Etiket arşivi: Siyonist

ANKARA’DAN DÜNYAYA

    

 

     fevzi yurtoğluAnkarada’ydım ve 15 Temmuz’un 1. Yıl Dönümü’nde Ankara’lı hemşerilerimin heyecanına ortak ve destek olmak için arkadaşım Selahattin ve Ahmet ile yollara çıktık. Aydınlıkevler’den bir araçla Dışkapı’ya kadar ulaştık. Burada girilmemesi gereken yollar büyük kamyonlarla kapanmıştı. Yürüyüş güzargahı Ulus’a girmek için polis ana kontrol noktasına girerken kimliğimi almayı unuttuğumu farkettim. Böyle bir günde ve kimliksizdim. Fakat polise sözüm hazırdı:”15 Temmuz’da kimlik sormadın da, şimdi mi soruyorsun? diyecek ve bayrağımı sallamaya devam edecektim. Gerçekten de, binlerce yaşlısı-genci, bazı aileler 5-6 aylık yavrularını çocuk arabalarına koyarak ve ellerinde al bayraklarıyla ve inançla yollardaydı.

  Bu ne aşktı Allah’ım, kalabalıktan yürümenin ve bazen nefes almanın zorlaştığı bu gecede, bazı engellilerin ve omuzlarında çocuklu ailelerin gözüpek yürüyüşü görülmeye değerdi. Bu asla bir parti yürüyüşü değildi. Vatan ve özgürlük uğrunda Kahraman Milletin bir tören geçidiydi.

  Ulus’a, ilk tarihi meclisin yanına gelince 5 km.lik Türk Bayrağı’nın açılışı yapılıyordu. Bazı vatandaşlarımız da 250 şehidimizin fotoğraflarını taşıyordu. Şehit fotoğrafları arasında Mahir Ayabak’ı gördüm. Sanki bana gülümsüyordu.“Gel otur yanıma, Orada ne işin var senin” dercesine yanımdan geçerken ona dokundum. Konuşmadan geçti gitti yanımdan! “Ayabak” bana gecenin Aydede’sini hatırlattı. Ay, tepemizdeydi ve şehitlerimize üzüntüsünden yarısını karartsa da, diğer yarısıyla pırıl pırıldı ve yürüyenlerin yollarını aydınlatıyordu. 17 yaşındaki Mahir Ayabak, işte böyle bir gecenin sabahında şehadete koşmuştu: “Ne zaman, bu kadar vatan ve bayrak aşkıyla yüreğini doldurdun sevgili oğul?  Bizler gibi, nice cuntalar ve dost görünür nice hainler ve kuklalar görmüş yaşlılar varken, niçin sen bizden önce göğsünü kurşunlara siper ettin? Oysa önünde yaşanacak nice yıllar vardı. Televizyon başında oyalanmadın? Fakat bilesin ki, O pak alnın Peygamberimiz tarafından öpülecektir.”

    Öğrendik ki, Mahir Ayabak İstanbul’da bir pastahanede çalışmış ve geleceği için de Rusça ve Almanca öğrenmişti. 15 Temmuz işgal girişimini duyunca, 23.30’da çalıştığı yerden Atatürk Havalimanına koşarak gitmişti. Cuntacıların elinden Havalimanı’nın alınmasına yardım etmekteydi. Gözüpek-Kahraman Türk evlatlarından önde olanlardan Mahir Ayabak, yılmamış, ancak hainlerin 3. saldırısında kurşunlardan kurtulamamış ve sabaha karşı şehit olmuştu. Allah, anne va babasına sabırlar versin. Düşünüyorum da, “Televizyonlarda gençleri zehirleyen nice garip diziler yerine, bizleri ve kahramanlıklarımızı anlatan ne kadar çok millî senaryomuz var! Umarım yetkililer, gençlere örnek olacak “Diriliş ve Payitaht gibi” nice Ayabak’ların dizilerini çekerler…

   Bu arada diğer şehit aileleri gibi, Ayabak Ailesi de hainler için idam istiyor. Evet,  vatan hainlerinin, bilerek insan öldürenlerin idam ve çocuk taçizcilerinin hadım edilmesi için Halk Oylaması yapılmalı! Demokrasi halkın yönetimi değil mi? Halktan korkmamalı!

    Yürüyüşümüze devam ederek, önce Kızılay’a ve ardından Meclis’e, tören yapılan yere yakın bir yerde “Kuranı Kerim Tilavetini, Meclis Başkanı ve Erdoğan’nın konuşmalarını dinledim. F-16 uçaklarıyla vurulan ve sonradan onarılan meclis binası üzerindeki “ışıklı-sesli” günün anlamını belirten mükemmel gösterimi izledim. Konuşmaların ardından eve geldiğimde sabah 06.30 idi. 83 yaşındaki annem tv izliyordu. Beni görünce, “ne oldu oğlum, yine ihtilal mi oldu?” dedi. “Evet” dedim. “Halkın ihtilali”!

