Etiket arşivi: Slovakya

3. KAPIKAYAFEST ULUSLARARASI DOĞA SPORLARI VE KÜLTÜR FESTİVALİ BAŞLIYOR !

 

Neşesi, doğallığı ve espri anlayışı ile her yeri renklendiren karadeniz insanı, eşsiz ve benzersiz bir doğa sunan konumu ve yaylaları ile de yerli ve yabancı turistleri çekerek her yıl cazibesini artırmayı başarıyor.


KAPIKAYAFEST ?
Karadeniz’in önemli illerinden Samsun Bafra Kapıkaya’da 24-28 Temmuz 2019 tarihleri arasında 3.sü düzenlenecek olan  “Kapıkayafest Uluslararası Doğa Sporları ve Kültür Festivali” nde  adrenalini yüksek doğa sporlarının ve karadenize  özgü  kültürel faaliyetlerin Türkiye gündemine taşınacağına inanıyoruz.  Karadeniz coğrafyasının eşsiz doğa güzelliği, coğrafyanın kendine özgü karakteristik özelliklerini koruyarak yapılan etkinliklerin zenginliği her yıl bölgeye gelen yerli ve yabancı kişi sayısındaki artışı beraberinde sağlamakta ve bölge turizm gelirlerinden aldığı payı artırmaktadır.

Adını Samsun / Bafra – Kapıkaya tepesinden alan Kapıkayafest; Çeşitli spor dallarını aynı ortamda sunarak ulusal ve uluslararası birçok sporcuyu ve doğa severleri her yıl temmuz ayında bir araya getirmeyi hedefleyen, sağlıklı bireylerle daha çok yaşanabilir bir dünya için sporun ve sporcunun önemini vurgulamak gayesini güden bir festivaldir.

Bafra Belediyesi sahipliğinde ve  Astajans organizasyonu ile yapılacak olan Kapıkayafest’te, gökyüzünde paraşütçüler süzülürken katılımcılar karada bisiklet ve doğa yürüyüşü, baraj gölünde kano gezisine katılabilirler. ‘En güzel fotoğrafı ben çekerim’ diyenler ise fotomaratona katılabilirler. Kamp ve çevresinde çeşitli etkinlikler ile eğlenme ve güzel vakit geçirme olanağı bulabilirler. Akşam ise kamp ateşini yakıp yıldızların altında doğanın sesini dinleyebilir, güzel sohbetler edebilirler. Ayrıca çeşitli kültürel faaliyetler, spor branşlarının aktiviteleri ve eğlenceleri ile unutamayacakları bir festival geçirebilirler.

5 gün 4 gece “Her şeyiyle eğlenceli” bir festivale davetlisiniz.!

DÜNYANIN 55 ÜLKESİ FESTİVAL İÇİN DAVET EDİLDİ !

Kapıkayafest Festivali uluslararası bir festival olması sebebiyle geçen yıl kırka yakın ülkeden sporcu ve katılımcıyı Bafra’ya getirme başarısı elde etmiş durumda. Bu sene 55 ülkeden sporcu ve katılımcılar ile iletişime geçilerek, festival uluslararası arenadaki konumunu yükseltme çabasında. Festivale davet edilen ve katılması planlanan ülkeler ise şöyle;  Almanya, Arnavutluk, Avusturya, Azerbaycan, Belçika, Birleşik Krallık, Bosna-Hersek, Bulgaristan, Cezayir, Çek Cumhuriyeti, Danimarka, Dubai, Estonya, Fas, Finlandiya, Fransa, Gürcistan, Hırvatistan, Hindistan, Hollanda, İran, İrlanda, İspanya, İsveç, İtalya, Katar, Kazakistan, Kıbrıs, Kırgızıstan, Kosova, Kuveyt, Letonya, Litvanya, Lüksemburg, Macaristan, Makedonya, Malta, Mısır, Özbekistan, Pakistan, Polonya, Portekiz, Romanya, Rusya Federasyonu, Sırbistan, Slovakya, Slovenya, Tacikistan, Tataristan, Türkmenistan, Ukrayna, Ürdün ve Yunanistan.

DÜNYANIN EN ÖZEL EKSTREM SPOR ALANLARI ARASINDA!

Kapıkayafest; Kızılırmak’ın yanı başında doğanın ve tarihin bir arada olduğu, birçok ekstrem spor ve  sportif faaliyetleri ile dünyanın nadir alanları arasında gösteriliyor. Hava sporları, su sporları, dağcılık, fotoğrafçılık, bisiklet, atv, kamping vb gibi doğa sporlarını ve faaliyetlerini aynı noktada barındırıyor.

