Etiket arşivi: Slovenya

Egeli mobilyacılar, İtalyan mobilya markalarının üreticisi olmak istiyor

Egeli mobilya ihracatçıları, mobilya tasarımında dünyanın bir numarası olan ancak üretimini işçilik maliyetlerindeki yükseklik nedeniyle Çin, Polonya, Romanya, Slovenya gibi ülkelerde yaptıran İtalyan markaları ile üretim ortaklığı yapmak istiyor.

İtalyan mobilya devlerinin üretimine talip olan Egeli mobilya ihracatçıları Kasım ayında İtalya’dan asgari 10 ithalatçının katılımıyla “Alım Heyeti Organizasyonu” planlıyor. Egeli mobilyacılar, bu alım heyetine katılacak firmalarla uzun soluklu ortaklıklar kurmayı hedefliyorlar.

Ege Mobilya Kağıt ve Orman Ürünleri İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Cahit Doğan Yağcı, İtalyan firmalarına tedarikçi olabilecek standartta üretim yapan İzmirli firmaların boş kapasitelerini İtalyan markalarına kanalize etmek istediklerini kaydetti.

Ege Mobilya Kağıt ve Orman Ürünleri İhracatçıları Birliği Mobilya Çalışma Komitesinin Müjdat Kemer’in moderatörlüğünde, Ege Bölgesi’nde mobilya üretiminde ve ihracatında belli standartlara ulaşmış firmalarla yapılan toplantıda projeyi anlattıklarını ifade eden Yağcı, İzmirli mobilya ihracatçılarının duyduğu heyecanın kendilerini daha da motive ettiğini dile getirdi.

Mobilya sektöründe 10 Türk – İtalyan ortaklığı hedefliyoruz

İtalya’nın işçilik maliyetlerinin yüksekliği nedeniyle mobilya üretiminin büyük bölümünü Çin, Polonya, Slovenya, Romanya gibi ülkelerde yaptırdığı bilgisini veren Yağcı, “İtalya, mobilyada tasarımda dünyada bir numara. Mobilya ihracatında da önde gelen ülkelerden birisi. Kendi tasarımlarını işçilik maliyetlerinin düşük olduğu ülkelerde ürettirerek gerek İtalya’da, gerekse dünyanın dört bir tarafında pazarlıyorlar. İtalya, yıllık 4 milyar dolar mobilya ithal ederken, 14,5 milyar dolarlık mobilya ihraç ediyor. İtalya’nın mobilya ithalatında Türkiye’nin payı sadece 77 milyon dolar. Amacımız bu rakamı yukarı taşımak. İzmir’de mobilya üretiminde ve ihracatında İtalyan firmalarının kalite standartlarında üretim yapabilen firmalarımızla İtalyan firmalarının iş birliği yapmasını amaçlıyoruz. Bu alanda en az 10 Türk – İtalyan ortaklığı hedefliyoruz” şeklinde konuştu.

“Alım Heyeti Organizasyonu”nun hedefine ulaşması için İtalya mobilya pazarını bilen bir danışmanlık firması ile çalışacaklarını dile getiren Yağcı sözlerini şöyle sürdürdü; “Egeli mobilya ihracatçılarımızdan modern makine parkı olan, üretim ve ihracatta belli standartlara ulaşmış, ortaklık kurmak isteyen üyelerimizin bilgilerini danışmanlık firması ile paylaşacağız. Danışmanlık firmamız İtalyan firmalar ile bu bilgileri kendileri Türkiye’ye gelmeden önce paylaşacak. Profesyonel bir anlayışla hareket edip sonuca ulaşmak istiyoruz. Bu iş birliği Türk firmalarımızın kendilerini geliştirmelerini de sağlayacak.”

İtalyan mobilya ithalatçısı firmaların güvenini kazanıp, istikrarlı ve standart üretim yapabileceklerinin mesajını vermek istediklerini anlatan Yağcı, “İtalyanların istediği standartları yakalayıp üretim ortaklığında başarılı olduğumuz takdirde, aynı modeli başka ülkelerle de hayata geçirmek istiyoruz” diyerek sözlerini noktaladı.

