Etiket arşivi: Özer

Toros Üniversitesi 8 Ülkenin Öğrencilerine Ev Sahipliği Yaptı

 

 

Toros Üniversitesi 17 Mart 2015 salı günü Avrupa Birliği Gençlik Projesi kapsamında 8 farklı ülkeye ev sahipliği yaptı.

 

8ülkeTraining Course Midful Youth Work projesi kapsamında Toros Üniversitesi; Malta, İtalya, Yunanistan, Gürcistan, Ukrayna, Ermenistan, Romanya ve Azerbaycan’dan gelen toplam 8 farklı ülkeden 31 kişiyi 12-19 Mart 2015 tarihleri arasında Mersin’de ağırladı.

 

Toros Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Ofisi’nin düzenlediği bilgilendirme toplantısı 45 Evler Kampüsünde düzenlendi.

Daha önce Erasmus Programı ve Avrupa Birliği Gençlik Projeleri çerçevesinde İtalya, Portekiz, Polonya ve İspanya gibi ülkelere giden Toros Üniversitesi öğrencilerinin çalışmaları hakkında bilgiler veren üniversite koordinatörü Doç. Dr. Selma Erat, üniversite ve uluslararası ilişkiler ofisinin çalışmalarından oluşan bir sunum gerçekleştirdi. Bu ve buna benzer projeleri çok önemsediklerini belirten Doç. Dr. Erat, “ İlerleyen dönemlerde de bu programlara önem vereceğiz. Daha fazla öğrencimizi yurt dışına yollayarak gittikleri ülkenin yaşam tarzlarını ve eğitim sistemlerini öğrenmelerini ve bunu yaşayarak deneyimlemelerini istiyoruz” dedi.

 

8 ülkeDoç. Dr. Erat’ın sunumun ardından Toros Üniversitesi öğrencileri ve yurt dışından gelen konuk öğrenciler programın kendilerine kattığı tecrübeleri salondakilerle paylaştı. Konuşmaların ardından Malta’dan gelen iki eğitmene, Uluslararası Koordinatör ve yardımcılarına plaketleri takdim edildi. Plaketleri; Mütevelli Heyeti Başkanı Ali Özveren, Rektör Prof. Dr. D. Tayyar Şen, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Ahmet Özer ve Prof. Dr. Aziz Ertunç ile Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Yusuf Zeren verdi. Plaket töreninin ardından öğrenciler ve akademik personel hatıra fotoğrafı çektirdi.

Uçurtmanın Kuyruğu Toros Üniversitesi’nde Sahnelendi

oros2Savaş Dinçel’in yazdığı Ahmet Gedik’in yönettiği “Uçurtmanın Kuyruğu” isimli oyun Toros Üniversitesi’nde sanatseverlerle buluştu. Oyunu Toros Üniversitesi öğrencilerinin yanı sıra Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Özer ve Öğrenci İşleri Daire Başkanı H. Cemil Şensever de takip etti.toros

Ahmet Gedik ve Bülent Bal’ın rol aldığı oyun izleyenlerden tam not aldı. Savaş Dinçel’in yazdığı oyunda, kendisini geliştirememiş, bireyselleşememiş ve baba gölgesinde kalmış bir insanın geçmişe dönerek, kendi travmalarıyla yüzleşmesi anlatılıyor.

Dolmabahçe Açıklaması Önemli

dolmaTürkiye bir süredir Öcalan’ın deklere ettiği müzakere başlıkları dolayısıyla, doksan yıllık bir sorun olan Kürt meselesini çözmeye kilitlenmiş durumda. Bu süreçte iç içe geçmiş önemli iki boyut olan Kürt sorunu ve Türkiye’nin demokratikleşme sorunu; Kandil ve hükümet cenahı olmak üzere iki cephe; başta Öcalan ve Erdoğan olmak üzere iki aktör var. HDP ise sürecin başarıyla yürütülmesi için interaktif bir çabayla kolaylaştırıcı, hızlandırıcı ve uyarıcı rol oynuyor. Soru şu: Bütün bu çabalara rağmen tam mutabakatla bir an önce sonuca götüreceği kalıcı barış neden yakalanmıyor?

