Etiket arşivi: Polonya

Ukrayna’dan ilk turist kafilesi geldi, Kayseri’ye yapılan charter sefer sayısı beşe yükseldi

Kayseri Büyükşehir Belediyesi’nin yatırımlarıyla dünyanın önemli kayak merkezlerinden olan Erciyes, yerli ve yabancı konuklarını ağırlamaya devam ediyor. Geçen hafta Polonya’dan başlayan charter seferler Rusya ve Ukrayna ile birlikte beşe yükseldi. Erciyes A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Murat Cahid Cıngı, turizmin Kayseri’ye önemli fırsatlar sunduğunu belirtti.

Geçen hafta Polonya’dan charter seferle gelen ilk kafilenin ardından bu hafta da Ukrayna’dan ilk turist kafilesi geldi ve Erkilet Havaalanı’nda öğrenciler tarafından çiçekler ve kendi dillerinde “Hoş geldiniz” yazan dövizlerle karşılandı.

Erciyes için Kayseri’ye yapılan charter seferlerin geçen hafta Polonya’nın başkenti Varşova’dan başladığını hatırlatan Erciyes A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Murat Cahid Cıngı, “Bugün dört uçuş daha oldu Polonya’dan ikinci uçak geldi, Rusya’dan seferler başladı ve Ukrayna’dan da iki uçak olmak üzere bin misafirimiz şehrimize geldi. İlkbahardan beri Erciyes paketi bu ülkelerde satılıyor ve charter seferlerle geliyorlar. Bu sene Ukrayna’dan iki ayrı şehirden charter seferler gerçekleştiriliyor. Bunun yanında İstanbul aktarmalı olarak çok sayıda yabancı misafiri ağırlıyoruz. Kayak yapanlara bakınca pistlerde hafta içleri çoğunluk yabancı misafirlerimiz oluyor. Hedefimiz Erciyes’e dünyanın her yerinden yabancı misafirler getirerek şehir ekonomisine katkı sunmaktır” dedi. Murat Cahid Cıngı, turizmin şehrimize önemli fırsatlar sunduğunu da sözlerine ekledi

Egeli mobilyacılar, İtalyan mobilya markalarının üreticisi olmak istiyor

Egeli mobilya ihracatçıları, mobilya tasarımında dünyanın bir numarası olan ancak üretimini işçilik maliyetlerindeki yükseklik nedeniyle Çin, Polonya, Romanya, Slovenya gibi ülkelerde yaptıran İtalyan markaları ile üretim ortaklığı yapmak istiyor.

İtalyan mobilya devlerinin üretimine talip olan Egeli mobilya ihracatçıları Kasım ayında İtalya’dan asgari 10 ithalatçının katılımıyla “Alım Heyeti Organizasyonu” planlıyor. Egeli mobilyacılar, bu alım heyetine katılacak firmalarla uzun soluklu ortaklıklar kurmayı hedefliyorlar.

Ege Mobilya Kağıt ve Orman Ürünleri İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Cahit Doğan Yağcı, İtalyan firmalarına tedarikçi olabilecek standartta üretim yapan İzmirli firmaların boş kapasitelerini İtalyan markalarına kanalize etmek istediklerini kaydetti.

Ege Mobilya Kağıt ve Orman Ürünleri İhracatçıları Birliği Mobilya Çalışma Komitesinin Müjdat Kemer’in moderatörlüğünde, Ege Bölgesi’nde mobilya üretiminde ve ihracatında belli standartlara ulaşmış firmalarla yapılan toplantıda projeyi anlattıklarını ifade eden Yağcı, İzmirli mobilya ihracatçılarının duyduğu heyecanın kendilerini daha da motive ettiğini dile getirdi.

Mobilya sektöründe 10 Türk – İtalyan ortaklığı hedefliyoruz

İtalya’nın işçilik maliyetlerinin yüksekliği nedeniyle mobilya üretiminin büyük bölümünü Çin, Polonya, Slovenya, Romanya gibi ülkelerde yaptırdığı bilgisini veren Yağcı, “İtalya, mobilyada tasarımda dünyada bir numara. Mobilya ihracatında da önde gelen ülkelerden birisi. Kendi tasarımlarını işçilik maliyetlerinin düşük olduğu ülkelerde ürettirerek gerek İtalya’da, gerekse dünyanın dört bir tarafında pazarlıyorlar. İtalya, yıllık 4 milyar dolar mobilya ithal ederken, 14,5 milyar dolarlık mobilya ihraç ediyor. İtalya’nın mobilya ithalatında Türkiye’nin payı sadece 77 milyon dolar. Amacımız bu rakamı yukarı taşımak. İzmir’de mobilya üretiminde ve ihracatında İtalyan firmalarının kalite standartlarında üretim yapabilen firmalarımızla İtalyan firmalarının iş birliği yapmasını amaçlıyoruz. Bu alanda en az 10 Türk – İtalyan ortaklığı hedefliyoruz” şeklinde konuştu.

“Alım Heyeti Organizasyonu”nun hedefine ulaşması için İtalya mobilya pazarını bilen bir danışmanlık firması ile çalışacaklarını dile getiren Yağcı sözlerini şöyle sürdürdü; “Egeli mobilya ihracatçılarımızdan modern makine parkı olan, üretim ve ihracatta belli standartlara ulaşmış, ortaklık kurmak isteyen üyelerimizin bilgilerini danışmanlık firması ile paylaşacağız. Danışmanlık firmamız İtalyan firmalar ile bu bilgileri kendileri Türkiye’ye gelmeden önce paylaşacak. Profesyonel bir anlayışla hareket edip sonuca ulaşmak istiyoruz. Bu iş birliği Türk firmalarımızın kendilerini geliştirmelerini de sağlayacak.”

İtalyan mobilya ithalatçısı firmaların güvenini kazanıp, istikrarlı ve standart üretim yapabileceklerinin mesajını vermek istediklerini anlatan Yağcı, “İtalyanların istediği standartları yakalayıp üretim ortaklığında başarılı olduğumuz takdirde, aynı modeli başka ülkelerle de hayata geçirmek istiyoruz” diyerek sözlerini noktaladı.

Türkiye’nin 7 aylık mobilya ihracatı 2 milyar dolara yaklaştı

Türkiye, 2018 yılının Ocak – Temmuz döneminde 1 milyar 817 milyon dolarlık mobilya ürünleri ihraç etmişken, 2019 yılının aynı dönemindeki mobilya ihracatı yüzde 7’lik artışla 1 milyar 945 milyon dolara ulaştı. Aynı dönemde Ege Bölgesi’nden yapılan mobilya ihracatı ise; yüzde 10’luk artışla 84 milyon dolardan, 92 milyon dolara çıktı. Türkiye’nin mobilya ihracatında ilk üç ülke Irak, Almanya ve Suudi Arabistan olurken, İtalya 41 milyon dolarlık Türk mobilyası tercih etti ve listede 13. sırada yer buldu.

3. KAPIKAYAFEST ULUSLARARASI DOĞA SPORLARI VE KÜLTÜR FESTİVALİ BAŞLIYOR !

 

Neşesi, doğallığı ve espri anlayışı ile her yeri renklendiren karadeniz insanı, eşsiz ve benzersiz bir doğa sunan konumu ve yaylaları ile de yerli ve yabancı turistleri çekerek her yıl cazibesini artırmayı başarıyor.


