Etiket arşivi: Seçimleri

OY VE ÖTESİ, TEKRARLANAN İSTANBUL SEÇİMLERİ İÇİN GÖNÜLLÜ KAYITLARINI AÇTI

2014 yılından beri şeffaf ve denetlenebilir seçim hedefiyle faaliyet gösteren Oy ve Ötesi, 31 Mart’ta yapılmış olan ve Yüksek Seçim Kurulunun kararıyla 23 Haziran Pazar günü tekrarlanacak olan İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı seçimi için gönüllü kayıtlarını bugün açtığını ve İstanbul’un tamamında seçimi gözlemleyeceğini duyurdu.

Gönüllü olmak isteyen herkes oyveotesi.org adresinden kolaylıkla kaydolabilecek.

Şeffaf ve denetlenebilir seçim hedefi doğrultusunda bir araya gelen gönüllülerden oluşan Oy ve Ötesi, 2014 yılından beri tarafsız ve bağımsız şekilde faaliyetlerini yürütüyor. Oy ve Ötesi, 31 Mart 2019 tarihinde gerçekleşen Mahalli İdareler Genel Seçimleri de dâhil olmak üzere toplam 8 seçimde, yaklaşık 250 bin gönüllüsüyle, Türkiye’nin dört bir yanında varlık gösterdi.

31 Mart 2019 seçimleri sonrası İstanbul’da büyükşehir belediye başkanı seçimlerinin tekrarlanmasına yönelik kararın, birçok yönüyle, hukuk güvenliğine zarar verecek ve seçmenler nezdinde seçimlere ilişkin hukuki süreçlerdeki belirliliği ve öngörülebilirliği zedeleyecek pek çok soru işareti yarattığını belirten Oy ve Ötesi, duyurusunda “Tarafsız ve bağımsız bir sivil toplum kuruluşu olarak tüm bu yaşananlara rağmen demokratik, şeffaf, güvenilir ve hukuka uygun seçim talebimizi yineliyoruz. 30 Mart 2014 tarihli yerel seçimlerden başlayarak bugüne kadarki tüm seçimlerde sorumluluk aldığımız gibi, İstanbul’da tekrarlanacak seçimde de aynı demokratik amaçlarla görevimizin başındayız. Her zaman olduğu gibi bugün de odağımızda seçim sonuçları değil, süreçlerin yasalara uygunluğu ve şeffaflığı var. 23 Haziran’da İstanbul’da yenilenecek büyükşehir belediye başkanı seçimleri için gönüllü kayıtlarımızı açtık. Gönüllü olmak isteyen herkesi aramıza bekliyoruz.” ifadelerini kullandı.

Oy ve Ötesi, seçim günü uygulamalarının mevzuata uygun şekilde gerçekleşmesi amacıyla seçimlere ilişkin bilgi birikimini ve tecrübelerini de vereceği eğitimlerle gönüllülerine ve tüm seçmenlere bir kez daha aktaracak.

Önceki seçimlerde olduğu gibi 23 Haziran’da da ücretsiz mobil uygulaması aracılığıyla, seçimlerde ihtiyaç duyulabilecek tüm bilgi ve dokümanları seçmenlerin erişimine hazır bulunduracağını ifade eden Oy ve Ötesi, herkesin uygulama aracılığıyla sandık sonuç tutanağı fotoğraflarını Türkiye Tutanak Teyit (“T3”) sistemine gönderebileceğini belirtti. Ayrıca, elde edilen tutanaklardaki sayısal verilerin, bu seçimde de, T3 sistemi aracılığıyla kontrol edileceği duyuruldu.

DP ANTALYA YSK KARARI AÇIKLAMASI

YSK’nın verdiği İstanbul seçimlerinin iptali yönündeki 7’ye karşı 4 aldıkları karar ile ilgili açıklama yapan DP Antalya İl Başkanı Hasan Ali Kartal, “Türkiye’de hukuk cinayeti işlenmiştir. Türk demokrasi tarihine kara bir leke olarak geçecek bir karar alınmıştır” dedi.

KÜÇÜK ÇOCUK GİBİ MIZIKÇILIK YAPIYORLAR

İstanbul seçimleri ile ilgili olarak milletin iradesinin değil siyasi iradenin üstün geldiğine dikkat çeken Kartal, “Lafa gelince bizim için milletin kararı önemlidir diyenler ne yazık ki gerçek yüzlerini İstanbul seçimleri sonrasında göstermiş ve milletin iradesine saygı duymadıklarını göstermişlerdir. Kendi istedikleri sonuç sandıktan çıkmayınca oyuncağı elinden alınmış küçük bir çocuk gibi ‘oynamıyorum’ diyerek mızıkçılık yapmaya başlamışlar ve sandıkta kazanamadıklarını masada siyasi olarak kazanmaya çalışmışlardır” ifadelerini kullandı.

