Etiket arşivi: Talat

Makedonya’dan Bursa’ya dostluk köprüsü

 

Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş, Makedonya El Hilal Derneği Genel Başkanı ve Eski Milletvekili Behicuddin Şahabi ile Bursa’da bir araya geldi.

Başkan Aktaş, Bursa’da Balkanların, Balkanlarda da Bursa’nın önemine vurgu yaparak ülkeler arası dostluğun değerli olduğunu söyledi.

 

Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş, Makedonya El Hilal Derneği Genel Başkanı ve Eski Milletvekili Behicuddin Şahabi ile Bursa’da bir araya geldi. Başkan Aktaş, Bursa’da Balkanların, Balkanlarda da Bursa’nın önemine vurgu yaparak ülkeler arası dostluğun değerli olduğunu söyledi.

 

Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş, Makedonya El Hilal Derneği Genel Başkanı ve Eski Milletvekili Behicuddin Şahabi ile Bursa’da Büyükşehir Belediyesi Hizmet Binası’nda bir araya geldi.

Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş, Balkan göçmenlerinin yoğunlukla yaşadığı şehirlerden biri olan Bursa’da Balkanların, Balkanlarda da Bursa’nın önemli olduğunu ifade etti. Balkan ülkelerinin, Türkiye ile Avrupa ülkeleri arasında adeta bir sigorta görevi üstlendiğini de ifade eden Başkan Aktaş, dost ülkeler arasında sıkı bağlar kurulmasının geleceğe de güç katacağına işaret etti.

Makedonya El Hilal Derneği Genel Başkanı ve Eski Milletvekili Behicuddin Şahabi’ye Bursa ziyaretinde El Hilal Derneği Yönetim Kurulu Üyesi İrfan Isaku ile Profesör Talat Sadiku ile İlahiyatçı Ali Sadiku da eşlik etti. Bursa’nın Balkanlar’daki önemine vurgu yapan Şahabi, Başkan Aktaş’ı Bursa’ya değer katan çalışmalarından dolayı tebrik etti. Ziyaretin sonunda Başkan Aktaş, konuklarına Bursa’ya özgü hediyeler verdi.

 

Türk Okçu Balaban Ukrayna’da şampiyon oldu

 

Dünya Geleneksel Okçuluk Federasyonu’nun (WTAF),  Ukrayna’da düzenlediği  yarışmalarda, Nilüfer Belediyesi ‘nin destekleriyle çalışmalarını sürdüren Geleneksel Türk Okçuluğu Takımı’ndan İlker Balaban birincilik kürsüsüne çıktı.OKCULUK KAAN

Nilüfer Belediyesi ve Kemankeş Geleneksel Okçuluk Derneği  iş birliği ile 2014 yılından bu yana ücretsiz düzenlenen Türk Okçuluğu kurslarında yetişen sporcular, önemli başarılar elde ediyor. Bugüne kadar Türkiye’de düzenlenen çok sayıda yarışa katılarak dereceler elde eden kursiyerler, uluslararası turnuvalarda da boy göstererek gururlandırmaya başladı. Nilüfer Belediyesi’nin destek verdiği  Geleneksel Türk Okçuluğu Takımı, Dünya Geleneksel Okçuluk Federasyonu’nun  (WTAF) Ukrayna’da düzenlenen yarışlarda büyük başarı elde etti.  OKCULUK (2)
Türk Okçuluğu kurslarında eğitim gören İlker Balaban, yarışmada birinci olarak herkesi gururlandırdı. Kiev’de düzenlenen organizasyonda yaklaşık 90 sporcu arasından sıyrılarak en yüksek puanı toplayan Balaban, birincilik kürsüsüne çıkarak Türk bayrağını dalgalandırdı.
Müsabakalarda yetişkinlerle birlikte mücadele eden 14 yaşındaki Onur Kaan Sünnetçioğlu da WTAF Komitesi tarafından Turnuva Özel Ödülü’ne lâyık görüldü.OKCULUK ILKER B
Kemankeş Geleneksel Okçuluk Derneği Başkanı ve Nilüfer Belediyesi Türk Okçuluğu Kursu Baş Eğitmeni Talat Sünnetçioğlu, elde edilen başarıdan dolayı gururlandıklarını ifade etti. Desteklerinden dolayı Nilüfer Belediye Başkanı Mustafa Bozbey’e teşekkür eden Sünnetçioğlu, “ WTAF organizasyonuna İlk defa katılım sağlamamıza rağmen elde edilen başarı ve diğer takım sporcularının aldığı puanlar ata sporumuz adına umut verici. Madalya için değil, dostluk, arkadaşlık ve kültür paylaşımı için yola çıktık. Ata sporumuzu gelecek kuşaklara aktarmak ve organizasyonlarda ülkemizi temsil etmek için elimizden geleni yapacağız” dedi.OKCULUK (1)