KAPIKAYAFEST ?
Karadeniz’in önemli illerinden Samsun Bafra Kapıkaya’da 24-28 Temmuz 2019 tarihleri arasında 3.sü düzenlenecek olan  “Kapıkayafest Uluslararası Doğa Sporları ve Kültür Festivali” nde  adrenalini yüksek doğa sporlarının ve karadenize  özgü  kültürel faaliyetlerin Türkiye gündemine taşınacağına inanıyoruz.  Karadeniz coğrafyasının eşsiz doğa güzelliği, coğrafyanın kendine özgü karakteristik özelliklerini koruyarak yapılan etkinliklerin zenginliği her yıl bölgeye gelen yerli ve yabancı kişi sayısındaki artışı beraberinde sağlamakta ve bölge turizm gelirlerinden aldığı payı artırmaktadır.

Adını Samsun / Bafra – Kapıkaya tepesinden alan Kapıkayafest; Çeşitli spor dallarını aynı ortamda sunarak ulusal ve uluslararası birçok sporcuyu ve doğa severleri her yıl temmuz ayında bir araya getirmeyi hedefleyen, sağlıklı bireylerle daha çok yaşanabilir bir dünya için sporun ve sporcunun önemini vurgulamak gayesini güden bir festivaldir.

Bafra Belediyesi sahipliğinde ve  Astajans organizasyonu ile yapılacak olan Kapıkayafest’te, gökyüzünde paraşütçüler süzülürken katılımcılar karada bisiklet ve doğa yürüyüşü, baraj gölünde kano gezisine katılabilirler. ‘En güzel fotoğrafı ben çekerim’ diyenler ise fotomaratona katılabilirler. Kamp ve çevresinde çeşitli etkinlikler ile eğlenme ve güzel vakit geçirme olanağı bulabilirler. Akşam ise kamp ateşini yakıp yıldızların altında doğanın sesini dinleyebilir, güzel sohbetler edebilirler. Ayrıca çeşitli kültürel faaliyetler, spor branşlarının aktiviteleri ve eğlenceleri ile unutamayacakları bir festival geçirebilirler.

5 gün 4 gece “Her şeyiyle eğlenceli” bir festivale davetlisiniz.!

DÜNYANIN 55 ÜLKESİ FESTİVAL İÇİN DAVET EDİLDİ !

Kapıkayafest Festivali uluslararası bir festival olması sebebiyle geçen yıl kırka yakın ülkeden sporcu ve katılımcıyı Bafra’ya getirme başarısı elde etmiş durumda. Bu sene 55 ülkeden sporcu ve katılımcılar ile iletişime geçilerek, festival uluslararası arenadaki konumunu yükseltme çabasında. Festivale davet edilen ve katılması planlanan ülkeler ise şöyle;  Almanya, Arnavutluk, Avusturya, Azerbaycan, Belçika, Birleşik Krallık, Bosna-Hersek, Bulgaristan, Cezayir, Çek Cumhuriyeti, Danimarka, Dubai, Estonya, Fas, Finlandiya, Fransa, Gürcistan, Hırvatistan, Hindistan, Hollanda, İran, İrlanda, İspanya, İsveç, İtalya, Katar, Kazakistan, Kıbrıs, Kırgızıstan, Kosova, Kuveyt, Letonya, Litvanya, Lüksemburg, Macaristan, Makedonya, Malta, Mısır, Özbekistan, Pakistan, Polonya, Portekiz, Romanya, Rusya Federasyonu, Sırbistan, Slovakya, Slovenya, Tacikistan, Tataristan, Türkmenistan, Ukrayna, Ürdün ve Yunanistan.

DÜNYANIN EN ÖZEL EKSTREM SPOR ALANLARI ARASINDA!

Kapıkayafest; Kızılırmak’ın yanı başında doğanın ve tarihin bir arada olduğu, birçok ekstrem spor ve  sportif faaliyetleri ile dünyanın nadir alanları arasında gösteriliyor. Hava sporları, su sporları, dağcılık, fotoğrafçılık, bisiklet, atv, kamping vb gibi doğa sporlarını ve faaliyetlerini aynı noktada barındırıyor.

Kapıkayafest; yamaç paraşütü için dünyanın en elverişli noktaları arasında yerini alma yolunda ilerliyor. Bir yamaç paraşütçüsünün bir noktadan kalkıp aynı noktaya inebildiği ve Kızılırmak’ın eşsiz doğal güzelliklerini ve manzarasını görebildiği dünyanın en özel konumlarından birisi.

Aynı zamanda turizm turları, fotoğraf – bisiklet ve atv safari, yöresel ve kültürel pazarlar da Kapıkayafest etkinlik alanında olacak. Etkinlik alanı bu branşların ve sportif etkinliklerin tamamını bir arada buluşturabilecek Dünya’nın nadir alanlarından..

İLGİ İLE BERABER BÖLGE EKONOMİSİ DE CANLANDI

Kapıkayafest; ilki 2017 yılında 25 bin, ikincisi 2018 yılında 50.000’in üzerinde ziyaretçi, 5000 civarı kamp ve ticari katılımcısı ile ciddi bir ses getirdi. Bu yıl ise 100 bine yakın katılımcı ve ziyaretçi bekleniyor. Festivale ev sahipliği yapan Samsun / Bafra – Kapıkaya ve Asar mevkileri, ulusal – uluslararası sporcuların ve doğa sporlarına ilgi duyanların odak noktası durumunda. Festivalin yöre ve bölge halkına ciddi bir ekonomik katkı sağladığı, her geçen yılda artarak devam edeceği düşünülüyor.

‘Science Expo’ heyecanı Bursa’da başladı

BURSA – Bursa Büyükşehir Belediyesi tarafından ‘Geleceğin Teknolojileri’ temasıyla gerçekleştirilen ‘7. Turkish Airlines Science Expo Bilim Festivali’nin heyecanı başladı. Türkiye’nin alanında en büyüğü olma özelliğini taşıyan Science Expo, 29 Nisan Pazar tarihine dek birbirinden renkli etkinliklere sahne olacak.

Büyükşehir Belediyesi tarafından Bursa Eskişehir Bilecik Kalkınma Ajansı (BEBKA) işbirliğiyle ‘Geleceğin Teknolojileri’ ana temasıyla düzenlenen ‘7. THY Science Expo Bilim Festivali’, TÜYAP Fuar Merkezi’nde coşkulu törenle start aldı.

Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş, açılış programında yaptığı konuşmada, ‘7. THY Science Expo Bilim Festivali’nin değerine işaret etti. Etkinliğin 26-29 Nisan tarihlerinde bilim tutkunlarını bir araya getireceğini söyleyen Başkan Aktaş, yıllar önce ‘Bilim Şenliği’ olarak başlayan organizasyonun bugün ‘Türkiye’nin en büyük bilim festivali’ haline geldiğini vurguladı.

