Etiket arşivi: Pul

PTT’ye “Altın Pul” Ödülü

“En İyi Avrupa Pulu” yarışmasına katılan PTT A.Ş., üzerinde Uzunköprü görselinin yer aldığı pulla birinciliği elde etti.

Posta ve Telgraf Teşkilatı Anonim Şirketi (PTT A.Ş.), filateli alanındaki uluslararası başarılarına bir yenisini ekleyerek ülkemize büyük gurur yaşattı. Avrupa Kamu Posta İşletmecileri Birliği (PostEurop) tarafından bu yıl “Köprüler” temasıyla düzenlenen “En İyi Avrupa Pulu” yarışmasına katılan Şirket, üzerinde Uzunköprü görselinin yer aldığı pulla birinciliği elde etti. PTT A.Ş., yarışmanın “İnternet Oylaması” kategorisinde en fazla oyu alarak “Avrupa’nın En İyi Altın Pulu” ödülünün sahibi oldu. Bu kategoride ikinciliği Polonya, üçüncülüğü ise Gürcistan’ı temsil eden pullar kazandı.

Yarışmaya 52 posta işletmecisi katıldı

Avrupa’nın en iyi anma pulunu tespit etmek amacıyla PostEurop tarafından 2002’den bu yana düzenlenen “En İyi Avrupa Pulu” yarışmasına bu yıl çeşitli ülkelerden 52 posta işletmecisi katıldı. “Jüri” ve “İnternet Oylaması” olmak üzere iki kategoride gerçekleştirilen yarışmanın sonuçları Gürcistan’da düzenlenen PostEurop Genel Kurulu’nda açıklandı. “Avrupa’nın En İyi Altın Pulu” ödülünü PTT A.Ş. adına Genel Müdür Yardımcısı Adil Zembat aldı.

“En İyi Avrupa Pulu” yarışmasında Türkiye’yi temsil eden pulda görseline yer verilen Uzunköprü, dünyanın günümüze ulaşan en uzun taş köprüsü olma özelliği taşıyor. Edirne’nin Uzunköprü ilçesindeki Ergene Nehri üzerinde yer alan ve Sultan II. Murad döneminde 1392 metre uzunluğunda inşa edilen tarihî köprü, UNESCO Dünya Miras Geçici Listesi’nde bulunuyor.

Ödüller birbirini izliyor

PTT A.Ş., “En İyi Avrupa Pulu” yarışmasında bugüne kadar pek çok başarı elde etti. Geçen yıl “Kaleler” temasıyla düzenlenen yarışmaya Kars Kalesi görselli pulla katılan Şirket, “İnternet Oylaması” kategorisinde en fazla oyu alarak “Avrupa’nın En İyi Altın Pulu” ödülünün sahibi oldu. PTT A.Ş. daha önceki yıllarda da yarışmada önemli dereceler elde etti. 2011 yılında “Ormanlar”, 2013 yılında “Posta Arabaları”, 2015 yılında “Eski Oyuncaklar” temalı pullarla “Avrupa’nın En İyi Altın Pulu” ödülünü kazanan PTT A.Ş., 2012 yılında “Türkiye’yi Ziyaret Edin”, 2014 yılında ise “Ulusal Müzik Enstrümanları” temalı pullarla “Avrupa’nın En İyi Gümüş Pulu” ödülünü aldı.

PTT’den Çiftçilere Büyük Hizmet: Tarım Kart

Posta ve Telgraf Teşkilatı Anonim Şirketi (PTT A.Ş.), toplumun çeşitli kesimlerine yönelik hizmetler geliştirerek vatandaşların hayatını kolaylaştırmaya ve ülke ekonomisine katkı sağlamaya devam ediyor. Memurları “Motif Kart”, esnaf ve sanatkarları “Esnaf Kart” ile buluşturan Şirket, bu kez çiftçiler için “Tarım Kart” projesini uygulamaya koydu. PTT A.Ş. ile Türkiye Tarım Kredi Kooperatifleri Merkez Birliği arasındaki “Tarım Kart” işbirliği protokolü, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Mehmet Cahit Turhan, Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, PTT A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Kenan Bozgeyik ile Türkiye Tarım Kredi Kooperatifleri Merkez Birliği Genel Müdürü Fahrettin Poyraz’ın katıldığı törenle imzalandı.

