Etiket arşivi: Taner

ARTVİN BELEDİYE BAŞKANI ELÇİN’DEN İMAMOĞLU’NA ZİYARET

Artvin Belediye Başkanı Demirhan Elçin, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’na hayırlı olsun ziyaretinde bulundu.

Belediye Başkana Demirhan Elçin; CHP Milletvekili Av.Uğur Bayraktutan, CHP Artvin İl Başkanı Ahmet Biber, Ardanuç Belediye Başkanı Yıldırım Demir, Arhavi Belediye Başkanı Vasfi Kurdoğlu, Borçka Belediye Başkanı Ercan Orhan, Şavşat Belediye Başkanı Nihat Acar, Hopa Belediye Başkanı Taner Ekmekçi, Kemalpaşa Belediye Başkanı Ergül Akçiçek ile birlikte İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’na hayırlı olsun ziyaretinde bulundu.

Başkan Elçin ziyarette, Artvin’in ve İstanbul’un geleceğe yönelik çalışmaları hakkında değerlendirmeler bulunulduğunu ifade etti.

Ziyarette Yusufeli CHP Belediye Başkan Adayı Barış Demirci ve Eski CHP Merkez İlçe Başkanı İlyas Şahin’de bulundu.

Sporcu ve Enerji İçecekleri: Çocuklar İçin Uygun Mu?

Başta spor yapanlar olmak üzere çocukları sıvısız bırakmamak için aralarında seçim yapmak gereken gazlı içecekler, meyve suları, ice tea (soğuk çay) ve şişe sular gibi kafa karıştırıcı şeyler vardır. Bir başka içecek grubu ise sporcu ve enerji içecekleri dir.

Sporcu ve enerji içecekleri arasında vitaminli sulardan yüksek kafein içerikli içeceklere kadar birçok sporcu içeceği yer alır. Enerji artışı, uyanıklık artışı, besin desteği ve atletik performans artışı sağlasa da buna neden olduğu söylenen maddeler açık bir şekilde sonradan ilave edilmiştir. Peki çocuklar için iyi bir seçenek midir?

Tercihleri Değerlendirmek

Sağlıklı kalabilmek adına kimsenin sıvısız kalmaması gerekir ve çocuklarınıza sade içme suyu vererek yanlış bir şey yapmazsınız.

Peki spor yapan çocuklar için ne yapmalı? Sıvısız kalmamak için ekstra bir şey yapmaya gerek var mı?

Aslında gerek yok. Genç sporcular egzersiz öncesi, sırası ve sonrasında sağlıklı beslenerek ve bol miktarda su içerek gerekli olan tüm besin ve hidrasyonu sağlamış olur. Oyunlar ve yarışmacı etkinlikler sırasında içecekler her zaman hazır bulunmalı ve her 15-20 dakikada bir su molası verilmelidir. İhtiyaç duyulan sıvı miktarı çocuğun yaşı, ağırlığı, aktivite yoğunluğu ve hava şartlarına bağlı olarak değişiklik gösterebilir.

Gazlı içecekler spor esnasında sıvı alımı için önerilmemektedir ve kesinlikle uzak durulmalıdır, çünkü fazla miktarda şeker içerdiğinden kilo artışına neden olabilir. Ayrıca içindeki gaz nedeniyle mide sorunlarına yol açabilir. Gazlı içeceklerde genellikle çocuklarda alımı kısıtlanması gereken kafein bulunur.

Diğer Seçenekler

Çoğu içecek seçeneğinden bahsedildi. Besin içerikleri ve ne kadar bulundurduklarına daha yakından bakalım:

Sporcu İçecekleri

Sporcu içecekleri bir saatten uzun süreli etkin fiziksel aktivite (uzun mesafe koşu, bisiklet veya futbol, basketbol ve hokey gibi yüksek yoğunluklu sporlar) yapan çocuklar için faydalı olabilir.

Bu içecekler karbonhidrat (şeker) içerir, karbonhidratlar vücut depoları tükenmeye başladığı zamanlarda acil enerji kaynakları olarak kullanılır. Sporcu içeceklerinde sodyum ve potasyum gibi elektrolitler de bulunur. Bu elektrolitler ter yolu ile atılır, vücut sıvılarının dengede tutulması ve kasların düzgün çalışması için gereklidir.

Sporcu içecekleri tatlıdır, yoğun egzersiz sırasında bir şey içmeyen çocuklarda hidrasyona yardımcıdır. Elbette bu içecekler kalorilidir ve aşırı miktarda kilo alımı riskini artırabilir. Eğer çocuğunuz aktifse ve bu içecekleri aşırıya kaçmadan içiyorsa herhangi bir problem yaratmayacaktır.

Fakat sporcu içecekleri sıradan sporcular için gerekli değildir ve düzenli şekilde tüketilmemelidir. Sedanter bir yaşamı olan çocuğunuz sporcu içeceklerini çok seviyorsa bu içecekler yerini su içmesini sağlayın.

Vitaminli Su

Fitness suyu veya zenginleştirilmiş su olarak da bilinen bu içecekler değişik tatlarda bulunur ve farklı bileşimlerde vitamin ve mineral desteği içerir. Sıklıkla ekstra kalori, yapay tatlandırıcılar, kafein ve etkileri henüz çocuklar üzerinde denenmemiş bitkisel maddeler (ginseng ve kantaron gibi) ihtiva eder.

Vitaminli sular çocuğunuzun beslenmesindeki herhangi bir eksiği doldurmanın kolay bir yoluymuş gibi görülebilir, ancak bu besinler sağlıklı yemek ve atıştırmalıklardan alınmalıdır. Ayrıca özellikle günlük multivitamin alan çocuklar için fazla gelebilir. Bazı vitamin ve minerallerin günlük önerilen miktarlarından daha fazla alınması çocukların sağlığı açısından zararlı olabilir. Etiket üzerinde listelenen günlük önerilen miktarların çocuklar için değil yetişkinler için olduğu unutulmamalıdır.

Çocuklar için günlük besinlerini alabilecekleri en iyi kaynak dengeli öğünleridir. Çocuğunuzun yeteri kadar almadığını düşünüyorsanız doktorunuz çocuklar için hazırlanmış günlük multivitaminleri kullanmanızı önerebilir.

