Etiket arşivi: Saroz

TEMA Vakfı Edirne İl Temsilcisi Şirin Çoğal, Saros Körfezi’nde Yeni Taş Ocaklarına İzin Verilmeyecek!

Saros Körfezi’nde Yeni Taş Ocaklarına İzin Verilmeyecek!

TEMA Vakfı Edirne İl Temsilcisi Şirin Çoğal, Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu’nun Saros Körfezi’nde yeni taş ocağı ruhsatı verilmemesi talimatını memnuniyetle karşıladıklarını açıkladı.

basın görseliOrman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, Saros Körfezi’nde taş ocakları açılması için yeni ruhsat verilmemesi yönünde talimat verdi. Konuyla ilgili konuşan TEMA Vakfı Edirne İl Temsilcisi Şirin Çoğal, “Saros Körfezi, arka arkaya açılan kalker ve taş ocakları nedeniyle yok olma tehlikesiyle karşı karşıyaydı. Sayın Bakanımızın bölgenin korunmasına yönelik aldığı bu karar bizleri son derece mutlu etti. Yıllardır konuyu yakından takip eden TEMA Vakfı Edirne İl Temsilciliği olarak Sayın Eroğlu başta olmak üzere bölge için çalışan tüm kişi ve kurumlara teşekkürlerimizi sunuyoruz” dedi.

Taş ocakları bölgeye büyük zarar veriyor

Keşan İlçesi’nin Mecidiye Köyü’nün Saros Körfezi kıyısındaki ormanlık alan 2006 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından ‘Turizm Koruma ve Geliştirme Bölgesi’, 2010 yılında ise ‘Saros Körfezi Özel Koruma Bölgesi’ olarak ilan edildi. Buna rağmen ormanlık alanlarda taş ve kalker ocakları art arda açılmaya başlandı.

Maden Yasası’nın 2004 yılında yeniden düzenlenmesiyle taş, kum ve çakıl gibi doğal varlıklar da ‘maden’ kapsamına alındı. Bu durum Edirne’de adeta yeni bir ‘taş devri’ başlattı. Bölgedeki meralar, sulak alanlar ve ormanlar başta olmak üzere birçok doğal varlık savunmasız kaldı. Edirne’de yıllardan beri işletilen taş ocaklarından geriye; yok edilen meralar, bozulan ormanlar, verimsizleşen ve kimyasal özellikleri değişen tarım toprakları, kirlenen ve kuruyan su varlıkları, ekosistem tahribatı, duvarları çatlayan evler, bozulan köy yolları, delik deşik edilmiş dağlar kaldı.

ÇOĞAL’’ Kamunun ortak çıkarlarının korunması adına bundan sonraki süreçte  açık olan taş ocaklarının işletim sürelerinin  sona ermesinden ardından  rehabilite edilme sürecinin takipçisi olacağımızı kamuoyu ile paylaşırız.” şeklinde konuştu.

BATI NIN TÜRKİYE TELAŞI

BATI NIN TÜRKİYE TELAŞI

 

seyfettin karamızrakGeçen yazımızda, Almanya’nın Türkiye düşmanlığının nedenleri üzerinde durmuştuk.

Almanya hükumetinin ve Alman sivil toplum kuruşlarının Türkiye’ye gitmemeleri hususunda; “Alman vatandaşlarını uyarmalarına rağmen”, Almanların bu uyarılara itibar etmediğini, tatil için Türkiye’yi seçtiklerini, Alman şirketlerinin yeni yatırımlar için Türkiye’de sıraya girdiklerini gözlemliyoruz.

Almanya, Türkiye’nin büyümesini ve çevresinde etkili olmasını kıskanmakta ve aynı zamanda endişe duymaktadır. Bu yüzden, olmadık çıkışlarıyla da gülünç durumlara düşmektedir. FETÖ’ cü mahkûmlara giydirilecek tek tip elbiselere getirdiği eleştiri,  bunlardan biridir.

1980’li yıllarda Alman ekonomisi Türk ekonomisinden 13,5 misli büyükken, 2016 yılında 4 misline düşmüştür.

E-7 nin en hızlı gelişen ülkeleri; Çin, Hindistan, Türkiye, Brezilya, Rusya, Endonezya ve Meksika’dır. Dünya ekonomisinin ağırlığı, Batı’dan Doğu’ya kaymaktadır. Batı’nın Türkiye telaşı bundandır.

