Etiket arşivi: Ukranya

Ukrayna’dan ilk turist kafilesi geldi, Kayseri’ye yapılan charter sefer sayısı beşe yükseldi

Kayseri Büyükşehir Belediyesi’nin yatırımlarıyla dünyanın önemli kayak merkezlerinden olan Erciyes, yerli ve yabancı konuklarını ağırlamaya devam ediyor. Geçen hafta Polonya’dan başlayan charter seferler Rusya ve Ukrayna ile birlikte beşe yükseldi. Erciyes A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Murat Cahid Cıngı, turizmin Kayseri’ye önemli fırsatlar sunduğunu belirtti.

Geçen hafta Polonya’dan charter seferle gelen ilk kafilenin ardından bu hafta da Ukrayna’dan ilk turist kafilesi geldi ve Erkilet Havaalanı’nda öğrenciler tarafından çiçekler ve kendi dillerinde “Hoş geldiniz” yazan dövizlerle karşılandı.

Erciyes için Kayseri’ye yapılan charter seferlerin geçen hafta Polonya’nın başkenti Varşova’dan başladığını hatırlatan Erciyes A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Murat Cahid Cıngı, “Bugün dört uçuş daha oldu Polonya’dan ikinci uçak geldi, Rusya’dan seferler başladı ve Ukrayna’dan da iki uçak olmak üzere bin misafirimiz şehrimize geldi. İlkbahardan beri Erciyes paketi bu ülkelerde satılıyor ve charter seferlerle geliyorlar. Bu sene Ukrayna’dan iki ayrı şehirden charter seferler gerçekleştiriliyor. Bunun yanında İstanbul aktarmalı olarak çok sayıda yabancı misafiri ağırlıyoruz. Kayak yapanlara bakınca pistlerde hafta içleri çoğunluk yabancı misafirlerimiz oluyor. Hedefimiz Erciyes’e dünyanın her yerinden yabancı misafirler getirerek şehir ekonomisine katkı sunmaktır” dedi. Murat Cahid Cıngı, turizmin şehrimize önemli fırsatlar sunduğunu da sözlerine ekledi

Türk iş insanına, Ukrayna’da dolandırıcılık vurgunu!

Şirketinin müdürü kendisini dolandırdı, sahte avukatı da göz yumdu. Ukrayna’da organize işler..


Şirketinin müdürü kendisini dolandırdı, sahte avukatı da göz yumdu.

Aslen İzmirli olan ve hem İstanbul’da hem de Ukrayna’da çeşitli sektörlerdeyatırımları bulunan iş insanı Cüneyt Zencirci, geçtiğimiz Ocak ayındaUkrayna’da başından geçen büyük bir dolandırıcılık olayı ile sarsıldı. Avukatolarak bildiği ama aslında avukatlık diploması bile bulunmayan Ali Aliyev’ingörevlendirmesiyle kendi şirketinde müdürlük yaptırdığı Aliyev’in yeğeni AfhanIbragimov, araba satışından elde edilen 91 bin doları, şirket evraklarını vebilgisayarı çalarak kayıplara karıştı. Yıllardır birlikte çalıştığı A & AHukuk Bürosu’nun sahibi Azeri kökenli Aliyev’in önerisiyle işe aldığı Ibragimov’un böyle bir olaya karışıp kaybolması ve sonrasında Cüneyt Zencirci’yi tehdit ederek bilgisayar ve evraklar karşılığında 1 milyon dolaristemesi de ikinci bir şok yaşanmasına neden oldu. Yaşanan dolandırıcılık veşantaj skandalı sonrası kendisine yardım etmesi için avukatı ile irtibata geçen Cüneyt Zencirci, bu kez de yıllardır hukuki işlemlerini yaptırdığı Ali Aliyev tarafından kendisine söyleyen “Beni bu işe karıştırma. Sana yardımcı olamam”sözleriyle bir kez daha şoke oldu.

Türkiye’den Ukrayna’ya giden iş insanlarını temsil eden ve onlara yardımcıolmak amacıyla kurulan TUID’in (Türk Ukrayna İş İnsanları Derneği) aktif üyesive eski yönetim kurulu üyesi olan, ATU (Türk Azerbaycan İş İnsanları Derneği)Başkanlığı görevini yürüten ve aynı zamanda herkese kendisini avukat olaraktanıtan ancak avukatlık diploması bile bulunmayan Ali Aliyev’in, kendisineyardımcı olmak yerine kenara çekilip ilgilenmemesi ve tehditvari sözlerleolayın üstünü kapatmaya çalışması, İzmirli iş insanını çileden çıkardı. Olaysonrası bir araştırma yapan ve aynı durumu birçok iş adamının da yaşadığınıöğrenen Cüneyt Zencirci, “Diğer iş insanlarımızın da dikkatli olmasınıistiyorum. Elbette bu konuyu yargıya taşıdım ve dava süreci devam etmekte.Bunun yanı sıra beni dolandıran kişi, İnterpol tarafından da aranmakta.Yıllardır avukatlık işlemlerimi yürüten ve kendisini herkese avukat olaraktanıtan Ali Aliyev’in de gerçek bir avukat olmadığını yeni öğrendim. Sadeceavukatlık bürosunun sahibi olan bu kişi, Ukrayna’da faaliyet gösteren Türk işinsanlarına kendisini avukat olarak tanıtıp güvenlerini kazanmaya çalışıyor”dedi.