Enerji İçecekleri

Bu içecekler rekabet arayışı içinde olan ortaokul ve lise öğrencileri ile daha popüler hale gelmeye başladı. Bazı enerji içeceklerinin üzerinde açıkça çocuklar için uygun olmadığı yazsa da bazıları enerji ve besin desteği ile atletik performans artışı vaadi ile özellikle küçük çocuklara pazarlanmaktadır.

Enerji içeceklerinin çoğu fazla miktarda şeker ve kafein içerir, kafein içeriği bazılarında 1-3 bardak kahvede yer alan kadar olabilir. Fazla şeker çocukların diş hekimine daha çabuk gitmelerine ve kilo almalarına neden olur. Aşırı miktarda kafein alımı da özellikle küçük çocuklarda kendi problemlerini yaratır, dikkat ve konsantrasyonu olumsuz yönde etkileyebilir.

Kafeinin çocuklar üzerindeki etkisini araştıran bazı çalışmalar vardır, ancak siz kendiniz fazla miktarda aldığınızda neler olduğunu bir düşünün. Kafein her şeyden önce yaygın olarak kullanılan ve kabul edilen tabirle “uyarıcı” bir maddedir ve çocuklar yetişkinlere göre daha küçük olduğundan etkileri daha belirgin olacaktır.

Fazla miktarda kafein şunlara neden olur:

  • Sinirlilik ve gerginlik
  • Mide bozulması
  • Baş ağrısı
  • Konsantrasyon zorluğu
  • Uyku problemleri
  • Sık idrara çıkma

Fazla miktarda kafein alımı özellikle belli hastalıkları olan, tedavi ve destek alan çocuklarda çok daha ciddi yan etkilere de neden olabilir (hızlı ve düzensiz kalp ritmi, hipertansiyon, halüsinasyon ve nöbet gibi).

Bu içeceklerin çoğunda güvenliği ve etkinliği çocuklar üzerinde denenmemiş bitkisel destekler, guarana (kafein kaynaklarından biri) ve taurin (performans ve kafeinin etkileri artırdığı düşünülen bir aminoasit) gibi maddeler bulunur.

Uzun lafın kısası, enerji içecekleri çocuklar ve ergenler için gerçek bir sağlık problemi riski taşır ve kaçınılması gerekir. Spor yapan çocuklar kendilerini sıkı çalışıp egzersiz yaparak geliştirebileceklerini öğrenmelidir. Bu onlara hem sahada hem saha dışında sunulan değerlerdir.

Çocukların en iyi performanslarını sergilemeleri için ekstra bir şeylere ihtiyaçları olduğunu düşünmeleri riskli bir durumdur, diğer performans artırıcı maddelerin kullanımına neden olabilir.

Şunu unutmayın ki eğer bir şey kulağa gerçek olamayacak kadar iyi geliyorsa genellikle gerçek değildir. Etiketleri okurken ince eleyip sık dokuyun, herhangi bir endişe veya sorunuz olursa mutlaka ilgili uzmana danışın. Çocuğunuza sporcu ve enerji içecekleri ile ilgili yanıltıcı reklamlara hemen inanmamaları gerektiğini anlatın.

Sporcu olanlar ve olmayanlar için, hiçbir şey dengeli beslenmeden daha önemli değildir. İyi beslenen, yeteri kadar sıvı alan, yeteri kadar fiziksel aktivitede bulunan ve dinlenen çocuklar genellikle doğal yoldan ve yeterince enerji sağlarlar.

 

Kaynak:

Prof. Dr. Taner Yavuz

Çocuk Kardiyolojisi Uzmanı

Çocuk Obezine Dikkat

Obezite, metabolik sendroma neden olur, bu sorun da erken kalp hastalığı oluşmasına yol açar. Metabolik sendrom; yüksek kan insülin düzeyleri, hipertansiyon, yüksek kan yağları ve obezite bulguları ile karaterizedir. Normal kilolu çocuklarda metabolik sendrom görülmez. Aşırı kilolu çocuklarda tip 2 diyabet görülme oranı artmıştır ve artmış kardiyovasküler risk mevcuttur. Gelişmekte olan ülkelerde geleneksel yaşam tarzı değişiklikleri ile birlikte tip 2 diyabetli çocuk sayısında artma mevcuttur. Obez çocuklarda normal çocuklara göre hipertansiyon görülme oranı 3 kat artmıştır. Hipertansiyon ise önemli bir risk faktörüdür. Uyku sırasında solunum durması da obez çocuklarda görülebilir ve bu da kalp damar hastalıkları riskini artırır.

Kalp Hastalığı ÇOCUĞU Her Yaşta YAKALAYABİLİR…!

Kalp Hastalığı Belirtileri

Çocuklarda kalp hastalığı belirtileri çocuğun yaşına göre farklılık gösterebilir. Yaklaşık her 100 çocuktan 1’si kalp hastalığı ile doğar. Bunlara doğumda var olduğu için doğumsal kalp hastalığı ya da konjenital kalp hastalığı deriz. Çocuklarda bu doğumsal kalp hastalıklarının yanı sıra miyokardit, romatizmal kalp hastalığı gibi sonradan kazanılan yani edinsel kalp hastalıkları da olabilir. Çocuklarda kalp hastalığı belirtileri aşikar olabildiği gibi hiç belirtisi de olmayabilir. Kalp hastalığı belirtileri çocuklarda bazen zaman içerinde ve yavaş yavaş gelişebilir.

Kalp Hastalığı Belirtileri Nelerdir?