Bu yüzden Müslümanı, Müslümana katlettirmek için ABD liderliğinde, İslam dünyasına, dolaylı olarak da Türkiye’ye savaş açılmıştır.

Sözde İslam geçinen birçok ülke, ABD liderliğindeki Haçlı ordusunun emrinde ve hizmetindedir. ABD yanlısı bu ülkelere, halkları bu yüzden öfkeli ve kızgındır.

Türkiye’ye destek verdiği için Pakistan Başbakanı Navaz Şerif, İngiltere’nin kirli ve ahlaksız oyunu ile “Pakistan FETÖ’sünün yargıdaki piyonları tarafından” görevinden alınmıştır.

Türkiye’nin güçlenmesini önlemek için, PKK, DEAŞ, FETÖ vb. örgütler kurularak, içeride karışıklıklar çıkartılarak yükselmesinin önü kesilmek istenmektedir.

ABD bu maksatla PYD-YPG’ ye 900 tırdan fazla silah vermiştir. Bu yardım ve silahlar, DEAŞ’ la savaşsın diye değil, Türkiye’ye karşı kullanması içindir.

Almanya, Türkiye’nin siyasi ve toprak bütünlüğünü tehdit eden ne kadar örgüt varsa; PKK, FETO, DHKP-C vb. ülkesinde barındırmaktadır. Kandil tetikçisi ve Die Welt muhabiri Deniz Yücel tutuklanınca, Merkel Türkiye’yi telaşla ziyaret edip, serbest bırakılmasını istemiştir.

Büyükada’daki gizli toplantıda; Alman Peter Steudtner ve İsveçli Ali Garavi ile 4 Türk tutklanmıştır. Aynı otelde, 15 Temmuz 2016 darbe teşebbüsünden önce de 13 CIA ajanı kalmıştı. Bu CIA ajanlarından birisi, FETÖ imamı Bekir Boz ile devamlı irtibat hâlinde olan Papaz Andrew Craig Brunson dur. Bu papazın serbest bırakılmasını, Trump’ın üç kez istemesi anlamlıdır.

ABD’li milyarder Soros Vakfının paralı terörist, provokatörleri, Türkiye’yi karıştırmak için işbaşındadır. Soros ile kaos ayrılmaz bir bütündür. Almanya halkını Türkiye düşmanlığı için kışkırtmaktadır.

Soros’un Türkiye temsilcisi: “Kendiliğinden bir direnişin patlak vermesini bekleyemeyiz. Türkiye’deki hükümeti devirmek için sokakları acilen harekete geçirmeliyiz.” Açıklamasında bulunmuştur.

Tutuklanan yabancılar, suçlu ve gerilla uzmanıdır. Almanya’nın, bu gerçeği bile bile tutuklananların serbest bırakılmasını istemesi, Türkiye’yi sömürge ve küçük gördüğünün göstergesidir.

ABD, Almanya ve batının şımarık ukala bazı devletleri, geçmişte her istediklerine “evet” diyen bir Türkiye istemektedirler.  Oysa köprülerin altından çok sular geçmiştir. Artık Türkiye, kendi menfaatlerini ön planda tutan ve dış güçlere gerektiğinde “hayır” diyebilen güçte ve kararlılıktadır.

 

Türkiye, silkinerek kendine gelmiştir. Dünyanın her yerinde ve özellikle de Orta Doğu’da “ben de varım” deyince; ABD, Almanya, bazı batı ve Arap ülkelerinin uykuları kaçmıştır. Bu zalimlerin zulme, mazlumların gözyaşına ve sömürüye dayalı kirli oyunları bozulmuştur.

 

İçeride ve dışarıda, Türkiye’ye karşı gösterilen düşmanlıkların sebebi budur.

 

Sevgiyle kalın…

 

Edirne 2004’ten beri ‘Taş Devri’ni yaşıyor!

Saros Körfezi Taş Ocağı Olmasın!