19 Ocak’ta başından geçen olayın bir tesadüf olmadığını ve planlanarakyapıldığını belirten Zencirci, “Ukrayna’ya ilk gittiğim 2011 senesinde resmiişlemlerimi başlatan A & A Hukuk Bürosu’nun sahibi sahte avukat Ali Aliyev,şirketimin kurulumu esnasında müdür olarak kendi yeğenini atamamı önerdi. Bunusöylerken de bu konumda güvenilir bir kişi olması gerektiğini, aksi takdirdebüyük sıkıntılar yaşayabileceğimi belirterek uyarılarda bulundu. Çok sonradanöğrendim ki aslında bu kişi, sadece Aliyev’in ‘Truva Atı’ imiş. Amacı iseşirketime, en yakınıma soktuğu kendi adamı aracılığıyla mali durumumu,ilişkilerimi çözerek bana karşı kullanmakmış” şeklinde konuştu.

Dolandırıcılık hadisesinden sonra soluğu avukatlık bürosunda alan İzmirli işadamı, “Ali Aliyev, çok ilginç bir şekilde bana kendisini bu işlerekarıştırmamamı ve bana bu konuda yardımcı olamayacağını söyledi. Durumu poliseve yargıya taşıyacağımı belirterek kendisinde yedekleri bulunan şirketevraklarımın kopyalarını talep ettim. Fakat bana ait olan belgeleri tarafımavermek istemedi. Aynı gün şirket müdürüm Afhan Ibragimov benimle bağlantıyageçerek ofise gittiğimi öğrendiğini söyledi ve bu olayın peşini bırakmamıistedi. Polis ve yargı ile bir yere varamayacağımı belirten Ibragimov,bilgisayar ve dosyalarım karşılığında 1 milyon dolar istedi. Bu şantaj sonrasıyaşadığım şok ile tekrar Ali Aliyevin yolunu tutarak kendisinden yardımtalebinde bulundum. Sonuç olarak böyle bir tezgahı birlikte kurduklarını ve buyüzden de Aliyev’in bana yardımcı olmadığını anladım. Ayrıca hukuki sürecibaşlatmak için tuttuğum lokal bir avukat vasıtası ile Afhan Ibragimov’un benimşirketimin dışında 6 Türk şirketinin daha müdürlüğünü yaptığını ve Demir İnşaat’ın Ukrayna genel müdürünü de dolandırdığını öğrendim” dedi.

KÜÇÜLÜP KÜÇÜLÜP DE CEBİME GİR!      

KÜÇÜLÜP KÜÇÜLÜP DE CEBİME GİR!      

 

 

Tarih sahnesine girerken asker millet diye girmişiz. Orta Asya’daki Afanesyova Kültürü’nde bulunan ve MÖ 3 binlere ait savaş aletlerinden belli.

Tarihte ilk ve en kalıcı imzayı MÖ 209’da kadim atamız Mete Kağan’ın Ordu ve 10’lu Sistemi kurmasıyla atmışız. Ki kullanılan terimler ve teşkilatlanma modeli halen Ordumuzun çekirdek yapısında mündemiçtir. Hatta şu anki Kara Kuvvetlerimizin bröveleri bile örgütlü askerî maceramızın 2228 yıllık ispatıdır.

Yerleşmek amacıyla 1000 yıl önce Çağrı Bey komutasında Anadolu’ya yaptığımız o meşhur Keşif Seferi’nde de, 948 yıl önce Sultan Alparslan’ın Muş coğrafyasında kazandığı o muhteşem Zafer’de de “Ordu & Millet” olan Türklerin askerî başarıları destanlaştırılır.

Osmanlı’nın kuruluşu ve yükselişi savaş stratejileri üzerine bina edilmiş yönetim organizasyonlarıyla şekillenmiştir. Osmanlı’nın dağılma sürecinden atom filizi hükmünde yeni bir devleti çıkarabilmemiz de 100 yıl önce idealist ve kahraman generallerimiz tarafından mümkün kılınabilmişti.

Mondros denilen ve bize karşı söylenen “Eller Yukarı!” Ateşkes Antlaşmasının özeti de –  7/24’e gizlenen – Ordumuzun terhis ve teslimidir. Sarı Paşa’mızın Gençliğe Hitâbe’sinin “Cebren ve hile ile” diye başlayan kısmı bunu anlatır ve halen canlıdır.

Biz lisedeyken yani 30-35 yıl önce Türkiye’nin nüfusu 50 milyon, Ordu mevcudu ise 1 milyonun az altındaydı. 2019 yılına geldiğimizde Suriyeliler hariç nüfusumuz 82 milyon, Ordu mevcudumuzsa 300 binin biraz üstünde.

Norveç yada Yeni Zellanda’da otursak “Her Türk asker doğar” diye tarihe kayıtlı olmamıza rağmen büyük bir ordu beslemeye gerek yok, savunma teknolojilerine ağırlık versek yeter derdik. Yoksa Türkiye’nin konumu ve koordinatları değişti de haberimiz mi olmadı?

