Etiket arşivi: Savaşları

Ticaret Savaşlarını Biz Başlatmadık, Ancak ABD’den Korkmuyoruz

Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Donald Trump’ın Amerikan ekonomisini koruma amaçlı Çin başta olmak üzere dünyanın önemli ekonomilerine karşı devreye aldığı koruma tedbirleri ‘Ticaret Savaşları’ olarak nitelendirilip, dünya gündeminde sıcaklığını korurken, Çin Halk Cumhuriyeti İzmir Başkonsolos Vekili Ni Xiaojing, Çin tarafının savaş istemediğini, ticaret savaşlarını başlatan taraf olmadıklarını ancak ABD’den de korkmadıklarını, ABD’ye karşılık verdiklerini kaydetti.

 

Dünya global bir hal aldığı için Çin ile ABD arasında yaşanan ticaret savaşları tüm ülkeleri ilgilendiriyor. Ege İhracatçı Birlikleri tarafından düzenlenen, “Ticaret Savaşları: Söz Çin Tarafında” isimli toplantıda konuşan Xiaojing, ABD’nin yalnız kendileriyle değil tüm dünyayla ticaret savaşına girdiğine dikkat çekti.

 

Çin’in savaş istemediğini söyleyen Xiaojing, “Ticaret savaşlarının kazananı yoktur. Hatta başka ülkeler de bundan zarar görebilir. Çin savaş istemiyor. ABD’nin yaptığı DTÖ’nün kurallarına aykırı. Bir savaşta neden olması gerekir. Ama biz neden göremiyoruz. Ama karşı önlemimizi de aldık. Aldığımız önlemlerle ABD’ye karşılık veriyoruz. Biz istişare ve diyalog yoluna girilmesini bekliyoruz” diye konuştu.

 

Başkonsolos Vekili Xiaojing, Çin’in, 2001’de Dünya Ticaret Örgütü’ne (DTÖ) üye olduğunu belirterek, “Dünya Ticaret Örgütü kurallarına uygun hareket ediyoruz. 1978 sonrasında Çin’in yürüttüğü ekonomik reform sayesinde Çin ekonomisi yıllık yüzde 9.5 büyüdü. 700 milyon insanı fakirlikten kurtardık. Çin 2017’de ihracatta 1. olurken, ithalatta 2. konumda. 120 ülkenin en büyük ekonomisine sahibiz” dedi.

 

Çin önümüzdeki 5 yılda 10 trilyon dolar ithalat yapacak

 

Kasımda Shangay’da ithalat fuarı olacağını söyleyen Çin Halk Cumhuriyeti İzmir Başkonsolos Vekili Xiaojing, “Karşılıklı kazanmak istiyoruz. Bu fuara sizlerin de katılmasını istiyoruz. 2017 yılında Türkiye Çin’e 3.8 milyar dolar ihracat yaptı. Türkiye’nin Çin’e ihracatında yüzde 36 artış oldu. Çin’in Türkiye’ye ihracatı ise yüzde 9’luk artışla 18.1 milyar oldu. Türkiye’nin ihracatı daha fazla artıyor. Uzun vadede dış ticaret açığını azaltabilirsiniz. Seneye Türkiye deki fuarlara Çinli firmaların katılması için çalışmalar yapıyoruz” dedi.

 

Xiaojing, Türk firmalarına e-ticaret alanında iş birliği yapmalarını tavsiyede bulunarak konuşmasını şöyle tamamladı:

 