Türkiye’nin 7 aylık mobilya ihracatı 2 milyar dolara yaklaştı

Türkiye, 2018 yılının Ocak – Temmuz döneminde 1 milyar 817 milyon dolarlık mobilya ürünleri ihraç etmişken, 2019 yılının aynı dönemindeki mobilya ihracatı yüzde 7’lik artışla 1 milyar 945 milyon dolara ulaştı. Aynı dönemde Ege Bölgesi’nden yapılan mobilya ihracatı ise; yüzde 10’luk artışla 84 milyon dolardan, 92 milyon dolara çıktı. Türkiye’nin mobilya ihracatında ilk üç ülke Irak, Almanya ve Suudi Arabistan olurken, İtalya 41 milyon dolarlık Türk mobilyası tercih etti ve listede 13. sırada yer buldu.

3. KAPIKAYAFEST ULUSLARARASI DOĞA SPORLARI VE KÜLTÜR FESTİVALİ BAŞLIYOR !

 

Neşesi, doğallığı ve espri anlayışı ile her yeri renklendiren karadeniz insanı, eşsiz ve benzersiz bir doğa sunan konumu ve yaylaları ile de yerli ve yabancı turistleri çekerek her yıl cazibesini artırmayı başarıyor.


KAPIKAYAFEST ?
Karadeniz’in önemli illerinden Samsun Bafra Kapıkaya’da 24-28 Temmuz 2019 tarihleri arasında 3.sü düzenlenecek olan  “Kapıkayafest Uluslararası Doğa Sporları ve Kültür Festivali” nde  adrenalini yüksek doğa sporlarının ve karadenize  özgü  kültürel faaliyetlerin Türkiye gündemine taşınacağına inanıyoruz.  Karadeniz coğrafyasının eşsiz doğa güzelliği, coğrafyanın kendine özgü karakteristik özelliklerini koruyarak yapılan etkinliklerin zenginliği her yıl bölgeye gelen yerli ve yabancı kişi sayısındaki artışı beraberinde sağlamakta ve bölge turizm gelirlerinden aldığı payı artırmaktadır.

Adını Samsun / Bafra – Kapıkaya tepesinden alan Kapıkayafest; Çeşitli spor dallarını aynı ortamda sunarak ulusal ve uluslararası birçok sporcuyu ve doğa severleri her yıl temmuz ayında bir araya getirmeyi hedefleyen, sağlıklı bireylerle daha çok yaşanabilir bir dünya için sporun ve sporcunun önemini vurgulamak gayesini güden bir festivaldir.

Bafra Belediyesi sahipliğinde ve  Astajans organizasyonu ile yapılacak olan Kapıkayafest’te, gökyüzünde paraşütçüler süzülürken katılımcılar karada bisiklet ve doğa yürüyüşü, baraj gölünde kano gezisine katılabilirler. ‘En güzel fotoğrafı ben çekerim’ diyenler ise fotomaratona katılabilirler. Kamp ve çevresinde çeşitli etkinlikler ile eğlenme ve güzel vakit geçirme olanağı bulabilirler. Akşam ise kamp ateşini yakıp yıldızların altında doğanın sesini dinleyebilir, güzel sohbetler edebilirler. Ayrıca çeşitli kültürel faaliyetler, spor branşlarının aktiviteleri ve eğlenceleri ile unutamayacakları bir festival geçirebilirler.

5 gün 4 gece “Her şeyiyle eğlenceli” bir festivale davetlisiniz.!

DÜNYANIN 55 ÜLKESİ FESTİVAL İÇİN DAVET EDİLDİ !

