Etiket arşivi: Tillerson

Özelleştiriyorum İşte, Var Mı Diyeceğin?

 

Türkiye Cumhuriyeti yüzde yüz yerli ve yüzde yüz millî bir devlet olarak kuruldu. 23 ile 38 arasındaki dönem bunun nidüğünün ve nasılının ıspatıdır. Şeker fabrikalarından dış politik eksenlere kadar yerlilik, millîlik ve özgünlük destanıdır.

Koca Kurtuluş Savaşı kazanılmasına rağmen I.Dünya Savaşı’nın acı tecrübesinden midir nedir yoksa Atatürksüzlükten midir nedir, II.Dünya Savaşı’na girmediğimiz halde kaybetmiş gibi davrandık. Sanki biz yenilmişiz gibi ABD ile SSCB arasında ‘ho; lak, lak’ yaparak birinin himayesine girdik.

Bu meyanda yerli olsa da millî olamayan İsmet İnönü’yü Batmayan İngiliz Güneşi’ne karşı Almanların gölgesine sığınan II.Abdülhamit Han’a benzetirim. Bence Mustafa Kemal’in son dönem Türk tarihinde mukayesesinin yapılabileceği tek devlet adamı Enver Paşa’dır.

Üçüncü yol her zaman vardır. Kemal Sunal filmlerinde “Yazı mı, tura mı?” sorusuna merhumun “Dik!” cevabını vermesi gibi iki şıklık bir sınava mahkûm edildiğinizde kalıpları kırarak “C şıkkı” ihdas etmektir liderlik.

Hazin olansa Bağdat Paktı’nı Sâdâbâd Paktı’nın, Yeni Balkan Paktını da eski Balkan Antantı’nın yerine kuran ama tutturamayan Menderes Hükümeti’nin Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu’nun 2 kutuplu dünyada 3’ncü Yol arayan Bağlantısızlar’ın Tayland’daki konferansına Amerika adına bozguncu olarak gittikten 5 yıl sonra İhtilâl içre darbe yapan Amerikalılarca asılmasıydı.

Kimse alınmasın ama 45’ten bu yanaki 70 yıllık çizgi Amerikan vesayeti çizgisidir. 1959-60, 1974, 1977 ve 2015-16 gibi yol kazası hükmünde olan istisnaları saysak da, saymasak da genel puanlama değişmiyor. The United States is champion always in Turkey!

7 Haziran Seçimlerinden sonra Rusya, Çin, İran, Suriye yani Avrasya çizgisini alternatif olarak değerlendirmeyi düşünebilen Türkiye geçen ayki Tillerson & Erdoğan görüşmesiyle birlikte klasik NATO çizgisine avdet etmiştir. Haddizatında 2017 Ocak başından itibaren Başkanlık Sistemiyle ilgili tartışmaların başlamasıyla eşzamanlı olarak sansasyonel terör faaliyetlerin kesilmesi – ki çok şükür – devrimci arayışlara karşı muhafazakâr tercihlerin sinyalizasyon sistemi olarak görülebilir.

Exxon Mobil’in eski CEO’su, çiçeği solmuş Dışişleri Bakanı Rex Tillerson’la 3,5 saatlik görüşmeden 3-5 gün sonra 14 Şeker Fabrikasının meşhur Amerikan Şirketi Cargill için özelleştirilmesi kararı bu bağlamda eski ortaklığı muhkemleştirme kararıdır. İslamiyet’in güncellenmesiyle ilgili Cumhurbaşkanı’nın yaklaşımını desteklemekle birlikte “İnşaallah bu konu Tillerson görüşmesinde ele alınmamıştır” diye niyazda bulunmaktan da kendimi alamıyorum.

Özelleştirme Millîleştirme’nin tam tersidir. Millîleştirme ile millîlik arasında da doğrudan bağ vardır. Millî şirketlerin özelleştirilmesi gayrimillîlik olduğu gibi bunların hele hele yabancılara tahsislenmesi hem antiyerlilik hem de ecnebîciliktir.

