Etiket arşivi: Teog

İFLAH  OLMAZ  TİPLERİN  ÜKESİ

İFLAH  OLMAZ  TİPLERİN  ÜKESİ

 

 

Sesi en çok çıkanlar asla laftan anlamayız ve önümüze geleni yargılarız tribinde.

Kuran’ın “Bu topluluğa ne oluyor ki hiçbir sözü anlamaya yanaşmıyorlar” (Nisâ 78) tespiti üzere bir yaşam karşılıyor bizi şehrin sokaklarında.

Hatta İncil’in “Kendi törenizi sürdürmek için Tanrı buyruğunu bir kenara itmeyi ne güzel beceriyorsunuz” (Markos 7:9) hitabını hatırlıyoruz sık sık.

Normalleşmeme trendi bir bulaşıcı hastalık gibi yayılmaya devam ediyor. Hem 17 yıllık muktedir olma keyfiyetiyle ve dahi iktidar nimetleriyle diş kamaşmasına benzeyen görüş kamaşması yaşayan iktidar kanadıyla (son üç yıldır aynı maksudun gölgesine konuşlananlar da dahil) hem de rövanş durağında aynı eşkalle iştigal eden bir kısım muhalefetiyle.

Diyoruz ki Fatih, çağüstü plan ve projelerle İstanbul’u alırken Bizanslılar her halükârda kendilerini kurtaracak olan meleklerin cinsiyetini konuşuyorlardı; dişiler miydi, erkekler miydi?

İlk şok meleklerin tayfa tayfa dindar Hıristiyanların yardımına gelmemesiydi. Hatta Tanrı kâfir ve barbar Türklerin yanında gibiydi sanki.

Biz de camiye ayakkabıyla girilip girilmeyeceğini, laikçi kadınların mı başörtülülere saldırdığını yoksa tarikatçı adamların mı başı açıklara saldırganlıkta bulunduğunu tartışıyoruz kaç zamandır. Tartışma da değil atışma.. Arada dileyen yani hazırlığını yapan da dilediği yeri fethediyor.

Tam ciddi bir mevzu konuşmaya niyetleniyoruz; aynı kafanın ön ve arka yüzünden ses geliyor. Suriye’de dipsiz göl hükmündeki İç Savaşı bitirmekten ve beka meselemiz haline gelen Sığınmacıları layığı veçhile ülkelerine geri göndermekten bahsetsek “Ensar & Muhacir”, “Katil Eset”, “Alçak Amerika”, “Ş….… Suriyeliler” bağrışları gırla gidiyor ve tarih – dış politika bilgileri amatör maçtaki taraftar tezahüratı muamelesi görüyor. Belki o bile değil..

— Sen benim kim olduğumu biliyor musun?

— Sen benim nasıl bir sistem kurduğumu biliyor musun?

Alman; ortaokuldan itibaren kabiliyete göre ayıran ve meslek sahibi yapan, sadece rafine kısmını üniversiteye yönlendiren bir eğitim modeliyle futboldan lüks otomobil üretimine varıncaya kadar dünya çapında ses getiriyor. İhracatı yani üretimi 57 İslam ülkesinin toplamından fazla. Hatta senden giden 3 milyonla senin 83 milyonunla çıkaramadığın kadar sporcu, zanaatkâr, iş insanı çıkartabiliyor.

Sense aynı partinin iktidarında 7 tane bakan değiştiren (Mumcu, Çelik, Çubukçu, Dinçer, Avcı, Yılmaz, Selçuk),  7 kere liselere geçişte (AL, LGS, OKS, SBS, TEOG, Nitelikli, Sürpriz) ve 5 kere üniversiteye girişte (OBP, ÖSS, YGS, LYS, AYT-TYT), sayısız kere de Belediye Encümeninde sistemle oynayan bir model geliştirdin.

Parlamenter Sistemden Cumhurbaşkanlığı Sistemine geçtik, Bakanlıkları bir arttırdık bir azalttık, TBMM’ni 550’den 600’a çıkarttık; aman ne kadar da kararlıyız. En çok oy alan Başbakanı bir ay içinde hain ilân ettik. Fakat yine de arkası Gelecek gibi..