“Çalışmada büyük emek var”

Her yıl gelişen ve içeriği daha da zenginleşen festival hakkında bilgiler veren Başkan Aktaş, “Her sene daha fazla atölye çalışması yaparak ve daha fazla öğrencimizi buradan istifade ettirerek yolumuza devam ediyoruz. Tabii ki bu çalışmanın arkasında büyük emek var. Bursa Bilim ve Teknoloji Merkezi (BTM) Koordinatörü Fehim Ferik ve çalışma arkadaşlarına, organizasyonda emeği geçenlere teşekkür ediyorum. Bu işin en az 4-5 aylık hummalı bir hazırlık süreci var. Nihayetinde de bu güzellikler ortaya çıkıyor. Etkinliğe Polonya, Fransa, İtalya, Hollanda, Singapur, Tayvan ve Suudi Arabistan’dan katılacak ekipler de var. Yurt dışından gelen ekipler, atölye çalışmalarının yanı sıra bilim gösterileriyle festivale renk katacak” dedi.

“Katma değeri yüksek üretime ihtiyacımız var”

Başkan Aktaş, sanayi, ticaret, turizm ve tarım şehri Bursa’da birçok özelliğin bulunduğunu belirterek, “Bursa’nın bundan sonra daha nitelikli sanayiye ve işlere ihtiyacı var. Bu doğrultuda çalışmalıyız. Tüm kurum ve kuruluşlarla birlikte çalışarak, katma değeri yüksek ürünler üretebilmek adına hamleler yapmalıyız. İnanıyorum ki bu festival de inşallah bu hedefe bir altyapı oluşturacaktır” şeklinde konuştu.

Öğrencilerin hayal etme yeteneği gelişecek

Bursa İl Milli Eğitim Müdürü Sabahattin Dülger de konuşmasında, ‘7. Turkish Airlines Science Expo’nun öğrencilerin eğitimine, hayal gücüne ve geleceğe bakışına ciddi katkılar sağlayacağını söyledi. Son yıllarda devlet yatırımında en fazla bütçenin eğitim ve öğretime ayrıldığını ifade eden Dülger, bilgi ve beceriyle donanmış, bugünün teknolojisine hakim bireylerin yetişmesi gerektiğini belirtti. Dülger, Science Expo ile öğrencilerin hayal edebilme yeteneklerinin gelişeceğine değindi.

“Bu yılki hedef 90 bin atölye çalışması”

BEBKA Genel Sekreteri İsmail Gerim ise BEBKA’nın faaliyetlerinden örnekler verdiği konuşmasında, ‘7. Turkish Airlines Science Expo’ çerçevesinde yapılacak çalışmaları anlattı. Science Expo’ya 2012 yılından itibaren verilen destekle çok güzel çalışmaların ortaya konduğunu hatırlatan Gerim, “Bugüne kadar etkinlikler kapsamında 675 bin kişi ağırlandı. 2017 yılında 78 bine yakın atölye düzenlendi. Bu yılki hedef ise 90 bin atölye çalışması. Bu yıl 78 ilden 1265 proje başvurusu geldi. 4 gün sürecek etkinliklerde; atölye çalışmaları, bilim gösterileri ve konferansların yanı sıra yabancı ülkelerden gelen konuklarımız da yer alacak” ifadelerini kullandı.

TÜBİTAK Başkan Yardımcısı Doç. Dr. İlker Murat Ar da bilimsel konulara duyarlı gençlerin yetişmesi noktasında ‘7. Turkish Airlines Science Expo’nun önemine vurgu yaparak, festivale destek veren Başkan Aktaş’a teşekkür etti.

Başkan Aktaş, konuşmaların ardından festivali destekleyen kurum ve kuruluşlar ile sponsor firmaların temsilcilerine plaket takdim etti. Başkan Aktaş, daha sonra BTM Koordinatörü Fehim Ferik ile birlikte etkinlik kapsamında açılan stantları gezdi ve öğrencilerle bilimsel çalışmaları hakkında sohbet etti.

Zengin aktivite programı

Bursa’da 4 gün boyunca aktivitelerin yapılacağı bilim festivalinde toplamda 110 bin lira para ödüllü 6 farklı kategoride proje yarışmaları, ‘Meslekler Yarışıyor’ programı ve dünya rekorunun kırılacağı ‘Mangala Turnuvası’ düzenlenecek. İnsansız hava araçları, drone ve bilim gösterilerinin de yer alacağı festival, çok sayıda konferansa ev sahipliği yapacak. Etkinlik boyunca birçok farklı simülatör de organizasyona renk katacak. ‘Geleceğin Teknolojileri’ ana konsepti ile düzenlenen proje yarışmalarında çocuk ve genç mucitler kategorisinde 15 ve usta mucitler kategorisinde 20 olmak üzere finale kalan toplam 35 proje belli oldu. Finalist projeler, Science Expo süresince sergilenmeye hak kazandı. İnsansız hava araçları ve drone yarışmasında 50 ekip, autodesk tasarım ve modelleme yarışmasında 25 ekip, mangala yarışmasında 4000 öğrenci ve ‘Meslekler Yarışıyor’da 35 ekip finalde mücadele edecek. Yarışma kapsamında dereceye giren proje sahiplerine bin ile 16 bin lira arasında para ödülü verilecek. Festival boyunca 100 farklı alanda 150’ye yakın bilimsel atölye çalışması gerçekleştirilecek. Türkiye’nin en büyük bilim-toplum etkinliğine katılanlar, ilgi duydukları alanlarda atölye çalışmalarına katılabilecek.

Kayseri Uluslararası Film Festivali’nde Yarışacak Filmler Belirlendi! 

 

 

8-13 Mayıs tarihleri arasında gerçekleştirilecek olan Kayseri Uluslararası Film Festivali’nde bu yıl ilki gerçekleştirilen Ulusal Uzun Metraj Film yarışmasına 23 film başvuruda bulundu. Festivalin Uluslararası yarışmalarına Pakistan, Tayland, Belçika, Kırgızistan, Estonya, Polonya, İran, Azerbaycan, Hindistan, Kazakistan, Mısır vb. ülkelerden yarışmacılar katıldı. Festivalde Uluslararası Belgesel Film yarışmasına 87, Uluslararası Kısa Film yarışmasına 195 film başvuruda bulunmuştur.

Festivalde Ulusal Uzun Metraj Film, Uluslararası Kısa Film ve Uluslararası Belgesel Film yarışmalarından her kategoriden 10 finalist belirlendi.