Millî Ordumuzun Afrin başarısıyla ve yerli silahlarıyla gurur duyarız. Lakin ASELSAN, HAVELSAN, ROKETSAN gibi askerî kuruluşlarımızın tüm bilançolarının ecnebî denetim firmalarınca denetlenmesinin yüzde yüz yanlış buluruz. Bu da bir bakıma Kozmik Oda’ya girme durumu gibidir.

Şeker mevzusu epeyi ağzımızın tadını kaçırdı. Korkuyorum; millîlik de rahmetli Metin Millî’nin soyadı hatırası olarak kalmaz inşallah. Ne diyordu: “Seviyorum işte, var mı diyeceğin!

ABD Türkiye’nin Düşmanlarını Neden Destekliyor?

 

Fırat’ın doğusundaki Suriye topraklarının yaklaşık % 30 u ABD kontrolündeki, çoğunluğunu YPG militanlarının teşkil ettiği koalisyon güçlerinin (SDG nin) elindedir.

SDG nin kontrol ettiği toprakların Türkiye ile sınırı yaklaşık 550 km. dir. Bu alanda çoğunluğunu YPG-PKK nın teşkil ettiği silahlı bir güçler bulunmaktadır. Bu güç ABD nin verdiği ağır silahlarla donatılmış ve eğitilmiştir.

ABD çıkarları bakımından Ortadoğu önemlidir. Çünkü Dünyadaki işletilebilir en büyük petrol rezervleri Ortadoğu’da bulunmaktadır. ABD, bu önemli enerji kaynağını çıkarları doğrultusunda kullanmak istemektedir.

Bu yüzden ABD, petrol bölgesini abluka altına alarak Çin’i hizaya getirmek ve İsrail’in güvenliğini sağlamak için ‘Büyük Ortadoğu Projesi’ ni dizayn etmiştir.

Bu projede; aralarında Türkiye’nin de bulunduğu, Fas’tan Basra körfezine kadar uzanan bölgede, 22 devletin rejiminin ve sınırlarının değiştirilmesi planlanmıştır.

Ortadoğu’dan petrol nakliyatının kesintisiz olarak sürdürülebilmesi ve güvenliğinin sağlanması için ABD yeni üsler edinmek, yeni müttefikler bulmak peşindedir.

Bunun için Kuzey Irak, Kuzey Suriye, Güneybatı İran ve Güneydoğu Türkiye’yi içine alacak ‘Büyük Kürdistan Devleti’ ni kurma vaadiyle PKK ve PYD yi piyon olarak kullanmaktadır. Böylelikle aklı sıra Türkiye ile İran’ı da hizaya getirecektir.

BKD için ilk adım iki körfez savaşı ile atılmış, ‘Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) adıyla, Irak’ın kuzeyinde, “Özerk Kürt Bölgesi” kurdurulmuştu. Bölge Lideri Barzani gaza gelerek, 25 Eylül 2017 de bağımsızlık ilan etmeye kalkıştı, Türkiye ve İran’ın kararlı ve sert tutumu yüzünden bağımsızlık ilanından vazgeçildi.

ABD, kuzey Irak’ta yaptığı çirkin ve kirli oyunu, şimdi Kuzey Suriye’ de tezgâhlama peşindedir. Fakat Türkiye bu oluşuma asla izin vermeyecektir. Çünkü bu durum, Türkiye’nin Milli beka sorunudur.

Bu yüzden şanlı ve kahraman Mehmetçik şu anda kuzey Suriye’de bulunmaktadır. Harekâtın çok başarılı geçmesi, PYD ve PKK’nın uçuk hayallerini tüketirken, ABD’nin de kirli tuzağının bozulmasına ve telaşlanmasına sebep olmuştur.

ABD ve Türkiye’nin ilişkileri Afrin harekâtının Menbiç’e de uzanacağının açıklanması ile daha da gerildi. Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan, “Biz Menbiç’e geliyoruz, hadi çıkın” derken, ABD üst düzey iki komutanı bölgeye giderek YPG askerleriyle yan yana poz verdi.