Libya desem; ya “Barbaros koptu, dönüyor”, “Reis, Sevr ejderhasının başını kesti” yada “Ne işimiz var orada” repliklerine tosluyor analiz ve önerileri sunma isteği: Önermiyorum ulan!

Almanya diyeyim; bakayım ne denecek? Her şeyin kurallı bir normalleşmeyle yaşandığı; bağırış – çağırışın, korna – klaksonun, kuralsızlığın – karmaşanın, belirsizliğin ve bireysel üstünlüğün dahası iktidar – muhalefet çekişmelerinin hissedilmediği bir garip huzur ülkesi.

Onların herşeyleri sistemli ve tıkır tıkır işliyor. Bizim işlerimizse ya sistemsizlik sistemiyle yürür veyahut reform adı altında getirdiğimiz her türlü sistemin götürücüleri olmak yürürlüğündedir.

Zira sistem bir zihniyet meselesidir. Kafası çıfıt çarşısı gibi olanların, içten içe “Bana sevdanın yolları, sana kurşunlar” şarkısını mırıldananların bir sistem kalıbına uymalarını bekleyemezsiniz zaten.

O yüzden böyleyiz, bu yüzden öyle..

Demokrat Parti Antalya İl Başkanı Hasan Ali Kartal, TEOG’un kaldırılmasına ilişkin açıklamalarda bulundu

Demokrat Parti Antalya İl Başkanı Hasan Ali Kartal, TEOG’un kaldırılmasına ilişkin açıklamalarda bulundu.Kartal yaptığı açıklamada “300 sene ömrümüz yok ki AK Parti’nin deneme-yanılma metodu ile çocuklarımıza, milletimize ve devletimize kobay muamelesi yapmasına sabredelim” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Temel ve Orta Öğretime Geçiş Sınavı’nın (TEOG) kaldırılmasıyla ilgili değerlendirmeleri üzerine Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz tarafından yapılan “Bu yıl TEOG uygulanmayacak” açıklaması, velileri ve öğrencileri yeniden endişeye sevk etti.hasan ali

Demokrat Parti Antalya İl Başkanı Hasan Ali Kartal, Erdoğan’ın ve Yılmaz’ın açıklamalarına ilişkin olarak “Bir sabah kalktınız; daha dün öve öve bitiremediğiniz ‘TEOG’u kaldıracağız’ diye güya hikmet buyurdunuz! İlgili bakanlıklarda görev yapanlar da sanki 3. Dünya ülkesiymişiz gibi konuyu enine boyuna tartışmadan ve yerine koyulacak alternatif sistemi oluşturmadan ’emrin olur’ dediler” diye konuştu.

Ülkenin bu kadar kötülüğü hak etmediğini vurgulayan Başkan Kartal şunları söyledi: “Yapılan yolsuzluk, hukuksuzluk ve ne kadar yanlış icraat varsa hepsini bir ‘İman’ gibi kayıtsız-şartsız savunacak bir güruh çıkarmayı amaçlıyorlar.’Daha alt seviyedeki çocuklarımızı yukarı çekemiyoruz, bari daha üst seviyedeki yetenekli, çalışkan yavrularımızı sıradanlaştıralım’ mantığı içerisinde hareket ediyorlar adeta. Çok yazık ki yetenekli ve nitelikli insanlarını aşağı basan; yeteneksiz, donanımsız olanlarını ise yukarı çeken ‘negatif seleksiyon’ sistemiyle varacağımız yerdeyiz şu an!”

“Bir sabah kalktınız; daha dün öve öve bitiremediğiniz ‘TEOG’u kaldıracağız’ diye güya hikmet buyurdunuz” diyen DP Antalya İl Başkanı Kartal,  “İlgili bakanlıklarda görev yapanlar da sanki 3. Dünya ülkesiymişiz gibi konuyu enine boyuna tartışmadan ve yerine koyulacak alternatif sistemi oluşturmadan ’emrin olur’ dediler. AK Parti, ‘Reform, Değişim, Dönüşüm’ adıyla ambalajlayıp millete pazarladığı teşebbüslerle kurumları ve bunun yanında da kurum kültürlerini yok etti. 15 yıldan bu yana uyguladıkları ‘yıkım mühendisliği’ ile devleti çökerttiler” şeklinde konuştu.

“Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin toplumsal ahenk ve huzur için vatandaşına karşı en büyük sorumluluğu fırsat eşitliği olduğu unutulmamalıdır” diyen Hasan Ali Kartal, “Bakınız; bu ülkede kamucu eğitim anlayışı ve fırsat eşitliği, ‘Çoban Sülü’ ismiyle sembolleşen Süleyman Demirel ve daha nicelerini Devlet’in tepesine taşıdı.300 sene ömrümüz yok ki AKP’nin ‘deneme-yanılma’ metodu ile çocuklarımıza, milletimize ve devletimize kobay muamelesi yapmasına sabredelim” ifadesini kullandı.

AHLÂK HASTALIKLARI HASTANESİ

 

 

 

süleyman pekinBir dinleri olduğu için ahlâka ihtiyacı kalmamış gibi davranıyorlar” diyor Amin Maalouf. Tam da bizim durumumuzu imliyor: Ahlâksız dindarlık yada netameli Müslümanlık..

Dünya İslâmîlik Endeksi’nin ilk 10’unda, 20’sinde, 30’unda tek bir İslâm ülkesi bile yok; tamamı gayrimüslim ülkeler ve hatta bir kısmı da ateizme yakın İskandinav ülkeleri.

Malezya 38’nci sırasıyla 57 İslam ülkesinin en önde olanı.. Bizse 65’nci sıradayız. Bu şu demek: İslâm ülkelerinin İslâm’la (ekonomi, hukuk, özlük ve siyasî haklar, uluslararası ilişkiler) neredeyse doğru dürüst bağı yok.

Hani CumhurbaşkanıBizim zamanımızda TEOG mu vardı” dedi ya; bizim zamanımızda Ahlâk Bilgisi diye ayrı bir ders vardı. Gerçi o dersin haricinde de günün her saatinde herhangi bir olayda Büyükler çeşitli ahlâkî uyarılarda bulunarak toplumsal mutabakatı hep canlı tutarlardı.

İki Kızılderili atlarıyla dörtnala koşturup duruyorlarmış. Derken yaşlı ve bilge olan; “Çok hızlı gittik, ruhlarımız geride kaldı. Biraz dinlenelim de ruhlarımız bize yetişsin” demiş.

E biz de bayağı bir ileri gittik ve ahlâkımız çok gerilerde kaldı. Biraz geviş getirelim de ahlâkımız davranışlarımıza otursun.

Bu konuda Osmanlı zamanında yazılmış sıkı bir kitap var: AHLÂK-I ALÂÎ. 1565’te kadılık ve kazaskerlik yapan Kınalızade Ali Efendi tarafından yazılmış; ilk Türkçe ahlâk kitabı sayılıyor ve Yüksek Ahlâk anlamında.

Kitaptan Türk Yurdu’nun Temmuz 2017 sayısında “Nevâbitler / Türediler” hakkında muhteşem bir makale yazan Doç. Alper Özmen kardeşim vesilesiyle haberdar oldum. Ve Doç. Ayşe Sıdıka Oktay’ın inceleme – araştırma tezi üzerinden okudum.

Başlıktaki hastane fikri benim, 60 sayfalık Ahlâkî Hastalıklar ve Tedavisi bahsi ise Kınalızade’nin. Muhlik (helâk edici) hastalıklar olarak saydığı cehl (câhillik), hayret (şaşkınlık), hased (kıskançlık), hışm (kızgınlık), hıkd (kin), galebe-i gazab (aşırı öfke), atâlet (tenbellik), emel (arzu), aşk (şehvete) gibi dalları da Kınalızade Üniversitesi Ahlâk Hastalıkları TeoTıp Fakültesi’nin bölümleri olarak somutlaştırmak lazım.

İnsan insanın tanığıdır” der Kınalızade. “Anlatma; örnek ol!” der Kınalızade. Ve insanları Özgür İnsan, Özerk (Yarı Özgür) İnsan, Bağımlı (Yarı Köle) İnsan ve Köle İnsan diye dörde ayırarak tasnifler. İsterseniz günümüzdekilerle test edelim.

