Etiket arşivi: Oyun

”Tanrı’yı Kıyamete Zorlamak” Birliği

 

 

Son iki yazıda bir; Suriye Harekâtı’nın zorluğu ve zorunluluğu, iki; Afrin üzerinden Suriyelileşme tehlikesi konularına değindik. Her ikisinin de geleceğini topluma yön veren kişisel duruş ve davranışlarımız belirleyecek. Dolayısıyla kaderimizi de..

15 Temmuz’da, ihanetten daha mühimi bu ülkenin zekâ bakımından kaymak tabakası diyebileceğimiz genç beyinlerinin düzenli olarak mankurtlaştırılarak heder edilmesi idi. Ve asıl alınması gereken ders de FETÖ’nün yanlış inanç aşısıdır. Ya o nedir? Sorgusuz – sualsiz bağlanma ve kendi inanç önderini herkesten ve herşeyden âli görmedir.

Genetiğiyle oynanmış gıdalar gibi Genetiğiyle Oyun Kurulan Milletler – 1 ve 2 yazılarımızda buna dikkat çekmeye çalışmıştık. Bence tehlike artarak sürüyor. Hem herkes bütün suçu ‘The Cemaat’e atarak rahatladı hem de o eleştirdiği gurubun yapılanmasının aynısıyla varlığını idame alışkanlığı kazandı. Nasıl yani?

Barış ve esenlik dini olmasına rağmen iddiası İslam olanlar resmen savaş ve kavga dilini kullanıyor. Allah, peygamberlerini toplumlar mevcut cahili düzenlerini sorgulasınlar siye gönderirken biz sorgusuz – sualsiz bağlanmayı maharet sayıyoruz. Ve iyiyle kötüyü ayırt etme denilen insan olma / kulluk görevini, hepimize tek tek sorumluluk verildiği halde üstteki liderlerden birine yükleyerek kurtulacağımızı sanıyoruz.

Buna FETÖ Sendromu veya Sorgulamama Hastalığı da diyebiliriz. Bir İstanbul takımını tutarak olan biten her şeye karşı gözlerini yummak gibidir bu duygu. Herkes ezelî düşmanınızdır ve haklı – haksız hep kazanmak zorundasınızdır. Bireysel varlığınız o gurubun içinde erise de artık gurubun maddî yada manevî şahsiyeti sizin kişiliğinizin yerine geçer.

Türkiye’de hâl-i hazırdaki dinî teşekkülleri (tarikat, cemaat, vakıf vs.) ve siyasî oluşumları bu bağlamda sportif kuruluşlardan önce saymak lazım. Kâfir, münafık, zındık, hain, terörist gibi her biri hem İslam hem de insan hukukunda kişiyi her iki dünyada da mahkûm edecek söylemler gırla gidiyor. Hangi tarafa baksanız kendileri dışında herkes hain yada bozguncu. Toplamaya çalışsanız bu hain ve bozguncu sayısı, son nüfus sayımızı bile aşıyor.

Bu ne kardeşim! Böyle bir toplumsal birliğin ilerlemesi mümkün mü? Bilerek veya bilmeyerek toplum “herkesin herkesle hesabı var” noktasına getiriliyor. İyi de bunun sonunda herkes ortak acı çekecek. E öyleyse yukarıdan birinin nefret üslûbuna bakarak nobranlık geleneği oluşturmak niye? Bindiğimiz dalı daha hızlı kesmek için mi?

İnsanların inanç yada ideolojik farklı düşünüşleri, hatta farklı dernek ve sivil kuruluşlarda bulunma tercihleri niye bir hesaplaşma alanı olsun ki! 80 öncesindeki 3-5 senede yaşananların acısı 20-30 yıl sürdüyse yeni acılar bizi nerelere sürükleyecek kimbilir? Ve en son ilk taşı atanı hatırlayacak mıyız acaba?

Amerika’daki Evanjeliklerin “Tanrı’yı kıyamete zorlamak” diye bir saplantıları var. Bu amaçla sık sık siyasal ve ekonomik atraksiyonlarda bulunuyorlar. Arzu eden yerli-yabancı yazarların (Ramazan Kurtoğlu, Grace Hallsell) bu başlıktaki kitaplarına göz atabilir. Bizim söyleyeceğimiz ise bizimkilerin yani Türkiye’de bu kin ve nefret dilini kullananlarının da aynısını yaptığıdır. Hatta dolaylı olarak Evanjeliklerle işbirliğidir.