Kapıkayafest; yamaç paraşütü için dünyanın en elverişli noktaları arasında yerini alma yolunda ilerliyor. Bir yamaç paraşütçüsünün bir noktadan kalkıp aynı noktaya inebildiği ve Kızılırmak’ın eşsiz doğal güzelliklerini ve manzarasını görebildiği dünyanın en özel konumlarından birisi.

Aynı zamanda turizm turları, fotoğraf – bisiklet ve atv safari, yöresel ve kültürel pazarlar da Kapıkayafest etkinlik alanında olacak. Etkinlik alanı bu branşların ve sportif etkinliklerin tamamını bir arada buluşturabilecek Dünya’nın nadir alanlarından..

İLGİ İLE BERABER BÖLGE EKONOMİSİ DE CANLANDI

Kapıkayafest; ilki 2017 yılında 25 bin, ikincisi 2018 yılında 50.000’in üzerinde ziyaretçi, 5000 civarı kamp ve ticari katılımcısı ile ciddi bir ses getirdi. Bu yıl ise 100 bine yakın katılımcı ve ziyaretçi bekleniyor. Festivale ev sahipliği yapan Samsun / Bafra – Kapıkaya ve Asar mevkileri, ulusal – uluslararası sporcuların ve doğa sporlarına ilgi duyanların odak noktası durumunda. Festivalin yöre ve bölge halkına ciddi bir ekonomik katkı sağladığı, her geçen yılda artarak devam edeceği düşünülüyor.

Yabancı Büyükelçiliklere Kıbrıs dersi

 

Kıbrıs İlim Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Dekanı ve Uluslararası Politika Uzmanı Prof. Dr. Ata Atun, Ankara’da görev yapan yabancı büyükelçileri ve elçilik misyonlarını Kıbrıs sorununun geçmişi ile Türkiye’nin Akdeniz’deki hakları üzerine bilgilendirdi. Moderatörlüğünü emekli büyükelçi Yiğit Alpogan’ın yaptığı toplantıda, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin (KKTC) Ankara Büyükelçisi Kemal Köprülü ile, Türkiye’de görev yapan yabancı Büyükelçiler, büyükelçi yardımcıları ve yabancı misyon hazır bulundu.

Türkiye’nin başkenti Ankara’da görev yapan büyükelçiler ve elçilik temsilcileri, Kıbrıs sorununun temeli ve bugün gelinen nokta üzerine bilgilendirildi. KKTC Ankara Büyükelçiliği ve Türkiye’nin önemli fikir kuruluşlarından AVİM (Avrasya İncelemeleri Merkezi) tarafından organize edilen bilgilendirme toplantısı, Ankara Çankaya’da bulunan AVİM binasında gerçekleştirildi.

Fransa, İsviçre, Almanya, Hollanda,  Portekiz, Slovakya, Suudi Arabistan, Romanya, Letonya, Avusturya,  Karadağ,  Azerbaycan Büyükelçi ve büyükelçi yardımcılarının katıldığı bilgilendirme toplantısına Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ile İngiltere Büyükelçilikleri ikişer kişiyle katılım gösterdi.

AB Türkiye Delegasyonu tarafından da izlenen toplantıda konuşan Prof. Dr. Ata Atun, Kıbrıs sorununun, Rum ve Yunanların iddia ettiği gibi 1974’te başlamadığını vurguladı. Rumların Megali İdea’dan kaynaklanan (Büyük ülkü) Enosis saplantılarının (Adanın Yunanistan’a bağlanması) 1930’lu yıllardan itibaren adada huzursuzluğa sebep olduğunu anımsatan Atun, Rum tedhiş örgütü EOKA’nın faaliyete geçtiği 1955 yılından itibaren adada kan ve gözyaşının eksik olmadığını ifade etti.

“Türkiye’nin Kıbrıs’taki statüsü yasal”

