Etiket arşivi: Sonu

ARA TATİL YA DA EĞİTİM İÇİN BİR NEFES

ARA TATİL YA DA EĞİTİM İÇİN BİR NEFES

 

Verilere göre 2019-2020 Eğitim öğretim yılında; 18 milyon öğrenci ve 1 milyon öğretmen ders başı yaptı.

2019 2020 eğitim öğretim yılında ilk kez ara tatilli yeni çalışma takvimi uygulanacak. Teneffüs saatleri 10 dakikadan 15 dakikaya çıkarıldı. İşte tatil takvimi:

 

Birinci yıl ara tatili         : 18-22 Kasım 2019

Yarıyıl tatili                     : 20-31 Ocak 2020

İkinci dönem başlangıcı : 03 Şubat 2020 Pazartesi

İkinci dönem ara tatili   : 06-10 Nisan 2020

Eğitim öğretim yılı sonu: 19 Haziran 2020 Cuma

 

Bu takvime göre öğrenciler,  15 kasım 2019 Cuma gününden sonra: 18-22 Kasım 2019 tarihleri arasında yer alan 5 günlük  tatile çıkacaklar. Hafta sonları ile birlikte dokuz günlük bir ara tatil yapmış olacaklar.

Milli Eğitim Bakanı Sayın Ziya Selçuk, ara tatil etkinlik programıyla ilgili yaptığı açıklamada: “Adına ara tatil diyoruz ama aslında bu ara tatiller eğitim için derin bir nefes. Çocuğun sporla, sanatla, doğayla, kültürle buluşması için bir haftalık bir fırsat” dedi.

Eğitimi çok daha geniş bir alana yaydıklarını belirten Sayın Selçuk: “Çocuklarımızın 81 ilde yapabileceği faaliyetleri oluşturduk. Çocuklar için bu bir hafta hem dinlenme hem de hayattan beslenme, yaşamdan öğrenme için bir fırsat olacak” dedi.

Milli Eğitim Bakanlığı, Ortaöğretim Genel Müdürü Yusuf Büyük ise, 2019-2020 eğitim-öğretim sezonunda ilk defa uygulanacak olan ara tatille ilgili açıklamalarda bulunarak; Bu ara tatil, eğitime verilmiş bir ara değildir. Bu tamamen çocuğun okul dışında doğayla, çevreyle, sanatla, sporla, kültürle ve değerlerimizle buluşmasıdır.

Bu faaliyetler öğrencilerimize zorunlu değildir ve öğretmenler eşliğinde yapılmayacaktır. Öğretmenlerimiz, okullarda mesleki çalışmalarına katılacaklar. Öğrencilerimiz, aile büyükleri, aileleriyle birlikte bu faaliyetlere katılabilecekler” açıklamasında bulundu.

Genel Müdürü Yusuf Büyük; “aratatil.meb.gov.tr adresine girildiğinde karşılarına Türkiye haritası çıkacak. Öğrenciler hangi ilde yaşıyorsa ya da, tatile gittikleri bir il de olabilir, o ile tıkladıklarında karşılarına 5 günlük faaliyet raporu çıkacak. Saat saat, gün gün, hangi okul öğrencilerinin katılabileceğini gösteren programlar sisteme girildi” Dedi.

Yerel yönetimler, üniversiteler, STK’lar, vakıflar, Kızılay, Yeşilay kuruluşları o faaliyete katılan öğrencilere rehberlik edecek elemanları ayarlayacak, etkinliklerin başında bu elemanlar bulunacak. Öğrenciler ücretsiz olarak faaliyet alanlarına gidecekler” şeklinde konuştu

Diğer yandan bazı uzmanlar, öğrencilerin, özellikle de okuma yazmayı yeni öğrenen birinci sınıfların derslerden soğuyacakları ve bildiklerini unutacakları görüşündeler.

Çalışan anne, babalar ise bir haftalık tatilde çocuklarını bırakacak yer aramanın telaşına düştüler.

Ara tatilin getirdiği bazı endişeler de var bazı öğretmen ve ailelerde. Bazı yorumlar şöyle:

-Tatil dönüşü bir iki haftamız öğrencileri uyandırmakla geçer, uyuşuk gelirler okula.

-Çocuklar, yeni, yeni okullarına uyum sağlamışlarken, onları okuldan soğutmaktan başka bir işe yaramayacağı kanaatindeyim.

-Bizim gibi tatile çıkamayan aileler ne yapacak?

