Etiket arşivi: Sondaj

Hepsi birden Türkiye’ye yaptırım için masaya oturuyor

Avrupa Birliği dışişleri bakanları bugün Doğu Akdeniz’deki sondaj faaliyetleri nedeniyle Türkiye’ye karşı uygulanması planlanan yaptırımları masaya yatırıyor.

Brüksel’de bugün düzenlenecek olan Avrupa Birliği (AB) dışişleri bakanları toplantısının gündeminde Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki sondaj faaliyetleri var. Türkiye’nin bölgedeki doğal gaz arama faaliyetlerini “yasa dışı” olarak nitelendiren Avrupa Birliği, Türkiye’ye karşı cezaî önlemler almayı planlıyor. Türkiye’ye karşı uygulanması planlanan yaptırımlar arasında Havacılık Anlaşması’yla ilgili yürütülen müzakerelerin askıya alınması, AB yardımlarının kısılması ve Avrupa Yatırım Bankası üzerinden verilen kredilerin sınırlandırılması bulunuyor.

AB, planladığı yaptırımlarla Ankara üzerinde baskı oluşturarak Türkiye’nin AB üyesi Kıbrıs açıklarında doğal gaz arama faaliyetlerine son vermesini amaçlıyor. Ancak Türkiye, sondaj faaliyetlerinde bulunduğu bölgenin kıta sahanlığına ait olduğunu savunarak Doğu Akdeniz’de hak iddia ediyor.

“FAALİYETLERDEN VAZ GEÇİLMEYECEK”

Hafta sonu Kuzey Kıbrıs merkezli Kıbrıs Postası gazetesinde Ankara’nın tutumu ile ilgili bir makalesi yayımlanan Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Güney Kıbrıs yönetimini Kıbrıslı Türklerin doğal kaynaklar üzerindeki haklarını hiçe saymakla eleştirdi ve Güney Kıbrıs yönetimini Türkiye’nin kıta sahanlığında uluslararası hukuktan kaynaklanan haklarını ihlal etmekle suçladı. Aynı zamanda Kıbrıs Türklerinin Ada’daki doğal kaynaklarla ilgili haklarını da savunduklarını vurgulayan Çavuşoğlu, Doğu Akdeniz’de doğal gaz arama faaliyetlerinden vazgeçmeyeceklerine işaret etti.

Kuzey Kıbrıs lideri Mustafa Akıncı da hafta sonu doğal gaz arama tartışmaları ile ilgili bir açıklama yapmıştı. Akıncı, açıklamasında Güney Kıbrıs yönetimine Ada çevresindeki hidrokarbon kaynaklarının araştırılması için ortak bir komite kurulması çağrısında bulunmuştu.

AVRUPA BİRLİĞİ’NİN TUTUMU

DW Türkçe’nin aktardığına göre, doğal gaz tartışmasında Kıbrıs’ın Avrupa Birliği üyesi olduğunu vurgulayan Brüksel ise Türkiye’yi Kıbrıs Cumhuriyeti’nin egemenlik haklarını ihlal etmekle suçluyor. Türkiye’nin sondaj amaçlı bölgeye iki araştırma gemisi göndermesini yasa dışı olarak nitelendiren Birlik, bunun Türkiye’nin uzun vadede AB ile ilişkilerine olumsuz etkileri olacağı mesajları veriyor.

Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki arama faaliyetlerine Akdeniz’e kıyısı olan Mısır da tepki gösteriyor. Mısır Dışişleri Bakanlığından geçen hafta yapılan açıklamada Türkiye’nin uluslararası hukuku ihlal ettiği ve tek taraflı çalışmalar yaptığı savunulmuştu. Mısır, Kıbrıs’ın Münhasır Ekonomik Bölge (MEB) anlaşması yaptığı ülkelerden biri. Kıbrıs’ın, Akdeniz’e kıyısı olan Lübnan, İsrail ve Suriye ile de anlaşması var. Münhasır Ekonomik Bölge, Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi uyarınca bir devletin deniz kaynaklarının araştırılması ve kullanılmasında özel haklara sahip olduğu bölgeler olarak tanımlanıyor.