 

Türk Okçuluğu’na Nilüfer’den Destek

 

 

Kemankeş Geleneksel Okçuluk Derneği yönetim ve denetim kurulu üyeleri Başkan Mustafa Bozbey’i makamında ziyaret etti. Bugüne dek verilen desteklere teşekkür eden dernek yönetimi, ata sporu ve kültürün ayrılmaz bir parçası olan okçuluğun daha da geliştirilmesi için Nilüfer Belediyesi’nin katkısının artmasını istedi.türk okçu.jpg2

 

Nilüfer Belediyesi ve Kemankeş Geleneksel Okçuluk Derneği iş birliğiyle düzenlenen ve hâlen devam eden, 2014 yılından bugüne kadar 536 kursiyeri Türk Okçuluğu ile tanıştıran

Kemankeş Geleneksel Okçuluk Derneği yönetim ve denetim kurulu üyeleri, Başkan Mustafa

Bozbey’i makamında ziyaret etti. Ziyarette kursiyerlerden bazıları da hazır bulundu.

Kemankeş Geleneksel Okçuluk Derneği Başkanı Talat Sünnetçioğlu, kursların açıldığı ilk günden bu yana yoğun talep gördüğünü anlatarak, 4 yıllık çalışmalar hakkında da Başkan Bozbey’e  detaylı sunum yaptı.türk okçu.jpg1

Kursiyerlerle katıldıkları ulusal ve uluslararası birçok organizasyonda Nilüfer Belediyesi’ni başarıyla temsil ettiklerini kaydeden Sünnetçioğlu, 2016 yılında Polonya’da gerçekleştirilen menzil atışlarında birincilik, İstanbul Uluslararası 4. Fetih Kupası’nda Gençler birinciliği, İstanbul Ulusal Egemenlik Kupası ikinciliği, Bursa Uluşehir Kupası yarışmalarında Yıldızlar birinciliği, ikinciliği ve üçüncülüğü ile Gençler birinciliği elde ettiklerini anlattı. Başarıların 2017 yılında da devam ettiğini aktaran Sünnetçioğlu, Ankara 4. AN-OK Minikler birinciliği ve ikinciliği,  Kocaeli 23 Nisan Bahar Toyu çocuklar ve yetişkinler üçüncülüğü, Balıkesir 2. Altınok Festivali Karma Minikler birinciliği ve ikinciliği, İstanbul 2. ETNO Festivali Karma Minikler Takım birinciliği, 5. Uluslararası Fetih Kupası Minikler dördüncülüğü elde ettiklerini söyledi.türk okçu

Sünnetçioğlu, “Ancak tüm bu başarılara rağmen önemli olanın dereceye girmekten çok Türk okçuluğunun araştırılıp, geliştirilmesi, dışarıya aktarılan kaynağın azaltılmasına yönelik ARGE ve üretim yapılması, gelecek kuşaklara doğru yöntem ve tekniklerle doğru uygulamalarla, tespit edilebilmiş ve sorgulanmış akademik kaynaklara dayalı olarak öğretilmesini esas almaktayız. Çünkü iyi bir eğitim, iyi ekipman, iyi bir tesis ve sıkı talimlerle zaten başarının yakalanacağına inanıyoruz. Okçuluk her kesim ve yaş grubu tarafından yapılabilecek bir spor dalıdır ve kendinizi bulacağınız, çok farklı bir haz alabileceğiniz bir ata yadigarıdır” dedi.