Jüri başkanlığını Gazeteci ve Sinema Yazarı Burçak Evren’in yürüttüğü Ulusal Uzun Metraj Film finalistleri; Burak Çevik -Tuzdan Kaide, Durmuş Akbulut -Kiraz Mevsimi, Fikret Reyhan -Sarı Sıcak, Görkem Yeltan -Bağcık, Orhan Oğuz -Eksi Bir, Özgür Sevimli -Murtaza, Selman Kılıçaslan -Bütün Saadetler Mümkündür, Talip Karamahmutoğlu -Mezarcı, Mehmet Güreli -Dört Köşeli Üçgen, Michael Önder -Taksim Hold’em,

Jüri başkanlığında Prof. Dr. Semir Aslanyürek’ in olduğu Uluslararası Kısa Film finalistleri; Askar Nurakun uulu –In Love With Cinema, Cem Özay –Yolcu, Darioush Najafi Gol –Voice, Hossein Asl Abdollahi –Decease At The Begining, Kasım Ördek –Kerata, Nuri Cihan Özdoğan –Sirayet, Onur Yağız –Toprak, Saeed Naghavian –Finish, Vahid Hosseini Nami -Whole To Part, Vlasdislav Muko- A Car Called Victory,

Jüri başkanlığında Yönetmen Elchin Musaoğlu’nun yer aldığı Uluslararası Belgesel Film finalistleri ise Faridur Rahman -Tasmina: The Horse Girl, Hakan Yıldırım-Onur Çoşkuner –Savrun, Iker Elorrieta -I Forgot Myself Somewhere, Musa Gökkaya -Kostüm Oyunu, Onur Kök -Küllerinden Güle Dön, Özcan Gürbüz -Palas’ın Tuzcuları, Özkan Emre -Çobanın Şiiri, Sorayos Prapapan -Death Of The Sound Man, Sam Peeters –Homeland, Samara Sagynbaeva -The Heir olarak belirlenmiştir.

 

The Films That Will Compete in The Kayseri Film Festival Became Clear!

In Kayseri Film Festival ,which will be held between 8th and 13th of May, 23 films applied for the National Feature Film competition that is held for the first time this year. For the International competitions of festival , numbers of competitors applied from various countries such as Pakistan, Thailand, Belgium, Kyrgyzstan, Estonia, Poland, Iran, Azerbaijan, India, Kazakstan, and Egypt. For the International Documentary Film competition 87, for the International Short Film competition 195 films applied.

In Festival from all the competitions which  are National Feature Film, International Short Film, and International Documentary Film, 10 finalist are selected from each categories.

 

The finalists of the National Feature Film of which its jury is headed by Journalist and Screen Writer Burçak Evren are  Burak Çevik -Tuzdan Kaide, Durmuş Akbulut -Kiraz Mevsimi, Fikret Reyhan -Sarı Sıcak, Görkem Yeltan -Bağcık, Orhan Oğuz -Eksi Bir, Özgür Sevimli -Murtaza, Selman Kılıçaslan -Bütün Saadetler Mümkündür, Talip Karamahmutoğlu -Mezarcı, Mehmet Güreli -Dört Köşeli Üçgen, Michael Önder -Taksim Hold’em ,

The finalists of the International Short  Film of which its jury is headed by Prof. Dr. Semir Aslanyürek  are Askar Nurakun uulu –In Love With Cinema, Cem Özay –Yolcu, Darioush Najafi Gol –Voice, Hossein Asl Abdollahi -Decease At The Begining, Kasım Ördek –Kerata, Nuri Cihan Özdoğan –Sirayet, Onur Yağız –Toprak, Saeed Naghavian –Finish, Vahid Hosseini Nami -Whole To Part, A Car Called Victory- Vladislav Muko finally,

The finalists of the International Documentary  Film of which its jury is headed by Director Elchin Musaoğlu are  Faridur Rahman -Tasmina: The Horse Girl, Hakan Yıldırım-Onur Çoşkuner –Savrun, Iker Elorrieta -I Forgot Myself Somewhere, Musa Gökkaya -Kostüm Oyunu, Onur Kök -Küllerinden Güle Dön, Özcan Gürbüz -Palas’ın Tuzcuları, Özkan Emre -Çobanın Şiiri, Sorayos Prapapan -Death Of The Sound Man, Sam Peeters –Homeland, Samara Sagynbaeva –The Heir.

 

 

DOWN SENDROMLU KARDEŞİ İÇİN 80 GÜNDE 25 ÜLKE GEZECEK

dwAdem Çolak, Down sendromlu kardeşi Erdem Çolak için  Pazarkule sınır  kapısından motosikletiyle çıkıp, Norveç’in ve dünyanın en kuzey noktası Nordkapp’a kadar gidecek. Macera dolu bu yolculuğu Down sendromlu kardeşi Erdem’e adayan, Adem Çolak’ın amacı farkındalık sağlamak. “Dünyanın her yerinde, tek bir kromozom dışında farkları olmayan bireyleri tanıyıp, onlardan bahsetmek istiyorum” diyen Çolak’ın en büyük destekçisi Down Sendromu Derneği. Bu yolculuk sırasında 25 ülkeyi, 80 günde motosikletiyle gezecek olan Adem Çolak bu ülkelerde dernekleri ziyaret edip, Down sendromlu kişilerle tanışacak, onların sorunlarını kayıt altına alıp, sosyal medya hesaplarında paylaşacak.

DOWN_LOGO“Down To Earth Road” isimli proje kapsamında gideceği ülkelerdeki Down sendromu dernekleri ile bir araya gelecek olan Çolak, Down sendromlu kişilerle tanışıp sohbet edecek, hayatları, gelecek beklentileri ve yaşadıkları toplum içinde devletten beklentileri hakkında bilgi toplayacak. Bu görüşmeleri fotoğraf ve video ile kayıt altına alacak olan Adem Çolak, Down Sendromu Derneği ile birlikte bu mesajların muhataplarına ulaşmasına aracılık edecek.

Şu anda farklı ülkelerden 16 dernek ile irtibat halinde olan Çolak, Yunanistan, Arnavutluk, Makedonya, Kosova, Karadağ, Bosna Hersek, Hırvatistan, Slovenya, İtalya, Avusturya, İsviçre, Almanya, Danimarka, İsveç, Norveç, Finlandiya, Estonya, Letonya, Litvanya, Polonya, Çek Cumhuriyeti, Slovakya, Macaristan, Romanya, Bulgaristan olmak üzere 25 ülkeyi ziyaret edecek.

Küçük bir Akdeniz kasabasında doğan 31 yaşındaki Adem Çolak ile Down sendromlu kardeşi Erdem arasında dokuz yaş fark var. 22 yaşındaki Erdem’in yaşadığı sorunları ve sıkıntıları çocukluk döneminden itibaren gözlemleyen Adem Çolak, ilk fırsatta bu konuda bir şeyler yapması gerektiğini düşünerek Down Sendromu Derneği’nin kapısını çaldı. Derneğe sunduğu proje kabul edilince, 80 günlük turun ilk adımları da atıldı.

Adem Çolak, yola çıkış amacını şöyle anlatıyor, “İmkanları olmayan veya kısıtlı olan ailelerde Down sendromlu bireylerin olması, farkındalık anlamında, bilinçli davranabilme anlamında insanları olumsuz etkiliyor; en basitinden yapılmak istenen sağlık giderleri veya şahsi ihtiyaçlar noktasında bile zorluk yaşanabiliyor. Biz de buna benzer maddi zorluklar yaşadık. Onun dışında sokaktaki arkadaş çevresinin bilinçsiz hoş olmayan davranışları Erdem’i olumsuz etkiledi. Ama rehabilitasyon merkezinde eğitime başlaması ona çok iyi geldi, çok sevdiği ve onun çok seven bir arkadaş çevresi oldu. Çevredeki insanlar da onu daha iyi anlamaya başladıktan sonra işler daha iyiye gitti. Temelde amacımız için farkındalık oluşturmak diyoruz ama, kendimiz neyin ne kadar farkındayız, biraz da bunu görmek istiyorum, kendi adıma, bu yola çıkarken “henüz tanımadığım ben” i tanımayla birlikte, dünyanın her yerinde, tek bir kromozom dışında farkları olmayan bireyleri tanıyıp, onlardan bahsetmek istiyorum. Bunu ülke içinde de farklı şekilde devam ettirmeyi düşünüyorum. Ve şu an hayatta olmayan annem ve babam için bir şeyler yapmış olmak istiyorum.”

