Etiket arşivi: sözler

Sosyal medya bunu paylaşıyor! Temel Karamollaoğlu’ndan sert sözler

Sosyal medya bunu paylaşıyor! Temel Karamollaoğlu’ndan sert sözler

Partisinin Bilecik İl Başkanlığı’nın 7’nci Olağan Kongresi’nde konuşma gerçekleştiren Saadet Partisi lideri Temel Karamollaoğlu’nun sözleri sosyal medyada paylaşılıyor.

reklam alanı

Saadet Partisi Bilecik 7’nci Olağan Kongresi geçtiğimiz gün gerçekleşirken Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu da kongreye katıldı.

Partisinin Bilecik İl Başkanlığı’nın 7’nci Olağan Kongresi’nde konuşma gerçekleştiren Karamollaoğlu, FETÖ konusunda dikkat çeken sözler sarf etti. Karamollaoğlu’nun konuşma yaptığı video sosyal medyada çokça paylaşıldı.

Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu’nun söz konusu videodaki ifadeleri şu şekilde:

Hukukun dışına çıkamazsın! Harpte de çıkamazsın. Adaletin dışına çıktığın zaman, zalim olursun. Bunu herkesin bilmesi lazım. “Efendim ülkemiz zorda, o halde biz burayı eşkıya metodouyla yürütelim.” Suçlu zannettiğimiz insanları, bak zannettiğimiz diyorum, mahkeme nezdinde ispat edilsin, tamam. Bir sürü kayyım atandı şimdi. Doğuda. Yetmedi şimdi Cumhuriyet Halk Partisi, ana muhalefet partisinin belediye başkanını görevden aldılar. “Sırada başkaları var.” deniyor. Arkadaş hani sen demokrattın? Hani sen demokrasiye inanıyordun? “Efendim bunlar memleketin köküne kibrit suyu ekiyorlar, yahu bunlar FETÖ’cü!”

Arkadaş, bugün ciddi bir araştırma yapılsa herkes görecek ki: FETÖ’nün temeli AK Parti’nin içinde zaten! Bu laf değil. Bugünkü bakanların 10 sene önceki internetteki sitelerine girin, göreceksiniz ki çoğunda Fethullah Gülen’den aldıkları tezkiye mektupları var. Hepsi kalktı. Zemzemle yıkanmış gibi oldular. Bu FETÖ denilen şeyi kim ortaya çıkardı Allah aşkına? Bütün adalet mekanizmasını bunlara kim teslim etti? Emniyeti kim bunlara teslim etti? Ordunun üst noktalarında belli bir noktaya gelmelerini kim sağladı? Siz sağladınız! İnsanda biraz insaf olur! “Bendense bunun FETÖ’cülüğü millete zarar vermez, hele bana hiç vermez.” Böyle bir mantıkla siz ülkenin problemini çözemezsiniz. “Benden olursa iyi, benden değilse kötü.” Onun için çözemezler. Bunun sonunu bulamazlar. Bizim elhamdülillah bir özelliğimiz var; biz bu ekipler hiç bir araya gelmedik. Hiç! 50 senelik siyasi hayatımızda bizimle bir araya gelemeyen tek grup bunlar oldu! Herkes biliyor bunu!

Huzura Vurulan Hançer: Medine’nin Siyonistler Tarafından İşgali (Senaryo)

 

“… İran’la 10-15 yıl içerisinde savaşabiliriz”

Bu sözler Suudi Arabistan’ın Veliaht Prensi Muhammed Bin Selman’a ait.

Biz, İslam coğrafyası artık savaşın ve gözyaşının değil eskiden olduğu gibi barışın, huzurun ve refahın hüküm sürdüğü, ilmin beşiği topraklar olsun diye çırpınırken başka birilerinin savaş sözünü bu denli rahat bir şekilde söyleyebilmesi ne kadarda acı.