Kapıkayafest Festivali uluslararası bir festival olması sebebiyle geçen yıl kırka yakın ülkeden sporcu ve katılımcıyı Bafra’ya getirme başarısı elde etmiş durumda. Bu sene 55 ülkeden sporcu ve katılımcılar ile iletişime geçilerek, festival uluslararası arenadaki konumunu yükseltme çabasında. Festivale davet edilen ve katılması planlanan ülkeler ise şöyle;  Almanya, Arnavutluk, Avusturya, Azerbaycan, Belçika, Birleşik Krallık, Bosna-Hersek, Bulgaristan, Cezayir, Çek Cumhuriyeti, Danimarka, Dubai, Estonya, Fas, Finlandiya, Fransa, Gürcistan, Hırvatistan, Hindistan, Hollanda, İran, İrlanda, İspanya, İsveç, İtalya, Katar, Kazakistan, Kıbrıs, Kırgızıstan, Kosova, Kuveyt, Letonya, Litvanya, Lüksemburg, Macaristan, Makedonya, Malta, Mısır, Özbekistan, Pakistan, Polonya, Portekiz, Romanya, Rusya Federasyonu, Sırbistan, Slovakya, Slovenya, Tacikistan, Tataristan, Türkmenistan, Ukrayna, Ürdün ve Yunanistan.

DÜNYANIN EN ÖZEL EKSTREM SPOR ALANLARI ARASINDA!

Kapıkayafest; Kızılırmak’ın yanı başında doğanın ve tarihin bir arada olduğu, birçok ekstrem spor ve  sportif faaliyetleri ile dünyanın nadir alanları arasında gösteriliyor. Hava sporları, su sporları, dağcılık, fotoğrafçılık, bisiklet, atv, kamping vb gibi doğa sporlarını ve faaliyetlerini aynı noktada barındırıyor.

Kapıkayafest; yamaç paraşütü için dünyanın en elverişli noktaları arasında yerini alma yolunda ilerliyor. Bir yamaç paraşütçüsünün bir noktadan kalkıp aynı noktaya inebildiği ve Kızılırmak’ın eşsiz doğal güzelliklerini ve manzarasını görebildiği dünyanın en özel konumlarından birisi.

Aynı zamanda turizm turları, fotoğraf – bisiklet ve atv safari, yöresel ve kültürel pazarlar da Kapıkayafest etkinlik alanında olacak. Etkinlik alanı bu branşların ve sportif etkinliklerin tamamını bir arada buluşturabilecek Dünya’nın nadir alanlarından..

İLGİ İLE BERABER BÖLGE EKONOMİSİ DE CANLANDI

Kapıkayafest; ilki 2017 yılında 25 bin, ikincisi 2018 yılında 50.000’in üzerinde ziyaretçi, 5000 civarı kamp ve ticari katılımcısı ile ciddi bir ses getirdi. Bu yıl ise 100 bine yakın katılımcı ve ziyaretçi bekleniyor. Festivale ev sahipliği yapan Samsun / Bafra – Kapıkaya ve Asar mevkileri, ulusal – uluslararası sporcuların ve doğa sporlarına ilgi duyanların odak noktası durumunda. Festivalin yöre ve bölge halkına ciddi bir ekonomik katkı sağladığı, her geçen yılda artarak devam edeceği düşünülüyor.

DOWN SENDROMLU KARDEŞİ İÇİN 80 GÜNDE 25 ÜLKE GEZECEK

dwAdem Çolak, Down sendromlu kardeşi Erdem Çolak için  Pazarkule sınır  kapısından motosikletiyle çıkıp, Norveç’in ve dünyanın en kuzey noktası Nordkapp’a kadar gidecek. Macera dolu bu yolculuğu Down sendromlu kardeşi Erdem’e adayan, Adem Çolak’ın amacı farkındalık sağlamak. “Dünyanın her yerinde, tek bir kromozom dışında farkları olmayan bireyleri tanıyıp, onlardan bahsetmek istiyorum” diyen Çolak’ın en büyük destekçisi Down Sendromu Derneği. Bu yolculuk sırasında 25 ülkeyi, 80 günde motosikletiyle gezecek olan Adem Çolak bu ülkelerde dernekleri ziyaret edip, Down sendromlu kişilerle tanışacak, onların sorunlarını kayıt altına alıp, sosyal medya hesaplarında paylaşacak.

DOWN_LOGO“Down To Earth Road” isimli proje kapsamında gideceği ülkelerdeki Down sendromu dernekleri ile bir araya gelecek olan Çolak, Down sendromlu kişilerle tanışıp sohbet edecek, hayatları, gelecek beklentileri ve yaşadıkları toplum içinde devletten beklentileri hakkında bilgi toplayacak. Bu görüşmeleri fotoğraf ve video ile kayıt altına alacak olan Adem Çolak, Down Sendromu Derneği ile birlikte bu mesajların muhataplarına ulaşmasına aracılık edecek.