Kınalızade’nin ‘Sefih Çelebi’ imlendirmesiyle örneklediği tiplerin Müslüman toplumumuzda milyonlarca fotokopisi var. Bir de İkiyüzlüler (Muraî), Bozguncular (Muharrif), Haydutlar (Bağî), Sapkınlar (Mârik) ve Gözbağcılardan (Muğalâta) oluşan beşlemesi var.

Yalancı şahitlik edenleri, yalan-yanlış yollardan mal edinenleri, rüşvet alan ve bâtıla meyledenleri, insanların mal ve rızkını gaspedenleri, hırsızlık ve dolandırıcılık yapanları, ceza diyerek haksız yere mala konanları da bu faslın zeyli olarak verir.

Aile Ahlâkı’ndan Devlet Ahlâkı’na, Erdemler ve Rezîletler’den Vasat / Orta, İtidal ve Adalet’e kadar birçok alanda fikir paylaşan KINALIZADE, literatürde Farâbî (Fusûl’ül-Medenî) ile Makyavelli (Prens) arasında bir yerde duruyor.

Son tahlilde bu günlerde en çok tartışılan adalet – adaletsizlik konularında ise makam odalarına çerçeveyle asılabilecek bir söz söyler: Adalet insaftır.

El insaf!

 

 

 

TEOG GELİP GEÇİCİ, AİLE İLİŞKİSİ KALICI

 

Sınavlara gereğinden fazla anlam yükleyerek, fizyolojik ve psikolojik olarak stres altında olan ergenler üzerinde sınav baskısı oluşturmanın çocukların ruh sağlığını olumsuz etkilediğine dikkat çeken İstanbul Aydın Üniversitesi Psikoloji Bölümü Anabilim Dalı Başkanı Yrd. Doç. Dr. Ş. Güliz Kolburan, bunun ailevi ilişkilerde de problemler yaratabileceği uyarısında bulunuyor ve “TEOG gelip geçici, aile ilişkisi kalıcı” mesajını veriyor.teog1

Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) tarafından gerçekleştirilecek Temel Eğitimden Ortaöğretime Geçiş (TEOG) ikinci dönem ortak sınavı, 26-27 Nisan tarihlerinde tüm ülke genelinde gerçekleştiriliyor.  1 milyonu aşkın 8’inci sınıf öğrencisinin eğitim hayatını etkileyecek TEOG sınavı öncesinde ailelerin tutumu ne olmalı? İstanbul Aydın Üniversitesi (İAÜ) Fen Edebiyat Fakültesi Psikoloji Bölümü Anabilim Dalı Başkanı Yrd. Doç. Dr. Ş. Güliz Kolburan, ailelerin çocuklarına yönelik tutumlarında dikkatli olmaları gerektiğini belirtiyor ve ailelerin eğitim öğretimin bir parçası olan TEOG Sınavına gereğinden fazla anlam yüklenmemesi gerektiğini söylüyor. Ailelerin çocuklarının hayatını TEOG’a endekslememeleri gerektiğini belirten Yrd. Doç. Dr. Kolburan, “Çocukların bütün kimlikleri tek bir sınava endekslenmemeli. Sevginin koşula bağlanması, çocuk gelişimini olumsuz etkiler. Kişilik gelişimi açısından sıkıntılar yaratır. Buna dikkat edilmesi önemli. Çocuklar başarılı da olsa başarısız da, ailelerin çocuklarına olan sevgisinin devam ettiği mesajı verilmeli, sevgi ve kabul koşula bağlanmamalı” diyor.

İlköğretimden ortaöğretime geçiş anlamı taşısa da, TEOG’un öğrencinin bütün özelliklerini değerlendirebilecek standart bir araç olmadığının altını çiziyor ve “Sınav, öğrencinin o anki performansını değerlendirir.  Ancak anlık bir performansa bakarak, çocukları nitelendirmek doğru olmaz. Böyle bir tutum, çocuklarda ömür boyu sürecek hatalı kimlik algılarına yol açar” diyor. Başarısızlık ve yetersizliğe dair benlik algısı, öğrenilmiş çaresizliği de beraberinde getirir.

