Etiket arşivi: S-400

İRAN’IN BİR ŞAHAP FÜZESİ KAÇ S-400 EDİYOR?

 

 

            Aydınlar Ocağı 2019 yılını “Gençler Kürsüde” Programıyla kapattı. 77’ncisi düzenlenen programın konuğu KOÜ Mekatronik Bölümü 4.Sınıf Öğrencisi ve aynı zamanda Kocaeli Türkçüler Topluluğu Başkanı olan Özer Mert Özdemir oldu. TÜRKİYE’NİN HAVA SAHASI VE GEREKSİNİMLERİ başlığıyla Sivil Toplum Merkezi’nde düzenlenen toplantıya Kocaeli Aydınlar Ocağı başkanları Süleyman Pekin ve Av. Ruhittin Sönmez, Kocaeli Türk Ocağı Başkanı Yücel Alpay Demir, Yesevî Ocağı Eğitim-Kültür-Sanat Derneği ve KMKB Dönem Başkanı Eren Elmalı, Türk Eğitim Sen Kocaeli 1 Nolu Şube Başkan Vekili Feyzullah Divli, Birleşik Emekliler Derneği Başkanı Alp Timincioğlu, Başiskele Belediyesi Meclis Üyesi Nuray Savcı Güçlü, İyi Parti İzmit İlçe Başkan Yrd. Abdurrahman Akgün, Kocaeli Alperen Ocakları eski Başkanı İrfan Memiş, TES İzmit İlçe Temsilcisi Hüseyin Akçay, Derince İlçe Millî Eğitim eski Müdürü Remzi Turan, Türk Haber Sen eski Başkanı Ayhan Altay, Arslanbey Fevziye Tezcan EML Müdürü Murat Pala ile Ocak yöneticileri ve üniversiteli Türkçüler katıldı.

Açılış konuşmasında KAO Başkanı Süleyman Pekin, Türkiye’nın hava güvenliği için aldığı fakat henüz kullanamadığı S 400’ler dolayısıyla ABD’nin ekonomik yaptırım tehdidiyle karşılaştığını, Özer Mert Özdemir’in hem böyle zorlu hem de böyle güncel bir konuyu çalışmasından duyduğu memnuniyeti dile getirdi.

Önce Hava Hakimiyeti ve Balistik Füzeler hakkında bilgi veren Mert Özdemir kısa, orta ve kıtalarası balistik füze sahibi ülkeler (Kuzey Kore’den İsrail’e, Amerika’dan Hindistan’a) ile ürün çeşitliliği hakkında görsel destekli ayrıntılı bilgiler sundu. Ardından Türkiye’nin Uçak Filosunu irdeleyen Özdemir envanterin yetersiz ve eski olduğunu, 80’li yıllarda edinilen F 16’ların bile demode kaldığını, FETÖ nedeniyle uçak başına hava personelinin ciddi oranda azaldığını, pilotaj eğitiminin hem çok masraf hem de çok zaman istediğini anlattı. Artık F 22 Raptor gibi radarda görünmeyen veya F 35 Lightning II gibi çok amaçlı yeni nesil uçakların tercih edildiğini de ilave etti.

Patriot’lara karşın S 400’lerin işlevsel olarak daha ağır bastığını söyleyen Özer M. Özdemir öncelikle Ermenistan, Bulgaristan, Yunanistan, Suriye gibi Türkiye’nin komşularında bulunan S 200 ve S 400 sistemlerini akabinde de Suriye ve İran’da bulunan Scud ve Pantscir sistemlerini ele aldı. Özellikle İran’ın balistik füze alanında aşırı derecede geliştiğinden bahseden Özdemir İran’ın Zülfikâr Füzeleriyle 700 km., Kıyam Füzeleriyle 800 km., Şahab 3 Füzeleriyle 2000 km. ve Soumar Füzeleriyle de 2500 km.’yi bulduğunu beyan etti.

İsrail’in 1500 km. menzilli Jeriko 2 ve 4500 km. menzilli Jeriko 3 Füzeleriyle ülkemizi vurabilme kapasitesine sahip olduğunu ifade eden Özdemir hem güney hem kuzey komşumuz olan Rusya’nın ise füze konusunda Nirvana düzeyinde olduğunu söyledi. Rusların kara, deniz, ve hava üzerinden çok çeşitlikle çalıştıklarını hatta yerküreyi boydan boya dolaşabilecek bir füze kapasitesi geliştirdiklerini aktardı. Türkiye olarak bizim henüz yolun başında olduğumuzu ve küresel çapta bu rekabette yer alabilmek için bilhassa mühendislik öğrencilerinin, yazılım ve tasarımcıların kendilerini bu işe adayarak eğitimlerini öyle yönlendirmeleri gerektiğini vurguladı.

Arkasından soru-cevap ve katkı kısmına geçildi. Oldukça sıcak ve samimi geçen bu fasıldan sonra gecenin hatırasına binaen İzmit Saat Kuleli Kocaeli Aydınlar Ocağı plaketini salondaki en genç öğrenci olan ve Başiskele Anadolu İmam hatip Lisesi 12. Sınıf öğrencisi Kadir Fidan’la birlikte KAO Başkanı Süleyman Pekin konuşmacı Özer Mert Özdemir’e takdim etti..