Bu sıcak gelişmeler ışığında ABD Başkanı Donald Trump’ın ulusal güvenlik danışmanı Korgeneral Herbert Reymond McMaster koşar adım Türkiye’ye geldi.

 

Bu ortamda, ABD Dışişleri Bakanı Tillerson ve McMaster’ın Türkiye’ye gelmesi Türk Milletinin kızgınlığına ve tepkisine neden olmuştur.

Başbakan Yardımcısı Sayın Bekir Bozdağ, yaptığı açıklamada, “Türkiye’yi ikna etmeye gelmeyin”,  gidin eğittiğiniz donattığınız silah verdiğiniz lojistik destek sağladığınız terör örgütleri ile ilgilenin. Onlara verdiğiniz silahları toplayın bir daha vermeyin. ‘Türkiye’ye karşı terörist eylem yapmayın’ deyin.” ifadesini kullandı.

Görünen o ki, Türkiye haklı ve kararlı olduğu Afrin ve Menbiç harekâtında geri adım atmayacaktır.

Herbert Reymond McMaster ile Tillerson’ın Türkiye’ye getirdikleri kirli ve küstah teklifler kendileriyle geri gidecektir.

Sevgiyle kalın.

 

 

Türk-Amerikan İlişkileri Geri Dönülmez Bir Şekilde Zarar Görür

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, “YPG/PKK’ya yönelik alacağımız tedbirler sadece Afrin’le sınırlı olamaz, burada Münbiç ve Fırat’ın doğusu da var.” dedi.

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, SDG ismini kullanan PYD/PKK terör örgütü öncülüğünde Suriye’nin kuzeyinde kurulması planlanan “Sınır Güvenliği Gücü” konusunda ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson ile net bir şekilde konuştuğunu vurgulayarak, “Böyle bir oluşumda Türk-Amerikan ilişkileri geri dönülmez bir şekilde zarar görür.” dedi.

Bakan Çavuşoğlu, Kanada’nın Vancouver kentinde düzenlenen Kuzey Kore konulu Dışişleri Bakanları Zirvesi’nde ABD Dışişleri Bakanı Tillerson ile görüşmesinin ardından basın mensuplarına açıklamalar yaptı.

Çavuşoğlu, Tillerson ile görüşmesinde “ABD’nin terör örgütü YPG’ye desteği” ve “Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) elebaşı Fetullah Gülen’in iade edilmemesi” gibi iki sorunun ilişkilere zarar verdiğini anlattığını belirtti.

Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, ABD'li mevkidaşı Tillerson ile görüştü
“Geri dönülmez bir sürece girebilir”

“Bu iki sorunun yanı sıra bu durumun çok ciddi vahim bir durum olduğunu ve ilişkilerimizi ciddi şekilde tehlikeye sokacak bir adım olduğunu ve geri dönülmez bir sürece girebileceğimizi (Tillerson’a) açık bir şekilde söyledim.” ifadelerini kullanan Çavuşoğlu, Tillerson’ın “gazetelerde çıkan haberlere itimat edilmemesi gerektiğini söylediğini” aktardı.

Çavuşoğlu ise Tillerson’a, bunların sadece gazete haberleri olmadığını, bazı Amerikalı komutanların ifadeleri olduğunu hatırlattığını söyleyerek, “Biz ilişkilerimizin o noktalara gitmesini arzu etmeyiz. Ancak o noktaya giderse çok ciddi karşılığı da olur dedim.” yorumunu yaptı.

 “Karşımıza kimse çıkmasın”

Türkiye’nin Afrin’e yönelik muhtemel operasyonuyla ilgili de muhataplarıyla konuştuğunu kaydeden Çavuşoğlu şunları söyledi:

“Afrin’de bulunan YPG/PKK teröristlerinin hem İdlib’deki gözlemcilerimize, hem Fırat Kalkanı bölgesindeki askerlerimize, hem Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) mensuplarına yönelik hem de Türkiye’ye yönelik saldırılarına karşılık vereceğimizi ve karşımıza kimsenin çıkmaması gerektiğini söyledik. YPG/PKK’ya yönelik alacağımız tedbirler sadece Afrin’le sınırlı olamaz, burada Münbiç ve Fırat’ın doğusu da var.”