TEMA Vakfı Edirne İl Temsilcisi Şirin Çoğal,  ‘’ Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından ‘Turizm Koruma ve Gelişme Bölgesi” ilan edilen Saros Körfezinde ;ormanların  yok edilme pahasına bir çok  taş ocağına işletme  ruhsatı verilmesi ile ilgili basın açıklamasında bulundu.şirin çoğal edirne tema başkan

 ÇOĞAL yaptığı açıklamada;’’Saros Körfezi’ne kıyısı bulunan Keşan’da taş ocakları arka arkaya açılıyor. Son olarak İbrice Limanı’nda taş ocağı açılması için işletme ruhsatı alındı. Açık işletme yöntemi ile işletilecek ocaktan delme ve patlatma ile yılda 360 bin ton tüvenan kalker elde edilmesi planlanıyor. Bu durumun başta ormanlar olmak üzere bölgede bulunan doğal varlıklara büyük zararlar vereceği tahmin ediliyor ‘’dedi.

Yeni bir taş ocağı olumsuz etkileri artırabilir

“Keşan İbrice Limanı,Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından ‘Turizm Koruma ve Gelişme Bölgesi’ ilan edilen Saros Körfezi’nde bulunuyor. Buna rağmen bölgede taş ocağı açılmasına izin veriliyor. Verilen izinler sonucu ortaya çıkacak tablo doğal hayat için kaygı verici. Saros Körfezi’nin bir taş ocağı haline gelmesini istemiyoruz” diyen TEMA Vakfı Edirne İl Temsilcisi Şirin Çoğal“Bölgede açılması planlanan kalker ocağı sahasının tamamı (20,70 hektar) orman arazisi sınırlarında bulunuyor. Aynı bölgede daha önceden işletilen taş ocakları yeterince çevre tahribatına neden oldu. Ormanlık alanda yeni bir taş ocağına ruhsat verilmesi olumsuz etkileri daha da artırabilir” dedi.

Taş ocakları bölge ekonomisini de etkileyebiliredirne taş.png1

Üst üste açılan taş ocaklarının bölgeyi ekonomik açıdanda tehdit edebileceğini ifade eden TEMA Vakfı Edirne İl Temsilcisi, özellikle turizm, tarım ve balıkçılık sektörünün de olumsuz etkilenebileceğinin altını çizdi. Şirin Çoğal “Keşan’a bağlı Mecidiye Köyü sınırları içerisinde yer alan taş ocakları doğal hayata zarar verirken ekonomik potansiyeli de tehdit ediyor. Yüzlerce yıl süren toprak oluşumu ve canlı yaşamı bir anda yok ediliyor.Bu nedenle tarıma elverişli topraklar zarar görüyor. Ayrıca Saros Körfezi’nin önemli dalış merkezi olan İbrice Limanı ve buradaki balıkçı barınakları,yakınında bulunan taş ocağı sebebiyle gerçekleştirilen patlatma işlemleri sırasında hasara uğradı. Bölgedeki halkın bir kısmı geçimini balıkçılıktan sağlıyor.Ancak taş ocaklarından çıkan kil ve toz kısa sürede çökmediği için balıkların solungaçlarını tıkayarak ölmelerine sebep oluyor.Dolayısıyla tahribat hem karada hem de denizde etkilerini gösteriyor” dedi.

Edirne 2004’ten beri ‘Taş Devri’ni yaşıyor

Trakya’da Taş ocaklarının tozunu solumak istemediklerinin altını çizen Şirin Çoğal,“Maden Yasası’nın 2004 yılında yeniden düzenlenmesiyle taş, kum ve çakıl gibi doğal varlıklar da ‘maden’ kapsamına alındı.Bu durum Edirne’de adeta yeni bir ‘taş devri’ başlattı. Bölgedeki meralar, sulak alanlar ve ormanlar başta olmak üzere birçok doğal varlık savunmasız kaldı. Edirne’de yıllardan beri işletilen taş ocaklarından geriye; yok edilen meralar, bozulan ormanlar, verimsizleşen ve kimyasal özellikleri değişen tarım toprakları, kirlenen ve kuruyan su varlıkları, ekosistem tahribatı, duvarları çatlayan evler, bozulan köy yolları, delik deşik edilmiş dağlar kaldı.

         ÇOĞAL;Kamunun ortak çıkarlarının korunması adına TEMA Vakfı Edirne İl Temsilciliği olarak bölgedeki gelişmeleri yakından takip etmeyi sürdüreceğiz’’diyerek sözlerini tamamladı.