Kıbrıs Türklerinin 1974 yılına kadar yaşama hakkı dahil birçok haklarının gasp edildiğini belirten Prof. Dr. Ata Atun şunları söyledi: “Kıbrıs Türkleri adada tam anlamıyla soykırıma uğramışlardır. 1960 yılında kurulan ortaklık cumhuriyeti anlaşmasına hiçbir şekilde uymayan Rumlar, Türkleri eşit ortak olarak göremeyeceklerini kaydederek, Türklerin eşitliği garanti altına alan 13 maddeyi değiştirme yoluna gitmişlerdir. Bu 13 maddeyi değiştirmeyeceklerini anladıklarında da silah zoruyla Kıbrıs Türklerini önce ortaklıktan, sonra da adadan atma, yok etme prensibiyle hareket etmişlerdir. Adanın yüzde 3’lük bir kısmına hapsedilen Türkler, ağır ekonomik baskılara maruz bırakılmıştır. Makarios’un talebi ile dönemin Yunanistan Başbakanı 1964 yılında adaya 20,000 kişilik bir ordu göndermiş ve bu Yunan ordusu Milli Muhafız ordusu ile birlikte 1964 yılında Erenköy’e, 1967 yılında da Geçitkale’ye saldırmıştır. 20,000 kişilik Yunan Askeri Kuvvetlerinin adadan çekilmesini emreden BM kararı BM Genel Sekreteri’nin Güvenlik Konseyine sunduğu S/8322 sayı ve 3 Ocak 1968 tarihli Raporunda yer almaktadır. Dolayısıyla bugün Türkiye’yi ‘işgalci’ olarak nitelendirenler yalan argümanlarla algı operasyonu yürütmekte, tüm dünyayı kandırmaktadırlar. Türkiye, 1974 yılında Yunanistan’dan gönderilen subayların desteği ile Kıbrıs’ta Makarios’a karşı gerçekleştirilen darbe ve sonrasında, Kıbrıs Helen Cumhuriyeti’nin ilan edilmesi ile Türkiye’nin garantör olarak, adada 16 Ağustos 1960 tarihinde ilan edilen Kıbrıs Cumhuriyeti’nin statüsünün bozulması durumda müdahale etmesine olanak veren Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasası, EK 1, Garanti Ve İttifak Anlaşması, Madde 4 doğrultusunda anayasal hakkını kullanmıştır. Anayasanın bu maddesine göre garantör devletler, 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti’nin statüsü bozulduğu vakit, (Lağvedilmesi, bir başka ülkeye bağlanması vb…) birlikte veya tek başlarına müdahalede bulunma ve 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasasının gereklerini yerine getirip, Kıbrıs Cumhuriyeti’ni tekrardan kurma hakkına sahip olmakla yetkilendirilmişlerdir.”

“Ada 1959’da bölünmeye başladı”

Kıbrıs adasının 1974’te bölündüğü yönündeki Rum tezlerinin de gerçeği yansıtmadığını ifade eden Prof. Ata Atun, “Lefkoşa’nın ilk bölündüğü tarih 1959’dur. İngiliz Koloni İdaresi çatışmaları önlemek için Baf Kapısı’ndan Mağusa Kapısı’na kadar, Ermu Caddesi boyunca tel örgüler çekmişti. Öte yandan, Rumların 21 Aralık 1963 sabahı adanın tüm yerleşim yerlerinde Türklere saldırmasının ardından 27 Aralık 1963 günü toplanan; Duncan Sandys ve İngiliz Yüksek Komiseri, Türkiye ve Yunanistan Büyükelçileri, Kıbrıs Türk ve Rum Toplumlarının temsilcileri, İngiliz hava Mareşali Sir Deniz Barnett ve adadaki İngiliz Birliklerinin Komutanı General Peter Young’dan oluşan komite bir sınır hat tespit edilmesine karar verdi. İki günlük çalışma sonrasında 29 Aralık 1963 tarihinde komisyon tarafından kabul edilen plan üzerine çizilen sınır çizgisi ile “Yeşil Hat” adı altında resmileşti ve BM kayıtlarına girdi” şeklinde konuştu.

“Türkiye’nin sondaj faaliyetleri Uluslararası Deniz Hukukuna uygun”

Kıbrıs İlim Üniversitesi Dekanı Atun, Türkiye’nin Akdeniz’deki hakları ve Rum kesiminin doğalgaz konusundaki çalışmaları hakkında da şunları kaydetti: “Türkiye’nin 1958 ve 1960 yıllarında kabul edilen 1. ve 2. Deniz Hukuku Konferansı sonuçlarına göre kendine ait olan kıta sahanlığı ve bu kıta sahanlığından kaynaklanan Münhasır Ekonomik Bölgesi, 1994 yılında, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi tarafından tek yanlı ilan edilen 3. Deniz Hukuku Konferansı (UNCLOS) kararına dayalı tek yanlı ilan edilen sözde Münhasır Ekonomik Bölgesi tarafından işgal edilmiştir. 3. Deniz Hukuku sonuçlarını 18 ülke ile birlikte kabul etmeyip imzalamayan Türkiye’nin, Kıbrıs Rum tarafının tek yanlı ve sözde ilan ettiği münhasır ekonomik bölgesi ile çakışan parsellerde sismik araştırma ve sondaj faaliyetlerine bulunması tamamen Uluslararası Deniz Hukukuna uygundur. Aynı doğrultuda KKTC’nin kendi Münhasır Ekonomik Bölgesini tek yanlı ilan etmesi, Türkiye ile Kıta Sahanlığı belirleme anlaşması yapması ve kendi Münhasır Ekonomik Bölgesinde de TPAO ile Araştırma ve sondaj anlaşması yapması, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin yabancı şirketler ile yaptığı araştırma ve sondaj anlaşmaları kadar geçerli olup, uluslararası Deniz Hukukuna uygundur.”         