NATO tehdidi ve S-400 radar gerçeği – 2

haluk_duralS-400 sistemi NATO’yu neden huzursuz ediyor? 2.8. S-400 sistemi millî radar ağına entegre olabilir mi? 3.0. Sonuç Özet Türk Ordusunun Fırat Kalkanı Harekâtı, Suriye’nin kuzeyinde ABD ve müttefiklerinin komutasındaki IŞİD+(PKK=PYD=SDG) tarafından kurulmak istenen Kürt koridorunu Fırat nehrinin batısında durdurmuştur. ABD’nin dışlandığı Astana Kararları çerçevesinde oluşturulan Rusya+İran+Türkiye işbirliği giderek Irak ve dolaylı olarak Suriye’nin da katıldığı bir ittifaka dönüşmektedir. Bu gelişmeler karşısında bölge haritası halen ABD’nin istediği gibi şekillenememiştir. Türkiye’nin Suriye ve kuzey Irak’ta Barzani karşıtlığı çerçevesinde Rusya+İran+Türkiye üçlüsüne Irak ve dolaylı olarak Suriye’nin de katılabileceği ihtimali ABD ve NATO’da Türkiye karşıtı seslerin yükselmesine yolaçmıştır. ABD ve NATO ülkelerinde Türkiye’nin NATO’dan çıkartılması isteğinin giderek daha yüksek seslendirilmekte olduğu bu dönemde, Türkiye’nin tehdit algılamasında değişiklikler olmaktadır. Türkiye’nin yüksek irtifa hava savunma sistemi ihtiyacı için 2013 yılında açtığı ihaleyi kazanan Çin HQ-9 sistemi alımı ABD ve NATO’nun baskısıyla iptal edilmiş, ancak savunma eksikliğinin günümüzde daha da acil hale gelmesi üzerine Rusya’dan S-400 sistemi alınması karara bağlanmıştır. Bu karar üzerine ABD ve NATO, Türkiye’yi gerçekçi olmayan gerekçelerin arkasına sığınarak açıkça tehdide başlamıştır. Gerekçelerin mesnetsizliği Türkiye’nin S-400 alımı kararının ne kadar doğru olduğunun en açık kanıtı olmaktadır. Yazımızın kaynak göstererek vermiş olduğumuz kısaltılmış bilgiler, konuya yakın olmayan okuyucular için fazlaca teknik ve anlaşılmaz gelebilir. Ancak bütün bu bilgilerden çıkartılacak çok önemli sonuçlar bulunmaktadır. Sayfa 2 / 13 1.0. Giriş Sadece Irak’ta 1,5 milyon kişiyi öldüren, 2,4 milyon insanı sakat, öksüz ve yetim bırakan ve milyonlarca insanı yerinden yurdundan eden batı emperyalizminin lideri ABD ve müttefikleri İngiltere, İsrail, Fransa, Almanya ve bu bloka dahil diğer yandaş ülkelerin 1991 yılından beri Ortadoğu’da başlattıkları kanlı ve vahşi saldırılar, altı yıldır Suriye’de olanca şiddetiyle devam etmektedir. Bugüne kadar Suriye’de 500 bin kişinin ölümüne, 6 milyona yakın kişinin mülteci olmasına yolaçan emperyalist saldırıya rağmen Suriye merkezi hükümet kuvvetleri ve Rusya ile İran’ın aktif ve etkin desteği karşısında bölge haritası halen ABD’nin istediği gibi şekillenememiştir. Türk Ordusunun Fırat Kalkanı Harekâtı, Suriye’nin kuzeyinde ABD ve müttefiklerinin komutasındaki IŞİD+(PKK=PYD=SDG) tarafından kurulmak istenen Kürt koridorunu Fırat nehrinin batısında durdurmuştur. ABD’nin dışlandığı Astana Kararları çerçevesinde oluşturulan Rusya+İran+Türkiye işbirliği giderek Irak ve dolaylı olarak Suriye’nin da katıldığı bir ittifaka dönüşmektedir. Ayrıca Kuzey Irak’ta yapılan bağımsızlık referandumunu hükümsüz kılan Türk, Irak ve İran ordularının işbirliği ve desteği ile Irak ordusu, Kerkük ve önemli petrol bölgelerini Barzani peşmergelerinden kurtarmış, IŞİD’i Irak’tan neredeyse tamamen temizlemiş, Irak merkezi Hükümetinin tüm Irak’ta etkinliğini arttırmıştır. Türkiye+Rusya+İran ve dolaylı Suriye işbirliği ile Türk Ordusu İdlip’e girmiş, PKK hakimiyetindeki Afrin’in güneyinde kontrol üsleri kurmaya başlamış ve İdlip IŞİD’den temizlendikten sonra sıraya Afrin ve Münbiç konulmuştur. Üçlü işbirliği ile bu harekâtlar tamamlanırsa ABD’nin kuzey Suriye’de oluşturmaya çalıştığı Kürt koridoru tamamen bitecek ve bölgede Suriye ordusu ülke toprakları üzerindeki egemenliğini yeniden tesis edecektir. Bütün bu gelişmelerin ABD planlarını sekteye uğratması ve Türkiye’nin üçlü ittifak ve özellikle Rusya ile ilişkilerindeki yoğunlaşma ve yakınlaşmalar yüzünden ABD, Almanya ve NATO ile ilişkilerinde gerginlikler ortaya çıkmıştır. Bunlara ek olarak; güney Avrupa’nın doğalgaz ihtiyacını karşılamak için projelendirilen Türk Akımı sözleşmesi sonuçlanmış ve Karadeniz’e gaz boruları döşenmeye başlamış ve en önemlisi ise Türkiye’nin Rusya’dan S-400 yüksek irtifa hava savunma sistemleri alımı kesinleşmiştir. S-400 hava savunma sistemleri alınması gündeme gelince önce ABD ve devamında NATO’dan Türkiye’ye yönelik dozu giderek artan tehditler savrulmaya başlanmıştır. Türkiye’nin Rusya’dan satın almayı planladığı S-400 füze savunma sistemi konusunda Amerikan yönetiminin duyduğu rahatsızlığı dile getiren Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Heather Nauert, Türkiye’nin S-400 planlarına dair endişelerini yinelerken, Savunma Bakanlığı Pentagon Sözcüsü Johnny Michael de S-400’lerin potansiyel satın alımı konusunda Türk yetkililere kaygılarını ilettiklerini söylemiştir. İttifak üyelerinin NATO sistemiyle, diğer üye ülkelerinin şu anda sahip olduğu sistemlerle birlikte çalışabilir askeri teçhizata sahip olmasının önemli olduğunu vurgulayan Nauert, “Eğer haberlerde geçtiği gibi Türkiye bir Rus sistemi olan bu S-400’leri satın alacaksa, (bu sistem) bu standarda uymaz dolayısıyla bu tabi ki bizim açımızdan endişe oluşturur” diye konuştu. Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Michael, “Herhangi bir büyük çaplı füze savunma sistemleri satın alımında NATO’yla birlikte çalışabilirliğin önemini vurgulamaktayız” ifadesini kullanmıştır. AB’nin eski Ankara Büyükelçisi Marc Pierini, Le Figaro gazetesine ihaleyi değerlendirirken, “Bugün öncelikle NATO’yu zayıflatmak isteyen Rusya’nın diplomatik bir zaferi söz konusudur. Darbe girişiminden sonra son derece ağır bir şekilde tecrübeli kadroları hava kuvvetlerinden Sayfa 3 / 13 temizlenen Türk ordusunun, S-400’leri tek başına kullanması olanaksız. Bu da demektir ki, Rusya, Türkiye’ye 100 ila 200 adet asker gönderecek. Ve ardından Kremlin, Türk savunma sistemine hem de son derece yüksek seviyede sızmayı başaracak” sözleriyle endişelerini dile getirmiştir. Fransız La Monde gazetesinin yorumunda göre ise “Ankara’nın 15 Temmuz darbe girişiminin ardından, Türk ordusu içinde ciddi temizliğe gittiğini ve batı yanlısı çok sayıda üst düzey askerin ordudan uzaklaştırıldığını belirterek, şimdi ‘eurasien’ (Avrasyacı) yani Asya yanlısı subaylar belirleyici çoğunlukta ve bunlar Türkiye’nin Rusya, Çin ve Hindistan’a yakınlaşmasını savunuyor” görüşlerine yer vermiştir. [1] NATO Askeri Komitesi Başkanı Orgeneral Petr Pavel, 25.10.2017 çarşamba günü yaptığı açıklamada, “her bir ülkenin kendi savunma kararlarını vermekte serbest olduğunu ancak Türkiye’nin planlanan S-400 füzelerini almasının Ankara’nın NATO müttefikleriyle herhangi bir “hava savunma sisteminin parçası olmasını engelleyeceğini” ileri sürmüş, başka teknik kısıtlamaların da ortaya çıkabileceğini savunmuştur. Savunma Yazarları Grubu’nun ev sahipliğini yaptığı etkinlikte gazetecilerin sorularını yanıtlayan Pavel, “Egemenlik ilkesi, savunma teçhizatının ediniminde açıkça görülüyor ancak ülkeler bu kararları vermede bağımsız oldukları gibi, kararlarının sonuçlarıyla yüzleşmede de bağımsızlar” dedi. “NATO füze savunma sistemleri ile entegre olmasa bile