Etiket arşivi: Sözleşmesi

İhsan Şenocak’tan çağrı: Sessiz kalırsak imanımızı kaybederiz

Kamuoyunda eleştiri oklarının yöneldiği İstanbul Sözleşmesi’ne yönelik İhsan Şenocak’tan dikkat çeken bir paylaşım geldi.

İlahiyatçı-Yazar İhsan Şenocak sosyal medya hesabı aracılığıyla dikkat çeken bir paylaşımda bulundu.

İstanbul Sözleşmesi’ne yönelik dikkat çeken ifadeler kullanan Şenocak, söz konusu tahribat karşısında sessiz kalınmaması gerektiğini belirtti.

İlahiyatçı-Yazar İhsan Şenocak sosyal medya hesabı aracılığıyla yapmış olduğu paylaşımda “Bu tahribata sessiz kalır aileyi kaybedersek, dinimizi, imanımızı, irfanımızı, evladımızı, ufkumuzu, istikbalimizi ve istiklalimizi de kaybederiz” ifadelerini kıullandı.

İhsan Şenocak

@ihsansenocak

Bu tahribata sessiz kalır aileyi kaybedersek,
Dinimizi,
İmanımızı,
İrfanımızı,
Evladımızı,
Ufkumuzu,
İstikbalimizi ve
İstiklalimizi de kaybederiz.

Yusuf Kaplan’dan AKP’ye çağrı: Feshedin!

Yusuf Kaplan’dan AKP’ye çağrı: Feshedin!

Kamuoyunda eleştiri oklarının yöneldiği İstanbul Sözleşmesi’ne yönelik Yusuf Kaplan’dan feshedilmesi yönünde bir çağrı geldi.

Yazar Yusuf Kaplan sosyal medya hesabı aracılığıyla AKP iktidarına çağrıda bulundu. İstanbul Sözleşmesi’ne yönelik dikkat çeken ifadeler kullanan Kaplan, İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesi gerektiğini belirtti.

Yusuf Kaplan, sosyal medya hesabı aracılığıyla yapmış olduğu paylaşımda İstanbul Sözleşmesi’nin eşcinselliği meşrû hâle getirdiğini ifade etti. Ailenin çökmesi halinde toplumun çökeceğini dile getiren Yusuf Kaplan, “Eşcinselliği meşrû hâle getiren, aileyi yok ederek insan türünü yok edecek İstanbul Sözleşmesi Feshedilsin” dedi.

Yusuf Kaplan’ın paylaşımı şu şekilde:

Aile çökerse, toplum çöker…

*

Eşcinselliği meşrû hâle getiren,

aileyi yok ederek insan türünü yok edecek

#İstanbulSözleşmesiFeshedilsin

Afrin ve Kızıl Elma

Afrin ve Kızıl Elma

 