FAZLA KAYGI SINAVDAKİ BAŞARIYI OLUMSUZ ETKİLER

Yrd. Doç. Dr. Kolburan, ailelerin TEOG öncesi sınav konusunu kapatarak, çocuklarıyla birlikte güzel vakit geçirmelerinin sınav öncesinde yapılabilecek en doğru davranış olduğunu belirtiyor: “Bugün itibariyle çocuklar için sınava hazırlanma dönemi bitmiştir. Aileler, sınava dair kaygılı olurlarsa, bu kaygı çocuklara da geçecektir. Bir miktar kaygı sınavda öğrencileri motive etse de;  aşırı kaygı çocukların sınav başarısının düşmesine yol açacaktır.”

 

BİR TARAFTA ERGENLİK, ÖTE TARAFTA SINAV BASKISI 

TEOG sınavına girecek öğrencilerin gelişim düzeyleri ile LYS sınavına girecek öğrencilerin gelişim düzeylerinin farklı olduğuna dikkat çeken Yrd. Doç. Dr. Kolburan, “Üniversiteye hazırlanan öğrencinin gelişimsel olarak sınavı değerlendirme biçimi, kaygı durumu, sebep sonuç ilişkilerini kavrama yeteneği çok farklı. 8’inci sınıf öğrencisinin ise bunun anlam ve önemini değerlendirme biçimi henüz aynı olgunluğa erişmiş değil. Erken dönem ergenlikte gelişimsel açıdan çok yoğun duygusal çatışmalar yaşanmakta. Fizyolojik değişimler çok hızlı yaşanıyor. Stres altında, zor bir dönem geçiriliyor. Ergen öğrenci bir taraftan bunlarla uğraşırken, diğer taraftan ailenin sınava yönelik beklentisinin baskısını yaşıyor ve çocukta kaygı ve strese dönüşüyor. Bu, aile içindeki ilişkinin bozulması riskini yaratıyor. Bu noktada ailelere büyük görev düşmekte.  Ailelerin bilmesi gereken şudur ki;  “sınav gelip geçicidir, ancak aile ile olan ilişki kalıcıdır. Bunu bozmamaya özen göstermek gerekir.”

GERÇEKDIŞI BEKLENTİLER KAYGIYI ARTIRIYOR

Zaman zaman ailelerin gerçek dışı beklentilerle çocuklarından kapasitelerinin üzerinde bir performans bekleyerek kaygılarını artırdıklarını ifade eden Yrd. Doç. Dr. Kolburan, şunları ifade ediyor: “Ailelerin sınava gereğinden fazla önem atfetmeleri yanlış. Ailelerin sakin ve sağduyulu davranmalarını  bekliyoruz. Çocuk koşulsuz olarak sevildiğini bilmeli. Her öğrencinin ilgi alanları, yetenekleri farklıdır.  Güzel resim yapan biri de zekidir, güzel müzik yapan da. Veya güzel konuşan çocuk da, farklı bir alanda zekidir. Önemli olan bu zeka ve yetenek alanlarını fark edip, onları doğru yönlendirmek. Öğrencinin yeteneğine göre desteklenmesi de önemli. Herkes matematikçi, herkes mühendis olamaz. Üstelik bu başarı ile eşdeğer bir kriter de değil. Böyle bir realite yok.”

‘REALİTEYE UYMAYAN HEDEFLER SIKINTI DOĞURUR’

Çocuğun kendi hakkındaki farkındalığıyla ailenin çocukları hakkındaki farkındalığının birbiriyle örtüşmesi gerektiğini ifade eden Yrd. Doç. Dr. Kolburan, “Realiteye uymayan hedefler, daima sıkıntı doğurur. Bu nedenle çocuğun kendini tanıyabileceği ortamlar yaratılmalı. Çocuğun kendi hakkındaki benlik algısı gerçeğe yakın olmalı. Benlik algısını gerçeğin dışına taşımak, çocuğa zarar verir. Benlik algısını, ne olduğundan hafife almak, ne de olduğundan yükseğe taşımak lazım. Hepimiz artılarımızla, eksilerimizle bir bütünüz ve biriciğiz. Çocuklar da eksik yanlarıyla veya fazla yönleriyle biricikler. Aileler bu konuda doğru değerlendirmeler yapıp, çocuklarının yetenekli ve ilgili oldukları alanları desteklemeli, hırs yapmamalı. Bu anlamda çocukları tanımak önemli bir konu. Eğer çocukları doğru tanırsak, onları doğru yönlendirebiliriz” şeklinde değerlendiriyor.