   Şunu anladım ki, bu milletin tarihi gibi, geleceği de kahramanlıklarla dolu olacak ve dünya mazlumlarının umudu olmaya devam edeceğiz. Ve “bu güzel kültürümüzün değişmesine ve genlerimizle oynanmasına izin vermezsek” sonsuza kadar yıkılmadan yaşayabiliriz. Aksinde bizi bir kaşık suda boğacaklar. Herkes bilmeli ki, 15 Temmuz İşgal Planı’nın bütün  kademelerinde; ABD-Haçlı-Siyonist İttifak’ının parmağı vardır. 1071’den beri Anadolu’da, 17 yaşındaki “Mahir Ayabak” gibi toprağa verdiğimiz binlerce şehidimizin aziz hatırası vardır ve bu asla unutulmamalıdır!

 15 Temmuz Kahramanlığı’nın başkenti Ankara’dan selam ve saygılarımla…

MUSUL ve SREBRENİTSA

fevzi yurtoğluMusul nihayet Irak Ordusu’nun eline geçti. 100 yıl önce terk ettiğimiz bu ata toprağı, Deaş’li teröristlerden temizlendi. Şehir; havadan ve karadan aylarca bombalandı, tarihi Türk yapıları dahil taş taş üstünde bırakılmadı! Teröristlerle birlikte 13 bin masum da öldürüldü. Ve Musul güvenli şehir haline geldi. Aslında kapitalist devletlerce taşın altı önemliydi, yani yer altındaki petrol ve doğalgaz. Çünkü Kuzey Irak’ta 50’den fazla uluslararası enerji şirketi çalışma yapmakta. Günlük bir milyon varil petrol üretilebilen bölgenin değerinin 4 tirilyon doları geçmekte.Türkiye’nin 300 yıllık doğalgaz ihtiyacını karşılayacak kaynağa sahip. Bu geleceği de gören 2. Abdülhamit, zengin toprakları şahsi mülk haline getirmişti! Fakat Lozan’da bu gerçeği görememek ne acı!
Türkmenler, savaşarak vatan bildikleri bu toprağı terk etmediler. Can verdiler, kan verdiler, lakin bırakıp kaçmayı düşünmediler. Musul Türkmen Lideri Aydın Maruf diyor ki; “Türkiye bizim ana vatanımız, ancak burası da bizim vatanımız. Biz, başkaları gibi yaşadığımız yeri terk etmeyiz. Türkiye gibi, Irak Hükümeti de bizim Hükümetimizdir. Irak Ordusu içinde en az 500 askerimiz şehit oldu. Son harekatta 200’de Türkmen katledildi. Buna hem Irak Ordusu ve hem de Avrupa sessiz kaldı. Pkk ve Şafi teröristlerin yeni operasyonlara katılmasını istemiyoruz. Yine bizlere katliam yapabilirler.” şeklinde endişelerini açıklamıştır.
Bizler de bu endişeleri dile getiriyor ve ayrıca kahraman evlatlarımızla gurur duyduğumu ifade ediyorum. Umarım Türkiye’deki Suriyeliler de uyanır. Mülteciliği bırakarak, vatanları için toparlanırlar ve silahlanarak ayağa kalkarlar.
Bu arada, 22. yılda, 11 Temmuz 1995’de Müslüman Boşnaklara karşı gerçekleştirilen soykırımı da unutmadık. Her yıl 11 Temmuz’da acısı yinelenen ve 8.372 “Srebrenitsa Şehitleri”ni rahmetle anıyoruz. Bu yıl da toplu mezarlardan kimlikleri tesbit edilen 71 şehit Bosna-Hersek’te göz yaşları içinde törenle defnedildi. 22 sene önce, kendilerine güvendikleri için teslim olan müslümanları, emanete hıyanet ederek Sırplara teslim eden Fransız-Hollandalı Haçlı askerlerini ve katliamı yapan Sırpları (özellikle general Mladic’i) de lanetliyorum. Hâlâ bu suçlular ceza alacak diye bekliyoruz. Irak, Suriye, Afganistan ve Filistin’de yapılan katliamları gerçekleştiren “Haçlı-Siyonist-Batı’nın” ceza almasını beklediğim gibi!
Ve gençlerimiz bilmeli ki; “Amerika, Batı ve Siyonist’lerin 40-50 senelik yakın tarihi gibi, uzak tarihi de ” katliamlarla doludur. Haçlı Seferlerinde Anadolu’da milyonlarca Müslüman, Amerika’da milyonlarca kızılderili ve köle ticaretinde ise milyonlarca Afrikalının vahşice öldürüldüğü kayıtlıdır. İşte adaleti ve demokrasiyi dillerinden düşürmeyenlerin gerçek yüzleri! Lakin, tarih kitaplarını ve film senaryolarını kendileri yazıp yine kendileri çektikleri için, ittifakın bu kanlı-vahşi yüzünü asla göremezsiniz. 15 Temmuz Kahramanlığı’nı karartmaya çalışan da bu hain, eli kanlı ittifak ve uşaklarıdır! Selam ve saygılarımla…