Etiket arşivi: Tarih

ATAV ile Karacadağ Kalkınma Ajansı “Şanlıurfa’da Tarih Yeniden Canlanıyor” Projesinde Buluştu

 

“Şanlıurfa’da Tarih Yeniden Canlanıyor” Projesine ATAV tecrübelerini aktardı…

 

Kurulduğu 1996 yılından bu zamana kadar Antalya ve ilçelerine ait gizli kalmış veya unutulmaya yüz tutmuş sosyo – kültürel, tarihi, gastronomi ve doğal zenginlikleri gün ışığına çıkarmak için çalışmalar yürüten Antalya Tanıtım Vakfı (ATAV) son olarak Karacadağ Kalkınma Ajansı’nı ağırladı.

Toplanti

“Şanlıurfa’da Tarih Yeniden Canlanıyor Projesi” kapsamında Karacadağ Kalkınma Ajansı, kamu/özel sektör kurum temsilcileri ve Proje Ekibi 17 Ağustos tarihinde Antalya Tanıtım Vakfı’na ziyarette bulundular.

 

Ziyaretleri esnasında ATAV Başkanı Nizamettin Şen’in yanısıra Başkan Yardımcısı Yeliz Gül Ege, Yönetim kurulu üyelerinden Büyükşehir Belediyesi Başkan Danışmanı İbrahim Evrim ile Cornelia Otelleri Genel Müdürü Zafer Alkaya da toplantıya iştirak ettiler.

 

ATAV Başkanı Nizamettin Şen ATAV’ın kuruluşundan bu yana amaçlarından, faaliyetlerinden, projelerinden,etkinliklerinden ve Antalya Tanıtımına yönelik çalışmalarında izledikleri strateji ve politikalardan bahsedilen bir sunum yaptı.

 

Ayrıca Nizamettin Şen, Turizm uygulamalarının geliştirilmesinde izlenilen Politikanın, Planlamanın, Destinasyon Yönetiminin, Markalaşmanın ve Pazarlama Operasyonlarının önemini vurgulayarak bunların ancak sürdürülebilir, yaygın ve etkin olmaları durumunda fark yaratacağını ve fırsatların verimli bir şekilde kullanılabileceğini ve üzerinde çalışılan Destinasyonun bilinirliği ve tanıtımına katkı sağlayabileceğini altını çizerek ifade etti. ATAV bünyesinde kurulmuş olan Antalya Kongre Bürosunun turizmin çeşitlemesinde oynadığı rolün önem ve etkinliğine de değindi.

 

ATAV Başkan Yardımcısı Yeliz Gül Ege ise ATAV bünyesinde bulunan Antalya Kadın Müzesinin  kuruluş ve etkinliklerinden bahsederken bölgeninin tanıtımında insan faktörünün özellikle kadın olgusunun ne kadar etkili olduğunun önemini vurguladı.

 

Bu projeyle birlikte ATAV Başkanı Nizametin Şen ve Yönetim Kurulu üyeleri Antalya’nın tanıtımına yönelik tecrübe ve deneyimlerini paylaştığı Karacadağ Kalkınma Ajansına yürüttükleri projede başarılar dileyip, her zaman yardım ve destekleri ile yanlarında olacaklarını ve Şanlıurfa’nın Turizm Destinasyonu olarak bölgesel rekabetçiliğini geliştirmesinden ve öncelikle tercih edilen noktalardan biri olmasından memnuniyet duyacaklarını da dile getirdiler.

 

 

Haber Yayın Hazırlık Dairesi: Yusuf Ünel

 

Gölyazı’daki Nekropol ve Kutsal Alan kazıları sona erdi

 

DCIM100MEDIADJI_0097.JPG

Gölyazı’daki 2500 yıllık tarihi ortaya çıkarmak için sürdürülen çalışma çerçevesinde, Nekropol ve Kutsal Alan kazıları sona erdi. Ekipler, şimdi Kız Ada’daki tarihi, gün yüzüne çıkarmak için çalışmaları bu bölgeye kaydırdı.GOLYAZI KAZI (2)

 