S-400’lerin bulunması, o ülke topraklarında potansiyel olarak konuşlandırılacak olan müttefik varlıkları için zorluklar yaratıyor” ifadelerini kullanan Pavel, müttefiklerin konuyu tartışmalarının, endişe ve potansiyel güçlükleri dile getirmelerinin adil olduğunu belirtmiştir. [2] Basında çıkan haberlere göre ABD, Türkiye’nin savunma sistemini engellemek için son kozunu oynayacağını ilan etmiştir. Washington S-400 füzelerini üreten Rus firmalar arasındaki Rusya devlet silah şirketi Rosoboronexport ve Almaz-Antey şirketleri kara listeye almaya hazırlanıyor. Böylece füze alan Türkiye’ye de yaptırım kararı çıkaracak. [3] Defense News’e konuşan ABD Hava Kuvvetleri Müsteşar Yardımcısı Heidi Grant Türkiye’ye uyarılarda bulunarak, Rusya’dan S-400 füze savunma sistemleri satın alması halinde Türkiye’nin NATO teknolojilerine erişiminin kısıtlanacağını, ileriki aşamada da. F-35 tipi 5. nesil bombardıman uçaklarını edinme ve kullanma imkanlarına yönelik tedbirler alınabileceğini, 2018 yılında planlanan Türkiye’ye F-35 sevkiyatıyla ilgili sorunlar çıkabileceğini” söylemiştir. S-400 anlaşmasının hayata geçmesinin Türkiye ve NATO arasındaki askeri işbirliğini ciddi şekilde etkileyeceğini kaydeden Grant, NATO stratejisinin S-400 sistemleriyle işbirliğine izin vermediğinin altını çizmiştir. [4] Türkiye’nin Rusya’dan S-400 yüksek irtifa hava savunma sistemi alma kararını kesinleştirmesi ile beraber, geçtiğimiz 8-17 Kasım tarihlerinde Norveç’te düzenlenen Trident Javelin-2017 NATO tatbikatında Atatürk ve Cumhurbaşkanı R. Tayyip Erdoğan “düşman” hedefler olarak gösterilmesiyle, ABD ve NATO’nun Türkiye’yi tehditlerine yeni bir halka eklenmiştir. [1]: http://odatv.com/tskda-avrasyaci-subaylar-belirleyici-cogunlukta-1409171200.html [2]: http://www.yenicaggazetesi.com.tr/natodan-s-400-aciklamasi-175784h.htm [3]:http://www.aksam.com.tr/dunya/abd-s400-fuzelerini-ureten-rus-firmalari-kara-listeye-almaya-hazirlaniyor/haber- 674465 [ 4 ]: https://tr.sputniknews.com/savunma/201711171031038293-abd-turkiye-s400-nato-yeknoloji-erisim-kisitlanir/ Sayfa 4 / 13 ABD Dışişleri Bakanı Tillerson 27.11.2017 günü Wilson Center’da yaptığı konuşmada “NATO müttefiki olarak Türkiye’den, NATO müttefiklerinin ortak savunmasına öncelik vermesini istiyoruz. İran ve Rusya, Türk halkına, Batı ülkeleri camiasına üye olmanın sağladığı ekonomik ve siyasi faydaları sunamaz. Türk Akımı ve Rusya’dan Almanya’ya yapılan 2. Doğalgaz boru hatlarına karşıyız” diye konuşmasıyla tepkisini en üst düzeyde dillendirilmiştir.[5] Eğer Türk Ordusu Türkiye-Rusya-İran ve dolaylı olarak Suriye ile ortak mutabakat çerçevesinde İdlip, Afrin ve Münbiç harekâtını yaparsa, ABD ve NATO’dan benzer çıkışlar ve tehditler önümüzdeki günlerde artarak devam edecektir. [6] 2. S-400 Hava Savunma Sistemi nedir? 2.1. Genel S-400 TRIUMF (ZAFER) hava savunma sisteminin NATO kod adı SA-21 GROWLER’dır. Eski Sovyet ve şimdiki Rusya tarafından üretilen askeri donanıma NATO tarafından daima aşağılayıcı isimler takılır. Nitekim growler hırlayan demektir. Daha önce S-300PMU-3 kod ismiyle tanınan S-400 hava savunma sistemi Almaz/Antei tasarımı, Fakel Machine-Building Design Bureau imalatı S-400 sistemi 1990’lardan sonra S-300 ailesinin geliştirilmiş bir üyesidir. S-400 yeteneklerini tamamlamak için dört (4) değişik özellikte füze kullanır. Bunlar; kısa menzilli (40 km) 9M96E, orta menzilli (120 km) 9M96E2, uzun menzilli (250 km) 48N6 ve çok uzun menzilli (400 km) 40N6 füzeleridir. S-400 sistemi 185 km irtifada[7], 14 Mach (4,8 km/saniye=17.280 km/saat) hızla uçan hava araçlarını tehdit edebilecek kapasitededir. Radarlarının tarama menzili 600 km ve hava hedeflerine kilitlenme menzili en fazla 400, en az 2 km’dir. Mobil ve çok kanallı hava füze savunma sistemi (multichannel Air Defence Missile SystemADMS) olan S-400; mevcut ve gelecekteki uçak karıştırıcıları (aircraft jammers), erken uyarı ve yönetim uçakları (early-warning and direction aircraft), hava keşif ve gözetleme uçakları (reconnaissance aircraft), füze taşıyan stratejik bombardıman uçakları (strategic aircraft carrying airborne missiles), taktik ve operasyonel-taktik balistik füzeler (tactical and operational-tactical [5]: https://www.wilsoncenter.org/event/address-us-secretary-state-rex-tillerson-the-us-and-europe-strengtheningwestern-alliances [ 6 ]: Haluk Dural, NATO tehdidi, S-400’lere karşı F-35’ler! http://dunya48.com/haluk-dural/30623-haluk-dural-natotehdiid-s400lere-karsi-f35ler [7]: С-400 vs Patriot: в чем американцы уступают нашим ЗРС (P-400 vs Patriot: what Americans concede our AAMS) Vladimir Tuchkov, 28.04.2015, http://svpressa.ru/post/article/120265/ Sayfa 5 / 13 ballistic missiles) orta menzilli balistik füzeler (medium-range ballistic missiles) ve diğer hava saldırı araçlarına karşı ağır çevre koşullarında kilitlenmek için tasarlanmıştır.[8] S-400 sistemi genel hatlarıyla, 5 metre ilâ 56 km irtifadaki hedeflere kilitlenebilir. Taktik savaş başlığı taşıyan her türlü hedefi 5-60 km arasında sahip olduğu farklı füzeleri kullanarak vurabilir. Sistem 36-80 hedefe aynı anda kilitlenebilecek kapasitedir. Kamyonlar üzerinde yüklü S-400 sistemi, düz yolda 60 km/saat, arazide 25 km/saat hızla hareket edebilir. S-400 hava savunma sisteminde kullanılan füzeler; B-1, B-52 vb stratejik bombardıman uçakları, FA-18 Growler gibi elektronik savaş uçakları, her türlü AWACS erken uyarı uçakları, F-15, F-16, F-35, F-22 Raptor gibi savaş uçakları, stratejik seyir füzeleri 3.500 menzilli balistik füzeleri vurabilecek yetenektedir.[i] 2.2. Komuta ve Kontrol Merkezi 30K6E model Komuta ve Kontrol Merkezi, 91N6E-Gamma GE ve 96L6E-Protivnik-GE radarlarından alınan gelen hedef bilgilerini alır. Bu yapıya yakınlarında bulunan; S-300, Tor-M1, Panstir-S1, Rus savaş uçaklarının komuta merkezleri, Nebo-M gibi ve daha birçok yabancı sistemler de entegre edilebilir. Bir 30K6E Komuta ve Kontrol Merkezi sekiz (8) bataryaya kumanda etme kapasitesine sahiptir.[9] Bir S-400 bataryasında 32 füzesi bulunan sekiz kovan vardır. Her S-400 bataryası ise Ural-552301 model 8×8 kamyon üzerine monteli 55K6E model mobil komuta ve kontrol merkezi tarafından yönetilir. (Resimde soldan sağa; 55K6E, Füze fırlatma kovanları, 96L6E radarı, 92N6E Atış-kontrol/nişan radarı)[10] 2.3. Radarlar 91N6E Gamma-GE, Tarama Radarı [11] Gamma-GE üç boyutlu (3D) tarama radarı, düşük profilli resim veren yüksek irtifa füzeleri, yoğun elektronik karıştırma/parazit (jamming) ve hedef dışı yansımaların (clutter) olduğu ortamlarda bile, etkin tesbit ve tanımlama ve askeri ve sivil uçaklara IFF [ii] sorgulaması yapabilecek şekilde tasarlanmıştır. S-bandında (NATO E/F bandı, Frekans 2-4 GHz, Dalga boyu 7,5-15 cm) aktif elektronik tarama dizili (Active Electronically Scanned Array-AESA) radarı aynı anda 200 hedefi izleyebilir. Radarın tarama menzili 120 km yüksekliğe kadar 600 km’dir. Hedef tanımlama menzili ise; [8]: http://roe.ru/eng/catalog/air-defence-systems/air-defense-systems-and-mounts/s-400-triumf/ [9]: http://defencediscussionsandarguments.blogspot.com.tr/2016/11/elements-of-s-400-system-at-glance.html [10]: http://www.deagel.com/Tactical-Vehicles/55K6E_a002608002.aspx [11]: http://roe.ru/eng/catalog/air-defence-systems/air-defense-systems-and-mounts/s-400-triumf/ Sayfa 6 / 13 Radar Kesit Yüzeyi (Radar Cross Section-RCS) 1 m2 olan hedefler için 400 km, Radar Kesit Yüzeyi (radar Cross Section-RCS) 0,1 m2 olan hedefler için ise 240 km’dir. Maksimum hedef menzilleri ise; Hayalet Uçaklar için menzil 150 km’dir. Balistik füzeler için (hızı 4.800 m/saniye=17.280 km/saat ve radar kesit yüzeyi 0,4 m2 : 230 km, Radar kesit yüzeyi 4 m2 olan hedefler için: 390 km, Stratejik bombardıman uçakları büyüklüğü için ise menzil 570 km’dir. 96L6E, Protivnik-GE 3D Tarama Radarı L bandında (Frekans 1-2 GHz, Dal boyu 30-15 cm) çalışan bu üç boyutlu-3D sayısal faz dizili radar; stratejik ve taktik savaş uçakları, seyir füzeleri, balistik hedefler, düşük hızlı küçük hava taşıtları ve başkaca tanımlanmış hedeflerin, konumlarını tesbit ve izlemek için tasarlanmıştır. IFF sorgulaması yapar, aktif parazit kaynaklarının (jammer) yerlerini belirler, Hava Savunma ve Hava Kuvvetleri Komuta ve Kontrol Merkezlerine önleyici savaş uçaklarının ve karadan havaya füzelerinin rotaları için radar verileri üretir. Genel anlamda 200 km irtifaya kadar menzili 10-400 km’dir. Radar Kesit Yüzeyi (radar Cross Section-RCS) 0,1 m2 olan hedefler için ise 240 km’dir. Radar Kesit Yüzeyi (RCS) 1,5 m2 için hedef tesbit menzilleri: Uçuş yüksekliği; 100 m olan hedefler için 40 km 1 km olan hedefler için 100 km 5 km olan hedefler için 240 km +12 km olan hedefler için 480 km 500 hedefi izleyebilen ve 6 Adet S-400 bataryasını kontrol edebilen bir radar sistemidir. 92N6E Grave Stone “I-J” bandında (Frekans 8-20 GHz, Dalga boyu 8-1,5 cm) çalışan Atış kontrol/güdüm radarı mevcuttur. Nebo-M radarı ABD yapımı (Türkiye’nin de almak istediği) F-35 Müşterek Taarruz Uçağı’nı avlamak üzere geliştirilmiştir. X-L bandında (NATO I-D, frekans 10-1 GHz, dalga boyu 3-30 cam) çalışan radar çok detaylı tarama yeteneğine sahiptir. Tehdit yönünde doğru konumlandırılırsa, çok küçük radar kesit yüzeyine (RCS) sahip hedefi aydınlatabilir. Elektronik karıştırmaya karşı çok dirençlidir. Modern yerden havaya atılan füzeler için çok hassas yüksek kalitede izleme ve rota tayini yapabilir. Ayrıca sistem; Sayfa 7 / 13 64N6E2 radarı “S” band (Frekans 2-4 GHz, Dalga boyu 7,5-15 cm 400 km menzilli tarama radarı), 30N6E2 aydınlatma ve yönlendirme radarı “X” band (Frekans 8-12 GHz, Dalga boyu 4-2,5 cm), menzil 300 km. ile desteklenebilmektedir. 2.4. Füzeler 40N6 Füzesi 40N6 füzesi ile sistemin harekât alanı; 185 km’lik maksimum yükseklik ve 400 km’lik menzile ulaşmıştır. Bu füzenin Hızı 14 Mach (4,8 km/saniye=17.280 km/saat) olup, kendi aktif radarı ile yönlendirilir. Bu durum komşu hava sahasında yüksek irtifada ve uzakta uçan AWACS, J-STAR gibi komuta-kontrol-erken uyarı-istihbarat uçaklarını dahi tehdit eder hale gelmiştir. S-400 ve S-500 için yüksek hassasiyetli, nükleer balistik füzeleri çarparak tahrip edecek 77N6-N ve 77N6-N1 hipersonik hıza sahip (7 km/saniye= 25.000 km/saat) füzeler geliştirilmektedir.[12] Söz konusu füzeler, 200 km yüksekliğe kadar etkili olup, balistik füzeler, kıtalararası balistik füzeler, alçak irtifa yörünge silahları ve her türlü hayalet uçaklara karşı etkili olacaktır.[13] 48N6E3 Füzesi Bu füze, uçaklar, seyir füzeler, insansız hava araçları (İHA), balistik füzeler ve hızı 2,8 km/saniye=10.000 km/saat olan kıtalararası balistik füzelere kilitlenebilir. Menzili 250 km olan füze, 2 km/saniye=7.200 km/saat gibi yüksek hızlarda bile yüksek manevra kabiliyetine sahiptir. Parçacık tesirli 180 kg’lık harp başlığı vardır, yakınlık fünyesi (proximity fuse) patlar. 9M96E2 (120 km) ve 9M96E (40 km) Füzeleri Egzoz yönlendirmeli bu gelişmiş füzeler çok yüksek elektronik karıştırma (jamming) ortamında bile hedefe kilitlenmekte benzeri görülmemiş etkinliktedir. 35 km ilâ 5 metre irtifada 15 Mach=18.375 km/saat hızla uçan hedefleri vurabilir. Kendi aktif radarıyla yönlendirilen füzeler, rotasının ortalarına geldiğinde kendi süre-durum (atalet) seyir sisteminden (inertial navigation system) ve S-400’ün yer radarlarından hedef bilgilerini sürekli günceller. Saniyede 1 km hızla (3.600 km/saat) seyrederken; 9M96E füzesinin menzili 20 km irtifada 40 km, 9M96E2’nin menzili ise 30 km irtifada 120 km’dir. Füzeler 24 kg’lık parçacık tesirli harp başlığı taşır ve radyofrekans fünyelidir.[14] [12] : Keir Giles, RUSSIAN BALLISTIC MISSILE DEFENSE: RHETORIC AND REALITY, Strategic Studies Institute and U.S. Army War College Press, June 2015, sayfa 22-23. http://ssi.armywarcollege.edu/pdffiles/pub1277.pdf [13]: https://sputniknews.com/military/201704091052466018-russia-prometey-missile-system-airdefense/ [14]: http://defencediscussionsandarguments.blogspot.com.tr/2016/11/elements-of-s-400-system-atglance.html Sayfa 8 / 13 2.5. S-400 sistemi genel özellikleri Maksimum Hedef Hızı 4,8 km/sn (17.000 km/s) Hedef Tesbit Uzaklığı 600 km Hava Hedefleri menzili maksimum 400 km minimum 2 km Füzelerin etkili olduğu irtifa maksimum 20/30/120/185 km minimum 5-10 metre Taktik balistik hedefler için etkili menzil maksimum 60 km minimum 5 km Aynı anda kilitlenilen hedef sayısı 80 Aynı anda ateşlenebilen füze sayısı 160, hedef başına 2 füze Hareket halindeyken sinyal geldiğinde harekâta başlama süresi 5 dakika Hazır beklerken sinyal geldiğinde harekâta başlama süresi 0,6-3 dakika Tam genel bakım dönemi 10.000 saat Hizmet süresi Yer tesisatı En az 20 yıl Füzeler 15 yıl 2.6. S-400 sistemi nasıl çalışır? Bu sistem her türlü hava tehdidinin son aşamasında (terminal faz) kullanılır. Eğer sistem bir erken uyarı radar ağına bağlıysa (örneğin Türkiye’deki NATO Hava Savunma Yer Ortamı-NATO Air Defense Ground Environment-NADGE ve Hava Komuta Kontrol Sistemi-Air Command and Control System-ACCS radar ağı), düşman hava tehdidinin tanımlanması, rotası ve tahmini hedef bilgileri, ağ üzerinden S-400 sistemine aktarılarak sistem alarma geçirilir. Rusya’daki S-300, S-400 sistemleri bu şekilde çalışmaktadır. Eğer, S-400 sistemi bir yaygın erken uyarı radar sistemine bağlı değilse sadece kendi imkânları dahilinde (stand-alone) çalışır. Bu durumda ise S-400 gurubunda bulanan uzun menzilli tarama radarları (91N6E Gamma-GE veya 91N6E Gamma-GE) hedef için kimlik sorgulaması (IFF) yapar, eğer hedef düşman olarak tanımlanırsa, alınan hedef bilgileri; 30K6E ve 55K6E model mobil komuta ve kontrol merkezine aktarılır. Komuta kontrol merkezi, tanımlanmış hedefin özelliklerine Sayfa 9 / 13 göre 92N6E Grave Stone veya Nebo-M radarını hedefe kilitleyerek, uygun nitelikteki hava savunma füzesini hedefe ateşler.