Nilüfer Belediyesi ile Kemankeş Geleneksel Okçuluk Derneği’nin iş birliği sayesinde pek çok ilklerin altına imza attıklarını kaydeden Talat Sünnetçioğlu, “Türkiye’nin ilk geleneksel okçuluk engelli grubu Nilüfer’de kurulmuştur. Bunun yanında Nilüfer Sürekli Eğitim Merkezi (NİLSEM) bünyesinde halka açık ahşap ok ve endamlı ok yapımı ile tezhip sanatı kursu başta olmak üzere tirkeş, sadak, zihgir, börk yapımı kursları da bir ilktir ve bu kurslar her yıl tekrarlanmaktadır” ifadelerini kullandı.

Talep ve önerilerini de Başkan Mustafa Bozbey’e ileten Talat Sünnetçioğlu, “2014 yılından bugüne kadar farklı yaş ve meslek gruplarından toplam 536 kişiye eğitim verdik ve 187 etkinlik gerçekleştirdik. Yoğun başvuru taleplerinin hepsine maalesef cevap veremiyoruz. Bu konuda Nilüfer Belediyesi’nin daha fazla desteğine ihtiyacımız var. Çalışmalarımızı yapabileceğimiz bir alan tahsis edilirse daha sağlıklı ve emniyetli ortamlarda talim yapabileceğimiz için başarılarımızın daha da artacağına inanıyorum. Hem Nilüfer’i hem de ülkemizi katıldığımız organizasyonlarda başarıyla temsil etmeye devam edeceğiz” şeklinde konuştu.

Başarılarından dolayı Kemankeş Geleneksel Okçuluk Derneği Başkanı Talat Sünnetçioğlu başta olmak üzere yönetim ve denetim kurulu üyeleri ile başarılı olan sporcuları kutlayıp ödül veren Nilüfer Belediye Başkanı Mustafa Bozbey de, desteklerinin artarak devam edeceğini kaydetti. Nilüferlileri, sporun farklı branşlarıyla buluşturduklarını kaydeden Başkan Bozbey, “Geleneksel sporlarımızı da unutmamamız gerekiyor. Nilüfer Belediyesi olarak bu konuda üzerimize düşeni yapıyoruz. Bunu yapmak hepimizin sorumluluğu olmalı. Antrenman yapabileceğiniz alanla ilgili çalışmalarımızı hızlandıracağız; ulaşım ve diğer taleplerinizle ilgili de desteğimizi artıracağız” dedi.türk okçu.jpg3

Mersin’e Hiç De Yakışmayan Görüntü Üzdü…

ilhan karaçayMersin Büyükşehir Belediyesi’nin daveti ve Hürriyet gazetesi ile TÜRSAB’ın işbirliği ile gerçekleşen ‘Mersin’i keşfet’ etkinliği görkemli oldu.
Hürriyet gazetesinden ünlü yazarların katılımı ile gerçekleşen üç günlük etkinlik sırasında yayınlananlar ve bundan sonra yayınlanacak olanlar, Mersin’e çok şey kazandıracaktır.

Ne var ki, Hürriyet yazarları Ertuğrul Özkök’ün ana gazetede, Cengiz Semercioğlu’nun da Kelebek’te yayınladıkları ekteki  fotoğraf, Mersin’in bilinen modern simgesini bozdu.
Kimin fikridir bilemem ama, bazı işgüzarlar, Hürriyet’in Genel Yayın Yönetmeni Sedat Ergin, magazin yazarı Cengiz Semercioğlu, siyaset ve spor yazarı Kanat Akkaya’ya kasket giydirip poşu takarak, ‘Mersin Hatırası’ yazılı kara tahtanın önünde fotoğraf çekilmelerini sağladılar.

Hoş,  Semercioğlu, ‘Acemi narenciyeciler gibi çıkmışız’ diye espri yapmış, Ertuğrul Özkök de giysilerin analizini esprili bir şekilde yapmış ama, Mersin’in modern simgesi bu olmamalıydı.

Atatürk’ün söylediği gibi, ‘Köylü milletin efendisidir’. Köylünün giysilerini aşağılamak hiç doğru değildir. Ama konu Mersin’i keşfetmekse, Mersin bu görüntü ile keşfolunmaz.

Hürriyet’teki dostlarım önümüzdeki günlerde Mersin’i yazacaklar.
Dilerim, Mersin’i hak ettiği güzelliklerle yayınlar ve tanıtırlar.

