Etiket arşivi: Saddam

RUSYA MI, ÇİN Mİ; İŞTE ABD’NİN BÜTÜN MESELESİ BU!

RUSYA MI, ÇİN Mİ; İŞTE ABD’NİN BÜTÜN MESELESİ BU!

 

 

süleyman pekinTakımların antrenman, taktik, hazırlık maçı ve müsabaka gibi evrelerine ordular, spor kulüplerinden daha çok ihtiyaç duyarlar. Futbol bir güç ve gösteri oyunuysa silahlı kuvvetler de ülkenin kaderi için güç ve gösteri müsabakalarında aktif rol alırlar.

Nitekim PKK, – 10/15 sene önce yazdığımız gibi – Türk Ordusu’nun kum torbasıdır. Cizre, Sur gibi ilçelerde tanklar eşliğinde PKK’lıları kazdıkları hendeklere gömme operasyonu yapıldığında da “Bu muhtemelen tanklarla yapılacak sınır dışı bir harekât hazırlığıdır” demişiz.

Neticede 5 aylık Fırat Kalkanı Harekâtı’yla Suriye’nin kuzeyinde oluşturulan Güvenli Bölge, strateji ve taktik olarak Devleti rahatlattı. Bu kez de o sıra beyanen kaydettiğimiz ikinci bir harekâtın Dicle Kalkanı adıyla Silopi Sınırından Telafer’e ulaşan dikey bir hatla Musul ve Sincar arasını tutacak şekilde yapılmasının elzem olduğuydu. Ve halen de öyle.. Bekliyoruz!

Bu için dışa bakan tarafı.. Bir de dışın dışa ve dışın içe bakan tarafları var. Misal: Trump. Kim seçti kim seçmedi, kalıcı mı yoksa gidici mi, Rusya’yla mı takışacak yoksa Çin’le mi kapışacak; belli değil.

Bu tip belirsizliklere kuantum mekaniği de diyebilirsiniz. Amerikan devlet aklının Hilary’e yatırım yapan kanadı Trump’u dost olmayı umduğu Rusya’yla savaşa zorluyor. O da diğer kanatla beraber Çin’in façasını çizmek için Kuzey Kore üzerinden atar yapıyor. Fakat her iki ihtimal de masada..

Geçtiğimiz günlerde sosyal medya üzerinden servis olunan Bulgaristan – Romanya hattındaki Amerikan askerî hareketliliği ile kuzeydoğu sınırımızın az ötesindeki ABD + Gürcistan bayraklı zırhlı konvoy geçişleri Karadeniz’de Rusya’ya karşı bir gövde gösterisine dönüşecek büyük bir tatbikatın habercisi olabilir.

Dahası Kırım’ı yutan ve halen Donetsk ile Luhansk’ı Ukrayna’dan koparmaya çalışan Rusya’ya ekonomik yaptırım haricinde cevap verilemediğinden Moldova’nın Transdinyester Bölegesi’ndeki Rus ayrılıkçıların Putin’e yeni bir zafer kazandırmaması adına o bölgenin yarısıyla soydaş ve aynı zamanda da NATO üyesi olan Romanya ile bölgeye yapılabilecek bir operasyon bile az da olsa ihtimal dahilindedir.

Yani Amerika’ya Başkan olabilirsiniz ama size istemediğiniz şeyleri de yaptırabiliriz, diyorlar. Oysa 3 kuşaktır (45 yıl) bekletilen sıfır kum torbası var: Kuzey Kore. Ortadoğu’dan bile beter diktatoryal yapıyla idaresine izin verilen ve yarın – öbür gün savaş gerekçesi olması için silahlanması görmezden gelinen bir yer.

Trump, adaylığından beri taahhüdü olan Çin’in yeni Süper Güç olmasının önünü kesme ve Rusya’yla kendi ekibinin planlamadığı bir savaşa girmemek için kolay hedefe yönelebilir. K. Kore’nin yanlışlıkla Japon egemenliğindeki bir bölgeye füze düşürüşü sonrası ABD + Japonya ve Güney Kore uçaklarının Kuzey Kore sahasında hakimiyet uçuşu yaptıklarını hatta havada yakıt ikmali gibi piknikvari hareketleri rahatlıkla gerçekleştirdiklerini unutmayalım.

