Etiket arşivi: Peki

YLSY bursunun tarihleri açıklandı Peki YLSY bursu nedir?

 


YLSY bursu, Yurtdışında akademik programlara katılmak isteyen öğrenciler için büyük bir fırsat. MEB, Türkiye’nin yetişmiş insan gücünü kullanmak üzere verdiği bu burs öğrencilerin, konaklama giderleri, eğitim masrafları, yaşam giderleri, seyahat ve sağlık sigortaları, sınav ücretleri dahil öğrencilerin tüm masraflarını karşılanıyor. Endless Abroad Ceo’su Gökmen Özdemir MEB tarafından sınırlı sayıda verilen bu bursun detaylarını anlattı. İşte YLSY bursunun detayları…

YLSY nedir?

MEB tarafından her yıl sınırlı  sayıda öğrencinin, yurtdışı akademik programlarına katılması için sağlanan burstur. MEB önderliğinde verilen bu burs, Türkiye’nin yetişmiş insan gücünü karşılamak üzere planladığı bir organizasyondur. YLSY bursu, kamu kuruluşlarının uzman personel ihtiyacını karşılamak ve üniversitelerin akademisyen ihtiyacını karşılamak üzere ÖSYM tarafından koordine edilen bir burstur. Bu kapsamda her yıl sınırlı sayıda öğrenci, resmi burslu statüde yurtdışında yüksek lisans ve doktora programlarına gönderiliyor. konaklama giderleri, eğitim masrafları, yaşam giderleri seyahat ve sağlık sigortaları sınav ücretleri, pasaport ve vize ücretleri dahil her şey karşılanıyor. Verilen bu burs karşılığından öğrencilerin ülkelerine döndükleri zaman, atandıkları eğitim kurumlarında, yurtdışında eğitim aldıkları sürenin iki katı kadar mecburi hizmet vermeleri bekleniyor.

Başvuru süreci nasıl işliyor?

Başvurular ÖSYM tarafından koordine ediliyor ve yurtdışında lisans üstü eğitim görmek üzere başvuru yapacak olan adaylar, 7-26 Ağustos 2019 tarihleri arasında MEB’in resmi sitesinden başvurularını tamamlayabilirler. Başvuru şartları ise;

  • Üniversite mezunu olmak,
  • Son 3 yıl içerisinde ALES’den en az 70 puan almış olmak,
  • Not ortalamasının 4 üzerinden 2.5 yada 100 üzerinden 65 olması
  • 30 yaşın altında olmak

    Group of graduate students holding their diploma after graduation

Başvurularda ilk önce alan tercihi yapılıyor, daha sonra sözlü mülakat gerçekleşiyor. Sözlü mülakatı geçen öğrenci adayları, YLSY bursuna uygunluğu ve alan bilgisi testine tabi tutuluyor. MEB her adayın YLYS burs puanını hesaplarken, not ortalamasının yüzde 20’sini ALES puanını  yüzde 40’ını ve sözlü sınav puanının da yüzden 40’ın baz alıyor. YLSY puanı 70’in üzerinde çıkan öğrenci adaylarına tercih yapma hakkı veriliyor. Adaylar ilgili alanlara en fazla 30 tercih yapabiliyorlar.

Son 900 Yılın En Kurak Dönemi; Peki Ya 900 Yıl Önce?