Proje boyunca Adem Çolak’ın tüm seyahati, Facebook’da DownToEarthRoad ve demiratliyoruk; Twitter’da DownToEarthRoad, instagramda ise downtoearthroad ve demiratliyoruk sayfalarından yayınlanacak. dw1

Down Sendromu Derneği Dernek sözcüsü Fulya Ekmen ise Adem Çolak’ın projesine neden destek olduklarını şöyle özetliyor, “Biz Adem bey ile 2014 yılında kardeşi ile ilgili attığı bir mail ile tanıştık. Bir sonraki maili 2017 yılında farklı bir konuda geldi kendisinden. Bu sefer sadece kardeşi için değil tüm Down sendromlu kişiler için bir soru sordu bize. Projesini anlattı ve logolarımızı kullanıp kullanamayacağını sordu. Kendisiyle tanışmaya karar verdik. Ağustos ayında Adem bey, Salon Reklam, Doret İletişim Danışmanlığı ve biz bir araya geldik. Gerçekten iyi şeyler yapmak isteyen insanlar bir araya gelince olan şey oldu tabii ki. Bir anda enerji yükseldi, hayaller ve hedefler arttı. Zorlu bir motosiklet rotasından zorlu bir dünya rotasına geldik. Down To Earth Road dedik bu rotaya. Bu rota her bir etabı kendi içinde tamamlanan ama aslında hiç tamamlanmayacak bir yol. Adem beyin ya da rotadaki ismi ile Demiratlı Yörük’ün başlattığı Down Sendromu Derneği’nin büyüterek uluslararası düzeyde bir harekete çevirmek istediği bir yola dönüştü Down To Earth Road.”

 

 

Haber Yayın Dairesi: Yusuf Ünel

Ayastefanos Anıtı Yeniden Dikilemez

Ayastefanos Anıtı Yeniden Dikilemez

 

Alptekin CEVHERLİ

 

alptekin cevherliHer milletin kendi millî menfaatlerini ve değerlerini sembolleştirdiği çeşitli kutsalları vardı; bayrak, tarihteki çeşitli devlet adamları, sembol haline gelmiş mekân veya binalardır. Bunlar o milletin varlığının belki de yarı efsanevi, yarı gerçek devamını sağlayan figürlerdir. Milletlerin önüne birer hedef koyarak millî birliğin tesis edilmesini kolaylaştırırlar. Bu hedefe varmak için sonraki nesillere dinamizm katarlar.

Bu figürler, milletlerin ulaştıkları son noktayı veya çıkış noktalarını betimleyerek elde edilmesi gereken veya korunması gereken değerleri ortaya koyarlar. Bu anlamda ata mezarları da büyük önem taşır.

Sultan 1. Murat’ın Kosova Priştine’deki kabri, Macaristan’daki Gül Baba Türbesi, Bakü’deki Türk şehitliği, Enver Paşa’nın Kırgızistan’daki kabri (Ki bu mezar yanlış bir kararla Demirel tarafından Türkiye’ye geri getirilmiştir.) vd…

Aynı şekilde diğer milletlerin de ulaştıkları son nokta ve erek olarak aynen bizim gibi mezarlıkları vardır. Yoksa Anzakların (Avusturalya ve Yeni Zelandalılar) on binlerce kilometre öteden her yıl gelip Çanakkale’de dedelerinin mezarları başında “şafak ayini” yapmasını başka türlü izah edemezsiniz…t__rk __ehitlikleriyıkılmasıRussian_Monument_San_Stefano_Ottoman_Postcard

Bu mezarlar belki siyasi değil ama tarihi ve kültürel sınırları çizerler…

Bugün dünya üzerinde 34 ülkede (Almanya, Arnavutluk, Avusturya, Azerbaycan, Bosna-Hersek, Bulgaristan, Cezayir, Çek Cumhuriyeti, Filistin, Güney Kore, Hindistan, Irak, İngiltere, İran, İsrail, İtalya Japonya, KKTC, Letonya, Libya, Lübnan, Macaristan, Malta, Mısır, Myanmar, Polonya, Romanya, Rusya, Sırbistan, Suriye, Suudi Arabistan, Ukrayna, Ürdün ve Yunanistan şehitliğimiz olan ülkelerdir.) 78 Türk (Osmanlı+Türkiye) şehitliği mevcuttur. Elbette 10 bin yıllık Türk tarihi ve 16 büyük Türk İmparatorluğunu göz önüne alırsak, gök yüzündeki yıldızlar kadar Türk şehitliğinin dünyanın dört bir yanına savrulmuş olduğunu unutmamamız gerekir. Ancak Türkiye Cumhuriyeti’nin resmi olarak kabul ettiği Osmanlı’nın önemli bir kısım yeni sayılabilecek tarihlerdeki şehitlikleri ve Cumhuriyet dönemi şehitlikleri bunlardır.

Aynı şey diğer milletler, mesela Ruslar için de geçerlidir…

Sultan 2. Abdülhamit’in tahta geçişinden kısa bir süre sonra 3 Mart 1878 tarihinde Ayastefanos (Yeşilköy)’da imzalanan antlaşmayla Osmanlı Devleti’ne bağlı bir Bulgaristan Prensliği kurulacak, Prensliğin sınırları Tuna’dan Ege’ye, Trakya’dan Arnavutluk’a uzanacaktı. Bosna-Hersek’e iç işlerinde bağımsızlık verilecek, Sırbistan, Karadağ ve Romanya tam bağımsızlık kazanacak ve sınırları genişletilecek, Bulgar ordusu kuruluncaya kadar iki yıl müddetle 50.000’i geçmemek üzere Rus askeri Bulgaristan’da kalacak, Bulgaristan’ın Osmanlı Devleti’ne vereceği yıllık verginin tutarı Osmanlı Devleti ile Avrupa devletleri ve Rusya arasında kararlaştırılacak, Osmanlı Devleti Rusya’ya “Savaş Tazminatı” ödeyecek, Kars, Ardahan, Batum ve Doğu Beyazıt Rusya’ya verilecekti…

Bu antlaşma neticesi Osmanlı Devleti tarihinin en büyük toprak kayıplarından birini yaşamış, milyonlarca vatandaşımız sınırlarımız dışında düşmanın insafına kalmıştır.

Ruslar da Osmanlı Devleti için bir felaket olan bu 93 Harbi’nde (1877-78) İstanbul Yeşilköy’e kadar gelişlerini kutsamak, ulaştıkları son sınırı kalıcı kılmak ve orada ölen askerlerini yaşatmak adına İstanbul Yeşilköy’de (bugünkü Florya Ormanı’nda) kalan yerde Ayastefanos Anıtını dikmişlerdir. Bu anıt aynı zamanda bir kilise olup, İstanbul’u işgale gelirken ölen Rus askerlerinin anıt mezarlarıdır da…

Sultan 2’nci Abdülhamit’in bütün karşı çıkmasına rağmen kabul edilerek inşa edilmiş olan Ayastefanos Anıtı, Rusların Osmanlı ordusunu yenerek İstanbul kapısına dayandığının aynı zamanda resmidir de.