Unutmayalım, Türkiye’de batı kültürü ile zenginleşmiş İstanbul dışında üç şehir vardı. İzmir, İskenderun ve Mersin.
Modernizmin merkezi olan bu üç kentimiz, hak ettiği görüntülerle tanıtılmalıdır.

*****

MERSİN’E YAKIŞMAYAN BAŞKA GÖRÜNTÜLER

Türkiye’nin en Batılı şehirlerinden biri olan Mersin’de görüntü kirliliği gelişiyor. Bu görüntü kirliliğinin en büyük sorumluları göçmenlerden oluşuyor.

50 yıldır bir göçmen olarak yaşadığım Hollanda’da, bir azınlık mensubu olarak, horlanmanın ne kadar acı olduğunu çok iyi bilenlerden biriyim.
Ama ne yazık ki, ben de tıpkı Avrupa’daki ırkçılar gibi, göçmenleri tenkit edeceğim ama horlamamaya çalışacağım.
Zira ben, Avrupalılar’ı rahatsız eden, biz göçmenler arasında bazılarının nasıl bir görüntü kirliliği yarattıklarını da biliyorum.

Mersin Esnaf Odaları Birliği Başkanı Talat Dinçer’in açıklamalarına göre,  kentte kayıtlı 167 bin, kayıtsız ise 320 bin Suriyeli göçmen yaşıyor. Mersin’de kayıt dışı binin üzerinde Suriyeli esnaf var. Bunların ekonomimize katkıları tabii ki inkar edilemez.
Kayıt dışı Suriyeli esnafın, Türk esnafına verdiği zararı ben şahsen ticaretin cilvesi olarak algılıyorum. Bu konuda yapılacak bir şey yok. Ama tabii ki Suriyeli esnaf da, Türk esnafın uyduğu kurallara uymak mecburiyetindedir.
Haksız rekabet ile Türk esnafa kepenk kapattırmak da hakkaniyete sığmaz.

Suriyeli esnafın, Arapça tabelalarla görüntü kirliliği yarattıklarından şikayet ediliyor. Bence bu da ticaretin bir cilvesi olmalıdır.
Bir zamanlar Brüksel Belediyesi, Türk işyerlerindeki Türkçe tabelalara karşı yasak getirmişti. O zaman bizzat gidip konuştuğum Belediye Başkanı, bu görüşmeden sonra yasağı kaldırmak mecburiyetinde kalmıştı.

Brüksel’deki Türkçe tabelalar Latin harflerle yazılıydı.
Ama Suriyeliler’in tabelaları Arapça harflerle yazılmış.
Aradaki farkın olumsuzluğunu ben yazmayacağım.

Suriyeliler, benim yaşadığım Akdeniz sahillerinde de görüntü kirliliği yaratıyorlar. Benim her gün yürüyüş yaptığım sahil bandında, kumsalda nargile içen Suriyeliler hiç de güzel bir görüntü vermiyorlar.

Tekrar ediyorum, ayrımcılıktan ve horlanmadan en çok ızdırap çekmiş ve bununla 50 yıldır mücadele etmiş bir göçmen olarak, bu görüntü kirliliklerinin ortadan kalkması gerekmektedir.

Suriyeli göçmenler hakkında verilecek daha pek çok örnek var. Ama ‘Irkçı’ damgası yememek için şimdilik sadece bunlarla yetiniyorum.

Prof.Arslan: Soykırım tasarısı dostlarımızın gerçek yüzünü gösterdi

sivas cumhuriyet hocası aslanSivas Cumhuriyet Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Kamu Yönetimi Bölümü Öğretim Üyesi Prof.Dr. Nagehan Talat Arslan, Almanya Parlamentosu’nda kabul edilen sözde Ermeni soykırımı tasarısının kabul edilmesini değerlendirerek, “Tasarı dostlarımızın gerçek yüzünü bir kez daha gösterdi’’ dedi.

Türk siyasi hayatında özellikle son yüzyılda Almanya’nın diğer ülkelere göre farklı bir yeri olduğunu hatırlatan Prof.Dr. Nagehan Talat Arslan, I. Cihan harbinde ittifak halinde olmamızın da psikolojik etkisiyle Türk Milleti’nin Almanlara ve Almanya’ya bakışının Fransa, İngiltere, İtalya gibi diğer Avrupa ülkelerinden farklı olduğuna dikkat çekti.

