Etiket arşivi: Urfa

Ortalık savaş alanına döndü


Hastaneye kaldırılan 3 kardeş yaşamını yitirirken, babanın da durumunun ağır olduğu belirtildi.

Şanlıurfa’da, husumetli iki grup arasında çıkan silahlı kavgada Mehmet Güven (68) ile oğulları İbrahim Halil (32), Murat (35), Ramazan Güven (38), vücutlarının çeşitli yerlerinden vurularak yaralandı. Hastaneye kaldırılan 3 kardeş yaşamını yitirirken, babanın da durumunun ağır olduğu belirtildi.

Olay, öğle saatlerinde, Bağlarbaşı Mahallesi’nde meydana geldi. Husumetli olan iki grup sokak ortasında karşılaşınca aralarında tartışma çıktı. Tartışma kısa sürede büyüyüp silahlı kavgaya dönüştü. Kim tarafından ateşlendiği henüz belirlenemeyen tüfekten çıkan saçmalar ve tabancadan çıkan mermiler, Mehmet Güven ile oğullları İbrahim Halil, Murat, Ramazan’a isabet etti. 4 yaralı kanlar içinde yere yığılırken, şüpheliler olay yerinden kaçtı. Olayı görenlerin ihbarı üzerine bölgeye sağlık ve polis ekibi sevk edildi. Polis çevrede güvenlik önlemi alırken, sağlık görevlilerince ilk müdahaleleri yapılan yaralılar ardından Balıklıgöl Devlet Hastanesi’ne kaldırıldı.

 

3 KARDEŞ ÖLDÜ

Balıklıgöl Devlet Hastanesi’nde tedaviye alınan İbrahim Halil, Murat ve Ramazan Güven kardeşler hayatını kaybetti. Yaralı baba Mehmet Güven’in tedavisi ise devam ediyor. Ölümü ile yakınlarını yasa boğan 3 kardeşin cenazeleri otopsi yapılmak üzere Adli Tıp Kurumu morguna kaldırıldı. Polis, olayın ardından kaçan şüphelilerin yakalanması için çalışmasını sürdürüyor.

Odatv.com

O İl Birinciliği Kaptırmadı, 1 Milyon 248 Bin Bebek Dünyay Geldi

2018 YILINDA 1 MİLYON 248 BİN 847 BEBEK DÜNYAYA GELDİ

2018 yılında canlı doğan bebek sayısı 1 milyon 248 bin 847 olurken, bu rakamın 2017 yılına oranla azalış gösterdiği saptandı.

Medya takibinin öncü kurumu Ajans Press, 2018 yılı doğum istatistiklerini konu alan araştırmayı inceledi. Ajans Press’in Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerinden ve medya yansımalarından derlediği bilgilere göre, geçen yıl canlı doğan bebek sayısı 1 milyon 248 bin 847 olarak kayıtlara geçti. Doğan bebekler cinsiyetlerine göre incelendiğinde; yüzde 51,3’ü erkek olurken, yüzde 48,7’si kız olarak saptandı. Yeni doğan canlı bebek sayısı 2017 yılı ile kıyaslandığında ise 46 bin 937 adet azaldığı görüldü. 2018 yılındaki doğurganlık hızı ise 1,99 çocuk olarak gerçekleşti.

Bununla birlikte doğurganlık hızının en yüksek olduğu il 4,13 çocuk ile Şanlıurfa olarak belirlenirken, toplam doğurganlık hızının en düşük olduğu il ise 1,3 çocuk ile Gümüşhane oldu.

Ajans Press ve PRNet’in konuyla ilgili gerçekleştirdiği medya incelemesinde yazılı basına yansıyan haber adetleri de belli oldu. 2018 yılında bebeklerle alakalı yazılı basına yansıyan haber adedi 74 bin 556 olarak kayıtlara geçti. Medyaya yansıyan haberler içeriklerine göre incelendiğinde, prematüre ile ilgili 3 bin 645, sezaryen doğum ile alakalı da 789 adet haber çıkışı tespit edildi.

Menbiç Ve Kandil İçin Gidişat Analizi

 

 

            Dış politika iç politikadan öce gelir. Ve asıl itibar saray – şatafat değil ordaki başarıdır.

 

Cumhuriyet’i kuran kadro Osmanlı’nın yükseliş devrinden bu yana en başarılısıdır. Bilhassa 1938’e kadarki Atatürk öncüllüğü, çamura saplandıkça ilkelerinin kıymetini idrâke başladığımız bir özgünlüktedir.

2002’ye kadarki sağ’lısol’lu ve bazen koalisyonlu Hükümetler, kurucu iradenin ilkeselliğinde idare-i maslahatla yılları desteleyip durdular; ne ileri, ne geri.

Yıl olarak M.Kemal Atatürk’ten daha fazla ülkeyi yönetme imkanı bulan Adalet – Kalkınma yada R.Tayyip Erdoğan Hükümetleri “Tezkere” ve “Çuval”la başladığı Küresel Güçlerin idaresine maslahat eden dış politikayı ancak bir düzine yıldan sonra terk edebilmiştir.

