Etiket arşivi: Vadisi

Yılın projesi ‘Kültür Vadisi’ oldu

Buhara Medya Grubunun düzenlediği ‘10. Uluslararası Buhara Medya Ödülleri’ töreninde Büyükşehir Belediyesi’nin ‘Kültür Vadisi’ projesi yılın projesi ödülüne layık görüldü. Ödül töreninde konuşan Başkan Ekrem Yüce, “Sakarya’mız şehirler şehridir. Gönül coğrafyamızdaki insanların hep birlikte huzur ve kardeşlik içinde yaşadığı şehirdir. Kültür Vadisi projemiz ise şehrimizde yaşayan 72 farklı milletin ortak bir alanda kendi kültürlerini ifade edebileceği bir projedir” dedi.

 

Sakarya Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem Yüce, Buhara Medya Grubunun düzenlediği ‘10. Uluslararası Buhara Medya Ödülleri’ törenine katıldı. Ankara’da gerçekleştirilen ödül törenine Başkan Yüce’nin yanı sıra birçok siyasetçi, televizyon sunucusu ve sanatçı katıldı. Birçok dalda ödülün dağıtıldığı törende Büyükşehir Belediyesi’nin projesi ‘Kültür Vadisi’ yılın projesi ödülüne layık görüldü.

 

72 farklı milletin ortak alanı olacak

Kültür Vadisi projesinin yılın projesi ödülüne layık görülmesi sonucu konuşan Başkan Ekrem Yüce, “Sakarya’mız şehirler şehridir. Gönül coğrafyamızdaki insanların hep birlikte huzur ve kardeşlik içinde yaşadığı şehirdir. Kültür Vadisi projemiz ise şehrimizde yaşayan 72 farklı milletin ortak bir alanda kendi kültürlerini ifade edebileceği bir projedir. Bu projemizle kültürel mimarilerine uygun inşa edilecek yapılarda vatandaşlarımız hem yöresel lezzetlerle buluşacak hem de oluşturulacak ortak sosyal faaliyet alanlarında bir araya gelip kültürlerini sergileyebilecekler. Bu projemize çok önem verdiğimizi belirtiyor, 10. Uluslararası Buhara Medya Ödüllerinde ‘Yılın Projesi’ ödülüne layık gören tüm herkese teşekkürlerimi ifade ediyorum” dedi.

Efsane Girişimci Steve Jobs’ın Liderlik Sırları Nelerdi?

Apple’ı devrimci teknolojilerle dünyanın en büyük şirketi yapan efsane CEO Jobs’un liderlik sırlarını, kendi ağzından biyografisini yazan Walter Isaacson 10 maddede derledi! Steve Jobs, son 10 yılda piyasaya çıkardığı müzikçalar iPod, akıllı telefon iPhone ve tablet bilgisayar iPad ile teknoloji dünyasını birbirine kattı, adeta devrim yaptı.

Apple’ı 1976′da evinin garajında kuran, 1985′te şirketten uzaklaştırılan, 1997′de geri dönüp Apple’ı iflastan kurtaran Steve Jobs, geçen yıl pankreas kanserinden öldüğünde Apple dünyanın en değerli şirketi haline gelmişti. Steve Jobs müzikten animasyona, yayıncılıktan mağazacılığa elini sürdüğü her sahada değişim oluşturdu.

Steve Jobs’un son iki yılında yanında olan ve kendi ağzından biyografisini yazan Walter Isaacson, şimdi de Jobs’un yönetim sırlarını kaleme aldı. Walter Isaacson, birçok kişinin Steve Jobs’un hayatından “liderlik dersleri” çıkarmaya uğraştığını ancak pek de başarılı olamadıklarını belirterek, Jobs’u başarıya taşıyan özellikleri Harvard Business Review dergisi için 10 maddede topladı. Isaacson, dergideki tespitlerine şöyle başladı:

“Bence Steve Jobs’un en büyük özelliği her işe kişiliğini katması. Tutkularını, yoğunluğunu ve aşırı duygusallığını ürünlerine aktardı. Huysuzluğu ve sabırsızlığı mükemmelliyetçiliğinin parçası oldu.