Hıristiyanlığın radikal yanı Evanjelizmin Musevîliğin radikal yanı Siyonizmle işbirliği malûmdur. Müslümanlığın yada milliyetçiliğin radikal yanı olarak kendini tariflemeye çalışanların Türkiye’yi getireceği süreç ancak sacayağın üçüncü ayağı olmaktır.

Amerika’yla işbirliği sadece darbeciler ve tırlarla silah yardımı alan YPG’lilerden ibaret değil ki.. Yediği, içtiği farklı; yaptığı, ettiği aynı sürüyle insan var.

Medya Bizimle Nasıl Oyun Oynuyor ?

Gözünüzün önüne saat reklamlarını bir getirin. Hiç düşündünüz mü saat reklamlarında neden hep saat 10:10 dur. Ya da reklamlarda buna hiç rastladınız mı? Hala büyük bir çoğunluk bunun farkında bile değil. Gelin şimdi hep birlikte bu konuyu ele alalım. Aynı zamanda bu konu içerisinde Apple’ın da kıyısından köşesinden söz etmeden geçmeyelim.

Medya psikolojik olarak bizi her defasında etkilemeye bayılıyor. Bizlerde hiçbir şeyi anlamadan ya da daha sonrasında fark ederek medyanın oyununa dahil oluyoruz. Sonradan fark ettiğimizde içimizden ‘‘ hadi ya ’’ demeyi de ihmal etmiyoruz. Medyanın oyunlarına dâhil olan bizler alt beyine yönlendirilen bu mesaj zihnimizde yıllardır yerini korumaya devam ediyor. Bahsedeceğimiz bu olay yıllardır süregelen ancak psikolojik pazarlama günümüzde çok popüler bir konuyken değinmesek sanki ayıp etmiş olurduk hissini uyandırıyor.

Her şey psikoloji ile başlıyor, beynimize biz fark etmeden mesajlar iletiliyor ancak Apple için durum biraz daha farklı ilerliyor. Apple tanıtımlarında cihazlarının ekranlarında 9:41 saat imleci gözümüze çarpıyor. Psikolojik olarak değil de daha çok şirketleri için değer unsuruna önem veriyorlar.

Gelelim Apple’ın asıl hikayesine..

Açıklaması oldukça basit, Steve Jobs’un 2007’de ilk iPhone’u 9:42’de anons etmişti. Jobs o gün ‘’ Bugün Apple telefonu yeniden icat edecek’’ açıklamasında bulundu. Ancak iPad tanıtıldığında her şey değişti. 2010 yılından itibaren Apple ilan ve reklamlarında cihazların saatleri 9:41 olarak yeniledi.

Peki, ne oldu da saat değişti?

Bu değişikliğin aslında oldukça basit ve hesaplanmamış bir açıklaması var. Saat 9:00’da başlayan iPad tanıtım etkinliğinde iPad’ın ekrana geldiği anın 40 dakika olması planlanırken gecikme sebebiyle ürünün tanıtımı yapıldığı an 9:41’ e denk geldi. Bu tanıtımdan itibaren yani 2010 yılından itibaren Apple 9:41’e sadık kaldı.

 

Apple’ı atlattık sıra diğer markaların ki özellikle saat üretimi ve satışı yapan markaların sıklıkla 10:10 saat dilimini kullanmalarına geldi.

Saat markaları için durum tamamen psikolojik olarak ele alınmış.

  

Saat demek imaj demek, diğerlerinden birer farklılık demek ve bu reklamları hazırlayanlar bu işi çok iyi biliyor. Her ayrıntıya dikkat eden ajanslar bu ayrıntıyı kullanmayı da unutmuyor. 10:10 ayrıntısını kullanan ajanslar da genellikle bunu zafer işareti, gülümseme, sevinme, başardım nidaları ile kullanıyor. Aynı zamanda bazı kitleler tarafından tik işareti olarak yorumlanıp onaylanma olarak da kurgulanıyor. Bu imaj markanın konumunu güçlendirip aynı zamanda markaya güven katıyor.

İnsanları o saati edinmeye ve kendi kollarında istemeye yöneltir. Bir diğer görüş ise akrep ve yelkovanın marka adını çerçevelediği için kullanıldığını savunmaktadır. Buna ilave olarak esas sebebin 10’u 10 geçe saatin en güzel göründüğü an olarak vurgulanıyor.

Bir de tam tersi durumda yani simetrik durumda akrep ile yelkovan son derece depresif bir görüntü yaratıyor. Tükenmiş, yorgun ve bu sebepten kollarını iki yana açan bir siluet ortaya çıkıyor. Bu da insanların satın alma eğilimlerini olumsuz etkiliyor.