İngilizce gerçekleştirilen ve görsel öğelerle zenginleştirilen toplantı, soru cevap bölümüyle son buldu.

 

 

 

Avrupa’nın en popüler moda arama motorlarından GLAMI Türkiye’de

11 ülkede faaliyet gösteren ve 30 milyonu aşkın ziyaretçi sayısıyla Avrupa’nın en popüler moda arama motorlarından biri olan GLAMI, artık Türkiye’de. Binlerce marka ve ünlü sanal mağazalar ile milyonlarca müşteriyi tek bir çatı altında buluşturan GLAMI, kişiye özel moda keşfini ve alışverişini önemli ölçüde kolaylaştırıyor. Türk tüketicilerine hızlı ve kolay alışveriş yapmanın ayrıcalığını sunuyor.

Teknoloji ve internetin hayatımıza girmesiyle birlikte online alışveriş kavramı yaşantımızın önemli bir parçası haline geldi. Zaman tasarrufu, evden çıkmadan oturduğumuz yerden alışveriş yapmanın rahatlığı, yorulmadan ayağımıza gelen hizmet, ürün çeşitliliği, ürün karşılaştırmaları, teslimat kolaylığı ve bunların hepsini farklı sanal mağazalardan yapabilmek gibi faktörler tüketicileri online alışverişe çeken en önemli unsurlar. Bu noktada tüketicilerin özellikle moda konusunda yüzbinlerce seçenek arasında aradıklarını rahatça bulabilecekleri yenilikçi uygulamalara da ihtiyaçları var.

Hedef 1 yıl içinde ortak sanal mağazalara 10 milyon Euro ciro

GLAMI, odağında moda olan bir ürün arama motoru. GLAMI, sanal mağazaların tekliflerini tek bir platformda toplayıp kullanıcıların hızlı ve basit bir şekilde alışveriş yapmalarını sağlıyor. GLAMI’yi farklı kılan özelliklerinden biri, akıllı teknolojisi sayesinde kullanıcıların incelediği ürünleri baz alarak giyim, ayakkabı ve aksesuar kategorilerinde ilgi çekici önerilerde bulunması ve kullanıcıların diğer beğenebilecekleri ürünleri göstermesi.

Çek Cumhuriyeti merkezli moda grubu Inspigroup’un ana markası olan GLAMI, Çek Cumhuriyeti, Slovakya, Macaristan, Romanya, Fransa, Almanya, İtalya, İspanya, Yunanistan, Rusya ve Türkiye dahil 11 ülkede faaliyet gösteriyor.

2016’dan bu yana her yıl satışlarda iki basamaklı rakamlarla büyüyen Türkiye moda e-ticaret pazarının potansiyeline inanan GLAMI, girdiği pazarlarda, platformda yer alan sanal mağazalara gelecek 1 yıl içinde 10 milyon Euro ciro sağlamayı hedefliyor.

GLAMI Türkiye’ye www.glami.com.tr üzerinden ulaşılabiliyor. Giyim, ayakkabı ve aksesuar ürünlerinin bulunduğu www.glami.com.tr’de şu an 560 binden fazla ürün ve 4700’ün üzerinde marka yer alıyor.

Alışveriş ve moda tutkunu kullanıcıların hayatını kolaylaştıran moda arama motoru

GLAMI moda arama motoru; en son moda trendleri, ve indirimleri listeleme gibi özellikleriyle online alışverişi kişisel bir deneyim haline getiriyor. İhtiyaçlarını en iyi fiyata en hızlı ve kolay şekilde karşılamak isteyen tüketicilerin de hayatını kolaylaştırıyor.

Giriş ve kullanım için üyelik talep etmeyen GLAMI’nin sitesindeki arama kutusuna yazılan tek bir ürün, saniyeler sonra anlaşmalı tüm satış noktaları ve birçok alternatifle birlikte ekranda sıralanıyor. Kadın, erkek, çocuk, giyim, ayakkabı ve aksesuar kategorilerinden ürünlerin yer aldığı site; marka, mağaza, beden, indirim oranı, renk, fiyat ve hatta teslimat detayları gibi geniş filtreleme seçenekleriyle kullanıcının aradığı ürüne hızlıca ulaşmasını sağlıyor.