7 Haziran Seçimleri’nin siyasî sonuçları, Devlet aygıtını elinde bulunduranları kendi başlattıkları “Çözüm Süreci”ni yine kendilerinin açılmalarına göz yumdukları “Hendek”lere gömerek sonlandırmaya itti.

Son 2-3 yılda evvelki idare-i maslahat parametrelerine dönmeyi başarı mı, tazminat mı, restorasyon mu saymalıyız; bilmem. Zira Suriye Sınırımızda başarıyla tesis edilen ilk Güvenli Bölge, ‘sıfır’dan kurularak bütün Kuzey Suriye hattını kanton kanton yönetimine terk ettiğimiz PYD / Salih Müslim Kürdistanı’na neden sonra takoz teşkil etti.

ABD’nin II.Irak Operasyonu’ndan beri projeden fiiliyata dökülen KDP / Barzanî Kürdistanı’na verdiğimiz siyasî ve ekonomik desteği ise Kak Mesut’a babası Mele Mustafa bile vermemiştir. Fakat Bağımsızlık ilânı sonrası tavrımız da Kuzey Irak’taki denge değişikliklerine ket vurmuştur. Şimdilik..

AfrinZeytin Dalı’ ile Güvenli Bölge’nin 3,5 – 4 bin km2’ye dek geliştirilmesi doğru bir iştir. Aynı süpürme operasyonunun öncelikle Tel Rıfat ve Menbiç’e, arkadan da “Fırat’ın Doğusu”na yapılmasını umma noktasındaydık. Hatta Karakozak civarı terörden temizlenirse büyük bir basiretsizlikle Urfa sınırımıza bitişik Eşme Köyü’ne kaçırdığımız atamız Süleyman Şah’ın Türbesi ve Saygı Karakolu’nun yerine iadesi sözkonusu olur diye umutlanıyorduk.

Bu saatten sonra ABD’yle Menbiç konusunda anlaşma ordaki YPG / PKK unsurları tamamen etkisizleştirme üzerine olabilirdi, oysa Menbiç’in Yerel Güçler’e devri ve Türk ve Amerikan askerlerinin ortak devriyesiyle de gözetim altında tutulmasıyla neticelendi. Yani Menbiç’i isim değiştirmeleri şartıyla (Menbiç Askerî Konseyi) PYD / YPG unsurlarına teslime imza attık. Ne onlar Afrin’deki binlerce kayıp, ne de biz onlarca şehidimiz üzerinden kan davası gütmemek kaydıyla..

Türkiye’nin bu saatten sonra Suriye Merkezî Ordusu ve Esad’la anlaşarak Kuzey Suriye’deki “Terör Koridoru”nu tamamen yok ederek ve bir an önce Suriye’deki İç Savaşı bitirerek hem 4 milyonluk (Nüfusumuzun % 5’i) bir yekûna ulaşan Suriyeli Mülteci Meselesi’nin kısmen halli hem de 40 milyar dolara yanaşan ekonomik faturanın – dövizin ve faizin patlamaya hazır bomba gibi hazır beklediği bir iktisadî süreçte – kapatılması aklın yoluydu; bizse Kuzey Irak’takine benzer şekilde ikinci şıkkı, macerayı tercih ettik. Allah sonumuzu hayreylesin!

Yine bu saatten sonra Kandil’e icra edilecek operasyon da iki noktada sembolikleşir: Bir; PKK merkezini çoktan Sincar’a (Şengal) taşıdı ve aslında yapılması gereken tıpkı Fırat Kalkanı gibi Dicle Kalkanı Operasyonu’yla Sincar – Telafer hattının temizlenmesi ve Ovacık – Telafer çizgisinde dikey bir Güvenli Bölge oluşturulmasıdır. İki; Kandil temizlendikten sonra ABD ve İsrail’in İran’ı vurması için İncirlik Üssü haline getirilmemelidir.

Türk Bayrağı’nın Kandil’de dalgalanması güzeldir ama tam İran’ın hatta İran Kürdistanı’nın sınırındaki bir dağlık üs bölgesinde Amerika ve İsrail bayraklarının da dalgalanması dış politikada “Dön baba, dönelim” vaziyeti olur ki kaldıramayız.

24 Haziran / 8 Temmuz Seçimleri sonrası için erken uyarı bâbındadır.

Urfayı Hiç Böyle Dinlediniz mi ? Yavuz Donat Yazdı

yavuz donatCilalı Taş Devri’ne kadar uzanan bir tarih… Eyyüp Peygamber Makamı… Balıklıgöl…Göbeklitepe… Selahaddin Eyyubi Camii… Harran… Halfeti…

Tarihi hanlar… Yüzlerce yıllık çarşılar… Mağaralar…

“Peygamberler şehri” Şanlıurfa tam bir açık hava müzesi.

Şehrin her yeri “Film platosu” gibi.

Terör sona erse… “Kim tutabilir Urfa’yı.”

Gerçi Şanlıurfa sakin… Güvenli… Huzur içinde.