Bakan Turhan: “Çiftçimiz kazanacak, ülkemiz kazanacak”

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Mehmet Cahit Turhan, PTT Pul Müzesi’nde gerçekleştirilen törende yaptığı konuşmada, ülkemizin iki güzide kurumunun güç birliği neticesinde “Tarım Kart” projesinin ortaya çıktığına işaret ederek,“Ülkemizin medarıiftiharı olan PTT ile Tarım Kredi Kooperatifleri arasında imzalanacak Tarım Kart sözleşmesiyle çiftçimiz kazanacak, ülkemiz kazanacak” dedi. PTT’nin elini attığı her işte başarıya ulaştığını ve bugün dünyanın en büyük markalarından birine dönüştüğünü belirten Bakan Turhan, “PTT, yeni hizmetlerle birlikte çağın teknolojik gelişmelerine de ayak uyduruyor. Artık Pttcell’siz, PTTBank’sız, PTT Kargo’suz, Pttmatik’siz bir Türkiye düşünemiyoruz. 458 kurumun 596 çeşit iş ve işlemini PTT yapıyor. Türkiye’nin köyünde, kasabasında, bucağında tam tamına 5 bin 21 işyeri ile vatandaşımıza hizmet veriyor. Ülkemizin dört bir yanına yayılmış 3 bin 133 adet Pttmatik ile gücüne güç katıyor. Şu anda ülkemizde 1309 yerleşim yerinde sadece PTT bankacılık hizmeti veriyor ve 174 yerde Pttmatik dışında hiçbir bankamatik bulunmuyor. İşte, Tarım Kart ile çiftçimiz de artık PTT’nin gücünden daha da faydalanacak” diye konuştu.

Bakan Turhan, “Tarım Kart” ile ilgili olarak şu bilgileri verdi: “Yaklaşık 550 bin kooperatif ortağına Tarım Kart dağıtılacak. Söz konusu kartlar ile çiftçimize yıllık tahmini 2,5 milyar Türk Lirası nakdi, 6 milyar Türk Lirası ayni kredi ödemesi sağlanabilecek. Kooperatif üyelerinin PTT’ye ait işyeri ve ATM’lerde Pttkart ile yapacakları iş ve işlemlerde hiçbir komisyon ya da işlem ücreti de alınmayacak. Çiftçimiz bu projeyle daha uygun şartlarda kredi ve destek alacak. Böylece ürünü daha bereketli olacak. Her işte olduğu gibi, yeni yılda hizmete girecek olan Tarım Kart’la da nihai amacımız, yüzlerin gülmesi. Yüzler güldükçe, ocaklar tüttükçe, çarklar döndükçe, yollar uzandıkça, ağlar örüldükçe hedeflerimize daha emin adımlarla ilerleyeceğimizden kimsenin kuşkusu olmasın. Yeter ki birliğimizi, dirliğimizi, kardeşliğimizi elden bırakmayalım. Bu projenin hayata geçirilmesinde emeği geçen Tarım Kredi ve PTT yönetimini tebrik ediyorum. Tarım Kart’ın çiftçimize, milletimize hayırlı uğurlu olmasını temenni ediyorum.”