ÖĞRENCİLERE VE AİLELERİNE TAVSİYELER

Yrd. Doç. Dr. Kolburan, son olarak TEOG sınavına girecek öğrencilere ve ailelerine şu tavsiyelerde bulunuyor: “Çocuklar, sınavdan önce hoşlarına giden, onları olumsuz etkilemeyecek keyifli etkinliklere katılmalı. Kendilerini sakatlayacak spor aktivitelerinden sınav öncesinde uzak durmalarında fayda var. Yine sindirim sistemini bozacak yiyeceklerden uzak durulması gerekir. Uyku düzeni önemli. Ancak bu da aileler tarafından koşul haline getirilmemeli. Önemli olan çocuğun bu konuda farkındalık sağlaması. Ancak içselleştirilen amaçlar çocuğun kendisine ait amaçlar haline gelir. Kendisine ait amaçların gerçekleştirilme motivasyonu da daima daha yüksektir. Aile, bu konuda tek taraflı bir karar vermemeli. Kararlara çocuğun da dahil olması önemli. Öte yandan sınav sırasında zamanı iyi kullanmak gerekir. Emin olunan, bilinen soruların işaretlenmesi; bilinmeyen soruların ise üzerinde vakit kaybetmemek, vakit kalırsa bu sorulara yeniden dönmek önemli.”

Bu haber TEOG heyecanı yaşayacaklara

 

26 Nisan Çarşamba ve 27 Nisan Perşembe günü gerçekleştirilecek TEOG Sınavı öncesinde öğrenci ve ailelerine tavsiyelerde bulunan Psikolog Miray Şahin, “Sınav sonucunun ne olduğundan çok çocuğunuzun vermiş olduğu emeği ödüllendirmeli ve sonuç ne olursa olsun çocuklarımızın yanında olduğumuzu hissettirmeliyiz” dedi.teog

 

Sakarya Büyükşehir Belediyesi Sosyal Gelişim Merkezi Psikologlarından Miray Şahin, 26 Nisan Çarşamba ve 27 Nisan Perşembe günü gerçekleştirilecek TEOG Sınavı öncesinde öğrenci ve ailelerine tavsiyelerde bulundu. Şahin, “2017 eğitim-öğretim yılının sonlarına yaklaşırken TEOG Sınavına da sayılı günler kaldı. Bu sınav ile ortaöğretimini tamamlayan çocuklar, eğitimlerine devam edecekleri okulları belirleyecekler. Durumun böyle olması haliyle aileler ve çocuklar üzerinde büyük bir beklentiye girmelerine ve sınava ilişkin kaygıların oluşmasına yol açmaktadır” ifadelerini kullandı.

 

Çocuklarımıza destek olalım

Şahin, “Aileler olarak sınava girecek çocuklarımız için üzerimize düşen birçok görevimiz vardır. Çocuklarımızı rahatlatmak, stresi önlemek, çocuklarımızı motive etmek ve çocuklarımızın doğru tercihlerde bulunmaları için fikir paylaşımlarında bulunmak olarak düşünülebiliriz. Sınav sonucunun ne olduğundan çok çocuğunuzun vermiş olduğu emeği ödüllendirmeli ve sonuç ne olursa olsun çocuklarımızın yanında olduğumuzu hissettirmeliyiz. Çocuklarımız gösterdikleri başarı sonucunda değil, koşulsuz ve şartsız olarak ebeveynlerinin desteklerine ihtiyaç duyarlar ve kendilerini güvende hissederler. Bizde bu desteği şartlar ne olursa olsun çocuklarımıza sağlamalıyız” diye konuştu.

 

Geçmişi ve geleceği şimdiki zaman şekillendirir

“Eğitim hayatı boyunca birçok sınavla karşılaşacak olan çocuklarımızın girecekleri bu sınavın tek şansları olmadığı, aile ve çocuk ilişkilerinin bu sınava bağlı olmadığı konusunda uzlaşmacı tavırlar sergilemelerini ailelerimize tavsiye ediyoruz. Biz yetişkinler geçmiş ile hayıflanıp, gelecek için kaygılar yaşarken şimdimizi yok sayıyor ve bir daha geri gelmeyecek zaman dilimlerine bir yenisini daha eklemiş oluyoruz. Bu yüzden çocuklarınızla bir aradayken kaliteli vakit geçirerek onlara doğru rol modeller olarak hiçbir sınavda yakalayamayacakları başarıyı ve mutluluğu kazandırmış oluruz. Unutmayalım ki geçmişi ve geleceği şekillendirmemizi sağlayan ‘an’  içinde bulunduğumuz andır. Bu vesileyle tüm öğrencilerimize başarılar diliyoruz.”