Neden bunca çaba sonuçsuz kalıyor

Birincisi, çünkü her iki cephe çözümde farklı boyutları önceliyor: Hükümet sürekli silah bırakmaktan söz ederken, Kandil silahı bırakacak ortamı önce oluştur sonra bunu konuşalım diyor. HDP-İmralı-Kandil kanadı bu görüşmeleri ‘müzakere’, devlet tarafı ise ‘görüşme’ olarak adlandırıyor. Yanı sıra AKP bu çerçevede demokrasiyi adeta silaha bağlı bir şart haline getirmiş durumda. Oysa bu son derece sakıncalı bir yaklaşım. Çünkü demokratik adımlar her koşulda ve her zaman toplum için gerekli olan adımlardır. Bu adımların atılması tahkim edilmiş bir ateşkesi ve ardından nihai olarak da Türkiye’ye karşı silahsızlanmayı beraberinde getirecektir. Hükümetin bu niyeti yoksa işi yokuşa sürmek için bahaneye sarılıyor olabilir.

Örneğin, İç Güvenlik Yasası ne Türkiye’nin demokratikleşmesine ne de Kürt sorunun çözümüne katkı yapacak bir yasa; tersine süreci bozucu bir etkisi var, buna rağmen ısrarla çıkarılmaya çalışılıyor. Nitekim Dolmabahçe açıklaması sonrası KCK’dan yapılan açıklama şöyle: “Demokratik siyaset ancak temel demokratikleşme sorunlarında adım atma ve demokratikleşme ortamında var olacak bir durumdur. Daha çok otoriterleşmeye karşılık düşen İç Güvenlik Yasalarını çıkarmak demokratikleşme ve demokratik siyasete giden yolu tıkamaktan başka bir anlama gelmemektedir. Dolaysıyla ilk samimiyet ve uygulamanın göstergesi İç Güvenlik Paketinin geri çekilmesi olacaktır.”, deniyor.

Oyalama bir tarafa bırakılmalı

İkincisi Öcalan artık diyalogdan müzakereye geçilmesini, üçüncü bir gözün hakem olmasını, kendisinin görüşme ve danışma mekanizmasının önünün açılmasını  istiyor, hükümet ise bu konuda adeta ipe un seriyor. HDP de hükümetin bu tutumunun seçimleri kendi lehine sorunsuz atlatma girişimi olabileceğinden kuşku duyuyor. Böyle bir “sabıkası” da yok değil. AKP geçmişte de seçim öncesi bir takım oyalama taktikleri uyguladı. “Yaparım, ederim” dediği şeyleri seçim bitince yapmadı, etmedi, unutulmaya terk etti. Ama artık Türkiye toplumu bir kez daha böyle bir oyalama ve atlatma taktiğini hazmedemez. AKP ya gerçekten işin gereğini yaparak seçim öncesi atılacak adımları atmalı, ya da oylamayı bırakmalıdır. Başka yolu yok. Üstelik bu oyalamanın gelecekte olası çözümleri de şimdiden tahrip eden bir fonksiyona sahip olduğunu unutmamak lazım.

Öcalan’ın çağrısı tarihi, çünkü barışın kodları on maddede saklı

Dolmabahçe’de özü itibariyle müzakere edilecek on konu dillendiriliyor. Yanı sıra hükümetin bunları müzakere etmesi durumunda, PKK’nın baharda Kongresini toplayarak, silah bırakmayı gündemine alması hususunu bir niyet beyanı olarak iletiliyor. Öcalan’ın zaten uzun süredir silah yerine siyaseti egemen kılan bir yaklaşım içinde olduğunu biliyoruz. 2013 Newrozunda bunu milyonlara deklere etmişti. Bu kez farklı olan müzakere başlıklarında asgari bir mutabakatın olduğudur. Bu demektir ki bu başlıklar başarı ile müzakere edilip sonuca ulaşılırsa Türkiye demokratikleşecek, bu meyanda Kürt sorunu çözülecek, PKK de Türkiye’ye karşı artık silah kullanmayacak. Tam tersine birlikte oluşturulacak kümülatif enerji ile Türkiye’nin kalkınması ve demokratikleşmesi sağlanacaktır.

Açıklanan on maddeyi nasıl okumalı?