Balyoz, Ergenekon kumpasları ve en son 15 Temmuz hain darbesiyle kendisine uzun süre gelemez denilen Şanlı Ordumuz kısa sürede ayağa kalktı. PKK yuvalarının dağılması, ardından Fırat Kalkanı, şimdi de 20 Ocak ‘da başlayan “Zeytin Dalı Harekâtı” başarıyla devam ediyor. İnşaallah havalar iyi gitmeye devam eder de operasyon hızlanır ve şehit-zayiat sayımız da yükselmez. Şehir çatışmalarının zorluğuna rağmen Kahramanlarımızın 15 güne kadar Afrin’e tamamen girecektir. Ardından Kızıl Elma “Menbiç” olmalıdır.
Defalarca yazdığım gibi, Türk Ordusu’nun girdiği yere önce adalet girmektedir. Askerimizin olduğu yerlerde hayat normale dönmekte ve binlerce mülteci yuvalarına geri dönmektedir. Lakin Haçlı- Siyonist askerlerinin girdiği ve bir türlü çıkmadığı Filistin, Irak, Afganistan, Sincan-Uygur bölgeleri öncelikle olmak üzere tüm dünya müslüman devletlerinde ortalık kan gölüdür.
Afrin Harekâtı’na ABD’nin muhalefeti doğru yol üzerinde olduğumuzu bir defa daha göstermektedir. Amerika, kendi elleriyle beslediği, 5 bin TIR ve 2 bin uçak dolusu silahla desteklediği PKK-DEAŞ-YPG birleşik terör örgütünün Türk Askeri karşısında bu kadar kısa zamanda yerle bir olmasına da açıkça çok üzülmektedir. ABD, ağanın emrine “Asi devlet Türkiye’nin” diklenmesine ve Irak-Suriye-Türkiye sınırında kukla bir terör kürt devleti kurulmasının şimdilik engellenmesine çok kızmaktadir. Şimdilik diyorum, çünkü ABD-İsrail’in yüzyıllık planlarından vazgeçmelerini asla beklememeliyiz!
Diğer taraftan Zeytin Dalı Harekâtı’nın başarısına asil Halkımız gibi, Avrupa devletleri de çok sevinmelidir. Çünkü, PKK eliyle Afrin’den yapılan ve yıllık 2 milyar doları bulan uyuşturucu kaçakçılığı da engellenmiş olacaktır. Afrin’den yapılan kaçakçılık en çok Alman, İngiliz ve Hollanda gençlerini zehirlemekteydi.
Harekata dönecek olursak, bölgenin en yüksek tepesi ve PKK’nın ikinci Kandili denilen Burseya Dağı’na ay-yıldızlı bayrağımızın dikilmesi“Afrin için” stratejik ve sevindirici bir hamle olmuştur. Çünkü, Burseya Dağı, yıllardır Alman-Fransız-Amerikan Haçlı mühendislerince planlı şekilde örülmüş ve onbinlerce ton beton dökülerek ustalıkla inşa edilmiştir. Bu dağın içi de kilometrelerce iki katlı tünellerle, kulelerle, koğuşlarla, mühimmat-iaşe depolarıyla ve beton kalıplarla tahkim edilip, donatılmasına rağmen “beton delen yerli bombalarımızla” yerle bir edilmiş ve kısa sürede Türk Ordusu-ÖSO işbirliğiyle ele geçirilmiştir. Artık, Afrin yolu açılmış, ayrıca terörün buradan desteklenmesi, Kilis’in roketlerle havadan bombalanması ve sınırlarımıza hain sızmalar ve canlı bomba girişleri de engellenmiş olacaktır.
Yakın geçmişte Musul- Kerkük, Kıbrıs, Boğazlardaki hakimiyetimizin ve Ege’deki tüm adaların kaybedilmesine üzüldüğümüz gibi, yine masa başında kaybederek üzülmemeliyiz. Bunun için, Türkiye; isimleri büyük, beyinleri ve tarihleri küçük olan devletlerin sınırlarımızda kurmak istedikleri terör devletine izin vermemelidir. Bu yolda tüm milli silahlarımızla sahada bulunmalı, can vermeye hazır olmalı ve masa başında çok diri-dikkatli olmalıyız. Sömürgeci Haçlı-Siyonist devletlere, kukla işbirlikçisi ülkelere ve içimizde aydın geçinip olaylara “at gözlüğü veya siyasî” bakanlara rağmen Kızıl Elma mücadelemize tek yumruk olarak devam etmeliyiz. Dünyanın bu hamlelere ihtiyacı var. Selam ve saygılarımla…

Kömürün Yarattığı Hava Kirliliği Tarımı Etkileyecek!

 

tarim-temaTEMA Vakfı Edirne İl Temsilcisi Şirin Çoğal  16 Ekim Dünya Gıda Günü dolayısıyla yaptığı basın açıklamasında şunları söyledi;TEMA Vakfı 16 Ekim Dünya Gıda Günü’nde kömürlü termik santrallerin Türkiye’nin tarım arazilerine olan etkilerine dikkat çekiyor. Son 13 yılda 2,4 milyon hektar tarım arazisinin kaybedildiğine vurgu yapan TEMA Vakfı Edirne İl Temsilcisi Şirin Çoğal, “Bu rakam Türkiye’deki tarım topraklarının yaklaşık %10’una tekabül ediyor. Son dönemde benimsenen kömür odaklı enerji politikaları nedeniyle Türkiye tarımının geleceği için tablo karanlık görünüyor. Tarımsal açıdan önemli bölgelerimiz olan Adana, Çanakkale ve Konya Havzası büyük kömür yatırımları ile karşı karşıya. Kömür ve linyitle çalışan termik santrallerin insan sağlığına, doğaya ve tarım arazilerine verdiği zararlar büyük” dedi.
Tüm Türkiye’de 80’e Yakın Termik Santral Yapılması Planlanıyor.