“Çin’de e-ticarette 500 milyon insan alışveriş yapıyor. 1.2 trilyon dolar işlem hacmimiz var. E-ticaret alanında iş birliği yapabiliriz. Çin’e mal sattığınızda uzun vadeli iş birliği kurmalısınız. Maden, kuru incir, bal, zeytinyağı, kiraz, kuru meyve gibi ürünler potansiyele sahip ürünler. Çin dünyadaki tüketimin yüzde 25’ini yapıyor. Çin reform yapmaya gelişmeye açık bir ülke. Ekonomik savaşlardan dolayı küresel zorluklar yaşanacak. ABD-Çin arasında 560 milyar dolar ticaret hacmi var. 280 milyar dolar ABD açık veriyor fakat ABD şirketleri Çin’de yılda 400 milyar dolar kazanıyor. Çinli öğrenci ve turistlerin ABD’ye yıllık bıraktıkları 51 milyar dolar bu hesaba dahil değil. Önümüzdeki 5 yılda 10 trilyon dolar ithalat yapağız. Biz dünyaya sadece ihracat yapmıyoruz. Ayrıca ciddi şekilde dünyadan mal alıyoruz.”

 

Eskinazi: “Bir ticaret savaşının kazananı olmaz”

 

Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi ise; yaklaşık 700 milyar $’lık ticaret hacmine sahip ABD ve Çin’in karşılıklı misilleme olarak aldıkları gümrük vergisi artırma kararlarının ticaret savaşları olarak tanımlandığını, ticaret savaşlarının sadece Çin veya ABD’yi değil içinde Türkiye’nin de olduğu pek çok ülkeyi etkilediğini kaydetti. Eskinazi, “İki ülke arasındaki ticari gerilimin en fazla tarım, motorlu araçlar, enerji, teknoloji ve bankacılık piyasasının etkileyeceği düşünülse de maalesef tüm sektörler bu olumsuzluktan payını alıyor… Birçok malın üretimine katılan unsurlar bilhassa teknoloji sektörü dikkate alındığında küresel piyasalarda da bir belirsizlik ve risk durumu ortaya çıkarabilir hale geliyor, bu da ticareti olumsuz etkileme potansiyeline sahip bir durum. Bir ticaret savaşının kazananı olmaz. Bu nedenle önemli olan en az zararla bu global sürecin içerisinden çıkabilmektir” diye konuştu.

 

SKAL International Marmara Kulübü Bülent Türker’i ağırladı

SKAL International Marmara Kulübü Bülent Türker’i ağırladı

SKAL International Marmara Kulübü’nün Mayıs ayı toplantısı, BOF Hotels Ataşehir’de iftar yemeği şeklinde gerçekleşti. Otelin Genel Müdürü Oktay Sıdar’ın ev sahipliği yaptığı buluşmanın konuğu ise, Holllanda’da yaşayan ve hayatı baştan sona kitaplar doldurabilecek kadar öykülerle dolu olan Bülent Türker idi.
Son derece renkli geçen etkinlikte Coşkun Sanat Merkezi kurucularından Ümit ve Nilay Coşkun’a ait fasıl grubu, iftar öncesi ve sonrasında harika bir performans sergileyerek konukları müzikal yolculuğa çıkardı.

SKAL International Marmara Kulübü Başkanı Mert Okan’ın açılış konuşmasıyla başlayan programda, Mart ve Nisan ayı içerisinde yapılan faaliyetler hakkında konuklara bilgi verildi. Daha sonra Bülent Türker’i kürsüye davet eden Mert Okan; “Konuğumuz sadece 3 saatlik uykuyla bir günü üç gün gibi yaşayan, kendisini iyiliğe ve Türk Bayrağı’na adamış bir insan. Bu akşam burada onunla birlikte olabildiğimiz için kendimi çok şanslı hissediyor ve bizleri kırmayarak geldiği için huzurlarınızda teşekkürlerimi iletiyorum” dedi.

FRANSA VE HOLLANDA’DA ÇANAKKALE SERGİSİ

Dünya tarihinin en kanlı savaşlarından birinin yaşandığı, buna karşılık Ulu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde büyük bir zaferle çıktığımız Çanakkale Savaşları ile ilgili belge ve bilgiler toplayan Bülent Türker’in, Fransa’da sergi açarak önemli bir misyonu yerine getirdiğini gösteren görüntülerle başlayan sunumu, konuklar tarafından büyük bir ilgi ve dikkatle izlendi. Daha sonra Hollanda’da bulunan 309 metrekarelik evini “Çanakkale Savaşları Müzesi” haline dönüştüren Türker’in bunu neden ve nasıl yaptığı anlatıldı.

