Etiket arşivi: Turnusol

‘ANDIMIZ’  BİR  TURNUSOL  KÂĞIDI

‘ANDIMIZ’  BİR  TURNUSOL  KÂĞIDI

 

 

Hep dediğim, bu milletin kendi içindeki husumetlerinin dış düşmana ihtiyaç bıraktırmadığıydı. Sağ & Sol ve Alevî & Sünnî’den önce Türk & Kürt’e, sonra Laik & Dindar’a; oradan Evet’çi & Hayır’cıya; oradan da Suriyeli & Biz ve Cumhur’cu & Millet’çiye kumbarada bayağı bir ayrılık – gayrılık biriktirmişiz.

Oysa 15 Temmuz Travması, 7 Ağustos Ruhu ve hatta akabindeki Ak Parti – MHP yakınlaşması İslamcı cenah ile milliyetçi cenahı orta bir yerde epeyce buluşturmuştu. Hatta ikinci cenah ikiye bölünmüş, buna rağmen 24 Haziran Seçimleri’nde özellikle Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı kampanyasında yüksek dozlu milliyetçilik yüklemesi yapılmıştı.

MHP Lideri’nin seçim öncesinden bu yana ‘Af’la ilgili taleplerinin karşılanmaması hiç beklenmedik bir yerden, Danıştay’ın 5 yıl önce kaldırılan Andımız’la alâkalı Türk Eğitim Sen’in açtığı davada olumlu karar vermesiyle ilişkileri sarstı. Herkes bir anda 5 yıl önceki cephedeki mevzilerine geri döndü.

Türk’üm, doğruyum, çalışkanım..” başlayan Andımız’ın farklı toplumsal katmanlarda çok farklı yorumlanması söz konusu. Milliyetçi – Ulusalcı camia memnun zira millî ruhlarını iyiden iyiye ırgalayan Çözüm Süreci’nin son kayıpları böylelikle simgesel olarak da iade edilmiş olacaktı. Böylece PKK’nın yerine getirilen bir talebi daha boşa çıkarılmış oluyordu. Bekleyelim, belki YİBO’lar da geri gelir.

Memnun olmayan kesim ise adeta 5 benzemez kâğıt gibi.. Öncelikle İktidar sözcüleri / temsilcileri, eski FETÖsever yazar-söyler tayfası, klasik HDP mihveri, Millî Görüş’ün bir kısmı ve Millet ile Cumhur İttifaklarındaki dinî guruplar

Arvasî’nin dediği türden; “Hayretle gördüm ki bu ülkede Türk kelimesinden ürkenler var.” Nerdeyse hepsi bu kelime üzerinde ırkçılıkta birleşmiş durumdalar. Ne Atatürk’ün “Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türk halkına Türk Milleti denir” sözü, ne Anayasa’mızdaki “Türk Devleti’ne vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk’tür” maddesi onlar için bir anlam ifade ediyor.

İronik olansa ulusal ve millî değerler cephesindekilerin bunu Türk kültürüyle ilgili bir aktarım olarak görmesi mevzubahisken dinci, uç solcu ve etnikçi gurupların bunu ırkçılık olarak görüp ifadelendirmesi. Hatta dinci yani kendini din temsilcisi gibi görenlere göre resmen bir “sapık hedeflerin küfür yemini.” Bunun aksini iddia etmenin bile küfür olduğunu söylemekteler. Din arkadaşın tapulu arazisi ya, İmar Barışı’ndan gecekonduyu da o yapacak.

Dahası “Elhamdülillah Müslüman’ım, doğruyum, çalışkanım..” diye alternatif marşlar yazanları mı ararsınız, “Ben Arabım, ben Boşnağım, ben Bulgarım, ben Sırpım, ben Azeriyim, ben İngilizim, ben Almanım, ben Kürdüm, ben Türk’üm, ben Çerkezim, ben Romenim, ben oyum, buyum, şuyum. Ne Mutlu Elhamdülillah Müslümanım! Ne Mutlu İnsanım Diyene!” diye zırvalayanları mı ararsınız?

Hayır, seçmeli olmasını veya çocuğuna söyletilmemesini isteyebilirsin. Yada hergün olmasın, haftada bir olsun da diyebilirsin. Veyahut metnin içeriği güzel ama sözlü söylem pratik yaşantımıza yansımıyor tespitinde de bulunabilir; işin pedagojisini ve usulünü de tartışabilirsin. Fakat böyle cibillî tavırlar hem de düzenli bir şekilde çemkirdiğin guruplarla hemen isimsiz bir ittifaka girmen sorunun psiko-sosyal hatta bilinçaltı olduğunu imliyor.

Ne diyelim: Türkiye’nin beka sorunu olduğu dillere pelesenk edilirken bile “Varlığımız Türk varlığına armağan ol”mayacaksa varsın turnusol kâğıdına armağan olsun.