Türkiye, bölgeye ilk olarak geçen Mayıs ayında Fatih adlı sondaj gemisini göndermişti. Yavuz adlı ikinci sondaj gemisi de Temmuz başından bu yana Doğu Akdeniz’deki arama faaliyetlerine katılıyor.

Kaynak:  Odatv.com

KÜÇÜLÜP KÜÇÜLÜP DE CEBİME GİR!      

KÜÇÜLÜP KÜÇÜLÜP DE CEBİME GİR!      

 

 

Tarih sahnesine girerken asker millet diye girmişiz. Orta Asya’daki Afanesyova Kültürü’nde bulunan ve MÖ 3 binlere ait savaş aletlerinden belli.

Tarihte ilk ve en kalıcı imzayı MÖ 209’da kadim atamız Mete Kağan’ın Ordu ve 10’lu Sistemi kurmasıyla atmışız. Ki kullanılan terimler ve teşkilatlanma modeli halen Ordumuzun çekirdek yapısında mündemiçtir. Hatta şu anki Kara Kuvvetlerimizin bröveleri bile örgütlü askerî maceramızın 2228 yıllık ispatıdır.

Yerleşmek amacıyla 1000 yıl önce Çağrı Bey komutasında Anadolu’ya yaptığımız o meşhur Keşif Seferi’nde de, 948 yıl önce Sultan Alparslan’ın Muş coğrafyasında kazandığı o muhteşem Zafer’de de “Ordu & Millet” olan Türklerin askerî başarıları destanlaştırılır.

Osmanlı’nın kuruluşu ve yükselişi savaş stratejileri üzerine bina edilmiş yönetim organizasyonlarıyla şekillenmiştir. Osmanlı’nın dağılma sürecinden atom filizi hükmünde yeni bir devleti çıkarabilmemiz de 100 yıl önce idealist ve kahraman generallerimiz tarafından mümkün kılınabilmişti.

Mondros denilen ve bize karşı söylenen “Eller Yukarı!” Ateşkes Antlaşmasının özeti de –  7/24’e gizlenen – Ordumuzun terhis ve teslimidir. Sarı Paşa’mızın Gençliğe Hitâbe’sinin “Cebren ve hile ile” diye başlayan kısmı bunu anlatır ve halen canlıdır.

Biz lisedeyken yani 30-35 yıl önce Türkiye’nin nüfusu 50 milyon, Ordu mevcudu ise 1 milyonun az altındaydı. 2019 yılına geldiğimizde Suriyeliler hariç nüfusumuz 82 milyon, Ordu mevcudumuzsa 300 binin biraz üstünde.

Norveç yada Yeni Zellanda’da otursak “Her Türk asker doğar” diye tarihe kayıtlı olmamıza rağmen büyük bir ordu beslemeye gerek yok, savunma teknolojilerine ağırlık versek yeter derdik. Yoksa Türkiye’nin konumu ve koordinatları değişti de haberimiz mi olmadı?

Bildiğimiz kadarıyla Bağımsızlık kararını geçici olarak engellediğimiz Barzanî’nin Kuzey Irak’ta roketli, tanklı, helikopterli 250 bin kişilik Peşmerge Ordusu var. Başmüttefiğimiz (!) tarafından yine aynı şekilde silahlandırılan PYD YPG Güçleri’nin de 70-75 bin kişilik mevcudundan bahsediyoruz.

Yunanistan son 10-15 yılda bizden çaldığı 18 ada ve 1 kayalığı bile silahlandırıyor. Güney Kıbrıs Rum Yönetimi bütçesini çok aşacak şekilde savaş gemisi, tank, top ne varsa alıp alıp biriktiriyor. Zaten Doğu Akdeniz’deki münhasır ekonomik bölge ve sondaj parsellerinden dolayı kırmızı alarm durumundayız.