Bildiğimiz kadarıyla Bağımsızlık kararını geçici olarak engellediğimiz Barzanî’nin Kuzey Irak’ta roketli, tanklı, helikopterli 250 bin kişilik Peşmerge Ordusu var. Başmüttefiğimiz (!) tarafından yine aynı şekilde silahlandırılan PYD YPG Güçleri’nin de 70-75 bin kişilik mevcudundan bahsediyoruz.

Yunanistan son 10-15 yılda bizden çaldığı 18 ada ve 1 kayalığı bile silahlandırıyor. Güney Kıbrıs Rum Yönetimi bütçesini çok aşacak şekilde savaş gemisi, tank, top ne varsa alıp alıp biriktiriyor. Zaten Doğu Akdeniz’deki münhasır ekonomik bölge ve sondaj parsellerinden dolayı kırmızı alarm durumundayız.

Şimdilik aramızın fena olmadığı Rusya, Kırım Türklerinin özerk meclislerini de dağıtarak Kırım’ı ilhak etti, Sivastopol’u doğrudan Moskova’ya bağladı. Donetsk ve Luhansk’ı yani Ukrayna’nın Doğusunu koparıp orda Küçük bir Rusya (MaloRus) kurma faaliyetini ise askerî açıdan desteklediği milislerle sürdürüyor. Üstüne üstlük Suriye’de komşu olduk. İdlip’te onlarla beraber, Menbiç’te ise Amerikalılarla beraber devriye atıyoruz. Rusya’dan izin alamasaydık ne Fırat Kalkanı ne de Zeytin Dalı Harekâtını yapabilirdik. İlişkilerimiz tekrar 4 yıl öncesindeki Rus Uçağının düşürüldüğü vaziyete gelirse ne yaparız?

Mevzu uzuyor; İran hedefte, ABD karadan ve denizden sınırlarımızda tatbikat yapıyor. Biz ne yapıyoruz; “Zaferleri ve mazisi insanlık tarihi ile başlayan” Türk Ordusu celplerle 75 bin, 75 bin azaltacak Yeni bir Askerlik Kanunu çıkarıyoruz. S-400’ler ile F 35’ler arasında hayatımızın yazı-turasını atacak hale gelmişiz; para bedelli askerliği kalıcı hale getiriyoruz. Ülkede 5 milyondan fazla kayıtdışı vatandaş (!) var, sınırlarımızdan giren-çıkan belli değil, Bursa caddelerinde insancığın biri kafa kesmekten bahsediyor; bizse “Gerekli görülen sahalarda özel olarak görevlendirilen gönüllüler” için Cumhurbaşkanına ‘muafiyet’ yetkisi verdiriyoruz.

Türk Ordusunu ‘cep ordu’ yapmaya mı niyetlendik? Kimin cebine koyacağız?

BURSA VE KOCAELİ’DE BİYOKAÇAKÇILARA SUÇÜSTÜ…

·     TİMSAH TAHNİTİ İLE FİL VE MORS DİŞİ KAÇAKÇISINA 4 BİN 500 LİRA CEZA KESİLDİ…foto (1)

Orman ve Su İşleri Bakanlığı Doğa Koruma ve Milli Parklar (DKMP) Genel Müdürlüğü ülke genelinde yürüttüğü biyokaçakçılıkla mücadele çalışmalarında göz açtırmıyor. Bu kapsamda Bursa’da CITES sözleşmesi çerçevesinde ticareti izne bağlı olan timsah tahniti ile izinsiz olarak Ukrayna’dan ülkemize getirilen fil ve mors dişlerine el konuldu.

DKMP ekipleri tarafından yürütülen operasyon kapsamında sosyal medya üzerinden  2 bin TL bedelle satışı yapılmak üzere yayımlanan fotoğraf için ilgili şahısla pazarlık yapılmak suretiyle iletişime geçildi. Satış işlemi esnasında da emniyet güçleriyle ortaklaşa yapılan baskın neticesinde timsah tahnitine el konuldu.foto (2)

Bir başka operasyonda ise ülkemize Ukrayna’dan posta yoluyla gönderilen koli içerisinde 1 adet fildişi ve 2 adet mors dişini teslim almaya gelen şahsa yetkililer tarafından müdahale edilerek kaçak olarak yurda sokulan fil ve mors dişlerine el konuldu.

Yapılan operasyonlar neticesinde el konulan timsah tahnitinden dolayı ilgili şahsa 4915 Sayılı Kara Avcılığı Kanunu hükümleri çerçevesinde 4.500 TL idari para cezası uygulandı. Fildişi ve mors dişleri ile alakalı yasal işlem süreci ise devam ediyor.

Kocaeli’nde de Toplam Ağırlığı 500 Gram Olan Kaçak Fil Dişi Eşyalar Yakalandı

Bakanlıklar arası işbirliği ile Kocaeli Gümrük Muhafaza ile Kaçakçılık ve İstihbarat Şube Müdürlüğünce Çin uyruklu bir şahıs üzerinde tespit edilen ve toplam ağırlığı yaklaşık 500 gramı bulan 16 adet eşya DKMP 1.Bölge Müdürlüğünce teslim alındı. Ayrıca, şahsın yurt dışına çıkışı yasaklandı.