AK PARTİ’NİN ÇÖKÜŞÜ BAŞLIYOR

Demokrat Parti (DP) Antalya İl Başkanı Hasan Ali Kartal, 31 Mart tarihinde millet seçimini yapmıştır. Siyasi olarak alınan 23 Haziran seçimlerinde de bu millet onlara öyle bir ders verecek ki bu kez düştükleri yerden kalkamayacaklar. Çünkü inanıyoruz ki milletimiz bu kez onlara öyle bir osmanlı tokadı atacak ki ne olduğunu anlayamayacaklar. Ve o tokat AK Parti’nin çöküşünün başlangıcı olacaktır” açıklamasında bulundu.

CÜBBELİ DARBE DEĞİL DE NEDİR?

“Genel Başkanımız sayın Gültekin Uysal beyin de ifade ettiği gibi Bu defa da ülkemizde cüppeli darbe cereyan etmiştir” diyen İl Başkanı Kartal, “YSK aldığı kararla; demokrasinin elimizde kalmış, öyle ya da böyle işleyen son istinad noktası, ağır aksak da olsa işleyen son aracı olan ‘sandık’ı yok ederek, bedeller ödeyerek inşa ettiğimiz Türk Demokrasisi’nin ana kolonunu da yıkmış, maliyeti başta İstanbul seçmeni olmak üzere tüm vatandaşlarımıza ve elbette önünde sonunda Ak Parti’ye de tahakkuk ettirmiştir” şeklinde konuştu.

 DEMOKRASİ VE ADALET DEMEYE DEVAM

İstanbul seçimlerinin AK Parti’nin sonunun başlangıcı olduğunu yineleyen Kartal şunları söyledi: “İktidarın, münferiden seçimlerin iptalini, yenilenmesini istemesinin sebebi birkaç belediyenin kaybedilmesi değil; vatandaşta yer eden “umut”un büyüyeceğinin bilinmesi, gelecek seçimlerde iktidarın kaybedileceği korkusunun yerleşmesidir.Demokrat Parti olarak, ismimiz ile müsemma bir hareket olarak YSK’nın aldığı kamu vicdanında mahkum olan bu hukuksuz kararı, kınıyoruz. Ayrıca demokrasi ve adaletin haysiyetine sahip çıkarak seçimlerin iptal edilmesine ret oyu veren dört YSK üyesini de saygı ile selamlıyoruz. 73 yıldır olduğu gibi hiç yılmadan “demokrasi ve adalet” demeye devam edeceğiz.”

İstanbul seçmenine de seslenen Kartal, “Burada sadece İstanbul değil Türkiye’nin geleceği söz konusudur. Bir oydan ne olacak demeyip tatilimizi erteleyerek oylarımızı mutlaka kullanmalıyız. Adalet için, hukuk için ve en önemlisi Türkiye Cumhuriyeti’nin geleceği için 31 Mart’tan daha fazla katılım ile 23 Haziran’da sandık başına gidelim ve gereken dersi en iyi şekilde verelim” dedi.

Menbiç Ve Kandil İçin Gidişat Analizi

 

 

            Dış politika iç politikadan öce gelir. Ve asıl itibar saray – şatafat değil ordaki başarıdır.

 

Cumhuriyet’i kuran kadro Osmanlı’nın yükseliş devrinden bu yana en başarılısıdır. Bilhassa 1938’e kadarki Atatürk öncüllüğü, çamura saplandıkça ilkelerinin kıymetini idrâke başladığımız bir özgünlüktedir.

2002’ye kadarki sağ’lısol’lu ve bazen koalisyonlu Hükümetler, kurucu iradenin ilkeselliğinde idare-i maslahatla yılları desteleyip durdular; ne ileri, ne geri.

Yıl olarak M.Kemal Atatürk’ten daha fazla ülkeyi yönetme imkanı bulan Adalet – Kalkınma yada R.Tayyip Erdoğan Hükümetleri “Tezkere” ve “Çuval”la başladığı Küresel Güçlerin idaresine maslahat eden dış politikayı ancak bir düzine yıldan sonra terk edebilmiştir.

7 Haziran Seçimleri’nin siyasî sonuçları, Devlet aygıtını elinde bulunduranları kendi başlattıkları “Çözüm Süreci”ni yine kendilerinin açılmalarına göz yumdukları “Hendek”lere gömerek sonlandırmaya itti.

Son 2-3 yılda evvelki idare-i maslahat parametrelerine dönmeyi başarı mı, tazminat mı, restorasyon mu saymalıyız; bilmem. Zira Suriye Sınırımızda başarıyla tesis edilen ilk Güvenli Bölge, ‘sıfır’dan kurularak bütün Kuzey Suriye hattını kanton kanton yönetimine terk ettiğimiz PYD / Salih Müslim Kürdistanı’na neden sonra takoz teşkil etti.