Zaten Çin de, Kim Jong Un’un ABD hakimiyetindeki Guam’ı vurması sonrası Amerika’ya misilleme hakkı doğduğunu kabul etti. Doğrudan Amerikalıların Kim Jong rejimini yıkmaya yönelik askerî darbeye ise sessiz kalmayacağını ilan etti. Bu şu demek:

1- Kendi kendine silahlanan veya müsaade gören Kim denilen zat, sebepsiz yere Amerikan toprağını vurursa ya embesildir ya ABD ajanıdır ya da Saddam’ın Kuveyt’e sokulması gibi etrafındaki ajanların çoğu onu Amerikan köteği yemesi için gazlamaktadır.

Ve 2: ABD, Kim’i bahane ederek Çin’in yeğeni pozisyonundaki K. Kore’yi hem de Çin Mahallesinde evire çevire döverse Çin’in itibarı kalmaz. Şu anki muazzam büyüme hızlarıyla (% 7) zaten 2023-25’te Dünyanın en büyük Ekonomik Gücü olma yolundalar. Bunun Ortadoğu’da Müslümanlara yapılan ve BOP adıyla yutturulan çökme / çökertme gibi hinterlandında yapılmasına izin vermeyecektir Çin.

Atletizm, futbol derken boks maçına hazır olun.

CHP Denizli Milletvekili Kazım Arslan: “ESAD ve SADDAM ANAYASASINA HAYIR”

 

CHP Denizli Milletvekili Kazım Arslan, Anayasa oylaması öncesi açıklamalarda bulundu. Arslan yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi:kazım arslan 2017

Bu anayasa değişikliği tam anlamıyla bir rejim değişikliğidir ve Laik Cumhuriyetin, Atatürkçülüğün kaldırılması girişimidir, demokrasimizin askıya alınma çalışmasıdır. Yasama, yürütme ve yargıyı tek adamın yetkisine bağlayan ,daha basit bir ifadeyle Meclisi, hükümeti ve mahkemeleri eline geçiren bir sistemdir. Bu değişiklik ile partinin genel başkanlığı ve Cumhurbaşkanlığı görevini birlikte yürütülecektir. Bu iki görevi birlikte yaparken tarafsız davranabilir mi? Ayrı dünya görüşüne sahip olan farklı kesimleri ve bütün halkı kucaklayabilir mi?

Devletin yönetimini kendisinde toplayan bu düzende özgürlük olabilir mi, adalet layıkıyla gerçekleşebilir mi? Elbette hayır. Tasarladıkları düzende konuşan bir Türkiye değil, tamamen kendisine tabi olan ve biat eden bir toplum isteyecektir. Düşüncelerini yazanları, doğruları söyleyenleri hapse tıkacacaktır.

Bir Cumhurbaşkanı düşünün; Kenan Evren’in, Saddam’ın, Esad’ın bile elde etmediği yetkiyi elinde tutacak, devleti ve milleti uçurumun eşiğine getirecek, ailesini ve yandaşlarını tepeye çıkaracaktır. 

Ülkemizin terör, işsizlik, yoksulluk, yolsuzluk, ekonomik kriz, iç ve dış borç sarmalı, bozulan komşuluk ilişkileri gibi çok önemli sorunu varken, bütün bu sorunlar bir kenara bırakılarak Başkanlık derdinin peşine düşenler, kendilerine Esad Anayasasını örnek aldı, değişiklikleri bu çerçevede yapmanın peşinde.

Esad’la ailece çıkılan yaz tatillerinde neyin konuşulduğu şimdi ortaya çıktı. Kişiye özel, aileye ömürboyu koruma sağlayacak, yetkileri arttırıp yargılanmayı imkansız kılacak bir model bu. Bunun adı Anayasa değil, olsa olsa Onayasa olur.

Anayasa değişikliği yaparak, halkımızı daha da ayrıştırmaya, kutuplaştırmaya çalışıyorlar. Bu değişiklikleri yaparak, Laik Cumhuriyetimizi ve Atatürkçülüğü sonlandırmak istiyorlar. Bütün yetkileri tek adamda toplayarak rejimi değiştirip Saddam-Kaddafi ve Esad düzeni getirmek istiyorlar. Buna asla geçit vermeyeceğiz! Halkımız da buna “HAYIR” diyecektir.