Şu anda farklı ülkelerden 16 dernek ile irtibat halinde olan Çolak, Yunanistan, Arnavutluk, Makedonya, Kosova, Karadağ, Bosna Hersek, Hırvatistan, Slovenya, İtalya, Avusturya, İsviçre, Almanya, Danimarka, İsveç, Norveç, Finlandiya, Estonya, Letonya, Litvanya, Polonya, Çek Cumhuriyeti, Slovakya, Macaristan, Romanya, Bulgaristan olmak üzere 25 ülkeyi ziyaret edecek.

Küçük bir Akdeniz kasabasında doğan 31 yaşındaki Adem Çolak ile Down sendromlu kardeşi Erdem arasında dokuz yaş fark var. 22 yaşındaki Erdem’in yaşadığı sorunları ve sıkıntıları çocukluk döneminden itibaren gözlemleyen Adem Çolak, ilk fırsatta bu konuda bir şeyler yapması gerektiğini düşünerek Down Sendromu Derneği’nin kapısını çaldı. Derneğe sunduğu proje kabul edilince, 80 günlük turun ilk adımları da atıldı.

Adem Çolak, yola çıkış amacını şöyle anlatıyor, “İmkanları olmayan veya kısıtlı olan ailelerde Down sendromlu bireylerin olması, farkındalık anlamında, bilinçli davranabilme anlamında insanları olumsuz etkiliyor; en basitinden yapılmak istenen sağlık giderleri veya şahsi ihtiyaçlar noktasında bile zorluk yaşanabiliyor. Biz de buna benzer maddi zorluklar yaşadık. Onun dışında sokaktaki arkadaş çevresinin bilinçsiz hoş olmayan davranışları Erdem’i olumsuz etkiledi. Ama rehabilitasyon merkezinde eğitime başlaması ona çok iyi geldi, çok sevdiği ve onun çok seven bir arkadaş çevresi oldu. Çevredeki insanlar da onu daha iyi anlamaya başladıktan sonra işler daha iyiye gitti. Temelde amacımız için farkındalık oluşturmak diyoruz ama, kendimiz neyin ne kadar farkındayız, biraz da bunu görmek istiyorum, kendi adıma, bu yola çıkarken “henüz tanımadığım ben” i tanımayla birlikte, dünyanın her yerinde, tek bir kromozom dışında farkları olmayan bireyleri tanıyıp, onlardan bahsetmek istiyorum. Bunu ülke içinde de farklı şekilde devam ettirmeyi düşünüyorum. Ve şu an hayatta olmayan annem ve babam için bir şeyler yapmış olmak istiyorum.”

Proje boyunca Adem Çolak’ın tüm seyahati, Facebook’da DownToEarthRoad ve demiratliyoruk; Twitter’da DownToEarthRoad, instagramda ise downtoearthroad ve demiratliyoruk sayfalarından yayınlanacak. dw1

Down Sendromu Derneği Dernek sözcüsü Fulya Ekmen ise Adem Çolak’ın projesine neden destek olduklarını şöyle özetliyor, “Biz Adem bey ile 2014 yılında kardeşi ile ilgili attığı bir mail ile tanıştık. Bir sonraki maili 2017 yılında farklı bir konuda geldi kendisinden. Bu sefer sadece kardeşi için değil tüm Down sendromlu kişiler için bir soru sordu bize. Projesini anlattı ve logolarımızı kullanıp kullanamayacağını sordu. Kendisiyle tanışmaya karar verdik. Ağustos ayında Adem bey, Salon Reklam, Doret İletişim Danışmanlığı ve biz bir araya geldik. Gerçekten iyi şeyler yapmak isteyen insanlar bir araya gelince olan şey oldu tabii ki. Bir anda enerji yükseldi, hayaller ve hedefler arttı. Zorlu bir motosiklet rotasından zorlu bir dünya rotasına geldik. Down To Earth Road dedik bu rotaya. Bu rota her bir etabı kendi içinde tamamlanan ama aslında hiç tamamlanmayacak bir yol. Adem beyin ya da rotadaki ismi ile Demiratlı Yörük’ün başlattığı Down Sendromu Derneği’nin büyüterek uluslararası düzeyde bir harekete çevirmek istediği bir yola dönüştü Down To Earth Road.”