Bakan Pakdemirli: “Bakanlığım dönemindeki en güzel, en kıymetli icraatlardan biri”

Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, “Tarım Kart” projesinin bakanlığı dönemindeki en güzel, en kıymetli icraatlardan biri olduğunu ifade etti. Bu işbirliği dolayısıyla her iki kurumun genel müdürüne teşekkür ettiğini belirten Bakan Pakdemirli, “Bundan çiftçimiz ne kazanacak? Çiftçimiz hızlı, güvenli ve kaliteli hizmet alacak. İsterse bu kartla krediyi kullanacak, hasat gününü beklemeden, hasattan önce paraya ulaşımı bir defa olacak. Evinden, tarlasından ayrılmadan, ilçeye gitmeden işini yapabilecek. İsterse gübresini, mazotunu bu kartla alacak, yemini, suyunu, isterse danışmanlık hizmetini ve tüm hizmetleri Pttkart’la alıyor olacak. İnşallah, tarımsal desteklerin bir kısmını ayni, bir kısmını maddi olarak bu kart üzerinden verebilir miyiz, bunları da çalışıyor olacağız. Bu kartla üreticimizi daha iyi tanıyacağız, daha iyi hizmet edeceğiz” diye konuştu.

“Ülkemize ve çiftçimize hayırlı uğurlu olsun”

PTT A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Kenan Bozgeyik, işbirliği protokolünün hayırlı olması temennisinde bulunarak, “Kurumlarımızın yapmış oldukları çalışmaları çok daha verimli ve etkin hale getirebilmek için güçlü işbirliklerinden bir tanesine daha imza atmak üzere sizlerin huzurundayız” dedi. Protokolde emeği geçenlere şükranlarını sunduğunu ifade eden Genel Müdür Bozgeyik, “Vatandaşımızın hayatını kolaylaştıracak, ekonomimize artı değer koyacak her türlü projeyi inşallah bakanlarımızın ve hükümetimizin desteğiyle harekete geçireceğiz” diye konuştu.

Türkiye Tarım Kredi Kooperatifleri Merkez Birliği Genel Müdürü Fahrettin Poyraz ise iki köklü kuruluşun işbirliğinin ülkemize hayırlar getirmesini temenni etti. PTT ile yaptıkları işbirliğinin, Tarım Kredi Kooperatifleri’nde başlattıkları değişim çalışmalarının en önemli ayaklarından birini oluşturduğunu belirten Genel Müdür Poyraz, 535 bin Tarım Kart ile birlikte hizmetin çiftçinin ayağına götürüleceğini kaydetti.

Hani;”Ne Makam,Ne Rütbe,Ne Pul,Ne Devlet”Ti ?..

süleyman yağız

Yıl, 1968… Kasım ayının 5, 6 ve 7’nci günleri… Tam 47 yıl önce

Ben o zaman henüz 18 yaşındayım…

Belli günlerde belli başlı büyük camilerde safları sokaklara kadar dolup taşan geniş katılımlı sabah namazları kılınıyor…
Ve elimde bir gazete… İslâmcılar’ın en önde gelen en önemli isimlerinden Mehmet Şevket Eygi’nin çıkardığı Bugün Gazetesi

Üstad Necip Fazıl Kısakürek, gazetenin birinci sayfasının sol altındaki, “Çerçeve” adlı “başyazı” köşesinde, bu sabah namazlarıyla ilgili olarak,  “Varan 1”, “Varan 2” ve “Varan 3” diye peş peşe dörtlükler yayımlıyor…

Şöyle diyordu, Üstad, örneğin, 7 Kasım 1968’de yayımladığı “Varan 3”ünde:

“Mihraptan ilahi kelâm geliyor!
Yere, dipsiz gökten selâm geliyor!
Ne makam, ne rütbe, ne pul, ne devlet;
Savulun, kalplere İslâm geliyor!”