Mobil uygulaması da var

GLAMI’yi aynı zamanda mobil cihazlarınız üzerinden de kolayca kullanabiliyorsunuz. Hem IOS hem de Android cihazlarla uyumlu GLAMI mobil uygulaması; büyük görseller ile sunduğu ürün detayları sayesinde keyifli ve kolay bir alışveriş deneyimi sağlıyor.

Rakamlarla GLAMI

GLAMI, dünya çapında 2500’den fazla mağazayla işbirliği yapıyor. Elbiseden ayakkabıya, iç çamaşırından aksesuarlara varıncaya kadar 7 milyona yakın ürün çeşidinin yer aldığı sitede aylık sipariş sayısı 280 bin civarında. Tüm ülkelerde 5.5 milyon sosyal medya takipçisi olan GLAMI’nin aylık toplam ziyaretçisi sayısı ise 45 milyon.

GLAMI’yi www.glami.com.tr adresinden ziyaret edebilirsiniz.

Helal olsun size çocuklar, Türkiye boccede Avrupa Şampiyonu oldu

Türkiye’de bocce sporunun merkezi olan Kahramankazan’da düzenlenen 10’uncu Avrupa Gençler Bocce Şampiyonası’nda, Türkiye Genç Milli Bocce Takımı Avrupa şampiyonu oldu. Kahramankazan Belediyespor’un bel kemiğini oluşturduğu milli takım sporcularından Cem Şimşek de tekler kategorisinde Avrupa 3’üncüsü oldu.

Kahramankazan Belediyesi Şehit Samet Cartürk Bocce Salonu’nda gerçekleştirilen ve 4 gün boyunca süren 10’uncu Avrupa Gençler Bocce Şampiyonası sona erdi. Şampiyonaya İtalya, Macaristan, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Slovakya, Letonya, Rusya, Ukrayna, San Marino ve Türkiye milli takımları katıldı. Türkiye finalde karşılaştığı İtalya’yı 2-1’lik skorla yenerek Avrupa Şampiyonu oldu. Kahramankazan Belediyespor’un bel kemiğini oluşturduğu milli takım böylece tarihinde ilk kez takımlar kategorisinde Avrupa Şampiyonu oldu. İtalya’nın ikinci olduğu şampiyonada, San Marino ise üçüncü oldu. Tekler kategorisinde ise İtalya’dan Dominico Palumbia birinci, Slovakya’dan Tomas Stac ikinci, Türkiye’den Cem Şimşek ve San Marino’dan Stella Paoletti ise üçüncü oldu. Şampiyonada dereceye giren takım ve sporculara madalyaları düzenlenen törenle takdim edildi. Törene Uluslararası Bocce Konfederasyonu Başkanı ve Türkiye Bocce Bowling ve Dart Federasyonu Başkanı Mutlu Türkmen ile Avrupa Bocce Federasyonu Başkanı Bruno Cassarini de katıldı.

 

Ertürk’ten gala yemeği

Kahramankazan Belediye Başkanı Lokman Ertürk de şampiyonanın ardından turnuvaya katılan sporcular ve şampiyona komitesi onuruna gala yemeği verdi. Ertürk burada sporcularla yakından ilgilenerek, onları en iyi şekilde ağırlamaya çalıştıklarını ifade etti. Ertürk, “Bu uluslararası organizasyonda şampiyon olarak bizleri sevince boğan Türk Milli Takımı sporcu ve antrenörlerine şükranlarımı sunuyorum. Tekler kategorisinde Avrupa üçüncüsü olan kulübümüz sporcularından Cem Şimşek kardeşimizi de tebrik ediyorum. Kahramankazan Belediyespor olarak milli takımımızın bel kemiğini oluşturuyoruz. Yine Türkiye’de boccenin merkezi konumundayız. Kahramankazan Belediyesi olarak her zaman sporun ve sporcunun yanında olmaya devam edeceğiz” diye konuştu.

DOWN SENDROMLU KARDEŞİ İÇİN 80 GÜNDE 25 ÜLKE GEZECEK

dwAdem Çolak, Down sendromlu kardeşi Erdem Çolak için  Pazarkule sınır  kapısından motosikletiyle çıkıp, Norveç’in ve dünyanın en kuzey noktası Nordkapp’a kadar gidecek. Macera dolu bu yolculuğu Down sendromlu kardeşi Erdem’e adayan, Adem Çolak’ın amacı farkındalık sağlamak. “Dünyanın her yerinde, tek bir kromozom dışında farkları olmayan bireyleri tanıyıp, onlardan bahsetmek istiyorum” diyen Çolak’ın en büyük destekçisi Down Sendromu Derneği. Bu yolculuk sırasında 25 ülkeyi, 80 günde motosikletiyle gezecek olan Adem Çolak bu ülkelerde dernekleri ziyaret edip, Down sendromlu kişilerle tanışacak, onların sorunlarını kayıt altına alıp, sosyal medya hesaplarında paylaşacak.

