen, “Sporcularımız artık dünya kupalarında puan toplayarak, olimpiyatlara gideceği için bu organizasyon önümüzdeki süreçte çok daha önem arz edecek. Yaklaşık 22 ülkenin yarışlara katılacağını bildirmiştik ancak İstanbul’da yaşanan hadise sonrasında 14 ülke katılamayacağını belirtti. Her şeye rağmen 8 ülkenin katılımıyla bu organizasyonu gerçekleştireceğiz” şeklinde konuştu.

Mersin Gençlik Hizmetleri ve Spor İl Müdür Vekili Ahmet Tarakçı ise konuşmasında, “Türkiye’nin sportif anlamda en fazla organizasyon yapılan ili, spor kenti Mersindesiniz. Bu güzel etkinliklerle Türkiye’de ilk kez yapılacak olan Artistik Cimnastik Dünya Kupası müsabakasına ev sahipliği yapmaktan dolayı duyduğum memnuniyeti ifade ederek, müsabakanın Mersin ve sporcular adına sorunsuz geçmesi temennisiyle başarılar dilerim” dedi.mersin tbi.jpg1

World Challenge Cup (Artistik Cimnastik Dünya Kupası), 1-3 Temmuz 2016 tarihleri arasında saat 14.30’da Mersin Cimnastik Salonu’nda yapılacak.