Ama “Algı” çok farklı… O nedenle “Turizm çökmüş… Ekonomi kan kaybediyor.”

HAZİNE
Söyleyin Anama Ağlamasın… Mezarımı Taştan Oyun… Hazreti Yusuf… Hudutların Kanunu… Hazreti Eyüb’ün Sabrı… İblis Kuduz… Düğün…

Bunlar… Tamamı ya da bir kısmı Şanlıurfa’da çekilen filmler.

Hepsi bu kadar değil.

Kara Çarşaflı Gelin… Nemrud… Hazreti Ömer… Havar… Leyla ile Mecnun… Günah… Daha sayalım mı?

Züğürt Ağa… Kan… Paşo… Su… Hazreti Aişe… Ferman… Minyeli Abdullah… Eşkıya…Melekler Evi… Kelebek… İki Dil Bir Bavul.
Say say bitmiyor.

TV dizileri… Hayli fazla.

Şanlıurfa… Sinema sektörü için “Hazine.”

BALIKLIGÖL
Hikâyesi çok… Ama hepsinde de “Hazreti İbrahim’in atıldığı ateş bir anda suya dönüşür.”

Odunlar da… “Balık oluverirler.”

Göl… Halil-ür Rahman diye anılır… “Allah’ın dostu.”

Hazreti İbrahim için ağlayan Nemrud’un kızı Zeliha’nın gözyaşları ise… Balıklıgöl’ün yanındaki küçük göl.

Bu göl Ayn Zeliha diye anılır… “Zeliha’nın gözü.”

Akşamdı… Hava güzeldi… Balıklıgöl’ün çevresi kalabalıktı.

urfa tarihi şehirBize “Balıklıgöl’ün hikâyesini” anlatan Reşat Uzun dedi ki:

– Bu kalabalık da bir şey mi?.. Terörden önce burada iğne atsan yere düşmezdi.

KRİZ YÖNETİMİ
Hatay… Kilis… Şanlıurfa… Son haftalarda üçüne de gittik.

Üç il de sınırda… Suriyeli kaynıyor.

Ve bu üç ilde de… Türk ile Suriyeli kardeş kardeş yaşıyor.

Türkiye… “Kriz yönetmekte başarılı.”

Türk insanı… “Yardımseverlikte” dünyaya örnek.

SURUÇ KAYMAKAMI

Kobani bir anda boşalacak… Suruç’a yağmur yağar gibi Suriyeli yağacak… Ve Türkiye “Hepsini kucaklayacak.” Büyük olay.

Acaba… Bu kadar insan Meksika sınırından, ABD’ye geçmeye kalksa… Amerika ne yapar? Suruç Kaymakamı Abdullah Çiftçi…Suriyeliler’in gözünde “Lider… Kobani Belediye Başkanı… Ağabey.”

Tebrikler Kaymakamım.

On binlerce sığınmacının sevgisi “Senin için en büyük madalya.”
Merak ettik… Sorduk, öğrendik. 2015’te… Şanlıurfa genelinde “52 bin çocuk doğmuş.”

Bunun “11 bini” Suriyeliler’in çocukları.

“Doğum yerleri” Şanlıurfa… Onlar bizim de çocuklarımız.

Unutmadan…

Suruç’taki çadırkentte “Türkiye benim de ülkem… Türk devleti benim de devletim” diyen o kadar çok Suriyeli’yi dinledik ki.

Âlimler Derneği… Yazarlar Derneği… Yetimler Derneği… Kobani Platformu…

Bunlar “Suriyeliler’in kurdukları” sivil toplum örgütleri.

Hepsi bu kadar değil… “Böyle STK” çok.

Vali İzzettin Küçük “Örgütlenmeyi teşvik ediyor.”

Zaten “Başarılı bir kriz yönetimi ve örgütlenme” olmasa… Şanlıurfa’da “3 Arapça gazete” çıkabilir miydi?

BİR AN ÖNCE
Organize Sanayi Bölgesi Başkan Yardımcısı Mithat Arhan ile konuşuyorduk.

“Göreceksiniz” dedi:

– Terör sona ersin, Şanlıurfa yatırım cenneti olacak.
Cevahir… Pırıl pırıl bir işletme… Lokanta… Mekânın sahibi Asuman Cevahir dedi ki:

– Eskiden boş masa bulamazdınız…
Şimdi ise gelen çok az… Nedeni terör… Ah bir an önce sona erse.
“Basketbolcularla” karşılaştık… MTS… Memleket Spor Kulübü.

5 bin seyirci kapasiteli “GAP Arena’da” maç yapıyorlar… “Kapalı Spor Salonu.”

“Yöneticileri” seyirci azlığından yakındılar:

– Bin seyirci geliyor… Terör bitsin 5 bin kişilik salona 6-7 bin seyirci gelir.
Herkesin dilinde aynı sözler… “Bir an önce…

Kaynak: “http://www.sabah.com.tr/yazarlar/donat/2016/02/26/film-platosu-gibi-sehir