-Tatil moduna giren öğrenciyi toparlamak zor olacak.

-Hiç katkısı yok, olmaz da. Öğrenciler tatil yapacak, öğretmenler seminer. Ne anlamsız iş.

-Çalışan anneler düşünülmeden plansız, programsız ara tatil uygulamasına geçilmesi haksızlık.

-Biz işe gideceğiz çocuklar da evde temizlik, yemek yapar bizi bekler artık.

-Tatile gidecek durumu olmayan çalışanlar da çocukları için çözüm arayışında.

-Öğrencinin olmadığı okulda öğretmenin ne işi var? Hem de dinlenmesi gereken en önemli kişiler onlarken.

-Ara tatil bu kadar çok, peki çalışan anne ne yapacak ona bir çözüm var mı annenin ara tatil kadar izini yok.

 

Bu tatilden en çok öğrencilerin memnun ve mutlu olduğu anlaşılmaktadır. Çocukların kontrolsüz ve plansız bir tatil geçirmemeleri için anne ve babalara büyük sorumluluk ve iş düşmektedir. Veliler, Bakanlığın planladığı etkinlikler hakkında bilgi edinerek, çocuklarının ilgi ve yetenekleri doğrultusunda, kendilerinin de ilave edebilecekleri eğlendirici öğretici, onları mutlu eden yararlı faaliyetleri içeren bir program yapabilirler.

Bu etkinliklere; çocuklarla birlikte aileden anne, baba, dede ya  da nine olarak durumu uygun birlerinin katılması önemli ve anlamıdır.

Hangi anne babaya sorulsa; “Çocuğunuzu seviyor musunuz? Diye. “Elbette seviyorum” Diyecektir. Çocuğu sevmek ona pahalı oyuncaklar, giyecekler almak ve bol harçlık vermek değildir.

Her çocuk değerli olduğunu, kendisine önem verildiğini ve sevildiğini “sadece duymak değil”, hissetmek ister. Bu duyguların sözde kalmaması, somut olarak gösterilmesi çok önemlidir.

O yüzden anne babalar çocuklarını ilgiyle dinlemeli, kaliteli zaman ayırmalı değerli olduğunu tattırmalıdır. Bu tatil, ebeveynlerin çocuklarıyla birlikte vakit geçirmeleri için çok iyi bir fırsattır.

“Tatilde çocuğunuzla zaman geçirin. Keyif alıcı sohbetler edin, geziler düzenleyin etkinliklere birlikte katılın.”

“Çocuğunuzun başarı ya da başarısızlığını akranları ile kıyaslama yapmadan kendi içinde değerlendirin.”

“Onları bir sonraki döneme motive edin, okul ve derslerle ilgili kaygılarını belirleyin, empati yapın, sabırlı ve hoşgörülü davranın.”

“Çocuklarınızın anne-babası olduğunuzu, onları sevdiğinizi ve her konuda yardımcı olacağınızı kendilerine hatırlatın ve bu duyguyu hissettirin.”

 

Çocuklarımızı baskı ve zorlamalarla; anlamsız sıkıcı ödevlere, seviyesine uygun olmayan, ilgisini çekmeyen etkinliklere yönlendirmek doğru değildir. Onlara seçenekler sunarak mutlu olmalarını ve eğlenerek öğrenmelerini sağlamalıyız. Huzurlu ve mutlu çocuklar daha etkin ve daha arzulu öğreneceklerdir.

O nedenle, sergiler, çocuk tiyatroları, kütüphaneler, bilim merkezleri, tarihi ve turistik yerler, şiir edebiyat ve sanat etkinlikleri, fuarlar vb. çocukların severek arzu ile katılabilecekleri yerlerdir.

Çocuklarımızın  ilginç, özgün ve güzel şeyleri görmesi, incelemesi, hissetmesi ve keşfetmesi; ufkunu, düşünce dünyasını, ve davranışlarını olumlu yönde etkileyecektir. Estetik duyguları gelişecek, iyiye güzele ve  doğruya olan ilgileri artacaktır.

 

Sevgiyle kalın…

 

Şevki Yılmaz: Kaçınılmaz acı sonu kimse önleyemez…

Bir zamanların ateşli hatibi Şevki Yılmaz’dan AKP’ye nazik uyarılar geldi. Yılmaz, son seçimlerin ibretlik derslerle dolu olduğunu söyledi ve kaçınılmaz sona dikkat çekti.