TEOG Öncesi Duyarlılık Çağrısı

27 Nisan Çarşamba ve 28 Nisan Perşembe günleri gerçekleştirilecek TEOG sınavı öncesinde açıklamalarda bulunan Zabıta Dairesi Başkanı Yusuf Türkhan, “Sabah 9.00’da başlayacak sınavlar süresince yüksek sesli müzik açılmaması ve korna çalınmaması konusunda trafikte olan sürücülerimizden hassasiyet göstermelerini bekliyoruz” dedi.

teogSakarya Büyükşehir Belediyesi Zabıta Dairesi Başkanı Yusuf Türkhan, 27 Nisan Çarşamba ve 28 Nisan Perşembe günleri yapılacak olan Temel Eğitimden Ortaöğretime Geçiş (TEOG) sınavları öncesinde açıklamalarda bulundu. Türkhan, “27 Nisan Çarşamba ve 28 Nisan Perşembe günleri öğrencilerimiz sınav heyecanı yaşayacaklar. Sabah 9.00’da başlayacak sınavlar süresince trafikte olan araçlardan hassasiyet göstermelerini bekliyoruz. Sınav yerlerinde yüksek sesli müzik açmamalarını ve kornalarını kullanmamaları konusunda tüm sürücülerimizi duyarlılığa davet ediyoruz” ifadelerini kullandı.

Çalışmalara Kısa Bir Ara

Zabıta Teşkilatı olarak sahada olacaklarını da yineleyen Türkhan, “Sınav yerlerinin yakınındaki inşaat alanlarında sınav süresince çalışmalara ara verilmesini rica ediyoruz. Dolayısıyla tüm vatandaşlarımızı duyarlılığa davet ediyoruz. Bu vesileyle Büyükşehir Belediyesi olarak sınava girecek tüm öğrencilerimize bir kez daha üstün başarılar diliyoruz” diye konuştu.

LİONS Kulübünden Rektör Özdemir’e Plaket

 

 

Mersin Çamlıbel Lions Kulübü üyeleri, Toros Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yüksel Özdemir’i Bahçelievler Kampüsü’nde ki makamında ziyaret ederek, kendisine teşekkür plaketi takdim etti.

 

rektör özdemire plaketÖZTÜRK: 72 ÖĞRENCİ EYLÜL AYINDA SERTİFİKALARINI ALACAK

Toros Üniversitesi’nin geçtiğimiz yıl boyunca her türlü çalışmalarında kulüplerine destek olduğunu belirten Başkan Nurten Öztürk, TEOG Tanıtım Günleri etkinliğini Toros Üniversitesinde yaptıklarını belirterek bu destekleri için Rektör Özdemir’e teşekkür etti.

Üniversitenin her platformda kendilerinden desteklerini esirgemediğini bir kez daha yineleyen Başkan Öztürk, “Toros ile İşitme Engellilerle ilgili bir projede ortak bir çalışmamız oldu. Şuanda 72 tane öğrenci işitme dili ve eğitimi alıyor ve eylül ayında da bu öğrencilerimize sertifikaları verilecek” dedi.

 

REKTÖR ÖZDEMİR: DESTEKLERİMİZ DEVAM EDECEK

Ziyaretten duyduğu memnuniyeti dile getiren Rektör Özdemir ise Sivil Toplum Örgütleri ve kulüplerin önemine değindi. İlerleyen dönemde de Toros Üniversitesi olarak kent ve insan odaklı her türlü projenin içinde seve seve olacaklarının sözünü verdi.rektör özdemire plaket.jpg 1

Mersin Çamlıbel Lions Kulübü üyeleri konuşmaların ardından Rektör Özdemir’e, Toros Üniversitesi’nin katkılarından ötürü bir plaket takdim etti.