Bu utanç abidesi, Birinci Dünya Savaşı’nın başlaması ve Rusya’ya savaş ilan edilmesi ardından İttihat ve Terakki Hükümeti tarafından dinamitle patlatılarak yıkılmış ve bu yıkım sahnesi aynı zamanda filme çekilerek Türk Sinema tarihinin de doğumu olmuştur. Bugün Türk sinemasının eldeki en eski filmi Ayastefanos Utanç Abidesi’nin Yıkılması Filmidir. Ve ilk Türk filmi olarak kabul edilmiştir…

Peki, bu kadar anıtlardan, mezarlardan durduk yere niye bahsettik?

Şimdi sıkı durun…

Rusya, bu utanç abidesini yeniden inşa etmemizi istiyor!

Ayastefanos Anıtı’nın inşası Rusya Devlet Başkanı Putin’in 2012 yılındaki Türkiye ziyaretinde Ruslarca gündeme getirilmiş, Türkiye’nin de karşılığında Rusya’daki bir şehitliğinin onarılması önerilmişti.

“Söz konusu anlaşma 3 Aralık 2012 tarihinde Başbakanlar düzeyinde gerçekleştirilen Türkiye- Rusya Federasyonu Üst Düzey İşbirliği Konseyi 3. toplantısında dışişleri bakanları tarafından imzalanmıştı. Rusya, anlaşmaya ilişkin iç onay sürecini 11 Aralık 2013 tarihinde tamamlamıştı. Türkiye tarafı ise dönemin dış işleri bakanının imzaladığı anlaşmayı TBMM gündemine almayarak tasarıyı kadük bırakmıştır.

Ancak Rusya, şimdi ise kendi iç hukuk sürecinde belki tamamlanan; ancak TBMM’nin onaylamadığı için kadük kalan tasarıyı Türkiye’ye uygulatmak için baskı yapıyor.

Buna asla izin veremeyiz. Çünkü Yeşilköy, Rusya’nın ne kültürel ve ne de manevi sınırı değildir ve olamaz!

“Eğer İstanbul’da bir Rus anıtı dikilecekse bunun mütekabiliyet esasına göre karşılığı, yaklaşık 150 yıl Osmanlı himayesinde kalan Moskova’daki Kızıl Meydan’a Türk Şehitliği yapılmasıdır!”

Yoksa 93 Harbinde ve devamındaki Balkan Harbi’nde verdiğimiz milyonlarca şehidin kemikleri sızlar, ‘ah’larını hiçbir şekilde ödeyemeyiz.

 

 

 

 

Uludağ Üniversitesi (UÜ) Badminton Takımı, üst üste üç yıl Avrupa Şampiyonluğu’na uzanarak, kırılması çok zor bir rekora imza attı

Avrupa Üniversitelerarası Spor Federasyonu (EUSA) organizasyonu ile Slovenya’nın başkenti Lubliyana’da düzenlenen “Avrupa Üniversitelerarası Şampiyonası’nda mücadele eden Uludağ Üniversitesi Badminton takımı grup mücadelesi aşamasında A Grubu’ndaki bürün maçlarını kazanarak yarı finale yükseldi. Yarı finalde 2016 yılı finalisti Polonya’nın Opole Üniversitesi’ni 3-0 ile geçen UÜ Badminton Takımı, finalde Norveç’in Oslo Üniversitesi’ni 3-0 skorla yenerek üst üste 3. kez Avrupa Şampiyonu olma başarısını gösterdi.uludağ1

Antrenörlüğünü Öğretim Görevlisi Aygül Akça, idareciliğini Hamza Meral ve Tuncer Topsaç, Doktorluğunu Osman İlhan’ın yaptığı takımımızın oyuncuları ise; Buse Ceylan, Emine Demirtaş, Neslihan Yiğit, Aleyna Aslan, Cemre Fere, Özge Bayrak, Sinan Zorlu, Emre Lale, Yusuf Ramazan Bay ,Emre Çömert, Mustafa Kutlu’dan oluştu.uludağ

MEZOPOTOMYA’NIN SON ÇEYREK ASIRLIK KRONOLOJİSİ

 

 

 

süleyman pekinMezopotomya tabiri antik Yunanca’dan günümüze dek gelen binlerce yıllık kadim bir terim. Rize Güneysu’nun da eski adı olan Potomya; nehirlik / suluk yer, Mezo; iki, Mezo-potomya ise İki-nehir / Çifte-su manasında. Malûm; Fırat (Euphrates) ve Dicle (Tigris) nehirleri..

Su, hayat demek.. Sümerlerden Suriye, Irak ve Türkiye’ye değin 6 bin yıldır bu böyle.. Buna bir de son 2 asrın en önemli enerji kaynağı petrol de eklenince göz gözü görüyor. Ormanın kralı aslan için zebra, antilop, ceylan ne anlam ifade ediyorsa gezegenin reisi Amerika için de petrol, doğalgaz, su o anlamdadır.

Kameralarımızı sadece şu son 25 yıla çevirirsek bugün Musul’da ve Rakka’da ne olduğunu anlayabilir; kısa ve orta vadede de Irak, Suriye ve Türkiye’de ne olacağının ipuçlarını yakalayabiliriz. İran & Irak horoz dövüşü ve Kuveyt’e racon (üürü üüü) sonrasındayız:

  • 1991 – Kral Aslan’ın / Reis Amerika’nın Irak’a birinci çöküşü (Aslan’ın avdaşları /

Amerika’nın çorbacıları: Kuveyt Emiri, Suudî Arabistan Kralı, İngiltere Başbakanı, Kanada Başbakanı, Fransa Cumhurbaşkanı, Mısır ve Suriye Devlet Başkanları, İtalya ve Çekoslavakya Başbakanları.. artı işbirlikçiler; Fas, Umman, Pakistan, Katar, Bengladeş, Avustralya, Hollanda, Nijer, İsveç, Arjantin, Senegal, İspanya, Bahreyn, Belçika, Güney Kore, Polonya, Norveç, Yunanistan, Danimarka, Yeni Zelanda, Macaristan)

Türkiye Cumhurbaşkanı Turgut Özal, 1 koyup 3 almak istedi; Başbakan Yıldırım Akbulut ve Genelkurmay Başkanı Necip Torumtay ile Dışişleri ve Millî Savunma Bakanları izin vermedi. 1,5 milyon mülteciyi ve Çekiç Güç belasını çekmek zorunda kaldık.

  • 1998 – Çöl Tilkisi Operasyonu (Aslan’a av eğlencesi / Irak’a yarım çöküş, Yancı; İngiltere)
  • 1999 – Irak Şiî Ayaklanması (Ara nağme / Av antrenmanı)
  • 2003 – Kral Aslan’ın / Reis Amerika’nın Irak’a ikinci çöküşü (Avdaşları / Çorbacılar:

İngiltere Başbakanı, Avustralya ve Polonya Başbakanları.. artı yerli işbirlikçiler; Ahmed Çelebi, Mesut Barzanî, Celal Talabanî, Iyad Allavî, Mukteda Sadr)

Türkiye Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer ve TBMM karşıt, Başbakan Abdullah Gül yandaş, Genelkurmay Başkanı ve Dışişleri Bakanı ise nötr kaldılar. Sonuçta; 1 koyan Barzanî ile Talabanî’ye Kuzey Irak’ta 2 Kürt kantonu kuruldu. 1 Şiî Araplara, buçuk da Sünnî Araplara..