Son görüşmelerimizden birinde neden çalışanlarına karşı sert olduğunu sordum. Bana, ‘Sonuçlara bir bak. Birlikte çalıştığım herkes akıllı. Hoşnut olmasalar iyi bir pozisyonda başka işe geçerler. Ama yapmıyorlar. Ortaya da harika işler çıkıyor’ dedi. Kendisinden ilham alan sadık iş arkadaşları hep yanında oldu. O yüzden Steve Jobs’tan ders çıkaracaksak, neler yaptığına bakmalıyız. Bir keresinde yarattığı en önemli şeyin ne olduğunu sordum.

iPad veya Macintosh demesini bekliyordum. Cevabı şu oldu: ‘Apple şirketi. Çünkü dayanıklı bir şirket yaratmak iyi bir ürün ortaya koymaktan çok daha zor.’ Peki bunu nasıl başardı? Bana göre başarısının 10 anahtarı var…”

Odaklan

1997 yılında Jobs Apple’a geri döndüğünde şirket 12 farklı tip Macintosh bilgisayar ve çok sayıda bilgisayar yan ürünü üretmekle meşguldü. Steve Jobs, ‘Bu çılgınlık’ diyerek çıplak ayaklarıyla bir tahtaya doğru yürüdü.

Elindeki kalemle tahtaya, “Tüketici, Profesyonel, Masaüstü ve Taşınabilir” yazdı. Kendisini izleyen çalışanlara her başlık için sadece bir bilgisayar üretmelerini istedi. Apple’ın sadece 4 bilgisayara odaklanmasını sağlayarak şirketi zor günlerden çıkardı.

Baştan Sona Sorumluluk Al

Steve Jobs bir kontrol hastasıydı. Apple yazılımlarının başka bir şirketin sıradan donanımı üzerinde çalışması fikriyle bile kurdeşen dökebilirdi. Basitliği sağlamak için yazılım, donanım ve çevre aksamın entegre olmasına büyük hassasiyet gösterdi.

Bir “Apple ekosistemi” yaratması, yani bir Mac bilgisayara bağlanan iPod’un iTunes programı kullanması, işleri basitleştirdi, hataları azalttı. Kullanıcı için en baştan en sona sorumluluk aldı: Yani iPhone’un içindeki ARM mikroişlemcinin performansından telefonu satan Apple dükkanına kadar müşterinin her deneyimini birbirine bağladı.

Geride Kalırsan Yetişmeye Çalışma, Kurbağa Gibi İleri Sıçra

Yeni fikirleri her zaman yenilikçi bir şirket bulamayabilir. Ama kendisini geride bulduğu an adeta bir kurbağa gibi ileriye sıçramasını da bilir. Steve Jobs ilk iMac bilgisayarı yaptığında müzik konusunda geride kalmıştı. Kişisel bilgisayarı olanlar müzik indirip değiş tokuş ediyor, hatta CD’lere yazıyordu.

Ama iMac CD yazamadığı için Jobs kendini sersem gibi hissediyordu. Bunun üzerine iMac’in CD sürücüsünü değiştireceğine müzik endüstrisini dönüştürmeye karar verdi. Piyasaya sürdüğü iPod cihazı ve iTunes dükkanıyla herkesin müzik satın almasını, paylaşmasını ve saklamasını kolaylaştırdı.

Kârdan Önce “Ürün” Gelsin

1980′lerin başında Macintosh’u tasarlarken ekibine ‘Fiyatı dert etmeyin, bilgisayarın yeteneklerine bakın’ diyordu. 1983 – 1993 arasında Apple’ı yöneten John Sculley ise pazarlama kökenliydi ve tasarım yerine kârı maksimize etme peşindeydi.

Jobs işe geri döndüğünde hemen yenilikçi ürünler yapmaya yöneldi. iMac, iPod, iPhone ve iPad ardı ardına geldi. Jobs ‘Benim tutkum harika ürünler yapmak için motive olmuş insanların çalıştığı dayanıklı bir şirket oluşturmak. Diğer herşey ikinci planda.

Kâr etmek tabii ki harika. Ama motivasyon kâr değil, ürünler. Sculley önceliği para kazanmaya verdi. Küçük bir fark gibi görünüyor ama işe aldığınız kişiler, toplantıda konuştuklarınız bile buna bağlı’ diyordu.

Anketlerin Kölesi Olmayın

Steve Jobs pazar araştırmalarını sevmezdi. ‘Müşteriler biz onlara göstermeden ne istediklerini bilmez’ derdi. Henry Ford’un şu sözünü de severdi:

‘Müşteriye ne istediğini sorsam, daha hızlı bir at talep ederlerdi.’ Müşterinin ne istediğine dikkat etmekle, sürekli müşteriye ne istediğini sormak farklı şeyler. Bu içgüdü ve sezgi gerektiriyor. Jobs bunun için ‘İşimiz henüz sayfada yazılı olmayanları okumak’ derdi.