Çocuklarda kalp hastalığı belirtileri çocuğun yaşına göre farklılık gösterebilir. Yaklaşık her 100 çocuktan 1’si kalp hastalığı ile doğar. Bunlara doğumda var olduğu için doğumsal kalp hastalığı ya da konjenital kalp hastalığı deriz. Çocuklarda bu doğumsal kalp hastalıklarının yanı sıra miyokardit, romatizmal kalp hastalığı gibi sonradan kazanılan yani edinsel kalp hastalıkları da olabilir. Çocuklarda kalp hastalığı belirtileri aşikar olabildiği gibi hiç belirtisi de olmayabilir. Kalp hastalığı belirtileri çocuklarda bazen zaman içerinde ve yavaş yavaş gelişebilir. Örneğin halsizlik ve erken yorulma zaman içerinde belirginleşebilir. İşte belirtilerin bu şekilde yavaş yavaş ortaya çıkması tanı konulmasını geciktirebilir. Bazen de düzensiz kalp atımı yani aritmi gibi durumlarda ise belirti daha aşikardır ve kalp rahatsızlığını işaret edebilir. Kalp hastalıklarında karşılaştığımız başlıca belirtiler; morarma, iyi emmeme, tartı alamama, efor kapasitesinde azalma, aşırı terleme, göğüs ağrısı, çarpıntı, baş dönmesi, bayılma gibi şikayetlerdir.

Belirtilerin dışında doktor muayene bulgusu da hastalık tanısı sürecini hızlandırır. Çok sayıda bulgu olmakla birlikte en dikkati çeken kalpte üfürüm duyulmasıdır. Kalpte üfürüm kalp atımları arasında steteskopla işitilen fazladan sestir. Çoğunlukla hastalık olmadığı halde duyulur, buna masum üfürüm deriz. Ancak üfürüm çocuklardaki kalp rahatsızlıklarında da en sık karşılaşılan bulgulardandır.

Bebeklerde Kalp Hastalığı Belirtileri

      • Benzer belirtiler diğer organların hastalıklarda da görülebilir, ayırt edilmeyebilir.
      • Morarma (Siyanoz)
      • Bebekler doğmadan önce yani fetüs iken daha az oksijenle yaşamaya alışıktır. Oysa doğumdan sonra kan oksijen düzeyi sağlıklı bir erişkininki kadar yüksek olmalıdır. Bebeğin oksijeni azaldığında cildinde mavimtırak bir renk morarma gelişir. Tıpta biz buna siyanoz deriz. Günümüzde birçok hastanede yenidoğan bebeklere pulse oksimetri taraması yapılmaktadır.
      • İyi Emmeme ve Tartı Alamama
      • Çocuklarımız iyi beslenirse iyi gelişirler. Büyümenin aksaması kalp yetersizliğinden kaynaklanabilir. Dolaşım yetersizliği vücudun ihtiyacını karşılayamaz.
      • Sık Nefes Alma (Takipne)
      • Bebekler solunum sıkıntısı varmış gibi daha sık nefes alırlar. Sık nefes almaya tıpta takipne denir. Kalp rahatsızlıkları daha fazla enerji harcanmasına ve iyi emmemeye neden olduğundan bebeğin tartı alımı azalır.
      • Terleme
    • Emme ve beslenme sırasında aşırı terleme olabilir ama diğer belirtilere oranla daha az görülür.

Kaynak Sayfa: 

Grip Olma Grip Aşısı Ol

Grip aşısı gribe yakalanma riskini azaltarak grip olsak ta hastalığı hafif geçirmemize olanak sağlar. Aşı kalp krizi riskini yarı yarıya düşürür. Grip vücutta akut enflamasyona neden olur, koroner damarlardaki aterosklerotik plakların stabilizasyonunu bozar ve bu durum pıhtı oluşumunu kolaylaştırarak kalp krizine yol açar. Grip aşısı yaptırmak kalp krizinin önlenmesinde en az sigarayı bırakmak ve kolestrol ilaçları kullanmak kadar etkilidir. Kalp krizinin önlenmesinde genel öneriler şunlardır; sigara içilmemesi, sağlıklı beslenme, egzersiz, stresin azaltılması, kalp krizi riskini artıran diyabet gibi hastalıkların kontrolü, bazı hastalarda da aspirin kullanımıdır. Ayrıca kalp hastalarına kalp krizinden korunmada grip aşısı önerilmeli ve bunun önemi vurgulanmalıdır. Yapılan çalışmalarda kalp yetersizliği, doğumsal kalp hastalığı ve kapak hastalığı olanlarda aşı yapıldığı takdirde grip nedeniyle hastaneye yatırılma ve ölüm oranının önemli ölçüde azaldığı gösterilmiştir. Aşı yaptırmamız durumunda kendimizin yanı sıra çevremizde bulunan ve hastalığı ağır geçirme riski olan kalp hastalarını, akciğer hastalarını, küçük çocuklarımızı ve  yaşlı yakınlarımızı da gribe karşı korumuş oluruz(tıklayınız).

Grip Nasıl Önlenir?

Aşı gripten korunmada en etkili ve güvenli yöntemdir. Amerikan Hastalık Kontrol ve Korunma Merkezi ve Amerikan Pediatri Akademisi 6 aydan büyük tüm bireylere her yıl grip aşısı yapılmasını önermektedir. Gripten korunmada başka genel önerilerde bulunmaktadır. Bunlar sırasıyla; gripli insanlardan uzak durmak, grip salgını başladığında aşısız iseniz kalabalıktan uzak durmak, elleri sık yıkamak ve yüzden uzak tutmaktır. Grip olduğunuzu düşündüğünüzde hemen doktorunuza müracaat ederek erken tedaviyle hastalığın uzun sürmesi önlenebilir.

Kimler Mutlaka Grip Aşısı olmalıdır?

  • Gebeler
  • 5 yaşından küçük çocuklar (aşı 6 ay üzerindeki çocuklara yapılabilir)
  • 50 yaşın üzerindekiler
  • Kronik hastalığı olanlar (Özellikle kalp hastaları, doğumsal kalp hastalıkları, kronik akciğer ve böbrek hastaları, diyabetikler vb.)
  • Bakım evlerinde yaşayanlar
  • Yüksek riskli hastalarla birlikte yaşayanlar ve sağlık hizmeti sunanlar

Gebeler Neden Grip Aşısı Olmalıdır?

Grip Aşısı Fetüsü KorurGebelerin grip hastalığını ağır geçirme ve hastaneye yatırılma oranı yaşıtlarından 4 kat daha fazladır. Bu nedenle tüm gebeler ve grip sezonunda hamilelik planlayan tüm kadınlar aşı olmalıdır. Aşı yapılan gebenin bebeği de 6 ay süreyle ve en az %50 oranda gripten korunmaktadır. Gebeye aşı yapıldığında bir taşla iki kuş vurma misali aşı hem anneyi hem de bebeği gripten koruyucu etki göstermektedir.