Şevki Yılmaz'ın akçeli işlerine Saadet Partili isimden tepkimask
reklam alanı

Son seçimlerden ibretlik derslerin alınması gerektiğine dikkat çeken Şevki Yılmaz, “Son seçimler; derslerle dolu, ibretlik, alana mesajlarla yüklü bir sonla neticelenen sandık sonuçlarının MR çekimidir.” dedi.

Yeni Akit’te yer alan habere göre; Şevki Yılmaz, “Eğer İktidarımız, seçim sonuçlarının MR’ına bakmadan pansuman tedbirlerle yaraları tedavi etmeye kalkarsa bu doğru bir müdahale yöntemi olmaz. Olamaz. İktidarımız bu MR sonuçlarına göre tedbirlerini alırsa bir değil bin tane parti kurulsa, AK harekete zarar verilemez. Ancak, gereken dersleri alamaz ve gerekli tedbirleri eyleme geçiremez isek; tüm Milli çizgideki Partiler destek verse dahi kaçınılmaz acı sonu kimse önleyemez.” şeklinde konuştu.

“CİNSİ SAPIKLIKLARA DUR DENİLMELİ”

“Aile yapısını koruyucu, kollayıcı politikalar arttırılmalı, aksine yapılan ve yapılacak uygulamalardan vazgeçilmelidir” diye konuşan Yılmaz, şunları kaydetti:

“İstanbul sözleşmesi başta olmak üzere, ‘Toplumsal Cinsiyet Eşitliği’ zırvalarına bir an evvel kulaklar tıkanmalı. Başta LGBTİ’ler olmak üzere gençliğimizi, milletimizi fesada sürükleyen oluşumlar engellenmeli ve kurumsallaşmalarınn önüne geçilmelidir. Terörden de tehlikeli cinsi sapıklıklara mutlaka dur denmelidir.”

reklam alanı

CHP’nin baharı AKP’nin son baharı mı olacak? Yaprak dökümü sürüyor

Yerel seçimlerde yaşanan başarısızlığın ardından AKP’de ayrılık rüzgarları esiyor. Bölünme süreciyle çalkalanan AKP’de Ahmet Davutoğlu ile birlikte çok sayıda isim istifa etti.

mask

 

reklam alanı

CHP’nin ‘Mart’ın sonu bahar’ sloganıyla girdiği ve birçok Büyükşehir belediyesini kazandığı yerel seçimlerin ardından AKP’de büyük bir kriz dönemi yaşanıyor. Daha önce parti bünyesinde önemli görevlerde yer alan 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, eski başbakan Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu ve eski bakan Ali Babacan’ın yeni parti kurma çalışmalarına başlaması AKP’de yaprak dökümü olarak nitelendiriliyor. Yaşanan sürece ilişkin, siyaset kulislerinde “CHP’nin ilkbaharı, AKP’nin son baharı mı olacak?” şeklinde yorumlar yapılıyor.

AKP, 31 Mart ve 23 Haziran 2019’da gerçekleştirilen yerel seçimlerde birçok Büyükşehir belediyesini kaybetmişti. AKP’nin seçimlerden başarısızlıkla çıkmasının ardından uzunca süredir dile getirilen yeni parti iddiaları da somutlaşmaya başlamıştı. AKP adına seçimlerde yaşanan başarısızlık partinin halktan git gide uzaklaşması olarak yorumlanırken AKP Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş’un “23 Haziran’ı geçelim, ondan sonra gerekirse siyasi bakımdan tövbe istiğfar ederek yanlışlarımızdan kurtulacağız” sözleri dikkat çekmişti.

 

reklam alanı

 

YEREL SEÇİMLERDE YAŞANAN SÜREÇ AKP’Yİ YIPRATTI

AKP’de 31 Mart ve 23 Haziran seçim sürecinde izlenen politikanın doğruluğu sorgulanırken seçimlerdeki başarısızlığın ardından AKP’de siyasal kriz baş gösterdi. İstanbul Büyükşehir Belediyesi seçimlerinin yeniletilmesi ve seçim sürecinde Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş aleyhine yürütülen “görev yapamaz” şeklindeki kampanyanın AKP adına ters teptiği dile getirilirken, yaşanan sürecin AKP’yi yıprattığı yorumları yapılıyor.

Yerel seçimlerde yaşanan başarısızlığın yanı sıra ekonomi alanında yaşanan ciddi problemler de AKP’yi halk nezdinde sorgulanır hale getirirken yeni partilerin kurulması yolunda atılan adımlar AKP’de yaşanan negatif gelişmelerin son halkası oldu.