CITES Sözleşmesine tabi bir tür olan fil, nesli tükenme tehlikesi altında bulunduğundan file ait ürünlerin uluslararası ticaretinin yasak olduğunun altını çizen Orman ve Su İşleri Bakanı Prof. Dr. Veysel Eroğlu sözlerine şöyle devam etti:

“Bakanlık olarak biyokaçakçılık hususunda çok hassasız. Bu hususta gerekli denetimleri tavizsiz yapmaya çalışıyoruz. Bursa ve Kocaeli’nde timsah tahniti ile fil ve mors dişi kaçakçısına gereken cezaları verdik. Ayrıca, Doğa Koruma Milli Parklar Genel Müdürlüğü tarafından türlerin kaçırılmasını önlemek ve CITES uygulamaları ile türler konusundaki bilinci arttırmak maksadıyla Gümrük ve Ticaret Bakanlığı muayene ve muhafaza memurlarına yılda birkaç kez düzenli olarak eğitim verilerek konunun önemi anlatılıyor. Böylelikle biyokaçakçılığa göz açtırılmıyor.”foto (4)

Ermeni tarihçinin inanılmaz “soykırım” itirafı

Ermeni tarihçinin inanılmaz  “soykırım” itirafı

pervane memedli

 

Ukraynanın Harkov şehrinde yaşayan Ermeni asıllı tarihçi, edebiyatçı ve blogger Philip Ekozyants yutubda “Ermeni göçü” adlı ilginç bir video- görüntü yerleştirip. Daha sonra konuşmasını sosyal paylaşım etdi

Video-görüntünün güncelliğini, o sırada soykırım iddiaları, komşu halklara karşı toprak iddiaları ve Ermeni halkının eskiliği ile ilgili mitler bir Ermeni aydınının dilinden ifşa edildiğini dikkate alıp, çıkışın Ruscadan tam tercüme metnini okuyucuların dikkatine iletiyoruz

“Ben itiraf ediyorum ki,Ermenilerin asıl soykırımı şimdi  yapılıyor. Tarihsel olayları tahrif edib onları mazeret olarak  kulanıb ve Ermeni halkını  gerçek dünyadan ayırmak  istiyorlar. Ne yazık ki,bunu oldukça başarılı bir şekilde yapıyorlar. Biz  ermeniler, maalesef, kendi  soykırımıza katılıyor ve  yer alıyoruz..

Ermenilerin soykırımi bizim alışık olduğumuz  inandığımız gibi veya bizi inandırmaya çalıştıkları gibi, hiç de 100 yıl önce olmadı.Bu  büyük felaket hem bizim halk için, hem de Osmanlı İmparatorluğu’nun tüm halkları arasında oldu. Bu kötülükler yıllar önce oldu, sona erdi ve kalplerimizde sonsuza dek kaldı.

Ermeni halkının soykırımı 30 yıl sonra  başladı – XX  Yüzyılın 40 yıllarında. Ve o zaman “soykırım” sözcüğü ön plana çıktı ve bugüne kadar devam ediyor. Bu soykırımın mahiyet de Ermeni halkını  gerçek dünyadan sanal dünyaya geçirmek istedikleridir.

Öncelikle, bizleri komşularımız, en yakın uluslarımız ve kan akrabalarımız ile ortak bir alanımız olmadığına inandra  bilmişler. İkinci olarak, bizi inandırmışlar ki, son 400 yıllık tarihimiz, yani bütün Osmanlı dönemi bizim tarihimiz değil ve biz sanki bu 400 yılda büyük Osmanlı İmparatorluğu’nun, zengin, güçlü ve eğitici bir devletin tam üyeleri yok, hüquqsuz kulları olmuşuz.

Tabii ki durum böyle değil. Ve ben, Ermeni kardeşlerin bir araya gelip bizi aldatanların kim olduğunu ve  gerçeği bulacağına inanıyorum. Gerçek bir tarih yerine, bizlere gerçeklikle hiçbir ilgisi olmayan  sanal böyüklük , yani sanal eski mükemmellik kavramlarınıimal etdiler. Halkımız üzerinde yaşanan bu psiko-tarihsel şiddet sonucunda kendi kendimizi düşman haline getirdik

Biz komşu halklara, özellikle de Türk halkına karşı kendimizin sürrealist isteklerimiz ve iddialarımızla biz kendi coğrafi  bağlamımızda biyolojik izgoy-atık  haline dönüşmüştük. Ve biz bir türlü anlayamıyoruz ki, hem bizim “soykırım” kavramının yaratıcıları, hem de  çok güzel şekilde Ermeni halkının kurbanlık imgesini yaratanlar komşularına karşı manevi, tarihi ve arazi iddialarının organizatörleri – aslında bizim amansız ve mekrli düşmanlarımızdır

 

On yıllardır bize tamamen yabancı olan insanlar tarafından düşünülmüş çok ağır ” “soykırım” haçı ile dünyayı dolaşıyoruz. Bu süreçte, soykırım kelimesi mecazi anlamıyla bizimle kovuşub. Her Ermeni ailesinin bir üyesidir, kalplerimizde acımasız ve dayanılmazdır ve halkımızın heyat sularını  sorur. Biz kapalı, öfkeli ve kindar olduk ve uydurdugumuz en eski, en büyük, en çileli dünyayı Kabul etmeyen herkesi yok elemeye hazırız.