Gerçekliği Eğ ve Bük

Steve Jobs insanları sınırlarına kadar zorlamasıyla ünlüydü. Apple çalışanlarına da imkânsız görüneni gerçekleştirebilecekleri inancını yerleştirmişti. Toplantılarda çalışanlara hakaret bile ederdi. Jobs buna şu açıklamayı getiriyor:

“Yıllar içinde öğrendiğim şey şu: Gerçekten iyi çalışanların varsa onlara bebek gibi davranmana gerek yok. Bu kişilerden harika işler beklersen, harika işler de yaptırırsın. Ekibimizdeki herhangi birine sorun. Yaşadıkları acıya değdiğini söyleyecekler.”

Yüzyüze Gel

Dijital dünyada yaşasa da Steve Jobs, yüzyüze toplantılara inanırdı. Jobs “E-mail yoluyla fikir geliştirme düşüncesi çılgınca. Yaratıcılık spontan toplantılarda, rastgele tartışmalarda doğar” derdi. Animasyon şirketi Pixar binasını da çalışanların sürekli karşılaşacağı biçimde yaptırdı:

Kapılar, koridorlar, merdivenler bir avluya açılıyor, posta kutuları ve kafe de burada bulunuyordu. Jobs sunumlardan da nefret ederdi. Resmi bir gündem olmadan fikirlerin havada uçtuğu toplantılar düzenlerdi.

Hem Tüm Resmi Gör, Hem Detayları

Steve Jobs hem büyük, hem küçük her ayrıntıyla ilgilenirdi. Bazı CEO’lar vizyonerdir, kimisi ‘şeytan ayrıntıda’ der. Jobs her ikisiydi. 2000 yılında kişisel bilgisayarın müzik, video, fotoğraf için bir merkez olacağı vizyonuyla iPod ve iPad’i çıkardı. Sonra 2010′da bu merkezi ‘buluta’ taşıma vizyonunu ortaya koydu. Ama tüm bunları tasarlarken iMac’in vidalarının rengine bile karışıyordu.

Sosyal Bilimlerini Fen ile Harmanla

Jobs “Kendimi hep sosyal bilimlere ait gördüm. Ama elektroniği de hep sevdim. İkisinin kesiştiği noktada durmaya karar verdim” diyor. Yaratıcılığı teknolojiye, sanatı mühendisliğe entegre etmesi böyle mümkün oldu. Kendisinden daha iyi teknoloji uzmanları ve tasarımcılar vardı ama şiirle işlemcileri o birleştirmeyi başardı.

Aç Ol, Deli Ol ( Aç Kal, Budala Kal )

1960′larda San Francisco’da doğan iki büyük sosyal hareketten etkilendi. İlki hippiler ve savaş karşıtı göstericilerdi. Bu da onu otorite karşıtı bir insan yaptı. İkincisi Silikon Vadisi’nin teknoloji ve hacker kültürüydü. İşte Steve Jobs’ın bir mezuniyet töreninde yaptığı o ünlü ve etkili konuşması;

 

 

Apple kurumsal bir şirket olduğunda dahi Jobs isyankar ve karşıkültüre ait fikirlerini reklamlarında bile kullanıyordu. Hatta bir reklamında kendisini anlattı: “Başkalarının çılgın sandığında biz deha görürüz. Çünkü dünyayı değiştirmeyi başaranlar, dünyayı değiştirebileceğini düşünecek kadar çılgın olanlardır.”

Steve Jobs’ı tüm dünyanın tanıdığı ve örnek aldığı bir trend girişimci yapan 10 liderlik sırrını Milliyet kaynaklı bu haberimiz ile siz değerli okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

8 Eylül’de İklim İçin Yükselecek Küresel Sese Katılmaya Hazır mısın?

Bazı mücadeleler sanki hiç bitmeyecek veya kazanılamayacak gibi gözükür. Hele ki bu karşı mücadele verdiklerimizin arkasında dev finansal kaynakları olan şirketler varsa… Ancak Margaret Mead’in dediği gibi “düşünceli, kendini adamış küçük bir grup yurttaş dünyayı değiştirebilir”. Aynı şu anda dünyanın dört bir yanında fosil yakıtlara karşı yaşanabilir bir gelecek için mücadele veren yerel topluluklarda olduğu gibi.

Mum ışığı misali karanlığı aydınlatan Gerzeliler’in, Yırcalılar’ın, Bursalılar’ın termik santral mücadelelerini ve kazanımlarını hatırlamamız, umudu yaymamız gerekiyor. Aynı neredeyse 30 senedir Aliağa’daki fosil yakıt endüstrilerine, kirleticilere karşı mücadele veren Aliağa’da olduğu gibi:

Aliağa toprağı, havası, suyu için halk sağlığı ve tüm canlılar için 1980’lerin sonundan itibaren kirleticilere ve fosil yakıt projelerine karşı mücadele ediyor. Bölgede hali hazırdaki yoğun kirleticilere yenileri eklenmediyse bu yaşamı savunanların sayesinde gerçekleşti.