[15] 2.7. S-400 sistemi NATO’yu neden huzursuz ediyor? Türkiye’nin Rusya’dan alacağı S-400 sisteminin NATO radar ağına bağlanmasına (entegre olmasına) NATO’nun izin vermeyeceği net olarak açıklanmıştır. Diğer bir deyişle S-400 sistemi, NATO radar ağında bulunan veri bankalarındaki hedef bilgilerine erişemeyecektir. Bu durumda sistem sadece Rusya’nın radarlara yüklediği veri kütüphanesindeki hedef bilgilerini kullanacaktır. Bu bilgiler ise [i] son notta bazı örnekleri görülen ABD (ve bazı NATO ülkelerinin) imalatı olan uçaklar, füzeler vb hava araçlarıdır. Türkiye’nin kendi ürettiği “Millî IFF” yazılımı olmadığı ve NATO IFF yazılımının kaynak kodlarını vermediği için bu tür bilgiler S-400 sistemine yüklenemeyeceğinden dolayı sistem sadece Rusya’dan alınacak veri kütüphanesindeki bilgileri kullanacaktır. Güney Kıbrıs Rumlarının Rusya’dan aldığı S-300 füze bataryası Aralık 2007’de Yunanistan’a devredildi ve Girit’te konuşlandırıldı. Bu füze sistemi NATO’ya entegre edilmediği halde, hiçbir zaman NATO’dan Yunanistan’a bir serzeniş ve tehdit gelmedi. Çünkü Yunanistan, albaylar cuntası kararıyla NATO’dan çıkmış olsa bile, NATO’nun sadık bir müttefiki olduğundan ve ABD veya NATO’nun Yunanistan’ın toprak bütünlüğünü tehdit edecek bir ayrılıkçı terör örgütünü besleyip desteklemesi söz konusu olmadığından, yani ABD veya NATO Yunanistan’a karşı bir hava taarruzu düşüncesi bulunmadığından, Girit’teki S-300 füze sistemi NATO tarafından tehdit unsuru olarak değerlendirilmemiştir. Halbuki, Türkiye için durum tam tersidir. Türkiye’nin toprak bütünlüğüne kasteden ve 35 yıldır süren bölücü PKK isyanı ABD, İsrail, İngiltere, Almanya, Fransa, Yunanistan, NATO ve Ermenistan gibi ülkelerce desteklenmekte olup, PKK artık Suriye’nin kuzeyinde ABD’nin kara ordusu olmuştur ve söylenenin aksine Türkiye’ye karşı ABD tarafından silahlandırmaya devam edilen 40-60 bin kişilik bir düzenli orduya dönüştürülmektedir. Türkiye bu tehdide karşı direnip, askeri önlemlere kalkıştığında, karşısında ABD ve NATO hava unsurlarını bulacaktır. Böylece S-400’ün tarama menziline giren NATO hava araçları için kimlik sorgulaması (IFF) yapılınca, bütün bu araçlar “düşman” olarak tanımlanacaktır. ABD ve genelde NATO’yu tedirgin eden konu budur. Bu boş ve zeminsiz bir tahmin değildir. ABD’nin 2.10.1992 tarihinde Display Determination-92 (Kararlılık Gösterisi-92) adlı NATO tatbikatı sırasında Ege’de ABD uçak gemisi Saratoga’nın ateşlediği 2 adet Sea Sparrow hava savunma füzesiyle Türk savaş gemisi Muavenet’i vurduğu unutulmamalıdır. Ancak bir diğer önemli husus; S-400’ün veri kütüphanesinde acaba çevremizdeki Rusya, İran, Irak, Suriye, İsrail, Mısır gibi NATO dışı ülkelerin elindeki uçak ve füzelere ilişkin bilgiler de var mıdır? Eğer bu bilgiler var ise hangisinin dost, hangisinin düşman olarak tanımlanacağı kararı yani Sistemin IFF kodlarına ekleme yapma veya düzeltme yapma yetkisi Türkiye’ye verilecek midir? Bu konunun muhakkak açıklığa kavuşturulması gerekmektedir. [15]: https://thaimilitaryandasianregion.wordpress.com/2015/12/06/russias-s-400-missile-defense-system-has-noequal-globally-sputnik/ Sayfa 10 / 13 2.8. S-400 sistemi millî radar ağına entegre olabilir mi? NATO radar ağına entegre sabit radarların dışında, ayrıca milli kaynaklarla tedarik edilen ve 1994-2000 yılları arasında Hava Kuvvetleri Komutanlığı’na teslim edilen Taşınabilir Radar Sistemlerimiz; ThalesRaytheonSystems lisansı altında üretilen toplam 14 adet TRS-22XX radarından (3 Boyutlu-3D S-Band (E/F Band), Frekans 2-4 GHz, Dalga boyu 7,5-15 cm) ve 18 adet C3 (Communication, Command and Conrol; İletişim, Komuta ve Kontrol) sisteminden oluşmaktadır. Türkiye’nin ilk özgün Hava Savunma Sistemi olan Türk Mobil Radar Kompleksleri (TMRK) Sistemi, içinde bulunan ve Türk mühendislerinin katkılarıyla gerçekleştirilen Hava Savunma Komuta Kontrol yazılımı, donanımı, haberleşme sistemleri ve TDL (Taktik Veri Hattı-Taktik Data Link) gibi önemli alt-bileşenleri içeren entegre ve taşınabilir yapıda bir Hava Savunma Sistemi’dir. Sistemdeki radarlar eski Thomson-Tekfen Radar (TTR şimdi Havelsan Teknoloji Radar HTR), C3 sistemleri ise Ayesaş tarafından yurtiçinde imal edilmişlerdir. Taşınabilir Radar Sistemleri ile hava savunma şemsiyesi iyice genişletilmiş ve derinliğine bir hava örtüsü sağlanmıştır. Anten ağırlığı 15,4 ton, dönüş hızı ise dakikada 6 tur olan ve balistik füze tanıma yeteneği de olan TRS-22XX radarı, 30 km irtifa ve 470 km menzilde etkin olarak kullanılabilmektedir. Taşınabilir Radar Sistemleri’nde yeralan ve Ayesaş firması tarafından üretilen C3 (Communication, Command and Conrol-İletişim, Komuta ve Kontrol) sistemleri sahip oldukları Link 11B (Taktik Veri Değişimi-Tactical Data Exchange) kabiliyeti ile NATO E3A AWACS, Barış Kartalı HİK (HİK-Türkiye’nin Havadan Erken İhbar Kontrol, erken uyarı uçakları) ve Deniz Kuvvetleri Komutanlığı unsurları ile taktik resim alışverişi yapabilmekte, Link-1 (Tactical Data Exchange for Air Defense; Hava Savunması için Taktik Veri Değişimi) vasıtasıyla Kara Kuvvetleri Komutanlığı’nın HErİKKS (Hava Savunma Erken İkaz ve Komuta Kontrol Sistemi) sistemleriyle taktik resim alışverişi yapabilmekte ve ATDL-1 (Ordu Taktik Veri Değişimi-Army Tactical Data Exchange Link-1) kabiliyeti ile de taktik resmin aktarılması ve silah kontrol komutlarının iletilebilmesi amacıyla füze sistemlerine entegre olabilmektedirler. [16] NATO izin vermeyeceği için S-400 sistemi sadece millî radar ağına bağlanabilir ve böylece Türk hava sahasında 500 km’lik bir uzun menzilli erken uyarı yeteneğine kavuşur. Entegrasyon konusunun S-400 imalatçısı firma ile teknik olarak çözümlenmesi gerekir. [16] : Haluk Dural “NATO tehdidi ve S-400 radar gerçeği – 1”, http://www.dunya48.com/haluk-dural/30662-halukdural-nato-tehdidi-ve-s400-radar-gercegi1 Sayfa 11 / 13 3. Sonuç ABD ve NATO, Türkiye’ye yönelik düşmanca planlar yapmıyorlarsa, S-400 sisteminden alınmasından dolayı tedirginlik duymamalılar, Yunanistan’ın S-300’lerine karşı gösterdikleri tavrı takınmalıdırlar. Alınacak sistemdeki dost-düşman sorgulama (IFF) konusu çözümlenmelidir. Bu sistem sadece millî radar ağımıza entegre edilmeli, NATO radar ağı ile hiçbir surette irtibatlandırılmamalıdır. S-400 hava savunma sistemi muhakkak alınmalıdır. Bu sistemin alınması Türkiye’ye stratejik bir üstünlük ve caydırıcılık sağlayacaktır.Son Notlar: [i]: Russia’s S-400 Missile Defense System Has No Equal Globally, https://militarytechcooperations.wordpress.com/2015/11/11/russias-s-400-missile-defense-system-has-no-equalglobally/ Sayfa 13 / 13 [ii]: IFF-Identification Friend and Foe: Dost ve Düşman Tanımlama. https://yazilimcorbasi.blogspot.com.tr/2011/12/iff-mode5.html IFF yerdeki bir radarın havadaki uçağı sorgulayıp cevap alması prensibine dayanır. Radar tarafından yapılan sorgulamada 5 çeşit Mod vardır: Mode 1: Askeri amaçla kullanılır. Mode 2: Askeri amaçla kullanır ve uçağın kuyruk numarasını belirtir. Mode 3/A: Sivil amaçla kullanılır. Uçağın bulunduğu bölgeyi denetleyen Air Traffic Control (ATC) tarafından verilir.(Askeri ve sivil). Mode 3/C: Uçaktaki altimetre cihazının okuduğu yükseklik değerini belirtir (Askeri ve sivil). Mode 4: Askeri amaçla kullanılır ve şifrelidir. Uçağın dost veya düşman olduğunu ayırt etmeye yarar. Mode 5: Mode 4 gibi şifrelidir. Uçağın dost veya düşman olduğunu ayırt etmeye yarayan Mode 4’ten daha yeni bir sistemdir.f16_10