Şükürler olsun ki, Ermeniler arasında sağlıklı yargıyı ve istihbaratını koruyanlar yeterincedir.Biliyorum ve eminim ki,halkımızın  hafızasini ve doğmalarını geri getirmesi gerekir. Nasıl yapabilir? Söz  konusu, hem Türkiye halkı, Azerbaycan halkı, hem de Rus halkıdır

XIX yüzyılın sonlarında Türkleri, XX yüzyılın sonlarında kesin olarak Azerbaycan  türklerini bizim düşmanlarımıza çevirdilerse, şimdi de Ruslara karşı halkımıza başarılı şekilde nefret virüsü  yapıyorlar. Ne kadar zor olursa olsun, gerçek, doğal ailemize dönmeliyiz. Eđer yapmazsak, eminim, mahv olup gideceyiz.

Birçok yorumcu Ermeni halkı adına konuşmamamı istiyor. Onlara şöyle cevap veriyorum:Ben hiç zaman tüm Ermeni halkı adına konuşmadım. Ben sadece kendi adıma konuşuyor, kendi fikirlerimi söylüyorum – o umutla ki, beni işte Ermenilerin anlaqlı kesimi duyacak.

Ben bizim sanal qədimliyimizin, eski böyüklüyümüzün somut ne olduğunu göstermek ve temel olarak bu soruya cevap vermek için kendi üzerime sorumluluk alıyorum: kim ve ne için bizi kandırıyor? Diğer bütün uluslarda olduğu gibi, bizim de eski bir geçmişimiz var. Fakat maalesef onun hakkında hiçbir şey bilinmiyor ya da neredeyse hiçbir şey bilinmiyor.

Bunu defalarca tekrarladım ve tekrar ediyorum: güçlü bir devletimiz oldu. İsmi  de Osmanlı İmparatorluğu. Ve Osmanlı İmparatorluğunda Ermeni itiqatlı osmanlılar olmuşuz. Hiçbir devletimiz gerçekte varolmadı.Varisi yalnız Ermeni ulusu olan dövlet yüzde yüz olmayıb. Sadece doğruladığımız ve bildiğimiz gerçeklere dayalı olarak geçmişle ilgili gerçeğleri  sergileyecegim”

Sonucda tarihi olduğu gibi sunan bir  ermeni aydını ortaya çıkdı.Tarihi sadece böyle insanları yaşatacaktır.

 

ekozyants

Not: İzlemek isteyenler için, Video Linki: https://www.youtube.com/watch?v=dur7ulOcCtQ

 

AMERİKA WHERE’YE GİDİYOR?

süleyman pekinAMERİKA  WHERE’YE  GİDİYOR?

 

Bize ne’ diyenleri duyar gibi oluyorum ama Washington’un derdi bizi hayli gerdi. Dünyanın II.Dünya Savaşı sonundan beri topu topu 70 küsur yıllık macerasında nerdeyse Tanrı’nın zâtî ve subûtî sıfatları yakıştırılan ABD’nin gidişatı hiç de iyi görünmüyor dostlar.

Obama ile başlayan dış politik gevşeme Trump döneminde de artarak sürmekte. 9 yıldır Amerika hem içerde hem dışarda güç kaybetmekte. İç meselelerde daha başarılı olmasına rağmen Obama; 2011 yılındaki Libya ve Suriye meselelerinde Bush’ların Irak’ta yaptığının tam tersine askerî koçbaşılık yapamadı, yapmadı.

2014’te Rusya resmen Kırım’a çöktü ve eski emperyal yöntemle Ukrayna’dan toprak fethetti. Rusya’ya ceza kesmek adına eskiden olsa yeni bir Kırım Savaşı Koalisyonu’na girişirdi; sadece ekonomik yaptırımlarla yetinerek petrol fiyatları üzerinden Rus GSYİH’nı aşağı çekmeye çalıştı.  Başardı da..

Fakat dünya ekonomik büyüklük listelerinde birkaç sıra geriye düşen Rusya, askerî operasyonların getirdiği moral motivasyon ve itibar patlaması ile Donetsk – Luhansk şehirlerinde paramilitarize ettiği Rus Ayrılıkçılar üzerinden resmen Ukrayna’nın Doğu’sunu Ukrayna’dan koparma aşamasına hız verdi; bu minvalde epey de yol aldı. ABD’nin ve AB’nin bu konuda ortak tavrı yine yaptırımlara sarılmak oldu.

Yaptırımlar bir şey yapmıyor; Rusların yiyeceği ekmeğin ebadı küçülse de Putin önderliğinde Çarlık zamanından bile daha iyi performans sergiliyorlar kolonyalizm yani yayılmacılık hususunda. Üstüne üstlük “Sıcak Denizlere İnmek” başlıklı geleneksel politikalarında ilk kez Akdeniz’e yerleşmiş durumdalar.