  • 2004 – Kamışlı Kürt İsyanı (Ara nağme / Av antrenmanı)
  • 2011 – Kral Aslan’ın gözünü kestirdiği Kuzu’yu “Suyumu bulandırıyorsun” diyerek

ormandaki diğer avdaşlara parçalatma isteği / Reis Amerika’nın Suriye avlağını Irak avlağıyla parça parça birleştirerek Mezopotomya’ya çöküşü (IŞİD av köpeği)

Türkiye Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Başbakan, Genelkurmay Başkanı ve Dışişleri Bakanı yandaş; Rusya, İran ve Lübnan Hizbullahı karşıt; Suudî Arabistan, Fransa, Katar, İngiltere, Fransa, Kanada, Almanya, Avustralya yandaş, artı; ÖSO, PYD, YPG, PKK, El-Nusra, Ensar’ed-din, Ahrar, Çeçenler, Türkmenler, İslamî Cephe, Güney Cephe..

Neticede; Kuzey Irak’tan sonra Kuzey Suriye’de de 3 Kürt kantonu kuruldu.

  • 2014 – Kobani için PKK / HDP Ayaklanması (Ara nağme / Av antrenmanı)
  • 2015 – Hendekli Özyönetim Ayaklanması (Son nağme / Son antrenman)
  • 2016 – Fırat Kalkanı Harekâtı (Güvenlik akordu / Maç öncesi ısınma)
  • 2016 – Musul Operasyonu (Aslan’ın av köpeğini kıstırması / Amerika’nın avlağı yeni

avdaşa kiralaması)

Musul’da işimiz var mı veya Koalisyon’a katılalım mı?

Cevabı, 2017; “Burası Mezopotamya, burada kavga tarihle yaşıt.”

TENCERE KRALLIĞI’NDAN TURİZM SULTANLIĞI’NA

Hollanda’da ‘Tencere Kralı’ olarak ün yapmış olan Turgut Torunoğulları, Fethiye, Marmaris, ve İstanbul’daki 7 oteli ve binlerce turizm konutu inşaatı  ile ‘Turizm Sultanlığı’ kurdu.

50 yıllık gazetecilik yaşamımda pek çok Türk’ün başarı öykülerini yazmışımdır. Ekmek parası için Avrupa yollarına düşen, tek amaçları kendilerine ve ailelerine ekmek parası kazanmak olan cefakar Andolu insanlarının, daha sonraki başarı öykülerini benden başka pek çok meslektaşım da dile getirmişlerdir.
Ancak bir Türk var ki, O’nun çalışma azmi ve girişimci ruhu, üzerine basa basa anlatılması gereken bir gelişmedir.

Turgut Torunoğulları, tam 20 yıldır tanıdığım bir dosttur. O’nu tanıdıktan sonra pek çok haberini yapmışımdır. Ama, Hollanda’nın den Bosch kentinde bir sokakta bulunan işyerlerini ve evlerin tamamını satın aldığı zaman yazdığım, ‘Bir Türk uzun bir sokağı satın aldı’ haberi, sadece Türkiye’de değil tüm dünyada yankı yapmıştı. tencere krallığıTencere Krallığı’ndan sonra Turizm Sultan’ı olan Turgut Torunoğulları (solda), muhteşem manzaralı otelini bize gezdirdi

 

 

Turgut Torunoğulları Hollanda’da yaptığı tencere pazarlamacısı olarak ‘Panne man’ yani tencereci adam olarak tanınmıştı. Daha sonra adı ‘Tencere Kralı’na çıkmıştı. Ama şimdi O tam anlamıyla bir turizm fenomeni oldu. Bu nedenle de O’na bundan sonra ‘Turizm Sultanı’ demek gerekecek.

Torunoğulları’nı bir daha yazmak için, O’nun Marmaris’teki yeni oteline gittik.
‘Gittik’ diyorum, zira oteline sadece beni değil eşimi de davet etmişti.
Biz tahsis ettiği muhteşem suitte bir hafta muhteşem bir tatil yaptık. Ama bu ara çalıştık da tabii..tencere krallığı.png 1

Torunoğulları, çok geniş bir alana yayılmış olan otelini bize göstermek için özel araba ile bizi gezdirdi

İsterseniz, Torunoğulları’nin Marmaris’teki son faaliyetlerini yazmadan önce, O’nun geçmişine bir göz atalım. Yazımın sonunda da Marmaris’e geri dönelim.

Kars’ta 8 çocuklu bir ailenin çocukları olarak gurbete çıkan ve Hollanda’da ‘tencere pazarlama elemanı’ olarak çalışırken, patronluğu ele geöiren Turgut Torunoğulları, şimdilerde Beşiktaş Jımnastik Kulübü’nün yönetim kurulu üyesi olan ve dış transfer ile ilgilenen kardeşi Erdal Torunoğulları’nı da yanına alarak tencere işini büyütmeye başlar.
Hollanda’da Beşiktaşlilar Derneği Başkanı olan diğer kardeş Aykut Torunoğulları’da katkı sağlamaya başlayınca, Torunoğulları’nı yıkacak bir güç düşünülmez oldu.

Turgut Torunoğulları, diğer kardeşleri ve aile fertlerinin katkılarıyla büyük bir pazarlama ekibi oluşturdu  Simtronik markasıyla üretim ve pazarlama yapan şirkete Edelstaal Group adını koydu. İtalya’da tencere üretimi yapan Cartossi Ailesi’yle yüzde 50-50 ortak oldular. İtalya’daki fabrikayla üretime devam ediyorlar.

1992’de de Ertan ve Aykut Torunoğulları’nın katılmasıyla İsviçre ve Avusturya pazarında örgütlenen Edelstaal Group, şu anda Avrupa ülkelerinde randevuyla evde aktif pazarlama sisteminde 1400’e yakın eleman çalıştırıyor. Hollanda, Belçika, Fransa, İsviçre, Avusturya, İtalya, Portekiz, Yunanistan, Rusya, Litavanya, Polonya, Macaristan, Güney Afrika, Malezya, Filipin, Meksika, Avustralya, Japonya ve ABD’de tencere satıyor. Torunoğulları kardeşler,

Torunoğulları kardeşler, tencere işinden kazandıkları parayla önce Fethiye’ye turizm yatırımı yaptılar. Daha sonra bu sektördeki yatırımları çoğalmaya başladı.