“Tüm Türkiye’de 80’e yakın termik santral yapılması planlanıyor” diyen Çoğal, her biri 150-200 km çaplı bir alanı etkileyecek olan bu santrallerin yaratacağı hava kirliliğinin 15 milyon hektar tarım alanını olumsuz etkileyeceğini vurguladı. Türkiye’nin önemli tarım alanlarını barındıran Çanakkale’de işletmedeki 3 santrale ek 13 santral yapılmasının planladığının altını çizen TEMA Vakfı Edirne İl Temsilcisi  Çoğal, bölgede meydana gelecek hava kirliliğine ve etkilerine dikkat çekti.

Tarımsal gelir kaybı yaşanacak

TEMA Vakfı’nın Çanakkale için bir modelleme çalışması yaptığını belirten Çoğal, elde edilen sonuçlara göre yeni santrallerin hayata geçmesiyle bölgedeki hava kirliliğinde yıllık ortalama düzeylerin %50-%150 oranlarında artacağını aktardı. Bu kirliliğin 1400 km2’lik bir alana etki edeceğini ifade eden Çoğal, bu tahminlere göre tarımsal gelirlerin 3 milyar TL’yi aştığı Çanakkale’de hava kirliliğinin önemli verim kayıplarına neden olacağını söyledi.

İklim değişikliğini tetikliyor

Hava kirliliğinin yanı sıra kömürlü termik santrallerden kaynaklanan başka bir önemli sorun ise iklim değişikliği. Kömürlü termik santraller, ürettikleri elektrik miktarına göre en fazla sera gazı salan tesisler. Kömür odaklı enerji politikalarına devam eden Türkiye, iklim değişikliğinin etkilerinden en fazla etkilenecek ülkelerden biri. Hükümetler arası İklim Değişikliği Paneli raporları, Türkiye’de yıllık ortalama sıcaklığın 2,5 ila 4 derece arasında artacağını gösteriyor. Raporlara göre bu artış Ege’de ve Doğu Anadolu’da 4 derece, iç bölgelerde ise 5 dereceyi bulacak. Türkiye daha sıcak, daha kurak ve yağışlar açısından daha belirsiz bir iklim yapısına sahip olacak. Önlem alınmaz ise doğal varlıklara doğrudan bağımlılığı nedeniyle iklim değişikliğinden en fazla tarım sektörü etkilenecek.
Birleşmiş Milletler’in gündeminde de tarım var

Birleşmiş Milletler (BM), 17 başlıkta 2030 Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri’ni belirledi. Bunlar içerisinde öncelikli olarak yoksulluk ve açlığın bitirilmesi yer alıyor. Hedeflerin neredeyse tamamı, sürdürülebilir üretim-tüketim desenleri, iklim değişikliği ve etkileri ile mücadele, dayanıklı kentler, herkes için su, sağlıklı yaşam gibi başlıklarla tarımın önemine vurgu yapıyor. Bu hedeflerin 15’incisi toprak bozulumunun engellenmesini kapsıyor. Açlığın bitirilmesi ve gıda güvencesi için tarımsal üretimin etkin ve sağlıklı bir şekilde devam ettirilmesi ana koşul. TEMA Vakfı Birleşmiş Milletler Çölleşme ile Mücadele Sözleşmesi kapsamındaki etkin rolüyle** uluslararası gündemi yakından takip etmeye ve gerekli çalışmaları yapmaya devam ediyor.

**TEMA Vakfı Birleşmiş Milletler Çölleşme ile Mücadele Sözleşmesi’ne dünya genelinden akredite olan yaklaşık 300 sivil toplum örgütünü temsil eden STK Paneli’nin beş üyesinden biridir.

Umut Yeşertiyoruz!edirne-tema

Şirin Çoğal
TEMA Vakfı Edirne İl Temsilcisi