ATATÜRK’ÜN TABANCASINI SATIN ALDI

Bülent Türker’i daha iyi anlamak için, onun Atatürk’e 1923 yılında Arjantin Cumhurbaşkanı tarafından hediye edilen, bir tarafında kendi adı, diğer tarafında “General Mustapha Pasha” yazan, ancak sonrasında bir şekilde kaybolan tabancayı yaklaşık 300 bin lira ödeyerek Londra’da bir müzayededen satın alma hikayesini bilmek gerekiyor.

CHRISTIE’S’TE MÜZAYEDEYE KATILABİLMEK İÇİN BÜYÜK ÇABA HARCADI
Bülent Türker, Londra’daki ünlü müzayede salonu Christie’s’te düzenlenen Antik Silahlar Müzayedesi’ne katılabilmek için büyük çaba harcadı. Evinin tapusundan banka ve kişisel bilgilerine kadar çok uzun işlemlerden geçen Türker, 15 bin Sterlin’den başlayan ve büyük çekişmeyle geçen açık artırmada 26 bin sterlin ödeyerek, tabancanın sahibi oldu. Diğer komisyonlar ve masraflarla birlikte bugünkü rakamlarla yaklaşık 300 bin TL’ye mal olduğu bilgisini paylaşan Bülent Türker; “Şimdi tek arzum onu Türkiye’ye getirmek, ama bürokratik engellerden dolayı bunu bir türlü yapamadım” şeklinde konuştu.

KATILIMCILARA MÜZİK ZİYAFETİ
Buluşmanın sonunda Coşkun Sanat Merkezi kurucularından Ümüt ve Nilay Coşkun çiftine, SKAL International Marmara Kulübü Başkanı Mert Okan tarafından SKAL Marmara bayrağı hediye edildi. Bülent Türker ise harika müzik ziyafeti için teşekkürlerini iletti.


Bülent Türker ve Mert Okan

HOLLANDA KRALİYET NİŞANI VE “EN İYİ KALPLİ İNSAN” ÖDÜLÜ

Aslen Kırklareli’nin Vize ilçesinden olan, Hollanda’da bir bankada temizlikçi olarak çalışmaya başlayıp, daha sonra çalıştığı bankada genel müdürlüğe kadar yükselen Bülent Türker için, kırılma noktası olan iki ödül var ki, bunları yazmadan geçmek olmaz.
Bunlardan biri, 2001 yılında Hollanda Kraliyet Nişanı’nı alması; üstelik bu onura layık görülen en genç insan olarak kayıtlara geçmesi. Diğeriyse, 2005 yılında, İlhan Karaçay’ın yönetimindeki  Avrupa DÜNYA Gazetesi’nin, aylarca süren araştırma kampanyasından sonra, Hollanda’dan başka, dünyanın dört bir tarafından gelen oylar ile “40 Yılın En İyi Kalpli İnsanı” seçilmiş olması.

****

Ankara’da 7,5 Asırlık Cumhuriyet Mücadelemiz

 

 

sss5 bin yıllık Türk tarihinin Ankara eksenli iki sayfasında cumhuriyet yani halk idaresi vardır: Biri Âhi Cumhuriyeti (1290-1354), diğeri Türkiye Cumhuriyeti (1923 –> ).

Birincisini Âhi Evran kurmuştur, ikincisini Mustafa Kemal Atatürk. İlkinde Moğol zulmü ve sonrasındaki iç karmaşa ana etkendir, ikincisinde de Balkan Savaşları ve Büyük Dünya Savaşı sonrasındaki işgaller – iç karışıklıklar.

İlki sosyal yönü kuvvetli, silahlı bir derviş esnaflar hareketiydi; ikincisi topyekûn bir milletin diriliş ve kurtuluş hareketiydi. İlki ancak Ankara ve Kırşehir havalisinde etkili oldu, ikincisiyse Ankara merkezli olarak tüm yurtta.