Nilüfer Belediyesi ile Kültür ve Turizm Bakanlığı Müzeler Genel Müdürlüğü arasında 2015 yılında imzalanan protokol çerçevesinde geçtiğimiz yıl Gölyazı’da başlayan kazılar devam ediyor. Uludağ Üniversitesi Arkeoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Mustafa Şahin’in başkanlığını yürüttüğü kazılarda Nekropol ve Kutsal Alan’daki kazılar sona erdi. 30’a yakın mezarın bulunduğu kazılardan 2500 yıl öncesine ait eşyalar ve Roma dönemine ait seramik ve cam fırınlar da çıkarıldı. Bu iki alanda kazı çalışmalarını tamamlayan ekipler,  Kız Ada’da Apollon Tapınağı’nın kalıntılarını ortaya çıkarmak için çalışma başlattı.  Karadan yaklaşık 800 metre uzaklıkta bulunan Kız Ada’da sürdürülen çalışmalarda öncelikle bölgenin bitki temizliği yapıldı. Temizlik çalışmasının ardından yüzey altındaki kalıntıların tespit edilebilmesi için adada sondaj işlemi uygulanıyor.GOLYAZI KAZI (3)

Daha önce hiç arkeolojik kazı yapılmayan Gözyazı’da çalışma için gerekli tüm araçların tedariğini ve personel hizmetini sağlayan Nilüfer Belediyesi, bölgede bir ilki de gerçekleştirmiş oluyor. Gölyazı ve çevresindeki kaçak kazıların önlenmesi amacıyla sürdürülen kazılar sonunda yüzlerce yıldır toprak altında yatan tarihin gün yüzüne çıkarılarak Gölyazı’nın kültür turizmine kazandırılması hedefleniyor.

HEDEF ARKEOPARK OLUŞTURMAK

Gölyazı’da Devam eden kazıları Nilüfer Belediye Başkan Yardımcısı Bukle Erman ile Kültür ve Sosyal İşler Müdürü Güney Özkılınç yerinde inceleyerek bilgi aldı.

DCIM100MEDIADJI_0010.JPG
DCIM100MEDIADJI_0010.JPG

Nilüfer Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Müdürü Güney Özkılınç, çalışmalar tamamlandığında bir arkeopark yapmak istediklerini belirterek, “Gölyazı’daki kazılar sonucunda, arkeolojik kazı alanlarında, Bursa Müze Müdürlüğü’nün izni ve onayı ile arkeopark düzenlemeleri yapmak istiyoruz. Bununla ilgili olarak kimi bölgelerin röleve çalışması belediyemiz tarafından gerçekleştirildi ve plan proje aşamasına gelindi” diye konuştu.

31 MAYIS’TA BİTECEK OLAN TAKSİT ÖDEME SÜRESİ 31 TEMMUZ’A UZATILMALI

Esnaf ve sanatkârların 31 Mart 2017 tarihinden önceki borçlarının yeniden yapılandırılmasına ilişkin kanunun yürürlüğe girdiğini belirten Türkiye Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonu (TESK) Genel Başkanı Bendevi Palandöken, “Başvurular 30 Haziran’da, ilk taksit ödemeleri 31 Temmuz’da bitecek. Daha önce yapılandırma başvurusunda bulunmayan esnaf bu fırsatı iyi değerlendirmeli” dedi.

bpd süre-“SÜRE 31 MAYIS’TA SONA ERİYOR”

Daha önce 6736 sayılı Kanundan yararlanarak borçlarını yapılandıranların yeni yapılandırmadan yararlanamayacağını hatırlatan Palandöken, “6736 sayılı Kanundan yararlanarak borçlarını yapılandıranların ilk iki taksit ödemeleri 31 Mayıs’ta sona eriyor. 31 Mayıs itibariyle borçlarının ilk iki taksitini ödemeyenlerin yapılandırması iptal edilecek” uyarısında bulundu.

-“İKİ UYGULAMANIN ÖDEME ZAMANLARI BİRLEŞTİRİLMELİ”

Yapılandırma kanunlarının başvuru ve taksit ödeme tarihlerinin karışıklığa neden olacağını ve esnafın bu karışıklıkta yapılandırma hakkını kaybedebileceğini belirten Palandöken, “6736 sayılı Kanundan doğan borçların ödeme zamanı ile 7020 sayılı Kanundan doğan borçların ödeme zamanı birleştirilmeli. Her ikisi de 31 Temmuz’da yapılabilmeli. Böyle bir uygulama hem yanlışlıkla yapılandırma iptallerini önler hem de ekonominin canlanmasına bir katkı sağlamış olur. En önemlisi KOSGEB’e kredi için başvuran ve halen bekleyen esnaf bu uzatmadan yararlanır ve devlette alacağını tahsil etmiş olur” dedi.

CHP’li Cankurtaran’dan Çarpıcı Soru: Erdoğan ve AK Parti, Atatürk’e İftiraya Neden Sessiz Kalıyor?