1950’lerden sonra Almanya’nın ikinci dünya savaşı yaralarını sarmasında ve imarında Türkiye’nin ve Türkiye’den Almanya’ya çalışmaya gidenlerin etkisinin çok büyük olduğunu belirten Prof.Dr. Arslan, “Almanya hem geçmişi hem de günümüzdeki rolü ile Avrupa’nın özellikle de Avrupa birliğinin lokomotif ülkesi konumundadır. Fransa ile birlikte AB içinde aslı unsurdur. Ortak çıkarlar olduğunda dost olduğumuzu her zaman hatırlayan batı bin yıldan daha fazla tarihi ve siyasi mirasıyla ceddimiz Osmanlı ve Türkiye Cumhuriyeti’yle dostluk kavramının tersine davranışlara girmekten çekinmemektedir. Türkiye aleyhine uluslararası bir konu olduğunda maalesef aynı cephede, aynı safta, aynı ittifak içinde bulunduğumuz taraflar hiç çekinmeden dostluklarına uymayan davranış içine girebilmektedirler. Stratejik ortak, stratejik müttefik kavramlarının uluslararası arenada anlamsızlaştığına bir kez daha şahit olduk’’ dedi.

 

                                                                 YENİ POZİSYON ALINMALI 

Uluslararası arenada aslı unsurun menfaat olduğunu, dostluk ve hamasi yaklaşımların geçer akçe olmadığını hatırlatan Arslan, çıkarların belirlediği bir alanda haklı haksız, doğru yanlış gibi değer yüklü yaklaşımların bir anlam taşımadığını ifade etti. Bu nedenle her konuda ve her olayda a, b, c gibi planlar yapılıp durumsallık yaklaşımı içinde hareket edilmesi gerektiğini belirterek, “Özellikle Ermeni tasarısı konusunda Almanya’nın bu tavrı Türk-Alman ilişkilerine yeni bir pozisyon almamızı zorunlu kılacaktır. 1915 olayları konusunda özellikle dünya kamuoyunda Cumhuriyetin kuruluşundan günümüze çok etkin bir çaba gösterdiğimiz söylenemez. Şu an dünyada Uruguay’dan Belçika’ya, Kanada’dan Amerika’ya, Vatikan’dan Lübnan’a, Rusya Federasyonu’ndan Arjantin’e, Yunanistan’dan İsveç’e, İtalya’dan İsviçre’ye, Hollanda’dan Venezuella’ya, Litvanya’dan Şili’ye, Polonya’dan Bolivya’ya, Avusturya’dan Brezilya’ya, Suriye’den Almanya’ya 25 ülke soykırım tasarısına imza atmış bulunmaktadır. İşin ilginç yanı bütün dünya kamuoyu önünde ve pervasız bir şekilde bu kararlar alınmaktadır’’ İfadelerini kullandı.

                                             ERMENİSTAN ÜZERİNDEN KÜRESEL BASKI

Bir zamanlar millet-i sadıka olarak tanımlanan Ermeni halkı ile ne Osmanlı’nın ne de Türkiye Cumhuriyeti’nin bir sorunu olmadığına dikkat çeken Arslan, sayısı yüzbinleri bulan Ermeni kökenli Türk vatandaşlarının bulunduğunu, 1915 olaylarının bir yönüyle Ermenilerin meselesi olmaktan öteye geçirilip, Türkiye üzerinde etkili olmak isteyen ülkelerin bir oyuncağı haline dönüştürüldüğünü iddia etti. Dünya ölçeğinde hemen hemen hiçbir etkinliği bulunmayan Ermenistan’ın 25 ülkede bu tasarıları kabul ettirmesinin imkansız olduğuna vurgu yapan Prof.Dr. Arslan, “Türkiye Ermenilerin uluslararası arenada kullanılmasını engellemelidir. Bir zamanlar Yunanistan üzerinden yapılan bu küresel baskılar günümüzde yeniden ısıtılıp Ermenistan üzerinden yapılmaktadır. Bu ülkelerin gerçek yüzlerinin bu olduğu bizler için yeni bir durum değildir. Tarihte tekerrür eden yüzlerce olay bize batının ikiyüzlülüğünü göstermiştir. Bu durumda bizlere düşen ise büyük devlet haşmetine yakışır şekilde ‘Yolunuz açık olsun’ demektir’’ görüşlerine yer verdi.