İlki 64 yıl sürebildi, 3 cumhur(halk)başkanı görebildi ve kurucusu o yıllara yetişemedi. İkincisi ise 92 yıldır hükümferma ve 12’nci cumhurbaşkanıyla yoluna devam ediyor. İkincisini cephelerde kuran adam aynı zamanda sosyal, siyasal, iktisadî, hukukî, dinî ve fikrî alanda da bir büyük organizatördür / teşkilatçıdır.

Her ikisinde de Anadolu insanı kadınlar, erkekler, gençler, dervişler olarak ayrı ayrı teşkilatlanmıştır ve tamamı kahramanlık organizasyonlarıdır. İlki ordusuz bir halkın ordulaşarak devletleşme deneyimi; ikincisiyse orduları dağıtılmış, tersanelerine girilmiş ve vatanının neredeyse her köşesi bilfiil işgal edilmiş bir milletin namus mücadelesidir.

İlki muvakkatdi, geçiciydi; millî birlik ve beraberliği sağlayacak yeni bir devletin kurulması için ana rahmi görevi üstlenilmekteydi. Nitekim Osmanlı’nın kuruluşuna ana katalizörlerden biri olarak katılarak vazifesini sonlandırmıştır.

İkincisi ise mucizevîdir, benzersizdir; ‘bitti’ denilen perperişan bir milletin küllerinden yeniden dirilme hikâyesidir. “Örnektir milletlere açtığımız yeni iz / İmtiyazsız, sınıfsız, kaynaşmış bir kitleyiz.”

İlkinin hem Osmanlı Devleti’ne hem de Türkiye Cumhuriyeti’ne doğrudan yada dolaylı etkileri var. Âhilerin Osmanlı’ya ikramı Şeyh Edebalî, Türkiye’ye ise ‘Sarı Paşa’ lâkaplı Gazi Mustafa Kemal ile silah arkadaşı ve ‘Galip Hoca’ lâkaplı Celal Bayar.

Âhiler kurdukları halk idaresinde vatandaşın güvenliğini sağlamak, misafir ağırlamak, yoksullara – kimsesizlere kol kanat germek, üretim ekonomisini canlandırmak, ahlâkı yücelterek hayırda yarışı esas almak ve tabiî ki düşmanla cenk etmek, zalimle yaka paça olmak işlerini tüm teşkilatçılık hünerleriyle yerine getirirken birileri sosyete sofralarından kalkmıyordu.

Elbette Mevlâna lâkaplı Celâleddin Rumî de bir değerimiz. Ama o şiirler, o Şems muhabbetleri, o dönmeler / semalar, o neyler – kudümler Moğol idaresindeki kukla Selçuklu Hükümeti’nin başkenti Konya’da zulmü es geçmeye ve haksızlıklar karşısında dilsiz kalmaya yarıyordu.

Âhi Evran ve eşi Fatma Bacı’dan (Kadıncık Ana) başlayarak tüm Âhiler Anadolu’yu Moğol zulmünden kurtarmaya kendilerini adamışken Mevlâna Moğollarla işbirliği halinde ve Saray’ın gözdesi olarak Farsça şiirler yakıyor, bugünkü sıra gecelerine benzer eğlenceler tertipliyordu.

Tıpkı I.Dünya Savaşı’nın işgal yıllarında ve Kurtuluş Savaşımız esnasında İngiliz – Fransız işgalindeki İstanbul’un ve İstanbul Hükümeti’nin Saray züppeleri gibi. Sonradan Cumhuriyet’e lâf atan, taş atan, iftira atanların çoğu Anadolu bir uçtan bir uca zulümle kavrulurken gâvurlarla iş tutan tipler. Şimdi yaptıkları da eski tripler..

Belki Cumhuriyet Bayramı’nın kutlanmasından bile rahatsız olacaksınız ama unutmayın ki kurucusunun kemiklerini bile sızlatabileceğiniz 92 yıllık bir Cumhuriyetiniz var.

Ve biz Âhi Evran & Mustafa Kemal tayfası olarak buradayız, unutmayın.