 

 

Haber Yayın Dairesi: Yusuf Ünel

Uludağ Üniversitesi (UÜ) Badminton Takımı, üst üste üç yıl Avrupa Şampiyonluğu’na uzanarak, kırılması çok zor bir rekora imza attı

Avrupa Üniversitelerarası Spor Federasyonu (EUSA) organizasyonu ile Slovenya’nın başkenti Lubliyana’da düzenlenen “Avrupa Üniversitelerarası Şampiyonası’nda mücadele eden Uludağ Üniversitesi Badminton takımı grup mücadelesi aşamasında A Grubu’ndaki bürün maçlarını kazanarak yarı finale yükseldi. Yarı finalde 2016 yılı finalisti Polonya’nın Opole Üniversitesi’ni 3-0 ile geçen UÜ Badminton Takımı, finalde Norveç’in Oslo Üniversitesi’ni 3-0 skorla yenerek üst üste 3. kez Avrupa Şampiyonu olma başarısını gösterdi.uludağ1

Antrenörlüğünü Öğretim Görevlisi Aygül Akça, idareciliğini Hamza Meral ve Tuncer Topsaç, Doktorluğunu Osman İlhan’ın yaptığı takımımızın oyuncuları ise; Buse Ceylan, Emine Demirtaş, Neslihan Yiğit, Aleyna Aslan, Cemre Fere, Özge Bayrak, Sinan Zorlu, Emre Lale, Yusuf Ramazan Bay ,Emre Çömert, Mustafa Kutlu’dan oluştu.uludağ

“Biz, Kabile Devleti Değiliz; Güçlü Bir Devlet Geleneğine Sahibiz”

66Slovenya’ya hareketinden önce Atatürk Havalimanı’nda yaptığı açıklamanın ardından soruları cevaplayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir basın mensubunun ‘Başkanlık Sistemi’ tartışmalarına ilişkin sorusu üzerine, “Türkiye’nin artık patinaj dönemini aşabilmesi için başkanlık sistemine geçmesi gerekiyor. Dünyanın neresinde başkanlık sistemi uygulanıyorsa, adeta biz bir arı maharetiyle hepsinden faydalı olanları alırız, ondan sonra da kendi sistemimizi ortaya koyarız” dedi.

Bir basın mensubunun, “İran’ın Yemen’deki varlığıyla ilgili çeşitli açıklamalarınız oldu ve İran yönetiminden de buna tepki geldi ve ziyaretinizi ertelemeniz gerektiğini söyleyenler oldu. Ancak İran Dışişleri bakanlığı bu ziyaretin iptali gibi bir şeyin söz konusu olmadığını söyledi. Ziyaretle ilgili bir değişiklik var mı? Bu konudaki görüşlerinizi alabilir miyiz?” sorusuna cevaben Cumhurbaşkanı Erdoğan şunları söyledi:  “Tabii bizim Yemen konusuyla alakalı yaptığımız açıklama biliyorsunuz. Yemen’in toprak bütünlüğüne olan saygımız sebebiyle bu toprak bütünlüğünün korunması, gerek içeride, gerekse dışarıda yapılan bu müdahalelerin doğru olmadığı hususundadır. Dolayısıyla bu müdahaleyi yapanların Yemen’den çekilmesi gerekliliğini ısrarla ifade ettik. Şimdi bu konuyla ilgili olarak tabii İran’dan iki farklı ses çıktı, birincisi parlamentoda bir komisyon başkan yardımcısı veya herhangi birisi, bilemiyorum ki, bunlar benim muhatabım değil. Kaldı ki bizim ziyaretlerimizi de o tür kişiler belirleyecek değil, gideriz veya gitmeyiz bunun kararını verecek olan biziz. Şu anda programımızı aynen koruyoruz. Ama Yemen’i de izliyoruz. Yemen’deki gelişmeler bizim için çok çok önemli, her türlü kararı vermemizi gerektirecek adımlar olabilir. Ama şu anda dediğim gibi programımızda herhangi bir değişiklik şimdilik söz konusu değil.”

