Etiket arşivi: sonra

Ada Treni 7 Yıl Aradan Sonra Adapazarı Garı’nda

CDD Taşımacılık Genel Müdürlüğünce işletilen Ada Yolcu Trenleri 16 Mart 2019 tarihinde (bugün) Adapazarı’ndan yeniden seferlerine başladı.

Uzun süredir devam eden çalışmalar nedeniyle hizmet veremeyen Adapazarı Ekspresi diğer adıyla Ada Treni 7 yıl aradan sonra bugün saat 12.00’de coşkulu bir şekilde Adapazarı Garı’na girdi. Daha önce Mithatpaşa-Pendik hattında hizmet veren trenlere yeni güzergahlar eklenerek, Adapazarı’ndan ilk sefer bugün (16 Mart 2019) gerçekleştirildi. Pendik ve Gebze istasyonlarında Marmaray ile entegre olan Ada Yolcu Treni, Adapazarı’ndan ilk seferine 05.45’te, Pendik’ten 08.05’te başladı. Trenler, seferlerini 1 saat 50 dakikada tamamladı.

Ada Yolcu Trenleri, Mithatpaşa, Arifiye, Sapanca, Büyükderbent, Köseköy, İzmit, Derince, Yarımca, Hereke ve Gebze istasyonlarında duruyor.

Toplam 320 kişi taşıyabilen trenler, 4 adet 80 kişilik pulman tipi vagonlarla hizmet veriyor.

Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları (TCDD) Taşımacılık Genel Müdürlüğünce işletilen Adapazarı Ekspresi seferleri, Yüksek Hızlı Tren (YHT) yol yapımı çalışmalarından dolayı 3 yıllığına 1 Şubat 2012 tarihinde geçici olarak durdurulmuşdu. 2015 yılında İstanbul Pendik ile Sakarya Arifiye istasyonu arasında çalışmaya başlayan Ada Ekspresi daha sonra Adapazarı Mithatpaşa istasyonuna gelmeye başlamıştı.

Biz Koşu Bittikten Sonra Da Koşan Atlarız

 

 

Övemem, kendi yaşamının seyircisisin.

 Yeremem, davranışlarının kaynağı gerçek.

 Anımsayamam, ya tam varsın ya tam yok.

 Tutamam, hiçbir yerde bütününle değilsin.” demiş ya şair Celal Sılay; senin için demiş.

Ve “Sağımız sefalet solumuz ölüm” dediği “İki Yüzlü Melekler”şiirinde Attila İlhan’ın anlattığı sensin, İstanbul şehri değil.

Allah’a bağlılığın “Ey Musa! Sen haklısın ancak rızkımızı Firavun veriyor”dan ibaretti gerçekte ama sen hep kendini olduğundan fazla ve farklı gösterdin. Muhsin Yazıcıoğlu’nu anarken “Firavun’a karşı çıkmak yetmez, Musa’nın yanında olmak gerekir” paylaştın ama ömründe bir kere bile Musa’nın yanında yer almadın.

Düz yaşayacağız, düz duracağız düz yürüyeceğiz. Dik duracağız doğru gideceğiz” dedin ve demektesin ama artık söyle: Ne zaman düz yaşadın, kaç defa dik durdun?

Niye hep yapmadığın ve yapamayacağın şeyleri söylemektesin sürekli? Günahlar içindeyken sevaba duyulan özlemden ötürü mü yoksa kısa tatminlerle vicdanın ağzına bir parça glikoz şurubu sürüp ikiyüzlü yaşamına yeni yüzler açmak için mi?

Hiç kaybeden veya kaybedeceğini bildiğin partiye oy verdin mi? Hiç şampiyonluğa değil de küme düşmeye oynayan bir takımı tuttuğun oldu mu yoksa ömrünü ‘3 Büyükler’ mitinin gevişinde mi geçirdin?

Hiç Texas – Tommiks okurken Çelik Bilek’in ve Ranger Yüzbaşı’nın yenilmesi için niyazda bulundun mu? Yada mesela bir Rambo filminde Afganlıları veyahut Vietnamlıları tuttuğun ve onlar için yandığın oldu mu?

95 yıllık demokrasi tarihimizin 70 yıllık NATO tarihinde hiç Amerika’yla söylem olarak bile olsa dövüşen bir siyasî yapıyı destekledin mi? Neden hep ekonomik krizler esnasında maçı bozdun da başörtüsü, Türk Bayrağı, TC ibaresi mevzularında hiç kımıldamadın?

Yunan Gâvuru mercimek tarlasına girmeseydi Kurtuluş Savaşı’nı mı yoksa İngiliz Mandası ile Amerikan Mandası arasında yazı – tura atmayı mı tercih ediyor olacaktın? Destanların hep kahramanlıkla dolu ama İstiklal Marşı’n “Korkma!” ile başlıyor.

Doğum gününe bile Kandil yaktığın ve adını salâvatsız anmadığın Peygamber’in “Beni Hud Suresi ihtiyarlattı” derken ve sık sık 112. sıradaki “Festakim kemâ umirte! – Emrolunduğun gibi dosdoğru ol!” âyetini dile getirirken sen hangi göstermelik sünnetin peşinde mü’minlik pozları döktürüyordun?