FİKİR AYRILIKLARI YENİ PARTİ SÜRECİNİ DOĞURDU

Seçimlerin ardından AKP’deki fikir ayrılıkları iyice ayyuka çıkarken yeni partilerin kurulması süreci eski bakan Ali Babacan’ın AKP’den istifasıyla resmen başladı. Babacan’ın 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile birlikte hareket ettiği bilinirken AKP’de yaşanan bir diğer önemli gelişme de eski başbakan Ahmet Davutoğlu ve Davutoğlu ile birlikte hareket eden isimler hakkındaki ihraçlar oldu.

 

reklam alanı

 

ÖNCE ALİ BABACAN SONRA AHMET DAVUTOĞLU

Ahmet Davutoğlu, Selçuk Özdağ, Abdullah Başçı ve Selim Temurci gibi isimlerin AKP’de ihraç talebiyle Disiplin Kurulu’na sevk edilmelerinin ardından eski başbakan Ahmet Davutoğlu, beraberindeki isimlerle kameralar karşısına geçerek AKP’den istifa ettiklerini açıkladı.

Kameralar karşısında ihraç talebinden utanç duyduklarını söyleyen Davutoğlu, “İşletilen sürecin tüzük kurullarının uygulandığı bir işlem değil sonucu baştan yazılmış bir senaryo olduğu aşikardır. AK Parti tabanına kendi genel başkanının ihraç edildiğini görme üzüntüsünden kurtarmak için yıllarca alın teri verdiğimiz partimizden istifa ediyoruz.” diyerek partisi ile arasındaki ipleri kopardı.

Eski bir başbakanın partisinden istifa ederek yeni parti çalışmalarına başlaması AKP’nin zayıflamasına vesile olacak bir gelişme olarak görülürken,  Davutoğlu’nun istifasının ardından çok sayıda isim de AKP’den istifa ettiğini açıkladı.

İHRACI İSTENEN DİĞER İSİMLER DE İSTİFA ETTİ

Eski başbakan Ahmet Davutoğlu ile birlikte AKP’den ihracı istenen isimler de beklendiği üzere partiden istifa etti.

Davutoğlu’nun ardından eski AKP Genel Başkan Yardımcısı Selçuk Özdağ, eski Sakarya Milletvekili ve TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı Ayhan Sefer Üstün, eski İstanbul Milletvekili Abdullah Başcı, eski AKP İstanbul İl Başkanı Selim Temurci ve eski AKP Ankara İl Başkanı Nedim Yamalı da AKP’den istifa eden diğer isimler oldu.

Eski başbakan Davutoğlu’nun istifasının ardından AKP’den istifa eden diğer isimler şu şekilde oldu:

  • Eski Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Başkan Yardımcısı İbrahim Turhan
  • Eski Gümüşhane milletvekili Feramuz Üstün
  • Eski Ümraniye İlçe Başkanı Enver Sedat Çakıroğlu
  • Eski Diyarbakır İl Başkanı Aydın Altaç
  • Eski Ağrı milletvekili Cesim Gökçe
  • Eski İstanbul eski İl Başkan Yardımcısı Cihan Öztunç
  • Eski Tekirdağ İl Başkanı Ahmed Akçay
  • Eski Somali Büyükelçisi ve eski Bursa milletvekili Cemalettin Kani Torun
  • Eski Konya milletvekili Ömer Ünal
  • Eski Muş İl Başkanı Namık Ergün
  • Şanlıurfa AKP Kurucu Üyesi Dr. Abdullah Yeşil
  • AKP Genel Merkez Kadın Kolları 4. dönem MKY kurulu üyesi Aynur Algül
  • Dünya Engelliler Gelişim Derneği Genel Başkanı İslam Meral
  • Eski Adıyaman İl Başkanı Abdurrahman Dimez
  • Eski Adıyaman İl Başkanı Seyfettin Bilen
  • Eski İstanbul İl Yönetim Kurulu üyesi Yavuz Değirmenci

Kaynak Haber: Milli Gazete

Ankara’nın, yurtdışındaki Türk çocukları için planladığı eğitim projesi, Erdoğan’ın değil, biz gurbetçilerin isteğiydi…

Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı’nın, 15 ülkede uygulamak istediği, ‘Anadolu Hafta Sonu Okulları Proje Destek Programı’, Batılılar tarafından sırf  ‘Erdoğan’ın projesi’ diye baltalanıyor.