DOWN_LOGO“Down To Earth Road” isimli proje kapsamında gideceği ülkelerdeki Down sendromu dernekleri ile bir araya gelecek olan Çolak, Down sendromlu kişilerle tanışıp sohbet edecek, hayatları, gelecek beklentileri ve yaşadıkları toplum içinde devletten beklentileri hakkında bilgi toplayacak. Bu görüşmeleri fotoğraf ve video ile kayıt altına alacak olan Adem Çolak, Down Sendromu Derneği ile birlikte bu mesajların muhataplarına ulaşmasına aracılık edecek.

Şu anda farklı ülkelerden 16 dernek ile irtibat halinde olan Çolak, Yunanistan, Arnavutluk, Makedonya, Kosova, Karadağ, Bosna Hersek, Hırvatistan, Slovenya, İtalya, Avusturya, İsviçre, Almanya, Danimarka, İsveç, Norveç, Finlandiya, Estonya, Letonya, Litvanya, Polonya, Çek Cumhuriyeti, Slovakya, Macaristan, Romanya, Bulgaristan olmak üzere 25 ülkeyi ziyaret edecek.

Küçük bir Akdeniz kasabasında doğan 31 yaşındaki Adem Çolak ile Down sendromlu kardeşi Erdem arasında dokuz yaş fark var. 22 yaşındaki Erdem’in yaşadığı sorunları ve sıkıntıları çocukluk döneminden itibaren gözlemleyen Adem Çolak, ilk fırsatta bu konuda bir şeyler yapması gerektiğini düşünerek Down Sendromu Derneği’nin kapısını çaldı. Derneğe sunduğu proje kabul edilince, 80 günlük turun ilk adımları da atıldı.

Adem Çolak, yola çıkış amacını şöyle anlatıyor, “İmkanları olmayan veya kısıtlı olan ailelerde Down sendromlu bireylerin olması, farkındalık anlamında, bilinçli davranabilme anlamında insanları olumsuz etkiliyor; en basitinden yapılmak istenen sağlık giderleri veya şahsi ihtiyaçlar noktasında bile zorluk yaşanabiliyor. Biz de buna benzer maddi zorluklar yaşadık. Onun dışında sokaktaki arkadaş çevresinin bilinçsiz hoş olmayan davranışları Erdem’i olumsuz etkiledi. Ama rehabilitasyon merkezinde eğitime başlaması ona çok iyi geldi, çok sevdiği ve onun çok seven bir arkadaş çevresi oldu. Çevredeki insanlar da onu daha iyi anlamaya başladıktan sonra işler daha iyiye gitti. Temelde amacımız için farkındalık oluşturmak diyoruz ama, kendimiz neyin ne kadar farkındayız, biraz da bunu görmek istiyorum, kendi adıma, bu yola çıkarken “henüz tanımadığım ben” i tanımayla birlikte, dünyanın her yerinde, tek bir kromozom dışında farkları olmayan bireyleri tanıyıp, onlardan bahsetmek istiyorum. Bunu ülke içinde de farklı şekilde devam ettirmeyi düşünüyorum. Ve şu an hayatta olmayan annem ve babam için bir şeyler yapmış olmak istiyorum.”

Proje boyunca Adem Çolak’ın tüm seyahati, Facebook’da DownToEarthRoad ve demiratliyoruk; Twitter’da DownToEarthRoad, instagramda ise downtoearthroad ve demiratliyoruk sayfalarından yayınlanacak. dw1

Down Sendromu Derneği Dernek sözcüsü Fulya Ekmen ise Adem Çolak’ın projesine neden destek olduklarını şöyle özetliyor, “Biz Adem bey ile 2014 yılında kardeşi ile ilgili attığı bir mail ile tanıştık. Bir sonraki maili 2017 yılında farklı bir konuda geldi kendisinden. Bu sefer sadece kardeşi için değil tüm Down sendromlu kişiler için bir soru sordu bize. Projesini anlattı ve logolarımızı kullanıp kullanamayacağını sordu. Kendisiyle tanışmaya karar verdik. Ağustos ayında Adem bey, Salon Reklam, Doret İletişim Danışmanlığı ve biz bir araya geldik. Gerçekten iyi şeyler yapmak isteyen insanlar bir araya gelince olan şey oldu tabii ki. Bir anda enerji yükseldi, hayaller ve hedefler arttı. Zorlu bir motosiklet rotasından zorlu bir dünya rotasına geldik. Down To Earth Road dedik bu rotaya. Bu rota her bir etabı kendi içinde tamamlanan ama aslında hiç tamamlanmayacak bir yol. Adem beyin ya da rotadaki ismi ile Demiratlı Yörük’ün başlattığı Down Sendromu Derneği’nin büyüterek uluslararası düzeyde bir harekete çevirmek istediği bir yola dönüştü Down To Earth Road.”