alptekin cevherliAmerikan Uzay Bilimleri Merkezi NASA açıklamış; Ortadoğu’da son 900 yılın en kurak dönemi yaşanıyor diye…
Açıklama şöyle: “NASA Türkiye’yi de içine alan  KKTC, İsrail,  Filistin, Ürdün, Lübnan, Irak ve Suriye’yi kapsayan Doğu Akdeniz bölgesinde 1998 yılında başlayan kuraklığın son 900 yılın en kötüsü olduğunu açıkladı. Amerikan Jeofizik Birliği’nin ‘Geophysical Research-Atmospheres’ dergisi tarafından yayınlanan araştırmada ABD’nin New York kentindeki NASA Goddard Uzay Araştırmaları Enstitüsü’nden iklim bilimci Benjamin Cook ve ekibi 9 asırlık verileri inceledi.
Araştırmaya göre Türkiye’nin de yer aldığı Doğu Akdeniz’de 1998 – 2012 yılları arasında görülen kuraklık, son 500 yılın en kurak döneminden % 50 oranında daha şiddetli geçti. Son 900 yıla göre ise en kurak dönemden % 10 – 20 arası daha kuraktı. Kısaca son 9 asır boyunca yaşanmadığı kadar şiddetli bir kuraklık yaşanıyor.
Benjamin Cook, ‘İnsan kaynaklı iklim değişikliğinin önemi ve büyüklüğü, doğal iklim değişkenliğinin boyutlarını anlamamız gerektiğini gösterdi. Asırlar süren doğal değişkenliğin dışında kalan  olaylara ve anormalliklere bakınca bunlara insan kaynaklı iklim değişikliğinin sebep olduğunu görebiliriz’ ifadesini kullandı.”
  *  *  *
Sayın Abdulkadir Duru’nun ve Onk. Dr. Hâluk Nurbaki’nin eserlerinde namaz vakitleriyle ilgili bilgi verilirken sabah namazının, dünya üzerinde su dengesinde, insanlar arasında da sevginin yaygınlaşmasında etkili olduğunu belirtirler. Tabi bu açıklamanın ardından bölgemizde sabah namazına vaktinde kalkıp kılanlar son 900 yılın en az sayısına düştü anlamı çıkarabilirsiniz. Ama elbette bunu demiyorum.
Namaz var, namaz var… Ben belki de “o namazdan” bahsediyor olabilirim…
Ama esas konumuz, bu kadar basit değil…
  *  *  *
Hatırlarsanız 2’nci Bush’un iktidarı döneminde 11 Eylül’deki Dünya Ticaret Merkezi’ne yapılan terör saldırılarının ardından Oğul Bush televizyonlara çıkıp teröristlerle büyük bir mücadeleye girişeceklerini söylerken, düzenleyecekleri operasyonları “Bu bir Haçlı Savaşıdır” diye tanımlamıştı.
NASA’nın “Son 900 yılın en kurak dönemi” ifadesini okuyunca doğal olarak aklıma şu geldi:
–          Acaba 900 yıl evvel ne olmuştu?
Wikipedia’yı açtım…
–          Aaa, o da ne? Bingo!
Aynen şu yazıyordu:
“Haçlı Seferleri ya da Haçlı Akınları, 1096-1272 yılları arasında, Avrupalı KatolikHristiyanların, Papa‘nın talebi ve çeşitli vaatleri üzerine, genellikle Müslümanların elindekiOrtadoğu toprakları (Kutsal Topraklar) üzerinde askeri ve siyasi kontrol kurmak için düzenledikleri akınlar.”
Vay, vay , vay…
Demek Oğul Bush, boşuna söylememiş “Bu bir Haçlı seferidir” diye.
2016 – 900 = 1116 yani 1100’lü yıllar.
Haçlı seferlerinin Anadolu’da ve Arap Yarımadası’nda terör estirdiği dönemler…
Aynen günümüzdeki gibi milyonlarca insanın katledildiği, hiçbir günahı olmayan masum çoluk-çocuk ve kadınların hedef ayrımı gözetilmeden kanının akıtıldığı yıllar…
Sevginin eksi değere düştüğü, nefretin tavan yaptığı ‘kuraklık’ dönemleri.
Hatta öyle ki, Fransız tarihçiler şöyle der:
“Askerlerimiz şehirde müthiş katliamlar yaptılar. Müslüman, Yahudi veya kendi mezheplerinden olmayan Hıristiyanlara büyük katliamlar tatbik ettiler. Mescidi Aksa’ya sığınan yaklaşık 70 bin Müslüman’ı hunharca katlettiler. Mescidin içi kanla dolmuştu.  Atları ile Mescidi Aksa’ya girdiler. Atları ile Mescidi Aksa’ya girdiklerinde, atlarının dizleri hizasına kadar Müslüman kanına battığını…”
Yaşanan vahşetin bugünden pek bir farkı yok gibi değil mi?
Çoluk-çocuk masum insanlar otobüs durağında beklerken, ya da tren istasyonu önünden geçerken birden bir canlı bomba kendini havaya uçuruyor, her tarafa et ve iç organ parçaları dağılıyor…
Vahşetse aynı vahşet…
Ölen insan sayısı yine milyonlarla ifade ediliyor.
Ölenler yine Müslüman, öldükleri yer yine aynı…
Ama bir fark var!
Bu kez ‘güya Müslümanlar, zavallı Müslümanları’ öldürüyorlar.
Bazen dini yaşayış şeklini beğenmedikleri için, bazen mezhebini beğenmedikleri için, bazen farklı lehçe konuştukları için, bazen de farklı ideolojik kamplara dâhil oldukları için mütemadiyen birbirlerini öldürüyorlar…
Bunların birbirini öldürmelerine yardımcı olmak için de ABD’si, Rusya’sı, İngiltere’si, Fransa’sı havadan sürekli bombalıyor.
Bence bu kuraklık 900 yıl öncekini geçer, size şimdiden söyleyeyim.
O dönem Yıkıcı ile Yapıcı’nın bir savaşı vardı. Bir tarafta papalık, şövalyeler, yağmacı Avrupalılar varken, diğer yanda Kılıçarslan, Selâhattin Eyübî gibi Yapıcı tarafın efsanevî karakterleri vardı.
Şimdi ise bir de bu kahramanların yadigârı olan adlarını da kirli emellerine alet edip, uydurma bir tarihle milyonları manipüle ediyorlar…
İşimiz gerçekten zor…
Çünkü, “İnsan kaynaklı iklim değişikliğinin” çözümü yine insan kaynaklı olmak zorunda…