Hollanda medyası konuyla ilgili olarak kıyameti koparıyor.
Konu, ülkenin yarı devlet teşekkülü olan NOS (Hollanda Yayın Vakfı) Televizyonu tarafından görüntülü ve web sayfası haberleri ile çarpıtılınca, ülkedeki tüm yayın organları, konuya aynı minval üzerinde tepkili haberler yayınladılar.

Ülkenin Sosyal Demokrat görüşlü gazetesi De Volkskrant, ‘Ankara’nın uzun eli‘ diyerek, Erdoğan’ın Türk gençlerine pençe ettığını, bu nedenle de Türk gençlerinin entegrasyonuna zarar verileceğini iddia etti.

Türk kökenlileri de konuşturan  De Volkskrant gazetesi, Türkiyeli İşçiler Birliği Başkanı Mustafa Ayrancı’yı da söz verdi. Mustafa Ayrancı, Erdoğan karşıtlılığına rağmen, Hollanda hükümetinin 2004 yılında, Türkler’in Türkçe eğitime desteğini kestiğini belirtirken, ‘Erdoğan da bu deliği kapatmak istiyor’ dedi.

Fetullah Gülen tayfasının yayın organlarından  De Kanttekening Genel Yayın Müdürü Mehmet Cerit’i de konuşturan gazete, projeye destek verecek olan hiçbir Türk’e söz vermedi.

Ülkenin en büyük gazetesi De Telegraaf ise, ‘Türkiye’nin planı mide bunaltıcı’ başlığı ile verdiği haberinde, Türk çocukları için çok yararlı olacak bu planı, ‘Entegrasyona engel olacak’ iddiasında bulunanları konuşturarak baltalamaya çalıştı.

Koalisyon hükümetinin en büyük ortağı VVD Partisi milletvekili bayan  Bente Becker’in, ‘Erdoğan, Türk pasaportlu Hollandalıları, kendi boyundurluğu altında tutmak istiyor’  sözlerine yer verdi. Bayan Becker aynı mülakatta, ‘Türk çocuklarına kendi dil ve kültürlerinde ders vermenin hiçbir sakıncası yok. Ama neden Ankara’dan yönetilen okullarla? Bu, entegrasyon için hiç yararlı olmaz’ dedi.

De Telegraaf. muhalefette olan İşçi Partisi milletvekili Gijs van Dijk’in şu sözlerine yer verdi:
‘Türk devleti, Hollandalı Türkler’i kaçıncı defadır hatalı bir şekilde etkilemeye çalışıyor. Şimdi de haftasonu okulları ile çocukları küçük yaştan itibaren Türk tarafına çekmek istiyor. Bu mide bunaltıcı bir plandır. Çocuklar Erdoğan’a karşı korunmalıdır.

Hükümet ortağı D66 Partisi milletvekili Jan Paternotte’nin De Telegraaf’ta yayınlanan sözleri şöyle:‘Planı uygulamak yasak değildir. Hollanda’nın da dış ülkelerde okulları var. Ama burada Erdoğan’ın, Avrupa’daki Türkler’i boyundurdluğu altına sokma isteği var. Bu nedenle hükümet bu işe el atmalıdır.’

Haberlerde konuşulanları bir kenara atalım ve Jan Paternotte’nin, ‘Hükümet bu işe el atmalıdır’ sözünü değerlendirelim.
Evet, burada asıl eleştirilmesi gereken Hollanda hükümetleridir.

2004 yılına kadar, Türk çocuklarının okullarda kendi dil ve kültürlerinde ders görmeleri mümkündü. Ne var ki, Hollanda hükümeti o zaman 70 milyon euro tasarruf etmek için bu eğitime son verdi. Kararı protesto eden bizlere de, ‘Parayı Türkiye versin’ diye aleni bir açıklama yapıldı.
Şimdi, tam 14 yıldır bu konuyu irdeleyen Türk Sivil Toplum Kuruluşları’nın sesine kulak veren Ankara’nın top ateşine tutulması Allah’tan reva mı?

En önemli açıklamalardan biri de Hollanda Sosyal Güvenlik bakanlığı’ndan geldi. Bakanlığın reaksiyonu şöyle: ‘Ülkeler, dışarıdaki vatandaşlarının eğitimi için teşvikte bulunabilirler. Pek çok ülke gibi, Hollanda’da bunu yapıyor. Bizim istemediğimiz, bu eğitimin entegrasyonu zedeleyecek olması ve demokrasiye zarar vermesidir. Bu konuda şüpheye düşersek derhal müdahale ederiz.’