Sıcak para kredi olarak yüksek faizle bile ülkeye girdikten ve sana da alışveriş imkânı olarak yansıdıktan sonra câiziyeti, geri ödenip ödenemeyeceği seni alâkadar etmez; di mi? Ama Ramazan gelince sakızın, Kurban gelince tavuğun câiziyetini sormayı unutmayasın.

Dâvâ-ülkü-mücadele yüklemesiyle ömrünün 3’te 2’sini geçirmiş yüzlerce insana bir partinin yada bir partilinin talimatlarını dâvâ adamlığı ve yiğitlik olarak sunduktan sonra da dik duruşla ilgili paylaşımlar yapmaktan geri durma e mi!

Rahat ol; herkes senin gibi. Amcamın oğlu, teyzemin kızı, görümcem – gelinim farketmiyor. A’sı, B’si, C’si seninle hemfikir. Sonra topluca diyesiniz ki “Bu memleket nereye gidiyor?” tabii ki sizin istediğiniz yere.

İnsanın kendini aşan bir gaye uğrunda çalışmasını ‘Enayilik’ sayanlar”ın kredi kartları adedince bulunduğu bir yerde, her şeye ve herkese rağmen, bileyerek ve isteyerek, ısrarla ve inatla “gönüllü kerizlik” moduna sonradan da olsa girip çıkmamaya çalışanlara selam olsun!

15 Mayıs ruhu 98 yıl sonra yeniden

 

 

15 Mayıs 1919’da Müftü Ahmet Hulusi Efendi’nin Denizli’de milli mücadele ateşini yaktığı gün, 98 yıl sonra yeniden canlandırıldı. Binlerce Denizlili ellerinde Türk bayrakları ile 98 yıl önce olduğu gibi Bayramyeri Meydanı’na kadar yürüyerek, kentin şanlı tarihini bir kez daha yad etti.denizli milli mücadele günü

 

Denizli’de Müftü Ahmet Hulusi Efendi’nin milli mücadele ateşini yaktığı 15 Mayıs 1919 Milli Mücadele Günü, Denizli Büyükşehir Belediyesi’nin düzenlediği etkinlikle anıldı. 15 Temmuz Delikliçınar Şehitler Meydanı’nda başlayan törene, Denizli Vali Vekili Rıfat Ata, Denizli Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Zolan, Garnizon Komutanı Topçu Kurmay Albay Gültekin Yaralı, ilçe kaymakamları ve belediye başkanları, meclis üyeleri, davetliler ve binlerce vatandaş katıldı. Burada Atatürk Anıtı’na çelenk sunulması, saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasının ardından başlayan törende binlerce kişi 15 Temmuz Delikliçınar Şehitler Meydanı’ndan Atatürk Caddesi’ni takip ederek Kayalık Caddesi’ne ulaştı. Kalabalık buradan 98 yıl önce olduğu gibi Bayramyeri Meydanı’nda toplandı. Denizli Büyükşehir Belediyesi Konservatuar sanatçıları ve Halk Oyunları Topluluğu’nun sunduğu gösteriler büyük alkış topladı.

 

“Bugün coştuğumuz ve gurur duyduğumuz bir gün”denizli milli mücadele günü.jpga

 

Denizli Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Zolan, 15 Mayıs’ın Denizli için çok önemli bir gün olduğunu belirterek, “Bugün coştuğumuz ve gurur duyduğumuz bir gün” dedi. Müftü Ahmet Hulusi Efendi’nin 15 Mayıs 1919’da milli mücadele ateşini yaktığı günü ve bunun öncesinde yapılan hazırlıkları detayları ile anlatan Başkan Zolan, “O gün Denizli’de olan herkes bu yürüyüşe destek vermiş ve bu savunma gerçekleşmiş. Sonrasında Denizli düşman işgaline uğramamış. Kurtuluş Savaşı verilirken Denizlimiz o savaşın lojistik merkezi olmuş. Un değirmenlerimiz cepheye çalışmış. Restore ettiğimiz iki değirmen aslında gazi değirmenlerdir. Cephe arkasının hizmetleri Denizli üzerinden yapılmış. Tabi ki ilk andan itibaren Denizlimiz, Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürkümüzün yanında sapasağlam, omuz omuza onun yanında yer almış” dedi.denizli milli mücadele günü.jpgb

 

15 Temmuz’un 15 Mayıs’tan farkı yoktur

Denizli’nin vatan ve bayrak yoluna birçok şehidi ve gazisi olduğunu anlatan Başkan Zolan, “Denizli sancağı altında Balkanlar’da, Çanakkale’de, Filistin Cephesinde savaşan ecdadımız var. Vatan ve bayrak sevdası taşıyan ecdadımızla bugünlere geldik. Bugün aynı ruhla, her ne kadar bedenlerimiz farklı olsada 98 yıl önceki ruh, 98 yıl önceki inanç, 98 yıl önce damarlarımızdaki akan kan; aynı kandır, aynı ruhtur, aynı inançtır. Bundan sonra da ülkemizi, şehrimizi, her türlü değerlerimizi ve varlığımızı korumak için hep beraber mücadele edeceğiz” diye konuştu. 15 Temmuz’da meydana gelen hain kalkışmayı anlatan Başkan Zolan, “O gecenin 15 Mayıs’tan farkı yoktur. Nasıl 15 Mayıs 1919’da ülkemizi paramparça etmek, bayrağımızı, inancımızı, değerlerimizi yok etmek için gelindiyse 15 Temmuz’da da maalesef ihanet şebekeleri tarafından ülkemizi paramparça etmek istediler” dedi.