Amerika’nın hakkını verelim; IŞİD’le birlikte hem Irak hem de Suriye üzerinden Ortadoğu’yu istikrarsızlaştırmayı başardılar. Fakat tarihî süreç yeni dengelerle yeni güçleri ortaya çıkardı. Rusya’nın 2015’ten beri hem Lazkiye hem Tartus’da askerî üsleri vızı vızır.. Türkiye gibi gedikli Amerikan yancısı bir devlet bile Suriye İç Savaşı’nı bitirmek için Astana Protokolleriyle 2 yıldır Rusya’yla birlikte hareket ediyor. 7 aylık Fırat Kalkanı Harekâtı’mız da, şimdilerdeki İdlip Operasyonu’muz da Amerikasızlığın ortak çalışma enstantaneleri..

ABD’nin bölgede açıktan sadece Peşmerge ve PYD / PKK’yı stratejik ortak görme pragmatizmi İran’ı adeta bölgesel güç haline getirdi. Irak’ta Haşdi Şâbi üzerinden, Suriye’de Hizbullah üzerinden oldukça etkin olan İran; Yemen İç Savaşı’nda bile Suudî Arabistan’ı dengelemiş durumda. Katar ve Suriye’de askerî üs kurmaları da cabası.. Ve üstelik Rusya örneğindeki gibi ekonomik yaptırımlara rağmen..

Tüm bunları Amerika Başkanları seyrediyor. Dahası Donald Trump’un seçilmesi sona gidişi hızlandırmış gibi görünüyor. Ortadoğu’daki inisiyatifi geri alamadıkları gibi Kuzey Kore gibi kukla bir devleti bile şu ana kadar halledemediler. Oysa Kovboy eski Kovboy olsa büyük bir askerî şovla ve acımasız bombardımanlarla bir itibar patlaması yaratırdı, biz istemesek de.. Şimdiyse ABD Dışişleri Bakanı “İlk bomba düşene kadar diplomasi sürecek” demekte.

Amerika önce İrma ve Harvey Kasırgalarıyla boğuştu ve onlarca insanla 300 milyar dolar kaybetti. İşsizlik ve fiyatlar arttı; büyüme hızı aşağı çekildi. Sonrasındaki Yangın Felâketi’nin etkileriyse daha büyük olacak. Halen söndürülemeyen yangında 40 ölünün yanında yüzlerce de kayıp insan var. Süper Güç artık bir yangını onca teknolojisine rağmen bir haftadır kontrol altına alamıyor. Dünya ülkeleri de yavaş yavaş kontrollerinden çıkıyor; Körfez Arap Krallıkları hariç..

Trump’la birlikte dibi görme ihtimalleri Trump sonrası için yeni bir yükselişin psikolojik eşiği olarak kurgulanabilir. Türkiye dahil halen dünyanın dört bir tarafındaki üst düzey beyinleri transfer edip Yapay Zekâ üzerinden Endüstri 4.0 gibi bir Devrim planlayan bir ülke asla küçümsenmemeli. Ancak şu anki zâhiri görüntü de bu!

Ne demiş şair: “Tarihin eşşek şakasıdır Amerika!

RUSYA MI, ÇİN Mİ; İŞTE ABD’NİN BÜTÜN MESELESİ BU!

RUSYA MI, ÇİN Mİ; İŞTE ABD’NİN BÜTÜN MESELESİ BU!

 

 

süleyman pekinTakımların antrenman, taktik, hazırlık maçı ve müsabaka gibi evrelerine ordular, spor kulüplerinden daha çok ihtiyaç duyarlar. Futbol bir güç ve gösteri oyunuysa silahlı kuvvetler de ülkenin kaderi için güç ve gösteri müsabakalarında aktif rol alırlar.

Nitekim PKK, – 10/15 sene önce yazdığımız gibi – Türk Ordusu’nun kum torbasıdır. Cizre, Sur gibi ilçelerde tanklar eşliğinde PKK’lıları kazdıkları hendeklere gömme operasyonu yapıldığında da “Bu muhtemelen tanklarla yapılacak sınır dışı bir harekât hazırlığıdır” demişiz.

Neticede 5 aylık Fırat Kalkanı Harekâtı’yla Suriye’nin kuzeyinde oluşturulan Güvenli Bölge, strateji ve taktik olarak Devleti rahatlattı. Bu kez de o sıra beyanen kaydettiğimiz ikinci bir harekâtın Dicle Kalkanı adıyla Silopi Sınırından Telafer’e ulaşan dikey bir hatla Musul ve Sincar arasını tutacak şekilde yapılmasının elzem olduğuydu. Ve halen de öyle.. Bekliyoruz!

Bu için dışa bakan tarafı.. Bir de dışın dışa ve dışın içe bakan tarafları var. Misal: Trump. Kim seçti kim seçmedi, kalıcı mı yoksa gidici mi, Rusya’yla mı takışacak yoksa Çin’le mi kapışacak; belli değil.

Bu tip belirsizliklere kuantum mekaniği de diyebilirsiniz. Amerikan devlet aklının Hilary’e yatırım yapan kanadı Trump’u dost olmayı umduğu Rusya’yla savaşa zorluyor. O da diğer kanatla beraber Çin’in façasını çizmek için Kuzey Kore üzerinden atar yapıyor. Fakat her iki ihtimal de masada..