BAŞKANLIK SİSTEMİ TARTIŞMALARI

“Sıkça dile getirdiğiniz ve artık bir ihtiyaç olarak tanımladığınız başkanlık sisteminin hükümetin seçim bildirgesine girdiği yönünde bilgiler geliyor. Ancak aynı zamanda Başbakan yardımcısının da bir açıklaması yansıdı medyaya, ‘alaturka mı olacak, alafranga mı olacak, denge ve fren mekanizmaları nasıl hesaplanacak, bunu da görmek lazım’ dedi. Acaba sizin kastettiğiniz başkanlık sistemi modelinin hükümetin programına giren uyumu konusunda herhangi bir soru işareti var mı, bu açıklama ekseninde” şeklindeki soruya cevaben de, Cumhurbaşkanı Erdoğan şunları söyledi: “Başkanlık sistemiyle ilgili açıklamalarımı başbakanlığımın ilk anlarından itibaren değil, ta büyükşehir belediye başkanlığımdan itibaren bir siyasetçi olarak gündemde tutmuş bir insanım. Bunu da açıklarken hep şu örneği vermişimdir; ‘dünyanın neresinde başkanlık sistemi uygulanıyorsa, yarı başkanlık sistemi uygulanıyorsa, adeta biz bir arı maharetiyle hepsinden faydalı olanları alırız ondan sonra da kendi sistemimizi ortaya koyarız’ demişimdir. Bu konu ile ilgili olarak, son dönemlerde de, Cumhurbaşkanı kampanyasında da biz kendi sistemimizi kurma iradesine de, kabiliyetine de sahip bir ülkeyiz. Biz, adeta bir devletçik veya bir kabile devleti değiliz. Bakın bizim Cumhurbaşkanlığı forsunda 16 tane yıldız var. Bunların her biri bir devleti ifade eder. Biz buralardan, buraya gelmişiz. Güçlü bir devlet geleneğine sahibiz. Hele hele Osmanlı ile bu bir zirve yapmıştır. Burada şunu çok açık net söylemek durumundayım. Biz geçen hafta Sayın Başbakan ile bunları konuştuk. Sayın Başbakan da başkanlık sistemiyle ilgili olarak, bizzat kaleme aldığı oradaki sisteme yönelik anlayışını, bayağı da detaylı ele almış, ben de bizzat orada kendim de okudum, kendi kanaatlerimi de ifade ettim ve öyle zannediyorum ki bu çerçevede kendileri seçim bildirgesinin içine başkanlık sistemiyle ilgili düşüncelerini yansıtacaklar ve böylece hükümetimizin, iktidar partisinin başkanlık sistemine yönelik anlayışı nedir, bu orada yerini alacaktır. Bu tabii şahsen benim için çok çok olumlu bir gelişme.

“PARLAMENTER SİSTEM ARTIK BİZİ TIKAMIŞTIR”