Şimdi gelecek 30-40 yıl içinde Arap yarım adasında neler yaşanabileceğine dair bir senaryo yazmak istiyorum. Bu senaryo Veliaht Prensin yukarıda bahsi geçen sözüyle alakalı olacak ve mümkün olduğunca en kötü ne olabilir düşüncesiyle hazırlanacaktır.

Lütfen az sonra okuyacaklarınızı garipseyip olmaz öyle şey demeyiniz zira geçmişte örnekleri fazlasıyla mevcuttur ki daima birilerinin hayal ettiğini başka birileri imkânsız olarak görmüş lakin çoğunlukla imkânsız görenler hayal kırıklığına uğramıştır. Her devirde huzurumuza düşman hayalciler mutlaka olacaktır, bize düşense o hayal edenleri imkânsız bırakmaktır. O halde her türlü tehlikeye karşı tedbirli olmak ve felakete giden yolları en baştan tıkamak şarttır. Zaten yazımızın amacı da müstakbel ya da muhtemel tehlikelere karşı Müslümanları uyarmak, artık birlik olma vaktinin geldiğini kulaklara fısıldamaktır.

Medine’nin Siyonistler Tarafından İşgali (Senaryo)

* Veliaht Prensin yaptığı açıklamadan sonra Arabistan’ın kendisine karşı ciddi manada silahlanacağını düşünen İran, silah sanayine yönelik yatırımlarını arttırır ve elinde ki kaynakların çoğunu yeni nesil silahlar almak ya da geliştirmek için harcar.

* Aynı düşüncelerle Suudi Arabistan’da silah depolamaya başlamıştır. Her geçen yıl biraz daha fazla yığınak yapar. Bu arada olası bir savaş durumunda başta Amerika olmak üzere batıl devletlerin desteğini alabilmek umuduyla onlara şimdiden taviz üstüne taviz vermek zorunda kalır. Zira batıya muhtaçtır çünkü attığı kurşunu bile kendisi üretememekte, dışarıdan satın almaktadır.

* İlk kıvılcım çakılır. Kimin çaktığı bilinmez fakat iki tarafta birbirini suçlar. Üçüncü bir tarafın varlığı kimsenin aklına gelmez. Artık savaş başlamıştır.

* Amerika Suudi Arabistan’a silah ve güvenlik desteği sunacağını ilan eder. Amacı Arabistan’ın zafer kazanmasına yardım etmek değil bizzat Arabistan’ı işgal etmektir. Üstelik bu işgali de Arapların isteği ve daveti doğrultusunda yapacaktır.

* Amerika Suudileri İran istilasından korumak bahanesiyle Arabistan’ın dört bir tarafında karakollar, askeri üsler, güvenlik noktaları gibi şeyler inşa eder. Artık orada ABD’nin askeri varlığı yüzbinlerle ifade edilmektedir.

* Hazıra dağ dayanmaz. Suudi Arabistan, Amerika’nın pahalı silahlarını almaya daha fazla güç yettiremeyince savaşı finanse edebilmek için elindeki petrol kuyularını komik rakamlar karşılığında Amerikan firmalarına satar.

* Bu savaş 10 yıl kadar sürdükten sonra nihayet geçicide olsa bir ateşkes anlaşması imzalanır. İki tarafta kaybetmiş, kazanan ise üçüncü taraf olmuştur.

* Arabistan topraklarındaki varlığını sürekli kılmak isteyen Amerika bir yandan İran tehdidini canlı tutarken diğer yandan da kabileleri birbirlerine karşı kışkırtır. Bu şekilde ülke içindeki asayiş iyice yok olur.

* Sağda solda bağımsızlık ilan eden kabileler türemeye başlamıştır. Gün geçtikçe bunların sayıları daha da artar. Arabistan, bir süre sonra bağımsızlığını ilan etmiş onlarca küçük devlete bölünür. Artık bu küçük devletlerin birbirlerine karşı üstünlük kurma mücadelesi başlayacaktır. Amerika elbette tüm taraflara silah satmaya devam eder.