Açıklanan on maddeye bakıldığında da, bunları yerine getirmenin koşulunun gerçek bir  demokratikleşme olduğu görülecektir.. Söz konusu 10 maddenin içeriğinde neler var? Hangi adımlar atılırsa 10 madde hayata geçmiş olacak?

1.Demokratik siyaset; tanımı ve içeriği. Burada demokratik siyasetinin içeriği tartışılsın isteniyor. Bu anlamda PKK’nın silahlı-silahsız bütün unsurlarının, yeni dönemde siyaset yapabilmesinin önünün açılması gerekiyor. ‘Dağdan iniş ve siyasete katılım’ olarak özetlenen, aralarında genel affın da olduğu toplumsal barış düzenlemelerinin yapılması önemli bir adım olacak. Örgüte üye olmayanların da örgüt üyesi gibi cezalandırılmasını öngören TCK’nın 220’nci ve TCK’nın 314’üncü maddelerinin değiştirilip, hatta yürürlükten kaldırılması burada hedefleniyor.

2.Demokratik çözümün ulusal ve yerel boyutlarının tanımlanması. Artık dönemini kapatmış ‘Ulus Devlet’ tanımının, demokratikleşme yoluyla değiştirilmesi gerekiyor. Genelde tüm toplumun özelde Kürtlerin temel hak ve özgürlüklerinin güvence altına alınması ve AB Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’na atıfla yerelde ‘Demokratik Özerklik’ adı altında özyönetim modellerinin geliştirilmesi gerekiyor.

3.Özgür vatandaşlığın yasal ve demokratik güvenceleri. Kürt meselesinin üç anahtar kavramı var, özgürlük, adalet ve eşitlik.Cari anayasa ve yasalar ise ırkçı ve evrensel hukuka aykırıdır. Bunu değiştirmeye tüm etnik yapıları ve inançları içeren eşit yurttaşlıkla başlanmalı. Böylece özgür vatandaşlığın yasal ve demokratik güvencesi, Anayasa’da yer alan vatandaşlık kavramının değiştirilmesiyle, bireylerin eşit yurttaşlar olarak temel demokratik haklarının güvence altına alınmasıyla mümkün olacaktır.

4.Demokratik siyasetin devlet ve toplumla ilişkisi ve bunun kurumsallaşmasına dönük başlıklar. PKKçizgisindeki ‘Kürt Siyasi Hareketi’nin öncülük ettiği ve devlet tarafından ‘hukuk dışı’ kabul edilen mevcut tüm siyasi, kültürel ve ekonomik örgütlenmelerin sivil toplum örgütü olarak kabul edilmesinin ve faaliyetlerinin kısıtlanmamasının sağlanması.

5.Çözüm sürecinin sosyo-ekonomik boyutları. Başta koruculuk sistemi ve boşaltılan köyler sorunu olmak üzere yaklaşık 30 yıldır süre gelen çatışma ortamının yarattığı tüm sosyo-ekonomik sorunların giderilmesi. Yerel yönetimlerin ekonomik açıdan da güçlendirilmesi, bölgesel kalkınmanın artırılması. Kalkınmada ayrıcalıklı bölgelerle kalkınmadan ayrı bırakılmış bölgeler farkının ortadan kaldırılması.

6.Çözüm sürecinin yol açacağı yeni güvenlik yapısı. Çözüm sürecinde demokrasi güvenlik ilişkisinin kamu düzeni ve özgürlükleri koruyacak şekilde ele alınması: İç Güvenlik Yasa Tasarısı’nın kabul edilen maddelerinin yeniden el alınması. Ceza, Siyasi Partiler, seçim  ve benzer kanunlardaki kimi maddelerin yeniden düzenlenmesi gerekir. Tutuklulukta en uzun sürenin üç yıl olması, müdafinin dosyayı inceleme yetkisine getirilen sınırlamaların kaldırılması, terör suçlarına özgü infaz uygulaması insan haklarına uygun şekilde düzenlemesi gibi maddeler ele alınacak.

7.Kadın, kültür ve ekolojik sorunların yasal çözümleri ve güvenceleri. Kadın, kültür ve ekolojik sorunların yasal çözümleri ve güvenceleri sağlanmalı. Kadına yönelik her türlü ayrımcılığın kaldırılması için gerekli yasal düzenlemelerin yapılması, Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Uluslararası Sözleşmesi’nin gerekliliklerinin yerine getirilmesi sağlanmalı. Tarihi ve kültürel mirasın korunmasına, kentlerde ve toplum yaşamında ekolojinin bir yaşam biçimi haline getirilmesi. Öcalan’ın literatürümüze soktuğu ekolojik-demokratik toplumun inşası.