HER TARAF İSRAF

Yıl, 2015… İslâm değil ama, İslâmcılar işbaşında…
Her taraf makam, her taraf rütbe, her taraf pul…
Tıklım tıklım dolu kasalar… Kutu kutu paralar…
Yatak odalarında bile para sayma makinaları…

Trilyonluk harçlıklar…
Katrilyonların trilyonların birbirine karıştığı örtülü-örtüsüz harcamalar…
Ankara’da, İstanbul’da katrilyonluk, trilyonluk makam sarayları…
Çerez niyetine katrilyonluk, trilyonluk makam uçakları, zırhlı Mercedes’ler…

Pardon MER-ÇEREZ’ler…

Her taraf israf…

Zaten kendileri (örneğin, Bülent Arınç) söylüyor, “İsrafın önünü alabilseydik, vergi toplamamıza gerek kalmazdı” diye…

Yine kendileri (örneğin, Burhan Kuzu) söylüyor, “Yav bu devlette öyle israflar var ki, öylesine masraflar var ki, anam anam, anam anam, anam anaaaam” diye…
Nasıl olsa, “devletin malı deniz”…

Bu muzır lafın gereği neyse sonuna kadar yapılıyor!
Önce mücahitler müteahhit oldu…

Sonra, her tarafı, kat kat beton yığını sardı…
Adım başı dolar milyoneri, hatta milyarderi…
Helâl harama, haram helâle karışmış…

Kul hakkı mı? O da neyin, nesi?
Ordu”su hariç, neredeyse bütün rütbeler ve hatta bütün camiler, cümle cübbeler cabası; onlar da onların…

Özetle, adeta, her kurumuyla ele geçirilen koca bir devlet!..
Buna rağmen mağduriyet!

Buna rağmen doymamışlık!..

DİNDAR VE KİNDAR BİR GENÇLİK
Üstad’la birebir örtüşen noktaları da var:
Dindar ve kindar bir gençlik”!
Öyle ya, gençlere, “Kinini unutma” diye çağrıda bulunan da Üstad Necip Fazıl’dı…
Ondan ilham alarak, “kindar ve dindar bir gençlik” isteyen de bu ülkenin en zirvesindeki kişisi, Tayyip Erdoğan
Ama Üstad, hiç olmazsa, “Ne makam, ne rütbe, ne pul, ne devlet” de diyebiliyordu…
Zirvedeki kişi ise, makam da makam diye bastırıyor…
Olacak, o kadar…
Çünkü Üstad, her şeye rağmen “şair”di…

(“Üstad” konusuna da bir açıklık getireyim: “Üstad”, Türk Dil Kurumu’nun sözlüğüne göre, “bilim ve sanat alanında üstün bilgisi ve yeteneği olan kimse”ye deniliyor.

Necip Fazıl Kısakürek de “usta şair”liğinin yanı sıra kendi fikir eksenindeki “ideolojik İslâm” siyasetinin de bilge kişisi olarak kabul edildiği için “Üstad” olarak anılıyor.

O kadar ki, “Üstad”, Necip Fazıl Kısakürek’in “unvan”ının yanı sıra “birincil önadı” olarak da kullanılıyor.

Ben de -siyaseten tam karşılarında yer almama karşın- hem bir yazar, hem de karşıt görüşlere demokratik saygımın bir gereği olarak, Necip Fazıl için “Üstad” ifadesini kullandım.)

“OYUN, HİLE, TAKTİK ONLARIN OLSUN!”
Aynı Üstad, yine 1968 yılı Kasım ayının bu kez 5‘inci gününde yayımladığı “Varan 1”inde de, “Oyun, hile, taktik onların olsun!/ Namazın gerçeği bin saflı namaz…” diyordu…
Ama İslâmcılar’ın maşallahları var:
Her türlü oyunu, hileyi, taktiği biliyorlar! Üstlerine yok!
Ne ki, hepsi o kadar… Orada takılıp kaldılar…
Sevgi yok, hoşgörü yok! Saygı ise, hiç yok…

Ne kadar namaz var, onu bilemiyoruz…

(Devr-i iktidarlarında namaz kılan İslâmcılar’ın sayısının azaldığı bile iddia ediliyor…

Neyse… O ayrı bir konu…)