Prof. Dr. Arslan:Başkancı Sistemle Başkanlık Sistemi Birbirine Karıştırılmamalıdır !

Prof. Dr. Arslan: “Başkanlık Sistemi Objektif Bir Şekilde Ele Alınmalı, Başkancı Sistemle Başkanlık Sistemi Birbirine Karıştırılmamalıdır”

SİVAS– Cumhuriyet Üniversitesi (C.Ü.) İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Kamu Yönetimi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nagehan Talat Arslan, son günlerde tartışma konusu olan ‘Başkanlık Sistemiyle’ ilgili, ‘Başkancı sistemlerle’, ‘başkanlık sistemi’nin karıştırılmaması gerektiğini vurguladı.

talat arslanBuna en güzel örneğin “Latin Amerika’daki Sistem” ile “Amerika’daki Başkanlığın” olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Nagehan Talat Arslan, bu iki sistemin birbirinden taban tabana zıt olduğuna dikkat çekti. Bu iki yapı arasında en önemli farkın siyasi literatürde ‘denge fren’ (Check and Balance) sistemi olduğuna vurgu yapan Arslan, Amerika’da kamuoyunda bilinenin aksine Amerikan Başkanının yetkilerinin parlamenter sistemdeki Devlet Başkanından daha az olduğunu belirtti. Özellikle yasama yürütme ilişkilerinde Türkiye’deki parlamenter sistemde devlet başkanının daha belirleyici olduğunun görüldüğünü ifade eden Prof.Dr. Arslan, ABD Başkanı Obama’nın bütçe görüşmelerinde yaşadığı sıkıntıyı bütün dünya kamuoyunun gördüğünü hatırlattı. Denge kontrol sisteminin iyi kurulduğu bir sistemde, siyasal yapının kuvvetler ayrılığı ilkesine uygun ve demokratik bir şekilde işleyeceğine dikkat çekerek, “Denge fren ya da kontrol mekanizması kişileri değil sistemi güçlü kılmakta sistem kurumsal olarak istikrara kavuşmaktadır. Egemenliğin doğrudan temsilcisi olan yasama organı ve doğrudan halkın oylarıyla oluşturulan yürütme organı birbirini dengelemektedir” dedi.

Türkiye’deki sosyolojik gerçeklerin mevcut sistemi zorladığını belirten Prof. Dr. Nagehan Talat Arslan, siyasi ve idari yapının yeniden gözden geçirilmesi gerektiğini, mevcut siyasal sistemin de aksayan yönlerinin ele alınması gerektiğini vurguladı. Prof. Dr. Arslan, toplumsal ihtiyaçlara cevap verebilecek düzenlemelerin de yapılması gerektiğinin altını çizdi. Kamu Yönetimi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. N. Talat Arslan, tarih ve mekânların ülkelere belirli vazifeler tevdi ettiğini, bulunulan coğrafyanın çoğu zaman ülkelerin kaderlerinde asıl unsur olduğunu söyledi. Siyasal sistem ve başkanlık konusunda Türkiye’nin önde gelen öğretim üyelerinden olan Prof. Dr. Arslan, İmparatorluk varisi olan Türkiye’nin de tarihin ve bulunduğu coğrafyanın ağır yükünü taşıdığına dikkat çekti. Prof. Dr. Arslan, “Bu yük yetim bıraktığımız coğrafyadaki çocukların, anaların, dindaşlarımızın, soydaşlarımızın yüküdür. Modernleşme sürecinde hem idari hem de siyasi yapımız dünyadaki siyasal görüşlerden büyük ölçüde etkilenmiştir. Fransız İhtilali’nin ortaya çıkardığı ulusçuluk ilkesi Osmanlı İmparatorluğu’nu milyonlarca kilometre kare alandan Anadolu’ya sıkıştırmıştır. Ekonomik imkânsızlık, nitelikli insan gücünün azlığı, hepsinden önemlisi de psikolojik çöküntü mevcut şartlar içinde kurulabilecek belki de en iyi yapıyı ortaya çıkarmıştır” dedi.