Grip Aşısı Ne Zaman Yapılmalıdır?

Ülkemizde grip sezonu Aralık ayında başlar ve Nisan ayına kadar devam eder. Aşı için en uygun zaman Ekim-Kasım aylarıdır. Çocuklar 9 yaşın altında ve ilk kez aşı oluyorsa 4 hafta arayla 2 doz aşı yapılmalıdır. Bu nedenle ilk aşı en geç ekim aynın son haftalarında yapılmalıdır. Ancak riskli bireylerin bu ayları geçirmiş olsa bile grip sezonu boyunca grip aşısı yaptırarak kendilerini korumaya almaları önerilir.

Grip Aşısı Grip Yapar mı?

Günümüzde en yaygın kullanılan aşı adaleye yapılan inaktif grip aşısıdır. Aşıda kullanılan virüsün proteinleri bağışıklık oluştururlar. Bu proteinler grip yapacak özellik taşımamaktadır. Diğer bir ifadeyle grip aşısı grip yapmaz. Ancak aşı yerinde hassasiyet, nadiren de hafif ateş ve sırtta kas ağrısı oluşturabilir. Grip aşısındaki yumurta proteini, alerjik reaksiyon yapamayacak kadar küçük miktardadır. Eski görüşün aksine yapılan çalışmaların ışığında yumurta alerjisi olanlarda grip aşısı önerilmektedir.

Grip Aşısının Kesinlikle Yapılmaması Gereken Durumlar Nedir?

Günümüzde en yaygın kullanılan aşı adaleye yapılan inaktif aşıdır. Kesinlikle aşı yapılmaması gereken durumlar;

  1. Grip aşısına bağlı daha önce gelişmiş tehlikeli alerjik reaksiyon (anaflaksi)
  2. Orta ya da ağır şiddette hastalık durumunda (aşının yan etkileriyle mevcut hastalığın bulguların karıştırmamak için iyileşme beklenmelidir)
  3. Grip aşısından sonraki ilk 6 hafta içinde Guillain-Barre sendromu denilen nörolojk bir hastalık geçirmiş olmak

Çocuğunuz Spora Hazır mı?

 

Çocuğunuzun spora hazır olması demek, spor yaparken karşılaması gereken fiziksel, zihinsel ve sosyal becerilere sahip olması demektir.

Çocuğunuz Spor Yapmaya Hazır mı?

Yaşa göre spor seçmenize yardımcı olan kılavuzlar olsa da çocukların farklı oranda büyüdüklerini akılda bulundurmak önemlidir. Çocuklar sporun gerektirdiği fiziksel, zihinsel ve sosyal becerileri kazandığında spor yapmaktan daha fazla keyif alır ve daha başarılı olur, spor fizyolojisi önemli rol oynar.

2-5 Yaş Spora Hazır mı?

6 yaşından önce çocukların çoğunda organize sporlar için gerekli temel motor beceriler henüz bulunmaz. Okul öncesi hareketi teşvik oldukça kritik bir süreçtir.

spora hazır mı 2 5 yaşında

Denge ve dikkat süreleri sınırlıdır, görme ve hareketli nesneleri takip etme becerileri tam olarak olgunlaşmamıştır. Bu yüzden koşma, yüzme, takla atma, top atma ve yakalama gibi temel beceriler üzerine odaklanmış aktivitelere eğilmek gerekir. Bu becerilerin gelişmesi için organize spor aktiviteleri gerekmez, aktif oyunlarla geliştirilebilir. Bu yaştaki çocukların dikkat süreleri kısadır, en iyi keşfederek, deneyimleyerek ve başkalarını taklit ederek öğrenirler. Açıklama az olmalı, daha çok oyun sırasında göstererek öğretilmelidir. Rekabetten de kaçınılmalıdır. Anne ve babalar iyi birer rol model olabilir, çocuklarını cesaretlendirmelidir.

6-9 Yaş Spora Hazır mı?

6 yaşlarında çocukların çoğunda basit organize sporlar için temel motor beceriler gelişmiştir. Ancak karmaşık motor beceriler için gerekli el-göz koordinasyonu yine de yeterli değildir. Takım oyunu ve stratejiler gibi kavramları anlamaya ve hatırlamaya henüz hazır değillerdir. Temel motor beceriler üzerine odaklanan ve basit seviyede adapte edilmeye çalışılan sporlar en uygun olanlarıdır.

spora hazır mı 6 9 yaşında

Koşma, yüzme, beyzbol, tenis, jimnastik, savunma sporları ve kayak bunlar arasında yer alır. Kompleks görsel ve motor beceriler, hızlı karar verme yeteneği veya detaylı stratejiler ya da takım oyunu gerektiren futbol, basketbol, hokey, voleybol gibi sporlar bu yaş grubundaki çocuklar için modifiye edilmediği sürece zor gelecektir. Başarıyı, hareketi ve katılımı teşvik etmek adına kurallar esnek olmalıdır. Kazanmaktan ziyade öğrenme üzerine odaklanmalıdır. Kullanılan araçlar ve kurallar küçük çocuklar için uygun olmalıdır. Örneğin, toplar daha küçük, saha daha küçük, oyun süreleri daha kısa, aynı anda oynayan çocuk sayısı daha az, pozisyon değişimleri daha az olmalı ve daha az skor tutulmalıdır.

10-12 Yaş Spora Hazır mı?