* Bir 10 yılda böyle geçer. Kabileler birbirleriyle kıyasıya savaşmakta, Amerika ise gülücükler dağıtarak sahte arabuluculuk çalışmaları yürütmektedir. Fakat her ne hikmetse tarafların arası her görüşmede daha da bozulur.

* Arap yarım adasının her noktası adeta kaos içindedir. Tam da bu esnada bir kısım Yahudi, atalarının asırlar evvel Medine’den haksız yere sürgün edildiği yalanını dünyaya yaymaya başlar. Medine’den toprak istemektedirler. Her türlü medya organını etkin bir şekilde kullanarak kamuoyuna bunu kabul ettirirler. Artık dünyanın pek çok güçlü ülkesi Medine’nin bir kısmının Yahudilere verilmesi gerektiğine inanmaktadır.

* Arabistan’ın içinde bulunduğu kargaşayı fırsat bilen İsrail, tabi ki Amerika’nın da desteğini alarak, bir oldubitti ile Medine’nin yarısını işgal eder ve ciddi miktarda ki Yahudi’yi de oraya yerleştirir. Artık oradaki Yahudiler şehrin tamamını ele geçirmek için çalışmaya başlayacaktır.

Her şey 30-40 yıl içinde meydana gelmiştir…

(Allah korusun…)

Bu yazılanlar elbette ki şuan için bir senaryodan ibarettir. Hatta daha önce de söylediğim gibi en kötü ne olabilir düşüncesiyle hazırlanmıştır, lakin imkânsız olmadığı da bilinmelidir.

Çok değil, bundan 100 yıl önce yaşayan büyüklerimize, bir gün Kudüs’te yahudilerin devlet kuracağı ve bu devletinde tüm Müslüman âlemine kan kusturacağı söylense herhalde buna inanmaz, gülüp geçerlerdi. Lakin bu gün yaşananlar ortada.

Başa dönelim…

İran’ı tehdit olarak gören Veliaht Prens ileride yapılacak muhtemel bir savaşa hazırlık için şimdiden müttefik arayışına girmiş ve Amerika’nın her dediğini yapacak kadar tavizkar olmuştur. Bunun bedeli senaryoda yazıldığı gibi hepimiz için çok ağır olabilir. Oysa Veliaht Prens, İran tehdidine karşı başta Türkiye olmak üzere tüm İslam ülkeleriyle ilişkilerini geliştirmeye gayret etse bu şüphesiz tüm Müslümanlar için daha hayırlı olurdu. Prens, dostlarını Müslümanlardan seçseydi o bahsettiği savaş muhtemelen hiç yaşanmaz, üstelik yeltenenin hevesi kursağında kaldığı gibi cüreti de başına bela olurdu.

Bir olmak, iri olmak, diri olmak ve ümmet bilinci içerisinde kardeşçe yaşamak zorundayız. Devlet olarak yüz yıllık planlar yapmanın yanı sıra düşmanlarımızın yüz yıllık planlarına karşıda hazır olmalıyız.

Unutulmamalı ki zulüm ebedi değil, geçicidir. Gün gelir İslam doğuya da batıya da hâkim olur ve gönüller onun verdiği güvenle huzura kavuşur.

O günleri görebilmek dileğiyle…                                                                           Aras ASİLOĞLU

 

Dünyada İlk Ve Tek Gerçek “ÖZLÜ SÖZLER” Kitabı Şimdi de Litvanca Yayınlandı

 

 

Büyük Üstad Akif Manaf’ın öz değerlerimizi idrak ettiren eşsiz eseri ÖZLÜ SÖZLER, şimdi de Litvanca yayınlandı.

Eserleri tam 57 dile çevrilen ve tüm dünya dillerine çevrilmekte olan Büyük Üstadın evrene, dünyaya, insana dair özgün anlatılarla dolu eşsiz eseri ÖZLÜ SÖZLER şimdi de Litvanca olarak Türkiye’den Litvanya’ya açılıyor. 