 

 

TVNET kanalında yayınlanan “Derin Tarih” adlı programda Atatürk’e yönelik atılan iftiraya sert tepki gösteren CHP Genel Başkan Yardımcısı Yasemin Öney Cankurtaran, “Her gün konuşan ve her konuda fikri olan Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AK Parti hükümeti, Atatürk’e iftiraya neden sessiz kalıyorlar?  Türkiye’nin kurucusu olan bir Cumhurbaşkanı’na yönelik hakarete karşı çıkmak herşeyden önce şu an görevde olan Cumhurbaşkanı’nın görevi değil midir?” diye sordu.

CUMHURIYET HALK PARTISI GENEL BASKAN YARDIMCISI YASEMIN ONEY CANKURTARAN                      FOTOGRAF: ZIYA KOSEOGLU/CHP GENEL MERKEZI
CUMHURIYET HALK PARTISI GENEL BASKAN YARDIMCISI YASEMIN ONEY CANKURTARAN FOTOGRAF: ZIYA KOSEOGLU/CHP GENEL MERKEZI

 

TVNET kanalında yayınlanan “Derin Tarih” adlı programda Atatürk ve manevi kızı Afet İnan hakkında ağır iftiralarda bulunulmuş, aralarında sanki bir ilişki varmış gibi yansıtılmaya çalışılmıştı. Söz konusu programdaki bu ağır iftiralar kamuoyunda büyük tepki çekmiş, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) konuyla ilgili yasal girişimde bulunurken, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’da programdaki ifadelerle ilgili olarak “Atatürk’e Hakaret” iddiasıyla soruşturma başlatmıştı.

 

“SÖYLEYENE DEĞİL, CESARETLENDİRENLERE BAKMAK GEREKİYOR!”

 

Yaptığı yazılı basın açıklaması ile söz konusu iftiraya sert tepki gösteren CHP Genel Başkan Yardımcısı Yasemin Öney Cankurtaran, “Güzel bir söz vardır. ‘Söyleyene değil, söyletene bak’ derler. Bu sözü bugüne uyarlarsak artık söyleyene değil, bu iftiraları bir televizyon kanalında söyleyebilecek kadar cesaretlendirenlere bakmak gerekiyor. Bu iş artık ideolojik karşıtlık olmanın da ötesinde alçakça bir iftiradır. Bu iftirayı dile getirenlerin derdi sadece Atatürk’le değil onun kurucusu olduğu Cumhuriyetimiz ve değerlerimizledir” diye konuştu. Cankurtaran’ın eleştirilerinin hedefinde Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AK Parti hükümeti de vardı. Cankurtaran, sözlerini şöyle tamamladı:

 

“BU İFTİRALARDAN RAHATSIZ OLMADIKLARINDAN MI SESSİZLER?”

 

“Atatürk aleyhtarlığıyla bilinen bir sözde tarihçi tarafından sunulan programda Cumhuriyetimizin kurucusu Atatürk’e yönelik hakaretten de öte, iğrenç bir iftira atılıyor. Buna karşın referandum sürecinde Atatürk’ün ismini ağızlarından düşürmeyerek ‘Biz tıpkı Atatürk dönemi gibi partili cumhurbaşkanlığı getireceğiz’ diyerek oy toplamaya çalışan Cumhurbaşkanı Erdoğan ve hükümetten bu iftiralara dair bir tepkiyi şu ana kadar duymadık. Her gün konuşan ve her konuda fikri olan Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AK Parti hükümeti, Atatürk’e iftiraya neden sessiz kalıyorlar?  Türkiye’nin kurucusu olan bir Cumhurbaşkanı’na yönelik hakarete karşı çıkmak herşeyden önce şu an görevde olan Cumhurbaşkanı’nın görevi değil midir?

Bu konudaki sözleri sarfeden tarihçiye ve TV kanalına yönelik bir tepkisi olmayacak mı? Yoksa bu iftiralardan rahatsız olmadıklarından mı sessizler? Erdoğan ve hükümet bir an önce bu konuda bir açıklama yapmalıdır.”

İNGİLİZ GÖZÜYLE ‘MİLLÎ MÜCADELE’MİZ – 8

 

 

 

süleyman pekinLondra Konferansı sonrası Rumbold, 13 Nisan 1920 tarihinde Curzon’a gönderdiği yazıda İstanbul Hükümeti’nin ekonomik sıkıntılarının bitmediğini ve Sefa Bey gibi Hükümet yetkililerinin gönüllü olarak Ankara Hükümeti’nin sözcülüğünü yaptığını dile getirmektedir. Ankara’nın İngiltere’ye karşı düşmanca tutumunun Bekir Sami Bey’in Londra dönüşünden sonra da değişmediğinin altını çizen Rumbold, Fransızların Kilikya’dan (Çukurova) çekilmeleri dolayısıyla onlara karşı daha ılımlı bir dil benimsendiği beyan etmektedir. Eline geçen bir broşürü de İngiliz düşmanlığına delil olarak okumaktadır: “Dinlerini bir şiline satanlar! Şunu iyi bilin ki Allah en büyüktür. Damat Ferit ve Ortaklarına…