DARBEDEN NE FARKI VAR?

Bir anayasa değişikliği düşünün; yüzde 10 barajını koruyacak, liderin atayacağı vekillerle seçmen iradesini dışlayacak ama aynı lider hiç sorgusuz sualsiz Meclis’i istediği anda ve hiçbir gerekçe göstermeden feshedebilecek. Bunun darbeden ne farkı var?

Bir anayasa değişikliği düşünün; cumhurbaşkanı taraflı olacak, hem partisinin genel başkanı olacak, bununla yetinmeyecek, her tür üst düzey yöneticiyi atayacak, istediği zamanda görevden alacak. En acısı da ilin valisinden ilçenin kaymakamına, üniversitenin rektöründen bakanlık müsteşarına, genel müdüründen emniyetine kadar bütün kamu görevlilerinin “Referandumda evet” videosu çekmelerini bekleyecektir.

MECLİS DİKEN ÜSTÜNDE OLACAK

Bu anayasa değişikliği geçerse, artık Meclis’teki her kanun görüşmesinde iktidar milletvekilleri diken üstünde olacaktır. Kanunun özü artık hiç tartışılmayacak, Saray’dan gelecek işarete göre el kaldırılıp indirilecek, vatandaş çıkarına ve muhalefetin uyarılarına değil, Saray’ın hışmına göre hareket edilecektir. Meclis irade yeri değil, günü idare etme yeri olacaktır. 

 
 
ESAD’LA YAPILAN TATİLLERDE BUNLAR MI KONUŞULDU?

Bu anayasa değişikliği hani o çok eleştirdiği Esad’ın anayasasını model almıştır. Cumhurbaşkanı artık öyle bir yetkiyle donatılıyor ki, beğenmediğin Meclis seçimini,kendi istediği sonuç çıkana dek tekrarla; partin muhalefete düşerse, beğenmediğin kanunu çıkaracak bir Meclisi sürekli seçime götür, seçim sonuçlarına ve kanun değişikliklerine itiraz edileceği vakit o yargı üyelerini sen belirle, milletvekillerini sen yaz, kaymakamı ve valiyi sen ata. İstediğin yerde bir bölge yönetimi kur, aklına estiğinde özerklik ver, illeri böl ve yönet. Hakkında yargılama yapılsın dendiği zaman Yüce Divan için toplanacak imza sayısını arttır, üstelik hangi suçu işlersen işle Cumhurbaşkanlığın, atamayla oturduğun Cumhurbaşkanı Yardımcılığın, Bakanlığın bittikten sonra da o koruma kalkanından yararlan.
Meclis seni Yüce Divana göndermesi için 400 imza toplayacak ama sen Meclis’i kapatmak için tek imza atacaksın. Seni yüzde 51 seçip getirecek ama sen yüzde 100’e yakın iradeyle Meclis’e gelen vekilleri tek imzayla kapının önüne koyacaksın.
Referandumda “hayır deyin” diye şarkı yapanı, afiş asanı, bildiri dağıtanı gözaltına aldır. Kafasını kaldıran şirketi, gazeteyi, kanalı KHK ve kayyumla sustur. Talimat verdiğin tutuklamalara tepki artınca da “yargı bağımsızdır, sözüne sığın.
Beğenmediğin kanun çıkmasın diye Meclis’in önüne geç, yeni anayasayla Cumhurbaşkanlığı kararnamesi adı altında padişah fermanı çıkart, kanunları gölgede bırak. 
Tüm bunlar olacak iş mi? Elbette değil.23 Nisan 1920’de Saray’dan alınıp millete verilen egemenlik yetkisi, 97 yıl sonra Meclis’ten alınıp Saray’a verilir mi? Türk Milleti bağımsızlığına,Cumhuriyetine ve demokrasisine tutkuludur, Esad ve Saddam düzenini hiç bir zaman kabul etmez ve böyle bir anayasaya değişikliğinide asla geçit vermez.