 

 

Haber Yayın Dairesi: Yusuf Ünel

Erdoğan Ne Mesaj Verdi

56Türkiye’nin elektrik kesintileriyle boğuştuğu gün Slovakya’da resmi temaslarda bulunan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dan nükleer enerji mesajı geldi.

Erdoğan, Slovakya Cumhurbaşkanı Andrej Kiska ile birlikte katıldığı Türkiye-Slovakya İş Forumu’nda yaptığı konuşmada “Türkiye’nin enerji ihtiyacı her geçen gün artıyor. Bunları çeşitlendirmekte bir zorunluluğumuz var” dedi.

Türkiye’nin enerji ihtiyacının sürekli arttığını vurgulayan Erdoğan, yenilenebilir enerjide çok ciddi adımlar attıklarını söyledi. Slovakya’nın nükleer enerji konusunda deneyimlerinden yararlanmak istediklerini ifade eden Erdoğan, “Türkiye’nin enerji ihtiyacı her geçen gün artıyor. Bunları çeşitlendirmekte bir zorunluluğumuz var” şeklinde konuştu. Erdoğan, “Enerji kaynaklarından elde edilen imkanların barış ve refah kaynağı haline dönüşmesi için her türlü çabayı sarf ediyoruz” dedi.

Slovakya’da İnşa Edilecek Türk Şehitliği, Halklarımız Arasında Dostluğun Nişanesi Olacaktır

44Slovakya Cumhurbaşkanı Kiska ile ortak basın toplantısı gerçekleştiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, Birinci Dünya Savaşı’nın 100. yılına vurgu yaparak, “Bu savaş sırasında Bratislava’da hayatını kaybetmiş olan vatandaşlarımız var. Slovakya’da bir Türk Şehitliği ve Anıtı inşa etmek istiyoruz. Bu konuda alınan mesafeyi, bizzat Cumhurbaşkanı Kiska’dan dinlemek bizleri memnun etmiştir” dedi.

Resmî bir ziyaret için bulunduğu Slovakya’da Cumhurbaşkanı Andrej Kiska ile baş başa ve heyetler arası görüşmelerin ardında ortak basın toplantısında yaptığı açıklamada Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanı sıfatıyla Slovakya’ya ilk ziyaretini gerçekleştirdiğini belirterek, Cumhurbaşkanı Kiska’ya müstesna ev sahipliğinden dolayı teşekkür etti.

Slovakya Cumhurbaşkanı Kiska ile ikili görüşmelerinde birçok konuyu ele aldıklarını, heyetler arası görüşmelerde de siyasi, askeri, ekonomik, ticari, kültürel konuları etraflıca görüşüp, müzakere ettiklerini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Aslında görüşmelerimiz daha önceki süreçlerde gerek bakan düzeyinde, gerekse başbakanken 2013 yılında yaptığım ziyarette aldığımız kararları test etme, gözden geçirme ve geleceğe yönelik neler yapabiliriz bunları değerlendirme fırsatını bizlere verdi” dedi.

5 MİLYAR DOLARLIK DIŞ TİCARET HEDEFİ

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Slovakya Başbakanı Robert Fico ile görüşmesinin ardından Kiska ile öğleden sonra katılacağı Türkiye-Slovakya İş Forumu’nda Türk ve Slovak iş adamlarına hitap edeceğini kaydederek, “2013’te kendimize bir hedef belirlemiştik, o da dış ticaret hacmini 5 milyar dolara çıkaralım. 2014 sonu itibarıyla geldiğimiz nokta 1,4 milyar dolar. Ben bu hedefi yakalayabileceğimize inanıyorum ama onun için biraz daha fazla çalışmamız lazım. Özellikle enerji ve savunma sanayi alanları önemli potansiyeli barındıran sektörler olarak ön plana çıkmakta. Bilim, teknoloji, araştırma geliştirme alanları da diğer alanlar olarak değerlendirilebilir. İnşallah, mayıs ayında İstanbul’da bu anlamda önemli bir adım atacağız. Türkiye- Slovakya Bilim İnovasyon ve Ticaret Daimi Formu hazırlıklarımız tüm hızıyla devam ediyor. Turizm aynı şekilde ciddi bir potansiyel oluşturuyor. Tabii biz Slovakya’ya herhangi bir vize uygulamadığımız için Slovak dostlarımızdan 137 bin kişi 2014’te ülkemizi ziyaret etmiş bulunuyor. Avrupa Birliği vizeleri kaldırdığı anda Türkiye’ye, müzakereci bir ülkeyiz, inanıyorum ki, Slovakya’ya gelen Türklerin sayısı da ciddi miktarda artacaktır” dedi.