İŞADAMLARI BAŞKANI

Turgut Torunoğulları, Hollanda’daki Türk İşadamları Derneği HOTİAD’a başkan oldu. Daha sonra Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu DEİK’in Avrupa Başkanı oldu. Her iki kurumda başarılı işlere imza atan Torunoğulları’nın en büyük başarısı ise, yurtdışından anavatana götürülen ve sadece 6 ay ssüre kalabilen otomobillere, iki yıl kalma yasasınının çıkmasında en büyük rolü oynaması oldu.tencere krallığı.png3

 

MARMARİS
Torunoğulları ile görüşmek için gittiğimiz Marmaris’te, Sentido Orka Lotus Beach Oteli’nie nasıl gideceğimizi sorduğumuz zaman, ‘Turgut beyin oteli mi?’ diye karşı bir soru alınca, ‘Vay be’ demeden edemedik. ‘Bizim Turgut’ artık Marmaris ve Fethiyeliler’in de Turgut’u olmuştu.

Oteli bulup resepsiyonuna geldiğimiz zaman bize yer ayrılmamış olduğunu söylediler. Ben de Turgut beyin misafiri olarak davul zurna ile karşılanmasyı bekliyordum (!).
Turgut’u GSM’den aradım. ‘Patron, bizi oteline almıyorlar ha!’ deyince, ‘Hemen geliyorum’ dedi ve bir dakika sonra resepsiyonda oldu. ‘Bunlar sana normal bir oda verirler diye haber vermedim. Senin yerin, benim misafirlerimin ağırlandığı Kral Dairesi’dir’ deyince, eşimim asılmış olan suratında güller açtı.
Turgut, çok geniş bir alana dağılmış olan otel odalarına gidişin zor olması nedeniyle devreye soktuğu özel arabalardan biri ile bizi odamıza götürdü. Daha sonra aynı araba ile bize otel alanını gezdirdi. Daha sonra da deniz turu ve paraşüt gösterisi yaptırdı. Bu ara ben de özel fotoğrafçım ile görüntüler alıyorduk.

Torunoğulları (ortada), otelindeki Blue Bar’da bize yaşam öyküsünü anlattı

Yol boyu gördüğümüz boş otellere karşın, Turgut’un otelinde yüzde 60-65’lik bir doluluk oranı vardı. Yani otel dolu gibiydi.
Bir akşam üzeri oturduğumuz Blue Bar’da sordum kendisine:
Bu doluluğu neye borçlusun?
Anlatmaya başladı.
‘ Bu otelin yapımına 15 yıl önce başlandı. Önce Hilton olacaktı. Daha sonra çok el değştirdi. 3 yıl önce bu durumu duyunca buraya geldim ve oteli ben devraldım.
Geçen yıl tamamladığımız otel için dünya devi olan Thomas Cook ile anlaştım. Thomas Cook’un tek şartı otele Sentido adını koymaktı. Müşterilerimizin çoğu Thomas Cook tarafından geliyor. Bu da bizim için büyük bir şans’

Turizmcilikteki faaliyetlerinin neler olduğunu sorduğum Torunoğulları şunları anlattı:

‘Fethiye ve İstanbul’dan sonra Marmaris’te de Sentido Orka Lotus Beach & SPA Oteli,
1 Mayıs 2015 tarihinde hizmete girdi. “Orka” markasıyla yıllardır, özellikle İngiliz ve Hollandalı turistleri ağırladık. Fethiye Çalış’ta 5 yıldızlı otel ile Aqua Park’ı hizmete sokacağız. İzmit’te 2016’da 700’e yakın villanın açılışını gerçekleştik.
Fethiye’de Orka Club, Orka Sunlife, Orka Butik ve İstanbul’da da Orka Royal Otel,  Marmaris’te Nergis Beach ve Nergis Select otellerini bünyemize kattık.
2017’de ise Amsterdam’da otel açmayı planlıyoruz. Hollanda’da otel ve kongre merkezi yapmayı planlıyoruz.’

Torunoğulları’nın Sentido Orka Oteli’nin en iyi görüntüsünü almak için tekne ile denizde açıldık. En iyi görünümü de kendimiz ile birlikte aldık

 

Torunoğulları sadece para kazanan bir adam değil. Kazandığı prayı paylaşmasını da bilen bir yapıya sahip. O’nun sosyal ve kültürel alanlardaki yardımları da takdirle karşılanıyor.
Anlatmaya devam ediyor Torunoğulları:

‘Doğduğumuz toprakları unutmadık. Kars’ta yaptırdığımız Anadolu Kız Meslek Lisesi ve Erdağı Köyü İlkokulu’ndan sonra şimdi de kız yurdu ve 200 bin metrekarelik alana fidanlık yapacağız.

Torunoğulları kardeşler, Hollanda’daki Simtronik adlı firmalarındaki tanıtım panosu önünde

Hayatta, küçüklükten bu yana ne istediysem oldu. Eşime âşık oldum; onunla evlenmek istedim ve oldu. İşlerimde çok çalıştım ve karşılığını gördüm. Aile bireylerimle ve ortaklarımla sıkıntısız işler yaptım; onlarla verimli paylaşımlarda bulundum. Biraz durumum iyi olduğunda hedeflediğim bir konu vardı: Doğduğum köye bir okul yaptırmak. Çok şükür, köyüme bir ilköğretim okulu yaptırdık. Doğuda kız çocukları pek okutulmaz ya…
Kız çocuklarını eğitim seferberliğine katmak amacıyla bir

Kız Sağlık Meslek Lisesi yaptırdık. Ayrıca bu çocuklarımızın staj ve iş bulmaları açısından yine Kars’a bir özel hastane yaptıracağız. Son bir isteğim de Kars’a soyadımızı taşıyan bir üniversite kurabilmektir. Bunlar bizim için bir hayal değil artık. Sadece zamanlamasını bekliyoruz. Hayal olarak gördüğüm; ama var olan yapılanmamızla hedeflediğimiz Orka Oteller Zinciri’ni de Hilton zincirleri gibi dünyanın her yerinde açmak istiyoruz. Tüm bunların yanında sosyal anlamda okumak isteyip okuyamayanlara ve Türkiye’den Hollanda’ya gidip  de master yapan ve eğitim gören çocuklarımıza yardımcı oluyoruz.’

Torunoğulları’nın Kars’ta hizmete sundukları Sağlık Lisesi’nin açılış töreninden

Ailesi, Turgut Torunoğulları için çok önemli. Kars’tan Fethiye’ye göç eden anne ve babası, hayvancılığı devam ettiriyor. Oetlde tanıştığım anne ve babası çocuklarıyla gurur duyuyorlar.
Kardeşleri ve çocukları da O’nunla gurur duyuyorlar.
‘Ticaret hayatımda ve özel yaşantımda “aile kavramı”na çok önem veriyorum ve “aile kavramı”nı her şeyin üstünde tutuyorum’ diyen Torunoğulları,  şş yaşantımdan arta kalan zamanları aileme ayırıyor. Çocukları ile  ilgileniyor. Hayata da devamlı pozitif bakıyor. ‘Kimseyle en ufak bir dargınlığım yoktur, kimseye karşı kin tutmuyorum. Sevgi, saygı ve hoşgörüyü hayatımın merkezinde görüyorum ve herkese karşı sevgiyle yaklaşıyorum.’ diye de sözlerini tamamlıyor.

  

Torunoğulları’nın İtalya’daki tencere fabrikası ve tencerelerini tanıttığı bir toplantıda Lahey Büuükelçimiz ve Rotterdam Başkonsolosumuz ile