10-12 yaş arasındaki çocukların çoğu daha karmaşık sporları yapmaya hazırdır. Kompleks motor beceri, takım oyunu ve strateji gerektiren sporları yapmak için gerekli motor ve bilişsel becerilere sahiptirler. Uzmanların çoğuna göre bu seviyedeki sporların hedefi beceri gelişimi, eğlence ve katılım üzerine olmalı, rekabet üzerine değil. Çocukların çoğu kaybeden takım yerine kazanan takımda oynamayı tercih eder.

spora hazır mı 10 12 yaşında

Bu yaş grubundaki çocukların bir kısmında puberte (ergenlik) başlayabilir. Bu dönemde çocuklar arasındaki fiziksel farklılıklar, özellikle de erkek çocuklarında, çok çarpıcı olabilir. Çocuğunuz için en doğru spor seçiminde bu da etkili olabilir. Ergenliğe giren erkek çocuklar bir süreliğine daha uzun, daha ağır ve daha güçlü olur. Bu yüzden fiziksel bir avantaja sahip olabilirler, ancak bu daha yetenekli oldukları ve sporda üstün olacakları anlamına gelmez. Mümkünse, aynı fiziksel yeterlilikteki erkek çocuklarla rekabet etmelidirler. Benzer şekilde, daha geç olgunlaşan erkek çocuklar sporlarda bir süreliğine bir dezavantaj yaşayabilir. Bu bir yetenek eksikliği olarak görülmemelidir. Bu çocuklar duvar tenisi, yüzme, dövüş sporları, güreş ve bazı pist yarışları gibi daha az cüsse gerektiren sporlara yönlendirilmelidir.

Hızlıca gelişen büyümeler geçici olarak koordinasyon, denge ve bir beceriyi gerçekleştirebilme kabiliyetini etkileyebilir. Bunu bir efor ya da yetenek eksikliği olarak görmenin çocuklar açısından sporcu stresine yol açıp yıkıcı olabileceği de akılda tutulmalıdır.

Çocuğun Spora Hazırlanmasında Kılavuzlar

  • Formda olun ve yeni yetenekler geliştirin. Çocuklarınızı fiziksel olarak geliştirirken yeni spor yetenekleri de öğrenebilecekleri aktivitelere katılmaları için yüreklendirin. Tabii bu aktivitenin yaşına göre doğru ve eğlenceli olması gerekir.
  • Odak noktanız hep eğlence olsun. Rekabet, katı kurallar ve kazanma kavramlarından ziyade kişisel katılım, çeşitlilik, başarı ve eğlence odaklı spor programlarını tercih edin. Böylece ilgili olmalarını ve spora devam etmelerini sağlamış olursunuz.
  • Kuralları kontrol edin. Kullanılan araçlar ve kurallar yaşlarına uygun olmalıdır. Değilse de uygun hale getirilmelidir.
  • Güvenlik mutlaka öncelikler arasında olsun. Uygun ortam, uygun ekipman, koruyucu aksesuarlar, program dizaynı ve oyun kuralları çok önemlidir.
  • Farklılıklar aklınızda bulunsun. Ergenlik öncesinde kız ve erkek çocukları arasında dayanıklılık, kuvvet, boy, vücut kitlesi açısından çok az farklılık vardır ve eşit şekilde birlikte yarışabilirler. Ergenlik sırasında temaslı sporlarda sporcuların doğru eşleşmesi için kronolojik yaş kadar cüsse ve fiziksel olgunluk da göz önünde bulundurulmalıdır.
  • Temkinli ilerleyin. Tek bir sporda erken uzmanlaşmak, yoğun antrenman yapmak ve yıllarca devam etme kararı dikkatli alınmalı, çünkü yüklenmeye bağlı sakatlanma, mental stres ve tükenme riski vardır. Yalnızca tek bir spor yapmak, farklı sporlardan edinebilecekleri farklı motor becerilerin gelişmesini de engelleyebilir.
  • Çocuğunuz hazır olana dek bekleyin. Çocuklar özsaygılarının oyunun sonucundan bağımsız olduğunu öğrenene kadar yarışmalı sporlarda yer almamalıdır.
  • İyi bir spor programı bulun. Programlarda yer alan çocuklar ve ailelerinden geri bildirimler alın. Katılmadan önce programları kontrol edin. İyi bir programa yazdırıldığında çocuğunuz da zevk alarak yapacaktır.

Kaynak:

Prof. Dr. Taner Yavuz

Çocuk Kardiyolojisi Uzmanı

Okul Çocuğu Spor Motivasyonu Nasıl Olmalı?

Çocukların günde en az 60 dakika fiziksel aktivite yapması gerektiğini çoğumuz biliyoruz. Günde 1 saat hareket etmek kolay ulaşılabilir bir hedef gibi gelmiyor mu size de? Peki, okul çocuğu spor ve hareket motivasyonu kolay mı?

Okul Çocuğu Spor Motivasyonu

Çocuklar büyüdükçe 1 saatlerini egzersize ayırma talebi durumu zora sokabilir. Ayrıca bazı çocuklar zamanlarını TV izleyerek, video oyunları oynayarak ve internette dolaşarak geçiriyor. Çok ders çalışma, kitap okuma önemli olsa da fiziksel aktivitelerde kısıtlanmaya neden olabiliyor.

Her Gün Hareketli Olmak

Okul çocuğu spor konusunda genellikle bir yol ayrımına gelir. Sporcu olanların spora olan bağlılığı ve ayırdığı vakit artabiliyor, ki bu fiziksel zindelikleri açısından iyi bir şeydir. Fakat bazılarının ise ilgisi azalıyor ve takım/liglerden çıkmaya karar veriyor. Alternatif bir aktivite bulmadıkları takdirde de okul çocuklarının hareket ve fiziksel aktivite seviyeleri aşağı düşme eğiliminde oluyor.

Tüm okul çağı çocuklarında hareketli olmak sağlık açısından kilit noktadır. Egzersiz ile kas ve kemikleri güçlenir, sırt çantası taşıma ve koşu yarışı gibi çocukların normalde yaptığı şeyleri daha kolay yapabilmesi sağlanır. Ayrıca kilo kontrolü yanı sıra hipertansiyon ve tip 2 diyabet gibi kronik hastalıklara yakalanma riski de azalır.

Okul Çocuğu Spor ve Hareket Motivasyonu

Çocuğunuz spora hazır olmalıdır. Çocukları, özellikle de doğuştan sporcu değilse, hareketli olmaları için nasıl motive edersiniz?

Spor kupaları, madalyaları kazanmasalar da çocuklar fit olabilir. Anahtar nokta eğlenecekleri bir aktivite bulmakta. Paten kaymak, bisiklet sürmek, tenis ve yüzme gibi birçok seçenek mevcut.