ABD’nin II.Irak Operasyonu’ndan beri projeden fiiliyata dökülen KDP / Barzanî Kürdistanı’na verdiğimiz siyasî ve ekonomik desteği ise Kak Mesut’a babası Mele Mustafa bile vermemiştir. Fakat Bağımsızlık ilânı sonrası tavrımız da Kuzey Irak’taki denge değişikliklerine ket vurmuştur. Şimdilik..

AfrinZeytin Dalı’ ile Güvenli Bölge’nin 3,5 – 4 bin km2’ye dek geliştirilmesi doğru bir iştir. Aynı süpürme operasyonunun öncelikle Tel Rıfat ve Menbiç’e, arkadan da “Fırat’ın Doğusu”na yapılmasını umma noktasındaydık. Hatta Karakozak civarı terörden temizlenirse büyük bir basiretsizlikle Urfa sınırımıza bitişik Eşme Köyü’ne kaçırdığımız atamız Süleyman Şah’ın Türbesi ve Saygı Karakolu’nun yerine iadesi sözkonusu olur diye umutlanıyorduk.

Bu saatten sonra ABD’yle Menbiç konusunda anlaşma ordaki YPG / PKK unsurları tamamen etkisizleştirme üzerine olabilirdi, oysa Menbiç’in Yerel Güçler’e devri ve Türk ve Amerikan askerlerinin ortak devriyesiyle de gözetim altında tutulmasıyla neticelendi. Yani Menbiç’i isim değiştirmeleri şartıyla (Menbiç Askerî Konseyi) PYD / YPG unsurlarına teslime imza attık. Ne onlar Afrin’deki binlerce kayıp, ne de biz onlarca şehidimiz üzerinden kan davası gütmemek kaydıyla..

Türkiye’nin bu saatten sonra Suriye Merkezî Ordusu ve Esad’la anlaşarak Kuzey Suriye’deki “Terör Koridoru”nu tamamen yok ederek ve bir an önce Suriye’deki İç Savaşı bitirerek hem 4 milyonluk (Nüfusumuzun % 5’i) bir yekûna ulaşan Suriyeli Mülteci Meselesi’nin kısmen halli hem de 40 milyar dolara yanaşan ekonomik faturanın – dövizin ve faizin patlamaya hazır bomba gibi hazır beklediği bir iktisadî süreçte – kapatılması aklın yoluydu; bizse Kuzey Irak’takine benzer şekilde ikinci şıkkı, macerayı tercih ettik. Allah sonumuzu hayreylesin!

Yine bu saatten sonra Kandil’e icra edilecek operasyon da iki noktada sembolikleşir: Bir; PKK merkezini çoktan Sincar’a (Şengal) taşıdı ve aslında yapılması gereken tıpkı Fırat Kalkanı gibi Dicle Kalkanı Operasyonu’yla Sincar – Telafer hattının temizlenmesi ve Ovacık – Telafer çizgisinde dikey bir Güvenli Bölge oluşturulmasıdır. İki; Kandil temizlendikten sonra ABD ve İsrail’in İran’ı vurması için İncirlik Üssü haline getirilmemelidir.

Türk Bayrağı’nın Kandil’de dalgalanması güzeldir ama tam İran’ın hatta İran Kürdistanı’nın sınırındaki bir dağlık üs bölgesinde Amerika ve İsrail bayraklarının da dalgalanması dış politikada “Dön baba, dönelim” vaziyeti olur ki kaldıramayız.

24 Haziran / 8 Temmuz Seçimleri sonrası için erken uyarı bâbındadır.

Sonraki Seçim Gelsin

 

 

sss4-5 yılda bir seçim yaparken 2015 yılında 5 ay arayla birlikte iki seçim yaptık. Seçime katılım oranı da 84 – 87 bandı gibi yüksek seviyelerde gerçekleşti. Sonuç itibariyle de İktidar Partisi mevcut oyların yarısını, kalan partiler de diğer yarısını aldılar.

2002’den beri iktidarda olan ve doğal olarak yıpranan, eğitimden ekonomiye ve hukuktan teröre birçok konuda çıkmaza giren, dahası defalarca kandırıldığını ve hata yaptığını beyan eden bir Siyasal Hareketin hem de 13 yıl sonra yüzde 49,5 oy alabilmesi gerçekten manidardır.

Ömrünün son çeyrek asrını “iyiliği yaymak ve kötülüğü engellemek” gibi bir kodlamayla iyi – kötü yaşamış biri olarak en öndekileri sıklıkla eleştirdiğim için bu kez sıra arkadakilerde.