Şimdilik aramızın fena olmadığı Rusya, Kırım Türklerinin özerk meclislerini de dağıtarak Kırım’ı ilhak etti, Sivastopol’u doğrudan Moskova’ya bağladı. Donetsk ve Luhansk’ı yani Ukrayna’nın Doğusunu koparıp orda Küçük bir Rusya (MaloRus) kurma faaliyetini ise askerî açıdan desteklediği milislerle sürdürüyor. Üstüne üstlük Suriye’de komşu olduk. İdlip’te onlarla beraber, Menbiç’te ise Amerikalılarla beraber devriye atıyoruz. Rusya’dan izin alamasaydık ne Fırat Kalkanı ne de Zeytin Dalı Harekâtını yapabilirdik. İlişkilerimiz tekrar 4 yıl öncesindeki Rus Uçağının düşürüldüğü vaziyete gelirse ne yaparız?

Mevzu uzuyor; İran hedefte, ABD karadan ve denizden sınırlarımızda tatbikat yapıyor. Biz ne yapıyoruz; “Zaferleri ve mazisi insanlık tarihi ile başlayan” Türk Ordusu celplerle 75 bin, 75 bin azaltacak Yeni bir Askerlik Kanunu çıkarıyoruz. S-400’ler ile F 35’ler arasında hayatımızın yazı-turasını atacak hale gelmişiz; para bedelli askerliği kalıcı hale getiriyoruz. Ülkede 5 milyondan fazla kayıtdışı vatandaş (!) var, sınırlarımızdan giren-çıkan belli değil, Bursa caddelerinde insancığın biri kafa kesmekten bahsediyor; bizse “Gerekli görülen sahalarda özel olarak görevlendirilen gönüllüler” için Cumhurbaşkanına ‘muafiyet’ yetkisi verdiriyoruz.

Türk Ordusunu ‘cep ordu’ yapmaya mı niyetlendik? Kimin cebine koyacağız?

Adalya Güneş Enerji Sistemleri hizmette

 

Beşkonaklılar Derneği Yönetim Kurulu üyesi Ayhan Karaca’nın Adalya  Güneş Enerji ve Arıtma Sistemleri, Kepez Belediye Başkanı Hakan Tütüncü’nün de katılımıyla Habipler Mahallesi’nde hizmete açıldı.

 

adalyaBeşkonaklılar Derneği Yönetim Kurulu üyesi olan  Antalya’nın tanınmış simalarından Ayhan Karaca, Habipler Mahallesi’nde Adalya Güneş Enerji  ve Arıtma Sistemleri’ni hizmete açtı. Kepez Belediye Belediye Başkanı Hakan Tütüncü’nün de bulunduğu açılış törenine;  (BEŞKON DER) Beşkonaklılar Derneği Başkanı Muhammet Çayır  ve yönetim kurulu üyeleri Hasan Ekin, Hüseyin Çınar,  Aksu Kaymakamı Süleyman Erdoğan,  Antalya Gazeteciler Cemiyeti Başkan Yardımcısı ve RATEM Yönetim Kurulu üyesi İdris Taş ile çok sayıda davetli katıldı. Adalya Güneş  Enerji Sistemleri Sahibi Ayhan Karaca, bünyelerinde günısı, su arıtma  sistemleri, sondaj, hidrofor, zelzemil kazı işlemleri gibi çalışmaların  yürütüldüğünü  söyledi. Karaca,  müheattihler, oteller,  inşaatlar ve perakende olarak geniş bir satış pörtföyleri olduğunu ifade etti.  Karaca, yere firma olmanın avantajlarından faydalandığını ve kaliteden ise hiçbir zaman ödün vermediklerini de vurguladı.