Çocuklar bir aktiviteyi eğlenceli bulursa daha çok yapar, daha iyi olmaya çalışır, başarıyı hisseder ve böylece çok daha iyisini yapmaya çalışır. Bunun aksine sevmedikleri bir aktiviteye zorlandıklarında katılmak istemezler, hayal kırıklığı ile sonlanır ve spor yapmak artık onlar için zevksiz bir iş haline gelir. Spor yapmayı sevmemeye başlar.

6-8 Yaşa Uygun Temel Beceriler

Küçük çocukları çeşitli aktivite, oyun ve spor ile tanıştırın. Odak noktanızı eğlenmek olarak belirleyin. Evde ve okulda yapılan aktiviteler idealdir. Ancak çocukların yapmak istediklerini rahatça yapabilecekleri bir boş zaman ayırmayı unutmayın.

Bu yaşlarda çocukların zıplama, top atma, topa vurma ve yakalama gibi temel becerileri gelişmeye devam eder. Bu becerileri kombine şekilde kullanmaları birkaç yıl daha alır. 11 yaşına gelen çocukların çoğu basketbol topunu tutar, koşar ve topu fırlatabilir. Çocuğunuz bir takımda oynuyorsa antrenörün ve sizin gerçekçi beklentileriniz olmalıdır.

Okul Çocuğu Spor Motivasyonu

Çocukların zihinsel olarak başa çıkabilmesi noktasında bu beklentiler oldukça önemlidir. Küçük yaştaki çocuklar yarışma baskısını kaldırmaya hazır olmadığı gibi karmaşık oyun stratejilerini anlamada da sorun yaşayabilirler. Temel beceriler üzerinde yoğunlaşan, cesaret verici ve becerileri geliştiğinde çocukların gururunu okşayacak bir takım veya spor kursu arayın.

Doğru yapıldığında takım sporları ve diğer grup aktiviteleri çocuklara ekip çalışması ve iyi bir sporcu olmak ile ilgili çok şey öğretebilir.

9-12 Yaş Arası Çocuklar Daha Kolay Uyum Sağlar

Yaşça daha büyük olan okul çocuğu spor için gerekli temel beceriler ve koordinasyona sahiptir, ve bunların faydasını görmeye başlarlar. Yani basketbolu seven bir çocuk sadece topu potaya atmakla kalmaz, serbest atışını geliştirmeye başlar.

Okul çocuğu spor motivasyonu

Kuralları daha iyi anlamaya başlarlar. Takım sporu yapan çocukların anne babası olarak yenilgi ve başarısızlıkla baş etme üzerine konuşabilir, sporun rekabetçi olduğu kadar eğlenceli de olması gerektiğini anlatabilirsiniz.

Futbol ya da bale olsun çocuğunuz herhangi bir aktiviteden keyif almıyor veya başarısızlıkla hayal kırıklığı yaşıyorsa başka bir şey deneme zamanı gelmiş demektir. Ancak yapmış olduğu aktivite için harcanan zaman boşuna sayılmamalı. Ne yapmak istediğini çocuğunuza sorun. Bu geçişi çocukların kendini başarısız hissetmeden rahat bir şekilde sağlanması spor hakkında olumsuz düşünmelerini önleyebilir.

Okul Çocuğu Spor Yeteneklerini Keşfetmesine ve Alanını Bulmasına Yardım Edin

Aktivite seçimi sırasında çocukların ilgi, beceri ve vücut yapıları dikkate alınmalıdır. Yapıca büyük olan çocuklar futbol için uygun olabilir, çünkü vücut büyüklüğü futbol için bir avantajdır. Daha küçük yapılı çocuklar binicilik sporunda başarılı olabilir ya da bireysel sporları göz önüne bulundurabilir.

Dikkate alınması gereken bir başka şey de mizaç. Futbol oynamak için fazla mülayim bir çocuk karateyi sevebilir. Buna benzer şekilde hareketli bir kız çocuğunda bale için gerekli sabır ve kontrol olmayabilir, ancak futbol gibi hızlı hareket gerektiren bir aktiviteye uygunluk gösterebilir.

Kişilik özelikleri ve atletik yetenekler, çocukların spora ve fiziksel aktivitelere katılımlarında takındığı tutumları etkiler. Aşağıdakilerden hangisi çocuğunuzu en iyi tarif etmektedir?

Sporcu olmayan

Bu çocukların sportif becerileri yeterli olmayabilir, ya da fiziksel aktiviteden hoşlanmazlar. Bu yaşlarda çocuklar bu farklılığın farkındadır ve bazıları bunu alay konusu yapar. Onlar için asıl tehlike yapamadıkları aktiviteyi bırakmaları değil, tüm fiziksel aktivitelerin hepsini birden bırakmalarıdır.

Sıradan sporcu

Bu çocuklar hareketli olmak isterler ancak yıldız sporcu değildirler. Bu yüzden yarışmalı spor ortamlarında cesaretlerinin kırılma riski vardır. Çocukların çoğu bu kategoriye girer, ancak kazanmaya odaklı kültürlerde onları sporcu kategorisinde görmek çok kolaydır. Üst düzey performans göstermese bile onları hareketli olmayı motive etmek gerekir.

Sporcu

Bu çocukların sportif becerileri vardır, kendilerini bir spor ya da aktiviteye adarlar, alıştırma sürelerini ve rekabet yoğunluğunu devamlı artırırlar. Bazıları daha ileriki yaşlara kadar güle oynaya devam eder. Sporcu çocukların okulu da iyi şekilde idare etmesi, yeteri kadar dinlenmesi ve spordan zevk alması önemlidir. Çocuğunuzun yeni şeyler denemesini ve çeşitli fiziksel aktivitelerden zevk almasını sağlamaya devam edin.

Anne ve Babalar Okul Çocuğu Spor Aktivitelerinde Fark Yaratabilir

Çocuklar ailelerinin rehberliğine, desteğine ve motivasyonuna muhtaçtır. İyi örnek olmak çok önemidir, bu yüzden kendi egzersizinizle ilgili sızlanmayın, ailece fiziksel olarak aktif olmanın yollarını arayın ve buna öncülük edin.