Kendileri bir yana… “Ötekiler” bir yana…
Zaten, kendilerinden başka herkesi “öteki” görüyorlar…

Onlardan bir tebessümü bile esirgiyorlar…

Yeni bir “ötekileştirme” geliştirdiler…
Çünkü önderleri Tayyip Bey, cumhurbaşkanı bile oldu ama, hâlâ, “BİİİİZ” diyor…
Ötekiler”in yanı sıra, yasaları da Anayasa’yı da teamülleri de takmıyor…

Namusum ve şerefim üzerine tarafsız olacağım” demesine karşın yeminini tutmuyor…

Dahası, eski partisi AKP için –toplu açılışlar bahanesiyle- peş peşe mitingler yapması üzerine haklı olarakYüksek Seçim Kurulu’na itiraz eden muhalefet partilerinin yetkililerine, “Nereye giderseniz gidin, beni meydanlardan alamazsınız, beni susturamazsınız” diyerek, adeta demokrasiye rest çekiyor…

Rejimi bekleme odasına aldığını, “çok açık ve net olarak” söylüyor…
En ufak eleştiriye bile tahammül etmiyor, edemiyor…
Yandaşları da edemiyor…

Tahammül sıfır!

ÇOCUKLARA OYUNCAK SİLAH HEDİYE EDİLMESİN
Ben de saf saf, soruyorum:
-Hani; “Ne makam, ne rütbe, ne pul, ne devlet”ti?, diye…
Vallahi, çok safım!
Dalga geçmiyorum; gerçekten çok safım!
İki dönem milletvekilliği yaptım…
İki dönem de en üst düzey parti yöneticiliği yaptım…
Dolayısıyla dönemsel dokunulmazlığım ve imtiyazım oldu…
Buna karşın, Tayyip Erdoğan’ın Yiğit’i gibi, değil iki silahım, bir tek çakaralmazım bile olmadı…
Değil yüzlerce mermim, bir tek kurşunum da olmadı…
İstedim de vermediler mi?
Hayır, hayır; istemedim!..
Oysa, Meclis’e girdiğim ilk gün, imtiyazlı silah alma hakkımın olduğunu söylediler…
Ama safım ya, o nedenle istemedim…

Silahın, bırakın gerçeğine, oyuncağına bile karşı çıktım…

Üstelik de milletvekili olarak ilk demecim, “Çocuklara oyuncak silah hediye edilmesin” oldu…

YİYE YİYE DOYMADILAR…”
İşte bizler, bizcileyin böyle saf olunca, tüm silahlar ve mermiler onların oldu!!!

Ne makam, ne rütbe, ne pul, ne devlet!”miş!..

Yok yaaa!.. Hadi canım sende!..

O sadece Üstad’ın hayallerinde… Yâni, masallarda…

Baksanıza, -Hakan Şükür söylüyor- İstanbul’da geçmiş dönemde otobüse Akbil’le binen 28 Şubat mağdurubazı kimseler” bile, şimdi, “benzin istasyonları ve büyük işletmelerin sahibi olmuş”lar!..

(Hakan Şükür’ün sözleri de ilginçtir ki, 47 yıl sonra günümüzün Bugün Gazetesi’nin 31 Mayıs 2015 günlü sayısında yer alıyor.)

Ona da Meclis’e girdiğinde, “Akarken doldur” demişler…

O doldurmamış ama, dolduranlara gönderme yapıyor!..

Zaten, “akarken doldurma” işini, mahallenin çocuklarına kadar duymayan kalmadı!

Yâni, eski ifadeyle sağır sultan bile duydu!

Onun içindir ki, Kılıçdaroğlu, boşuna sormuyor:

Yiye yiye doymadılar! Bu kadar parayı ne yapacaklar, anlayamıyorum?(S Haber TV, 31 Mayıs 2015, Saat 22.20)

Vallahi, ben de anlayamıyorum!

Safım, dedim ya!