Her cümlesinde varoluşsal gerçekleri idrak ettiren, insanı öz değerlerinden yakalayıp yeniden yapılandıran ÖZLÜ SÖZLER, Büyük Üstadın çok sade ifadeleriyle okuyucuda dönüşüm yaratıyor.

Şu an Litvanca yayınlanan  “ÖZLÜ SÖZLER” çok yakında tüm dünya dillerinde de okuyucuyla buluşacak.

Ayrıca Yoga Academy yetkilileri, yakın zamanda Vilnius’da yeni bir merkezlerinin de açılacağını belirttiler. www.yogaacademy.com.tr

 

  Dünyada İlk Ve Tek Gerçek “ÖZLÜ SÖZLER” Kitabı Şimdi de Tacikçe Yayınlandı

 

 

Büyük Üstad Akif Manaf’ın öz değerlerimizi idrak ettiren eşsiz eseri ÖZLÜ SÖZLER, şimdi de Tacikçe yayınlandı.

Eserleri 56 dile çevrilen ve tüm dünya dillerine çevrilmekte olan Büyük Üstadın evrene, dünyaya, insana dair özgün anlatılarla dolu eşsiz eseri ÖZLÜ SÖZLER şimdi de Tacikçe olarak Türkiye’den Tacikistan’a açılıyor. 

Her cümlesinde varoluşsal gerçekleri idrak ettiren, insanı öz değerlerinden yakalayıp yeniden yapılandıran ÖZLÜ SÖZLER, Büyük Üstadın çok sade ifadeleriyle okuyucuda dönüşüm yaratıyor.

Şu an Tacikçe yayınlanan  “ÖZLÜ SÖZLER” çok yakında tüm dünya dillerinde de okuyucuyla buluşacak.

Ayrıca Yoga Academy yetkilileri, yakın zamanda Duşanbe’de yeni bir merkezlerinin de açılacağını belirttiler. www.yogaacademy.com.tr

 

 

Haber: Türkiye Okuyor kültür Dairesi; Yusuf Ünel

Erdoğan’dan Abdullah Gül’ün yüzüne çok ağır sözler

Tayyip Erdoğan, Abdullah Gül’ün de katıldığı törende, Gül’e çok ağır ifadelerle yüklendi.

Erdoğan’dan önce sahneye çıkan Gül Türkiye’nin dış politikasını eleştirerek bu politikaların bir daha gözden geçirilmesi gerektiğini söyledi.

Gül’ün hemen ardından kürsüye çıkan Tayyip Erdoğan, “Kuru sıkı gönderme yapmakla bu işler olmuyor.” dedi.

Gül’e ağır bir dille yanıt veren Erdoğan ayrıca “İhanet edenler, hırsına yenik düşenler, korkanlar, egolarının kurbanı olanlar çıktı. Onları oldukları yerde bırakıp yolumuza devam ettik.” İfadelerini kullandı.

İstanbul Dostluk Derneği tarafından düzenlenen iftar programına Abdullah Gül ve Recep Tayyip Erdoğan katıldı.

İftar yemeği sonrası kürsüye önce Abdullah Gül çıktı.

Türkiye’nin dış politikasını eleştiren Gül, “Mısır’dan Libya’ya ilişkilerimizi geliştirmeliyiz, tekrar Türkiye’nin ilham olacağı bir duruma gelmeliyiz. Ortadoğu politikamızı gözden geçirmekte fayda var” dedi.

VE ERDOĞAN SAHNEDE

Gül’ün ardından kürsüye bu kez Erdoğan çıktı. Gül’e çok ağır sözlerle yüklenen Erdoğan, “Siyasi hayatımızdan yüzlerce siyasetçi geçmiştir. Bunların bir kısmı hala hayırla anılıyor. Bir kısmı ise pek hayırla anılmıyor” ifadelerini kullandı. Erdoğan konuşmasını sertleştirdikçe Abdüllah Gül’ün yüzünün asıldığı ve salonun buz kestiği görüldü.