Kitabın Sonuç kısmı da aslında Millî Mücadele’mizin özeti gibidir. 12 paragrafta 12 ayrı konu üzerinden bu çoklu mücadelenin tarafları yapıp ettikleriyle ustalıkla sıralanmıştır:

  • İngiltere, Osmanlı’ya Mondros’u imzalattığında Türkiye sorununu Yunanlılar,

Kürtler ve Türk halkının bitkinliği çerçevesinden kolaylıkla çözeceğini düşünüyordu.

  • Sultan Vahdettin ve Damat Ferit Hükümetleri ise İngiltere’yi tek kurtuluş yolu

olarak görmekteydi.

  • Yunanlıların İzmir’i işgali Türk Milleti’ni Mustafa Kemal Paşa’nın etrafında

kenetlemeye başladı.

  • Erzurum ve Sivas Kongreleri hem Anadolu’nun uyanmasında etkili olmuş hem de

İstanbul’da Hükümet düşüşüne sebep oldu.

  • İngiliz Yüksek Komiserliği başta yeni İttihatçılık zannettikleri Millî hareket’in gücünü

geç anladılar ve İstanbul’da milliyetçi bir Hükümet oluşumunu engellemeye çalıştılar.

  • İtilaf Devletleri, Yüksek Komiserlerinin uyarılarına rağmen Türk egemenliğine son

verecek ağır bir Barış Antlaşması imzalayarak gerilimi tırmandırdı.

  • İngilizler çeşitli komisyonlar vasıtasıyla İstanbul’un yetkilerini kırparak onu

etkisizleştirdi.

  • Vahdettin ve Damat Ferit şahsî kurutuluşlarının İngiltere’yle kader birliği etmek

olduğunu düşünüyorlardı.

  • Padişahın halkından uzaklığı ve Millî Mücadele önderleri için de söyledikleri ibret

vericidir.

  • Başkent İstanbul, Sait Molla ve Ali Kemal gibi İngiliz dostluğu için onurunu ve halkını

satacak tiplerle doludur.

  • Başta M. Kemal Paşa olmak üzere Millî Mücadele’yi veren kadronun idealistlikleri

yanında hesaplılığı, olayları ve dengeleri iyi okuması başarıyı getirmiştir.

  • Türk Millî Hareketi etkin bir siyasî ve askerî direnişle Sevr paçavrasının varlığını

hükümsüzleştirmiştir.

 

Yrd.Doç. Mehmet Okur ile Murat Küçükuğurlu’nun tamamen İngiliz arşivlerine dayanarak yazdıkları ve Serander Yayıncılık tarafından basılan “İngiliz Yüksek Komiserlerinin Gözüyle MİLLİ MÜCADELE 1918-1920” adlı çok önemli kitabın analizini 8 yazıdan mürekkep bu yazı dizisiyle yapmaya çalıştık. Kitabın konu yapılmasında ve analizlerin değerlendirilmesindeki emeklerinden ötürü Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi Tarih Bölümü Öğretim Görevlisi Yrd. Doç. Dilara Uslu Hanımefendi’ye şükranlarımı sunarım.

 

 

Cafer Seydahmet Kırımer’i Saygıyla Anıyoruz.!

dağcı

Dağcı ve doğa sporcusu Rıdvan Şükür,   Kırım Türklerinin özgürlük mücadelesinde çok önemli bir yeri olan fikir ve devlet adamı Cafer Seydahmet Kırımer’i ölümünün 55. Yıl dönümünde saygı ve rahmetle andıklarını söyledi.

 3. Nisan 1960 tarihinde vefat eden fikir adamının eserlerinin kendilerine yol gösterdiğini söyleyen, İstanbul Üniversitesi Tarih bölümünde de öğrenci olan Şükür, Gebze’de yaptığı açıklamada Kırımdan İstanbul’a gelerek öldüğü güne kadar Kırım’ın özgürlüğü yolunda çalışmalarını sürdüren büyük insanı 55. Ölüm yıldönümünde saygı ve rahmetle andıklarını söyledi. İlk eserini 1911 tarihinde yayınlayan ve eserleri ile günümüze ışık tutan fikir adamının “Rus yayılmacılığının tarihi Kökenleri” isimli kitabının günümüzde yaşanan olayları daha iyi anlamamızı sağladığını söyledi.