NATO tehdidi ve S-400 radar gerçeği – 1

Değerli Dostlarımız,

NATO tehdidi ve S-400 gerçeği konulu yazımın birinci bölümünü ekte bilgi ve değerlendirmelerinize sunuyorum.

Saygılarımla,

Haluk DURAL

Millî Merkez Genel Sekreteri

============================

NATO tehdidi ve S-400 radar gerçeği – 1

haluk_duralÖzet Türk Ordusunun Fırat Kalkanı Harekâtı, Suriye’nin kuzeyinde ABD ve müttefiklerinin komutasındaki IŞİD+(PKK=PYD=SDG) tarafından kurulmak istenen Kürt koridorunu Fırat nehrinin batısında durdurmuştur. ABD’nin dışlandığı Astana Kararları çerçevesinde oluşturulan Rusya+İran+Türkiye işbirliği giderek Irak ve dolaylı olarak Suriye’nin da katıldığı bir ittifaka dönüşmektedir. Bu gelişmeler karşısında bölge haritası halen ABD’nin istediği gibi şekillenememiştir. Türkiye’nin Suriye ve kuzey Irak’ta Barzani karşıtlığı çerçevesinde Rusya+İran+Türkiye üçlüsüne Irak ve dolaylı olarak Suriye’nin de katılabileceği ihtimali ABD ve NATO’da Türkiye karşıtı seslerin yükselmesine yolaçmıştır. ABD ve NATO ülkelerinde Türkiye’nin NATO’dan çıkartılması isteğinin giderek daha yüksek seslendirilmekte olduğu bu dönemde, Türkiye’nin tehdit algılamasında değişiklikler olmaktadır. Türkiye’nin yüksek irtifa hava savunma sistemi ihtiyacı için 2013 yılında açtığı ihaleyi kazanan Çin HQ-9 sistemi alımı ABD ve NATO’nun baskısıyla iptal edilmiş, ancak savunma eksikliğinin günümüzde daha da acil hale gelmesi üzerine Rusya’dan S-400 sistemi alınması karara bağlanmıştır. Bu karar üzerine ABD ve NATO, Türkiye’yi gerçekçi olmayan gerekçelerin arkasına sığınarak açıkça tehdide başlamıştır. Gerekçelerin mesnetsizliği Türkiye’nin S-400 alımı kararının ne kadar doğru olduğunun en açık kanıtı olmaktadır. Yazımızın Hava Gözetleme ve Erken İkaz Radarları başlığı altında kaynak göstererek vermiş olduğumuz kısaltılmış bilgiler, konuya yakın olmayan okuyucular için fazlaca teknik ve anlaşılmaz gelebilir. Ancak bütün bu bilgilerden çıkartılacak çok önemli sonuçlar bulunmaktadır. Rusya’dan alınacak S-400 hava savunma sistemleri ile ilgili bilgiler yazımızın ikinci bölümünde verilecektir. Sayfa 2 / 9 1- Giriş Sadece Irak’ta 1,5 milyon kişiyi öldüren, 2,4 milyon insanı sakat, öksüz ve yetim bırakan ve milyonlarca insanı yerinden yurdundan eden batı emperyalizminin lideri ABD ve müttefikleri İngiltere, İsrail, Fransa, Almanya ve bu bloka dahil diğer yandaş ülkelerin 1991 yılından beri Ortadoğu’da başlattıkları kanlı ve vahşi saldırılar, altı yıldır Suriye’de olanca şiddetiyle devam etmektedir. Bugüne kadar Suriye’de 500 bin kişinin ölümüne, 6 milyona yakın kişinin mülteci olmasına yolaçan emperyalist saldırıya rağmen Suriye merkezi hükümet kuvvetleri ve Rusya ile İran’ın aktif ve etkin desteği karşısında bölge haritası halen ABD’nin istediği gibi şekillenememiştir. Türk Ordusunun Fırat Kalkanı Harekâtı, Suriye’nin kuzeyinde ABD ve müttefiklerinin komutasındaki IŞİD+(PKK=PYD=SDG) tarafından kurulmak istenen Kürt koridorunu Fırat nehrinin batısında durdurmuştur. ABD’nin dışlandığı Astana Kararları çerçevesinde oluşturulan Rusya+İran+Türkiye işbirliği giderek Irak ve dolaylı olarak Suriye’nin da katıldığı bir ittifaka dönüşmektedir. Ayrıca Kuzey Irak’ta yapılan bağımsızlık referandumunu hükümsüz kılan Türk, Irak ve İran ordularının işbirliği ve desteği ile Irak ordusu, Kerkük ve önemli petrol bölgelerini Barzani peşmergelerinden kurtarmış, IŞİD’i Irak’tan neredeyse tamamen temizlemiş, Irak merkezi Hükümetinin tüm Irak’ta etkinliğini arttırmıştır. Türkiye+Rusya+İran ve dolaylı Suriye işbirliği ile Türk Ordusu İdlip’e girmiş, PKK hakimiyetindeki Afrin’in güneyinde kontrol üsleri kurmaya başlamış ve İdlip IŞİD’den temizlendikten sonra sıraya Afrin ve Münbiç konulmuştur. Üçlü işbirliği ile bu harekâtlar tamamlanırsa ABD’nin kuzey Suriye’de oluşturmaya çalıştığı Kürt koridoru tamamen bitecek ve bölgede Suriye ordusu ülke toprakları üzerindeki egemenliğini yeniden tesis edecektir. Bütün bu gelişmelerin ABD planlarını sekteye uğratması ve Türkiye’nin üçlü ittifak ve özellikle Rusya ile ilişkilerindeki yoğunlaşma ve yakınlaşmalar yüzünden ABD, Almanya ve NATO ile ilişkilerinde gerginlikler ortaya çıkmıştır. Bunlara ek olarak; güney Avrupa’nın doğalgaz ihtiyacını karşılamak için projelendirilen Türk Akımı sözleşmesi sonuçlanmış ve Karadeniz’e gaz boruları döşenmeye başlamış ve en önemlisi ise Türkiye’nin Rusya’dan S-400 yüksek irtifa hava savunma sistemleri alımı kesinleşmiştir. S-400 hava savunma sistemleri alınması gündeme gelince önce ABD ve devamında NATO’dan Türkiye’ye yönelik dozu giderek artan tehditler savrulmaya başlanmıştır. Türkiye’nin Rusya’dan satın almayı planladığı S-400 füze savunma sistemi konusunda Amerikan yönetiminin duyduğu rahatsızlığı dile getiren Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Heather Nauert, Türkiye’nin S-400 planlarına dair endişelerini yinelerken, Savunma Bakanlığı Pentagon Sözcüsü Johnny Michael de S-400’lerin potansiyel satın alımı konusunda Türk yetkililere kaygılarını ilettiklerini söylemiştir. Sayfa 3 / 9 İttifak üyelerinin NATO sistemiyle, diğer üye ülkelerinin şu anda sahip olduğu sistemlerle birlikte çalışabilir askeri teçhizata sahip olmasının önemli olduğunu vurgulayan Nauert, “Eğer haberlerde geçtiği gibi Türkiye bir Rus sistemi olan bu S-400’leri satın alacaksa, (bu sistem) bu standarda uymaz dolayısıyla bu tabi ki bizim açımızdan endişe oluşturur” diye konuştu. Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Michael, “Herhangi bir büyük çaplı füze savunma sistemleri satın alımında NATO’yla birlikte çalışabilirliğin önemini vurgulamaktayız” ifadesini kullandı. AB’nin eski Ankara Büyükelçisi Marc Pierini, Le Figaro gazetesine ihaleyi değerlendirirken, “Bugün öncelikle NATO’yu zayıflatmak isteyen Rusya’nın diplomatik bir zaferi söz konusudur. Darbe girişiminden sonra son derece ağır bir şekilde tecrübeli kadroları hava kuvvetlerinden temizlenen Türk ordusunun, S-400’leri tek başına kullanması olanaksız. Bu da demektir ki, Rusya, Türkiye’ye 100 ila 200 adet asker gönderecek. Ve ardından Kremlin, Türk savunma sistemine hem de son derece yüksek seviyede sızmayı başaracak” sözleriyle endişelerini dile getirdi. Fransız La Monde gazetesinin yorumunda göre ise “Ankara’nın 15 Temmuz darbe girişiminin ardından, Türk ordusu içinde ciddi temizliğe gittiğini ve batı yanlısı çok sayıda üst düzey askerin ordudan uzaklaştırıldığını belirterek, şimdi ‘eurasien’ (Avrasyacı) yani Asya yanlısı subaylar belirleyici çoğunlukta ve bunlar Türkiye’nin Rusya, Çin ve Hindistan’a yakınlaşmasını savunuyor” görüşlerine yer vermiştir. [1] NATO Askeri Komitesi Başkanı Orgeneral Petr Pavel, 25.10.2017 çarşamba günü yaptığı açıklamada, “her bir ülkenin kendi savunma kararlarını vermekte serbest olduğunu ancak Türkiye’nin planlanan S-400 füzelerini almasının Ankara’nın NATO müttefikleriyle herhangi bir “hava savunma sisteminin parçası olmasını engelleyeceğini” ileri sürmüş, başka teknik kısıtlamaların da ortaya çıkabileceğini savunmuştur. Savunma Yazarları Grubu’nun ev sahipliğini yaptığı etkinlikte gazetecilerin sorularını yanıtlayan Pavel, “Egemenlik ilkesi, savunma teçhizatının ediniminde açıkça görülüyor ancak ülkeler bu kararları vermede bağımsız oldukları gibi, kararlarının sonuçlarıyla yüzleşmede de bağımsızlar” dedi. “NATO füze savunma sistemleri ile entegre olmasa bile S-400’lerin bulunması, o ülke topraklarında potansiyel olarak konuşlandırılacak olan müttefik varlıkları için zorluklar yaratıyor” ifadelerini kullanan Pavel, müttefiklerin konuyu tartışmalarının, endişe ve potansiyel güçlükleri dile getirmelerinin adil olduğunu belirtmiştir. [2] ABD, Türkiye’nin savunma sistemini engellemek için son kozunu oynuyor. Washington S-400 füzelerini üreten Rus firmalar arasındaki Rusya devlet silah şirketi Rosoboronexport ve AlmazAntey şirketleri kara listeye almaya hazırlanıyor. Böylece füze alan Türkiye’ye de yaptırım kararı çıkaracak. [3] Defense News’e konuşan ABD Hava Kuvvetleri Müsteşar Yardımcısı Heidi Grant Türkiye’ye uyarılarda bulunarak, Rusya’dan S-400 füze savunma sistemleri satın alması halinde Türkiye’nin NATO teknolojilerine erişiminin kısıtlanacağını, ileriki aşamada da. F-35 tipi 5. nesil [1]: http://odatv.com/tskda-avrasyaci-subaylar-belirleyici-cogunlukta-1409171200.html [2]: http://www.yenicaggazetesi.com.tr/natodan-s-400-aciklamasi-175784h.htm [3]:http://www.aksam.com.tr/dunya/abd-s400-fuzelerini-ureten-rus-firmalari-kara-listeye-almaya-hazirlaniyor/haber- 674465 Sayfa 4 / 9 bombardıman uçaklarını edinme ve kullanma imkanlarına yönelik tedbirler alınabileceğini, 2018 yılında planlanan Türkiye’ye F-35 sevkiyatıyla ilgili sorunlar çıkabileceğini” söylemiştir. S-400 anlaşmasının hayata geçmesinin Türkiye ve NATO arasındaki askeri işbirliğini ciddi