 

abdullah gül‘İHANET EDENLER, HIRSINA YENİK DÜŞENLER…’

 “Tutkalı muhabbet olan büyük ve güçlü Türkiye hareketine yürekten inanıyoruz. Vefa bu hareketin mihenk taşıdır” diyen Erdoğan, ihanet göndermesinde de bulunarak “İhanet edenler, hırsına yenik düşenler, korkanlar, egolarının kurbanı olanlar, nefesleri kesilenler elbette çıktı. Onları oldukları yerde bıraktık ve biz yolumuza devam ettik.” şeklinde konuştu.

Erdoğan şunları söyledi:

“İhanet edenler, hırsına yenik düşenler, korkanlar, egolarının kurbanı olanlar çıktı. Onları oldukları yerde bırakıp yolumuza devam ettik.

Ömrünü sadece çelme takmaya, engel çıkarmaya, bozgunculuğa adamış birçok çevre var. Aynı şekilde tüm umudunu darbeye, provokasyona, manipülasyona, iç ve dış vesayet odaklarının baskılarına bağlamış olanlar var. Yürümediler mi Yürüdüler. Cübbeleriyle yürüyenler oldu. Neticesi ne oldu Koskoca bir hiç ve onlar mahcup oldu, onlar mağlup oldu. Halkı arkasına alanlar, halkın çizdiği istikamette gidenler, hakka teslim olanlar galip oldu. Bizse bugüne kadar her ne yaptıksak işte bunlara rağmen yaptık.

KURU SIKI GÖNDERME YAPMAKLA OLMUYOR

Son 12 yılda çok büyük işler başardık. Ülkeyi istikrara ve güvene kavuşturduk. Komşumuzda olan olaylar çok manidardır. Hatta onları örnek almak suretiyle hatta onları mitinglerine getirebilme anlayışıyla onlardan medet umanlar oldu. Devlet anlayışı bu değildir. Devlette devamlılık esastır. Kuru sıkı gönderme yapmakla bu işler olmuyor.

Biz de IMF’ye 23 buçuk milyar dolar borçla devraldık bu ülkeyi sıfırladık ve biz IMF’ye borç verecek ülke konumuna geldik.

Avrupa’da Nazi döneminden beri yaşanan en korkunç katliama Srebrenitsa’da şahit olduk. Barış gücü askerlerinin gözleri önünde Srebrenitsa’da 8 binden fazla Boşnak öldürüldü, kadınlara tecavüz edildi. O gün Bosnalı kardeşlerimiz hangi sıkıntıları yaşadıysa, daha fazlasını biz burada yaşadık.

Bugün bizlere düşen tarihten ders alarak benzer dramlar yaşanmadan geleceği inşa etmektir.”

GÜL NE DEMİŞTİ

Abdullah Gül, Erdoğan’ın da dinlediği konuşmasında şunları söylemişti:

“Henüz Ortadoğu’da Filistin meselesi çözülmemişken, kalıcı barış sağlanmamışken, İslam ülkelerinin kendi kendini tüketiyor olması gerçekten çok acıdır. Bu bakımdan inanıyorum ki; Türkiye olarak bu ülkelere yardımcı olmak durumundayız. Bunun için de şüphesiz ki; hepsiyle ilişkimizi geliştirmeliyiz. Libya’dan Mısır’a kadar, Yemen’den bütün Körfez ülkelerine kadar, nasıl bir zamanlar onlara ilham olduysak, yeniden bu ülkelere ilham olucu, yol gösterici olacağı bir duruma gelmek gerekir. Bu anlamda açıkçası, Ortadoğu ve Arap politikalarımızı daha gerçekçi bir şekilde gözden geçirmenin de faydalı olacağı kanaatindeyim. Çünkü bölgede başka bir gelişme de söz konusu. Büyük bir kaos ortaya çıkarsa, bu kaosun içerisinden çıkacak, hiç tahmin etmediğimiz sürprizlerle karşı karşıya kalabiliriz.”

Odatv.com