“Daha önce verilen sözler tutulmadı”

ABD’nin daha önceki “YPG stratejik ortağımız değil, sadece DEAŞ’la mücadele için işbirliği yaptık” açıklamasını hatırlatan Çavuşoğlu, “Madem stratejik ortağınız değil, bu desteğinizi sonlandırın, verdiğiniz silahları geri alın. Hatta seri numaralarını aldıklarını ve bu silahları toplayacaklarını söylemişlerdi. Ancak bizim şüpheci olmamız için çok sebebimiz var. Münbiç’te verilen söz tutulmadı. Rakka’da bize ve Batı Avrupa ülkelerine verilen söz tutulmadı.” şeklinde konuştu.

Çavuşoğlu ayrıca dün akşam ABD Savunma Bakanı James Mattis ile de Suriye konusunu konuştuklarını, hem muhtemel sınır birlikleri hem de Türkiye’nin Afrin’e düzenleyeceği operasyonu ele aldıklarını kaydetti.

Mattis’ten “haberlere inanmayın” yorumu

Çavuşoğlu, Mattis ile görüşmesine ilişkin, “Dün akşam yemekte olası kuzey ordusu oluşturulma konusunu konuştuk. Kendisi bu konudaki haberlere inanmamamızı ve bu konuyu bizzat takip ettiğini söyledi.” dedi.

Bakan Mattis’in Türkiye’yi seven ve önemini anlayan bir kişi olduğunu dile getiren Çavuşoğlu, olası bir sınır güvenliği gücüne ilişkin, “Ben kendisine böyle bir oluşumda Türk-Amerikan ilişkilerinin geri dönülmez bir şekilde zarar göreceğini, hasar göreceğini net bir şekilde anlattım. Mattis de Kanada’ya gelirken bile bu konuyu yakından takip ettiğini, bundan sonra da edeceğini ve bizimle de temas içinde olacağını söyledi.” değerlendirmesini yaptı.

ABD içinde farklı kurumlar arasında farklı bazı açıklamaların yapıldığını gördüklerini kaydeden Çavuşoğlu, konuyla ilgili daha önce ABD Başkanı Donald Trump’ın da sözlerinin “havada kaldığını” ifade etti.

Bakan Çavuşoğlu, “Kore Yarımadası’nın Güvenlik ve İstikrarı İçin Vancouver Dışişleri Bakanları Zirvesi”ne katılmak üzere Kanada’nın Vancouver kentinde bulunuyor.

Kuzey Kore ile Hala Diyalog Kurma Taraftarıyız

1508-gtillersonABD Dışişleri Bakanı Tillerson, “Kuzey Kore ile hala diyalog kurma taraftarıyız fakat bu Kim Jong Un’a bağlı.” dedi.

ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson, Kuzey Kore ile diyalog kurma taraftarı olduklarını ancak kararın Kuzey Kore lideri Kim Jong Un’a bağlı olduğunu söyledi.

Bakan Tillerson, Dışişleri Bakanlığındaki basın toplantısında gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını cevapladı.

Kuzey Kore ve ABD arasında son günlerde yaşanan gerginlik hakkında değerlendirmede bulunan Tillerson, “Kuzey Kore ile hala diyalog kurma taraftarıyız fakat bu Kim Jong Un’a bağlı.” dedi.

Tillerson, Kuzey Kore liderinin “Amerikalılar, Kore Yarımadası’nda tehlikeli bir oyun oynuyor.” sözlerinin hatırlatılmasına yorum yapmadı.

ABD Başkanı Donald Trump, Kuzey Kore’yi, ülkesini tehdit etmeyi bırakmaya çağırarak, bu çağrıya kulak asılmazsa Pyongyang’ın ABD’nin gazap ve öfkesiyle karşı karşıya kalacağını söylemişti.081517-kuzey-kore-ile-hala-diyalog-kurma-taraftaryz--1