 

“15 Mayıs ruhu yaşıyor”

 

Başkan Zolan, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Şükürler olsun 15 Mayıs 1919’da Bayramyeri Meydanı’nı dolduran Denizlililer, 15 Temmuz 2016’da da bu sefer Delikliçınar Meydanı’nda toplandı. Ve orada ülkesine, bayrağına, vatanına sahip çıktı. Allah’ım hepinizden razı olsun. Demek ki o ruh yaşıyor. Yeter ki ihtiyaç olsun, milletimiz kanının son damlasına kadar bayrağına vatanına sahip çıkacak. İnsanlarımızın o gün yine ellerinde silah yoktu ama bedenleri ile ruhları ile o alandaydı. Yine 15 Temmuz’da yine Denizli sancağı altında geçmişten aldığımız güçle orada o sancağımız dalgalandı. Allah’ımın izniyle, milletimizin ve Denizlimizin gayreti ile o işgal girişimi çok şükür bertaraf edildi.”

 

‘Tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet’

 

Başkan Zolan, “Bundan sonra bu iş bitti mi? Yine üzerimizde oyunlar oynanacaktır. Yine ihanet edenler olacaktır. Bayrağına, vatanına sahip çıkmayanlar olacaktır. Ama şunu bilin ki tüm ülkemde geçmişten gelen güçle bu bayrak inşallah ilelebet dalgalanmaya devam edecek. Vatanım tek parça halinde olacak. Bu ülke, ‘Tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet’ olarak inşallah ilelebet yaşayacak” dedi.

 

Tarihi fetvayı okudu

 

Başkan Zolan daha sonra 98 yıl önce Müftü Ahmet Hulusi Efendi’nin “Muhterem Denizlililer” şeklinde başladığı şu tarihi fetvayı okudu: “Bugün sabahın erken saatlerinde İzmir, Yunanlılar tarafından işgal edilmiştir. Bu tecavüze karşı hareketsiz kalmak, din ve devlete ihanettir, vatana karşı irtikâb edilecek cürümlerin Allah ve tarih önünde affı imkânsız ve günahtır. İşgal edilen memleketler halkının silaha sarılması ve savaşması farz-ı âyn’dır. Hemşehrilerim, karşımıza çıkarılan dünkü tebâmız Yunan’a biz mağlup olmadık. Onlar öteki düşmanlarımızın vasıtasıdır. Yunanın bir Türk beldesini ellerine geçirmelerinin ne manâya geldiğini, İzmir’de şu birkaç saat içinde irtikâp edilen cinayetler gösteriyor. Silâhımız olmayabilir, silah ve cephane azlığı veya yokluğu hiçbir zaman mücadeleye mani teşkil etmez. Elinizde hiçbir silahınız olmasa dahi yerden üçer taş alarak düşman üzerine atmak sureti ile mutlaka fiili mukabelede bulununuz. İstiklâl aşkı, vatan sevgisi, haysiyet şuurumuz ve kalbimizde imân ile mücadelemizin sonunda zaferi kazanacağız. Bu uğurda canını verenler şehit, kalanlar gazidirler. Bu mutlak olarak cihad-ı mukaddestir. Sizlere vatanımızı düşmana teslim etmenin çaresiz olduğunu söyliyenler, düşman esareti altında olanlardır. Onlar irâde ve kararlarına sahip değildirler. Bu vaziyette olanların emri ve fetvası aklen ve şer’an caiz, makbul ve muteber değildir. Meşru olan münhasıran vatan müdafaası ve istiklâl uğruna cihâddır. Korkmayınız… Me’yus olmayınız… Bu livayı hamd’in altında toplanınız ve mücadeleye hazırlanınız. Müftümüz olarak cihad-ı mukaddes fetvâsı’nı ilân ve tebliğ ediyorum.”

 

Ödüller sahibini buldu

 

Tören sonunda Denizli Büyükşehir Belediyesi Kent Konseyi Kent Şairleri Topluluğu’nun düzenlediği “Milli Mücadele’de Denizli ve Müftü Ahmet Hulusi Efendi” konulu şiir ve kompozisyon yarışmasının ödülleri verildi. Bu kapsamda

İsmail Torun, Hasan Çetin ve Seval Öztürk şiir, Sinem Ölmez, Gülnur Baysal ve Mustafa Akyol kompozisyon dalında dereceye girdi.