şekilde etkileyeceğini kaydeden Grant, NATO stratejisinin S-400 sistemleriyle işbirliğine izin vermediğinin altını çizmiştir. [4] Türkiye’nin Rusya’dan S-400 yüksek irtifa hava savunma sistemi alma kararını kesinleştirmesi ile beraber, geçtiğimiz 8-17 Kasım tarihlerinde Norveç’te düzenlenen Trident Javelin-2017 NATO tatbikatında Atatürk ve Cumhurbaşkanı R. Tayyip Erdoğan “düşman” hedefler olarak gösterilmesiyle, ABD ve NATO’nun Türkiye’yi tehditlerine yeni bir halka eklenmiştir. Eğer Türk Ordusu Türkiye-Rusya-İran ve dolaylı olarak Suriye ile ortak mutabakat çerçevesinde İdlip, Afrin ve Münbiç harekâtını yaparsa, ABD ve NATO’dan benzer çıkışlar ve tehditler önümüzdeki günlerde artarak devam edecektir. [5] 2- Yüksek İrtifa Hava Savunma sistemi ihtiyacı Bir ülkenin hava savunma sistemi esas itibariyle iki ana unsurdan oluşur. Bunlar; (i) ülke hava sahasının tamamını kontrol eden bir orta/uzun menzilli radar ağı ve (ii) hava saldırılarına karşı koyabilecek bir hava savunma gücü. Hava savunma gücü ise savaş uçakları ve karadan-havaya uçaksavar/füzesavar füzelerden oluşur. Türkiye hava sahası NATO’ya entegre bir orta/uzun menzilli hava savunma radar ağı ile kontrol edilmektedir. Ülkemize yönelik olarak bombardıman uçakları veya avcı/bombardıman uçaklarıyla yapılacak bir saldırıya Türk Hava Kuvvetleri anında önleme ve karşı saldırı icra edecek savaş uçaklarına ve yeteneğine sahiptir. Ancak ülkemiz bir balistik veya seyir füzeleri ile yapılacak saldırılara karşı tamamen korumasızdır. Bu eksikliğin giderilmesi için uçak ve füzelere karşı etkili, yüksek irtifa veya Uzun Menzilli Hava ve Füze Savunma Sistemi-UMHFSS (Turkish Long Range Air and Missile Defence System TLoRAMIDS) ihtiyacı vardır. Bu ihtiyacın karşılanması için Savunma Sanayi Müsteşarlığı tarafından yapılan 7-8 yıl süren çalışmalar sonunda açılan uluslararası ihaleye EUROSAM (Fransız-İtalyan ortaklığı) Aster-30 SAMP-T ve MBDA (Fransız-İtalya-İngiliz ortaklığı), ABD Patriot PAC-3 MEADS sistemi (MEADS, Orta Menzilli Hava Savunma Sistemi-Medium Extended Air Defense System), Rusya S-400 hava savunma sistemi ve Çin HQ-9 sistemi ile katılmıştır. Başkanlığını Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın yaptığı Savunma Sanayi İcra Komitesi 26 Eylül 2013 günü aldığı karar ile Yüksek İrtifa Füze Savunma Sistemi ihalesinin CPMEIC (China Precision Machinery Export-Import Company-Çin Hassas Makinalar İhracat ve İthalat Firması) isimli Çin firmasına verildiğini açıklamıştır. Ancak, Çinli firma ile görüşmeler iki yıl sürüncemede bırakıldıktan sonra, 15-16 Kasım 2015’de Antalya’da yapılan G-20 zirvesi başlamadan önce füze ihalesini kazanan Çinli firma temsilcileri ile görüşmeler yapılmış, ihalenin iptal edildiği tebliğ edilince Çinli firma yetkilileri zirve başlamadan Antalya’dan ayrılmışlardır. Türkiye’nin, Çin’in kazandığı füze ihalesi anlaşmasından vazgeçtiği, tam da G-20 toplantıları sırasında duyurulmuştur. [6] [4]: https://tr.sputniknews.com/savunma/201711171031038293-abd-turkiye-s400-nato-yeknoloji-erisim-kisitlanir/ [5]: Haluk Dural, NATO tehdidi, S-400’lere karşı F-35’ler! http://dunya48.com/haluk-dural/30623-haluk-dural-natotehdiid-s400lere-karsi-f35ler [6]: Haluk Dural, ÇİN Füzeleri Gerçeği, 18.11.2015 http://www.dunya48.com/haluk-dural/26939-haluk-dural-cinfuzeleri-gercegi Sayfa 5 / 9 2.1- Hava Gözetleme ve Erken İkaz Radarları [7] Türk Hava Sahası’nın hava savunma maksatlı olarak takip ve korunması sorumluluğu, 5593 Sayılı kanunun 3ncü maddesi ile Genelkurmay Başkanlığı’na verilmiş, Genelkurmay Başkanlığı da bir direktif ile bu sorumluluğu Hava Kuvvetleri Komutanlığı’na devretmiştir. Türk hava sahasının gerçek zamanlı (real time) kontrolü halen Eskişehir’de konuşlu 1nci Hava Kontrol Grup Komutanlığı ve Diyarbakır’da konuşlu 2nci Hava Kontrol Grup Komutanlığı’na bağlı sabit ve mobil Hava Radar Mevzi Komutanlıkları ile NATO fonlarıyla tedarik edilen ve desteklenen hava gözetleme ve erken ikaz radarlarınca sağlanmaktadır. Türk Hava Savunma Sistemi, 1972 yılında NATO Hava Savunma Yer Ortamı’na (NATO Air Defense Ground Environment NADGE) entegre olmuş ve 1990’lı yıllardan itibaren NATO’nun gelecekteki komuta kontrol yapısını oluşturacak NATO Hava Komuta Kontrol Sistemi (Air Command and Control System-ACCS) projesi kapsamında NATO fonları kullanılarak Türkiye’nin değişik bölgelerindeki eski radar mevzileri, yeni nesil hava gözetleme ve erken ikaz radarları ile değiştirilmeye başlanmıştır. 2.1.1- Sabit Radarlar Bu kapsamda; 500 km arama menziline sahip 3 adet F-Band (Frekans 3-4 GHz, Dalga boyu 7,5- 11 cm) Hughes HR-3000 3D[8] radarı (1m2 Radar Kesit Alanına-Radar Cross Section-RCS[9] sahip hedefin tespit menzili 320 km olarak veriliyor) 1987-1990 yılları arasında tedarik edilerek; 1- Finike-Antalya, 2- Pazar-Rize, 3- Mardin’de konuşlandırılmıştır. Söz konusu radarların başı uzaktan kumanda edilmektedir. (Uzaktan Kumandalı Radar Başı-UKRB statüsündedir.) 3 adet L-Band (Frekans 1,215-1,4 GHz, Dalga boyu 30-15 cm) AN/FPS-117 (TPS-117) 3D radarı da yine NATO kaynaklı olarak 90’lı yılların başında tedarik edilerek 1995-1997 yılları arasında hizmete girmiş; 4- Anamur (Maslan Dağı, Mersin) 5- Bartın (Amasra), 6- Mardin’de konuşlandırılmıştır. 470 km menzile sahip AN/FPS-117 radarları UKRB statüsündedir. [7]: Bilgiler esas itibariyle Savunma ve Havacılık Dergisi, 2011 sayı 147, sayfa 32-36 ve sayı 165/2014’de Muharip Hava Kuvveti ve Hava Füze Savunma Komutanlığının ilk komutanı Hv. Org. Abidin ÜNAL ile yapılan söyleşiden derlenmiştir. [8]: https://www.forecastinternational.com/archive/disp_old_pdf.cfm?ARC_ID=1618,https://www.wikizero.com/de/HADR _(Radar), 3D (3 dimentional): Üç boyutlu radar görüntüsü [9]: Radar Cross Section, http://www.radartutorial.eu/01.basics/Radar%20Cross%20Section.en.html Etkin yansıtma yüzeyi olarak adlandırılan Radar Kesit Alanı, uçan bir cismin radar dalgalarını yansıtma yüzeyi olup, uçan cisme özgün birçok etmenlere bağlı olan bir büyüklüktür. Metrekare (m2 )cinsinden verilen Etkin Yansıtma Yüzeyi pratik olarak şunlara bağlıdır: – uçan cismin büyüklüğü, – o anki uçuş noktası, – radar cihazının gönderim frekansı, – kullanılan malzemeler, – ve uçan cismin yüzeyinin elektriksel özellikleri. Sayfa 6 / 9 NATO NADGE hava savunma ağı kapsamında tedarik edilen son radarlar ise 1998-2007 yılları arasında hizmete giren Selex Sistemi Integrati ürünü 1 adet S-Band (Frekans 2-4 GHz, Dalga boyu 7,5-15 cm) RAT-31SL/T ve 7 adet L-Band (Frekans 1-2 GHz, Dalga boyu 30-15 cm) RAT- 31DL [10] uzun menzilli hava ve balistik füze tespit radarı olmuştur. 1998 yılında teslim edilen 450 km menzile sahip S-Bandı RAT-31SL/T radarı, 1997 yılında harekât görevinden alınarak Ayancık (Sinop)’tan yeni yeri olan İnebolu Dikmen Tepe (Kastamonu)’ye taşınan Hava Radar Mevzi Komutanlığı bünyesinde konuşlandırılmış olup, UKRB statüsünde harekât görevini yapmaktadır. 7- İnebolu Dikmentepe (Kastamonu), RAT-31SL/T 500 km menzile sahip yine UKRB statüsündeki RAT-31DL radarlarının bulunduğu yerler: 8- İnebolu Dikmentepe (Kastamonu) 9- Yenice (Lüleburgaz), 10- Pireşit (Van), 11- Karabelen (İzmir), 12- Ekecek (Aksaray), 13- Sandıklıyurt (Afyon), 14- Keseciklitepe (İskenderun) 15- Yamadağ (Malatya) Bu radarlar, Balistik Füze Tespit kabiliyetine sahiptir. 2.1.2- Taşınabilir Radar Sistemleri NATO radar ağına entegre yukarıda sayılan sabit radarların dışında, ayrıca milli kaynaklarla tedarik edilen ve 1994-2000 yılları arasında HvKK’na teslim edilen Taşınabilir Radar Sistemleri; toplam 14 adet ThalesRaytheonSystems lisansı altında üretilen TRS-22XX radarından (3 Boyutlu- 3D S-Band (E/F Band), Frekans 2-4 GHz, Dalga boyu 7,5-15 cm) ve 18 adet C3 (Communication, Command and Conrol; İletişim, Komuta ve Kontrol) sisteminden oluşmaktadır. Taşınabilir Radar Sistemleri ile hava savunma şemsiyesi iyice genişletilmiş ve derinliğine bir hava örtüsü sağlanmıştır. Anten ağırlığı 15,4 ton, dönüş hızı ise dakikada 6 tur olan TRS-22XX radarı[11], 30 km irtifa ve 470 km menzilde etkin olarak kullanılabilmektedir. Taşınabilir Radar Sistemleri’nde yeralan ve Ayesaş [12] tarafından üretilen C3 (Communication, Command and Conrol-İletişim, Komuta ve Kontrol) sistemleri sahip oldukları Link 11B (Taktik Veri Değişimi-Tactical Data Exchange) [13] kabiliyeti ile NATO E3A AWACS, Barış Kartalı HİK (HİK-Türkiye’nin Havadan Erken İhbar Kontrol, erken uyarı uçakları) ve DzKK unsurları ile taktik resim alışverişi yapabilmekte, Link-1 (Tactical Data Exchange for Air Defense; Hava Savunması için Taktik Veri Değişimi) vasıtasıyla Kara Kuvvetleri Komutanlığı’nın HErİKKS (Hava Savunma Erken İkaz ve Komuta Kontrol Sistemi) sistemleriyle taktik resim alışverişi yapabilmekte ve [10]: RAT-31DL ve türevi RAT-31SL/T, https://en.0wikipedia.org/index.php?q=aHR0cHM6Ly9lbi53aWtpcGVkaWEub3JnL3dpa2kvU2VsZXhfUkFULTMxREw [11]: http://www.kokpit.aero/tsr-22xx-mobil-radar, https://yazilimcorbasi.blogspot.com.tr/2012/02/trs-22xxradar.html [12]: Aydın Yazılım ve Elektronik Sanayi A.