8 Eylül’de İklim İçin Ses Ver diyerek Aliağalılar’ın ve kendi yerellerinde yaşam savunusu verenlerin yanında bir kez daha duracağız. Geleceğimiz için gezegenimiz için, fosilsiz bir geleceği el ele inşa etmek için sesimizi yükselteceğiz. Eğer sen de gerçekleşecek etkinliklerden birine katılıyorsan Aliağa’nın hikayesini paylaşıp arkadaşlarını da 8 Eylül’de sesimize ses katmaya davet eder misin?

8 Eylül’de Türkiye’de şu anda kesinleşen 8 ayrı etkinlik noktası bulunuyor – İstanbul’da boğazın iki yakası; Kadıköy ve Sarıyer ses verirken, Çanakkale’de Kazdağları ve Güzelyalı plajı diğer iki etkinlik noktası olacak. Kırklareli’nde ve Odunpazarı’nda bir pedallama etkinliği düzenlenirken Ayvalık’ta ekoloji, gıda ve iklim değişikliği üzerine söyleşi / forum gerçekleşecek. Antalya Alakır Vadisi’nde de Alakır Nehri Kardeşliği yaşam savunucularını Alakır Vadisi’ne davet ediyorlar. 8 Eylül’den önce ise Kadıköy İklim Elçileri 1 Eylül Cumartesi 19.30’da Naomi Klein’in Bu Herşeyi Değiştirir belgeselini Koşuyolu Parkı’nda gösterecekler.

Dünyanın dört bir yanında ise 500’ün üzerinde ayrı etkinlik noktası 73 ülkeyi kapsıyor. Şimdi yapmamız gereken iklim için dünyanın dört bir yanından yükselecek seslerimizin 12 – 14 Eylül’de Kaliforniya’da bir araya gelecek yerel yönetimler ve karar alıcılar nezdinde duyulmasını sağlamak!

Sesimizi yükseltirken özellikle iklim krizi karşısında giderek kırılganlaşan toplulukların yanlarında olduğumuzu göstermeliyiz. Biliyoruz ki iklim krizi tek bir etkinlik günüyle çözülemeyecek kadar büyük bir sorun yumağı. Ancak etkinliklere katılarak, sokakta ses verenlerin yanında durarak iklim adaleti için bir arada kararlılığımızı gösterebiliriz.

Eğer 8 Eylül’de gerçekleşecek etkinliklerden birine katılıyorsan sosyal medyada renkliliğimizi ve biraradalığımızı göstermek için videolarını, fotoğraflarını #İklimİçinSesVer etiketiyle paylaşır mısın? Böylece iklim hareketinin sesinin Türkiye’den de yükseldiğini görünür kılabiliriz (Şayet farklı ülkelerde küresel hikayeyi takip edenlere de anlık olarak ulaşmak istiyorsan paylaşımlarına #RiseForClimate etiketini de eklemeyi unutma!).

Fotoğrafların ve videoların en iyi şekilde yayılması için bir kaç ufak öneri daha:

  • Etkinliğin mesajını ve ruhunu yakalamaya çalış. Etkinlikte vurucu bir görsel ve nerede olduğunu gösteren bir simge varsa bu görseli yakalamayı unutma
  • Kısa cep telefonu videoları özellikle etkinliğin vurucu anlarını çekip hızlı bir şekilde yaygınlaştırmak için önemlidir.
  • Eğer etkinlik düzenliyorsan katılımcılara sosyal medya hesaplarından #İklimİçinSesVer etiketiyle paylaşımlarda bulunabileceklerini hatırlat! Bir etkinliğin farklı kişilerin gözünden görsellerinin olması renkliliğimizi göstermesi için değerli
  • Etkinlik fotoğrafında mesajını ve talebini gösterecek şekilde sembollerin, dövizlerin, coşkunun yer alması görseli güçlendirecektir.

Etkinlik fotoğraf ve videolarında neden ailen ve dostların yer almasın? Davet et hep birlikte iklim için ses verelim!

Şayet kendi yerelinde bir etkinlik gerçekleşmiyorsa ve iklim için ses vermek istiyorsan hala vaktin var! Bu yazının üzerine tıklayarak yaratıcı etkinlik fikirlerine ulaşabilir veya bize e-posta gönderebilirsin: bi…@iklimicinsesver.org

Ben de 8 Eylül’de yaşanabilir kentler için, geleceğimiz ve gezegenimiz için fosil yakıtlara karşı mücadele edenlerin, kendi yerel topluluklarında yenilenebilir enerji projelerini hayata geçirenlerin yanında duracağım.

KAYNAK:  Efe 350 Türkiye

 

Haber Yayın: Yusuf Ünel