SLOVAKYA’YA TÜRK ŞEHİTLİĞİ VE ANITI

Açıklamasında Türkiye’ye olan ilgilerinden dolayı Slovakya halkına teşekkür eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Birinci Dünya Savaşı’nın 100. yılının yılı olduğunu belirterek, “Bu savaş sırasında Bratislava’da hayatını kaybetmiş olan bizim vatandaşlarımız var. Bu askerlerimiz için Slovakya’da bir Türk şehitliği ve anıtı inşa etmek istiyoruz. Bugün değerli dostum Kiska’dan bu konuyla ilgili alınan mesafeleri dinlemek bizleri ayrıca memnun etmiştir. Bu halklarımız arasındaki dostluğun aynı zamanda kalıcı nişanesi olacaktır. Slovak dostlarımıza projeye verdikleri destek için en kalbi şükranlarımı sunuyorum” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye ile Slovakya arasında uluslararası düzeyde de iş birliği olduğunu aktararak şunları söyledi:  “Siyasi alanda, Avrupa Birliği’nde verdiği destek her türlü takdirin üzerindedir. Askeri alanda, iki ülke NATO üyesidir. Küresel ve bölgesel güvenliği ilgilendiren konularda birlikte adım atmaktadır. Gerek AB’deki Slovakya’nın ilkeli tutumu sebebiyle, gerekse NATO’daki iş birliğimiz sebebiyle de şükranlarımı ifade ediyorum. Bu birlikteliğin devamı bizim önemli hassasiyetimizdir.”

“SLOVAKYA’NIN 2016’DAKİ AB DÖNEM BAŞKANLIĞINI ÖNEMSİYORUZ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2016’nın ikinci yarısında Slovakya’nın Avrupa Birliği’nin dönem başkanlığını üstleneceğini hatırlatarak, “Buna büyük önem veriyoruz ve şimdiden kendilerine başarılar dilerken, zaman zaman tıkanma noktasına gelen bu süreci Slovakya’nın hızlandıracağına inanıyorum. Bu arada Slovakya’nın şu anda dönem başkanlığını deruhte etmekte olduğu Vişegrad Dörtlüsü’ndeki faaliyetlerini yakından takip ediyoruz. Mayıs ayında ülkemizde gerçekleştireceğimiz Vişegrad Dörtlüsü ve Türkiye Dışişleri Bakanlığı Toplantısı’nı bu noktada çok önemsiyoruz. Özellikle Balkanlara yönelik yapabileceğimiz iş birliği için somut öneriler ortaya koyacaktır. Tabii Vişegrad Dörtlüsü’nün inanıyorum ki, bölgede belirleyici bir gücü var. Yani Slovakya, Polonya, Çek Cumhuriyeti, Macaristan olarak burada, artı Türkiye birlikte çok şeyler yapabileceğimize inanıyorum” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını ziyaretinin iki ülke arasındaki ilişkilerde farklı bir sürecin başlamasına vesile olması temennisini dile getirerek tamamladı.

CUMHURBAŞKANI KİSKA: “TÜRKİYE İÇİN AB NE KADAR ÖNEMLİYSE, AB İÇİN DE TÜRKİYE O KADAR ÖNEMLİDİR”

Slovakya Cumhurbaşkanı Kiska da yaptığı açıklamada, iki ülke arasındaki ilişkilerin, kardeşlik bağının çok iyi seviyede olduğunu belirterek, Türkiye ile ekonomik ve politik anlamda ilişkilerin üst seviyede bulunduğunu söyledi.

Türkiye’nin, Avrupa Birliğine üyeliğine ilişkin olarak da Cumhurbaşkanı Kiska, “Türkiye için AB ne kadar önemliyse, AB için de Türkiye o kadar önemli. Biz, Slovakya olarak Türkiye’nin AB’ye girme konusunda yanlarında olduğumuzu ve iki ülkenin ekonomik, politik olarak birlikte çalıştığını belirtmek isterim. Türkiye’de, reel olarak yapılan reformlar ve bu konuda yapılanlar hakkında AB’nin Türkiye’ye olan bakışını daha samimi olmaya davet ediyoruz” dedi. Cumhurbaşkanı Kiska, “Türkiye’nin son 10 yılda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın liderliğinde kat ettiği mesafe ve değişik alanlardaki iyileştirmelerle AB’yi hak ettiğini düşünüyorum. Türkiye ve Slovakya partner değil, bunun haricinde kardeş ülkedir” dedi.