Hasta Sinüs Sendromu

Hasta Sinüs Sendromu (Sinüs Nod Disfonksiyonu)

Kalbin atımını tetikleyen ve ritmi otomatik hale getiren kalpteki özel bölgeye sinüs odağı denir. Sinüs odağı sağ atrium üst bölgede yer alır. Bazen sinüs odağı düzgün çalışmaz. Açık kalp ameliyatı olan bazı çocuklarda bu durumla karşılaşabiliriz. Sinüs odağının çalışmasının kesintiye uğramasına hasta sinüs sendromu denir. Hasta sinüs sendromlu çocukta hiçbir semptom görülmeyebileceği gibi bazen de yorgunluk, baş dönmesi ve bayılma olabilir. Hasta sinüs sendromlu çocukta taşikardi ve bradikardi atakları olabilir. Neyse ki bu ciddi ritim bozukluğu çocuklarda az rastlanır. Hasta sinüs sendromu kalp pili ve ilaçla veya her ikisiyle birden tedavi edilir.

Ventriküler Septal Defekt (VSD)
Çocuklarda Siyanoz (Morarma) Neden Olur?
Çocuk Ekokardiyografi (EKO)

Okul Öncesi Çocuklar Spor Yapmalı mı?

Futbol ya da basketbol oynayan çocuk topluluğundan daha sevimli bir şey yoktur, ama hareketli olmalarının en iyi yolu bu mudur? Muhtemelen değil. Takım sporları okul öncesi çocuklar için bir araya gelme ve egzersiz yapma şansı yaratır ancak onlar için oldukça karmaşık olabilir.

Okul Öncesi Çocuklar Spor Yapmalı mı?

4-5 yaşlarındaki çocuklar için çok basit kurallar bile anlamaları için zor gelebilir. Maç sırasında çocuğunuzun yanlış yöne doğru koştuğunu gördüyseniz bunu zaten biliyorsunuzdur.

Temel soru okul öncesi çocuklar “spora hazır mı” sorusunun cevaplanmasıdır. Bu çocuklarda topu atma, yakalama ve bunları sıra ile yapma gibi temel spor becerileri henüz olgunlaşmamıştır. Bu yüzden hayal kırıklığı yaşayabilirler ve ileride gerçekleştirecekleri spor katılımları için cesaretleri kırılabilir. Çocuğunuzun futbol ya da başka bir takım sporu yapmasına karar verirseniz temel beceriler üzerinde odaklanan küçük bir topluluğu seçin.

Antrenörün tutumu ve diğer ailelerin spora yaklaşımı da önemlidir. Her şeyden önce takım sporları eğlenceli olmalı, can sıkıcı değil. Çocuğunuz eğlenmiyorsa, sebebini sorun, sorunu çözmeye çalışın veya başka bir aktivite bulun.

okul öncesi çocuklar spor yapmalı mı

Henüz çocuğunuzu bir takım sporuna kayıt ettirmediyseniz, endişe etmeyin. Büyüyüp rekabetçi olmak istediklerinde nasıl avantajlı olmaları gerektiği ile ilgili çok şey söylenir. Ancak temel becerileri öğrenen ve hareketli olmayı seven çocuklar biraz büyüdüklerinde kolaylıkla o spora bağlanabilir.

Okul Öncesi Çocuklar Nasıl Hareketli Tutulabilir

Okul öncesi çocuklar için spor şart değilse, peki bu yaştaki çocukların programında ne olmalı? Çocuğunuzu eğlenceli ve ilgi çekici aktivitelerle tanıştırın, ancak yeteneklerinin üzerinde olmamasına dikkat edin. Bu çocuklar sekmeyi, atlamayı ve zıplamayı öğrenmektedir, birkaç saniyeliğine tek ayakları üstünde dengede durabildiklerini, topu yakalayabildiklerini, takla atabildiklerini göstermeyi severler.

Ayrıca yüzme, doğa yürüyüşü, dans etme ve 3 tekerlekli bisiklet sürmek gibi aktiviteleri de severler. Bunların hepsi yetenek ve koordinasyonlarını geliştirir. Değişik hareket ve becerilerin üzerine gitmeleri için çocukları farklı aktivitelerle tanıştırmak çok önemlidir.

okul öncesi çocuklar spor da yapmalı mı

Okul Öncesi Çocuklar Her Gün

  • En az 60 dakika yapılandırılmış fiziksel aktivite yapmalıdır (yetişkin gözetiminde)
  • En az 60 dakika yapılandırılmamış fiziksel aktivite yapmalıdır (serbest oyun)
  • Günün herhangi bir zamanında 1 saatten fazla hareketsiz kalmamalıdır (uyku hariç)

Yetişkin gözetiminde yapılan aktivite sizin de dahil olabildiğiniz aktivitelerdir. Çocuklar anne babalarını oyun oynarken görmeyi çok sever, onları harekete teşvik eder. Bunu yapmak aynı zamanda hareketli olmanın ailenizin günlük rutininin bir parçası olduğunu da gösterir. Arka bahçede top atmak, yakalamak ve topa vurmak gibi temel becerilere çalışmak, koşmak ve oyun oynamak ya da mahallenizdeki parkta bulunan oyun aletlerini kullanmak tüm aile için eğlenceli olabilir.

Okul Öncesi Çocuklarla Birlikte Yapabileceğiniz Diğer Aktiviteler

  • Zıplama, sekme ve geri geri yürüme ile birleştirebileceğiniz “yağ satarım, bal satarım” gibi oyunlar.
  • Kale oluşturarak topa ileri veya geri geri vurmak.
  • Donma oyunu.
  • Heykel gibi durarak dengede durmaya çalışmak.

Fiziksel aktivitelerden hoşlanan çocuklar yaşamları boyunca hareketli olma eğiliminde olur. Formda kalarak öz güvenleri gelişir, sağlıklı bir kiloda kalırlar. Hipertansiyon, diyabet ve kalp hastalıkları gibi ciddi hastalıkların görülme riski azalır.

Bu ve Bunun gibi bir çok bilgi için, Türkiye’nin yakından tanıdığı Kardiyoloji Uzmanı  Prof. Dr. Taner Yavuz’a ait en özel çocuk sayfası olan; https://www.drtaneryavuz.com/okul-oncesi-cocuklar-spor-yapmali-mi/  yakından takip edilebilir. Bizlerde zaman zaman yerel ve ulusal konularda çocuklarımızı yakından ilgilendişren konuları gündemimize alarak sizlere aktaracağız. Bizi takipten ayrılmayın. Mutlu ve sağlıklı çocukların yaşadığı güzel bir ülke için….