Şimdi, geçmişte yaşananları bilmedikleri halde eyyam yapanlara bir çift sözmüz var:
Çocuklarımızın kendi anadillerinde eğitim görmeleri için 14 yıldır mücadele ettik. Başlangıçta ‘Türkiye ödesin’ denildi. Şimdi Türkiye ödemeyi kabul edince, sırf Erdoğan düşmanlığı nedeniyle buna ‘Mide bunaltıcı’ deniliyor.
Bir şey daha var: Hollanda’da Türkiye ve Türkler için konuşturulacak çok insan var

Sadece Mustafa Ayrancı ve Mehmet Cerit’lere sayfa açmak yakışık almıyor.

İşte bu nedenle şimdi ben de, ‘Eeeey Hollanda!’ diye haykırıyor ve sizleri sağlıklı siyaset ve objektif gazetecilik yapmaya çağrıyorum.

YILBAŞINDAN İTİBAREN FARKLI SEKTÖRLERDE DE VERGİ İNDİRİMİ YAPILMALI

Beyaz eşya, mobilya ve inşaat sektöründe yapılan vergi indirimlerinin süresinin bu ayın sonunda biteceğini hatırlatan Türkiye Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonu (TESK) Genel Başkanı Bendevi Palandöken, “Vergi indirimlerinin ekonomik canlanmaya etkisi büyük oldu. Bu indirimlerin süresi yılsonuna kadar uzatılmalı” dedi.

DSC_6576

“VERGİ İNDİRİMLERİ İLE SATIŞLAR VE VERGİ GELİRLERİ ARTTI”

 

Vergi indirimi yapılan sektörlerde indirimin etkisinin çok büyük olduğunu gözlemlediklerini ifade eden Palandöken, “Vergi indirimi sonrasında yurt içi satışlar beyaz eşyada yüzde 25, mobilyada yüzde 35, konutta yüzde 8,2 arttı. Satışlardaki bu artışın büyüme oranının yükselmesine etkisi ise oldukça fazla. Dolayısıyla vergi indirimlerinin yıl sonuna kadar uzatılması halinde bu olumlu etkinin de bir süre daha devam edeceğini tahmin ediyoruz” diye konuştu.

 

-“DEĞİŞİK SEKTÖRLERDE DE VERGİ İNDİRİM YAPILMALI”

 

Son aylardaki ekonomik büyüme hızının sürdürülebilir olabilmesi için farklı sektörlerde de vergi indirimlerinin değerlendirilmesi gerektiğine inandığını belirten Palandöken, “Beyaz eşya, mobilya ve inşaattaki vergi indirimlerinin süresi dolduktan sonra diğer sektörlerde de vergi indirimlerinin etkisi değerlendirilmeli. Otomotiv ve elektronik eşya gibi sektörlerde geçici süreli vergi indirimleri yapılmalı. Özellikle hurda teşviki yürürlükteyken otomotivde yapılacak vergi indiriminin satışlara ve dolayısıyla da ekonomik büyümeye etkisinin çok büyük olacağına inanıyoruz” şeklinde konuştu.

 

“VERGİ İNİDİRMLERİ VERGİYİ AZALTMAZ”

 

Sektörel bazda yapılan geçici süreli vergi indirimlerinin vergi gelirlerini azaltmayacağını da ifade eden Palandöken, “Ekonominin durgunlukta olduğu dönemlerde vergi indirimleri vergi gelirlerini azaltmaz. Nitekim satılmayan ürünün vergisi de olmaz. Dolayısıyla ÖTV’de indirim yaparak satışların artması sağlandığında, KDV, gelir ve kurumlar vergisi gibi diğer vergiler artıyor. Ayrıca, indirim yapılan sektörlerde istihdam oranı da arttığı için çalışanların vergisi, sigorta primleri artıyor, kayıt dışılık azalıyor. Dolayısıyla ekonomik canlanma sağlandığında bunun vergi gelirlerine etkisi de çok daha fazla oluyor. Bu nedenle iç talebi artıracak şekilde geçici süreli yapılan vergi indirimleri ekonomiye son derece olumlu yansıyor. Bu etkileri, 2010 yılındaki kriz nedeniyle yapılan indirimlerde açıkça gördük. Küresel krizin Türkiye ekonomisini teğet geçmesinde en büyük etki vergi indirimleri olmuştu” dedi.