Ş. http://www.ayesas.com/tr [13]: NATO’nun kullandığı sayısal veri iletim hattı, https://www.0wikipedia.org/index.php?q=aHR0cHM6Ly9lbi53aWtpcGVkaWEub3JnL3dpa2kvTUlMLVNURC02MDEx Sayfa 7 / 9 ATDL-1 (Ordu Taktik Veri Değişimi-Army Tactical Data Exchange Link-1) kabiliyeti ile de taktik resmin aktarılması ve silah kontrol komutlarının iletilebilmesi amacıyla füze sistemlerine entegre olabilmektedirler. Ayrıca envantere kazandırılmakta olan daha emniyetli ve kabiliyetli Link-16 [14] data link sisteminin yaygınlaştırılması ile mevcut yetenek daha da artırılmış olacaktır. Türkiye’nin ilk özgün Hava Savunma Sistemi olan Türk Mobil Radar Kompleksleri (TMRK) Sistemi, içinde bulunan ve Türk mühendislerinin katkılarıyla gerçekleştirilen Hava Savunma Komuta Kontrol yazılımı, donanımı, haberleşme sistemleri ve TDL (Taktik Veri Hattı-Taktik Data Link) gibi önemli alt-bileşenleri içeren entegre ve taşınabilir yapıda bir Hava Savunma Sistemi’dir. Sistemdeki radarlar eski Thomson-Tekfen Radar (TTR şimdi Havelsan Teknoloji Radar HTR), C3 sistemleri ise Ayesaş tarafından yurtiçinde imal edilmişlerdir. 30 Haziran 2006 tarihli Savunma Sanayi İcra Komitesi-SSİK kararıyla 9 adet TRS-22XX radarı ile 9 adet C3 sisteminin modernize edilmesine yönelik olarak Savunma Sanayi Müsteşarlığı-SSM tarafından Radar Sistemi Modifikasyon ve Radar Komuta Kontrol Modernizasyon projeleri başlatılmış ancak, HvKK’nın kaynak kodlarıyla bütün haklarını alabileceğini değerlendirdiği NATO ACCS (NATO Air Command Control System) projesini bekleme yönündeki kararı neticesinde geçen süre zarfında her iki projede de önemli bir ilerleme kaydedilememiştir. Bugün itibariyle Türkiye’nin toplam 31 Radar Mevzi bulunmaktadır. Diğer yandan yine Ayesaş tarafından başarı ile gerçekleştirilerek hizmete sunulan Radar Ağı Projesi (RADNET) ile; Hava Kuvvetleri envanterinde bulunan NATO ve Milli radarlar bir ağ ortamında birleştirilmiş, bu radarlardan elde edilen bilgiler ile tüm Türkiye’yi kapsayan hava resmi oluşturularak istenilen komuta kontrol merkezinden izlenebilir hale getirilmiştir. Bu sayede hava resmi konusunda anlık durum tesbiti en üst düzeye taşınmış ve karar verici makamlara sunulmuştur. Yine aynı proje ile NATO’dan farklı olarak radarların uzaktan kontrol kabiliyetleri de ikiden fazla kontrol merkezinden yapılabilme kabiliyetine kavuşmuştur. Bunlardan birincisi Birleştirilmiş Hava Harekat Merkezi (BHHM)-Eskişehir Komutanlığı asli harekât merkezi, ikincisi BHHM-Diyarbakır ise yardımcı harekât merkezi olarak faaliyet göstermektedir. NATO’nun Hava Savunma Sistem altyapısını yenileme faaliyetleri kapsamında yürütülen ve radarların kontrolünün bir ağ yerine birebir bağlantı üzerinden yapılacağı ACCS projesine bağlantı da yine RADNET üzerinden gerçekleştirilecektir. 3- NATO Hava Komuta Kontrol Sistemi-ACCS [15] NATO hava komuta kontrol altyapısının karşılıklı çalışabilirlik kabiliyetinin tesisi açısından 48 değişik radar tipi ile yaklaşık 300 sensörün birbiri ile irtibatlandırılmasını kapsayan NATO Hava Komuta Kontrol Sistemi (Air Command vad Control System-ACCS) Projesi sayesinde taktik veri linkleri de dahil olmak üzere, tüm kontrol ihbar unsurlarından gelen hedef bilgileri ARS [16] (Air Operation Center+RAP Production Center+Sensor Fusion Post “RAP: Recognized Air Picture”) denilen merkezlerde toplanarak, birbirleriyle ilişkilendirilmek suretiyle müşterek harekât resmi [14]: NATO’nun kullandığı sayısal veri iletim hat tı, https://www.0wikipedia.org/index.php?q=aHR0cHM6Ly9lbi53aWtpcGVkaWEub3JnL3dpa2kvTGlua18xNg [15]: https://www.nato.int/cps/en/natohq/topics_8203.htm [16]: (Air Operation Center+RAP Production Center+Sensor Fusion Post Air Operation Center: Hava Harekât Merkezi RAP: Recognized Air Picture Production Center-Tanımlanmış Hava Resmi Üretim Merkezi Sensor Fusion Post: Radar/Uydu verilerini Birleştirme Merkezi Sayfa 8 / 9 oluşturulacak, planlama ve görevlendirme ile harekâtın icrası aynı sistem tarafından yapılarak karar süreci kısaltılmış olacaktır. NATO’nun gelmiş geçmiş en büyük tedarik projelerinden olan ACCS, iki safhada gerçekleştirilmektedir. Birinci aşama olan Doğrulama (Validation) Safhasında, ACCS çekirdek yazılımının geliştirilmesi ve doğrulanması daha önce belirlenen 4 mevzide yapılacaktır. Bunlar; 1-Birleşik Hava Harekât Merkezi (Combined Air Operation Center-CAOC) Uedem/Almanya, 2-Birleşik ARS (Combined ARS-CARS) Poggio Renatico/İtalya, 3-CARS Lyon/Fransa, 4-ARS Glons/Belçika. Uygulama (Replication) olarak isimlendirilen ikinci aşamada ise, birinci aşamada doğrulanan yazılımın diğer mevzilerde kurulması planlanmıştır. Eskişehir’de kurulacak olan ARS tamamlanmış olup, Diyarbakır ARS merkezinin kurulumu devam etmektedir. Tüm Türk Hava Sahasının ihbar ve kontrolü ARS’lerin her birinden yapılabilecek ve Eskişehir ve Diyarbakır ARS birbirini yedekleyebilecektir. NATO fonlarından tedarik edilen sabit radarların Ayesaş tarafından üretilen C3 (Communication, Command and Conrol-İletişim, Komuta ve Kontrol) sistemlerine bağlantısı sağlanmış, milli olarak tedarik edilen taşınabilir TRS-22XX Radarlarının C3 dışındaki diğer kontrol ihbar merkezlerine bağlantısı ve NATO ACCS’a uyumlandırılması tamamlanmıştır. Ülkemizdeki NATO’ya entegre hava savunma radar ağlarının dışında Malatya-Kürecik’te bir Amerikan AN/TPY-2 tipi bir radar bulunmaktadır. Gerçekte bu radar NATO’ya değil, doğrudan ABD’ye aittir ve hiçbir bilgiyi Türkiye ile paylaşmadığı gibi, Türk Hava Kuvvetlerinin özellikle doğu ve güneydoğudaki bütün harekâtını izlemektedir. Konuyla ilgili ayrıntılı bilgileri aşağıdaki bağlantıdan okuyabilirsiniz. [17] Orjinal Kaynak: [18] [17]: Haluk Dural, ABD-NATO Avrupa Füze Kalkanı ve İhanet Hançeri Kürecik Radarı http://www.guncelmeydan.com/pano/avrupa-fuze-kalkani-ve-kurecik-radari-haluk-dural-t31794.html#p152287 [18]: NATO Air Command and Control System (ACCS) Level of Operational Capability 1 (LOC1), Dominique Guillerm, Senior Systems Engineer, PENS Symposium, 17th 18th Oct 2012, Bruxelles Sayfa 9 / 9 2.1.4- Sonuç Özetle; Hava Gözetleme ve Erken İkaz Radarları başlığı altında kaynak göstererek vermiş olduğumuz kısaltılmış bilgiler, konuya yakın olmayan okuyucular için fazlaca teknik ve anlaşılmaz gelebilir. Ancak bütün bu bilgilerden çıkartılacak çok önemli sonuçlar bulunmaktadır: – NATO’dan tedarik edilen sabit radarlar ve yerli üretim radarlarımızdan ve uçaklar, gemiler, uydular gibi değişik sensörlerden Türk hava sahasında ve cıvarında tesbit edilen hava cisimleri hakkında elde edilen her türlü bilgi, RADNET sayısal (digital) veri yolları ile önce Eskişehir’deki Birleştirilmiş Hava Harekât Merkezi-BHHM’ne ve Eskişehir NATO ARS merkezine gelmekte, ARS üzerinden ise eş zamanlı olarak Almanya-Uedem’deki NATO Birleşik Hava Harekât Merkezi’ne (Combined Air Operation Center-CAOC) gönderilmektedir. – Radarlar tarafından tesbit edilen hava cisimlerin kimliği, bilinen özellikleri, seyir rotaları ve muhtemel hedefleri Eskişehir ve Diyarbakır Birleştirilmiş Hava Harekât Merkezleri ile Uedem’deki NATO merkezinde belirlenerek, planlama ve görevlendirme yapılmakta, tehdidin önlenmesi için Türk Hava Kuvvetlerinin ilgili unsurlarına harekât emri verilmektedir. – Radarlar tarafından tesbit edilen hava araçlarının tanımlanabilmesi, NATO desteğiyle alınmış sabit radarlar veya yabancı lisans altında yerli üretilmiş taşınabilir radarların veri kütüphanesindeki (data base) bilgilerle ve ARS’lerden Almanya’ya iletilen merkezdeki NATO bilgisayarlarında bulunan veri kütüphanesindeki bilgilerle kıyaslanması yapılır. – Yukarıda değindiğimiz, NATO Askeri Komitesi Başkanı Orgeneral Petr Pavel’in, 25.10.2017 çarşamba günü yaptığı açıklamada belirttiği, “her bir ülkenin kendi savunma kararlarını vermekte serbest olduğunu, ancak Türkiye’nin planlanan S-400 füzelerini almasının, Ankara’nın NATO müttefikleriyle herhangi bir hava savunma sisteminin parçası olmasını engelleyeceğini ve başka teknik kısıtlamaların da ortaya çıkabileceği” şeklindeki ifadeden, Türkiye’deki radarların veri kütüphanelerindeki bilgilerin artık güncellenmeyebileceği ve Eskişehir ve Diyarbakır ARS merkezlerinin, Almanya Uedem’deki NATO Birleşik Hava Harekât Merkezi-CAOC’deki verilere erişiminin kısıtlanacağı anlaşılmalıdır. Diğer bir deyişle, NATO tarafından Türkiye’deki radarların tesbit ettikleri hava taşıtlarını tanıma imkânının giderek azaltılıp, körleştirileceği, böylece Türkiye’nin erken uyarı ve hava savunma yeteneğinin zayıflatılacağı, ülkemizin düşman hava saldırılarına karşı korumasız bırakılacağı anlaşılmalıdır.

* * *