Bilinçaltımız bize oyunlar oynamaya devam ederken ajanslar bu durumu kullanmayı ihmal etmiyor.

Önemli olan bakma değil baktığını gerçekten görebilmekten geçiyor.

Kaynak: Selin Pektaş

Pazarlama Türkiye Jr. Editör
Haber Hazırlama ve Yayın: Yusuf Ünel

Tiyatro Aşhk’ın “Tatminkar Ödül” Oyunu 28 Mart Cumartesi Akşamı Gazimağusa’da Olacak

aşkGazimağusa Belediyesi, 27 Mart Dünya Tiyatrolar Günü nedeniyle Tiyatro AŞHK’ın “Tatminkar Ödül” isimli oyununu tiyatro severlerle buluşturuyor. Carole Frechette’nin yazdığı, Hüseyin Köroğlu’nun yönettiği oyun tek perde olarak 28 Mart’ta saat 20:00’da Rauf Raif Denktaş Kültür ve Kongre Sarayı’nda sahnelenecek.

Tatminkar Ödül oyunu, izleyicilere karakterleri ile muhteşem bir kurgu örgüsü içinde, sürprizlerle dolu bir yolculuğa çıkaracak. Hüseyin Köroğlu’nun ülkemizde kurduğu ve Sanat Yönetmeni olduğu Tiyatro AŞHK, kara komedi tarzındaki oyunda çarpıcı bir şekilde yaşanan her anın içinden başka bir an doğuyor ve izleyicilere gerçekçi, düşündürücü, eğlenceli anlar yaşatıyor.

Biletler koltuk numaralı olarak Gazimağusa Belediyesi Halkla İlişkiler Birimi’nden 15 TL fiyatla satılıyor. Daha ayrıntılı bilgi için belediye halkla ilişkilerin 630 0 500 nolu telefonu aranabilir.

Hoşgeldin Tiyatro

zihni

27 Mart’ta başlayacak Uluslararası İzmir Tiyatro Günleri, kentte 10 gün boyunca tam bir tiyatro rüzgarı estirecek. 15 farklı mekanda sahnelenecek oyunların yanı sıra, sokak tiyatroları da etkinliğe ayrı bir renk katacak. Bu yılki Muhsin Ertuğrul Tiyatro Emek Ödülü ise tiyatro ve sinema sanatçısı Zihni Göktay’a verilecek.

İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin ev sahipliğinde, Dokuz Eylül Üniversitesi ve ilçe belediyelerinin işbirliğiyle hazırlanan 33. Uluslararası İzmir Tiyatro Günleri,  27 Mart – 5 Nisan 2015 tarihleri arasında gerçekleşecek.  İtalya, Romanya, Arnavutluk ve Bulgaristan olmak üzere 4 uluslararası tiyatro gurubu ile ulusal, yerel tiyatro gruplarının oyunlarını sergileyeceği tiyatro günleri, İzmir’de tam bir festival havası yaratacak. 24 oyunun sahneleneceği Tiyatro Günleri, 27 Mart Cuma günü kortej yürüyüşü ile başlayacak. Alsancak Limanı ile Dominik Caddesi arasındaki yürüyüşün ardından saat 13.00’da Dominik Caddesi’nde açılış konuşmaları yapılacak ve tiyatro gösterileri olacak.genco

Tiyatro afişleri sergisi

  1. Uluslararası İzmir Tiyatro Günlerikapsamında Erdal Dinçer’in “…VE PERDE” adlı “Tiyatro Afişleri” sergisi ile Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Sahne Tasarımı öğrencilerinin hazırladığı  ‘33. Dekor Eskiz Maket Sergisi’   27 Mart – 5 Nisan 2015 tarihleri arasında İzmir Sanat’ta sanatsaverlerle buluşacak. Sergi açılışı 27 Mart tarihinde İzmir Sanat’ta saat 18.00’da gerçekleşecek.

 

Atölye çalışması da var

  1. Uluslararası İzmir Tiyatro Günleri kapsamında, 30 ve 31 Mart ile 1, 2, 3 Nisan günlerinde Tarihi Havagazı Fabrikası’nda İtalyan geleneksel tiyatrosu üzerine bir atölye çalışması gerçekleştirilecek. Atölye çalışmasını İtalya-Torino toplulukları uzmanları yönetecek. İzmir’deki profesyonel tiyatro topluluklarının oyuncuları ile lisans ve lisansüstü oyunculuk eğitimi alan öğrencilere yönelik olacak program ücretsiz gerçekleştirilecek.  tek

 