Niye derseniz, Türkiye’nin artık patinaj dönemini aşabilmesi için başkanlık sistemine geçmesi gerekiyor. Parlamenter sistem artık adeta bizi tıkamıştır. Bundan sonra biz bu patinaj dönemini atlatıp, sıçramalarımızı yapmak suretiyle muasır medeniyetler seviyesinin üstüne çıkmamız lazım. Dün de Tokatlılar Buluşması’nda bunu ifade ettim. Bizim bu süreç içinde bakın bir 2023 yaklaşımımız var, bir 2053 hedefimiz var, torunlarımız için. Dolayısıyla bu hedefleri yakalayabilmek noktasında artık biz 1 trilyon doları filan konuşamayız, bundan sonra bizim 2 trilyon, 3 trilyon, 4 trilyon dolarları konuşmamız lazım. Bunu konuşabilmek için de bir sistem değişikliğine ihtiyacımız var. Bu sistem değişikliğini yapacak irade Türkiye’dir, burasıdır. Tabii ki yerli olacaktır. Yerli olurken dünyadaki sistemlerden istifade edemezsiniz diye bir şey var mı? Şu anda bu konuda pratiğini en iyi yapan ülkeler hangileriyse, başarıyı en iyi yakalamış ülkeler hangileriyse, kişi başına milli geliri 40 bin, 50 bin, 60 bin dolarlara çıkmış ülkelerin tabii ki sistemini daha farklı bir şekilde ele almamız gerekiyor ve Türkiye’de oraları yakalamanın gayreti içinde olmalı. Biz bizden geridekilere bakamayız. Bizden ileride olanlara bakacağız. Şu anda uluslararası kuruluşları bir kenara koyarsak, bakın G20 içindeki uluslararası kuruluşlarla G20 oluyor. Onları bir kenara koyduğumuz zaman 10 tane ülke başkanlık sistemiyle yönetiliyor, manidardır. Bunlar, en önde olan ülkeler. Herhalde bunlar bu işin faydasını gördükleri için bu sistemi uygulamada tuttular ve şu anda da bu sistemle yönetiliyorlar. Bu bakımdan biz kendimize inanalım, kendimize güvenelim ve kendi sistemimizi de rahatlıkla kurabilecek kabiliyette olduğumuzu bilelim” dedi.

“SURİYE KONUSUNU SAYIN OBAMA İLE DETAYLI KONUŞTUK”

Bir başka basın mensubunun, “Bundan 4 gün önce ABD Başkanı Sayın Obama ile uzun bir telefon görüşmesi yaptınız. Görüşmeye ilişkin notlar bize geldi. Biraz ayrıntılarla ilgili olarak sizden bilgi alabilir miyiz? Suriye konusunda ayrıntı alabilir miyiz, o görüşmeye dair ?”sorusuna cevaben de Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Suriye konusunu Sayın Obama ile detaylı konuştuk. Tabii şu ana kadar attıkları adımlar ki, bundan sonraki sürece yönelik atılabilecek adımlar ki, biliyorsunuz rejim hedefli olarak eğit donat konusunda zaten anlaşmalar taraflarca imzalandı. Şimdi bundan sonra bizim eğit donat noktasındaki hazırlıklarımızı zaten bu işi yürüten heyetler kontrol ediyorlar, görüyorlar. Eğit donat çalışmasıyla birlikte 2. aşamada bizim ısrarla üzerinde durduğumuz konu, o da uçuşa yasak bölge ve bir de güvenli bölge meselesidir. O da ayrıca masada görüşülmeye devam ediyor” diye konuştu.

Kukla Festivali Büyülüyor

20Büyükşehir Belediyesi’nin düzenlediği Kukla Festivali büyük ilgi görüyor. Festival izleyenlere görsel bir şölen sunuyor.

 

Kültür ve Sosyal İşler Dairesi Başkanlığı’nca organize edilen Kukla Festivali, dünyaca ünlü kukla sanatçılarını Antalyalı çocuklara buluşturuyor. Fransa-Slovenya, Romanya, İngiltere ve Bulgaristan ve Güney Kore’den gelen dünyaca ünlü kukla sanatçıları Antalya ve ilçelerinde çocuklara muhteşem gösteriler sunuyor. Fransa-Slovenya’dan ‘Turlututu’ Finike Belediye Kültür Merkezi’nde, Romanya’dan ‘Yol Arkadaşım’  AKM Aspendos Salonu’nda, Güney Kore’den ‘Kukla Şehri’  Demre Karabibik Düğün Salonu’nda, İngiltere’den ‘Yarım Civciv’  Elmalı Halk Eğitim Merkezi’nde gerçekleşen kukla gösterisiyle izleyenlere kahkaha tufanı yaşattı. Farklı yaş gruplarına yönelik oyunlar, büyük beğeni topladı. Kukla sanatının en iyi örneklerinin sergilendiği festivalde çocuklar eğlenceli saatler geçirdi.

Dünyaca ünlü Amerikalı sanatçı Paul Zaloom, Kukla Festivali kapsamında 20 Mart Cuma günü saat 13.00’de Modern Sanat Merkezi’nde üç saatlik atölye gerçekleştirecek.