İRAN DA BİR TURNUSOL KÂĞIDI

İRAN  DA  BİR  TURNUSOL  KÂĞIDI 

 

süleyman pekin

İran nüfus, yüzölçüm ve devlet geleneği olarak Türkiye’ye benzer. Fakat orda “derin devletKum’daki Mollalardır ve çoğu Türk asıllıdır. Zaten İran nüfusunun ve Başkent Tahran’ın yarısı Türk.. Son 15-20 yıllık performansıyla hem silah-savunma sanayi hem de Bölgesel Güç olarak Türkiye’nin bir hayli önünde.

Bana kalırsa Kuzeybatı İran yani Güney Azerbaycan’ın Kuzey Azerbaycan’la birleşmesinden yanayım. Afrasya – Alternatif Eksenler kitabımda bununla ilgili projeksiyonlar da mevcut. Fakat Amerika ve İsrail’in İran’ı parçalamasına karşı çıkarım. Tıpkı Suriye’de karşı çıktığım ve evvelden “Kapana Sıkıştırılan Türkiye Ancak Esad’la Birlikte Suriye’nin Toprak Bütünlüğünü Sağlayarak Bu Vartayı Atlatabilir” dediğim gibi.

Şimdi de İran’ın toprak bütünlüğü ortak kırmızı çizgi. Zira Irak / Barzanî Kürdistanı Emperyalizmin Ortadoğu Ofisi; onun Suriye / PYD Kürdistanı’yla birleşip denize uzayan Birleşik Kürdistan (The United Kurdestan) olarak varlığına Fırat Kalkanı ile Güvenli Bölge takozu koyduk. Onlar da madem Suriye’den veremedik İran’dan parça verelim modunda İran Kürdistanı’nı Kuzey Irak’a eklemlemek için harekete geçmiş gibiler.

Halen Kurdistan adını taşıyan İran’ın Türkiye ile Irak’a sınır olan Eyaletinde II.Dünya Savaşı akabinde Mehabad adıyla kısa süreli bir Kürt Devleti bile kurulmuştu. İran nüfusunun yüzde 10 kadarını oluşturan bu unsuru PKK’nın İran kolu PJAK vasıtasıyla gazlamak için Batı’dan Doğu’ya İran’ın 10-15 şehrinde yapılan Protesto Gösterilerinin haklı gerekçesi olan Yolsuzluklar ve Yoksulluk kullanılıyor.

İran gibi güçlü, kapalı ve hatta baskıcı bir rejimde bu kadar eş mekanlı ve uzun zamanlı olaylar patlak veriyorsa bizde ne olmaz?! Yirmiden fazla insanın öldürülmesiyle işin içine kan girdiyse bu gösteriler bir dâvâya dönüşecek demektir.

Kızım sana söylüyorum, gelinim sen işit!” Asıl hedef Türkiye’dir. Serbest Piyasa ve Kapitalist sistemdeki yeriyle, yöneticilerin suça ve yolsuzluğa bulanmasıyla “biri yer biri bakar; kıyamet ondan kopar” düsturuyla önemsenmesi gereken bir olgu bu. Ve bizim ülkemiz İran’a kıyasla dış etkiye çok açık.

696 sayılı KHK benzeri tedbirlerle bu süreci yavaşlatmanın tam tersine hızlandırırsınız. Bu tip olaylarda sivil güçlerin kanlı müdahalesi demokratik haklara dayanan gösterileri bambaşka bir çehreye büründürür. Bizim gibi yaş itibariyle 80 öncesine yetişemeyenler Sağ & Sol’vari yeni bir çatışmayı kucaklarında bulur ve Amerika mı çıkardı, İsrail mi çıkardı diyerekten yeni bir ‘meleklerin cinsiyeti’ gevreğini çiğnemeye başlarlar.

Sınırlarımızın dibindeki ülkelerde oynanan oyun kaosu düzen kılma oyunudur. Suriye’de iç savaş 7 yıldır devam ediyor. Esad kaybetseydi de ABD-İsrail bloku kazanmıştı, Esad kaybetmediği halde ABD-İsrail-AB bloku kazanmayı sürdürüyor; biraz kârdan zarar ederek. Çift taraflı kumpas..

Hâsılı; İran’da Türkler harekete geçmediği sürece sıkıntı olmaz. İran Yoksulluk ve Yolsuzlukla ilgili talepleri dikkate aldığı sürece sıkıntı olmaz. Türkiye’de toplum ikiye ayrışmadığı sürece sıkıntı olmaz. Tarihten ve 15 Temmuz’dan ders alındığı sürece sıkıntı olmaz. Dışarıya ihale kesmek yerine içerde Yoksulluk ve Yolsuzlukla mücadele verildiği sürece sıkıntı olmaz. Demokrasi kurumlarıyla birlikte işletildiği sürece sıkıntı olmaz.

Amma velâkin sıkıntılı bir sürece giriyoruz; 2017’yi aramayız inşallah.