Emek ödülü Zihni Göktay’a verilecek

  1. Uluslararası İzmir Tiyatro Günleri kapsamında yaşamı boyunca tiyatroya üstün hizmet vermiş sanatçı ve bilim adamlarına layık görülen Muhsin Ertuğrul Tiyatro Emek Ödülü’nün 17.si tiyatro ve sinema sanatçısı Zihni Göktay’a verilecek. 1999 yılından bu yana verilen ödülü bugüne kadar, Münir Özkul, Duygu Sağıroğlu, Özdemir Nutku, Melih Cevdet Anday, Suna Pekuysal, Nur Uzmen, Sevda Şener, Güngör Dilmen, Osman Şengezer, Erol Keskin, Turgut Özakman, Prof.Dr. Ayşegül Yüksel, Rüştü Asyalı,  Hale Eren, Hidayet Sayın ve Nurhan Karadağ almıştı. Sanatçı ödülünü İzmir Sanat’ta saat 18.00’da düzenlenen törenle alacak.

 

Çocuklar unutulmadı

Tiyatro günleri kapsamında çocuklar için de birbirinden güzel oyunlar sahnelenecek. 31 Mart’ta Eskiizmir Semt Merkezi’nde Aslan ile Fare, 30 ve 31 Mart tarihlerinde Selahattin Akçiçek Kültür Merkezi’nde Örümcek Adam ile Duman Avcıları, Güzelyalı Kültür Merkezi’nde 2 ve 3 Nisan tarihlerinde Barış Bahane, Nasrettin Hoca Gide Gide, D.E.Ü Buca Eğitim Fakültesi’nde Kırmızı Çizmeli Kedi Müzikali sahnelenecek.

 

Sokakta da tiyatro

Tiyatro günleri kapsamında Alsancak Dominik Caddesi, Bornova Küçükpark, Buca Forbes, Karşıyaka Çarşı, Kıbrıs Şehitleri Parkı, Agora Parkı, Kemeraltı, Konak Metro, Kıbrıs Şehitleri Caddesi, Göztepe, Konak, Üçyol Metro, Karşıyaka Çarşı, Göztepe Parkı, Konak, Karşıyaka, Alsancak, Bostanlı iskelelerinde açık alan tiyatro ve pandomim gösterileri olacak.

kuvayı

İzmirli gruplarının oyunları ücretsiz

İzmir’deki bu birbirinden güzel oyunlar İzmir Sanat, İsmet İnönü Sanat Merkezi, Tarihi Havagazı Fabrikası, Sabancı Kültür Merkezi, Karabağlar Halk Eğitim Merkezi, Çiğli Belediyesi Konferans Salonu, Uğur Mumcu KSM Sevda Şener Sahnesi, D.E.Ü Buca Eğitim Fakültesi Konferans Salonu, Eskiizmir Semt Merkezi Nikah Salonu, Selahattin Akçiçek Kültür Merkezi, Güzelyalı Kültür Merkezi, Gaziemir Atatürk Kültür Merkezi, Bostanlı Suat Taşer Açıkhava Tiytarosu, Ziya Gökalp Kültür Merkezi ve Urla Atatürk Kültür Merkezi’nde tiyatroseverlerle buluşacak. Bornova,  Buca, Çiğli, Karabağlar, Karşıyaka, Konak, Urla ve Gaziemir belediyelerinin de sahneleyecekleri oyunlarla etkinlik zenginleşecek. Festival kapsamında, ulusal ve uluslararası oyunların bilet fiyatları tam 15 TL., öğrenci 7.5 TL. olarak belirlendi.  İzmirli tiyatro gruplarının ve sokak tiyatrolarının gösterileri ise ücretsiz olacak. Biletler İsmet İnönü Kültür Merkezi, İzmir Sanat ve Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi’nin yanı sıra www.izmir.bel.tr/kultursanat adresinden 24 Mart Salı gününden itibaren satışa sunulacak. Ayrıntılı programa İzmirliler yine bu adrese girerek ulaşabilir.

 

 

Çocuklar Haklarını Oyunla Öğrendiler

 

öz2Büyükşehir Belediyesi Sosyal Hizmetler Daire Başkanlığı Çocuk Hakları Birimi, İstanbul Üniversitesi Çocuk Çalışmaları biriminin katkılarıyla hazırlanan “Söz Küçüğün” kutu oyunu Bahçelievler mahallesindeki öğrenciler ve velileri ile buluşturdu. Çocukların hak kavramı konusunda  düşünmeleri ve öğrenmeleri açısından etkili olan Söz Küçüğün kutu oyunu ile öğrenciler ve velileri, kanuni haklar ve bu hakların hangi durumlarda ihlal edildiğini eğlenerek öğrendiler.söz