DİKATOMİYE FARKLI BİR BAKIŞ

Cumhuriyet’in kuruluşundan bugüne uzun sayılacak bir zaman geçtiğini hatırlatan Arslan, bu sürede hem dünyada hem de Türkiye’de teknolojiden eğitime, ticaretten sanayiye, sağlıktan ulaştırmaya, kültürel değerlerden ahlaki unsurlara çok büyük değişimler yaşandığını vurguladı. Türkiye’nin nüfusunun 13 milyondan, 80 milyona ulaştığına dikkat çeken Prof. Dr. Arslan, “Bulunduğumuz coğrafyada çok önemli değişimler yaşanmış ülkelerin fiziki sınırları dahi değişime uğramıştır. Siyasal sistemin özellikle kendi mevcut şartlarımız üzerinden tartışılması gerekmektedir.” diye konuştu.

SOSYOLOJİK GERÇEKLER SİSTEMİ ZORLAMAKTADIR

Türkiye’nin tarihi vazifesi olan bir ülke olduğunu anlatan Prof. Dr. Arslan, geçmişin ağır yükünü taşıdığını dile getirdi. Bu yükü taşırken Türkiye’nin siyasi, ekonomik, sosyal, kültürel açılardan hak ettiği konuma gelmesi gerektiğini belirten Arslan, “Türkiye, bölgenin ve özellikle de kendi tarihi ile yüzleşmekten korkmamalı her türlü meselesini konuşmaktan çekinmemelidir. Büyük işler başarmanın asıl unsuru büyük düşünmek ve başarabileceğine olan inancını ve özgüvenini yüksek tutmaktır. Türkler tarihinde devlet geleneği çok güçlü devletlerden birisidir. Bu bir meziyettir ve her ülkeye nasip olmamaktadır. Bu başarının sebepleri incelenirken özellikle siyasal sisteminin günün şartlarına en uygun sistem olduğu görülür. Kanun koyma, bunları gerçekleştirme ve ortaya çıkan meseleleri çözme konusunda oluşturulan yapı Osmanlı İmparatorluğu’nun dünyadaki başarısının en mühim etmenidir. Hukuk önünde eşitlik, hızlı ve kararlı işleyen bir yürütme. Bu özelliklere siyasal literatürde kurumsal siyasal istikrar adı verilir” diye konuştu.

PARADİĞMA DEĞİŞİMİ YAŞANMALI

Egemenlik yetkisinin sadece halkın temsilcileri tarafından kullanılması ve hiçbir gerekçeyle sınırlandırılmaması uyarısında bulunan Prof. Dr. Arslan, bu konularla ilgili olarak toplumdaki akademisyenler, siyasetçiler, bürokratlar, gazeteciler gibi topluma yön veren kişilerin fikir üreterek, mevcut sistemin aksayan yönlerini ortaya koymaları ve bunları giderecek yeni modellerin araştırılması gerektiğini ifade etti. Başkanlık sistemi konusunun öncelikle siyasi olarak ele alınmasını isteyen Prof. Dr. Arslan, “Siyasal yapımız kurumsallaşmalı ve siyasi sistem liderlerin şahsi liyakatlarına bağlı olmaktan çıkarılmalıdır. Baki olanın millet ve devlet olduğu gerçeği unutulmamalı, sistem ülkenin genel menfaatleri doğrultusunda ele alınmalıdır. Korkular üzerinden hayata bakmak yerine öz güven eksenli bakıp korkuların üzerine gidilmelidir. Eskilerin sözüyle, ‘Barika-i hakikat müsademe-i efkardan doğar’. Fikirleri tartışmanın doğruya ulaşabilmenin yegane yolu olduğu unutulmamalıdır” ifadelerini kullandı.

BBP Kurultaya Gidiyor

Büyük Birlik Partisi 12 Temmuz Pazar günü Ankara’da kurultaya gidiyor. İlimizden 18 üst kurul delegenin oy kullanacağı kurultayda genel başkanlarını ve yeni yönetim kurulu üyeleri seçilecek

 

bbpSaadet Partisi çatısı altında 7 Haziran Genel Seçimlerine girebilmek için Genel Başkan Destici dahil 200’ü aşkın üye, 7 Nisan tarihinde Büyük Birlik Partisi’nden istifa etmişti. Siyasi partiler yasasının getirdiği zorunluluk gereği, genel başkanlık makamı boş kaldığı için partinin belli bir süre içerisinde kongreye gitmesi, kongreyi yenilemesi gerektiğini aktardı. İlimizden 21 kişinin oy kullanma hakkı olduğu kurultayda milletvekilliği için istifa eden Ercan Keleş, Remzi Kaya ve Mustafa Arha oy kullanamazken kurultay  12 Temmuz Pazar günü Ankara Beştepe Tes-İş Sendikası’nda saat 10:00’da gerçekleşecek.