8.Kimlik kavramı, tanımı ve tanınmasına dönük çoğulcu demokratik ve eşit mekanizmaların güvenceleri.Kimliklerin kendilerini özgürce ifade etmelerinin sağlanması, anadilde hizmet alımını genişletilmesi ve bu hakların Anayasal güvenceye alınması. Anadilde eğitim hakkı taleplerinin karşılanması.

9.Demokratik cumhuriyet, ortak vatan ve milletin demokratik ölçütlerle tanımlanması, çoğulcu demokratik sistem içerisinde yasal ve anayasal güvencelere kavuşturulması. Demokratik cumhuriyet, ortak vatan, milletin demokratik ölçülerle tanımlanması, çoğulcu demokratik sistem içerisinde yasal ve anayasal güvencelere kavuşturulması: Burada Kürt kimliğinin anayasal güvence altına alınması öngörülüyor. Anayasa bu noktada etnik kör bütün kimliklere eşit mesafede olabilir. Bu noktada ‘Kürt’ kavramsallaştırmasının Anayasa’da doğrudan yer bulmasına gerek olmayabilir. Öcalan’ın “Özgür iradesiyle Türkiye’ye bağlılığını ifade eden Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıdır” önerisinin ya da benzer bir tanımın yapılması yeterli. Bu noktada kan bağı esasına dayalı ırkçı ve dışlayıcı bir kavramsallaştırma olan ‘Türklük’ üzerine şekillenmiş Anayasa’daki vatandaşlık tanımının değiştirilmesi hedefleniyor.

10.Bütün bu demokratik hamle ve dönüşümleri içselleştirmeyi hedefleyen yeni bir anayasa. Bir devletin ırkı, dini, dili olmaz prensibiyle yeni bir zihniyet oluşturulmalı. O zaman bütün bunların yeni bir anayasa ile garanti altına alınması gerekir. Bu madde demokratik vatandaşı ve toplulukları ulus-devlete karşı korumayı esas alan toplumsal konsensüsle oluşmuş bir anayasa talebini dile getiriyor.

Sonuç

Eğer masada bu 10 maddenin hayata geçirilmesi konusunda bir mutabakat sağlanırsa Öcalan, “Olağanüstü kongreyi toplama veTürkiye‘ye karşı silahlı mücadeleye son verme kararı alması” çağrısı yapacak. Aksi takdirde Demirtaş’ın da belirtiği gibi barış hayalini oy uğruna satmak ülkeye bir yarar getirmez. Halkın ihtiyacı olan hayal değil gerçek bir barıştır.

Toros Üniversitesinde Sağlıklı Yaşam Semineri

özerHERŞEYİN BAŞI SAĞLIK

Sunuculuğunu Sağlık, Kültür ve Spor Müdürü Erol Türedi’nin yaptığı Sağlıklı Yaşam Semineri’nin açılış konuşmasını Toros Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Özer yaptı. Özer, “Bugün bu seminerde çok önemli bulduğum 3 konu masaya yatıracak, uzmanlardan bu konular hakkında bilgiler alacağız. Sağlık maalesef hep ikinci  plana itilen bir konudur. Oysa sağlık olmazsa önemsediğimiz diğer bütün konular anlamını yitirir. Sağlık 1 ise Eğitimimiz o 1’in yanındaki 0’dır. Eğer iyi bir işiniz varsa o 1’in yanına bir 0 daha atabilirsiniz, iyi bir okuldan mezun olmak, ev araba sahibi olmak, çocuk sahibi olmak bunlar hep sağlığın yanındaki sıfırlardır. Hayatınızda bunların birinin eksik olması demek sizi daha az zengin kılmaz, oysa sağlığınız olmazsa o sıfırların da bir anlamı kalmaz.