57 milyon seçmenin 48 milyonu geçerli oy kullanmış ve bunun ancak yarısını muhalefet partileri alabilmiş. Ekonomi verilerinin olumsuz sinyaller verdiği hengâmede Cumhuriyet Halk Partisi, ciddi ekonomik projelerle halkın karşısına çıktığı halde oyunu yarım puan dışında arttıramamış.

Türkiye’nin iç ve dış güvenlik noktasında en netameli zamanlarından birine denk gelen bu seçimde Milliyetçi Hareket Partisi gibi halkın genelde güvenlik temelli baktığı bir siyasî yapı 4–4,5 puan oy kaybetmiş. Ve dahası 7 Haziran Seçimlerinde kazandığı 80 milletvekilinin yüzde 50’sinde tenzilat görmüş.

Halkların Demokratik Partisi’nin yüzde 10 barajı sınırına yaklaşmasına rağmen daha az milletvekili kaybıyla meclis aritmetiğinde 3’ncü parti pozisyonuna yükselmesi kısmî bir kazanç addedilebilir. Fakat daha PKK’yla bağını koparamayan bir HDP’nin Türkiye’de iktidar alternatifi olması zaten muhal.

Bu dört parti dışındaki siyasal yapıların minimize / un ufak olduğu bir ortamda CHP ve MHP’nin iktidar adaylığının da halkta ciddi anlamda kabul görememesi hususunda bazı şeylerin daha iyi irdelenmesi gerektiğini düşünüyorum.

Ben de dahil olmak üzere kendisini Türk Milliyetçisi olarak niteleyen kimselerin davasını güttükleri milleti daha iyi tanımaları lazım. Sanki bizim milliyetçiliğimiz biraz nostaljik, hâl-i hazırdaki Türk Milleti’yle çok da örtüşmüyor. Millet sosyolojisini ve ondaki değişmeleri gözlemleyerek kanaatlerimizi güncellememiz gerekir.

İçinde yaşadığımız toplumun sosyo-ekonomik talepleri, siyasetten beklentileri ve hayata dair tercihleri ile bunların gerekçeleri bilgi bilincimizin ve muhayyilemizin dışında olabilir. 78 milyon insanı aynı ideal eşiğine taşımak yerine gitgide küreselleşen toplumumuz hangi alanlarda hizmet alımına açık; buna bakmak lazım.

CHP’nin hem adında hem de altı okunda olan Halkçılık ilkesi bütün vatandaşlarımızın ancak çeyreğinde karşılık bulabiliyor. Oysa sosyal adalet temelli bir hareketin bu haksızlık ve adaletsizlikler çağında, ve bu kan ve savaş kuşağında su sebili gibi iş görmesi beklenirdi.

Sonuç olarak istatistiklerdeki oy yüzdelerinin dışında kimin ne kazandığını ve ne kaybettiğini 2016 itibariyle görmeye başlayacağız. Memnuniyetsizlik başlarsa 2017’ye, memnuniyet varsa 2019’a kadar sürer bu süreç. Zaten o tarih de hem Genel, hem Yerel, hem de Cumhurbaşkanlığı seçimleri için bir köprülü kavşak niteliğinde.

Cumhuriyeti kuran kadroların Kızılelmalarından biriydi 2023; hasbelkader başa gelenlerin elinde kaldı. Şimdiden iyi dersler çıkarmak gerek; yoksa bir seçim daha alan 100’ncü yılı da kutlar.

Kocaeli İl Sağlık Müdürü Durmaz; Evde sağlık hizmeti alan hastalara seçimlerde kolaylık sağlanacak

 

Kocaeli  Sağlık Müdürü    Uzm. Dr. Mürsel Durmaz;  7 Haziran 2015 tarihinde yapılacak olan 25. Dönem Milletvekili Genel Seçimlerinde Sağlık Müdürlüğü Koordinasyonunda    Sağlık problemleri nedeniyle evde sağlık hizmetleri alan ve hareket etmekte zorlanan vatandaşların istemeleri durumunda  seçimlerde  oy kullanmaları için gerekli önlemleri aldıklarını açıkladı.

evde sağlıkSeçim günü  sağlık problemi olup, evde sağlık hizmeti alan  hastaların sorunsuz oy kullanabilmeleri amacıyla 444 38 33 nolu telefonu arayarak evde sağlık hizmeti birimine müracaat etmeleri halinde sağlık görevlilerinin yardımıyla sandık başlarına giderek oylarını verebileceklerdir,  Seçim günü evde sağlık hizmetleri koordinasyon merkezimiz oy kullanma saatleri süresince açık tutulacak. Talepte bulunan hastaların evde sağlık hizmeti sunan hasta nakil araçları ile oy verecekleri merkezlere götürülmesi sağlanacaktır.