Geçtiğimiz günlerde sosyal medya üzerinden servis olunan Bulgaristan – Romanya hattındaki Amerikan askerî hareketliliği ile kuzeydoğu sınırımızın az ötesindeki ABD + Gürcistan bayraklı zırhlı konvoy geçişleri Karadeniz’de Rusya’ya karşı bir gövde gösterisine dönüşecek büyük bir tatbikatın habercisi olabilir.

Dahası Kırım’ı yutan ve halen Donetsk ile Luhansk’ı Ukrayna’dan koparmaya çalışan Rusya’ya ekonomik yaptırım haricinde cevap verilemediğinden Moldova’nın Transdinyester Bölegesi’ndeki Rus ayrılıkçıların Putin’e yeni bir zafer kazandırmaması adına o bölgenin yarısıyla soydaş ve aynı zamanda da NATO üyesi olan Romanya ile bölgeye yapılabilecek bir operasyon bile az da olsa ihtimal dahilindedir.

Yani Amerika’ya Başkan olabilirsiniz ama size istemediğiniz şeyleri de yaptırabiliriz, diyorlar. Oysa 3 kuşaktır (45 yıl) bekletilen sıfır kum torbası var: Kuzey Kore. Ortadoğu’dan bile beter diktatoryal yapıyla idaresine izin verilen ve yarın – öbür gün savaş gerekçesi olması için silahlanması görmezden gelinen bir yer.

Trump, adaylığından beri taahhüdü olan Çin’in yeni Süper Güç olmasının önünü kesme ve Rusya’yla kendi ekibinin planlamadığı bir savaşa girmemek için kolay hedefe yönelebilir. K. Kore’nin yanlışlıkla Japon egemenliğindeki bir bölgeye füze düşürüşü sonrası ABD + Japonya ve Güney Kore uçaklarının Kuzey Kore sahasında hakimiyet uçuşu yaptıklarını hatta havada yakıt ikmali gibi piknikvari hareketleri rahatlıkla gerçekleştirdiklerini unutmayalım.

Zaten Çin de, Kim Jong Un’un ABD hakimiyetindeki Guam’ı vurması sonrası Amerika’ya misilleme hakkı doğduğunu kabul etti. Doğrudan Amerikalıların Kim Jong rejimini yıkmaya yönelik askerî darbeye ise sessiz kalmayacağını ilan etti. Bu şu demek:

1- Kendi kendine silahlanan veya müsaade gören Kim denilen zat, sebepsiz yere Amerikan toprağını vurursa ya embesildir ya ABD ajanıdır ya da Saddam’ın Kuveyt’e sokulması gibi etrafındaki ajanların çoğu onu Amerikan köteği yemesi için gazlamaktadır.

Ve 2: ABD, Kim’i bahane ederek Çin’in yeğeni pozisyonundaki K. Kore’yi hem de Çin Mahallesinde evire çevire döverse Çin’in itibarı kalmaz. Şu anki muazzam büyüme hızlarıyla (% 7) zaten 2023-25’te Dünyanın en büyük Ekonomik Gücü olma yolundalar. Bunun Ortadoğu’da Müslümanlara yapılan ve BOP adıyla yutturulan çökme / çökertme gibi hinterlandında yapılmasına izin vermeyecektir Çin.

Atletizm, futbol derken boks maçına hazır olun.

Ukrayna’dan Turizm İçin Güzel Haberler geldi

 

 

Bu sene 22. Kez yapılan ve Ukrayna’nın en büyük fuarı olan Kiev Uluslararası Seyahat ve Turizm Fuarı’ndaki (The Ukraine International Travel & Tourism Show (UITT2016) da Türkiye’ye özellikle de Kemer bölgesine olan ilgi dikkat çekici.34

Fuardan günler öncesi Ukrayna Parlamentosu turizm konseyi ve Ukrayna iş adamları derneği tarafından meclis sarayında yapılacak olan  “Turizm Alanında Ukrayna ve Türkiye Hükümetlerinin İşbirliği Yolları” adlı bir toplantıya konuşmacı olarak davet edilen Belediye Başkanı Mustafa Gül, Ukrayna iş adamları derneği tarafından onur konuğu olarak ağırlanıyor. Toplantı öncesi Başkan Mustafa Gül, Alanya Belediye Başkanı Adem Murat Yücel ve beraberindeki heyete ilk önce Ukrayna Parlamento binası gezdirilerek, binanın tarihçesi yetkililer tarafından anlatılarak tanıtıldı.  Ardından Kemer ve Alanya heyeti, Ukrayna büyükelçiliği yetkilileri, Ukrayna parlamentosu üyeleri,  parlamento turizm konseyi üyeleri,  Ukrayna iş adamları derneği ve basta Kiev Belediyesi olmak üzere diğer Ukrayna turizm kapasitesi olan  şehir belediye başkanları ile belediyeler birliği başkanının katıldığı toplantıya geçildi. 33