CİNSELLİK TABULARINI YIKMALIYIZ

Biz Toros Üniversitesi olarak toplumsal sorunları masaya yatırarak bu konular hakkında bilinçlendirme görevini üstlenmeye çalışıyoruz. Seminerimizin 3.konusu olan Cinsel Eğitim de bunlardan birisi. Geçtiğimiz ay şehrimizde hunharca işlenen bir cinayetle 20 yaşında gencecik bir fidanımızı toprağa verdik. Bu hepimizi derinden yaraladı. Bu tarz olaylar neden bir İsveç’te yaşanmıyor da bizde yaşanıyor? Bu sorunun cevabı eğitimden geçiyor. Maalesef çocuklarımıza veremediğimiz eğitim zamanla çeşitli patlamalara neden oluyor. Bu yüzden bizim bu gibi programlara, seminerlere ihtiyacımız var. Bizim bu tabuları yıkmaya ihtiyacımız var” şeklinde konuştu.

 ÖNEMLİ OLAN DİYET DEĞİL NİYET

Prof. Dr. Özer’in açılış konuşmasından sonra seminerin ilk konusu çağımızın en önemli sorunlarının başında gelen Obezite konusu oldu. Konuyu Beslenme ve Diyet Uzmanı Mustafa Bahar anlattı. Diyet konusunda çok önemli bilgiler paylaşan Bahar,” Obezite, sigara tiryakiliğinden sonra gelen en önemli tehditlerden birisidir. Vücuttaki yağ oranı normalin üstüne çıkarsa obezite tehlikesi başlar. Bu tehlike vücudumuzda kalp krizi gibi birçok hastalığı tetikler. Bunun için dengeli ve sağlıklı beslenmeyi hayatımızda bir alışkanlık haline getirmeliyiz. Toplumda maalesef diyet konusunda birçok yanlış bilgi vardır. Özellikle internet ortamında dolaşan diyet programlarına vatandaşlarımızın itibar etmemesi gerekiyor. Unutmayın kötü diyet kilo aldırır. Önemli olan Diyet değil niyettir. Sağlıklı bir yaşam sürmek için işin uzmanlarından yardım almak gerekiyor. Çünkü diyet genel bir şey değil, kişiye özeldir” şeklinde konuştu.

aslan İNSAN BEYNİ NE KADAR BİLGİ KAYDEDEBİLİR?

Seminerin ikinci konuşmasını Nöroloji Uzmanı Dr. Seyfi Arslan yaptı. Konuşmasında; beyin nedir, hafıza nedir? Sorularının cevabını arayan Dr. Arslan, “ Beyin en az bildiğimiz organlarımızın başında gelir. Tamamen öğrenmeye organize olmuş bu organımız yüz milyarlarca hücreden (nöron) oluşur. Bu nöronlar birbirine bağlıdır. Malum çağımız internet çağı ve hayatımızda baytlar, gigabaytlar gibi kavramlar var. Peki, hiç düşündünüz mü, beynimiz kaç bayt? 2.5 Petabayt yani 2.5 Milyon Gigabayt. Bu ne mi demek? 300 yıl süren HD kalitede bir film” şeklinde konuştu.

 CİNSEL EĞİTİM ŞARTçelik

Seminerin 3.konuşmasını ise Psikolog Yaşam Yanardağ Çelik yaptı. Cinsel Gelişim ve Cinsel Yaşam Sorunları konulu bir sunum yapan Çelik, “Maalesef ülkemizde cinsel eğitim yok. Bu yüzden insanlar kulaktan dolma bilgiler yüzünden cinselliği tanıyamıyor ve yaşayamıyor. Oysa cinsellik, eğitim sisteminin olmazsa olmazlarından birisi olmalıdır. Cinsel tabuların yıkılamaması, bu konuların ayıp diyerek konuşulamaması yüzünden toplumun büyük bir çoğunluğu cinsel sorunlar yaşıyor. Cinselliğin konuşulamadığı ülkemizde internette en çok aranan konuların cinsellikle ilgili olması ise şaşırtıcı olmasa gerek. Ülkemizde bugün en çok konuşulan ve tartışılan konuların başında gelen vinsel tacizin ve şiddetin önüne ancak eğitimle geçebilirsiniz” şeklinde konuştu.

 

Seminer sonunda konuşmacılara Toros Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Nil Aşkın ve Rektör Yardımcısı Ahmet Özer tarafından programın anısına çiçek takdim edildi. çiçek