 

DESTİCİ TEKRAR ADAY
Görüşlerini aldığımız MKYK üyesi Serhat Duyar, “Merkez Karar ve Yönetim Kurulu Toplantısında (MKYK)alınan kararla  Pazar günü partimiz büyük kurultayını toplayacak ve orada yeni genel başkan ve yönetim kurulu üyelerini seçecek. Buradaki kurultayın amacı partiden milletvekilliği için istifa eden üyelerin geri dönmesidir. Genel Başkanımız yaptığı istişareler sonucunda Pazar günkü kurultayda yeniden aday olacaktır. Asıl büyük kurultayımızı erken seçim olmazsa Ekim ve ya Kasım ayında yapacağız” dedi.

 

DUYAR OY KULLANAMAYACAK

BBP İl Başkanı Nihat Yıldız ise yeni genel başkanlarını ve yönetim kurulu üyelerini seçecekleri büyük kurultay öncesi, “Bilindiği üzere 7 Nisan tarihinde Saadet Partisi ile bir ittifak oluşturduk. Genel Başkanımız Mustafa Destici dahil birçok dava arkadaşımız milletvekilli olmak için yasal zorunluluk gereği istifa etti. BBP Kocaeli ekibi olarak 21 üst kurul delegesi oy kullanma hakkı bulunuyor fakat 18 kişi oy kullanacağız. Milletvekili adayı olan Ercan Keleş, Remzi Kaya ve Mustafa Arha oy kullanamayacak. MKYK Üyesi olması dolayısıyla doğal delege olan Serhat Duyar da milletvekili adaylığı dolayısıyla istifası gereği Pazar günü oy kullanmayacak.Allah’ın izniyle cumartesi gecesi yola çıkacağız” şeklinde konuştu.

 

18 kişilik üst kurul delegesi

Arif Aktepe, Şeref Gönenli, Bayram Kurtaran, Celal Bayraktar, Erdoğan Koç, Gökmen Türkkanı, Kadir Engin, Mehmet Korkmaz, Muhsin Atasoy, Mustafa Demir, Mustafa Korkmaz, Nihat Yıldız, Niyazi Çakır, Özkan Gedik, Talat Akbuldak, Ümit Kıyıcı, Yakup Üstün, Zülfikar,Şahin

Soykırım Yapmadık, Vatan Savunduk! Yürüyüşüne Davetlisiniz

talat paşa komitesiTalat Paşa Komitesi Eskişehir İl Başkanlığı yaklaşan 24 Nisan ve bütün dünyanın gözünü çevirdiği 100. yılında Ermeni Soykırımı yalanını kınamak amacıyla bir yürüyüş gerçekleştiriyor. Bu kapsamda Eskişehir Talat Paşa Komitesi Eskişehir İl Başkanı Nedim Yurtsever bir açıklama yaptı;

Sözde “Soykırım” yalanının 100. yılı nedeniyle tarihimize ve ülkemize yıllardır yapılan saldırılara, Avrupa Parlemantosu’nun aldığı kararda eklenmiştir.

AP tüm gerçeklere gözünü  kapatarak, tarihi çarpıtarak AİHM’nin “1915 olayları soykırım tanımına uymuyor” tespitine rağmen aldığı bu kararı şiddetle kınıyoruz.

1960’larda başlayan bu saldırılara karşı artık susmuyor, ayağa kalkıyoruz.

Ülkemizi sömürmek, bölmek isteyen bu emperyalist güçlere ve yerli işbirlikçilerine karşı yurtsever Eskişehir Halkı olarak ayağa kalkıyor; tarihimize atalarımıza ve vatanımıza sahip çıkıyoruz.

Yurtsever Eskişehir halkını 24 Nisan 2015 günü saat 19.15’te Adalar Atatürk Caddesi girişinde bekliyor, “Soykırım yapmadık, VATAN SAVUNDUK” yürüyüşüne davet ediyoruz.

Haber:Yusuf Ünel