Toplantıda genel olarak Ukrayna turizm politikasının Türkiye ve özellikle Kemer ve Alanya bölgesi uygulamaları örnek alınarak yönlendirilmesi,  yerel yönetimlerin bu konudaki Katkılarının neler olabileceğini konusunda görüş alışverişinde bulunuldu. Toplantının açılış konuşmasını yapan parlamento turizm komisyonu başkanı,  milletvekili  Anna Romanova Ukrayna’nın içinde bulunduğu sorunlara değinerek,  turizm konusunda karşılıklı işbirliğine kararlı olduklarını ve özellikle Türkiye’ye gelen Rus turist açığını kapatmaya Ukrayna olarak talip olduklarını belirtti. Arthur Platini, Inan Sporish ve Denis Silantev başkanlığında devam eden toplantıda,  Belediye Başkanı Mustafa Gül yaptığı konuşmada,  Kemer’de turizmin hangi aşamalardan geçerek dünya bankasının Kemer’e yaptığı ilk turizm yatırımından bugün nasıl marka olduğu ve bu süreçte yerel yönetim olarak verilen desteği ve çalışmaları anlatarak, Ukrayna yatırımcıların Kemer’e yapacakları yatırımları her iki tarafın yararı gözetilerek destekleyeceğini ve bu konuda işbirliğine hazır olduğunu ifade etti. Kemer’i tanıtan kısa bir video filmin izlenmesinden sonra Başkan Gül tüm komite üyelerini Kemer’e davet ederek, yapmış olduğu ” hep beraber 24 Ağustosta Ukrayna zafer bayramını Kemer de kutlayalım” teklifi büyük bir coşku ile kabul gördü.  Yaklaşık 3 saat süren ve Ukrayna devlet televizyonunun toplantıyı internet üzerinden canlı yayınladığı toplantı sonrası heyet, geleneksel Ukrayna restoranında Başkan Gül onuruna verilen yemeğe geçti. Yemeğe Ukrayna heyetinin yanı sıra Kemer heyetinden de Kemer Belediyesi Meclis Üyeleri Sedat Akan, Cumali Afşin ve Ahmet Ali Güven’de katıldı. 32

 

Kırımoğlu: “Yakın zamanda Rusya’nın dağılmasını göreceğiz”

Kırım Tatar halkının milli lideri, Ukrayna Cumhurbaşkanı’nın Kırım Tatarlarından Sorumlu Yetkilisi, Ukrayna milletvekili Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu, Rusya Federasyonu’na karşı uygulanan yaptırımların devam etmesi durumunda Rusya’nın yakın zamanda dağılacağını ifade etti.

kırımoğluKırımoğlu’nun basın servisinin QHA’ya yaptığı açıklamaya göre, Kırımoğlu, Kırım’ı işgalden kurtarmak için ancak askeri olmayan senaryoları değerlendirmek gerektiğini belirtti.

“Askeri senaryo kan dökülmesine neden olup ilk olarak Rus işgalini kabul etmeyen Kırım Tatar halkının yok olmasına yol açar. Yaptırımlara büyük ümitler bağlıyoruz. Yaptırımların aynı düzeyde devam etmesi durumunda yakın zamanda Rusya Federasyonu’nun dağılmasını göreceğimizden hiç şüphem yok. Rus ekonomisinin can çekişmesinin ne kadar süreceğini kimse söyleyemez. Farklı hesaplara göre bu durum bir veya bir buçuk yıldan fazla sürmeyecek ve biz, sadece Ukrayna’da değil Gürcistan ve Transdinyester’de de işgal edilen bölgelerin serbest bırakılmasını göreceğiz” diyen Kırımoğlu, Afganistan istilasından sonra SSCB’ye uygulanan yaptırımların tüm Komünist İmparatorluğu’nun dağılmasına neden olduğunu hatırlattı.

QHA

Rusya, gelecek yıl Kırım’ı iade etmek ister

Kırım’ın sivil ablukası Koordinatörü İslâmov, gelecek yıl Rusya’nın Kırım konusunda pazarlık yapıp Ukrayna’ya çeşitli koşullar sunacağını söyledi.kırımı iade

Kırım’ın sivil ablukası Koordinatörü Lenur İslâmov, Rusya’nın 2016 yılında Kırım’ın işgaline son vermek isteyeceğini bildirdi.

Odesa Kriz Merkezi’nde konuşan İslâmov, Kremlin’in Kırım’ı farklı şartlarda iade etme önerisinde bulunacağını belirtip örneğin, Sivastopol’ün Rusya’da kalmasını veya orada Rus askeri birliklerin kalmasını isteyeceğini anlattı.

İslâmov, “Petrol fiyatı üç ay boyunca 20 dolar olursa, biz bunu Mart-Nisan aylarında göreceğiz. İyi senaryoya göre  göre, Putin’i görevden atarlar. Kötü senaryoya göre, Türkiye ile savaş olacak. Tabii ki, savaş bu süreci hızlandıracak” dedi.

Türkiye’nin Kırım’ın sivil ablukası katılımcılarına her türlü yardımda bulunduğunu ifade eden İslâmov, Türklerin, Noman Çelebicihan adlı yeni Kırım Tatar taburunun askeri elbiselerini sağlamaya planladığını da bildirdi.

QHA