CUMHURİYET DÖNEMİNİN İKTİSADÎ ARAYIŞLAR TARİHİ – XV  

CUMHURİYET DÖNEMİNİN İKTİSADÎ ARAYIŞLAR TARİHİ – XV  

                        

 

Bu arada eleştirel yaklaşımlarını da sürdürmekte olan Yazarımız, 1950 yılında Türkiye nüfusunun % 6’sını teşkil eden ana dış ticaret limanı İstanbul’un bütün Türkiye’de satış hâsılatının % 53’üne sahip olmasını tespiten göstermektedir. Yerli dış ticaret tâcirlerimizin yabancı şirketlerin ‘ajan’ı yada ‘acenta’sı olmaktan öteye gitmediğini, ithalatın kısıtlamalar altına alınmadığı zamanlarda lüks tüketim mallarının satın alınması alışkanlığına (Cumhuriyet’in ilk dönemi) ve büyük motorlu pahalı özel otomobillerin sayısının hızla artmasına (İkinci Dünya Savaşı sonrasındaki dönem) tatlı ticaret kârları elde eden kesimlerin devletçe pışpışlanarak sebep olunduğunu, ticarette vergi kaçırmanın kolaylığını ve yurt dışına servet aktarabilme açısından dış ticaretin sağladığı olanak bolluğunu tek tek paylaşmaktadır.

‘Devletçe Sahiplenilen İktisadi Kaynaklar ve Bu Kaynakların Kullanılması’ ara başlığında Tezel’in vardığı hüküm özetin özeti gibidir: “Türkiye’de 1923-1950 döneminde iktisadî kalkınma olarak ne edilmişse bu kalkınmanın itici gücünü devletin gerçekleştirdiği sermaye birikiminin oluşturduğu sonucuna varılmıştır.

‘Türkiye’de 1923-1950 Dönemindeki İktisadi Gelişme Tecrübesinin Karşılaştırmalı Değerlendirmesi’ alt başlığında Yazar önce Dönemler arası karşılaştırma yapmakta ve Cumhuriyet’i kurarak 1950’ye kadar tek partiyle yöneten kadronun ekonomide belirli bir gelişme sağladığını, refah seviyesini de sınırlı ölçüde arttırdığını belirtmektedir. Daha sonra Ülkeler arası karşılaştırma yaparak Yunanistan, Mısır ve İran gibi ülkelerle mukayeseli tablolar sunmaktadır. Netice-i kelâm; kişi başına düşen gerçek hâsılada 1926 ile 1950 yılları arasında % 40’lık artışa rağmen Avrupa’nın en fakir ülkelerinden çok daha fakir olduğumuz ayan beyan sunulmaktadır.

Buna mukabil Türkiye’deki gelişmenin Hindistan, Mısır, Yugoslavya ve Yunanistan’dakinden daha hızlı olduğunu saptayan Tezel, 27 yıllık dönemin Avrupa coğrafyasında bulunup da II.Dünya Savaşı’nda iyice hırpalanan Yugoslavya ve Yunanistan gibi ülkelerle aradaki farkı kapamaya yetmediğini aktarmaktadır. Fakat aşağı yukarı aynı yıllarda sanayileşme hamlesi başlatan ve nüfusları birbirine denk gibi duran Türkiye-Mısır-İran arasında Türkiye’nin kişi başına gelir, sanayinin GSYH içindeki payı ve 10 kişiden fazla işletmelerde çalışan sayısı gibi temel kalemlerde 1950 itibariyle Türkiye’nin öne çıktığı sözkonusu edilmektedir.

‘Türkiye’de 1923-1950 Döneminde Yaşama Koşullarında Meydana Gelen Değişmeler’ alt başlığında paylaşılanlarsa pek iç açıcı değil. Zira gelişmişlik rakamlarında daha önde olduğumuz Hindistan ve Mısır gibi ülkelerden bile daha düşük beslenme ortalamasına sahip olduğumuz Y.Tezel tarafından net bir biçimde ortaya konulmaktadır. Avrupa’nın fakir ülkeleriyle yarışımız bile mümkün değil gibi görünüyor. 1950 yılına dek işçi ve köylülerin sofrasının pek değişmediği, o yıl itibariyle 40 bin küsur köy yerleşimin yalnızca binde birinde (40 adet) elektirik olduğu, okuma-yazma oranının % 35’e yükseldiği, yatak başına düşen ortalama nüfusun 1.100’e gerilediği ve doktor başına ortalama nüfusun da 3.400’e düştüğünü rakamlarla ilavelendirmektedir.

Son alt başlık olan ‘Türk Toplumunda Yaşama Koşullarının Dağılımı’nda hem çalışan başına hâsıla değerinde sektörler arasındaki farklar hem de yaşam koşullarında coğrafi bölgeler arasındaki farklar irdelenmektedir. Burada dikkati çeken temel husus, gelirin toplumsal katmanlar ve bölgeler arasındaki dağılımındaki problemlerin ve adaletsizliklerin günümüze dek düzeltilemeden devam ettiği hususudur. Yazar; 1950’de Türkiye’deki % 70’lik çalışan nüfusun gelirdeki payının ancak % 40 civarında olduğunu, ülke nüfusunun % 6’sını oluşturan İstanbul’un doktor-taşıt-radyo gibi hususlarda toplam zenginliğin yarıya yakınına sahip olduğunu ve ülkenin Batı ile Doğu illeri arasındaki yaşam koşulları farkının 1923-1950 döneminde azalmadığını aksine arttığını paylaşmaktadır.

 

 

(İşbu kitapla mülâki olmama vesile olan BŞEÜ Tarih Hocalarından Doç. Dr. Taner Bilgin’e teşekkür ederim. Bu derecede kapsamlı ve 600 sayfa boyunca analitik analitik düşündüren bir esere imza attığı için de yazarı Yahya Sezai Tezel’e hem minnettarım hem iyi dileklerimi sunarım.)